NEŞE (Aile)

By ZeynepMmuslu

106K 5.5K 1.3K

Yetimhanede geçirebileceğim son bir haftam kaldığında aklımdan asla geçmeyecek bir şey oldu: Gerçek Ailem ben... More

TANITIM ~ Düzenlendi
1.Bölüm: Doğum Günü
3.Bölüm: Kavga
4.Bölüm: Künye
5.Bölüm: Doğum Lekesi
6.Bölüm: Evlatlık
7.Bölüm: İhtimal
8.Bölüm: Kaza
9.Bölüm: Hastane Hamburgeri
10.Bölüm: Aile
11.Bölüm: Ve Neşe Kaçar
12. Eren'den Neşe'ye
13.Bölüm: Neşe'yi ikna etmek
14.Bölüm: Eve dönmek
15.Bölüm: Eren'in Nefreti
16.Bölüm: Cevapsız Sorular
17. Yabancı Hissetmek
18.Bölüm: Yüzleşme
DUYURU- ÖNEMLİ

2.Bölüm: Benzemek

7.1K 289 54
By ZeynepMmuslu

Hızlı adımlarla bahçeden çıkma nedenim kadının söyledikleri değildi. Doğru düzgün dinleyip kâle almamıştım. Otobüsü kaçırmak istemiyordum sadece. Hilal'in ailesine karşı soğuk oluşum benim bir şeyleri bilmediğimden kaynaklanıyordu. Anne ile ya da baba ile nasıl iletişime geçilir bunu hiçbir zaman bilmemiştim.

"Yalnız kız ile çok benziyordun." İdil de benzer şeyler söylüyordu. "İnsanlar birbirine benzer İdil, hem şuan bu benim ne kadar umurumda olabilir?"

"Hiç olamaz.." Doğru cevap.

İdil ile durağa geldiğimiz de tüm şansımı burada kullanmış olmalıyım ki otobüs tam önümüzde durdu. Bu saatte kalabalık değildi. O yüzden boş bir koltuğa geçip oturdum ve ayaklarımı uzattım. Doğuştan rahat biriydim ben.

Geldiğimiz yolları giderken saat on bire geliyordu. Yarın okul olduğu için müdire odaları kontrol ederdi yarım saat sonra ve bizi göremezse eminim polise haber verirdi.

Hayır yani biz ona emanet edildik anlıyorum ama anne ve babamız bize değer vermezken onların beni düşündüğüne asla inanmıyordum. Sorumlulukları olmasa hiçbiri yüzümüze bakmazdı.

Bizi sürekli istediklerini yaptırdıkları için yaklaşık iki üç senedir onları dinlemiyordum. Okuldan sonra bizi alan bir servis vardı. Ben çoğu zaman o servise gitmez, sahilde dolaşı müzik dinlerdim.

Bize verdikleri telefon hiç yoktan iyiydi. Yurda döndüğüm zaman müdireden azar işitirdim ama umursamazdım.

Durakta duran otobüsten inince İdil "Yakalanmayız değil mi Neşe? Ben ceza almak istemiyorum." Bir de cezalar vardı.

"Yakalanmayız ama sen oyalanmaya devam edersen benden bir ceza alırsın İdil." Bu kadar korkuyorsa neden peşime takılmıştı ki? Bir daha onu almadan çıkacaktım.

Fevzi amcanın ışığı yanan kulübesinde uyuduğuna emindim. Yerden aldığım küçük taşı cama attığımda herhangi bir hareketlilik olmayınca içeri doğru koşturdum. Yurt bu saatlerde herkes yattığı için kalabalık olurdu. Fevzi amcadan yürüttüğümüz anahtarı alarak kapıyı açtım. Alarm çalmaması için içeri girince hemen bir şifre girdim.

"Gerçekten de hiçbir şey olmadı Neşe." Demesi ile bulunduğumuz karanlık koridor aydınlandı. "Senin şom ağzına-" küfürüm yarıda kesilirken "NEŞE!" müdirenin sert sesi yüzümü buruştururken İdil korkudan titremeye başladı.

