Happiness Virus〆JHS

By amourelita

5K 1K 1.5K

"Her şey bitmek için başlar." Bizim hikayemiz de böyle başladı... Sonunda biteceğini biliyorduk, yine de başl... More

|1|
|2|
|3|
|4|
|5|
|6|
|7|
|8|
|9|
|10|
|11|
|12|
|13|
|14|
|15|
|16|
|17|
|18|
|19|
|20|
|22|
|23|
|24|
|25|
|26|
|27|
|Final¹|
|Final²|

|21|

99 27 32
By amourelita

♪Bruno Mars-Count On Me♪

Şarkının sözleri çok tatlı değil miiiii¿ kitaba da uyduğunu düşünüyorum :') Şarkıyla beraber tatlış bir bölüm olmasını umuyorum

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen, iyi okumalar dilerim Mavilerim 💙

Ghost

J-HOOOOOPPPPPEEEEEEE

HEEEYY

J

HOOOOOOPPEEEE

BlueSide
Noluyor ya sabah sabah

Ghost
Sabah sabah mı¿

Saat öğlen 2

Zaman kavramını iyice şaşırdın herhalde

BlueSide
Sorma

Ghost
Neyse konumuz o değil

Neden gelmedin spora¿

Dün de gelmemiştin

Ondan önceki gün de

Hayırdır, benimle falan mı gelmek istemiyorsun

Bak bir daha su falan atmam yüzüne

Belki bu sefer eline sıçratırım

Tamam tamam hiç bir şey yapmam, sessiz sessiz spor yaparız

Ama yoook benden sıkıldıysan falan o tabi başka

BlueSide
Hana

Bir şey mi içtin çiçeğim sen?

Önce bi dur, parmakların dinlensin, taramalıya bağladın

Ghost
Okey

Eee¿

BlueSide
Birkaç gündür sabahları geç uyanıyorum

O yüzden

Ghost
Hmm

Yorgun mu hissediyorsun kendini¿

Neyin var¿ Bir yerlerin ağrıyor mu

BlueSide
Dur dur

Bir şeyim yok o yönden, hatta gayet iyiyim.

Geceleri geç uyuyorum, daha doğrusu uyuyamıyorum

Ve bunun sebebi garip ama hastalığımın verdiği bir rahatsızlık değil

Bilmiyorum, sebepsizce uykum olmuyor işte. Başka şeylerle meşgul oluyorum

Tıpkı..normal insanlar gibi işte. Sadece erkenden uyumak istemediğimi fark ettim

Ghost
Hmm

Yani gece benimle de mesajlaşmıyorsun ki

Kiminle veya neyle meşgul oluyordun acaba

Merak etmiyorum ama işte

Öyle bi sorayım dedim

BlueSide

Yani gece gece kiminle meşgul olabilirim ki eğer sen değilsen

Ghost
Ben bilmem

BlueSide
Ah Hana xnodnxosm

Sen değilsen zaten bizim tayfadır

Ama onlarla da konuşmuyordum, sana yazmadım çünkü Seo Woo'ya ne zaman sorsam senin uyuduğunu söylüyordu

E seni de rahatsız etmek istemedim

Ben de öyle kendi kendime takıldım işte

Ghost
Hmm

BlueSide
Hmm, diyip durma

Tepkini ölçemiyorum

Ghost
Wnoxnwoxnwox

Tamam tamam, iyi olmana sevindim Hope

Açıkçası ben de kendimi bu aralar iyi hissediyorum

Aslında erkenden uyumamın sebebi bu sanırım

Kaç gecenin uykusuzluğunu gidermek istercesine uyuyorum

Hope..bilmiyorum ama içimdeki cılız umut, büyüyor sanki

BlueSide
Onu ben de içimde hissediyorum

Belki tedaviler işe yarıyordur Hana

Ghost
Bunu o kadar çok istiyorum ki

İlaçların artık ilk baştaki gibi mide bulandırmadığını, baş döndürmediğini fark ettim ve içimdeki enerji de artıyor gibi

Bu yüzden yaşamaya olan inancım daha da artıyor Hope

Hastane yok, kötü tatta ilaçlar yok, iğne yok, bu..demode hastane önlükleri ve ayağımdan durmadan çıkıp duran terlikler yok

BlueSide
Xnwkxneknx aynen

Ghost
Tamamen özgür olabiliriz bir gün..

BlueSide
Özgürlüğün geldiği o gün de...

O gün ölmek yasak

Ghost
Hoseok...

Ya ancak ölünce özgür olabilirsek

O zaman n'olacak?

