NEŞE (Aile)

By ZeynepMmuslu

106K 5.5K 1.3K

Yetimhanede geçirebileceğim son bir haftam kaldığında aklımdan asla geçmeyecek bir şey oldu: Gerçek Ailem ben... More

TANITIM ~ Düzenlendi
2.Bölüm: Benzemek
3.Bölüm: Kavga
4.Bölüm: Künye
5.Bölüm: Doğum Lekesi
6.Bölüm: Evlatlık
7.Bölüm: İhtimal
8.Bölüm: Kaza
9.Bölüm: Hastane Hamburgeri
10.Bölüm: Aile
11.Bölüm: Ve Neşe Kaçar
12. Eren'den Neşe'ye
13.Bölüm: Neşe'yi ikna etmek
14.Bölüm: Eve dönmek
15.Bölüm: Eren'in Nefreti
16.Bölüm: Cevapsız Sorular
17. Yabancı Hissetmek
18.Bölüm: Yüzleşme
DUYURU- ÖNEMLİ

1.Bölüm: Doğum Günü

11.9K 401 91
By ZeynepMmuslu

"Neşe yemin ederim müdire bizi bu sefer kesin atar buradan!"

Arkadaşım İdil'in sesini duymazdan gelerek güvenlik kulübesine göz attım. Fevzi amca hala uyumamıştı. Halbuki bu adam saat dokuz dedin mi yatardı, bugünü mü beklemişti yatmamak için?

"Kızım kovsa ne yazar? Şunun şurasında kaç gün kaldı ki? Zaten gitme vaktim geldi artık."

Böyle söyleyince de bir tuhaf oluyordu yahu.

"Sen gideceksin ama ben ne olacağım Neşe, tek başıma kalacağım."

İdil benden bir yaş küçüktü. Kendi yaşıtım olan hiç arkadaşım yoktu. İnsanlar beni gördüğünde kendine kaçacak bir yer arıyordu.

Neden mi?

Çünkü sevgili müdiremiz diğerlerine bu kıza uymayın, onunla arkadaş olmayın diye tembihleyip duruyordu da ondan!

"Of İdil en azından kalacağın bir yer var senin, ben ne yapayım kızım? Ayrıca gelmiyorsan git. Peşime takılma."

"Hayır öyle demek istemedim. Ben de geleceğim.. son günlerimizi güzel geçirelim."

Buraya ilk geldiğim günü hatırladım da şimdi..  tamam pardon daha bebektim, hatırlamam mümkün değil. Baştan alalım.

Burada kalmak aslında benim tercihim değildi ama şimdi bir tercih yapmam gerekiyordu. İki gün sonra aynı zamanda üniversite sınavına girecektim. Bilin bakalım kim sınavdan sıfır çekecek?

İdil'in tereddütlerini bir kenara bırakırsak, Fevzi amca da uyursa çok güzel olacaktı.

Yetimhanenin kapısında bir ileri bir geri yürüyerek vakit öldürmeye çalışıyordum. On dakikalık bir zaman sonunda yeniden kulübeye baktım. Ve sonunda!

"İdil çabuk ol, Fevzi amca uyumuş." İdil, yaslandığı duvardan doğrularak hemen arkamda ki yerini aldı.

Kapıyı yavaş bir şekilde açtığımda arkamdan gelen İdil'in kapıyı tutmadı için bıraktım. Ama benim zeki arkadaşım İdil kapıyı tutmak yerine hemen arkamdan çıktığı için kapı gürültülü bir şekilde çarparak kapandı.

"Bu sefer gerçekten de sıçtık!"

"Özür dilerim, özür dilerim."

Birkaç saniye herhangi bir hareketlilik olmadığında bahçeye çıkarak koşmaya başladım. Bilirsiniz, aksiyon dolu sahnelerde beni koşarken yakalayabilecek tek kişi Usain Bolttur, ama o da emekli oldu.

Bahçede ki son kapıya geldiğimde arkamda bir adet nefes nefese kalmış İdil vardı. Fevzi amca horuldamalarına devam ederken bu kapıyı rahatlıkla açtım. İşimi sağlama almak için önden İdil'i ittirdim.

Arkasından ben çıkarken kapıyı yavaşça çektim.

