Halk Düşmanları

By duman2014

75 8 16

Halk Düşmanları'nın tüm hakları @duman2014 'e aittir. More

2.bölüm

1.BÖLÜM

55 5 16
By duman2014


Hayatının en uzun, en yorucu, en kederli yolculuklarından birini yapıyordu, daha evvelde uzun saatler süren yolculuklar yapmıştı ama hiçbiri doğduğu büyüdüğü ülkeye değildi.Türkiye'yi dönmemek üzere terk edişinin üzerinden tam olarak 12 yıl geçmişti. Bu 12 yıl boyunca geri dönmeye yönelik bir söz bile midesinin bulanmasına sinirlerinin zıplamasına neden olurken şimdi bir uçakla İstanbul'a dönüyordu.

Babası istemese asla gelmezdi asla ama onun ısrarlarına dayanamamıştı operasyon için buradaydı ve operasyon tamamlanır tamamlanmaz buradan defolup gidecekti. Her şey yine kaldığı yerden devam edecekti. Göğsü sıkıştı içinden bir ses İstanbul'a dönmesinin iyi bir fikir olmadığını ona söylüyordu. Uçak iner inmez acaba yeni bir bilet alıp gerimi dönseydi ama ihtiyar babasına kıyamıyordu onun için o kadar fedakarlıklar yapan adamı yüz üstü bırakamazdı. Çaresizlikle camdan dışarı seyretmeye başladı kahrolası yolculuk bitsede bir an evvel ilaçlarını alabilseydi,ilaçları onu sakinleştirecekti.Gözlerini kapadı bilinci yeniden uykuya teslim olmayı başladığı sırada kırmızı saçlı kadını yeniden gördü elini uzatsa dokunabileceği kadar yakın ve gerçekti ama eli hareket edemiyordu

"ah güzel kızım seni çok özledim"

Kadın yemyeşil bir elbise giymiş buluttan bir tahtın üstünde oturuyordu kafasını üzerinde ki hare Turnanın gözlerini kamaştırıyordu teni şeffaf denilebilecek kadar saydımdı kocaman yeşil gözleri

Güzel bir burnu ve kocaman bir ağzı vardı, o kadar güzeldi ki kusursuz güzelliğin tarifi gibiydi

"sen de kimsin?"

"beni unuttun mu?"

"soruma soruyla karşılık veriyorsun kimsin sen?"

Kadın gülümsedi "hamsın pişeceksin elbet, gerçek dünyayı mı istiyorsun yoksa yalanları mı?"

Turna gözlerini kıstı daha fazla kadının yüzüne bakamayacaktı "herkes gerçekleri ister"

"bazıları istemez kızım bazıları yaşadıkları yalan bulutundan çıkmaz istemez gerçeği arıyorsan beni bulacaksın"

Aniden gözerlini açtı ne görmüştü ah kesinlikle az evvel izlediği filmin etkisinde kalmış olmalıydı ama o yüzü bir yerlerde gördüğüne emindi kızıl saçlı kadınla nerede denk gelmişti.

Kafasında deli sorular birazdan varacağı kentin üzerinde yaratacağı kasvet onu bir kafesin içindeymiş gibi sıkıyordu ayak ucuna duran çantasını aldı içinden telefonunu ve kulaklığını çıkardı bu kaybettiği belkide 30.kulaklık olabilirdi, değişimleri aslında çok çabuk kabullenemiyordu, hayatıyla alışkanlıkları ne kadar zıttı. Çantasını yokladı canı her sıkıldığında başvurduğu krakerlerini aradı ama neredeyse 24 saati bulacak uçak yolculuğu sırasında bitirmiş olmalıydı playlisten bir şarkı seçti arkasına yaslandı kemerini taktı birazdan bir zamanlar çok sevdiği doğup büyüdüğü kentte olacaktı.

14 yıl önce

Matematik sınavından çıkmanın rahatlığıyla tuvalete koştu bahar gelmiş havalar ısınmış okuldaki herkese yazın kıpırtısı bulaşmıştı, kızlardan birinin camın önünde tüttürdüğü sigarayı fark edince gitti kızın eldeki sigarayı aldı büyük bir nefes çekip dumanı üfledi şimdi rahatladığını biliyordu. Aynanın karşısında saçlarını düzeltti birkaç kızla sohbet etti tuvaletin çıkışında Esmerle karşılaştı.