"Evet?" Dedim azar işitmeyi beklerken. "Doğduğun günden beri buradasın ve nasıl olurda o aklın yaşadığın yerin bir kuralları olduğunu algılamaz!"

Sürekli aynı şeyleri duymak beni sinir etmekten başka bir işe yaramıyordu.

"Sürekli burada olmaktan sıkıldım siz de bunu anlamıyorsunuz! Ben sürekli kısıtlanmaktan diğer gençler gibi özgür olamamaktan bıktım! Anlıyor musunuz!"

Onlardan farklı olmaktan bıkmıştım.

"Bu beni ilgilendirmez. Burada kalıyorsan benim gözetimim altında olmak zorundasın, sözümden çıkamazsın Neşe."

Ailemin olması elbette onu ilgilendirmezdi. Lanet olsun neden beni bir çöpe atmadılar? Ölüp gitseydim de bu hayatı yaşamasaydım keşke. Geleceğim yoktu. Ailem yoktu. Daha insanın hayatında kötü ne olabilirdi!

"Bir kez daha hatırlattığınız için teşekkür ederim. Buraya geldiğim güne de size de lanet olsun!" Diğerlerinin uykuda olması umurumda değildi.

"Bağırma!" Diye uyardı. "Bu yaptığını dosyana işleyeceğim! Tıpkı diğer saçmalıkların gibi!"

"İstediğin yere işle çokta derdime! Bir hafta sonra bok bulursun beni burada!" Deyip ilerlemeye başladım. Yanından geçip giderken ona dönüp el hareketi yaptım "Bunu da işle! Hatta kameraya doğru da yapayım da fotoğrafta ekle daha etkili olur."

"Terbiyesiz.."

Yatakhaneye girdiğimde kızlar gürültüden uyanmıştı.

"Ne bakıyorsunuz? Yatıp zıbarın kimseyi çekemem." Dolaptan kıyafetlerimi alıp tuvalete gidip üzerimi değiştirdim. İdil çoktan kendi yatakhanesine gitmiş olmalıydı.

Odaya geri dönünce fısıldamaları devam ediyordu. Ranzanın üst katına çıkıp yattığımda örtüyü başıma çektim. Bir hafta sonra bu cehennemden iyi ya da kötü kurtulacaktım.

*
Sabah olduğunu anlamak çok zor olmamıştı. Diğer kızlar çoktan kalkmış, hazırlanmaya başlamıştılar. Onların gürültülü sesi beni sinir etse de okula geç kalmamak için yataktan aşağı indim. Tuvalete giderek elimi yüzümü yıkarken, dünden sonra bana vereceği cezayı merak ediyordum.

Geçen sefer bana kütüphaneyi temizletmişti. Yani buna ne kadar bir temizlik denir bilemem çünkü sadece görünen yerlerin tozunu yalandan almıştım. Benim işim miydi sanki temizlik yapmak?

Tuvaletten çıktıktan sonra kızlar bana bakarak gülüşmelerine devam ediyordu. Hayır sabah sabah o yüzlerini çizmemi bekliyorlarsa bunu yapardım.

"Niye anırıyorsunuz?" Diyerek aralarına giriş yaptığımda "Kahvaltı da senin ne ceza alabileceğini tartışıyoruz da," cevap veren kişi Sinemdi.

"Ha siz o yüzden bu kadar keyiflisiniz."

"Tabi sen olmasan burada yüzümüzün güleceği yok." Kızın yanına doğru yürüdüğümde keyifle sırıtmaya devam ediyordu.

Yanından geçeceğimi düşünürken elimi sertçe dolaba vurduğum da yerinde sıçradı.

"Yemin ederim seni müdire hanıma söylerim!" Diye cırladığında dolabın kapağını açtım. Kenara çekildiğinde hamlenin ona olmadığını anladığında kendini toparlamıştı.

"Siz kendinizi çok mu zeki zannediyorsunuz?" Derken okul formamı alıyordum dolaptan. "Ben sizin ne halt olduğunuzu bilmiyor muyum? Gider ayak hepinizin başını yakmamı istemiyorsanız o sesinizi kesin!"