BlueSide
O zaman o gün özgürlüğün tadını çıkararak gözlerimizi huzurla yumarız

Ghost
Elimi tutarsın di mi Hope¿

Açıkçası..korkmuyor değilim

BlueSide
Ben her zaman senin elini tutarım Hana

Kendime söz verdim, senin elini ilk tuttuğum gün..

Bu eli tuttuğum gibi bir daha bırakmayacağıma dair.

Ghost
Öhöm

Imm, teşekkür ederim, sözünü tut bak yoksa döverim

BlueSide
:)) Tepkilerin artık beni şaşırtmıyor çiçeğim

Ghost
Bu arada

Kaç dakikadır aklımda da, bu attığın stickerlar..acccayip tanıdık geliyor

Yani bir şeye benzetiyorum ama neye, onu bir türlü çözemedim

BlueSide
Ördek işte Hana

Neye benzeteceksin başka

*Ghost çevrimdışı*

BlueSide
Hana???

Yine nereye kayboldun birden bire

Ghost
BULDUM BULDUM

BlueSide
Gören de sanki çikolata şelalesi buldu

Ghost
Ona neden sevineyim ki bu kadar

BlueSide
Ne biliyim

Hem kendim içindi

Ghost
-_-

Neyse KONUMUZA DÖNELİM

BlueSide
Ne bulmuş olabilirsin cidden merak ediyorum

Ghost
Hazır mısın :)

BlueSide
Hazır mıyım bilemedim

Korkmuyorum desem yalan olur

Ghost

Ayyyyynısı oluyor mwozkwozkowkz

BlueSide
NEE

BUNU DA NERDEN BULDUN

Ve benzettiğin 'şey' ben miydim yani

Ghost
Dedim çok tanıdık geliyor

Hatta şu stickerla daha uyumlu hehehhehe

BlueSide
İnanamıyorum ya

Hem sen bu fotoğrafı nerden buldun??

Ghost
Jin attı

BlueSide
Jin miii

Nasıl, ne zaman ?

Ghost
Aman napacaksın onu

Bu benzerlik senin de kafanı kurcalamıyor mu Hope wnoxnwoznsk

BlueSide
Hana

Ghost
Efendim yavru ördeğim

BlueSide
Hay ben bu stickerları atan aklıma..

Jin de..AH CİDDEN

Ghost
Sinirlenme tatlış ördekcik

BlueSide
-_-

İyi, ben de sana panda derim

Gerçi sen zaten benim pandamdın

Ghost
Bu da nerden çıktı şimdi¿

BlueSide
:)))

Taa önceden, sen pandalardan bahsettiğin günlerde bi hikaye atmıştım. İşte kız arkadaşım panda beslemek istiyor, ne yapabilirim? Ama besleyemiyoruz dedim.

Biri de cevap yazmış 'E birbirinizin pandası olun' diye. Harika bir çözüm değil mi?

Ghost
Vayy güzel fikirmiş cidden

Bu kızı sevdim

Ama...o zamanlarda da mı ben senin kız arkadaşındım :)

BlueSide
Imm

Bi kere hiç öyle pis pis gülme

Normal, hani kız olan arkadaş diye söyledim

Ghost
Hı hı tabi ondan, tamam, inanmış gibi yapıyorum

Bak bakayım ordan öyle gözüküyor mu :)

BlueSide
Yok gözükmüyor

Daha çok telefona tatlı tatlı gülümseyen ve heyecandan dudaklarını kemiren bir adet yavru panda gibi duruyorsun

Kafamı anında telefondan kaldırıp
cama baktım. Hoseok sırıtarak telefonu sallıyordu. Onu görmem yüzümde gülücüklerin açmasına sebep olurken elimle içeri gelmesini istedim. Beklemeden odaya girerken ben de telefonu komodinin üstüne koyuyordum. "Ne zamandır ordaydın?"

Yanı başımda duran sandalyeye çöküp başını yana eğdi ve beni öyle izlemeye başladı. "Çok olmadı. Odana uğramak istemiştim, kaç gündür beraber değiliz. E benimle konuşurkenki yüz halini merak ettiğim için de çaktırmadan seni izledim biraz." Utanıp başımı iki yana salladım ve güldüm. "E nasılmış yüzüm?"

Dudaklarını büzüp bir süre telefonun kapalı ekranına baktı. "Açıkçası telefona biraz sinir oldum. Gözlerinden saçılan parıltının ve sevginin bana ulaşmasına engel olduğu için."