"kızım o kadar kısa sürede nasıl oluyorda yapabiliyorsun soruları anlamak mümkün değil ben kesin çakacağım"

"saçını başını düşündüğün kadar keşke ders çalışsan Esmer"

"ne çalışacağım ya liseyi bitirebilirsem öpüp başıma koyacağım hem ben okumayacağım cicim istediğim zengin hayatı asla çalışarak elde edemeyeceğimi göre çalışmanın bir anlamadı yok"

Turna öfkeyle Esmer'e baktı "aptal saptal konuşma kızım o okul bitecek üniversiteye gidilecek"

Esmer elini yalancı bir şevkatle Turnanın yüzünde gezdirdi "ah turna kuşu, keşke sen de sermayenin farkında olsan ne kadar güzel bir kızsın aslında ama boşver senin sermayen aklın" aklın derken eliyle Turnanın kafasını işaret etmişti sonra kendi göğüslerini tuttu "benimkilerde bunlar"

Turna iyice kızmıştı onu kızdırmak için böyle konuştuğunu biliyordu ama bazen ölçüyü cidden kaçırıyordu onu duvara doğru itti

"ucuz kızlar gibi konuşmayı bırak artık esmer bir sene sonra mezunuz otur adam gibi ders çalış benim canımı sıkma"

Esmer Turna'nın korumacı tavrını bildiği için sesini çıkarmadı gülümsedi

"emredersin patron"

Diyip elinden kurtuldu,

"hadi ama çocuklar kapıda ağaç oldu bizi almaya gelmişlerdir sen in bende geliyorum "

Aynanın karşısına geçti çantasından çıkardığı renkli dudak parlatıcısı sürdü parlatıcıyı sürerken son zamanların en hit şarkısını yüksek sesle söylemeye başlamıştı

"hadi deli oğlan

Hadi belime dolan"

Turna yüzünü ekşiterek Esmer'e baktı

"ben aşağıdayım çabuk gel"

Turna hızlı adımlarla aşağıya çıkış kapısına doğru ilerledi Ali,Sinan,Yaşar ve Samet oradaydı onları görünce içi kıpır kıpır oldu kendini en güvendiği sekizlinin dördü oradaydı. Kendilerine sekizli diyorlardı Sekizi de aileleri tarafından terk edilmiş yada kaybetmiş kişilerdi,aynı kaderi paylaşıp beraber büyümüşler birbirlerinin ailesi olmuşlardı.

Ali'yle göz göze geldi, Her zaman durduğu ağacın altındaydı, kalbi hızlı hızlı atmaya başladı vücudunda oluşan dalgalanmaya bir anlam veremiyordu sonuçta gördüğü kişi çocukluk arkadaşı sırdaşı dostuydu en iyi kankasıydı böyle hissetmesi normalmiydi ne hissettiğini o da bilmiyordu. Üstüne düşünmekte istemiyordu açıkçası duyguları karman çormandı

"hey sana diyorum kızım duymuyor musun?"

Kafasını çevirdiğinde Cemil yanında yürüyordu

" aaa dalmışım efendim Cemil"

Onu dinlemek için durmuş kendinden birkaç santim kısa olan çocuğa baktı, Cemil her ne söyleyecekse debelenip duruyordu Turnaysa sabırsızlanıyordu

"biliyorsun matematiğim kötü şey diyecektim yarın okul çıkışı caddedeki kafede ders çalışalım mı?"

Turna okulun birincisiydi ve dersleri kötü olanlar ondan sürekli yardım isterdi gülümsedi

"oğlum bende bir şey söyleceksin sandım tamamdır ama karşılığında koca bir dilim pasta yerim haberin olsun"

Cemilde gülümsedi "pasta köpeğin olsun güzellik"

"o zaman yarın görüşürüz"

Gülümseyerek yanından ayrılan Turna arkadaşlarının yanına geldiğinde Ali'nin rengi atmış yüzünü fark etti

"selam millet ne habersiniz"

Çocuklarla kendilerine özgü selamlaşmanın ardından Ali'nin tam önünde durdu

"neyin var senin"

"hiç o kimdi"

Gözüyle arkadaki Cemil'i gösterdi

"Hiç Cemil işte"

İkiside birbirlerine bakmaya devam etti ama iki tarafta bir şey söylemedi

"Esmer nerde?"

