sometimes all I think about i...

By goandcrylittlegirl

59.6K 4.7K 5.2K

Okulun popüler çocuğu Dylan, okula yeni gelen Thomas'a her geçen gün kendini daha da kaptırırken ne yapacağın... More

Sometimes All I Think About Is You •dylmas
STAY -1-
STAY -2-
STAY -3-
STAY -4-
STAY -5-
STAY -6-
STAY -7-
STAY -8-
STAY -9-
STAY -10-
STAY -11-
STAY -12-
STAY -13-
STAY -14-
STAY -15-
STAY -16-
STAY -17-
STAY -18-
STAY -19-
STAY -20-
STAY -21-
STAY -22-
STAY -23-
STAY -24-
STAY -25-
STAY -26-
STAY -27-
STAY -28-
STAY -29-
STAY -30-
STAY -31-
STAY -32-
STAY -33-
STAY -34-
STAY -35-
STAY -36-
STAY -37-
STAY -38-
STAY -39-
STAY -41-
STAY -42-
STAY -43-
STAY -44-
STAY -45-
STAY -46-
STAY -47-
STAY -48-
STAY -49-
STAY -50-
STAY -51-
STAY -52-
STAY -53-
STAY -54-
STAY -55-
STAY -56-
STAY -57-
STAY -58-
STAY -59-
STAY -60-
STAY -60-
STAY -61-
STAY -62-
STAY -63-
STAY -64-
STAY -FİNAL-

STAY -40-

751 53 69
By goandcrylittlegirl

Biz geldik aşklarım. İnş diğerlerine de uğrayacağım.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!

Bölüm smut içerir.









Davadan sonra basket maçımız olduğu için San Fransisco'ya gitmiştik biz. Eski öğretmenim on beş yıl hapis almıştı. Babam şimdi Dylan'ın abisiyle benim kasetlerimi topluyordu ve söylediğine göre seksenini bulmuşlardı bile çoktan. Tek korkuları internete düşmesiydi ama kimse kaseti dönüştürüp siteye yüklemiş gibi durmuyordu.

Bir de bana saldırdığı için içeri giren amcamla uğraşıyordu. Büyükannem kefaletle onu çıkarttırmıştı hapisten ve dediğine göre, "Kardeşler arasında küslük olmaz. O benim ikinci oğlum." diyerek yapmıştı bunu. Babam da tekrar dava açmıştı ve büyükannem, babam ve annem çok büyük kavga etmişti. Galiba komple küsmüştük.

Şimdi ise ben boş ve hafif karanlık basket sahasında şut atıyordum. İlk maçımızı biz kazanmıştık ve sadece bir tane kalmıştı. O da çantada keklik gibi duruyordu.

Arkamdan adım sesleri gelip, elini şortumun açıkta bıraktığı bacağıma götürdüğünde tuttum topu. Diğer kolunu de belime dolayıp beni kendine yapıştırırken başını yanımdan uzattı ve boynumdan öptü. "Biz kazanacağız zaten. Niye çalışıyorsun?" Omzumu silktim.

"Sıkıldım." Elini basket formamın içine sokup vücudumu okşamaya başladı. Onun da forması üstündeydi, antreman yarım saat önce bitmişti. Kendini bana sürttüğünde dudaklarım kıvrıldı. "Senin çavuş uyanmış yine." Güldü.

"Sana dokunmam yetti." Beni kendine çevirip boğazımdan yavaşça kavrarken dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Dilini dilime doladım. Boğazımı hafifçe sıktığında dudaklarına inledim.

Kolumdan tutarak bizi eğdi ve yatırdı sahanın ortasında. Elini boğazımdan çekmeden öpmeye devam ettiğinde elimi saçlarına çıkarttım yavaşça. Nefes nefese dilime dolanan diline karşılık vermeye devam ettim.

Altımda basket şortumu bileklerime kadar sıvayıp çıkarttığında burada yapıp yapmayacağımızı sormadım bile. Basketbol sahasının ortasında sevişecek olmamız beni de heyecanlandırmıyor değildi çünkü. Yarın burada maç yapacaktık.