Ana caddeye gidene kadar ikimizden de ses çıkmamıştı. Yetimhaneden iyice uzaklaştığımız da ilk adımı başarıyla tamamlamış olmanın verdiği bir gurur vardı üzerimde.

Ne yapsam, cia ajanı falan mı olsam?

Tamam abartmayalım.

Otobüs durağına geldiğimizde otobüsün gelmesine daha vakit olduğu için hemen durakta ki yere oturduk.

"Şimdi senin bu mahalle de ki arkadaşların senin yetimhane kaldığını bilmiyorlar mı?"

"Gerizekalı mısın kızım sen? Sana elli kere anlattım bilmiyorlar!"

Mahalle de ki arkadaşlarım dediği kişilerle aynı sınıftaydık ve ben azıcık çekinip onlara yaşadığım yer hakkında yalan söylemiş olabilirim..

"Ya öğrenirlerse Neşe?" Yapacak bir şeyim yoktu.

"İdil nereden öğrenecekler sence? Saçma sapan konuşma." Aklıma gelen şey ile kolunu sıktım. "Bak ağzından bir şey falan kaçar yemin ederim yolarım seni. Ben onlara uygun bir zamanda anlatacağım her şeyi."

İdil ne kadar evet dese de içim rahat değildi. Kesinlikle yola çıktığım insanları seçerken daha dikkatli olmam gerekiyordu.

Otobüs nihayet geldiğinde, kalabalığın arasından ilerleyerek kendime tutunacak bir yer bulmuştum. Okulda ki arkadaşlarım Hilal ve Semih beni doğum günü partisine davet etmişti.

Bende onlara mantıklı bir bahane sunamayacağım için davetlerini kabul etmiştim.

İnsanın ailesi olmadığında sığıncağı arkadaşları olması kesinlikle mükemmel bir şeydi.

Onlar bunu bilmiyordu. Beni üç tane abisi olan bir kız zannediyorlardı. Bunu onlara söyleme nedenim sürekli dışarı çıkarmayacağım içindi. Onlara abimler izin vermiyor demem yeterli oluyordu. Bu gerçekten iyi bir bahaneydi.

Yaklaşık olarak on durak sonra otobüsten tek parça halinde inince derin bir nefes aldım. Evleri durağa yakın olduğu için çok yürümemize gerek kalmadan evlerinin önüne gelmiştik.

"Neşe," dedi büyülenmiş bir şekilde İdil. "Şu eve baksana, ne kadar güzel.. bahçesi de var."

İdil'in bahsettiği evi ilk gördüğümde ben de çok beğenmiştim. Hep hayalim böyle bir evdi. Kendi ayaklarımın üzerinde durduğum da böyle bir ev almak belki mümkün olabilirdi.

"Tamam gözün kalmasın şimdi, insanların başına falan yıkılır ev uğraşamam."

Kapı ziline iki, üç, defa basınca kapıda bir adet Hilal belirdi.

"Kanka hoş geldin!" İçeri geçip ayakkabılarınızı çıkardık. Hilal'e dönerek; "Abim eğer İdil gelmezse yollamıyordu da beni bu yüzden o da geldi." Dedim.

"Sorun yok memnun oldum İdil, ben Hilal."

İdil çekinerek Hilal ile tanıştı. Ben bu eve daha önce geldiğim için salona geçtim. Hediye paketini içeri gelen Hilal'e uzattım.

"Niye zahmet ettin teşekkü ederim!"

Zahmet etmek mi? İnsanlar doğum gününü hediye almak için yapmıyordu yani? Ben mi yanlış biliyorum.

"Önemli değil." Diyerek geçiştirdim onu.

Salon fazla kalabalık değildi. Hilal'in ufak erkek kardeşi, Semih, birkaç kuzeni ve biz vardık. Semih beni görünce selamlaşmıştık.

"Vay be kanka şimdi Hilal iki gün sonra da sen yaşlanıyorsunuz."

Semih bizden iki ay önce on sekizine girdiği için çoğu zaman bize abilik taslardı.

"Sorma kanka erkenden çöktük." Dedim onun gibi dalga geçerek.

"Saçmalama Neşe, ne çökmesi ya. Ben daha çok gencim!"

Sen geçsin, biz yaşlı kanka.