"gelir birazdan"

Ona bakarken yeni hissetmeye başladığı duyguların yüzünde anlaşıldığını düşünerek arkasını döndü Esmer' bakıyormuş gibi davranıyordu kalbinden yüzüne dağılan ateşinin görülmesini istemiyordu

"biz aslında gelebiliriz her gün buraya gelmenize gerek yok"

Sinan eliyle Turna'nın ensesine vurdu "kes tatavayı kızım biz sizi ne zaman bıraktık ki"

Sinan okumuyordu part time çalışıyordu yakın dövüşle ilgileniyordu bu yıl polis kolejine girecekti eylül atamalarını bekliyordu. Esmer neşe saçarak gelirken gelip geçen herkese laf atıyor dalaşıyordu

"ah deli kız" diye mırıldandı

Ali kendini tutamayıp "diyene bak"

Omuz silkti Turna "ben mi deliyim?"

Yaşar araya girdi "sekizlinin en delisi kimdir diye şu okulda sorsak herkes seni gösterir"

Esmer "ooo gençler ne kaynatıyorsunuz?"

"ne konuşacaklar senin mi benim mi daha deli olduğumuzu tartışıyorduk"

Yaşar ellerini kaldırdı teslim olmuş gibi "yooo benim haddim değil seninle inatlaşmak ben sen ne dersen onu onaylarım sen ne diyorsan doğrudur"

Ali bu defa Yaşarın başına vurdu "siktir lan yalaka minderde dayak yememek için bu incelik değil mi?"

Esmer başını salladı "kimse hiçbir konuda seninle yarışamaz Turnacım herkes aklını başına alsın"

Birkaç karga başlarının üzeriden geçiyor geçerkende acı çığlıklar atıyordu Esmer korkuyla Turna'nın omzuna başına koydu

"ay kov gitsin şunları Turna kov gitsin"

Turna korumak ister gibi arkadaşını göğsüne bastırdı

"ah benim tatlı bebeğim kargalardan mı korkarmış"

"Ya dalga geçme gittiler mi"

"gidiyorlar onlar senin için gelmedi benim için geldiler yine haber getirdiler ama ben dillerini çoktan unuttum"

"ya yürüyün kızlar işiniz gücünüz hayalperestlik"

Turna Alinin elini tuttu

"bana inanmıyorsun değil mi?"

Avuçlarının içindeki narin elleri inceledi Ali çaktırmadan ellerinin tenin de bıraktığı hissi kabine saklamak istedi

"sana o kadar çok inanıyorum ki Turna inandıklarımdan gördüklerimden korkuyorum"

"neyin seçilmişleriyiz bilmiyorum ama senle ben"

Durdu Ali'nin yüzüne baktı "boşver" der gibiydi

Sessizce yürümeye başladılar Ali Turna'yı nasıl bulduklarını anımsadı bütün kuşlara saygısı vardı ama özelliklede turnalara çünkü ona Turnayı, turnalar getirmişti gülümsedi yıllar önce bir birlerinin hayatına nasıl dahil olmuşlardı.

14 yıl önce

Baba önde çocuklar arkasında ilerliyordu çevrelerinde 2 gözetmen annede vardı. Yaşları üçle sekiz yaş asındaki bir grup çocuk bakım evinden gelmişlerdi, iki üç ayda bir Belgrad ormanlarına gelir babanın önderliğinde gezer ağaçları bitkileri kuş türlerini tanır şanslılarsa uzaktan birkaç yabani hayvanı gözlemleme fırsatına sahip olurlardı. Baba çocukların ait oldukları ortamda yani doğa olmalarına önem verirdi.

Eylül ayının hemen başıydı baba, ağaçlar hakkında bilgi verdi, yaprakları boyları şekilleri bunların neyi ifade ettiğini, orman da hangi canlı türlerinin yaşadığını ardından da çocukların kendi keşif süreçlerini yaşabilmeleri içi serbest zaman tanımıştı, çocukları serbest bırakmıştı. Çocuklar bir süre oyun oynayıp ağaçlara tırmanırken baba diğer iki anneyle beraber onları seyrediyordu. Çocuklardan birinin yapmaya çalıştığı tahta kılıcın yapımına devam eden baba ormanda her zaman olan kuş seslerinden farklı bir ses işitti.Bir kaç saniye sesin geliş yönünü ve hangi kuş türüne ait olabileceği hakkında düşündü bunlar kesinlikle alaca kuşlardı.

