Karanlığın ve Aydınlığın Vari...

amour_des_livres07 tarafından

61.6K 4.4K 386

Beyaz ve siyah iki Ejderha biri aydınlık diğeriyse karanlık peki ya birbirlerine aşık okurlarsa ve bir kız ço... Daha Fazla

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7. Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27. Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
Açılama !!!
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
Duyuru !
48. Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
Duyuru!

37.Bölüm - Sezon Finali

933 67 18
amour_des_livres07 tarafından


Uzun bir final bölümüyle karşımızdayım. Okumadan önce 🌟 basıverin şuna.

Satır arası yorum yapmayı es geçmeyin.





***

Hızla geçide giden Lotus kanatlarını olanca gücüyle çırpıp onları tuttukları yere geldiğinde diz çökmüş bir şekilde önlerine bakan seçilmişlerle  karşılaştı . Gözü baktıkları yöne bakınca yutkunmadan edemedi. Ağzından tek kelime çıktı.

"Luna."

***

Yazardan

Tanya zamanın  geldiğine kanaat getirdiğinde Luna'yı getirmelerini emretti.

Yaratıklar kolları ve ağzı  bağlı bir şekilde Lunayı getirdiklerinde kalbine bir sızı indi Aaron'un. Yutkundu onun yerinde olmak istedi.

Hissettiği bu his berbattı ve bu durum karşısında elinin kolunun bağlı olması da ayrı bir zorluktu.

Luna alana getirildiğinde tam arkadaşlarının karşısında diz çöktürüldüğünde öfkeli gözlerle bakıyordu karşındakilere.

Gözleri etrafı taramak için hareket edince gördüğü kişilerle yutkundu. Gözleri Harry'i bulduğunda ise suçluluk duygusu baş gösterdi. ' Onların bir suçu yoktu ' dedi kendi
kendine.

"Bak bak. Son defa bu duygularla bakacaksın zaten."diyerek ağzındaki ipi çıkarttı Tanya.

"Bak Luna, kazandım bu sefer ben kazandım, sen değil. Ve bugün siyah ejderhanın doğuşu olacak ve bunu sen sağlayacaksın Luna. Hazır mısın?"

"Hayallerde yüzüyorsun Tanya."dedi dişlerinin arasında.

"Cık. Bu sefer kimse bizi engelleyemez. Arkadaşlarına bak hepsinin eli kolu bağlı sadece umut ediyorlar ama boşuna."

"Bu dediğin olmayacak. Duydun mu beni."

"Bana kim engel olacak Luna. Söylesene kim?"

"Senin yerine ben cevap vereyim Luna. Kimse!"

Git gide sinirlenmeye başlamıştı Luna, umutsuzluk sarmıştı kalbini. Haklılardı, kimse onları kurtarmaya gelemezdi , gelenler de geç kalmış olacaktı. İpin ucu kapalı bir yoldalardı şu an.

"Bak ne diyeceğim eğer Aaron olmasaydı şu an güçlerin olacaktı dimi Luna. O olmasaydı sen bu durumda olmayacaktı."

"Sus!"

"Arkadaşlarına güvenmiştin Luna ama onlar sana bırak yardımı kendilerine faydaları yok."

"Tanya kapa çenini!"

"Sen Luna diyarların en güçlüsü Luna düştüğün şu hale baksana. Sen bu musun peki? Hayır dimi. Sen güçlüsün Luna içindeki öfkeyi ve nefreti hisset Luna."

"Hayır!"

"Direnmen faydasız ama kendini bırakırsan bu durumdan kurtulabilirsin."

"Aa!"

Bağlı olan ellerindeki ipler yoktu artık. İki avucuyla başını sıkıştırdı, canı acıyordu içinde çıkmak için çırpınan bir güç vardı sanki. Ama olmuyordu yaralıydı ve bu o gücün ortaya çıkmasına engel oluyordu.

Kratos ve Tanya karanlık güçlerini birleştirip Luna'nın etrafını sarmasına izin verdiler.

Karanlık sardı etrafını isyanlar döküldü bağırışlar eklendi ama sonuç faydasızdı.

Etrafını saran karanlık enerji kalbine doldu Luna'nın. Beyaz olan tarafta karardı, kanatları komple siyah oldu gözleri gök mavisinden karanlığa karıştı siyah oldu.