Kaşlarım havaya kalkarken ağzım da hafiften açılmıştı. "Ciddi olamazsın." Tek omzunu silkip sandalyede iyice yayıldı. "Yo gayet ciddiyim. Bence eğer telefonla konuşacaksak direkt görüntülü konuşalım. Yüz yüzenin yerini tutmaz ama olsun, idare edeceğiz artık." Yüzümde yamuk bir sırıtış yer edinirken öylece gözlerine bakmaya devam ettim.

Hoseok..iyi ki hayatıma girmişsin. Sanırım hastanenin bana verdiği en güzel şey bu olmuştu. Gözümü açtığımda onun yanı başımda olması, beni umutsuzluğun karanlığından çıkarıp kendi aydınlattığı dünyasına getirmesi, bana güvenmesi, elimi tutup bırakmaması, ağlarken başımı omzuna yaslaması, yorulduğumda sırtımı ona dayamama izin vermesi..bunların hepsi çok güzeldi ve ne zaman düşünsem kalbimin delicesine atmasına sebep oluyordu.

Hayata farklı bakmanızı sağlayabilen biri olmalıydı yanınızda, yoksa hayat kesinlikle çekilmez olurdu.

Düşüncelerimin arasına dalıp giderken J-hope'un bana seslendiğini fark ettim, bir yandan da elini gözümün önünde sallayıp duruyordu. Anında ilgimi ona yönlendirdim ve "Efendim?" diye sordum.

"Yakışıklı yüzüme bakarken dalıp gittin. Ah bu kadar çekici olduğumu bilmiyordum." Saçlarını geriye doğru atarken başı da hafiften arkaya gitmişti. Gülüp gözlerimi devirdim. "Tabi tabi. Açıkçası bu kadar harika bir insanı hak edecek ne yaptım diye düşünüyordum." Sözlerimle başı yavaşça indi ve gözlerini gözlerimle buluştururken yüzü mutlu bir gülümsemeyle aydınlandı.

Hepimiz dünyada farklı mutlulukları kovalarız. Önceden birçok şeyi isterdim ama artık sadece onun gülüşü beni mutlu etmeye yetiyordu.

Ayağa kalkınca merakla ona baktım. Yanıma gelip kaymamı işaret etmesiyle sırıtıp yana kaydım ve örtüyü çektim. O da yanıma kurulmuştu. Kolu, vakit kaybetmeden omzumu buldu ve beni kendine çekerek başımı ona yaslamamı sağladı. Gözlerim anında kapanırken yüzümdeki aptal sırıtışı bir türlü silemiyordum.

Hoseok omzumda ufak dokunuşlarla ritim tutarken yumuşak bir sesle "Bu dünyaya binlerce insan gelip gidecek," dedi "ama sana benzeyen bir kişi bile olmayacak."

Karnımdaki ördekcik anında ayaklanıp kanatlarını sevinçle çırpmaya başlarken ben nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Evet, benim karnımda kelebekler yoktu, onlar sanırım hafif kalıyordu, bilmiyorum. En uygun tanım karnımda yer alan deli ördeğin canlanması olur sanırım.

Bu düşünceme de kendi kendime gülerken Hoseok'un parmaklarını kavradım ve iyice göğsüne yasladım başımı.

"Üniversitedesin di mi, sınava girmiş miydin?"

J-Hope'un aniden gelen sorusuyla önce bir duraksadım, ardından gözlerimi belli bir noktaya sabitleyerek cevap verdim. "Evet, girmiştim. Güzel Sanatlar okuyordum. Eğer hastalığımda hiçbir sorun olmasaydı normalde bu yıl 4. sınıf olurdum ama maalesef gecikmiştim ve pek gidememiştim, o yüzden 2. sınıfım. Hoş, bu 2. sınıf da askıda kaldı.."

Yüzümde buruk bir gülümseme oluşmuş, bunu o da fark etmişti. Yanağını başıma dayayıp karşı duvara bakmaya devam etti. "Sen? Girdin mi sınava?"

Önce bir süre duraksadı ve ardından gülümsediğini hissettim. "Ben ilk girdiğimde kazanmıştım., konservatuar okuyordum. Ben de bu yıl 4 olacaktım ama gidemediğim için 2. sınıfta dondurdum."

Üstüme acı bir yük binerken iç çektim. "Sence devam edebilecek miyiz?"

"Devam etmek için çabalamıyor muyuz zaten şu an?"

Elimde olmadan boşluğa doğru birkaç saniye baktım. Umarım bu çabalarımız olumlu bir sonuç verirdi. Şu an iyi gidiyordu ama en çok korktuğum da buydu işte, ya bu iyi halimiz bir anda bizi terk ederse?

