Tangled // Dramione

By drunkgoddesslay

7.5K 503 87

"Ama bu hayatımı feda etmem demek." diye fısıldadım. "Asla böyle olmasını istemezdim." dedi derin bir iç çeki... More

pilot
1.1: you need eggs to make an omelet
1.2: welcome home
1.3 spring feels
1.4: secrets
1.5: break up
1.6. Regret, Tears
2.2 Babysitting
2.3. Play Date
2.4. Mansion
2.5. Kisses and ashes
2.6. S.O.S. From Malfoy
2.7. Briefing
2.8. Married or single?
2.9. Picnic
2.10. Explain(illarmus?)
3.1. Expecting
3.2. Unexpected
3.3. You are not invited
3.4. A lie never lives to be old
4.1. Happy Wife Happy Life
4.2. Gender Reveal (Party)
4.3. Amortentia
4.4. Here Comes the Witch
4.5. Mama Knows Best

2.1 Working Mama

293 18 2
By drunkgoddesslay

Stres tüm vücudumu ele geçirmiş gibiydi. Gerginlikten olsa gerek, üç saat uyuduktan sonra kendiliğimden uyanmıştım. Kalktığımdan beri de sürekli bir işi bitirmeye çalışıyordum. Daha güne başlamadan yorulmuştum.

"Pekala, ben çıkıyorum. Bir şeye ihtiyacın olursa beni ara anne, olur mu?"

"Burada dünyadaki hatlardan var mı ki?"

"Evet, artık var." dedikten sonra Cassiopeia ve Scorpius'u öpüp evden çıktım.

Hamileliğimin kalan dönemi epeyce sıkıntılı geçmişti. Belki üzüntüden, belki de yapımdan dolayı sürekli sancılarım olmuştu. Asla uyuyamamıştım, sürekli yorgun ve mutsuzdum.

Çocuklar doğduktan sonra işler tamamen tepetaklak olmuştu. İkisi de tam birer Malfoy olarak doğmuşlardı, eğer annem olmasa onlarla kesinlikle baş edemezdim. Hayatımın en üzücü parçasını bana anımsatmalarına rağmen, o parçada bile güzellik bulmamı sağlamışlardı. Onları gördükçe, en azından Draco ile geçirebildiğim anlar için memnun olabilmeyi öğrenmiştim, ve çocuklarımın ona benzediği için ne kadar şanslı olduğumu.

Annemi de büyücü dünyasına getirdiğimden beri işler her ne kadar daha rahat olsa da, para kazanmam gerekiyordu.

Bakanlıkta uzun süredir beklediğim görev için cisimlendiğimde eteğimi bir kez daha düzeltip içeriye girdim.

Her zaman hayalim olan yerde bulunurken içimdeki heyecanın yerine endişenin alması normal miydi? Eh, büyük ihtimalle çocukları ilk defa evde tek bıraktığım içindi.

Çocuklar doğar doğmaz, herkes kimden olduğunu anlamıştı. Yani, en azından aklı olan biri hemen anlayabilirdi çünkü sapsarı saçları ve masmavi gözleriyle dünyaya gelmişlerdi. Herkes vakit ayırmaya çalışsa da zaman geçtikçe herkes iş bulmaya başlamıştı ve iki sene sonra ben de artık işe başlamak zorundaydım.

"Merhaba Bayan Granger, buyrun size odanızı göstereyim."

"Merhaba." dedim Astoria'ya. Burada sekreter olarak çalıştığını biliyordum ama aklımdan uçup gitmiş olmalıydı "Nasılsın?"

"Ah, iyi işte. Koşturuyorum."

"İşler yoğun mu?"

"Hem iş, hem de düğün hazırlıkları. Nişanlıyım da!"

"Vay canına, tebrikler."

Odaya girdiğimde iki masa olmasıyla kaşlarımı çattım.

"İki kişi mi çalışıyorum?"

"Evet, bakanlık böyle istiyor. Hatta bil bakalım-"

"Astoria bugünkü yemeği iptal etmemiz gerekecek çünkü babam-"

İçeriye giren adamın beni görüp susmasıyla sabah yediğim her şeyi kusabilirdim.

Draco buradaydı. O Draco'ydu. Nasıl olurdu? Her şeyi araştırmıştım, onun ismi bakanlıkta geçmiyordu.

"Bak tatlım, Hermione Granger burada! İş arkadaşı olacaksınız, süper değil mi?"

Tatlım.