Baba elerini çırptı ve çocukları durdurdu eliyle sus işareti yaptı ve ortam seslerini duymaya çalıştı çocuklarda babalarını dinledi ve sustular ve birkaç saniye içinde çokta uzaktan gelmeyen her zaman duymadıkları farklı bir kuş sesi duyduklarını anladılar baba çocuklara döndü

"şşşş çocuklar şimdi çok yavaş hareketle ve mümkün olduğunca az konuşarak beni takip edin belki yeni bir kuş türüyle karşılaşabilir bugünü güzel bir keşifle tamamlayabiliriz"

Çocuklar başlarını salladı baba önde çocuklar arkasında ilerlediler çocuklar yeni bir şeyler keşfedecek olmanın heyecanıyla içlerindeki coşkuyu bastırmaya çalışıyorlardı. Yavaşça ormanda ilerlerken ayaklarının altında ezilen toprak ve kurumuş yaprak parçalarının çıkardığı sesler dışında ekipten çıt çıkmıyor, arada bir kendi aralarındaki fısıldaşmaların olması halinde birbirlerini hemen uyarıyorlardı.

5-6 dakikalık bir yürüyüşün sonunda baba onları durdurdu çocuklara yaklaşmaları için eliyle çağırdı. Ormanın ortasında ağaçlar sanki koca bir halka yapmıştı, ortasında kısa bodur bir ağaç ağacın yanında da kesilmiş 2-3 adet ağaç buluyordu babaları gülerek yukarı gösterdi dört tane turna dönerek ordan oraya kanat çırparak ötüşüyordu çocuklar yeni değişik bir kuş görmüş olmanın sevinciyle içlerindeki coşkuyu daha fazla tutmadılar çığlıklar sevinç kahkaları el çırparak coşkularını göstermeye başladılar kuşlarda sanki çocukları anlamış gibi hareketlerini hızlandırmış ötüşlerini ahenkleştirmişlerdi.

Dışarıdan onları gören birileri olsa çocukları görünce adeta dans etmeye başladılar sanırdı, kuşlardan biri aniden bir yöne doğru indi ,indiği yerde durdu halkanın tam ortasındaki kesik 3-4 ağacın arasına daldı gagasıyla bulunduğu yeri eşeledi bir bebek sesi duyuldu ortamda birden herkes sustu sesten emin olamayınca sağa sola bakındılar kuş aniden havalandı ve tekrardan dans etmeye devam ettiler. Bebek sesi acı acı içinde yeniden duyulunca baba çocuklara döndü

"Burada kalın"

Çocuklar söyleneni yaptı baba yavaşça oraya doğru oyuğun arasına doğru gitti yaklaşmasıyla bebekle karşılaşması bir oldu çevresine göz attı ve bebeği gülümseyerek kucağına aldı

"ah bakın burada kim varmış"

Çocuklar kocaman açtıkları gözleriyle bu bebeğe bakıyordu, tepelerinde kuş sesleri vardı. Baba bebeğin acıkıp acıkmadığını kontrol etmek için parmağını hafifçe bebeğin ağzına götürdü emmeye başlayan bebeği çocuklara göstererek

"hadi çocuklar biraz acele etmemiz gerekiyor bu minik arkadaşımız biraz acıkmış gibi duruyor."

Arabaya binip baba ve bebeği hastaneye bırakıp yurda geri döndüler. Çocuklar sonraki iki gün rutin hayatlarına devam etmişlerdi.Okula gitmiş yemek yemişler banyo yapıp yatmışlar oyun oynamışlardı ikinci günün akşamında baba kucağında bebekle döndü sandalyeye geçti oturdu çocukların etrafına toplanmasını bekledi boğazını temizledi

"hatırlıyor musunuz geçen gün ormanda bulduğumuz bebek varya işte onu getirdim size artık yeni bir kardeşiniz daha oldu"

Elif araya girdi "baba onu da mı istememişler?"

Baba soru karşısında çaresiz hissetti kendi gülümsemesi yüzünde asılı kaldı bir yetişkin güçlükle gülümsediğini anlayabilirdi annelerden biriyle göz göze geldi

"ah hiç öyle şey olur mu bir tanem tabiî ki öyle bir şey yok" sesine daha bir neşe katabilmek için

"eee bu ufaklığın bildiğimiz bir adı yok madem ona bir isim koymaya ne dersiniz?"

