ASYA (TAMAMLANDI)

Bởi bencena12

42.1K 3.4K 402

~aşk gerçekten her şeyi affedecek kadar güçlü bir duygu muydu? ~ ~~~~~ "bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım sa... Xem Thêm

KARAKTERLER
1
2
3
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58- +18
59- +18
60
61- +18
62
63
64
65- +18
66
67
68
69
70
71
72 - +18
73
74
75
76
77 - +18
78
79
80/+18
81-Final Part I/+18
81 Final Part II
DUYURU

4

706 53 25
Bởi bencena12

Herkese merhabalarr.. Yeni bir bölümle tekrardan buradayımm..

Bu bölüme kadar gelen herkese selamlar sevgiler.. ❣

Eğer bu hikaye sizi bu bölüme kadar sürükleyebildiyse 1 yıldızı ve fikirlerinizi ondan mahrum etmeyin. Bu minik serüvende sizi yanımda hissetmek çoook isterimmm..💖

Media demirtoşşş :)

"Gel lütfen" cenkin çektiği sandalyeye otururken demirle bir saniye bile birbirimizden gözlerimizi çekmemiştik.

Beyaz gömlek aşırı mı yakışmıştı ona. Kollarını 2 kat kıvırmış rahat bir şekilde masanın üstüne iki yana bırakmıştı. Üstündeki gömleğinin 3 düğmesini açmış elmacık kemiğinin hemen altındaki yazı şeklinde dövmesini ortaya çıkarmıştı.. Dövmeye bayılırdım. O gece bir taraflarım üç buçuk attığı için görmezden gelmiştim ama şimdi tam anlamıyla ilgi alanımdaydı.

Gözleri, masada konuşan adamı takmadan bana bakıyordu. Gerçekten yakışıklı bir adamdı. Peki ben niye ona bakıyordum. Hızla gözlerimi çekip karşımda ilgiyle beni izleyen cenk'e döndürdüm. Yüzünde hoş bir gülümseme vardı. Heyecanlı olduğu bariz bir şekilde belli olurken benim aklım arkasındaki delici mavi gözlere sahip adamdaydı.

"hoşgeldiniz efendim" garson yanımıza gelip menüleri önümüze koymasıyla aklımı toplamaya ve ilgimi cenk'e vermeye çalıştım.

"ne yiyelim"

"bilmem ki. Tercihi sana bırakabilir miyim" gülerek cenk'e baktım. Olur dercesine başını salladı.. Fazla zorlanmadan yemeklerimizi seçip içkilerimizi söylemişti.

"biraz emrivaki yaptım sana umarım kızmamışsındır"

"ısrarın taktire şayan gerçekten" dememle karizmatikçe güldü.

"senin gibi güzel bir kadınla yemek yemek için bu çabam az bile" yanaklarıma kan hücum ederken tek kaşım havalanmıştı. Güzel bir gülümseme yolladı bana..

"eee cenk bey madem bu bir tanışma yemeği sanırım ilk önce kendinizi tanıtmanız gerekiyor"

"sanırım öyle. Aslında ilk defa bu şekilde ilerliyorum. Ne yapacağımı ben de bilmiyorum ama sanırım adım soyadımla başlamam gerekiyor" demesiyle güldüm. Sempatik bir adamdı ama şansı yoktu. Hele mavi gözlü titan arkasında otururken. O şuan burada olmasaydı daha çok ilgimi cenk'e verebilirdim hatta bir şeyler de hissedebilirdim belki ama şuan pek olası değildi.

Karşımda bana dünyanın en güzel varlığıymışım gibi bakan adamı değil hayatıma fırtına gibi girip fırtına gibi çıkan Demir denen titanı düşünüyordum.

"sanırım öyle yapman gerekiyor" dememle garsonun siparişlerimizi getirmesiyle, gitmesini bekledik.

"Ben Cenk Arslanbey. 32 yaşındayım. Cumhuriyet savcısıyım" demesiyle ikimizde dayanamamış aynı anda kahkaha atmıştık.

"cidden çok komik bir durum oldu"

"kesinlikle" içkisinden bir yudum aldı. "kendimi lisede ilk kez bir kıza açılmaya çalışan ergen gibi hissediyorum"

"kesinlikle öyle gözüküyorsun"

"sağol ya" demesiyle şımarıkça omuz silktim. "ben seni baya tanıyorum aslında" tek kaşım merakla havalandı.