"Ay ağlamaya başlar şimdi bu Semih."

"Evet başlarım, doğum günümde ağlamak istemiyorum." Hilal'in adı nazlı olmasa da çok nazlı bir kızdı. Sahi ben böyle bir kızla nasıl arkadaş olmuştum?

"Eee Hilal hadi pasta falan yok mu?" Dedi kuzenlerinden biri.

"Var ama ben mi getireceğim? Doğum günü kızı benim." Çok doğru. Ama ben mi getireyim?

"Getir pastayı ortaya koy işte Hilal amma uzattın."

"Öküzsün Neşe gerçekten de!"

İdil bu laf ile kolumdan dürttü.

"İnanmıyorum sana öküz dedi Neşe,"

"Sen sus kız, biz böyle anlaşıyoruz." Sanki ben dediğini duymamıştım.

"Tamam abla ben getiririm pastayı," dedi kardeşi. O pastayı almaya gittiğinde ortam bana çok sessiz geldiği için, az ama öz olan internetimi açarak YouTube a girdim.

Arama kısmına iyi ki doğdun Hilal doğum günü şarkısı yazdığımda, açmak için kardeşinin pastayı getirmesini bekledim.

"Semih sen de ışığı falan kapat, her şey eksiksiz olsun istiyorum!"

Semih ışığın başına giderek pastanın görülmesi ile ışığı kapattı.

İşte şimdi sıra bendeydi. İlk videoya dokunduğumda telefonumun sesini son ses yaparak şarkının çalmasını bekledim.

Yemeksepeti yanında aklındaysa kapında!

Jeneriği girince herkes donup bana baktı. Ne yapabilirim? Zengin bir insan değilim ki youtube premium üyesi olayım. 

"Ne bakıyorsunuz ya?" Dedim reklamı atlamaya çalışırken. İlk reklam bitip bu sefer de diğeri çıktı. Ama ben böyle şansın da youtube da..

En şık parfümler, sepette indirim fırsatlarıyla çiçek sepeti ekstra da seni bekliyor. Çiçek sepeti var, var!

"Tamam yemin ederim bu sondu." Dedim reklamı atlayarak nihayet şarkı çalarken diğerleri de alkışlarla ritim tutuyordu.

Benim aklım ise, aldığım parfümün bu siteden alınsa ne kadara geleceği düşüncesi dönüp duruyordu.

"Şimdi dilek tutuyorum," dedi Hilal sönmek üzere olan mumlara bakarak. "Semihh!" Dedim hala ışıkları açmamıştı.

"Karanlıkta kaldık açsana şunları!"

Hilal mumları üflediğinde tekli koltuğun yanlarına ayaklarımı koyarak oturdum. Yani benden bu kadar olurdu. Şimdi pastayı falan dağıtırlardı biz de acil çıkardık.

Çok geç kalmak istemiyordum.

Hilal doğum günü kızı olduğu için baş köşeye oturmuştu tıpkı benim gibi. İdil bana pasta uzattığında tadına bayıldığım bu pastayı mideme indirmem çok vakit almamıştı.

Yani kilolu biri değildim ama böyle yedikçe zayıf kalan bir tipte değildim. O yüzden yememe falan da dikkat etmiyordum.

"Hediyeleri açta gidelim artık biz,"

"Aceleniz ne ya, annemler de gelir birazdan onlarla da tanışırsınız."

Aile mi?

İnsanların aile ilişkilerine oldukça uzak olduğum için anne ve babama kavramı ben de pek bir anlam ifade etmiyordu.

"Gerçekten o kadar kalamayız annemler bekler." İdil bana baktığında kaşlarımı yukarı kaldırdım ağzından bir şey kaçmasın diye.

"Senin ailen de gelseydi keşke," dediğinde Hilal "Aman ne gerek var ortamın yaş ortalamasını yükseltmeye? Onlar eksik kalsın."

Olmayan ailemden bu şekilde bahsetmem onlara tuhaf geliyordu.

Neyse ki Hilal hediyeleri açmaya başlamıştı. İlk hediyesini açtığında içinden bir okuma kitabı çıkmıştı. Yüzümü buruşturdum. Bize zorla kitap okuma saati koymuşlardı ve ben asla okumazdım.

