sometimes all I think about i...

By goandcrylittlegirl

53.8K 4.1K 4.8K

+18 Okulun popüler çocuğu Dylan, okula yeni gelen Thomas'a her geçen gün kendini daha da kaptırırken ne yapac... More

Sometimes All I Think About Is You •dylmas
STAY -1-
STAY -2-
STAY -3-
STAY -4-
STAY -5-
STAY -6-
STAY -7-
STAY -8-
STAY -9-
STAY -10-
STAY -11-
STAY -12-
STAY -13-
STAY -14-
STAY -15-
STAY -16-
STAY -17-
STAY -18-
STAY -19-
STAY -20-
STAY -21-
STAY -22-
STAY -23-
STAY -24-
STAY -25-
STAY -26-
STAY -27-
STAY -28-
STAY -29-
STAY -30-
STAY -31-
STAY -32-
STAY -33-
STAY -34-
STAY -35-
STAY -36-
STAY -37-
STAY -38-
STAY -39-
STAY -40-
STAY -41-
STAY -42-
STAY -43-
STAY -45-
STAY -46-
STAY -47-
STAY -48-
STAY -49-
STAY -50-
STAY -51-
STAY -52-
STAY -53-
STAY -54-
STAY -55-
STAY -56-
STAY -57-
STAY -58-
STAY -59-
STAY -60-
STAY -60-
STAY -61-
STAY -62-
STAY -63-
STAY -64-
STAY -FİNAL-

STAY -44-

713 38 36
By goandcrylittlegirl

Bölüm ağır smut içerir.

Yarın ilk darağacı dansı, sonra Another Time gelecek. Ardından da TRNC eklerim geceye doğru belki.

İyi okumalar!









Evde tek kalmıştık, ben istememiştim bara gitmek dünki olaydan sonra. Dylan ise masada ders çalışıyordu.

Ona bakarak mutfağa geçtiğimde gözleri anlık bana kaydı, ardından gömleğimin açık bıraktığı göğsüme. Sırıtarak buzdolabına ilerlediğimde gözlerini devirdi.

Açıp içinden bira alırken tezgahın kenarına vurup açtım ve dudaklarıma götürüp birkaç büyük yudum aldım. Dylan ayağa kalktı o sırada, mutfağa gelip az önce benin kapattığım buz dolabını geri açtı.

Kendine de bira çıkartıp kapattığında tekrar gözlerimizin buluşmasıyla durdu. "Tüm gün bana öyle bakacak mısın?" Gülerek biramdan bir yudum daha aldım.

"Sana baktığım falan yok, işine bak." Gözlerini tekrar devirirken masaya ilerledi ve oturdu, tekrar gömüldü ödevine. Ben de salona geçip koltukta uzandım ve gömleğimin önünü tamamen açıp onu izlemeye başladım biramı yudumlarken.

Bana bakmadan, "Boğulacaksın, düzgün iç." dediğinde dirseklerimi yaslayarak doğruldum, başı bana döndüğünde gözleri çıplak üst tarafıma kaydı. Gözlerinin içine bakarak bir yudum daha aldım. Dizimin üstünde şort giydiğim bacaklarımı birbirine sürttüm. Derin bir nefes aldı.

"Senin oyununa gelmeyeceğim bu sefer." dediğinde anlamasıyla güldüm. Ayağa kalktım ve ona yaklaştım yavaşça. Elimdeki şişeyi arkasına geçip masaya bıraktığımda klavyede hareket eden parmakları durdu.

"Bu sefer oyun oynamıyorum." Sandalyesinden tutup onu kendime çevirdim. "Hem o oyun sayılmazdı, sana barışacağımızı hiçbir zaman söylememiştim."

"Yani bunun sonrası barışacak mıyız?" Sandalyeden kalktı ve kenara itti yavaşça. Elini belime koyup yerlerimizi değiştirdiğinde sırtımı masaya yasladım.

"Öyle bir şey demedim." dedim sırıtarak. Başını yaklaştırdı yavaşça. Kulağımda dudakları durdu.

"O zaman seninle birlikte olmayacağım, barışacağımızı kabullenene kadar." Geri çekildi.

"Yapma," Ona baktım. "Kimse evde yokken beni inletmek için can attığını biliyorum." Elinden tuttum ve ensesine çıkartıp kendime doğru eğdim başını. Dirseklerimi masaya yasladım.

"Barışacağımızı söyle." Dibimdeki gözlerine baktım. Galiba cidden çok uzamıştı.

