A lost omega ~ 𝑇𝐾

By sunrisevant

28K 2.8K 992

Soylu ailenin prensi Kim Taehyung, ormanda alfalardan kaçarken bir deltaya yakalanır. More

Terimler
Bölüm • 1
Bölüm • 2
Bölüm • 3
Bölüm • 4
Bölüm • 6
Bölüm • 7
Bölüm • 8
Bölüm • 9
Bölüm • 10
Bölüm • 11
Bölüm • 12
Bölüm • 13
Bölüm • 14
Bölüm • 15
Bölüm • 16
bölüm • 17
Bölüm • 18
Bölüm • 19
Bölüm • 20
Bölüm • 21
Bölüm • 22
Bölüm • 23
Final

Bölüm • 5

1.7K 194 62
By sunrisevant


Merhabaa

Nasılsınız?

Ben birazcık iyiyim clwlfmlw

Neyse yorumlarınızı okumaktan cidden keyif alıyorum bu yüzden lütfen yorum yapın 🫶🏻

Keyifli okumalar 🤍

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

"Gördün mü prens Kim ile şu Jungkook denilen adam yakın bir şekilde konuşuyorlardı. Prens Kimin böyle bir adamla ne işi olduğunu anlayamadım."

Duyduklarım ile şaşırmış ve benden biraz uzaklamış olan yoonginin yanına hızlı adımlarla varmıştım. Ama duyduklarım aklımı kurcalayıp duruyordu.

Böyle bir adamla mı?

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Saraya döner dönmez yoongi ile vedalaşıp hızlı adımlarla odama çıkmıştım. Duyduğum şeylere neden takıldığımı da anlayamamıştım, bana kötü bir şey dememişti.

Peki ya böyle bir adamdan kastı neydi? Evet, Jungkook biraz rahat, biraz da laubali bir adamdı ama 'böyle bir adam' sıfatını alacak ne yapmıştı? Bu durum beni rahatsız etmişti sonuçta Jungkook bana yardım eden biriydi ve bana iyi davranmıştı. Yani günün sonlarına doğru iyi davranmıştı. ama yinede bana yardım eden biri hakkında böyle konuşulmasından rahatsız olmuştum. Yani sanırım.

Ama ya oradaki insanların dediği gibi bir adamsa? Ne yaptığını veya ne yapacağını bilmiyordum ama insanlar neden durduk yere böyle bir şey desinler ki?

Kafamda üç farklı ses vardı. bir taraf Jungkook'un iyi biri olduğunu, o konuşan insanlarında yanlış düşündüğünü söylüyordu. Diğer tarafım ise insanların durduk yere böyle bir şey demeyeceğini, Jungkook'un gerçekten bir şeyler yapmış olacağını söylüyordu. Jungkooku çok tanımıyordum ama ormanın ortasında kendine ev yapmış olan biri, birazda gizemli birinin kötü bir olma olasılığıda yüksekti. Mantığım ise neden bunu düşündüğümü ve beni neden ilgilendirdiğini söylüyordu. Sonuçta bir daha görmeyeceğim ve konuşmayacağım biriydi.

Saçmalayama başladığımı fark ettiğimde düşünceleri kafamdan atmıştım. Bu olayı düşünmemem, umursamamam gerekiyordu ama merak duygumu da bastıramıyordum.

Düşünsemde hiç bir şey elde edemeyeceğimi anladıktan sonra yattığım yatakta tavanı izlemeyi bırakıp yan dönerek, yanımda uyuyan ufaklığa bakmıştım. Günün çoğunda ya uyuyordu yada kucağıma kıvrılıyordu. Mia, bana çok düşkün bir kediydi, yanından ayrıldığım an direkt beni aramaya başlardı. Bu tatlı haraketleri beni tatlılık krizine sokuyordu, ısıra ısıra sevesim gelsede tabiki öyle bir şey yapmıyordum.

Bir keresinde yanında kurduma dönüştüğümde beni tanıyamamış ve benden çok korkmuştu. Benim için çok komik dakikalar olsada Mia için aynı şeyi söyleyemezdim. Ama benim kurduma alışması gerekiyordu yoksa yanında bir daha dönüşemezdim, Mia da sürekli yanımda olduğu için resmen hiç dönüşemicek hale gelirdim ve bunun olması hiç iyi olmazdı.