Odanın kapısı çalınıp birkaç saniye içinde açılmasıyla ikimiz de bu derin düşüncelerden sıyrılıp dikkatimizi oraya verdik. Seo Woo elinde bir tepsiyle gülerek bize yaklaşırken arkasından başka bir hemşire de tepsiyle geliyordu. "Burda olduğunu biliyordum Hoseok, yemek zamanı!" Seo Woo'nun neşeli sesi ortamdaki hüzünlü havayı anında dağıtırken biz de yerimizde doğrulup gülümsedik.

"Teşekkür ederiz Seo Woo."

Hoseok ayağa kalkıp tepsiyi alırken diğer hemşire de önüme tepsiyi koydu. Ben de ona teşekkür ettiğimde bana gülümseyen gözlerle karşılık vermişti. Seo Woo ikimize de bakıp "Tamam, hadi güzelce yiyin. Daha sonra ilaçlarınızı almayı unutmayın." dedi. Hoseok'la ben eş zamanlı olarak başımızla onayladığımızda son kez gülümsediler ve odadan çıktılar.

Önümdeki yemeklere aşkla bakarken dudağımı ısırdım ve hemen kaşığı elime aldım. Hastane yemekleri genelde kötü olur diye duymuştum ama biz şanslıydık ki buranın yemekleri bir harikaydı. Beklemeden önümdekilere yumuldum ve kısa sürede hepsini mideme indirdim. Hoseok da benden sonra bitirmiş ve elini karnına götürmüştü. Başını arkaya atıp gözlerinin kapatışını izlerken gülümsedim.

O esnada pencereden gelen seslerle bakışlarım oraya kaydığında yağmurun usul usul yeryüzüne indiğini fark ettim. Cama çarpan sesler huzur verirken işte dışarı çıkmak için mükemmel bir zaman diye düşündüm. Heyecanla Hoseok'a bakınca onun ne diyeceğimi anlamış bir şekilde bir bana bir de pencereye baktığını gördüm. Anında gözlerini kapatıp kollarını önünde birleştirdi. "Hayatta olmaz. Ben güzelce kestirmeyi düşünüyordum."

Terliklerimi giyip kolundan çekiştirmeye başladım. Bir yandan da onu ikna etmeye çalışıyordum. "Ya Hope hadi. Hem aşağıda banklarda da oturabilirsin. Merak etme kenarda duracağız, ıslanmayacağız."

"E aç camı, burdan izleyelim." Gözlerini açmadan mırıldanmasıyla gözlerimi devirdim. "Öyle eğlencesi çıkmaz ki. İyi," kolunu bırakıp ona arkamı döndüm ve üstüme bir hırka aldıktan sonra son kez omzumun üstünden ona baktım. O da tek gözünü açmış, yandan yandan beni izliyordu. "Sen kal burda, ben gidiyorum."

Tam çıkacağım sırada "Hey, ilaçlarını almayı unuttun!" diye arkamdan seslenmesiyle dudaklarımı büzüp geri komodine ilerledim ve ilaçtan iki tane alıp ağzıma attım. Hoseok'un gülerek uzattığı bardağı gözlerimi kısarak aldım ve ağzımdakileri yutup bardağı komodinin üstüne sesli bir şekilde bıraktım.

"Bak ya, bir de trip atıyor."

Bir şey demeden saçımı savurdum ve odadan çıktım. O da anca göbeğini çıkartıp otursun. Göbek diyerek o kaslara hakaret etmiş olursun.

İç sesimin haklılığıyla dudaklarımı büzmekle yetinmiştim sadece. Asansörün düğmesine basıp beklerken ayaklarımı izliyordum. Ne vardı sanki birlikte yağmurun keyfini çıkarsaydık? Gerçi yorgun da olabilir, o yüzden de pek bir şey deme hakkım yoktu.

Asansör en sonunda gelip kapılar açılınca içeriye girerek zemin kata bastım. Kapıların kapanmasına engel olan bir adet elle bakışlarımı oraya çevirdim. Hoseok göz kırpıp asansöre girince geri kapılar kapandı ve asansör hareket etmeye başladı.

"Noldu? Hani göbeğini çıkartıp uyuklayacaktın?"

Hoseok kaşlarını kaldırarak kendisini gösterdi. "Göbek? Bende mi? Hakaret ediyorsun ama." Omzumu silkip kapıyı izlemeye koyuldum. Böyle soğuk durduğuma bakmayın, içten içe ördekler çılgın danslarını etmeye başlamıştı bile.

