sometimes all I think about i...

By goandcrylittlegirl

53.8K 4.1K 4.8K

+18 Okulun popüler çocuğu Dylan, okula yeni gelen Thomas'a her geçen gün kendini daha da kaptırırken ne yapac... More

Sometimes All I Think About Is You •dylmas
STAY -1-
STAY -2-
STAY -3-
STAY -4-
STAY -5-
STAY -6-
STAY -7-
STAY -8-
STAY -9-
STAY -10-
STAY -11-
STAY -12-
STAY -13-
STAY -14-
STAY -15-
STAY -16-
STAY -17-
STAY -18-
STAY -19-
STAY -20-
STAY -21-
STAY -22-
STAY -23-
STAY -24-
STAY -25-
STAY -26-
STAY -27-
STAY -28-
STAY -29-
STAY -30-
STAY -31-
STAY -32-
STAY -33-
STAY -34-
STAY -35-
STAY -36-
STAY -37-
STAY -38-
STAY -39-
STAY -40-
STAY -41-
STAY -42-
STAY -43-
STAY -44-
STAY -45-
STAY -46-
STAY -47-
STAY -49-
STAY -50-
STAY -51-
STAY -52-
STAY -53-
STAY -54-
STAY -55-
STAY -56-
STAY -57-
STAY -58-
STAY -59-
STAY -60-
STAY -60-
STAY -61-
STAY -62-
STAY -63-
STAY -64-
STAY -FİNAL-

STAY -48-

515 40 67
By goandcrylittlegirl

Biz geldik.

Söz yarın TRNC gelecek.

Bir de bazı kararlar aldım, eylüle kadar tüm hikayelerimi final yapıp yeni bir hikaye yayınlayacağım. Tüm sene boyunca, ya da yeni yayınladığım hikaye bitene kadar başka bir hikaye gelmeyecek.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar.







Çıkışta okuldan çıkarken onu gördüğümde koşmaya başladım. "Dylan!" Başı bana döndü yavaşça. Yanına koşarak geldiğimde nefeslenmek için elimi belime koyup eğildim hafifçe.

"Salak mısın?" diye kızgın sesi doldurdu kulağımı. "Niye koşuyorsun?" Elini koluma koyduğunda ona baktım, endişeli duruyordu. Doğruldum yavaşça.

"Şey diyecektim..." Aslında hiçbir şey demeyecektim. Onu tek yakalamışken bu fırsatı kullanmak istemiştim. "Şey... Bir yerlere gidelim mi? Ben ısmarlayacağım." Bana bakmaya devam etti.

"Hayır." Arkasını dönüp yürümeye başladığında şokla gözlerimi kırpıştırdım. Ardından kendime gelip yanında yürümeye başladım ona bakarak.

"Sinemaya gidelim mi?" Okuldan uzaklaşmaya başladık ve caddeye çıktık.

"İşim var." dedi yüzüme bile bakmadan. Hızlı hızlı yanında yürümeye devam ettim.

"Ne yapacaksın?"

"Para çekeceğim ve anneme doğum günü hediyesi alacağım." Gülümsedim hızla aklıma gelenle.

"Ben de annemin istediği..." Birisine çarptığımda geriye doğru yalpaladım ama kurdum dengemi. Burnum çökmüştü resmen amına koyiyim, dağa taşa kafa atmıştım galiba. Yakamdan tutulduğunda kaşlarım çatıldı.

"Önüne baksana çocuk?!" Duyduğum kapkalın sesle gözlerim korkuyla aralanırken başımı kaldırdım yavaşça. Yüz seksen derece boynumu yukarı kaldırmam gerekmişti çünkü adam üstüme gölge düşürecek kadar iriydi. Smackdown adamı gibiydi karşımdaki.

"Özür dilerim." dedim hızla. Çok öfkeli duruyordu ve atar yaparsam kesinlikle dayak yerdim. Adam kaç metreydi ya?

"Ofset, kusura bakma." diye Dylan adamın kolunu tuttuğunda ona döndü bakışları. Dylan bu dev ile nereden tanışıyordu? "O salak gibi dolaşıyor etrafta. Tanıştığımız ilk gün bana da çarpmıştı." Okula kayıt yaptırmaya geldiğim günden bahsediyor olmalıydı.

Genişçe sırıttım. "Yani bu beni affettiğin anlamına mı gelir?" Gözlerini devirdi ve kollarını göğsünde birleştirip başını salladı.

"Vaz geçtim, dövebilirsin Ofset."

"Dylan!" diye korkuyla bağırdığımda dudakları kıvrıldı. Yüzümdeki ifade silindi yavaşça. Uzun zaman sonra ilk kez bana gülümsemişti. "Tamam, şimdi dayak yiyebilirim." dedim gülümserken. Yüzündeki gülümseme silindi yavaşça.