Yanımda uyuyan ufaklığı izleyerek düşüncelerime boğulmuşken, tıklanan kapı ile yatakta doğrulmuş ve kapıdaki kişiye gelmesini söylemiştim. Kapıyı yavaşça aralayan hizmetçi, bana baş selamı verip odanın ortasına doğru adımlamıştı.

"Efendim, Kral Kim sizi yemeğe çağırıyor."

Sıkıntılı bir nefes almış ve hizmetçiyi başımla onaylayarak odadan çıkışını izlemiştim. Aç değildim ama mecburen inmem gerekiyordu. Çünkü yemek saatinde mutlaka herkesin sofrada olması gerekiyordu, yemek yemesek bile orada olmamız lazımdı.

Mia uyuduğu için onu uyandırma gereği duymadan yataktan kalktım. Büyük bir ihtimalle o uyanmadan geri gelmiş olurdum, yani umarım.

Üzerimi düzelttikten sonra sessiz olmaya dikkat ederek odadan yavaşça çıkmıştım. Aşağı katta bulunan yemek salonuna inerken önüme çıkan personeller bana selam verdikçe bende onlara baş selamı veriyordum. Ah! Sürekli böyle selam vermek cidden çok zordu. Aslında ben karşılık vermek zorunda değildim ama hiç bir şey yapmadan direkt geçersem kendimi çok kötü hissederdim bu yüzden bende selam veriyordum.

Gereğinden büyük olan merdivenleri sonunda bitirip yemek salonun önüne geldiğimde, kapıda bekleyen iki görevlinin açtığı kapıdan girmiş ve ortada büyükçe duran masaya adımlamıştım. Annem gayet sakin bir şekilde masaya oturmamı izlerken, babam anlamadığım bir şekilde kaşlarını çatıyordu. Normalde sert bir mizacı vardır lakin şu an daha farklıydı, sinirli duruyordu. Acaba yemeğe geç geldiğim için mi?

Babamla göz göze gelmemeye dikkat ederek sessizce masaya oturmuştum. Ortam biraz gergin gibiydi ve bu benim hiç hoşuma gitmemişti. Nedenini bilmediğim şekilde bu gerici ortam beni de germiş, soğuk terler dökmeme neden olmuştu. Tabaklarda gezdirdiğim bakışlarımı sonunda kaldırdığımda babamla göz göze gelmemiz bir olmuştu. Fakat yine aynı sert ifadesiyle beni izliyordu. Neler olduğunu anlayamamıştım ama bu sefer bakışlarımı da çekmemiştim, hiç bir şey yapmamıştım sonuçta neyden çekiniyordum ki?

"Saraya dönmediğin gece neredeydin?"

Babamın sarf ettiği cümleleri ile, odaya girdiğim andan beri neden sinirli olduğunu anlamıştım. Yoongi bugün olanları babama anlatmış olmalıydı. Tabiki yoongiye kızamazdım ve gönül koyamazdım sonuçta biz onunla dost olmamıştık sadece aramızdaki resmiyetin birazını kaldırmıştık. Hem bizi halktan birileri duymuş hatta bazıları ileri geri konuşmuştu yani babamın kulağına yoongiden değilde başka birinden gitseydi bu sefer yoonginin başı yanardı.

Babamın sorusuna hiç bir şey diyememiş sadece kafamı eğmiştim. Zaten cevabını biliyordu ama benim asıl korktuğum yoonginin bıçak olayından bahsetmiş olma ihtimaliydi. Eğer babam, jungkook'un boğazıma bıçak dayadığını öğrenirse sonuçlar hiç iyi bitmezdi, özellik jungkook için hiç iyi olmazdı. Ama yoongi bu konudan bahsetmeyeceğini söylemişti.

"Sana bir soru sordum!"

Babamın sertçe yumruğunu masaya vurması ile oturduğum sandalyede irkilmiştim. Ellerim titremeye başlamış ve kalp atışlarım hızlanmıştı. Gözlerimin yandığını hissedebiliyordum, Elimde olsa şurada oturup ağlayabilirdim. Babam nadiren bana bu kadar sinirli yaklaşırdı ve ben bu zamanlarda gerçekten çok korkardım. Tabi babamın sinirden dolayı yaydığı feromonları da beni iyice zora sokuyor, daha çok korkmamı sağlıyordu.

Babam, Delici bakışlarını bir saniye bile benden ayırmıyordu. Eğer biraz daha sessizce oturursam daha çok sinirleneceğini bildiğim için boğazımı temizlemiş ve titrememesine özen gösterdiğim sesim ile konuşmaya çalışmıştım.