"Tamam." dediğim anda dudaklarıma yapışmasıyla kesik bir nefes çekebildim sadece içime. Bacaklarımdan tutarak beni kaldırdı ve masaya oturmamı sağladı. Ardından masaya yatırdığında kollarımı boynuna dolayıp öpüşüne karşılık verdim. Bacaklarımın arasında kendini bana bastırdığında dudaklarımızı ayırdım.

Tişörtümü çıkartıp boynuma yöneldi. Öpücükleri aşağıya kayarken ellerimi yumuşak saçlarına geçirdim ve parmaklarımın arasından kaydı yavaşça saçları. Boynumu ısırdığında inlemem tüm evde yankılandı.

Hızlı bir hareketle altımdakileri çıkarttığında doğruldum yavaşça. Oturduğum masadan ona baktım. Bacaklarımı biraz daha aralarken ıslak elini kalça arama götürdü. Tek pamrağını içime gönderdiğinde elini tuttum istemsizce. Islak bir sesle ileri geri yapmaya başladığında dirseklerimi masaya yaslarken başımı geriye attım ve hafif sallanan vücudumla inleyerek gözlerimi kapattım.

İki parmağı ile uzun süre benimle ilgilendi. Ardından bacaklarımdan tutup beni kendine çektiğinde yavaşça girdi içime.

İnleyerek kollarımı boynuna doladığımda yanağımdan öptü ve hiç alışmamı beklemeden sertçe içime girip çıkmaya başladığında dudağımı ısırarak inledim, canım yanmaya başlamıştı. "Dylan, çok hızlı..."

"İyi bu hız." dedi kendini sertçe bana çarpmaya devam ederken. Yüksek sesli inlemem duraksız bir şekilde odada yankılanmaya devam ederken acı tamamen geçmese de zevkin altında kalacak kadar azaldı.

"Çıkardığın seslere göre," Kendini tekrar bana sertçe bastırdığında inleyerek başımı sağa yatırdım. İçimdeki doluluk bana kafayı yedirtebilirdi çünkü hoşuma gidiyordu. "Sen de çok memnun gibi duruyorsun, bebeğim." Hafifçe içimde döndüğünde sızlandım.

"Dylan..." dememle birlikte tekrar sertçe gel git yapmaya başladı. "Ah..." Dudağımı dişledim sertçe.

"Ne kadar kirli inliyorsun..." Bilerek kendini tekrar sertçe bana çarptığında hissettiklerimle gözlerimi baygınca açıp seslice inledim tekrar. "Benim için ne kadar tahrik edici olduğunu tahmin edemezsin." Kasıkları kalçalarıma çarptıkça başka bir zevk kasılması gidiyordu kasıklarıma. Teni tenime çarptıkça çıkan ses beni kendimden geçiriyordu.

"Dylan..." dedim adını inleyerek tekrar. Tek kolumu boynuna dolarken diğerini masada uzandığım yerde yanıma bıraktım. Gözlerimi kapattım sıkıca. Dudaklarımdan zevk dolu inlemeler ve ismi dışında başka bir şey çıkmıyordu. Vücudum onunla birlikte masada ileri geri kayarken dudaklarını kulağıma yaklaştırdı bir kez daha.

"Söyle bebeğim." dedi tekrar. "Masanın üstünde seni becermemin hoşuna gittiğini söyle." Başımı yana bastırdım.

"Ah..." dedim nefes nefese başka bir inlemeyle. Bacaklarımı beline dolarken diğer elimi de kasıklarına bastırdım. Kasıklarındaki elimi tutup dudaklarına götürdü ve işaret parmağımı dudaklarına bastırdı. Nefes nefese inleyerek zar zor gözlerimi açarken parmağımı hafifçe ağzına almasını ve küçük öpücükler bırakmasını izledim. Başka bir inlememle yüzüm buruştu tekrar, terden hafifçe ıslanmış saçları yüzüne düşerken parmaklarımı öpüp, altında inlememi izlemeye devam etti.

"Seni kendine dokunmadan boşaltmamı ister misin?" diye fısıldadığında inleyerek gözlerimi kapattım tekrar içimdeki zevk verici hareketleriyle. Zaten kendime bir süre daha dokunmazsam oraya gidecek gibi duruyordu.

"Lütfen..." diye konuştum inleyerek.