"Gerizekalı." Kolumdan tuttuğu gibi kendine çekti beni. "Görüşürüz Ofset."

"Görüşürüz Dylan." Kas yığını uzaklaşmaya başladığında arkasından baktım. Dylan kolumu bıraktı yavaşça.

"Görüşürüz Thomas." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Konu nasıl bana geldi ya?" Karşıya geçmeye başladığında ben de atladım yola arkasından koşarak. Yine ona yetiştim ve yanında yürümeye devam ettim.

"Thomas git işte!" diye birden bana döndüğünde geriye bir adım attım yavaşça.

"Ama benim de..."

"İstemiyorum işte seni, git!" diye bağırdığında durdum. Elim bir anlığına tekrar sızlamaya başlayan belime gitti ama durdurdum geri.

"Biliyorum ama..." Birden ağrı saplanınca yüzüm buruştu, bakışları yumuşadı onun da. Elimi yumruk yaptım, karşısında bu sefer güçsüz gözükmeyecektim. Bana acıdığı için bana iyi davranmasını istemiyordum. Beni cidden affetmesini istiyordum.

"İyi misin?" Nefes nefese kendimi toparladım ve yüzüne baktım.

"İyiyim." Kolumdan tuttuğunda ağrı ile ufak bir inleme kaçtı dudaklarımdan. Yere doğru büküldüğümde elim bu sefer belime gitti. Canım çok yanıyordu. Dişlerimi sıktım, böyle gözükmemeliydim. Yere otururken benim de oturmamı sağladı.

"Thomas iyi değilsin, hastaneye..."

"İyiyim dedim!" diye yükseldiğimde bıraktı konuşmayı. Gözlerimden düşen yaşlarla gözlerine baktım. "İyiyim işte, iyi olduğumu söylüyorum."

"Tamam, yanında olacağım. Hastaneye gidelim."

"Yapma bunu!" Dudağımı ısırdım gözlerimi yumarken. "Bana acıdığın için iyi davranmanı istemiyorum!"

"Sana acımıyorum."

"Hayır, acıyorsun." Gözlerimi kuruladım kolumla. "Herkes bana acıyor. Annem, babam, abim, sen, Elliot... Hepiniz. Çünkü hastayım, ağrılarım var sürekli."

"Sana acımıyorum bebeğim."

"Bunu istemiyorum." diye fısıldadım. "Hasta olduğum için, güçsüz olduğum için beni affetmeni istemiyorum." Ondan tutunarak ayağa kalktım.

"O yüzden yarın daha iyi olup tekrar geleceğim. Tekrar özür dileyeceğim senden. Beni hasta olduğum için affetmeyeceksin." Arkamı dönüp birkaç adım zar zor attığımda kolumun altına girerken elini belime doladı. "Dylan, lütfen..."

"Tamam affetmedim seni. Ama hastaneye götüreceğim, o yüzden sus." Taksi çevirdiğinde bindik yavaşça. Arkama yaslandığımda taksiciye babamın hastanesini söyledi.

Yarım saat içinde, odada kolumda serumla bekliyordum. Dylan da koltuğa oturmuş duvara bakarken endişe ile ayağını titretiyordu. Kan testime bakacaklardı yine.

"Dylan." dediğimde bana çevirdi hızla başını. "Annene hediye alacaktın, git hadi. Geç olacak." Başını sallayıp ayağa kalktığında gideceğini anladım.

Ama bana yaklaştı ve yatağımın kenarına oturdu. "Sen daha önemlisin." Gözlerine baktım.

"Ama demiştin ki, beni affet..."

"Ama sana sarılabilirim, değil mi?" Yastığıma doğru sırtını yasladığında ona baktım gülümseyerek. "Barışmadık, korkma. Daha affetmedim seni." Kolunu arkamdan uzattığında göğsüne yasladım ve başımı omzuna koydum. Kollarını etrafıma sararken başını başıma yasladı. Bana sarılmasını özlemiştim.

"Almıyor musun ilaçlarını?" diye fısıldadı yumuşakça. Başımı omzundan çekmeden gözlerine baktım.

"Alıyorum. Sadece iki gündür gelmedi aklıma, unutmuşum." Kaşları çatıldı.

"Niye almıyorsun ya, delirtecek misin sen beni?" dedi öfkeyle. Gözlerimi kaçırdım.

"Günlerdir yüzüme bile bakmıyorsun, şimdi neden önemsedin ki?" Derin bir nefes alıp kollarını benden çekti ve kalktı yataktan. Geri koltuğa oturup dirseklerini dizlerine yasladı ve ellerini birleştirip çenesinin altına koydu. "Özür dilerim."

"Uyu Thomas."  Bir şey demedim, oynadığım ellerime bakmaya başladım.