"Jungkook diye bir adamın evinde."

Kısık çıkan sesimle cümleler ağzımdan döküldüğü anda babam sıktığı yumrukla tekrar masaya vurmuştu. Neden çekiniyordum anlamıyordum, ben kötü bir şey yapmamıştım. Lakin babamı bu kadar sinirli görmek beni korkutuyordu.

"Bu ne demek oluyor Taehyung? Türü neydi omega mı?"

Neden bu kadar sinirliydi gerçekten anlayamıyordum. Ne bekliyordu ki gecenin o karanlığında birini bulunca yanına gitmeyeceği mi falan mı?  Ayrıca türünü neden sorduğunu da az çok tahmin edebiliyordum ama yalan söylemicektim.

"hayır, delta"

Babam bu sefer sinirle ayağa kalkmış yanıma adımlamıştı. Sert adımlarından korkarak bende sandalyemden kalkmış ve bir iki adım geri gitmiştim. Tanrım, lütfen babam bir şey yapmasın.

"Sen kafayı mı yedin?! Bilmediğin bir adamın evinde nasıl bir gece geçirebilirsin hemde adam bir delta"

Babamın üzerime gelmesi ile annem dayanamamış ve oturduğu yerden hızla kalkarak babamın kolundan tutup biraz daha geriye çekmişti.

"Yeter bu kadar! üzerine gitme çocuğun. Taehyung tamam sende odana çık hadi yemeğini gönderticem ben"

Annemin sözleri ile biraz rahatlamış ve tam gitmek için ileri atılacağım sırada babamın sert sesi ile olduğum yerde kalmıştım.

"Hiç bir yere gidemez! Taehyung, sen nasıl olurda gecenin bir vakti başka bir deltanın evinde kalabilirsin! Bizim ismimize yakışıyor mu bu? Ya halktan bir görseydi insanlar ne konuşurdu haberin var mı?!"

Babamın sarf ettiği sözler kalbime bıçak gibi saplanmıştı. Gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Babam resmen insanların düşüncelerini benden daha çok önemsiyordu. Bir süre inanmayan gözlerle babama baksamda dayanamamış ve bir anlık cesaretle bende karşılık vermiştim.

"Baba! Ne dediğinin farkında mısın sen? O gece ormanda kayboldum ben evet çok abartılacak bir durum değildi fakat başkasının evinde kaldığımı öğrenince, 'başına bir şey gelebilirdi oğlum' demek yerine insanlar ne der diye düşünüyorsun?! Benim ne hissettiğim mi önemli yoksa insanların ne konuştuğu mu?"

Elimden olmadan yüksek çıkan sesimle babama çıkıştığımda bana hiç bir şey dememiş ve sadece yüzüme bakmakla yetinmişti. Daha fazla orada durmak istemediğim için hiç bir şey demeden babamın yanından bir hışımla geçmiştim. yemek salonunun kapısını sertçe aralayıp hızlı adımlarım ile odama doğru yürümeye başlamıştım. Büyük ihtimalle bir daha bu cesareti kendimde bulamazdım ama içimde kalanları söylediğim içinde memnundum.

Sertçe açtığım odamın kapısını yine sertçe kapatmıştım ama yatakta uyuyan ufaklığın korktuğunu görünce bu yaptığımdan hemen pişman olmuştum. Odaya girdiğim gibi giysi dolabıma yönelmiş ve bir hırka alarak dolabın kapağını kapatmıştım. İçimdeki sinir halen daha geçmiş değildi ve bu kapalı odada sinirli bir şekilde oturmak yerine temiz hava almak daha mantıklı geliyordu.

Yanıma hiç bir şey alma gereği duymamıştım. Sadece kucağıma miayı almış ve odadan çıkmıştım. Birilerine haber verme gereği duymadan merdivenleri hızla inerek kapıya ulaşmıştım. Bahçeye adımımı attığım anda aklıma gelen yoongi ile duraksamıştım. Umarım benimle gelmek için ısrar etmezdi çünkü tamamen yalnız olmak istiyordum.

Ama tabiki işler -her zamanki gibi- hiç umduğum gibi olmamıştı. Bahçeye çıktığım zaman yoongi hızlı adımlarla yanıma ulaşmıştı. Fakat bu sefer olmazdı, sinirliydim ve yalnız kalmak istiyordum. Bu nedenle yoongi ağzını açtığı anda ondan önce davranarak ben konuşmuştum.