Tüm benliğini saran güç şiddetli bir şekilde patladığında tüm diyar şahit oldu karanlığın yükselmesine.

Amorya karanlığa gömüldü, krallıklar şaştı ama unuttukları şey, gelmiş geçmiş en güçlü kişinin şu an karanlığa karışmasıydı. Amorya son umuduna da karanlığa teslim etmişti artık.

Karanlık benliğini ele geçirirken son defa baktı onlara sonrası acı bir haykırıştı.

Git gide yükseldi bedeni göğe doğru, içindeki ejderha aydınlık yanını kapattı. karanlık sardı tüm hücrelerini. Bedeni ve ruhu karanlığa karıştığında kanatlarını iki yana açtı yeniden doğduğunu gösterdi herkese.

Mutlak karanlık doğduğunda denge sağlanmak için aydınlık da doğmalı. Ruh dünyası karıştı ve Aydınlığın ipler koptu ve tekrardan doğdu.

Karanlık ipler yavaşça geri çekilmeye başladığında acıyla baktı Kraliçe ama umudu hala vardı. Daha ipler tamamen kaybolmamıştı siyah ejderhayla daha birleşmemişti, küçücük bir umuda inanmayı seçti kraliçe kendisi için, Luna için, Aaron için, seçilmişler için, krallıklar için...

Nova hızla kraliçesinin yanına gelirken saygıyla eğildi.

"Gördüğümüzün en kötü günden daha kötü bir güne hazır mısın?"

"Kraliçem umut ışığı zayıf da olsa içimde buna inanma hissi daha fazla aksini düşünmek bile istemiyorum."

"Umudun nerden geliyor?"

"Koptuğu zamana göre biraz daha güçlendi eğer ki kalbine dokunabilirse işleri tersine çevirebilir."

"İmkansız."

"Ama kraliçem. Ben sizi anlamıyorum."

"Karanlığın kalbine dokunmak imkansızdır, bunu sakın aklından çıkarma. Karanlık senin kötü yanındır, hırsız birini bir şey çalma desen de çabalasan da o şeyden vazgeçmez. Daha basit bir örmek verirse katil birine adam öldürme desen de o içinde bir yerde o sözünü çiğner değiştiremezsin."

"Anlıyorum kraliçem. O zaman en kötü gümümüzden kötüsü gerçekleşecek ise bunu görmek isteyeceğim son şey olur."

"Benim de Nova benimde."

Luna ise etrafına yaydığı enerji önünde durduğu eski yıkık dökük Saray'ı diriltti. Yavaşça yere indiğinde o eski Luna değildi artık. Yeni duygu ve gözlerle baktı önünde diz çökmüşlere.

Tanya ve Kratos ise kazanmanın verdiği zaferle bakıyordu Luna'ya. Ona doğru bir adım attı Tanya başına ne geleceğinden habersiz.

"Luna ilk olarak onları öldür."işaret parmağıyla gösterdi seçilmişleri.

Ağır ağır başını çevirdi Tanya'ya doğru.

"Bana emir veremezsin Sen! Ben senden bile üstün bir varlığım bunu sakın unutma yoksa ilk ölecek olan sen olursun."

Luna'nın keskin sözleriyle şaşırmıştı Tanya ve Kratos.

Luna'nın kendilerle emir vermesine katlanamayan Tanya öne bir adım attı kararlı bir şekilde konuşmak için ağzını açmıştı ki kendi gücü çepeçevre sardı bedenini. Boğulduğunu hissetmeye başladığında hırsla bakıyordu Lunaya ama onun umrunda bile değildi.

"Luna-"

"Kraliçe Luna!"

"Kraliçe Luna onu bırakın ve saygısızlığını mazur görün."

"Ben siyah ejderhanın varisiyim ona göre ayağınızı denk alın, bir daha bana karşı gelmeye kalkışırsan seni öldürürüm." Bağırsa bu kadar etki etmeyeceği sözleriyle bıraktı Tanya'yı.

Öksürerek kendine gelmeye çalıştığında karşısındaki varlığın gücünü bir kez daha görmüş oldular.

"Şunları hapsedip yanıma gelin."

Tanya her ne kadar istemese de yaratıklara emir verdi. Önde Tanya ve Kratos arkada seçilmişlerle birlikte karanlık Saray'ın zindanına indiler. Hepsini tek bir hücreye kapattıklarında üstüne kapıyı kilitledi.