Kapı açıldığında kaldırdım başımı. Babam gülümseyerek bana baktı. "Ziyaretçin var." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Kim?" Odaya giren mavi gözlü kumral çocukla şokla gözlerimi kırpıştırdım. Dylan'ın da bakışları oraya döndü ama anlamsız bakıyordu.

"James?" diye mırıldandığımda Dylan'ın kaşları çatıldı. İlk hoşlandığım erkek, şimdiki aşık olduğum çocuğa bakıyordu ve ben bir ultra sıçmıştım.

"Naber ufaklık?"

"Yok artık." diye Dylan konuştuğunda James'in ona döndü bakışları. Babam kaşları çatılı ikisine bakarken dışarıyı gösterdi.

"Sonuçların çıkmış, ben onu alıp geliyorum." Başımı salladığımda çıktı odadan.

"İyi misin?" Yatağımın kenarına oturduğunda başımı salladım. Elimi tuttu gülümserken.

"İyi." dedi Dylan ve elini elimden çekip elimi tuttu. James'in kaşlarının havalanmasını izledim.

"Kim oluyorsun?" Ayağa kalktığında elimi kendime çektim yavaşça. "Çünkü seni tanımıyorum."

"Üç yıl sonra gelip, ona ilanı aşk yapmaya falan mı karar verdin?" diye öfkeyle konuştuğumda oflayarak ellerimle yüzümü kapattım.

"Dylan, lütfen..."

"Thomas ne yaşadığımı anlar, ona anlatınca." Ona baktım. "Aramıza girme, bu konu seni ilgilendirmiyor."

"O beni seviyor." dedi dişlerini sıka sıka. James şokla bana baktığında gözlerimi kaçırdım.

"Sevgilisi misin?" dediğinde karşısına dikildi büyük bir özgüvenle.

"Eski sevgilisiyim ama bu konu seni ilgilendirmiyor." Yüzünü buruşturdu. "Hem sen yirmi bir yaşında değil misin? Çocuk sadece on yedi yaşında."

"Kesin şunu." diye homurdandım.

"Aradaki şeyin sadece yaş farkı olmadığını anlayabileceğini sanmıyorum." Dylan'ın dibine girdiğinde, Dylan'ın ona hafif başını kaldırarak bakmak zorunda olduğunu gördüm. Ardından Dylan'ın hâlâ benim gibi ergenin teki olduğunu ve fevri bir şekilde kavga çıkartabileceğini.

"Yeter dedim." diye kestim ikisini. "Başımı ağrıtıyorsunuz."

"Odadan çıkmazsan babası geldiğinde senin ona uyuşturucu satan adam olduğunu söylerim." Gözleri şokla genişledi ve bana baktı.

"Uyuşturucu mu kullanıyorsun?" Oflayarak tavana baktım, kendimi asacaktım şimdi.

"Dediğimi duymadın mı?"

James yüzünü buruşturarak ona baktı. "Kaç yaşındasın sen, üç falan mı?" Dylan dişlerini sıktı.

"Yüzüne yumruğumu geçirirsem anlarsın belki kaç yaşında olduğumu." James sinirle onun yakalarına yapıştı.

"James!" diye bağırdığımda kapı açıldı ve babam girdi içeri. İlk birkaç saniye Dylan'ın yakasındaki James'in eline, ardından Dylan'ın havaya kaldırdığı yumruğuna baktı. Kaşları çatıldı ardından.

"Hastane odasında kavga mı ediyorsunuz? Çocuğun hasta olup olmadığını umursamadan?" Araya girdi ve ayırdı ikisini. "Dışarı çıkın ve ne halt yerseniz yiyin. Birbirinizi dövmeniz için isterseniz oda ayarlarım bir de size." James sinirle odadan çıktığında Dylan babama döndü.

"Üzgünüm Bay Tyler."

"Dylan, gitme." dedim ama o da çıktı odadan. Oflayarak yastığı yüzüme bastırdım ve bağırdım.

"Sana gelince," dedi babam çatık kaşlarıyla. "Hangi akılla ilaçlarını almadın?!"

Cidden bugün iğrenç bir gündü ve felaket listemde başı falan çekiyordu galiba.









Yarın gelecek TRNC gebertmeyin beni.

Continue Reading

You'll Also Like

28.5K 1.6K 27
Lay in hiçbir şeyden haberi yoktu ama ona lisenin ilk gününden beri aşık olan birisi vardı. Hemde okulun en gözde öğrencisi.
94.4K 4K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
144K 9.5K 31
Dünyada 2 tür insan vardır. Gerçek insanlar ve hibritler. Hibritler yarı insan ve hayvan genlerine sahip olarak doğarlar. 20 yaşlarına geldiklerinde...
102K 10.9K 34
doğaç, hayatındaki tek dağınıklık cemrehan olsun istiyordu.