Şortumu kenara bırakıp dudaklarımızı ayırdı ama elini çekmedi. Şortunu sıvayıp bacaklarımın arasına girdiğinde bıraktı, beni hazırlamaya başlarken dudaklarını boynuma bastırdığında parmakları ile inledim.

Bacaklarımdan iki eliyle tutup beni kasıklarına çektiğinde inledim büyükçe. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında kollarımı boynuna doladım ve bacak aramda içimde pek de nazik sayılmayacak hareketlerle ileri geri yapmaya başladı.

"Sert sevdiğini biliyorum." diye fısıldadı dudaklarımın üstüne. İnlerken tekrar birleştirdim dudaklarımızı.

"Sert seviyorum." diye fısıldadım nefes nefese. Sırtım her kendini bana vuruşunda ileri geri cilalı parkede kayıyordu. Tek elini bacağımda tutarken diğer eliyle basket formamın üstünü yukarı kaldırdı ve elini bastırdı karnıma. Karnım kasılırken tekrar inledim dudaklarının üstüne.

Ayakkabının parkede çıkarttığı sesle dururken çekti dudaklarını. İkimizin de başı sola döndüğünde koçu gördük. Şaşkınlıkla ikimize bakıyordu. Sertçe yutkundum. Sahanın ortasında deli gibi sevişiyorduk, galiba böyle bakması normaldi.

"Sizi koskoca otele getirdim." dedi kaşları çatılırken. "Burada mı yapıyorsunuz?" Biz niye sürekli birileri tarafından basılıyorduk ya?

Dylan genişçe sırıttı. "Evet." Oflayarak ellerimle yüzümü kapattım. Bıkmıştım sürekli bunu yaşamaktan.

"Önceden karşı takımdan birilerini ayartırdın. Şimdi kendi takımına mı başladın?" Ellerimi yüzümden sinirle çekerken Dylan'a baktım. Bana bakarken korkuyla yutkundu. "Üstelik bu sefer soyunma odasına bile basmadım seni. Sahanın ortasında, yerdesiniz resmen."

"Koç, ölüm fermanımı imzalıyorsun şuan." diye korkuyla konuştuğunda adam yedek anahtarı yanımıza attı.

"Kapıyı kilitleyip çıkacağım. İşiniz biter bitmez hemen çıkın." dedi kapıya yürürken. Ardından tekrar bize döndü. "Çocuğu fazla yorma ve uyuyun Dylan. O benim en iyi şutörüm." Çıktı ve kapının kilitlenme sesi geldi.

Sinirle Dylan'ı üstümden ittim. "Ne oluyor ya?" İçimden çıkıp yanıma devrildiğinde şortuma uzandım. Elimi tutarken şortu arkasına fırlattı. "Öncedendi, niye kıskanıyorsun?"

"Karşı takımla bile yatmışsın!" dedim şokla. "Ne bekliyordun?" Dudaklarını büzdü.

"Yemin ederim hepsi hormonlarımın suçuydu." Kalkmaya çalıştığımda bileklerimden tuttuğu gibi beni yere yatırdı ve bastırdı sertçe. "Geçmişte olan şeylerden beni suçlayamazsın. Üstelik gözüm senden başkasını görmüyorken." Omzumu silktim.

"Git karşı takımla yat." dediğimde derin bir nefes aldı. Aklıma gelenle kaşlarımı kaldırıp ona baktım. "Sahi, daha önce yatmış mıydın kazandığımız takımdan birileriyle?"

"Hayır!" dedi şokla. "Sadece iki kere yaptım ve ikisinde de koç gördü. Yemin ederim." Başını dudaklarıma eğdi, öptü yavaşça. Gözlerimi kapattım. "Özür dilerim. Hiç aşık olacağımı düşünmemiştim, düşünseydim geçmişte seçtiğim insanlar farklı olurdu."

Aslında evet, gereksiz kıskançlık yapıyordum. "Tamam." dediğimde tekrar dizi ile araladı bacaklarımı.

"Devam edebilir miyiz? Çok kötü durumdayım." Onu gıcık etmek için genişçe sırıtırken olumsuz anlamda başımı salladım.