"ah nehir"

"onun suçu yok aslında ben çok üsteledim. Resmen illallah etti benden ama ne yapalım insanın harika bir kız arkadaşı olunca biraz kafası ütülenmek zorunda." karizmatikçe güldü. İltifatı karşısında utanmıştım. Umarım yanaklarım ergen kızlar gibi kızarmamıştır..

"teşekkür ederim iltifatın için. Neler öğrenmişsin bakalım" içkimi elime alırken muzipçe bakmıştım ona.

"Çok yüzeysel. Ben çok daha derin tanımak istiyorum seni Asya" diye itiraf etmesiyle yudumladığım içkim zorla boğazımdan aşağıya inmişti. Neye bu kadar şaşırmıştım ki bunun için burada değil miydik zaten. Bu konularda o kadar acemiydim ki. Şuan sadece kaçmak istiyordum. Hiç benlik değildi bu olay onu bir kez daha anlamıştım.

"önce yüzeyselden başlayalım bence"

"sen nasıl istersen. Adını sormayla başlamalıyım sanırım" demesiyle bir kahkaha daha atmıştım. Espritüel bir adamdı.

"o kadar da yüzeysel değil cenk"

"o zaman girişi sana bırakıyorum"

"yandık desene."

"sen de benim gibi acemisin dimi bu konularda"

"hem de çok fena. İlk yemeğe çıktığım kişisin"

"hayatta İnanmam. Bu kadar güzel bir kadının peşinden ben gibi yüzlerce erkek koşmuştur"

"inkar edemem koştu ama pek benlik değil ilişkiler" dürüstlükle itiraf ettiğimde ilgiyle kaşını kaldırdı.

"umarım bu fikrini deği.."

"iyi akşamlar avukat" cenkin sesini kesen keskin sesle gözlerimi, tepemizde dikilip kitlenmiş gibi bana bakan demir'e çevirmiştim. Öyle yoğun öyle sert bakıyordu ki. Yüzü normaldi ama gözlerindeki o bakış nedense ürkütmüştü beni..

"demir" tek elini cebine atmış rahat biraz da alaycı bir tavırla cenk'e göz ucuyla baktı. Sonra yine bana döndü.

"merhaba avukat" dışarıdaki elini bana doğru uzatırken kaşlarım çatılmıştı. Bana avukat deme dememe rağmen inadına yapıyordu. Ayıp olmasın diye uzattığı eline yavaşça elimi bıraktım. Sert eline rağmen elimi yumuşacık bir his kaplarken bir hoş olmuştum.

"merhaba" dememle gözüm cenk'e gitmişti. Tek kaşı havada bir saniye bile onu kale almayan adama bakıyordu.

"seni görünce bir selam veriyim dedim. Arkadaşın mı" elinin içindeki elimi hafifçe sıkmasıyla yavaşça çektim.

"evet tanıştırayım cenk" elimle cenk'i göstermemle yandan, kibir dolu bir bakış atıp yine bana döndü.

"görüşmeyeli nasılsın" kaba tavrı karşısında kaşlarım çatılmıştı. Kaba insanlardan nefret ederdim..

"iyiyim. Sen de iyi gözüküyorsun"

"sayende"

"sen nereden tanıyorsun bu adamı Asya" cenk en sonunda görünmez sayılmaya daha fazla katlanamamış sert bir tavırla araya girmişti.

"asıl sen nereden tanıyorsun demir'i" diye merakla sordum. İşler iyice garipleşiyordu. İlk babam şimdi de cenk. Demiri bir tanımayan bendim sanırım.

"kendisi bizi ziyaret etmeye bayılıyor"

"asıl siz beni görmeye bayılıyorsunuz savcı"

"cumhuriyet savcısı"

"ne fark eder hepiniz aynı şeysiniz"

"neymişiz" cenkin yerinde daha da diklenip atak yapmasıyla demir, kibirli ve alay dolu bir gülümsemeyle ona döndü.

"yalancı ve iftiracı" diye tısladı. Cenkin yüzü sinirle kasılırken demir onun aksine keyifle gülüyordu. Ama ikisinin de gözlerinde aynı ifade vardı. Birbirlerinin düşmanı gibi bakıyorlardı. Daha fazla bu soğuk savaşa dayanamayıp araya girdim. Resmen testesteron savaşı çıkmıştı.