"Lütfen ne?" diye sordu ve aralık dudaklarımdan öptü. "Gözlerime bakıp söyle." Tekrar içime sertçe dolan aletiyle ellerimi saçlarına geçirdim büyükçe inleyerek. "Altımda zevkten kıvranmanı izlemek o kadar güzel ki... Büyüleyici duruyorsun." Boynumdan öptü.

"Dylan..." dedim tekrar, adını inledim. İki kolumu da boynuna doladım bu sefer. Kalıplı vücüdu vücuduma sürterken kasıkları bilmem kaçıncı kez sertçe çarptı kalçalarıma.

"Yanakların kızarıyor, dar girişini zorlayarak giriyorum her seferinde içine..." Kulağımın altını öptü. "Belin geriliyor, gözlerin yaşlanıyor zevkten..." Beline doladığım bacaklarımla onu kendime çektim bu sefer. Sıkıca kalçalarıma bastırmasını sağladım kasıklarını. Sert hareketleri hızını hiç yavaşlatmadı. "Hikayede gibi duruyorsun. Çok güzel ve göz alıcı..." Kendime dokunmadan boşalırsam utançtan geberirdim. Kendimi kasıyordum o yüzden ve karnım ağrıyordu.

"Canım... acıyor. Lütfen..." diyebildim zar zor. Hafif üstümden çekildi hareketlerini kesmeden.

"Canına ölürüm senin." Elini aletime atıp beni çekiştirmeye başladığında inlemelerim arttı, artık kapıdan falan duyulabileceğine emin olmuştum. Umarım perdeleri falan çekmiştik.

Bir süre sonra büyük bir inleme ile karnına geldiğimde tekrar eğildi tamamen üstüme. Bacaklarımı tekrar beline doladım ve masaya yatırdığı bedenime ayakta sertçe girip çıkmaya devam etti.

O da büyük bir inleme ile içime şiddetli bir şekilde boşaldığında hareketlerinin durmasıyla kollarım boynundan kayarak iki yanıma düştü yavaşça. Nefes nefese yorgunlukla gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim, o da benden farksız bir şekilde nefes nefese başını boynumla omzumun arasına koyup kendini toparlamaya çalıştı.

Bir süre sonra kendine gelmiş olmalı ki çekti başını omzumdan. Gözlerimi yorgunca açıp hemen dibimdeki gözlerine baktım. O da elinin tersiyle yanağımı okşamaya başladı biraz da olsa toparlanmamı beklerken. Beni dağıtmıştı.

"Seni odaya taşımamı ister misin" Başımı olumsuz anlamda iki yanıma salladım ve gözlerimi kapattım.

"Birazdan toparlarım." Tekrar gözlerimi açtığımda başını sallarken gülümsedi.

"Dünki aksi ve sinirli çocuk nereye kaçtı?" diye fısıldadı yanağımdan yumuşakça öperken. Gülümsedim.

"Yoruldu." diye fısıldadım.

"Yoruldu mu?" diye tekrarladı gözlerime bakarken.

"Yoruldu." dedim tekrar. Yanağımı okşamaya devam ederken yüzünden hafifçe gülümsemesi hiç gitmedi.

"Hayatımdaki en güzel an olabilir bu." diye fısıldadı. Yanağımı okşamadığı eliyle yan tarafımdaki elimi tuttu, kenetledi birbirine. "Sevdiğim adamla aşıklar şehrinde bu kadar güzel bir seks, herkese uğramaz." Güldüm. Ben de diğer elimi onun yanağına çıkarttım.

"Seni seviyorum." dediğimde sıkıca dudaklarımdan öptü. Her şeyi boşvermişiz gibi öpüştük, zamanı umursamadan. Bittiğinde, alnını alnıma yasladı ve gözlerinin için bile parlarken gülümseyerek gözlerime baktı.

"Ben de seni seviyorum."















Kaoske

Continue Reading

You'll Also Like

28.5K 1.6K 27
Lay in hiçbir şeyden haberi yoktu ama ona lisenin ilk gününden beri aşık olan birisi vardı. Hemde okulun en gözde öğrencisi.
3.7K 301 11
Akşam sıradan bir insan olarak uyuyan Barış,sabah uyandığında kendisini fantastik bir ülkenin veliaht prensi olarak bulur.Üstelik ülkenin genareli il...
94.3K 4K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
144K 9.5K 31
Dünyada 2 tür insan vardır. Gerçek insanlar ve hibritler. Hibritler yarı insan ve hayvan genlerine sahip olarak doğarlar. 20 yaşlarına geldiklerinde...