Jeongin
"Sen neden benimle geldin ki?"
Changbin bir yandan yatağımda yatmış telefonla ilgileniyor diğer yandan da çantasına kıyafetlerini dolduran beni izliyordu.
Kasabaya götürmediğimiz eşyalarımızı almak için hep birlikte şehir merkezine gelmiştik ve herkes evlerine dağılmıştı. İşlerimizi hallettiğimizde buluşup geri dönecektik ama Changbin kendi evine gitmek yerine benimle gelmişti.
"Neden seninle gelmemi istemez miydin?"
Son eşyamı da çantama koyup fermuarını kapattım ve Changbine döndüm.
"Hayır ondan değil. Senin toplayacak eşyan yok mu?"
Gülümseyip telefonu bıraktı ve tamamen bana odaklandı. Bu çocuk bana her böyle baktığında kalbimin atış hızı değişiyordu.
"Hyunjin Felixle, Minho Jisungla ve Chris de Seungminle birlikte gitti. Senin yalnız kalmanı istemedim biliyorsun tehlikedeyiz."
Gülümseyip çantayı kapının kenarına yere koydum ve yatağa doğru adımlayıp Changbinin yanına oturdum.
"Bazen Dedektif olduğumu unutuyorsun. Çevrede herhangi bir tehlike olduğu anda bunu sezen ilk kişi ben olurum."
Dudağının kenarı yukarı kıvrıldığında gözüm istemsizce dudaklarına kaydı ama belli belirsiz başımı iki yana sallayıp hemen gözlerine geri döndüm.
Salaksın Jeongin salak.
"Ya sadece sezmekle kalırsan?"
"Merak etme kalmam."
Ayağa kalkacağım sırada kolumdan tutup beni kendisine yaklaştırdı.
"Jeongin benden kaçmayı kessen mi artık?"
Derin bir nefes verip kolumu çektim ve gözlerimi Changbinin gözlerine sabitledim.
"Yıllardır senden hoşlandığımı biliyorsun Changbin ama hiçbir zaman buna göre davranmadın."
"Sürekli benden kaçıp durdun. Nasıl davranmamı bekliyorsun? Benden hoşlanıyordun evet ama ne senin bana ne benim sana bir adım atmama izin verdin."
Oflayıp elimle yüzümü kapattım. Haklıydı bir nebze de olsa. Hep ondan kaçmıştım ama o da gelmek için hiç uğraşmamıştı.
Ellerimi yüzümden çekip kararlı bakışlarımı Changbine gönderdim. Ne olursa olsun artık.
"Seni seviyorum Changbin. Tamam mı? Oldu mu? O kadar çok seviyorum ki seni her gördüğümde kalbim ağızına sıçayım sakin ol diye bana küfür ediyor. Tamam mı?"
Changbin gülmeye başlayınca sinirden dolan gözlerimi devirdim. Kafayı yedirtecekti bu çocuk bana.
O hala gülmeye devam ederken ayağa kalktım. "Duymak istediklerini duyduğuna göre hadi gidelim."
Arkamı dönüp odadan çıkacaktım ki Changbin kolumdan tutup hızlı bir şekilde beni çekince yatağa düşmek zorunda kaldım. O şerefsiz de hemen üzerimdeki yerini alınca şaşkın bakışlarımı yüzünde gezdirdim.
Sakin ol Jeongin o sadece bir domates o bir domates o Changbin değil. Onu domates olarak hayal et.
"Hiçbir yere gitmiyoruz."
Aniden dudaklarını dudaklarıma bastırdığında gözlerim siyah japon balıkları gibi açıldı.
Şu an bir domatesle öpüşüyordum.
***
Eşyalarımı toplayıp aşağı indiğimde Hyunjinin televizyon kanallarını rastgele değiştirdiğini gördüm. Çok mu kalmıştım? Sıkılmış olmalıydı.
Çantamı merdivene bırakıp hala televizyon kanalı değiştiren Hyunjinin arkasına yaklaştım. Koltuğun arkasından bir anda Hyunjinin boynuna sarılınca arkasını dönüp bana baktı ve gülümsedi.
"Bir an hiç gelmeyeceksin sandım."
Boynuna küçük küçük öpücükler bırakınca bana daha çok yer açmak için başını yana yatırıp hafif bir şekilde tebessüm etti. Kokusu... O kadar büyüleyici ki aklımın başımdan uçup gittiğini hissediyordum.
"Zorlu bir toparlanış oldu."
Öpücüklerimin arasından konuşunca kıkırdayıp başını bana çevirdi.
"Hadi gidelim o zaman."
