NEŞE (Aile)

By ZeynepMmuslu

104K 5.4K 1.3K

Yetimhanede geçirebileceğim son bir haftam kaldığında aklımdan asla geçmeyecek bir şey oldu: Gerçek Ailem ben... More

TANITIM ~ Düzenlendi
1.Bölüm: Doğum Günü
2.Bölüm: Benzemek
3.Bölüm: Kavga
4.Bölüm: Künye
6.Bölüm: Evlatlık
7.Bölüm: İhtimal
8.Bölüm: Kaza
9.Bölüm: Hastane Hamburgeri
10.Bölüm: Aile
11.Bölüm: Ve Neşe Kaçar
12. Eren'den Neşe'ye
13.Bölüm: Neşe'yi ikna etmek
14.Bölüm: Eve dönmek
15.Bölüm: Eren'in Nefreti
16.Bölüm: Cevapsız Sorular
17. Yabancı Hissetmek
18.Bölüm: Yüzleşme
DUYURU- ÖNEMLİ

5.Bölüm: Doğum Lekesi

5K 297 93
By ZeynepMmuslu

İlk kez yazdığım bir kitap 5 bölümde 1k oldu çok teşekkür ederim bu yüzden erken geldi bölüm.

Bölüm sonu yine bomba 👻


Bu adamı buraya doktor diye alan yönetime, onları dinleyerek buraya gelen kendime ve başıma bunların gelmesine neden olan Eren'e içimden söverken sakin kalmaya çalışıyordum.

"Ne demek ne işi var? Bana ait olan bir şeyin benim cüzdanım da ne işi olur zaten?" Diyerek dalga geçer gibi konuştum. Sonra elinden künyeyi çekerek aldım. "Ceren kimliği vereceksen ver pişman ettiniz beni yemin ederim ya, niye mal mal bakıyorsunuz suratıma?" Başlayacağım şimdi yapacakları işe o olacak.

Ceren'in elinden cüzdanı alarak künyeyi içine koydum. Kimliği de çıkarıp doktora uzattım. Her ne kadar bu ortamı terk etmek istemiyor gibi dursa da sonunda odadan dışarı çıktı. Ben de arkasından giderken bağırdım.

"En fazla üç dakika beklerim seni! Sonra giderim işini ona göre hallet!"

Sekreterin yanına giderek işlemleri halletmesini bekledim. Beklediğimden daha kısa süre sürdüğünde kimliğimi aldım "Eyvallah! Hadi Neşe kaçar!" Dedim ve kapıya doğru yürüdüm.

Saate baktıktan sonra yurda gitmeden önce Hilal'e uğramam gerekiyordu. Dün söz vermiştim ama bu sefer kısa bir uğrayıp hemen gidecektim. Ayrıca annesine de ayıp etmiştim. Bazı anlar davranışlarım diğer insanların yadırgayacağı şekilde oluyordu.

Ama bazen nasıl davranmam gerektiğini de bilmiyordum. Dün ki gibi mutlu bir aile tablosu, bugün ki gibi birisinin benim için endişelenmesi benim için alışıkdık duygular değildi. Çoğu zaman hastalanmazdım. Güçlü bir bünyem vardı.

Sene de bir kez hasta olurdum ama onda da olduğum zaman yataktan çıkmazdım birkaç gün. Bana kalsa bu süreyi bir hafta uzatırım ama müdire buna da karışırdı. Kendi kararlarımı veremediğim, belli bir düzene göre yetiştiğim bir hayata sahiptim.

Sahi Neşe, sen böyle biri misin? Kendimle kaldığım her an bunun cevabını arıyordum. İnsanların dediklerini dinlemek bana göre değildi. Aykırı bir kız olarak görülüyordum. Öyleydim de.

Anne ve babam dışında bana kimse karışamaz düşüncesinde ki bir genç kızdım ben. E, anne ve baba da ben de olmadığına göre kimse hiçbir hareketime karışamazdı. Buna okul müdürü ve yurt müdiresi de dahildi.

Müdürden emimim ki ben odadan çıkar çıkmaz arayıp beni yetiştirmiştir. Bu yüzden müdirenin bana vereceği ceza çarpı iki falan olacak olmalıydı.

Kendi kafamda kurduğum şeyleri yol boyu düşünmeye devam ederken Hilallerin mahallesine giriş yapmıştım. Onlar okuldan dönmüş olmalıydı. Kapılarına gidip hiç kibar sayılmayacak birkaç vuruşumdan sonra beklemeye başladım.

Kapıyı açan kimse olmayınca kapıyı zorlamayı bıraktım. Evde değillerdi belli ki. Neyse, artık birkaç güne bol bol vaktim olacaktı görüşmek için, tabii Hilal beni hala görmek isterse.