"Son dakikalarınızı birbirinizle vedalaşarak geçirin çünkü ölümünüz ansızın olacak."

Tanya hırsla söylediği sözlerden sonra zindandan çıktı.

"Biz bu kızı kuklamız yapacakken bize emir veriyor"

"O ejderha hemde en güçlüsü Ne bekliyordun ki. Ona gücümüz yetmez unutma."

Sesli bir nefes verip başıyla onayladı. Adımları Saray'ın sessizliğinde çıkan tek sesti ve tüyler ürperticiydi ama onlar buna alışıktı. Karanlıkta doğmuş büyümüşlerdi.

Saray'ın taht bölümüne geldiklerinde gölge askerler kapıyı açtılar. İçeri girdiklerinde gördükleri kişiyle şaşkın ve kızgın bir şekilde baktılar.

"Sen. Burda ne işin var senin. İhanet etmedin mi bize."

Alice karşısında öfkeyle konuşan kıza bakarak sırıttı, onun bu haline bayıldığını söyleyebilirdi. Söylediklerini de hiç bir zaman takmazdı, kendisi bir prensesti bu yüzden de onunla aynı seviyedeydi.

"Cık. Cık. Cık. Yakıştıramadım hiç sana Tanya."

"Bana bak seni-"

"Kesin sesinizi!"

Luna'nın sert sesiyle iki kızda birbirine sertçe bakmıştı.

"Ama bu kız bir hain."

"Ben hain değilim Tanya, siyah ejderhaya sadığım o kadar. O hangi taraftaysa biz cadılar da onun tarafındayız."

"Tartışmayı kesin ve beni dinleyin. Taca ihtiyacımız var."

"Neden, gücün yetmiyor mu tüm krallığa." Tanya'nın alayla söylediği sözle Luna'nın sert bakışlarından nasibini almıştı.

"Ne sanıyorsun karanlık uyanınca aydınlığın yok olacağını mı, Hayır. Aksine denge sağlansın diye aydınlık da uyanır ve bunun için de taca ihtiyacımız var onu sonsuza kadar yok edebilmek için."

Alice ağzı bir karış karşısındaki kişiye bakıyordu, kalbi de ruhunda karanlığa karışmış kız annesini yok etmek istiyordu şimdi. Sertçe yutkundu.

"Benim bir fikrim var."

"Seni dinliyorum."

"Defter onlarda Tanya'yla beraber gidip onlardan alırız ve size getiririz. Sizde ne yapmamız gerektiğini söylersiniz."

"Gidin."

Alice zafer gülüşüyle Tanya'ya döndüğünde kaşları çatık iki suratı es geçti ve kapıya doğru yürüdüğünde kolundan tutulmasıyla durdu.

"Ne planladığını bilmiyorum ama yanlış tek hareketinde seni mahvederim."

Kratos'a alayla bakan genç kız onu yine sinir edecek sözleri söyledi.

"Baksana sen kendini ne sanıyorsun bizim aramızda tonlarca fark var ve bunlardan birisi de benim prenses olmam. Anlaşıldı mı? Şimdi çek o elini kolumdan."

Kratos'un çenesi seğrimişti bu sözlerden sonra, karşısındaki kadın bir tilki kadar kurnaz bir yılan kadar da sinsiydi. Güven miyordu ama elinden de bir şey gelmiyordu.

Tanyayla gitmesi demek onu kışkırtarak istediklerini alması demekti. Karşısındaki genç kızın kolunu bıraktı ve Tanya'nın kulağına fısıldadı.

"Sakın bu kızın oyunlarına düşme."

"Sen beni merak etme."

Tanya ve Alice mahzenlere ulaşmak için her attıkları adımda aralarındaki gergin elektrik daha da artıyordu. Mahzenlerin önüne geldiklerinde askerler geçmeleri için kenara geçtiler.

İçeri girdiklerinde Tanya mahzenin demerliklerine tutup karşısındaki harabe görüntüye baktı.

"Ne o suratınız beş karış."

"Tanya işine bak."

Alice göz deviren Tanya demir kapının içine girdiğinde Vanessa'ya doğru adımladı. Genç kızın dik duruşunu gereksiz buldu ve sert sesiyle konuştu.