İrem, "Sen bizi kendinle karıştırma, biz senin gibi şeyler yapmıyoruz." Bir ara hatırlatın da buna güleyim. "Sen mi söylüyorsun bunu İrem?"

"Evet," dedi kendinden gayet emin bir şekilde. "Tamam o zaman, bunu siz istediniz." Tuvalete geri dönüp üzerimi değiştim. Saçlarımı toplarken arkamdan İrem girdi.

"Kızların arasında beni kötü duruma düşüremezsin! Bana iftira atacaksın değil mi?"

"Orda duracaksın İrem! Ben senin arkadaşların gibi yapmam. İftirayı da en iyi siz atarsınız, ne oldu korktun mu?" Geçen sene bana yaptıklarını asla unutmayacaktım.

"Bana iftira atarken böyle değildin! Gayet rahattın! Yalanın ortaya çıkınca kuzu gibi ağlamasını bildin! Ve ben senin bu halinden çok keyif aldım. Yine aynı şeyleri yaşayacaksınız!"

Sinirle kafamdan tokayı aldım. Sıkı bir at kuyruğu yapmak için saçlarımı bir araya getirirken "Yapamazsın böyle bir şeyi, giderken bizim huzurumuzu kaçıramazsın!"

Öyle bir kaçırırım ki.

"Görürsün nasıl huzurlu günler bekliyor sizi, ben buradan bir çıkayım o zaman göreceksin sen huzuru."

Tuvaletten çıkarken kızlar da yavaş yavaş yatakhaneden çıkıyordu. Okul eteğimi ve tişörtü düzeltip çantamı alarak odadan çıktım. Yemekhaneye geçerken, İdil beni görünce tepsisi ile yanıma geldi.

"Dün geceden sonra bugün ne yapar sence bize? Tüm gece uyku girmedi gözüme." Bense gayet güzel bir uyku çekmiştim. Rüya bile görmüştüm.

"İdil en fazla sana soru çözmek için ödev verir. Senin ilk kaçışın bu bir şey olmaz."

"Neşe sen öyle diyorsan.. tamam o zaman. Ben yer tutuyorum sana yanıma gel olur mu?" Başımı sallayarak kahvaltı sırasına girdim. Sabahları bir şeyler yemeyi sevmezdim ama okula aç gitmeyi de sevmezdim.

Bu hayatta sevdiğim bir şey var mı benim?

Tepsi alarak kızların ilerlemesini bekledim.

"Günaydın Neşe." Dedi Seray abla. "Günaydın abla." Dediğimde kahvaltılıkları tabağıma koymaya başladı.

"Müdire yine Neşe diye diye ortalıkta dolanıyordu aman dikkat et kuzum." Beni burada seven tek kişi falan olabilirdi.

"Sağol abla, ben olmasam kadın burada sıkıntıdan patlar. Ben gidince ona bir paket kına yollayacağım."

"Deme kızım öyle, sen gideceksin diye üzülüyorum zaten."

"Buradan daha iyi yerlerde olurum abla sen merak etme." Tepsimi alarak sıradan çıktığımda bu lafın doğruluğu tartışılırdı.

Ne kalacak bir yerim, ne bir akrabam ya da tanıdığım biri vardı. Orta da kalacaktım. Zamanında ders çalışsaydım böyle olmazdı. Gerçi daha sınava girmeden bu yorumu yapmam zordu.

Belki de bilerek kazanmak istemiyordum. Buradan nefret ediyordum. Beni buraya mahkum eden hayattan, arkadaşlarıma yalan söylemekten nefret ediyordum.

İdil'in yanına oturduğumda Sinem ve İrem bana bakıp duruyordu. Bir sonra ki hareketimi merak ediyorlardı tabii.

"Bugün okul yarım gün olacak, sonra ne yapacağız."

Kaçacağız?

"Bilmem." Dedim. Onu da peşime sürükleyerek başına dert açmasını istemiyordum.