Omzumda hissetiğim ağırlıkla anında başımı çevirdiğimde ceketim olduğunu gördüm. "İncecik çıkıyorsun, üşüteceksin sonra." Ceketi iyice yayıp tek koluyla beni sardı ve kendine çekti. İşte buna gülümsenirdi, gülümsedim.

Hope da gülümsediğimi fark etmiş olacak ki neşeyle konuştu. "O güzel gülümsemeni göreceğimi bilseydim daha çabuk sarılırdım. Benim yanımda somurtma, gözlerim gülücüğünü görmekten mahrum kalınca kalbim üzüntüyle dolup taşıyor."

Kaşlarım hayretle kalkarken biraz geri çekilip ona baktım. "Bak sen, bence edebiyat da okuyabilirmişsin." Yine ruhuma işleyen bakışlarla izledi beni ve en sonunda "Sana bakınca sadece, içimdeki edebiyatçı ortaya çıkıyor." diye huzur verici bir sesle konuştu.

Bu çocuk kalbimdeki ördekleri heyecandan öldürür. Zavallılar donakaldı, gözlerini sonuna kadar açmış öylece bakıyorlardı. Büyük ihtimal ben de öyle bakıyorum ki Hoseok tepkime karşılık ufak bir kahkaha attı ve çoktan açılmış olan asansör kapılarından beni geçirdi. Gelmiş miydik?

Hastaneden de çıkıp duvarın dibinde duran banklardan birine oturduk. Üstümüz kapalı olduğu için burada ıslanmadan rahatça oturabilirdik. Etrafta tek tük insan vardı. Kimileri hızlı hızlı varmak istediklere yere gidiyordu, kimileri de bizim gibi yağmurun tadını çıkarıyordu.

Bulutlar bir battaniye gibi şehrin üzerini örtmüştü ve yağan yağmurun sesi kulaklarımızda bir melodi edasıyla yayılıyordu. Etrafımızı saran hafif esintili havanın içinden insanı canlandıran güzel bir koku yükseliyordu. Bu toprak kokusuna bayılıyordum resmen.

"Harika bir hava, değil mi?"

Ona aynen katıldığımı başımı sallayarak gösterdim. Hoseok kolunu omzumdan çekip onun yerine elimi tuttu ve başını omzuma koydu. "İşte bu şekilde kestirmek daha güzel olacak."

Yüzümde yamuk bir gülümseme yer edinirken elinin üstünde daireler çizmeye başladım. Bir yandan da etrafı izliyor, bazen de ona kaçamak bakışlar atıyordum. Uykuya daldığını nefes alış verişinin düzene girmesinden anlarken başımı eğip bir süre onu izledim.

Ağzını, burnunu, gözlerini ve tel tel kıvrılmış kirpiklerini, yumuşak saçlarını hafızama kazıdım..gittiğim her yere götürmek istercesine. Onun her bir detayı hafızalarımı süslesin istedim.

Yüzümde oluşan belli belirsiz gülümsemeyle başımı ona yasladım ve gökyüzünü izlemeye devam ettim.

"Bana güvenebilirsin, 1 2 3 gibi
Ben orada olacağım
Ve biliyorum ki ihtiyacım olduğunda sana güvenebilirim, 4 3 2 gibi
Ve sen orada olacaksın"

Instagram hesabımı takip etmek isteyenler edebilir, orda da kitaplarla ilgili bu alıntıları paylaşıyorum ve tabi birkaç farklı şeyler daha.. Sohbet de edebiliriz, beklerim oraya da, linke biomdan ulaşabilirsiniz.

Yeni bölümde görüşmek üzeree

Continue Reading

You'll Also Like

whatever By dubu

Fanfiction

132K 12.8K 35
whatever: ilk olarak açıklığa kavuşturayım. whatever: seni sevmiyorum. © dububaoziㅣjaehyun for; @nigrumsomnia • skam dizisinden esinlenilmiştir. ...
BLEU By yanna.

Teen Fiction

24.9K 2.7K 18
16 yaş. Birisinin elini tutmaktır. Birisini uzaktan izlemektir. Arkadaşlarınla çalkalantılı ilişkiye girmektir. Sevmektir, gülmektir, korkmaktır, umu...
8.7K 974 133
Senden uzaktayken, bebeğim Senin için zor olduğunu biliyorum, bebeğim Çünkü bu benim için de zor bebeğim Ve en karanlık saat şafaktan hemen öncedir ...
25.8K 2.9K 12
rosekook. Çıkarın en eski yerlerde sakladığınız, sararmış parşömeni.. Anlatın Britanya'yı, Kral Arthur'u, yedi şövalyeyi.. Şayet bir gün bulmayı başa...