"Çok teşekkür ederim." Semih hediyesinin beğenilmesi ile gülümsedi. Kardeşleri ve kuzenlerinden gelen hediyeyi açmış aynı yüz ifadesini koruyarak hepsine aynı cümleyi kurmuştu.

"Neden benimkini en son açıyorsun küçük diye mi?"

"Ya hayır öyle şey olur mu Neşe?" Üzüldüğümü zannetmişti.

"Kızım gitmeyeyim diye yapıyorsun anladık ama otobüsü kaçırırsam, sana unutulmaz bir doğum günü yaşatırım."

"Neşe de böyle şakacıdır." Nihayet benim hediyeme uzandı. Biraz daha oyalan ben sana şakayı göstereceğim Hilal.

"Bu kokuyu sevdiğimi nereden biliyorsun Neşe?! Bu çok güzel." Masanın etrafından dolanarak koltukta yayılan bana sarıldı.

"Sen al dedin ya, hatta mağazanın adresini falan da verdin." Dediğimde "Neşe ya susar mısın?" E ne yapayım, o bana al demişti.

"Aynen, aynen." Dedim ayağa kalkarak. "Kalk kız İdil gidiyoruz."

"Ben sizi bırakırdım Neşe,"

"Gerek yok Semih, ayrıca ne ile bırakacaksın acaba? Ehliyetin mi var senin?" Semih'in sürebildiği tek şey bisikletti.

"Babamın arabasını alırdım."

"Al Semih, sonra yolda çevirmeye yakalanalım sonumuz karakol yerine seni döveceğim için hastanede bitsin. Uyar bana."

Semih homurdandığında kapının önüne çıkıp ayakkabılarımı giymeye başladım. İdil benden önce giymişti.

"Annemler geldi! Anne bak tanıştırayım sizi bu en yakın arkadaşım Neşe," bacıklarımla cebelleşirken annesi zerre kadar umurumda değildi.

"A öyle mi? Merhaba kızım."

Büyükler için küçükken giydiğimiz o ayakkabılardan var mıydı? Olsa bile cimri yurt bize almazdı.

İdil kolumdan dürttü.

"Ne var be?" Dediğimde Hilal'in annesini işaret etti.

"Ben de memnun oldum." Diyerek geçiştirdim.

Ayakkabı ile işim bitince doğruldum. Hilal'in annesinin arkasında başka bir kadın, bizle yaşıt bir erkek ve ona benzeyen bir kız vardı.

"Karşı komşumuz Hale teyze ve ikiz çocukları." Dedi Hilal uzun uzun onlara baktığımı görünce. Kadının da dikkatini çekmiş ki o da bana bakınca sessizlik hakim oldu.

"Şuan fark ediyorum da," dedi Semih "Bu Neşe bizim ikizlere ne kadar çok benziyor."

Üç genç birbirimize bakarken gözlerini ilk kaçıran ben oldum. Otobüs saatimiz geçiyordu ve gece vakti yürümekle uğraşamazdım.

Hayat bu insanlar birbirine benzeyebilirdi.

"Görüşürüz Hilal." Dedikten sonra İdil'in koluna girerek önlerinden geçtim.

"Bu kız," dedi uzaklaşırken sesini duyduğum kadın "Gerçekten de size çok benziyor çocuklar."

BÖLÜM SONU

Continue Reading

You'll Also Like

39.7K 870 18
Bakışları geceliğin açıkta bıraktığı tenimde dolanırken ona yaklaştım boynuna doladığım kollarımla ona daha çok çekilip "Özledin mi beni?" diye fısıl...
75.9K 3.7K 30
°Aile kurgusu° İzel 17 Yıl boyunca hayatını Cehenneme çeviren Ailesinin gerçek Ailesi Olmadığını öğrenir. Peki ya Yıllar sonra çektiği acılara rağmen...
118K 6.2K 42
Duha: Siz şaka gibi bir ailesiniz. Duha: 6 yıl önce beni tüm mahalleye rezil ettiniz o nişana gelmeyerek. Şimdi annen sanki ben seni terk etmişim g...
192K 8.3K 58
Köyde geçen bir aşk hikayesi... O bir inci tanesiydi; Dışı dillere destan bir güzel... Naîf kırılgan ve nârin... Köy kurgusu ve abimin arkadasşı konu...