"Ben... Daha fazla yapamıyorum Meral."
"Neyi yapamıyorsun?"
"Bu hayatta yaşamaya çalışmayı. Bu diziden sonra ara vermek istiyorum."
"Aras ne dediğinin farkında mısın?"
"En azından iki üç sene ekranlardan uzak kalmak benim için iyi olacak."
"Aras bu çok ciddi bir konu. Bunu set molasında değil toplantı odasında konuşmalısın."
"Yurtdışında yeni bir hayata başlamak istiyorum."
"Sen ciddisin!"
"Evet."
Aylin Aras ve Meral'in konuşmasına şahit olmuştu. Duyduğu şeyler onun dengesinin bozulmasına sebep olmuştu.
Kendini toparlamaya çalışırken yavaşça gitmişti.
"Aras diğer sahneyi çekeceğiz!"
"Geliyorum! Dediğim gibi daha sadece bir düşünce. Kesin olana kadar kimseye söyleme."
Meral Aras'ın ilk defa bu kadar ciddi olduğunu görünce şaşırmıştı.
Aras mutlu rolünü takınıp sahne için hazırlanıyordu.
***
Çekimler akşam dokuzda bitmişti. Eskisi gibi yoğun değil, ağırdan alarak çekime devam ediyorlardı. En azından Aras tam olarak iyileşene kadar.
Aras kıyafetlerini değiştirip çıktığında Meral kapıda bekliyordu.
"Bir şeyler yapmak ister misin?"
"Bugünkü set eve yakın. Yürüyüş yaparak eve gitmek istiyorum."
"Bacağın..."
"Zorlamam yürümek iyi gelir. Doktorda öyle dedi."
"Koruma..."
"Yüzüm görünmüyor zaten. İstemiyorum tek başıma yürüyeceğim."
"Emin misin?"
"Evet. Kendinize iyi bakın!"
Aras settekilerle vedalaşıp elleri cebinde tek başına yavaşça yürüyordu.
Aylin uzaktan sohbetlerine kulak misafiri olmuş Aras'ın yürüyerek gideceğini öğrenince peşine takılmıştı.
Aras kafası eğik, elleri cebinde önden sessizce giderken Aylin görünmemeye çalışarak takip ediyordu.
Aras önüne bakmak yerine yere baktığı için aniden bir kadına çarpmıştı. Çarpışma yüzünden Aras'ın şapkası yere düştüğü an kadın Aras Ateş diye bağırmasıyla çevredeki kişiler kısa sürede toplanmıştı.
Aras yerdeki şapkasını alıp aceleyle kafasına takarken kalabalıkta bulunan bazı kişiler Aras'ı yuhlamaya başlamıştı.
"Tacizci!"
"Sektörden emekli ol artık!"
Kalabalık arasından gelen linçler karşısında Aras dona kalırken fanları antilerle kavga etmeye başlamıştı.
Ortam kaosa dönüşürken anti fanların sayısı da giderek artmıştı.
İzdiham arasında kalan Aras'ın yüzünden maskesini, kafasından şapkasını ve güneş gözlüğünü zorla alan tacizci fanları da şiddetlenmişti.
"Utanmaz!"
Anti fanlar ellerindeki soğuk kahveleri Aras'a atmaya başlamışlardı. Resmen canavar gibiydiler.
Aras duyduğu laflar yüzünden anksiyetesi tetiklenirken hareket edemiyordu.
Kafası refleksle sağa doğru atıp duruyor, sesten dolayı kulaklarını kapatıyordu.
"Tacizci!"
En çokta taciz kelimesi onu kötü tetikliyordu.
"Ben... Ben yapmadım!"
Aras'ın bağırmasıyla herkes susmuştu.
"Ben yapmadım! Kimseyi taciz etmedim!"
Aras tüm gücüyle bağırırken insanlar korkmuştu.
"İşte senin gerçek yüzün bu!"
"Canavarsın sen!"
"Melek rolü yapan şeytan!"
Antiler daha da üzerine giderken ellerindeki içecekleri atmaya devam ediyordu.
Bir anti fan elindeki büyük boy soğuk kahveyi havaya kaldırıp suratına doğru atarken Aras hiçbir şey yapamadan yüzüne doğru gelen kahveye bakıyordu.
Kenetlenmiş vücudunda sadece göz kapakları oynuyordu.
Gözlerini yumup ölmeyi hiç olmadığı kadar ilk defa şu an istemişti.
On saniye küsur sonra gözlerini açtığında karşılaştığı sadece iki çift gözdü. Hasret kaldığı iki çift gözdü...
Aylin kahveyi havaya kaldıran anti fanı gördüğü an harekete geçmiş, Aras'ın önüne siper olmuştu. Bütün bunlar üç saniye içinde gerçekleşse de Aras için bir ömür gibi gelmişti.
Aylin elindeki hırkayı Aras'ın kafasına atıp belinden tutarak kalabalıktan kurtarmaya çalışırken Aras'ı destekleyen fanları korumalık görevi üstlenmiş Aras ve yüzü görünmeyen Aylin'e yardım ediyordu.
Aras hırkanın altından yüzünde maske olan fakat gözleri görünen Aylin'e bakmıştı.