"beyler lütfen."

"müsaade edersen kurt, randevumuza devam etmek istiyoruz. Fazlalık olduğunun farkında mısın" cenk, demir'e karşı umursamazca konuşup tabağındaki eti kesmeye başladı defol git dercesine. Demirin bu tavrı umursamadığı o kadar belliydi ki. Bana bakıp küçümseyici bir bakış attı. Bu da neydi şimdi böyle. Sinirden gözüm yerinden çıkacakmışcasına seyirdi. Yavaşça ellerini masaya koyup cenke doğru eğildiğinde ne yapmaya çalıştığını hem şaşkınca hem de merakla beklemeye başlamıştım.

"savcı, bu avukat sana bakmaz" demesiyle "demir" diye şaşkınca ve sertçe çıktım. Beni takmayıp "Çok sevdiğin bir dostundan uyarı" diyip yavaşça diklendi. Tek eli cebine giderken bana çatık kaşlarıyla alay dolu bir bakış atıp "iyi geceler" diyip ayrılmıştı masadan. Neydi bu yersiz şovu Allah aşkına.

"nereden tanıyorsun bu herifi Asya" cenk'in sert sesi kulağıma dolduğunda gözlerimi demirin sırtından alıp cenke çevirdim.

"asıl sen nereden tanıyorsun" diye atak yaptım bende. Cidden kimdi demir. Yargıtay başkanının masasında dosyası olan, bir savcının yakından tanıdığı bu adam kimdi. Neden ona kurt diyorlardı. Olayı neydi. Sorular yine sinsice beynime doluşup merakımı arşa çıkarırken huzursuzca kıpırdandım.

"gizemli herifin teki."

"nasıl bir gizem"

"cidden randevumuzu bu herifle mi mafedicez Asya"

"merak ettim. Biliyorsun eski bir avukatım merak duygumu uyandırdın" diye konudan onu uzaklaştırmamaya çalıştım. Cenkte bazı cevaplarım saklıydı.

"gizem işte. Bir şeyler döndürüyor ama bir türlü ortaya çıkaramıyoruz" diye sinirle geveledi. Daha da meraklanmıştım.

"ne gibi şeylerden şüpheleniyorsunuz ki" ağzıma küçük bir et parçası atarken çok meraklı gözükmemeye çalışmıştım ama meraktan ölüyordum. Karanlık bir adam mıydı. Hadi ama düzgün biri olsaydı ıssız bir ormanda ağaca bağlanmış işkence görüyor olmazdı. Saçmalamıştım.

"cidden mi Asya. Lütfen rica ediyorum kapatalım şu konuyu. Zaten sürekli onun muhabbeti dönüyor bir de bu güzel kadının karşısında bunu sürdüremicem" demesiyle mecburen onaylamak zorunda kaldım. İçkimden bir yudum alırken aşırı huzursuzdum. Nedense içten içe polyanna gibi onun iyi biri olmasını istiyordum.

"sen nereden tanıyorsun peki" umursamaz gözükmeye çalışsa da gerilmesinden belliydi tanışıyor olmamızın onu rahatsız etmesi.

"kapattık sanıyordum bu konuyu cenk" hafifçe gülüp içkimden bir yudum daha aldım.

"haklısın. Ee anlatsana neden avukatlığı bıraktın"

"bana göre değil. Fazla adaletsiz bir sistem"

"bir cumhuriyet savcısının karşısında bunu yapma istersen tutuklanırsın" demesiyle zorla güldüm. Kötü bir espri girişimiydi.

"ah pardon. Ama cidden bana göre değil. Zaten zorla okutturuldum. Baştan beri benim tercihim değildi. Şuan olduğum yerde mutluyum"

"agah beyin pek hoşuna gitmiyor bu durum"

"ağlayarak günlüğüne yazabilir" biranda ayağa kalkan demirle dikkatim dağılmıştı. Tek bir kez bile bizden tarafa bakmadan salondan çıktı. Onu şuan kaçırırsam bir daha yakalayamazdım.

"sana diyorum Asya" cenkin, gözlerimin önünde elini sallamasıyla kendime geldim.

"ahh kusura bakma cenk müsadenle lavoboya gitmem gerekiyor"

"tabi, eşlik ediyim mi" hızla yerimden kalkarken "hayır hayır lütfen rahatsız olma 5 dakikaya geliyorum" dememle ayrıldım masadan. Aceleyle salondan çıkarken etrafıma bakınmaya başlamıştım.