Çocuklar gülümsedi hepsi aklından ilk geçen isimleri sayarken bir tek Ali bir şey söylememişti öylece kenarda duruyordu hiç bir şey söylemeden baba ona doğru bakarken aradan geçen Ali

"yeni kardeşiniz kız olduğunu unutmayın olur mu?"

Çocuklar yine hep bir ağızdan bir şeyler söyleyecekken Ali babanın kucağındaki bebeğe yanaştı şöyle bir baktı baba ne dersin gibi göz kırptı

"ee sarı ne diyorsun var mı aklından geçen"

Beş yaşındaki Ali babanın gözlerine bakarak "onu kuşlar getiydi baba adını martı koyalım"

Baba kahkahayı bastı "ilahi çocuğum ben size öğrettim ya o bir kere martı değil turna"

"o zaman turna olsun hem o da o kuşlar gibi ağlıyor çok ses çıkarıyor"

Çocuklara şöyle bir baktı

"Sarının önerisine ne dersiniz çocuklar Turna koyalım mı?"

Çocuklar başını salladı "o zaman yeni bebeğimiz turna olsun"

Çocuklar sevinçle el çırptılar Ali gülümsedi içten içe kendi fikrinin kabul edilmesine sevinmişti

Tam gidecekken baba onu durdurdu

"turna nedir bilir misiniz çocuklar daha öncede anlatmıştım ama tekrar anlatayım

Genellikle sazlık bölgelerde bulunurlar. Uzun bacaklı, uzun boyunlu kuşlardır. , ve küçük hayvanlarla beslenirler. Göç ederler. , boyun ve kanatları uzun, kuyrukları kısadır. Birçok türde , kemiğinin içinde kıvrımlar yaparak rezonanslara neden olur ve bu yüzden sesleri kilometrelerce uzaklardan duyulabilir. Yuvalarını yere yaparlar ve içine genellikle iki bırakırlar. Flamingolarda bir turna kuşudur biliyor musunuz hani şu çok güzel pembe renkli olanlar"

"aaaa" diye çocuklar şaşırdıklarını belli ettiler onlara göre flamingolar melek kadar güzellerdi ve bir birlerini hiç benzemiyorlardı Samet güldü

"atma baba sende çok kandırıkçısın dedi"

Kınar gözlerle Samete baktı baba "babalar hiç kandırıkçı olur mu hem ben size ne zaman yalan söyledim"

Sesini yumuşattı

"turna pek çok medeniyette önemli bir simgedir bolluğu bereketi temsil ettiği kadar ölümsüzlüğüde simgeler, Anadolu'da gelinlerin başına turna teli takılır, konduğu tarlanın bolluk bereket getireceğine inanılır birde eski Türklerde ölen kişinin ruhunun bedene girip gökyüzüne tanrıya ulaştığını düşünürler bu yüzden turnaların sesini kutsal kabul ederler"

Çocuklardan birini etkilenmiş bir sesle "neden kutsal peki"

"turnanın sesi göktanrının sesidir ve turna da gök tanrının sesidir bu nedenle de ölümsüzdür"

Başka bir çocuk "şimdi bebek ölümsüz mü oldu"

Gözlerini kocaman açan çocuğun başının okşadı baba "hadi bir hayli geç oldu meyvenizi yiyin sonra dişler fırçalanıp yatılacak anlaşıldı mı?"

30 yıl sonra

Turna gözleri bağlı bir şekilde bir saatlik bir yolculuğun ardından bir eve getirilmişti gözleri kapalı ağzındaki bandajıyla bir sandalyeye oturtuldu. elleri ve ayakları sandelyeye bağlandı. Odada çıt çıkmıyordu ama Turna odada en az 3 erkeğin olduğunu biliyordu yaklaşık yarım saattir aynı pozisyonda olmak ellerini ve bacaklarını uyuştursa da kafasında binbir plan geçiyordu buradan çıkmanın bir yolunu bulacaktı.

O kafasında Azat'ın onu neden buraya getirttiğini düşünürken getirildiği binada bir hareketlilik oldu. Ayak sesleri daha çok yaklaşıyordu kapı sertçe açıldı beş saniye ortamda çıt çıkmadı ve sonra bir tokat sesiyle ortalık inledi birinin yüzene sağlam bir beş kardeş gelmişti.

"siz kimsiniz lan benim karımın ellerini gözleri bağlıyorsunuz?"

Continue Reading

You'll Also Like

945K 52K 40
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
58.8K 2.5K 33
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
3M 161K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
2.8M 150K 17
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.