Yolun karşısına geçip ilerleyecekken "Neşe! Dur bekle, nereye gidiyorsun?" Bugün onlarla vakit geçirdiğim için duyduğum her sesi Ceren mi zannediyordum yoksa, arabadan inen kişi gerçekten de Ceren miydi?

Evet Cerendi.

"Hilaller mi geldin?" Yok size oturmaya geldim.

"Evet ama evde yok." Dedim.

"Çünkü bizim evdeler, gün sırası bugün annem de!" Dediğinde arabadan Eren de inmişti.

"Anladım, size iyi günler o zaman." Böyle mi denirdi? Gün olarak bahsedilen şeye hiç gitmemiştim.

"Sen de geliyorsun! Hem günler çok güzel olur, annem dünden beri bir sürü hazırlık yaptı."

Öyle bir konuşuyordu ki annesi sanki  benim için hazırlık yapmıştı. Yine de bugün bana yardımcı olduğu için onun üstüne gitmek istemiyordum.

"Ceren gerek yok, hem annenin haberi de yok gelemem ben." Hilal ile başka zaman da konuşabilirdim.

"Annem çok güzel yemek yapar Neşe, lütfen beni kırma, birkaç dakika uğrasan bile çok mutlu olurum. Hilal i de görmüş olursun,"

"Ceren," dedi Eren uyarır bir şekilde "Bırak işte kız seninle bir şey yapmak istemiyor ne diye zorluyorsun anlamıyorum! Yüzsüz müsün sen?"

Ceren'in ağzı şaşkınlıkla aralanırken gözleri doldu. Benim neden kalbim acımıştı?

"Lan sen ne biçim adamsın kızla böyle konuşlur mu?" Üzerine doğru yürüdüm. "Bu kız senin kardeşin ulan, sinir etme beni Eren!"

Ceren, Eren'e cevap vermeden yürümeye başladı. Arabadan son inen kişi de doktor olan abileri olmuştu. Eren'e sinirle bakarken Ceren'in peşinden koşar adımlarla gittim.

"Ceren! Dursana kızım!"

"Tamam Neşe anladım ben, sen benimle konuşmak istemiyorsun, seni rahatsız ettiğim için özür dilerim!" Derken dokunsam ağlayacaktı.

"Hayır kızım bir dursana," diyerek kolundan tuttum. "Bana şöyle güzel bir tabak hazırlarsan gelirim size." Dediğimde ilk kez ona gülümsedim.

"Deli misin?! Sana en güzel tabağı hazırlarım! Yemeklere bayılacaksın!"

"Göreceğiz," dedim. Kaldırımda yürümeye devam ederken "Bu arada beni savunduğun için teşekkür ederim. Ben böyle anlarda ağzımı açarsam ağlayasım geliyor. Kendimi kardeşim olsa bile savunamıyorum."

Yapı itibari ile saf olmasının yanında sessiz sakin biriydi Ceren.

"Sen merak etme hem niye ağlıyorsun? Kimse öyle konuşamaz seninle, bu senin ikizin değil mi? Bir daha böyle konuşursa elinin tersi ile yapıştır o ağzına bak bakayım bir daha ötüyor mu?" Dedim.

Elini tutarak nasıl tutması gerektiğini söylerken kıkırdadı.

Dün İdil'e gösterdiğim evin orada durunca "Niye durdun, yürüsene," dedim.

"Burada yaşıyorum Neşe, hadi içeri girelim." Şimdi ağzı açık kalan bendim. Bu evde yaşayanlar demek ki onlardı.

Ben de bu evde yaşayamacak olsam da en azından bahçesine girer içini görürdüm. Dışarıdan güzel olan evin içi kim bilir nasıl güzeldi?

Ben evi incelerken Ceren çoktan bahçeyi geçmiş anahtarı ile evin kapısını açmıştı. İçeri girdiğimde kalabalık bir grupla karşılaştım. Yüksek sesle konuşan ortalama kırklı yaşların üzerinde olan kadınlar sessizleşti.

"Kızım hoş geldin," Ceren annesine sıkıca sarılırken bakışlarımı ondan kaçırdım.

"Anne arkadaşım Neşe, dün görmüştük ya." Kadın samimiyetle "Sen de hoş geldin canım, geçin hadi içeri size güzel bir tabak hazırlayayım."

İçeri geçip nerede oturacaktım Allah aşkına? Bu kadınlar beni yer bitirirdi, tiplere bak hepsi avını bekleyen avcı gibi bakıyordu bana.

"Ceren ya biz burada durmasak, hem Hilal nerede?"

Sorumu annesi cevapladı. "Mutfakta Hilal, isterseniz oraya geçin kızım nasıl isterseniz."

"Tamam olur sen geç mutfağa ben çantamı bırakıp geliyorum."