Suratımı asıp koltuğun tepe noktasından destek alarak Hyunjinin yanına atladım.
"Biraz daha kalalım. Hemen gitmek istemiyorum."
Belime sarılıp beni koltuğa yatırdı ve kendisi de yanımdaki yerini aldı.
"O zaman gitmeyiz."
Kocaman gülümseyip göğsüme yatan Hyunjinin bedenini sardım. Kendi evimdeydim, yanımda Hyunjin vardı... Sanırım şu an dünyanın en mutlu insanıydım.
"Hyunjin."
"Hm?"
Gözleri kapalı ve hafif mayışmış bir şekilde konuşmuştu.
"Sence Chris bize alıştı mı?"
"Chris kolay uyum sağlar. Başta size olan tavırlarına bakma kötü biri değildir. Sadece adalet istiyordu ama adalet algısı tamamen yanlıştı."
Çok bir şey anlamamıştım ama olsun. En azından Chrisin kötü biri olmadığını anlamıştım.
Hyunjin başını kaldırıp yüzüme şeytani bir gülümseme atınca kaşlarım çatıldı.
"Noldu?"
"Madem hemen gitmiyoruz o zamaann..." Boynuma içimi titreten bir öpücük bırakıp gözlerini gözlerime sabitledi ve Fısıltıyla konuştu.
"Biraz zaman mı geçirsek?"
Gülümseyip kollarımı boynuna doladım.
"Bana uyar."
Direkt dudaklarıma yapıştığında hızlı öpüşüne derin bir şekilde karşılık verdim. Sanırım eve biraz geç dönecektik.
Seungmin
"Ya çocuk bak seni gerçekten öldürürüm benim sinirlerimi germe!"
Chris karşımda hayatında atmadığı kahkahaları atınca elimdeki çantayı üzerine fırlattım.
"Sen mi beni öldüreceksin?"
Bunu söyledikten sonra yine gülmeye başlayınca kafamdan çıkan alevlerle koltukta oturan Chrisin üzerine atladım. Elimden geldiğince sert yumruk atmama rağmen hala fazla sinir bozucu bir şekilde gülüyordu.
"YA NE GÜLÜYORSUN NE!?"
Son yumruk darbem de boşa çıkınca iki bileğimi de sert bir şekilde tutup kendisine çekti ve burunlarımız birbirine çarptı. Gözlerim sonuna kadar açılmış gözlerine bakıyordum şu an.
Nefesini yüzümde hissediyordum ve bu tüm vücudumun titremesine sebep oluyordu.
"Bıraksana be ne burnumun dibine giriyorsun?"
Ne kadar sinir barındıran bir cümle olsa da bunu çok sakin bir şekilde söylemiştim. Çünkü şu an sonuç olarak Chrisin kucağında oturuyordum ve azıcık daha yaklaşsam öpüşecek durumdaydık.
"Hoşlanıyorsun dimi benden doğru söyle."
Chrisin şerefsiz gülümsemesiyle sorduğu soruya cevap vermeyip tuttuğu bileklerimi ondan kurtarmaya çalıştım.
"Yürü git manyak mısın nesin!"
"Bir kere öpersen bırakırım."
Gözlerimi kapatıp sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Bu çocuk sinirlerimi çok fazla geriyordu.
Dudaklarımda hissettiğim baskıyla kapattığım gözlerimi sonuna kadar araladım. Şok içinde dudaklarımın üzerindeki dudakların sahibine bakıyordum.
Chrisin gülümsemesi durmuş ve gözlerini kapatmıştı. Kalbimin ritmine ve isteğine karşı gelip aklıma uyarak iki elimi omuzuna yerleştirdim ve Chrisi kendimden uzaklaştırdım.
"Gidelim artık."
Bileklerimi ellerinden hızlı bir şekilde çekerek ayırdım ve kucağından kalkıp çantamı aldım. Ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu fazlasıyla arafta kalmıştım.
Eve geri döndüğümüzde odaya kapanıp çığlık atmam lazım. Yalıtımlar sonunda bir işe yaradı.
***
Selam aşklar panoma yazdığım gibi çok ağır bir hastalık süreci geçiriyorum covid testim pozitif çıktı aşı olmama rağmen bilmiyorum çok fazla ağır geçiriyorum... Bu yüzden bölüm atamadım ve bu bölüme özenemedim ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu ve yazacak enerjim de yoktu. Bu yüzden çok kısa ve olaysız bir bölüm oldu iyi de yazabildiğimi düşünmüyorum bir dahaki bölümde telafi edicem öpüyorum hepinizi kocaman muah 💋