"Defter nerde?"

"Cebimde."

Çenesini sıkıca kavrayıp kendine çevirdi.

"Benimle oyun oynama, defter nerde!"

"Konuşmayacaklar Tanya."

"Ne yapmamı önerirsiniz Prenses Alice ."diyerek alayla konuştu.

"Geri çekil ve beni izle."

Tanya göz devirerek geri çekildi ve Alice izlemeye başladı durduğu yerden.

Alice kararlı bakışlarıyla dudaklarını kımıldatıp bir kaç söz dökülmesini sağladı dudaklarından karşısındaki kız acıyla kıvranmaya başladı.

Bedenine sanki yüz bıçak saplanmıştı, acıyla kıvranmaları git gide artıp ağzından haykırışlar çıkmaya başladı.

"Dur!"

Alice mora dönmüş gözlerini dikti Aarona.

"Defter Vanessa'nın yüzüğü." Alice yaptığı büyüyü durdurup bitkin düşmüş bedenin yanına gitti. Parmağındaki yüzüğü aldığında yüzük defter haline döndü.

Zafer sırıtışıyla Tanya'ya baktığında kızın yüzündeki kıskançlık ve kaybetme duygusunu gördüğünde dudakları daha da kıvrıldı.

Son defa onlara bakıp dışarı çıktılar. Onların gitmesini gözüyle takip eden Aaron gitmeleriyle avucundaki anahtarları ortaya çıkardı. Şaşkın bakışlar onu bulduğunda açıklama hissi hissetti.

"Alice büyü yaparak bana anahtarları verdi buradan çıkamamız için."

"Nasıl ya, o kız daha az önce Vanessa'ya acı çektiriyordu."

"Haklısın Max ama Tanya bunu anlamamalıydı, biliyorsun."

Kabullenmişlikle başını salladı Max ve Vanessa'ya baktı, iyi olduğunu gördüğünde derin bir nefes verdi.

Az önce acı çekerken kalbi ne kadar da acımıştı onun için. Kılına zarar gelsin istemiyordu ve bu duyguya da bir ad koyamıyordu bir türlü.

Aaron anahtarlarla kendisinin sonra da arkadaşlarının ellerini açtı ve bağlı oldukları zincirlerden kurtardı.

Hepsi kurtulamanın verdiği özgürlükle birbirlerine sarıldılar ama kapının açılmasıyla bu son buldu ve savaş pozisyonu aldılar.

"Hop, hop. Benim Alice."

Rahat nefes alıp Alice baktılar.

"Gitmemiz gerek, Tanya'yı bayılttım ve çıkışa doğru olan yolun üzerindeki askerleri de ortadan kaldırdım."

Başlarını onaylayıp çıkacaklarken önlerini kesen Nova olmuştu. Üstüne savaş zırhını kuşanmış olası bir savaşa hazırdı.

Jackson ise ablasını gördüğünde güçlü durmaya çalıştı, karşısındaki kız onun ablasıydı ve kendi hayatını kardeşi için hiçe saymıştı.

"Aaron, son bir şansın var."

"Nasıl?"

"Ruh diyarında siyah Ejder yavaş yavaş yok olmak üzere ondan önce Luna'nın ruhunu bulmalısın. Ve bir şeyi sakın unutma Aaron. İki ruh bulacaksın orda tek bedene ait. Onlardan biri bile ölürse diğeri de ölmek zorunda aksi takdirde Luna ya annesiyle ya da babasıyla savaşmak sorunda kalacak ve birinin de ölümüne sebep olacak . Anladın mı beni Aaron? Güçlü durmak zorundasın Luna için herkes için ."

Jackson çocukluğunu beraber geçirdiği dostunun omzuna dokundu destek olmak amacıyla. Sonra da arkadaşlarına döndü.

" Siz gidin. Aaron orda ne ile karşılar bilemeyiz onu geri getirmek için burda olacağım."

Aaron dostuna belli belirsiz bir tebessüm sundu. Nova ise kardeşine gururla baktı diğerleri ise korku ve tedirginlik içindeydiler.

"Hadi gidelim."

Alice'n sözüyle arkadaşlarına son kere sarılıp veda ettiler ve mahzeninde kapısından çıktılar.

Violetta arkasına son kere baktığında ona bakan bir çift kahverengi gözle karşılaştığında gözlerinin dolduğunu hissedip önüne döndü.