Olamazdı değil mi? Astoria'nın nişanlandığı kişi Draco olamazdı.

"Merhaba, Granger. Her neyse." diyip yutkundu ve gözlerini üzerimden çekip Astoria'ya döndü. "Yemeği iptal etmemiz gerek."

"Ama neden? Annemler davet listesini ayarlayacaktı."

"Annemin teyzemin yanına gitmesi gerekti, babam da onunla gitti."

"Sen bize gel o zaman."

"Çok işim var Astoria, bitirdiğimde yeniden konuşuruz."

"Pekala." dedi Astoria derin bir iç çekip "Draco da burada olduğuna göre sana binayı o gösterir, evrak işlerini falan da o öğretecekti zaten."

Sadece başımı sallayıp kalbimin teklemesini durdurmaya çalıştım. Doğru düzgün nefes alabilmem için yavaşlaması lazımdı.

"Bu arada bebeğim, öğle yemeğinde başkanla toplantıya gireceğim o yüzden yokum. Sen Hermione'ye eşlik edersin değil mi?"

Çok yanlış sularda yüzüyorsun, Astoria. Çok fazla hata yapıyorsun.

"Bakarız."

Astoria kapıdan çıktığında yerime bile oturmadan onu izliyordum. Bana bakmamak için ne kadar çabaladığını görüyordum ve bu içimi parçalıyordu.

Yaşlanmıştı denemezdi, ama genç bir adam olduğu dönemin bittiği belli oluyordu. Eskiden de sıska değildi, zayıf ama yapılı bir vücudu vardı fakat artık omuzları ve göğsü genişlemişti. Artık daha da ihtişamlı duruyordu. Yüzündeki ciddiyet eskisi gibi asilikten değil, ağırbaşlılıktan duruyor gibiydi. Değişmeyen tek şey olan saç şekli bile artık daha keskindi.

"Bana bakmaya devam edecek misin?"

Ve ses tonu, özellikle de samimi olmayan ses tonu. Konuştuğunda neredeyse hep emir verir gibi, sertçe konuşurdu ve hala daha böyleydi.

"Draco ben-"

"Lütfen konuşma." dedi sinirle "Benimle gel, binayı göstereceğim."

Onu takip ederken kokusunun burnuma dolmasıyla gözyaşlarımla olan savaşım da başlamıştı. Ona dayanamıyordum, hiçbir zaman da dayanamamıştım zaten. Bedenimdeki her hücre ona çekilmek, ona sarılmak ve her şeyi anlatmak istiyordu.

Ama o nişanlı bir adamdı. Belki de sandığım kadar üzgün değildi, hatta yoluna devam ettiğine göre kesinlikle değildi. Sadece onun kalbini paramparça ettiğim gün zihnimden bir gün bile ayrılmıyordu.

"Burası arşiv, her gün sonunda buraya gelip evrakları yerleştirmemiz gerekiyor. Her gün için mühür atacaksın."

"Draco, bu böyle olmaz."

"Bırak da anlatayım Granger."

Granger, vay canına. Bunu duymayalı epeyce olmuştı. Artık Hermione bile olamıyordum.

"Bana böyle seslenme."

"Neden? Bayan Potter mı oldun?"

"Hayır, Draco. Lütfen beni dinle, zamanında bunlar yaşandığı için çok özür dilerim."

"Ee? Özür dileyip ne yapacaksın? Bunun bir yere varacağı yok ki, senden kurtulana kadar yüzüne bakmayacağım sadece."

"Yapma Draco, biz birbirimizi seviyorduk."

"Ben, seni seviyordum Granger. Hatta ben sana aşıktım. Burada biz yok, sadece benim kafamda uydurduğum şeyler var."

"Hayır, anlamıyorsun. O öyle bir şey değildi, her şey çok karışıktı ve-"

"Potter'la yatmadığına emindim biliyor musun?" dedi bana yaklaşıp "Çünkü senin bunu Ginny'e yapamayacak kadar iyi biri olduğunu biliyordum. İmkanı yoktu. Ta ki o gün gelip de ikinizi görene kadar."

"Harry ile yatmadım." dedim bir anda. Neden bunu demiştim bilmiyordum. Hiçbir fikrim yoktu, şimdi de gerçek yüzüme çarpınca birden dökülüvermiştim.

O benimdi, benim en sevdiğimdi. Hayatımın bütünü ve zihnimi meşgul eden yegane şeydi. Bu sırrı daha fazla tutamamam olasıydı, daha en baştan ondan saklanmamam gerekirdi.