Kadın beni mutfağa yönlendirirken elini omzuma koydu. Bu hareketi ile irkildim.

Saçlarımı toplayacağım bahanesi ile ondan uzaklaşırken avucumu umursamadan tepede sıkı bir topuz yaptım saçlarımı.

"Saçlarım dökülüyor da toplayayım dedim."

Kadın bu sefer de boynuma, dokundu. Orada doğum lekesi vardı. O dikkatini çekmiş olmalıydı.

"Bu kadar tesadüf çok fazla." Kendine kendine konuşmaya başladığında sesimi çıkarmadım.

Onu olduğu yerde bırakıp mutfağa girdim. Hilal tabağa aldığı sarmaları nefes almadan yiyordu. Beni görünce buraya gelmemi beklemediği için olmalı lokmasını yutamadı ve boğazına kaçtı.

Sırtına tüm gücümle geçirdiğinde kendine geldi.

"Kız senin ne işin var burada? Okuldan da kaçar gibi gitmişsin zaten ne oluyor sana?"

Hayret okula nasıl yayılmadı benim camı kırdığım?

Ben cevap vermeden. "Eline ne oldu?!" Diye bağırdı.

"Hilal sussana ya, olanlardan haberin yok mu senin?"

"Hangi olanlardan ya, çatlatma beni Neşe!"

"Müdürün odasının camını görmedin mi?"

"Gördüm," dedi anlam veremeyerek "Biri top falan attı herhalde kırılmış, biz çıkarken yeni cam takılıyordu."

Okula malzeme almaya gelince para yok, iş kendi odasına gelince hemen çağır gitsin tabii.

"Top falan atmadı kimse," dedim sandalyeyi çekip otururken "Ben kırdım camı."

"Ne? Deli misin kızım sen? Niye böyle bir şey yaptın, ya atarsa seni okuldan?!" Yüzü endişeli bir hal aldı

"Atamaz kızım nereye atıyor? Hele bir denesin vallahi okul boşalınca gider odasını yakarım onun."

Hilal'e olayı tamamen anlatamayacağım için kısaca yaşananları özet geçtim. Eren ve Ceren'i önceden tanıdığı için onların bana yardımcı olmasına şaşırmamıştı.

Ceren ile anneleri arkadaş olduğu için önceden de bir muhabbetleri olduğundan da bahsetti. Gereksiz konuşması bittiğinde Ceren gelmişti.

"Merhaba kızlar," dedi eksik olmayan gülümsesi ile.

Sonra bana bahsettiği annesinin yemeklerini içeren büyük bir tabak hazırladı.

"Çay da içer misin?"

"Hayır sağol Ceren."

Ne kadar kibar biri olmasam da hayvan gibi yemek yiyecek halimde yoktu. Çatalın ucu ile kısır ve böreğin tadına baktım.

Dışarı da Fast food dışında ev yemeği yememiştim. Bizim mutfakta ki abla da güzel yemek yapardı ama bu tarz şeyleri çok nadir yapardı. Yurtta doğum günü bilinen olmadığı için buraya bırakıldığımız günü doğum günümüz sayarlardı.

Bize o dayanamaz pişirirdi.

Ceren'in dediği gibi annesinin eli çok lezzetliydi. Hepsini bitirmek istesem de her zaman böyle yemek yiyemeyeceğim için kendimi buna çok alıştırmadım. Sadece yemeğe de değil, biraz daha oyalandım ve gitmek için kalktım.

"Ben gideyim artık, merak ederler beni."

Kim?

Kimse.

"Ya daha erken Neşe, ne güzel üçümüz oturuyoruz şurada.." Ceren ilk kez itiraz etmedi çünkü o gerçek Neşenin nerede yaşadığından haberdardı.

Hilal ise doğal olarak daha fazla oturmamı istiyordu.

"Yok Hilal başka bir zaman artık." Dedim "Ceren sana da teşekkür ederim,"

"Hiç önemli değil. Ben seni yolcu edeyim."

Kapıya kadar beni geçirdiğinde "İki gün sonra doğum günüm var acaba davet etsem seni gelir misin?" Diye sordu.

Doğum günü benim doğum günümden bir gün önceydi.

"Ceren her ne kadar sürekli yurttann izinsiz çıkıp dursam bunu bu aralar çok tekrar ettim. Daha fazla başıma iş açmak istemiyorum."

Ayakakkabılarımı giydiğim de "Peki o zaman kendine iyi bak olur mu? Pansuman yapmayı unutma yarın okulda görüşürüz." Dedi.

Umarım okula gelirim ve görüşürüz Ceren.

Ne kadar oyalanırsam dolanırsam dolanayım dönüp dolaşıp gideceğim yer yurttu. Bundan kaçış yoktu. Keşke başka gidecek bir yerim olsaydı da bu boktan yere gitmeseydim.