Biliyordu bu işin sonu hiç iyi gitmeyecekti, hepsinin içinde bir korku kök salmıştı. Onların içini yiyip bitiren bir korku.

Onların çıkmasıyla arkadaşına dönen Aaron  dostane bir  şekilde sarıldı.

"Bu veda değil Aaron, sen ve Luna geri geleceksiniz ."

"Umarım dediğin gibi olur."

Onları bekleyen Nova buruk bir gülümsemeyle izliyordu bu anı. Süzülüp kardeşinin omzuna dokundu.

Ama kelimler boğazında düğüm olmuştu adeta, yıllardır uzaktan koruduğu  sevdiği kardeşi şu an karşısındaydı ama bulundukları durum onları bunu yapmalarına sürüklüyordu.

Ruhlar ağlar mıydı?

Hayır.

Ama o sıradan bir ruh değildi ki arafta sıkılıp kalmış hem var hem yok olan bir ruhtu. Ailesinden tek kalanı korumak için yaptığı fedakarlık onu bu cezaya sürüklemişti. Yine olsa yine yapardı, kardeşi için canını verirdi.

Son kere baktı kardeşine sonra Aaron'la birlikte süzüldü ruh diyarına.

Savaş asıl şimdi başlıyordu, bu savaş belirleyecekti her şeyi. Amorya bu savaşla darbe üstüne darbe alacaktı. Karanlığın hiç olmadığı kadar güçlü olduğu bir zamandaydılar tek bir şansları vardı. Sadece bir şans.

Ruh diyarının kargaşadan doğan kasvetli havası içini titretiyordu adeta. Tek isteği sevdiğini alıp çıkmayı burdan.

Evet, seviyordu Luna'yı. Bağ olsa da olmasa da ona hala bir şeyler hissediyordu. Basite alınmayacak hislerdi.

Karanlık yolda Novayı takip ederek Kraliçe Lena'nın yanına geldiler.

Aaron karşısındaki kraliçenin baktığı yere baktığında ne yapacağını bilemedi. Luna'nın babası yavaş yavaş siliniyordu ve zamanları da çok azalmıştı. Şimdi ne yapmalıydı? Koca diyarda Luna'yı nasıl bulacaktı?





"Ne demek kaçtılar!"

Tanya ve Kratos başları eğik bir şekilde duruyorlardı. Tanya içinde öfke patalamalarını yaşıyordu, o kendini bilmez kurnaz Alice'in oyununa gelmişti ve şimdi geldikleri durum buydu.

Kaçırmışlar elinden!

"Herkes dağılıp onları arasın sağ istiyorum hepsini." Diyen Luna'yı onaylayıp bulundukları odayı terk ettiler hızlıca.

Luna ise karanlığın ruhlarından aldığı haberle ruh diyarına gidecekti. Bitirmesi gerek bir savaş vardı orada ve bu savaşla iktidarı artacak gücünü güç katacaktı.

Son defa baktı camdan karanlığa bürünmüş gezegene, içindeki masum Luna her ne kadar çırpınsada boşunaydı her şey. Karanlık sarmıştı etrafını bir duvar misali, çırpınıyor bağırıyor ama olmuyordu. Kapana kısılmıştı ve tek bir ışık arıyordu çıkmak için sadece küçük cılız bir ışık.





Kraliçe Lena cesur ve kararlı gözüken Aaron'a baktı.

"Aaron aşağıdaki ormanda bulacaksın aradığını ama bilmen gerek çok önemli bir şey var."

"Her şeye hazırım."

"Biz bir hata yaptık ve Luna'yı büyük bir sorumluluk yükledik. Bedeninde iki ruh taşıyor ve o ruhların dengede kalmasını sen sağladın bu zamana kadar ama şimdi."

Sustu ve derin bir nefes aldı Kraliçe Lena.

"Bununla başa çıkmasını bildi ama bugün her şey değişti. Oraya gittiğinde Aaron iki ruh göreceksin ve o iki ruhu birlikte döndürmelisin biri ölürse diğerini de öldürmek zorundasın yoksa Luna ya benimle ya da o çok sevdiği ve bir o kadar da O olmaktan korktuğu babasıyla düşman olacak. Bunu sakın aklından çıkarma."