"bir şeye mi bakmıştınız hanımefendi" yanıma gelen garson kıza döndüm hızla.

"ah evet az önce bir beyefendi çıktı buradan. Kumral mavi gözlü beyaz göml.."

"demir bey mi"

"ah evet o. Nerede o"

"odasına çıktı."

"odası mı"

"evet buranın ve bütün troy'a zincirinin sahibidir demir bey"

"ah öyle mi ne güzel. Nerede odası acaba onunla görüşmem lazım"

"randevusuz kabul etmez ki"

"beni eder sen söyle lütfen" dememle odasını tarif edince asansörü beklemeyip 2.kata çıktım. Cenki şüphelendirmeden hemen gidip gelmeliydim.

"gel" odanın önüne gelmemle kapıyı tıklatmıştım. O boriton sesini duymamla yavaşça kapıyı açıp kafamı içeri uzattım.

"gelebilir miyim" ne kadar naziktim!

"Asya" kapıyı iyice açıp odaya girdim. "ne işin var burada. Aşağıda bir randevu var sanıyordum" elindeki kalemi hızla çevirirken gergin gözüküyordu.

"seni görmem lazımdı" dememle oturduğu yerde diklenip kollarını masaya dayadı.

"bak sen"

"fazla vaktim yok. Cenki bekletmemem gerekiyor"

"oyalamıyım seni" diyip kapıyı gösterdi. Gözlerimi devirdim. Yavaşça masaya yönelip ellerimi üstüne koyduğum gibi öne doğru eğildim. Tek kaşı havalanmış yüzüne hoş bir gülümseme kondurmuştu. Ne kadar güzel gözüküyordu..

"kimsin sen demir. Hayatıma rüzgar gibi girip rüzgar gibi çıktın. Kimsin sen.. Neden yargıtay başkanının masasında dosyan var. Neden cenk seni tanıyor ve neden sana kurt diyorlar" dememle o da bana doğru yaklaştı. Aramızda az bir mesafe bırakırken algımın dağılmaması için kendimi sıkmıştım. Neden bu kadar güzel kokuyordu. Tam bir aptaldım.

"neden beni bu kadar öğrenmek istiyorsun avukat"

"kimi kurtardığımı bilmek istiyorum. Normal bir adam olmadığın ortada. Ben kimi kurtardım. Azılı bir suçluyu mu yoksa bir katili mi " dememle gülerek geriye yaslandı. Aramıza mesafenin girmesine üzülmem normal miydi.?

"sen çok dizi izlemişim avukat" diye alayla konuşmasıyla tavrı karşısında sinirle ellerimi masaya vurdum. Asla birinin benimle alaylı konuşmasına müsaade etmezdim.

"birincisi bana avukat deme, ikincisi o alaylı tavrını bir daha görmiyim yoksa.." sandalyesinden kalkıp yanıma geldi. Kalçasını masaya dayayıp kollarını göğsünün üstünde bağlarken yutkunmuştum. Ergen kızlara dönmüştüm resmen.

"yoksa.." yüzüme doğru eğilip suratıma üfleyerek kurduğu bu cümle... Ağzım kurumuştu. Gerçekten bana ne olduğunu anlamıyordum.

"yoksa o alayla kıvrılan dudaklarını koparırım" dememle o kahkaha atarken ben kendime saydırmakla meşgulüm. Sedatla fazla vakit geçirmenin yan etsiydi resmen bunlar. Yavaşça elini saçıma doğru kaldırıp kulağımın atlasına koydu. Elini oradan çekmezken alık alık bakıyordum ona.

"nasıl koparırsın mesela öperek mi" demesiyle sinirle saçımdaki eline yurdum ve 2 adım uzaklaştım ondan. Ukala.

"sapık mısın"

"beni yiyecekmiş gibi bakan senken mi? sanmam" öyle kibirli ve kendinden emindi ki. Sinirle yüzünü çizmek istemiştim.

"sa.. saçmalama. Hayal dünyan genişmiş. Seninle düzgün konuşulmuyor anlaşıldı." kapıya doğru yönelmemle tam kapıyı açacaktım ki elimin üstünde elini hissetmem üstüne başımı ona çevirdim. Tam arkamda durmuştu. Bedenlerimiz arasında milimler varken resmen sıcaklık basmıştı beni.

"ne yapıyorsun demir" diye fısıldadım. Yavaşça burnunu saçlarımın arasına sokup bir nefes çekti.

"yemeği bitir"

"ne" kendimi çekim alanından çıkarabilmek için kapıya daha fazla yanaşıp aramızdaki mesafeyi az da olsa açtığım gibi ona döndüm. Ben şaşkınca ve alay dolu bir gülümsemeyle ona bakarken o gayet ciddiydi.

"bitir o adamla yemeği avukat."

"ne haddine" diye tısladım. Yavaşça bana yaklaştı. "uzak dur" desem de dinlememişti. Sanırım bende dinlemesini istemiyordum. Aptal Asya.

"ümit verme ona. sende çok iyi biliyorsun bunun olmayacağını"

"sen.. sen öyle san. Cenk gayet yakışıklı ve kib.. "

"sakın tamamlama" işaret parmağını dudağımın üstüne koyup beni susturduktan sonra yavaşça parmağını kaydırıp gözaltıma getirdiği gibi aşağıya doğru çekti. "buraya bakan her akıllı erkek bunu görür. O salak görmüyor ama ben görüyorum."

"sana öyle geliyor. Gayet eğlenceli ve hoş bir yemek oluyor ve bence bir şansı da hak ediyor" dememle yüzü kasılmıştı.

"kandırma kendini avukat"

"bana avukat deme" diye çıkıştım. Neden derin derin nefes alıyordum. Lanet acemi bedenim resmen bana ihanet ediyordu. Kalbim öyle atıyordu ki.

Bu normal değildi. Sadece adını bildiğim bir adama karşı böyle hissetmemem normal değildi ama öyle şiddetli bir aurası vardı ki elimde olmadan çekimine kapılıyordum..

"Asya" biraz daha dibime yanaşıp kulağıma doğru fısıldadı. Tüm tüylerim diken diken olurken sertçe ittim onu.

"ne yapıyorsun be çekil şuradan" sinirim ona değildi aslında sinirim heyecandan deli gibi atan kalbimeydi. Sinirim kadınlığımda ilk defa hissettiğim ve beni dehşete düşüren sızlamayaydı. Hiç tanımadığım bir adama karşı hele de ben tehlikeyim diye buram buram kokan bir adama karşı bedenimin böyle reaksiyon vermesine deli olmuştum.

Geriye doğru gidip ellerini ceplerine soktu. Öyle dik öyle sarsılmaz gözüküyordu ki.. Gerçekten ergendim ben. Yoksa 27 yaşında bir kadın olarak bu duruştan bile etkilenmemin başka açıklaması olamazdı.

"sakın bir daha bana bu şekilde yaklaşma" diye sinirle bağırıp kapıyı açtım.

"kendini Kandırma avukat. Sen bundan daha iyisisin" kapıdan çıkarken söylediği bu cümleyle sertçe kapıyı çarptım. İstediğim cevapları alamamış aksine heyecan ve sinirle dolmuştum. Elim heyecandan çarpan kalbime giderken sinirle elimi oraya vurdum. Aptal..

Tam gitmek için hareket etmiştim ki aklıma gelen ayrıntıyla gözlerimi kapının yanındaki tabelaya çevirdim.

DEMİR KARAKURT

Demek soyadı Karakurttu. Hadi ama lakabı bu kadar basit bir sebepten miydi. Güldüm. Hızla yemek salonuna inerken cenki çok beklettiğimin farkındaydım. Tam içeri girmiştim ki onun da ayağa kalktığını gördüm.

"ah bende sen gelmeyince bir şey oldu sandım. Sana bakmaya geliyordum."

"Kusura bakma midem biraz kötü oldu" yerime oturmamla o da oturdu.

"iyisin dimi istesen kalkalım" diyince onu onaylamak için can attım ama o gıcık herif yüzünden saatlerce oturacaktım.

Yemeği bitirmiş! Sırf bunu dediği için en 1 saat daha cenkle oturmaya kendimi zorlayacaktım.

"iyiyim iyiyim oturalım lütfen. Hem daha doğru düzgün sohbet bile etmedik" gerginliğimi atmak için içkimden bir yudum alırken kocaman gülümsedi. Kahretsin demir haklıydı. Ona umut veriyordum. Bunu fark etsem de sırf ona inat bencilce oturmaya devam ettim..

******

"kalkalım mı artık" 1 saat demiştim ama sohbet o kadar güzel ilerlemişti ki 2 saattir oturuyorduk. Gerçekten cenkle harika iki dost olabilirdik tabi eğer ilişki konusunda takıntı değildiyse.

"kalkalım tabi nasıl istersen. Yordum mu seni"

"ah hayır ama yarın önemli bir sipariş teslimimiz var çok geç gitmesem iyi olur"

"tamam o zaman." demesiyle eli yavaşça masanın üstündeki elimin üstüne gitmişti. Temasıyla irkildim.

"bu gece çok güzeldi Asya inan. Kabul ettiğin için çok teşekkür ederim. Aslında amacımı biliyorsun yani ciddi bir ilişki ve ilerisi" demesiyle gergince gülümsedim. Elimi çekmek istesem de bırakmamıştı. Kaşlarım hafifçe çatıldı. "çatılmasın o güzel kaşların. Sadece hislerimi biraz olsun sana iyi aktarabilmek için temas ettim"

"temassızda hissedebiliyor..."

"hadi herkes evine kapatıyoruz" biranda yemek salonuna yayılan kükremeyle irkilerek cenkteki bakışlarımı çekip sesin geldiği yöne çevirmemle bize doğru sinirle gelen demiri görmem şaşkınlığıma sebep olmuştu.

"savcı kapatıyoruz hadi topla tezgahını" diye hırladı. Sinirle kısılmış gözleri birleşmiş ellerimize giderken sertçe, cenkin elimin üstündeki elini çekti.

"napıyorsun lan sen" demirin yaptığıyla cenk hiddetle ayağa kalkınca şaşkınlıkla ikisine bakakalmıştım. Demirin bu yaptığı da neydi.

"kapattık diyorum savcı kapattık almıyor mu o koca kafan"

"ulan seni bir kapatır.." cenkin cümlesini yarıda kesen demirin yakasına yapışmasıydı. Korkuyla bir çığlık atıp demirin yanına geldiğim gibi ellerine asıldım. Kalabalık restoranttaki herkes vuku bulan olay karşısında şaşkınlıkla bizi izlemeye başlamıştı.

"napıyorsun sen " dememle hiddetli bakışlarının hedefi ben olmuştum. Öyle ürkütücüydü ki..

"anlamıyor beni kıt beyinli kapattık diyorum. Benim dükkanım değil mi Ka pat tım" diye son cümleyi cenkin suratına bağırarak hecelemişti.

"bırak ulan beni şerefsiz" cenk sertçe demirin ellerini çekti yakasından. "bunun hesabını ödeticem sana. Yürü Asya" demesiyle sertçe eli bileğimi kavrarken aynı sertlikle kıskacından demir tarafından kurtarılmıştı. Acıyla bileğimi tuttum. Ne ypıyordu bu aptal testesteronlar Allah aşkına. Neyin ortasına düşmüştüm.

"sen kime yürü diyorsun lan it herif " demir hiddetle bağırıp tam cenk'e doğru atak yapmıştı ki ikisinin arasına girdim.

"napıyorsunuz siz ya" diye bağırdım sinirle. Bir ona bir cenke bakarken beni takmıyorlar resmen birbirlerini öldürmek istercesine birbirlerine bakıyorlardı.

"çekil aradan Asya da şuna hakettiğini veriyim" diye sinirle tısladı cenk. Cidden bu yaşadıklarım gerçek miydi.

"ulan sen kimsin ödlek herif" demirin yumruğu cenkin suratına inerken korkuyla bağırdım.

"cenk" masanın üstüne düşmüş cenk'e eğilmemle kolumda hissettiğim elle hızla demire doğru çekildim. Bedenim sertçe bedenine çarparken sinirle bakmıştım aynı sinirle bana bakan mavi gözlerine.

"bırak çabuk beni. Ne yaptığını sanıyorsun sen hayvan herif"

"bırak lan onu" yine hızla kolumdan çekilirken bu sefer cenk atılmıştı demirin üstüne. Ortam resmen Türk filmine dönmüştü.

"aptallar" diyip hırsla çantamı masadan aldığım gibi çıkışa yöneldim. Gerçekten aptaldılar.

"Asya" aynı anda ikisinden de adımı duymamla arkamı dönmeden hızla dışarı çıktım.

"taksi çağırır mısınız" dememle arkamdan "gerek yok" diye bir kükreme gelmişti.

Gerçekten sinir krizi geçirecektim şimdi. Sinirle demire döndüm. Gözüm onun arkasından koşarak dışarı çıkan cenke giderken işin daha da sarpa saracağını anlamam gecikmemişti.

"benimle geliyorsun avukat"

"bırak bileğimi hayvan herif. Sen kimsin ya kimsin ne hakla bana böyle davranırsın" diye bağırmamla bileğimi hızla çekmeye çalışsam da bırakmamıştı.

"bırak lan kızı" cenk hızla yanımıza gelirken demir sertçe itti onu.

"çekil ayağımın altından ezmiyim seni böcek gibi" diye hırladı. Önümüzde siyah bir jeep dururken gözüm, gördüğüm detayla şaşkınlıkla açılmıştı. Pastahanenin önünde duran arabayı sağ kapısındaki çizikten tanımıştım.

Cidden pastahanenin önünde 1 haftadır duran demir miydi. Ama neden. Aklım allak bullak olurken demirin sesiyle kendime geldim.

"gel Asya"

"ne.. nereye"

"beni öğrenmek istemiştin. Gelirsen öğrenirsin" demesiyle arabanın kapısını açtı. Gözlerim cenke giderken bileğimi demirin elinden kurtardım. Korkunç bir yüzle bana baktı.

"bu kaba kuvvetine boyun eğipte seninle geleceğimi sanman büyük aptallık. Beni hiç tanımıyorsun Karakurt. Ergen kızlar gibi kaba ve dikte erkeklerden hoşlanacak yaşı çoktan geçtim. Bu gece buraya bir adamla geldim onu göz ardı edipte böyle bir terbiyesizliğe imza atmıcam" diyip cenke doğru döndüm.

Cenkin yüzünde oluşan zafer gülümsemesi gözlerimin önüne serilirken onunla gitmem şansını kaybetmişti bu gülümseme sayesinde. Onunla da gidip demir karşısında egosunu kabartmıcaktım. Ben ikisi arasında bir ego savaşı değildim.

"bana bir taksi çağırır mısınız hemen" cenki es geçip valeye doğru gittim. Vale demire hızla bir bakış atıp bir süre yerinde durdu. "hemen dedim sana" diye bu tavrına katlanamayıp bağırmamla hızla kulağındaki mikrofona doğru konuşmuştu. Sanırım bu gece herkes beni çileden çıkarmak için anlaşmışlardı. Saniyeler içinde taksi önümde dururken binmeden önce ayakta dikilmiş sinirle bana bakan iki adama da baktım.

"yemek için teşekkür ederim cenk" diyip taksiye bindiğimde arkamda iki tane köpüren adam bırakmıştım. Neydi ikisinin de o şovları Allah aşkına. Ağrıyan başımı ovalarken böyle bir durumu ortasında nasıl kaldığımı düşünüyordu.

Ama her şeye rağmen bu saçma geceden tek karım o titan bozuntusunun soyadını öğrenmiş olmamdı. Kim olduğunu öğrenmem için ona ihtiyacım yoktu. Kafamı taksinin koltuğuna yorgunca bırakırken memnun bir şekilde gülümsedim. Bakalım kimdi bu Demir Karakurt...

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

204K 8K 59
Yıllɑr vɑr ben onu hiç unutmɑdım. O beni sorɑr, hɑtırlɑr mı ki? Ben imkansız aşklar için yaratılmışım, Ne kavuşmayı bilirim ne unutmayı, Kayboldum ku...
291K 12.5K 31
Her şey bir yüzüğü elimden çıkarmam ile başlamıştı ondan sonrasi ise peri masali.... dememi bekliyorsanız gerçekten yanıldınız. Ondan sonrası tam bir...
90.4K 5.6K 19
Toprak ve Hale'nin hikayesi. Bu adam nasıl sevilmezdi ki, sevdiği kadın için her şeyi göze alan ve herşeyden vazgeçen bir adamdı. Toprak," Sen benim...
1.1M 51.5K 60
(Bu isimle yazılmış ilk kitaptır.) Girdiği depresyon sonucu gittiği bir barda birlikte olduğu adamdan hamile kalan Hira, hayatında bir çocuğa yer ver...