"Hayır." Oflayarak başını omzuma yasladığında gülerek elimi saçlarına koydum. Öptüm yavaşça güzel kokan koyu kahverengi saçlarından. "Tamam tamam, üzülme hadi. Devam et." Çocuksu bir heyecanla hızla başını omzumdan çekerken kasıklarını bana yaslayıp tekrar doldu içime.

İnlememi dudaklarına hapsedip, sertçe tekrar içime girmeye başladığında acı ve zevkle ellerimi omuzlarına çıkardım ve bastırdım sertçe. Bacaklarımı belime doladığımda kollarını iki yanımdan düz bir şekilde zemine yasladı. Her birleştiğimizde tenime bastırdığı tenini hissediyordum.

İlk ben geldiğimde nefeslenmeme izin verip dudaklarımızı ayırdı ve boynuma yöneldi. "Bir ara duşta da seninle sevişelim." dediğinde aklıma dolan görüntülerle gözlerim kapalı, dudaklarım kıvrıldı. O da geldiğinde nefes nefese durduk biraz. Yanıma uzandı ve tavana bakmaya başladık. Başını bana çevirdiğinde ben de ona çevirdim.

Uzanıp dudaklarımdan öptü ve geri çekildi. Gülümseyerek ona bakarken başımı kolunun üstüne koydum ve bu sefer de ben öptüm. Yanağını okşamaya başlarken bir süre sessizce beni izledi.

***

Maçı biz kazanmıştık. Güzel bir restaurantta güzel bir yemek yiyorduk takım ve koç birlikte. Hepimizin keyfi yerindeydi.

"Bundan da ye." diye Dylan önüme başka bir yemek koyduğunda güldüm.

"Amacın ne? Obez olmam falan mı?" Gülerek kolunu omzuma attı.

"Yok, sağlığın düzelsin yeter. Kilo kaybettin hastanede." Başımı salladım. O hastanede yattığım bir haftada cidden kilo vermiştim. Hiçbir şey yiyememiştim çünkü.

"Siz..." diye koçun sesi geldiğinde oraya döndü bakışlarımız. "Sevgili misiniz?" Adam bizi sevişirken yakalamıştı, hâlâ nasıl anlamamıştı emin değildim. Belki de kafası karıştığı için soruyordu çünkü dışarıdan iki yakın arkadaş gibi duruyorduk.

"Evet." diye Dylan konuştuğunda başımı salladım. Herkes bizi dinliyordu şimdi.

"Garip." dedi koç. "Öğretmenler odasında konunuz geçmişti. Herkes Dylan'ın gay olduğunu biliyordu zaten okulda, sen onunla takılmaya başladığında hiç sorgulamadık. Bir hoca senin gay olup olmadığını sorduğunda herkes onlar çok yakın arkadaş demişti."

"Aslında, okulda fazla göz önünde yakınlaşmıyoruz. O yüzden kimse anlamıyor." Başımı salladım ben de.

"Neden? Dylan'ı biliyorlar zaten. Dylan'ın ailesi de biliyorlar."

"Babam bilmiyor." dediğimde gözlerime baktı bir süre. Nedenini anlamış gibiydi bakışları. Başını salladı.

"Bilmesini istemiyorsun galiba." Bu sefer de ben başımı salladığımda derin bir nefes alıp gülümsedi. "İyi sır tutarım." Ben de gülümsedim.

Işıklar birden loşlaştığında kaşlarım çatıldı. "Ne oluyor?" Herkes sessiz durduğu için etrafıma baktım. Doğum günü pastası gelmeye başladığında herkes doğum günü şarkısı söylemeye başladı ismimi katarak. İşte bunu hiç beklemiyordum.

Dylan omuzlarımdan tutup beni ayağa kaldırdığında ona baktım. Dudaklarım kıvrıldı yavaşça. Amcamın eve gelip paramı çaldığı günden sonraki gün doğumgünümdü. Ama karakol, bir hafta boyunca süren ifade verme yüzünden sadece ufak bir kutlama yapmıştık ailem Dylan ve Harden ile. Tamamen aklımdan çıkmıştı.