Öyle bir şey olmasına izin vermezdi Aaron. Sevdiğini tek parça halinde getirecekti burdan sağ çıkacaklardı el ele.

Umudunu taşıdı yüreğinde ve ormana daldı. Gözleri ve kulakları sevdiğini arıyordu ama gördüğü tek şey donuk ormandı.

"LUNA!"

Kulağını kabarttı duymak için ilk önce, bir hışırtı sesi sonra kısık bir inleme sesi duydu.

Sesin geldiği yöne doğru süzüldüğünde bir ağacın altında dizleri kendine çekerek oturmuş bir kız yanında da bir oğlan vardı.

Oğlanı önemsemeden gitti küçük kızın yanına.

"Luna" fısıltıyla çıktı sesi.

Küçük kız başını kaldırdı, karşındaki kişiye doğru baktı. On iki yaşındaydı küçük kız, mavi irislerini karşısındaki adamın gözleriyle buluşturdu.

Aaron küçük Luna'nın önünde eğilip elini tuttu.

"Hadi gidelim."

Başını iki yana salladı küçük Luna sonra da ayaklarına bağlı olan zinciri gösterdi.

Aaron gördüğüyle kaşlarını çattı, kime bağlıydı ki?

"Onu almadan gidemeyiz."

Aaron küçük Luna'nın gösterdiği yöne doğru baktı. Yavaşça ayağa kalkıp ilerledi o tarafa doğru. İçinde bir korku vardı ve bu korku daha başlangıçtı.

Gözlerinin önünde arkasına dönmüş karanlık bir beden vardı ve bu Luna'nın içinde bulundurduğu diğer ruh karanlığın tarafıydı.

Onun da ayağında vardı zincir iki ruh birbirine tek beden de bağlıydı.

"Luna bırak onu da gidelim. Eski haline dön lütfen."

Arkasını ağır ağır dönen Luna karşısındaki adama tiksintiyle baktı. Onun için bir önemi yoktu ve eski haline dönmek bir köşede hiç bir şey yapmadan beklemek istemiyordu.

"Cık cık cık. Olmaz, ben bu halimle memnunum."

"Bu sen değilsin."

"Yıllarca diğer tarafım baskın kaldı ve şimdi ben özgürüm niye değiştireyim ki bunu."

"Bir yolu olmalı."acı içerisinde konuştu Aaron.

"Var. Benimle savaş kazanırsan senin dediğin olur kaybedersen benim."

Başka çaresi yoktu ve şu anlık tek çıkış yolu buydu sanırım. "Kabul."

"Hayır!"

Küçük Luna'nın isyanıyla ona döndü Aaron, dolu doluydu gözleri.

"Yapma, o istediğini alır lütfen."

Aaron karşısındaki küçük Luna'nın göz yaşlarını sildi usulca. "Seni alacağım."

Sonra arkasına döndü ve elinde ruh kılıcı taşıyan Luna'yı baktı. Elinde oluşmasını istediği ruh kılıcı oluştuğunda Luna karanlığıyla saldırdı aniden.

Kılıç darbesini refleksiyle savurdu Aaron. İkilinin düellosu başlamış oldu böylece. Luna'nın acımasız vuruşları Aaron'un hepsini geri püskürtmesiyle sonuçlanıyordu.

Bu durum da Luna'nın sinirlenmesine yol açıyordu, aklına gelen ilk şeyi denedi hemen.

"Aaron dur Ne yaptığını sanıyorsun? Bana Luna'na nasıl kılıç sallarsın."

Aaron duyduğu sözlerle şaşkınlıkla kalakaldı. Onun bu durumunu göre Luna ayağını kullanarak Aaron'u düşürdü.

"Tüh! Yazık oldu."diyerek kötü kahkahası sundu ve kılıcı tam kalbine doğru sapladı.

Diyar sarsıldı, karanlık hükmünü ilan etti. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Aaron onun için ölen üstündeki küçük Luna'ya baktı. Doğrulup onu kolları arasına aldı ama her şey için çok geçti.

Ruh kılıçlarının bir özelliği vardır. Ruhu delip geçer ve ne yer yüzünde ne de ruh aleminde yaşamasına izin verir. O kişiyi tamamen ortadan kaldırır.