"Sadece yalnız kalmak istiyorum."

"Ama efendi-"

Sinirle sesimin sert çıkmasına engel olamazken istemeden bir kez daha yoonginin sözünü kestim.

"Lütfen, sadece yalnız kalmak istiyorum!"

Yoongi sıkıntılı bir nefes vermiş ve yüzüme bakmaya devam etmişti. Kararsız kalmıştı sanırım hem yalnız kalmamı istiyor hemde babamın emrini yerine getirmek istiyordu.

"Bay Kimin kesin talimatı var yalnız başına seni gönderemem. Çok yakınında dolaşmam, nereye gideceksen birlikte gideceğiz"

Sinirle dışarıya bir nefes vermiş ve ne kadar konuşursam konuşayım yoongi'nin fikrini değiştiremeyeceğim için bir şey demeden sert adımlar atarak arkamızda kalan at arabalarına yönelmiştim. Bay Kimin kesin talimatı varmış! Hah!

Yoongi, arabanın kapısını bana açmak için hızlı adımlar atsada umursamamış ve kapıyı kendim sertçe açıp binmiştim. Sinirim yoongiye değildi aslında ama istemeden de olsa ona da yansıtıyordum.

Yoongi de benim arkamdan arabaya binmiş ve karşıma oturarak bakışlarını bana çıkarmıştı.

"Neyin var Taehyung?"

"Babam, Jungkookta kaldığımı öğrendi ya bu yüzden kavga ettik."

Yoongi sıkıntılı bir nefes vererek bakışlarını benden kaçırmıştı. Yüzündeki pişmanlığı ve mahçupluğu görebiliyordum.

"Taehyung, ben özür dilerim. Benim yüzümden kavga ettiniz"

"Saçmalama yoongi! Bu senin işin babama söylemek zorundaydın. zaten ona sinirli olmamın sebebi Jungkookta kaldığımı öğrenmesi değil, insanların sözlerini fazla önemsemesi. O adam sana zarar verebilirdi demek yerine, insanlar ne der dedi."

Sert çıkan sesime karşı yoongi bir şey dememiş ve bakışlarını zemine indirmişti. O saatten sonrada zaten yol boyunca konuşmamıştık. İkimizde yol boyunca zemini izlemiştik.

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

At arabasını gölün biraz uzağında durdurtmuş ve yürüyerek gölün önüne gelmiştik. Yere oturmuş sadece akan suya bakıyordum, yoongi de yanımda sessizce suyu izliyordu. Yoongi ilk başta benimle gelmeyip beni yalnız bırakmak istemişti ama bu seferde ben yalnız kalmak istememiştim. Yanımda birilerinin olması beni iyi hissettirebilirdi.

"Taehyung, Kral Kim biraz serttir, disiplinlidir ama sana çok değer verir."

suda gezinen bakışlarımı yanımda oturan yoongi'ye çıkarmıştım.

"Hayır yoongi babam benim 'ahlaklı' bir prens olmama daha çok değer veriyor."

Yorgunca çıkan sesim ile yoongi bana biraz daha yaklaşmış ve tek eli ile yanımda olduğunu göstermek amacıyla omzumu sıvazlamıştı. Yoongi ile çok vakit geçirmemiştik ama sarayda da gördüğüm kadarıyla çok iyi ve nazik biriydi. Tabi sinirli olmadığı sürece.

"Sen Kral Kimin babasını sadece küçükken gördün değil mi?"

Neden sorduğunu anlamayarak yoongi'ye bakmış ve sadece kafamı sallamakla yetinmiştim.

"Bende çok bilmiyorum ama babam kendisini iyi tanır, sonuçta yanındaki askerdi. Onun anlattığı kadar biliyorum."

"Neden bunları söylüyorsun yoongi?"

Bir kaç saniye yüzüme hiç bir şey söylemeden bakmıştı. Bir şey söylemek istiyor gibiydi ama sanki söylemek ve söylememek arasında kararsızdı.

"Babamdan duyduğum kadarıyla Kral kimin babası sert biriymiş kral Kim çocukluğunda babasından çok çekinirmiş, babası, Kral Kimi çok zorlamış, disiplinli davranırmış pek arkadaşı da yokmuş o zamanlar. Yani demek istediğim Kral Kim de çok disiplinli yetiştirilmiş, ona da böylesi öğretilmiş belki bu yüzden sert çıkışmıştır?"