Pastayı önüme getirdiklerinde Dylan kolunu etrafıma doladı. "Bir dilek tut hadi." Başımı hemen dibimdeki başına çevirdim. Gözlerine baktım bir süre. Ardından dileğimi tutup pastaya eğildim ve üfledim.

İlk o sarıldı bana. "On yedi oldun. Yani biraz uzun sürdü ama olsun." Gülümseyerek ben de ona sarıldım. Saçlarımdan öptü. "Geçmiş olsa da tekrar doğum günün kutlu olsun."

"Teşekkür ederim." Başımı geriye çektim ve gözlerine bakarak gülümsedim. Ardından diğer arkadaşlarımla sarıldım. Pasta yedik ve bana aldıkları hediyeleri verdiler. Çok güzel bir geceydi.

Gece yarısına doğru odaya geçtiğimizde elimden tuttu. Koç herkesi ikişerli kalacak şekilde ayarlamıştı otelde. Biz de Dylan'laydık. "Sıra benim hediyemde." Kaşlarım çatılırken bizi yatağa götürmesiyle güldüm.

"Umarım tahmin ettiğim şey değildir." O da gülerken yatağa oturdu. Yanına oturduğumda sol taraftan yere eğilip küçük bir siyah kurdeleli kutu çıkarttığında Pandora yazısını okudum.

"Aç hadi." Kurdelesini çözüp kutuyu açtığımda ilk orijinal Pandora olduğunu belli eden küçük bir kart çıktı.

"Dylan..." Kenarında bileklik dışında ayreten charmların olduğu küçük bir bölme vardı ve bunun ne kadar pahalı tutmuş olabileceğini tahmin edebiliyordum. "Bu..." Kutudan çıkarttı altın bilekliği.

"Hepsini takıyorum." Charmlarını birer birer takıp, bileğime yavaşça taktığında ona baktım.

"Bu çok güzel." diyebildim hafifçe bileğimi sallarken. Ardından kutudaki kutu boyutundan biraz küçük fotoğrafı gördüm, aldım yavaşça. Gece yarısı boş yolda yürürken çekinmiştik, hatırlıyordum, ben çekmiştim. Dylan kolu omzumda yanağımdan öperken ben de kameraya genişçe sırıtıyordum.

"Çok pahalı. Ne gerek vardı?" dedim yine de. Parasına yazık olmuştu.

"İstiyordun, ben de alayım dedim." Babamdan o yanımdayken birkaç kere laf arasında istemiştim, uzun zamandır babamdan istiyordum ve o cidden aklında tutmuştu. Babam git kendin al diyordu, ben de onun para harcamasını istiyordum. O yüzden bir türlü alamamıştım.

Yanağımı okşamaya başladı. "Senden değerli mi sanki?"

"Teşekkür ederim." Gülümseyerek dudaklarımdan öptü. Uzun süren ve sakin bir öpücük sonrası geri çekildi.

"Önemli değil bebeğim." Başımı omzuna koyduğumda kollarını sardı etrafıma. Sadece onun kolları arasındayken hissettiğim bu güzel hislerle gözlerimi kapattım.












He love me, he give me all his money that Gucci, Prada comfy my sugar daddy

Bana da Pandora alacak olan var mı

Yorum ve vote atmayı unutmayın. Sonra görüşürüz belki.

Continue Reading

You'll Also Like

67.4K 6K 27
"Hey! Çek o ellerini papatyalarımdan!" ... " Papayatların için üzgünüm. Sadece anneme sürpriz yapmak istemiştim." "S-sen az önce Papayat mı dedin?" ...
1.8K 196 13
*Tamamlandı *Çeviridir. *** Omega olan aktör Dean, Alfalar onu rahatsız etmesin diye hayatı boyunca eşleşmiş gibi davranır ve babası onu yalnız bırak...
10.3K 1K 17
Deltasını bulmak için fazlasıyla hevesli olan vita Stiles, aradığı kişinin okulun en sinir bozucu insanı Derek Hale olduğunu öğrenir ve dünyası başın...
10K 921 23
Theodore nott'un minik borcu yüzünden karşılaşan çiftimizin hikayesi.