Kollarında toza dönüşen küçük kızla göz yaşlarını tutamadı Aaron, her şeyini kaybetmişti daha onu sevdiğini söylememişti. Her şey öylece bitmiş olamazdı.

"A-aron."

"Söyle  güzelim."

"Onu yok etmek zorundasın."

"Bunu yapamam, senden bir parçanın daha yok olmasına müsade edemem."

"Beni buna zorlama, anneme sana ve arkadaşlarıma cephe alamamı isteme benden lütfen. Söz ver."

Git gide toz haline dönüşen Luna'ya baktı Aaron, eğilip yavaşça dudaklarını öptü ama artık onu hissetmiyordu,. Toz zerrecikleri dağılıp gitmişti artık.

"Söz."dedi sevdiğinin son isteğini gerçekleştirmek için kılıcını kavradı ve arkasına döndü. Karşısında duygusuzca bakan kıza doğru savurdu. Darbeleri hiç olmadığı kadar keskin ve hızlıydı. Luna'nın söylediklerini duymuyordu biliyordu duyarsa bunu yapamayacaktı.

Kılıcı anlık bir boşlukla tam karnına geçirdiğinde karanlık bir darbe aldı. Luna artık tamamen yok olmuştu, tamamen sonsuzluğa karışmıştı.

Elindeki kılıç yere düştü aynı şekilde Aaron da. Göz yaşlarını durduramıyordu, sevdiği artık yoktu. Her şey bitmişti.

Acı bir haykırış sundu tüm diyarı titretecek. Sonra omzuna bir el dokundu. Luna olmasını diledi ama değildi karşısında tüm heybetiyle duran siyah ejderhaydı.

"Kalk!"

Hiç bir tepki vermemişti Aaron karşısındaki adama.

"Kalk dedim Aaron, kalkmak zorundasın Luna için, geri dönmek zorundasın."

"O gitti yaşamamın da bir anlamı olmasa gerek."

"Onu geri döndüğünde anlayacaksın, GİT!"

Ayağa kalkacak gücü kendine bulamazken nasıl onsuz dönecekti ki.

"Dostum hadi ."

Jackson arkadaşını geri döndürmek için gelmişti ama Aaron burda kalmaya niyetliydi.

"Nova , Jackson onu burdan çıkarın, Hemde hemen."

Kraliçenin sözleriyle zorlukla ayağa kaldırdılar Aaron'u. Geri bedenine döndüğünde içinde büyük bir boşluk hissetti, kendisinde değildi adeta yaşayan bir ölüydü artık.

Saray yıkılmaya başladığında Jackson arkadaşını zorlukla da olsa da çıkardı dışarıya doğru, herkes onları bekliyordu . Ama gördükleri çok şey anlatıyordu.

Saray yıkılmış onunla birlikte Aaron da yıkılmıştı . Gözünden bir damla yaş düştü lanetlenen topraklara .

Acısı diyarın acısına eşlik etti ve lanet ortadan kalktı, ağaçalar yeniden yeşerdi Saray yeniden oluştu, lanetlenen halk eski haline döndü.

Ama bu acıyı kim dindirecekti şimdi, diyar evlat acısını görmüştü şimdi de aşk acısını görüyordu . Arkadaşları da öğrendikleri gerçekle yıkıldı, bunu beklemiyorlardı.

Rose elinde tuttuğu cansız bedene baktı. İki ışık sönmüştü diyarda iki can ölmüştü acı şekilde. Lotus Kratos'un karanlığında ışığını söndürmüştü, Luna ise sevdikleri için kendini feda etmişti.

Bir devir kapanmış yeni bir devrin başlangıcını haberdar etmişti.

Siyah ve beyaz ejderhanın devrini...

Bölüm sonu

Final bölümüyle herkese merhaba, umarım beklediğiniz gibidir.

Diğer kitabım Son Muhafız'a beklerim sizleri.

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

222K 19.7K 58
Eleanor için kurt adam, vampir ve büyücülere inanmak kolaydı. Sonuçta o, anne ve babasının kurt adamlar ve vampirler tarafında öldürüldüğünü savunan...
57.7K 1.6K 78
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi
33.3K 436 23
Zehra ile yolları ayrılan Emir, kendini kabus gibi bir ortamda bulur. Acımasız kadınların elinde oyuncağa döner ve tek isteği bu kabustan uyanıp eski...
23.8M 1.4M 78
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...