Draco'nun yüzündeki sert ifade şaşkınlığa doğru yumuşayınca Arşiv'in kapısını kapattı.

"Ne demek istiyorsun? Hermione-"

"Senden önce, yani biz sevgili olmadan önce biriyle birlikte olmuştum ve sana açıkladığım gün doğuma çok az kalmıştı. Senin hayatını mahvetmek istemediğim için gitmeni istedim ve o yüzden kalbini kırdım. Keşke yapmasaydım çünkü ben de seni seviyordum ama çok korktum."

Sesim gittikçe incelmeye devam ederken Draco'nun yüzündeki dehşet ifadesiyle elimi saçlarıma götürüp derince nefes aldım. Stres tüm vücudumu kemirmeye başlamıştı.

İyi kurtarmıştım ama bu gerekli miydi? Böyle bir yalanı nasıl hemen bulabilmiştim ki? Şimdi yalanı yalanla kapatarak her şeyi daha da karman çorman bir hale getirmiştim.

"Ama Harry demişti ki-"

"Onu tembihledim. İkimizin birlikte olduğunu bilen tek kişi oydu."

Draco derin bir nefes aldı ve hafifçe saçını çekiştirerek düşünmeye başladı. Ah, aklına girmek için nelerimi vermezdim ki?

"Çok saçma geliyor. Bebekler 9 aylık doğmaz mı?"

İkizler 7 aylıkken dünyaya gelmeye karar verdikleri için şanslıydım.

"9 aylık doğdular zaten."

"Buna inanmak çok güç."

"Neden?"

"Bir şartla sana inanırım. O gün yalan söyleyen bugün de söyleyebilir."

Teknik olarak, kesinlikle doğru söylüyordu çünkü yalanımın yalanını bir yalanla kapatıyordum.

"Ne? Harry itiraf edebilir-"

"Çocukları göreceğim." dedi "Ve evet, ikiz olduklarını biliyorum."

İşte şimdi sıçmıştım. Ailesinden esinlendiğim isimler bir yana, çocuklar Draco'nun aynısıydı. Saçlarının dalgalı olması hariç benimle ufaktan yakından alakaları yoktu. Gözlerindeki mavilerin soğukluğundan, saçlarının güneş ışığı tonuna kadar Draco'ya benziyorlardı.

"Draco bu- yani, annem bende."

"Ee?"

"Yabancılarla çok iyi değil. Hem o bir Muggle."

"Yani, Granger?"

"Çocuklar da yabancılarla çok iyi değil-"

"Yan çiziyorsun işte. Ben de gelip seni dinliyorum. Peh! Alınlarında bir yara iziyle doğdular kesin."

"Pekala." dedim "Bu akşam benimle gel. Çocukları gör ve git."

"Gitmemi bu kadar istediğini biliyorum Granger."

"Ben değil ama nişanlın öyle düşünüyor olabilir."

"Vay canına, seni beklememi ummuyordun herhalde." dedi alayla. "Herkes aşılabilir."

"Hayır, senin adına mutluyum. Tüm arkadaşlarım evleniyor, herkes ilerliyor." dedikten sonra derin bir iç çektim, çünkü herkes aşılamıyordu. Bunu çok ama çok iyi biliyordum.

"Kim?"

"Ginny ve Harry, Neville de evleniyor, bir de şimdi sen."

"Sen?"

"İkizlere bakarken pek bir erkekle çıkmaya vaktim olmadı. Olsa da çıkmazdım ya zaten."

"Nedenmiş o?"

"Çünkü sandığın gibi, her şeyi sen hissetmedin. Biz hissettik."

Herkese selammm
Hikayeyi şimdiye kadar nasıl buldunuz? İleride sizce sizleri neler bekliyor 🧐 Yorumlarda buluşalım 💖

Continue Reading

You'll Also Like

29.8K 2.7K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
6.2K 748 32
Kraliçe serisi 2. kitap. 7 krallığın kraliçesi Rhaenys Targaryen'in çalkantılı ölümünün ardından diyar ayağa kalkmıştı. Hiç bir evladı olmadığı ve ka...
92.4K 3.9K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
796 94 25
Hayatı genç yaşta mahvolan ve büyüdüğü ülkesinden kaçıp ikinci ülkesine kaçan dövmeci bir kız. Hayatını yeniden kurmaya çalışan ve kendini olabildiği...