Duyduklarım ile şaşırarak kaşlarımı çatmıştım. Babamı nedensizce sürekli katı biri olarak düşündüğüm için küçüklüğünde yalnız bir çocuk olduğunu duymak kalbimde bir sızı hissetmiştim. Resmen kendimi görmüş gibi hissetmiştim, aynı çocukluğu ve aynı duyguları paylaşmak tuhaf hissettirmişti. Benim yaşadıklarımı o da yaşamış ve doğrusunun bu olduğu öğretilmişti. Babamda çocukluğunu yaşayamamış ve saçma sapan kurallar ile yetiştirilmişti ama bu şu an bana aynısını yapacağını göstermezdi. Kendi yaşadıklarını çocuğuna yaşatması akıllıca bir davranış değildi. Bu bir bahane olamazdı, mesela ben ileride ben çocuğuma böyle davranmazdım.

"Çocukluğunda yaşadığı şeyleri neden bana yaşatıyor o zaman?"

"Bu kadarını bilemem Taehyung ama Kral Kim seni çok seviyor. Sen doğduğunda ben daha çocuk sayılırdım ve Kraliçe Kim doğuma girdiğinde bende gizlice Kral Kimi izliyordum. Kral Kim çok heyecanlı görünüyordu ve asla hekimin kapısının önünden ayrılmamıştı. Seni ilk kucağına aldığı anları şokla izlemiştim çünkü sert ve heybetli bir kralın küçücük bir bebeğe bakarak ağlamasını beklemezdim."

Duyduklarım ile bende şaşırmıştım. İçimde anlandıramadığım duygular hissetmeye başlamıştım. İçime yayılan   Mutluluk bütün vücudumu esir almış ve istemsizce yüzümde bir tebessüm oluşmuştu. Küçüklüğümden beri babamı her zaman sert olarak görmüştüm ve hiç ağladığına şahit olmamıştım ve benim doğumumda ağlamış olması beni çok memnun etmişti, çok iyi hissetmiştim.

Keşke şu anda da babamla iyi bir ilişkimiz olsaydı, keşke birlikte vakit geçirebilseydik sonuçta ikimizde aynı kaderi paylaşmıştık, ikimizde yalnız bir çocukluk geçirmiştik.

Benim yumuşadığımı ve gülümsediğimi gören yoongi de mutlu olmuş ve o da gülümsemişti. Babam sarayda tamamen sadece yoongiye güvenirdi, diğer askerlere nazaran daha yakınlardı sanırım bunun nedeni yoongi'nin yıllardır bu sarayda hizmet etmesiydi.

Dakikalarca ikimizde konuşmamış ve önümüzde akan suyu izlemiştik, yoongi ne düşünüyordu bilemem ama ben sadece babamı ve annemi düşünmüştüm, çocukluğumu düşünmüştüm. Ve ailemle yakın olsaydık neler yapabileceğimizin hayalini kurmuştum. Birlikte çok samimi bir aile olmanın Hayali bile beni mutlu ediyordu. Acaba halktan biri olsaydık nasıl olur diye düşündüm, geleceğimi düşündüm.

Ta ki arkamızda işittiğimiz sese kadar

"Siz ne kadar güzel bir ikili olmuşsunuz ya saraydaki asker ve sarayın prensi harika!"

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Merhabaa

Bölümü nasıl buldunuz?

Kontrol ettim ama eğer yanlışlarım varsa kusura bakmayın

Ben bu ikisini nasıl birleştiricem acaba hiç bilmiyorum.

Bu arada yeni bir fic geliyor!

Konusunu şimdi söylemicem ama

Diğer bölümde görüşürüz 🫶🏻

Continue Reading

You'll Also Like

3.6M 230K 73
• Wattpad Offical Fanfic • Featured in the "K-pop & J-pop - Asian Waves" reading list on the official wattpad fanfic account since the 30th of march...
1.1M 49.2K 95
Maddison Sloan starts her residency at Seattle Grace Hospital and runs into old faces and new friends. "Ugh, men are idiots." OC x OC
1.1M 44.6K 51
Being a single dad is difficult. Being a Formula 1 driver is also tricky. Charles Leclerc is living both situations and it's hard, especially since h...
584K 13K 40
In wich a one night stand turns out to be a lot more than that.