"Neşe!" İsmimi bugün yüz kere duyduğum için "Ne var be yine?!" Diyerek arkama döndüm. Eren ve doktor arabanın camını açmış bana sesleniyorlardı.

"Gel seni bırakalım, otobüsler kalabalık olur bu saatte."

"Ne alaka ya, gidin siz yolunuza alışkınım ben."

Durağa doğru yaklaşırken bir kez daha bağırdı Eren "Kızım bir şeye de inat etme be! Bin şu arabaya bırakalım işte seni, hem bugün benim yüzümden neler geldi başına." Sonunda. Suçunu kabul etmesi hoşuma gitmişti.

"Aptalsın oğlum sen, tüm toplarınızı keseceğim daha ben sizin, sen hala bana arabaya bin diyorsun."

"İstediğini yaparsın hadi bin işte itiraz etme Neşe,"

Ona 'çok beklersin' bakışı attıktan sonra durağa gelen otobüsü görmem ile tabana kuvvet koşarak ilk binen kişi olmayı başardım. Akbilimi okuturken 'yetersiz bakiye' sesi ile ağzımdan bir küfür kaçarken şoförün de beni arabadan atması kaçınılmaz oldu.

"Böyle şansın içine edeyim ben ya, işim gücüm yok yürüyeceğim bir de." Söylene söylene gidiyordum. Hayır iyilik meleği mi oldunda gelip arkadaşının yanına uğruyorsun aptal Neşe!

"Neşe!"

Eren yeniden seslendiğinde "Ne oldu akbilin mi bitti?" Dedi sırıtarak. "Bitti ne yapacaksın parasını mı vereceksin?" Dedim aynı şekilde.

"Gel sen veririm sorun değil."

Pes ederek arabaya bindiğinde doktora dönerek "Beni tek parça bırak oraya yemin ederim ölürüm falan çok günahım var benim uğraşamam bak." Uyarımı yaptığımda "Emredersiniz Neşe hanım." Dedi.

Arkama yaslandığım da adresi tarif ettim.

"Kemerini tak Neşe," dedi doktor. Sahi bu adamın adı ne?

"Sıkıyor kemer beni takmam ben." Boynuma değince rahatsız oluyordum işte.

"Tek parça gitmek istemiyor musun sen? Tak kemerini Neşe?"

Ulan sana ne ya?!

"Kısa mesafe bir şey olmaz önüne baksana sen karışma bana."

"Benim arabamdasın Neşe, ileri de polis falan görür ben cezayı yerim." Ne abarttı Allahım ya, kemer takanlar ölmüyor mu sanki?

"Ne yapayım almasaydın arabaya beni, durdur sağa çek." Zaten iki dakikalık yol kalmıştı orayı da yürürdüm.

"Saçmalama Neşe." Arabanın kapısını zorlamaya başlayınca, Eren "Neşe zaten az kalmış, kapının kolunu kıracaksın bıraksana!" Dedi. Telefonundan konuma bakıyordu bir yandan da.

"Geldik," Dediğinde "Sonun da ya bu kadar yavaş araba kullanan birini ilk kez görüyorum." Kapıyı açarak arabadan indikten sonra Eren camdan başını uzatmış merakla kaldığım yeri inceliyordu.

Doktor ise arabanın kontağını kapatmış, öylece duruyordu.

"Ne oldu çok mu beğendin?" Dedim Eren'e.

"Dalmışım, burası biraz değişik bir yere benziyor." Etrafı kapalı bir yerde yaşamak gerçekten de değişikti.

"Sen bir de içini gör, giren bir daha çıkamıyor o derece diyorum sana çok güzel."

Buna cevap olarak sadece "Görüşürüz, dikkat et kendine." Diyor. Doktor ise huzursuz bir şekilde bana bakıyor ama konuşmuyordu. Ben de yurdun kapısından giriş yaptıktan sonra birazdan başıma gelecekleri düşünerek kendimi motive etmeye çalışıyorum.

İçeri girdiğimde İdil koşarak yanıma geldi.

"Neşe, iyi mi kötü bilmem ama bir şey oldu?!"

Ulan İdil sadece bir kez benimle takıldın hemen başına belayı alıyorsun!

"Ne oldu kız bir şey mi yaptın yoksa?"

"Hayır, hayır öyle bir şey değil. Müdire bana dedi ki; git Neşeyi çağır, onu bir aile evlatlık almak istiyor!"

Ne?!

Kız Neşe, bence de ne?

Sizce bundan sonra neler olacak?

Neşe size itici geliyor mu?

Ceren?

Doktor beye isim önerisi?

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 15.9K 39
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
1.1M 40K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
YUVA By _twclr

Teen Fiction

896K 43.5K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...