Endişesi ve korkusu gözlerini dehşete düşürürken gelen taksiye el sallayıp durdurmuştu.
Aceleyle kapıyı açıp Aras'ı arkaya bindirdikten sonra fanlara hızlıca teşekkür edip diğer kapıdan binmişti.
Taksiciye adresi söyleyip çabucak gitmesini söylerken Aras'ın fanları, anti fanların arabanın önüne geçmemesi için etten duvar örmüşlerdi.
Taksici hızla gözden kaybolurken Aylin hırkayı kafasından çıkarmayan Aras'a dönmüştü.
Sessizce elleri dizlerinin arasında oturuyordu.
Aylin hırkayı kafasında yavaşça çektiğinde kocaman masumca bakan bir çift gözle göz göze gelmişti.
Aylin çantasından çıkardığı ıslak mendille Aras'ın ayaklarına doğru atılan kahveleri silerken Aras hiçbir şey demeden onu izliyordu.
"Bacağın acıyor mu?"
Aras kafasını sessizce sağa-sola sallayınca Aylin gülmüştü.
Aras yüzünde maske olan Aylin'in güldüğünü kısılan gözlerinden anlamıştı.
"Müzik dinlemek ister misin?"
Aras tekrardan sessizce kafasını bu sefer aşağı-yukarı sallayınca Aylin kablosuz kulaklığını çantasından çıkarıp telefona bağlandıktan sonra tekini Aras'ın kulağına takmıştı.
"Sen şarkı açmak ister misin?"
Aras cevap vermeden Aylin'in telefonunu alıp şarkı açmıştı.
(Medyaya koyduğum şarkı Aras'ın açtığı şarkı. Yazmak yerine o şarkıyla bu bölümü pekiştirmek istedim. Lütfen sonuna kadar dinleyip videonun açıklamasını okumanızı rica ediyorum.)
Aylin'in liseden beri İngilizcesi diğer dersleri gibi çok iyi olduğundan dolayı açtığı şarkının sözlerini anlamış ve gözleri dolmuştu.
İkisi sessizce oturup şarkıyı defalarca kez baştan dinlemişti.
Yolun yarısında Aylin omzunda hissettiği ağırlıkla içinde kelebekler uçuşmuştu.
Aras uykusuna yenik düşüp uyuya kalırken Aylin uzun zamandır özlediği Aras'ın kokusunu içine çekiyordu.
***
Aras sessizliğini bozmadan uykulu bir şekilde eve girerken kapıyı açık bırakmıştı.
Aylin gideceğini söyleyeceği an Aras çoktan içeri geçtiği için söyleyememiş bu yüzden söylemek için içeri geçtiğinde Aras koltuğa çoktan yayılmış, sağ kolunu gözlerinin üstüne koyarak uyku moduna geçiş yapmıştı.
"Ben... Gidiyorum..."
Aras hiçbir şey demeden uzanmaya devam ederken telefonu çalınca cebinden çıkarıp baktığında açmadan sehpanın üzerine koymuştu.
Aylin telefona baktığında ısrarla arayan Meral'i görmüştü.
"Açmayacak mısın? Olanlar çoktan internete düşmüştür."
Aras hiçbir şekilde karşılık vermeyince Aylin alıp açmıştı.
"Alo Aras iyi misin?! Bacağın nasıl?!"
"Alo... Meral Hanım..."
"Aylin?! Evde misiniz? Sen niye açtın telefonu?! Aras nerede?!"
"Meral Hanım sakin ol. Aras'ın evindeyiz. O şu an uyumak istediği için açmadı."
"Geleyim mi?"
"Hayır hayır."
"Sen yanında duracak mısın?"
"Uyuyacak zaten. Eve geçerim."
"Tek kalması iyi olmaz psikolojik açıdan. Ben geleyim o zaman."
"O zaman... Ben kalabilirim."
"Gerçekten mi? Emin misin?"
"Eminim. Lütfen güvenin bana."
"Bir şey olursa direkt ara."
"Tamam. Kendinize iyi bakın."
"Sizde. Bak hemen ara."
"Tamam merak etmeyin."
"Görüşürüz."
"İyi geceler."
Aylin telefonu kapatıp koltukta uzanan Aras'ın yanına çöktü.
"Aç mısın? Sette hiçbir şey yemedin. Yani! Seni gözlediğimden değil! Hep Ecrin yemeğini götürüyordu bu aralar götürmüyor o yüzden."
"Lütfen sessiz ol. Uyumaya çalışıyorum."
"Peki... Yemek?..."
"Ne dersem yapacak mısın?"
"Evet."
"Mantı istiyorum."
"Tamam."
Aylin ayağa kalkıp kararlı bir şekilde kafasını sallarken Aras kolunu gözlerinden çekip Aylin'e baktı.
"Gerçekten yapacak mısın?"
"Evet. Hazır mantıların yerini söylemen yeter."
Aras tiye alarak gülerken gözlerini geri koluyla kapatmıştı.
"Hiçbir yemeğin paketlenmiş halini sevmem. O yüzden evde hazır mantı yok. Bizzat kendin yapacaksın."
"Ne?! Kendim mi?!"