Kahvaltı yaptıktan sonra ne yapacağımı da düşünmüştüm. Tepsiyi bıraktıktan sonra müdire bizi yemekhane çıkışında bekliyordu. Servisi gelenler dışarı çıkarken gözüyle kenara gelmemi işaret etti.

"Dünden sonra senin için güzel bir ceza düşündüm." Dedi.

"Okula gitmem gerek, oyalanmadan söylerseniz?"

"Mezun olan senin gibi kızlarımız için bir gezi düzenleyecektik. Ve sen o geziye gelmeyeceksin."

Sen öyle san. Böyle bir şeyi diyeceğini biliyordum. Yine de rengimi belli etmedim.

"Gezi falan umurumda değil benim, önümden çıkarsanız servise bineceğim."

"Üzülürsün sanmıştım."

"Çok üzüldüm ya anlatamam size." Diyerek yanından çıkıp gittim. Servise bindiğimde tekli koltuklardan birine oturarak okula gidene kadar gözümü kapatarak uyumaya başladım.

*
Derslerden nefret ediyordum. Sayısal seçmemiş olmama rağmen neden matematik görüyordum ki? Eğer matematik aşığı falan olsaydım sayısal sınıfına giderdim. Sınavın şk aşamasında ihtiyacım olmasa kesinlikle yatar uyurdum.

"Beynim yanıyor artık benim Neşe.."

"Kaç dakika kaldı?"

"Kendimi üçüncü kattan atarsam ölür müyüm?" Semih'in iki sorusunu yanıtsız bırakarak aklımdan geçeni dile getirdiğimde hoca kalem ile tahtanın önünde durmuş bana bakıyordu.

"İntihar mı edeceksin?" Dedi Hilal korkuyla.

"Saçmalama kızım! Ne intiharı, Neşe sen rehberlik servisine gitmek ister misin?"

Aklımda elbette intihar gibi bir şey yoktu ama iki ders olan matematikten yırtma fırsatı gelmişti ayağıma, kaçırır mıyım?

"Bilmiyorum hocam," dedim mutsuz gibi. "Sanırım ölüm daha kolay geliyor."

"Tövbe estağfurullah kızım o ne demek öyle? Kalk hadi çabuk git."

Semih sinsice sırıtırken Hilal hala anlamamıştı.

"Sizi kırmamak için gidiyorum hocam.."

Sınıftakiler bu halime alışıktı.

Okul yarım gün olduğu için dört ders olacaktı. İki dersi bu şekilde atlatacağım için çok mutlu olsam da bunu yüzüme yansıtmadan sınıftan çıktım.

Bahçeye çıktığımda sayısal sınıfın dersi bedendi. Maç yapan gençleri izlerken banklardan birine oturdum. Maç yapanların arasında dün bana benzettikleri erkek vardı.

Futbol takımında olduğundan başka bir bilgim yoktu. Sınıflarımız ayrıydı. Onu sadece birkaç kez turnuvalarda görmüştüm. Biraz artist ve havalı bir insandı.

Benim gibi olamazdı tabii kimse.

"Merhaba, oturabilir miyim?" Kıza bakmadan cevap verdim. "Otur bana neden soruyorsun?" Devlet malıydı sonuçta oturan otursun.

"Neşeydi değil mi adın?" Dediğinde bu sefer yüzüne baktım.

Hadi ama! Tesadüf ve benzerlikte bir yere kadardı. Bu kız tıpkı ben gibi bakıyordu!

Continue Reading

You'll Also Like

104K 10.8K 36
053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne...
39.6K 870 18
Bakışları geceliğin açıkta bıraktığı tenimde dolanırken ona yaklaştım boynuna doladığım kollarımla ona daha çok çekilip "Özledin mi beni?" diye fısıl...
118K 6.2K 42
Duha: Siz şaka gibi bir ailesiniz. Duha: 6 yıl önce beni tüm mahalleye rezil ettiniz o nişana gelmeyerek. Şimdi annen sanki ben seni terk etmişim g...
551K 23.2K 22
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır...