sometimes all I think about i...

By goandcrylittlegirl

53.8K 4K 4.8K

+18 Okulun popüler çocuğu Dylan, okula yeni gelen Thomas'a her geçen gün kendini daha da kaptırırken ne yapac... More

Sometimes All I Think About Is You •dylmas
STAY -1-
STAY -2-
STAY -3-
STAY -4-
STAY -5-
STAY -6-
STAY -7-
STAY -8-
STAY -9-
STAY -10-
STAY -11-
STAY -12-
STAY -13-
STAY -14-
STAY -15-
STAY -16-
STAY -17-
STAY -18-
STAY -19-
STAY -20-
STAY -21-
STAY -22-
STAY -23-
STAY -24-
STAY -25-
STAY -26-
STAY -27-
STAY -28-
STAY -29-
STAY -30-
STAY -31-
STAY -32-
STAY -33-
STAY -34-
STAY -35-
STAY -37-
STAY -38-
STAY -39-
STAY -40-
STAY -41-
STAY -42-
STAY -43-
STAY -44-
STAY -45-
STAY -46-
STAY -47-
STAY -48-
STAY -49-
STAY -50-
STAY -51-
STAY -52-
STAY -53-
STAY -54-
STAY -55-
STAY -56-
STAY -57-
STAY -58-
STAY -59-
STAY -60-
STAY -60-
STAY -61-
STAY -62-
STAY -63-
STAY -64-
STAY -FİNAL-

STAY -36-

855 50 112
By goandcrylittlegirl

Biz geldik.

Bölüm smut içerir, dün Darağacı Dansı attım ona da bakmayı unutmayın.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!



















"Sevgilin manyağın önde gideni." dedi homurdanarak Hailey. Derin bir nefes alıp koltukta oturan Elliot'un patlamış dudağını bezle silmeye devam ettim.

"Üzgünüm." Dylan yapmıştı yine yapacağını. Sokakta Elliot'u görmüştü onun dediğine göre. Ardından Dylan laf dalaşını başlatınca, Elliot da susmamıştı yani öyle anlatmıştı bana. Sonu arkadaşım için pek güzel bitmemişti.

"Üzgün olması gereken sen değilsin." dedi gözlerini devirip saçıyla oynarken. "Sevgilimin yüzüne bak. Üzgün olması gereken benim."

"Senin adına da üzgünüm." dediğimde bana o kadar kötü baktı ki gözlerimi kaçırıp bezi suya batırdım ve kanayan burnunu silmeye başladım.

"O gerizekalıdan dediğim gibi ayrıldın değil mi?"

"Ayrıldım tabi, o manyağa ihtiyacım mı var benim?" Haftalık rutinlerimizden biriydi bu da muhtemelen. Arkadaşımı dövdüğü için ondan ayrıldığımda kendi kendine dövmesi karşılığında onunla tekrar sevgili olup olmayacağımı sormuştu. Hayır dediğimde de Elliot'u bir tur daha döveceğini söylemişti. Muhtemelen her zaman olduğu gibi iki üç peşimden koşunca mest olup affedecektim ama bu kimseyi alakadar etmezdi.

"İki hafta önce de öyle diyordun." dedi derin bir nefes alırken. Dudaklarımı büzdüm, iki hafta önce neden ondan yine ayrıldığımı hatırlamıyordum ama yarım saat sonra beni yatağa attığı bir gerçekti. Ne zaman ayrılsak nedensiz bir şekilde sevişirken buluyordum kendimizi. Tabi onların bu kısımdan haberi yoktu.

"Bu sefer ciddiyim." dedim boğazımı temizlerken. Saatine baktı derin bir nefes alıp.

"Hey, Elliot." dediğinde ona dönmesiyle bezi indirdim. "Barışmaları kaç saat sürer?" Dudaklarını büzdü.

"Tahminen kırk beş dakika falan." Gözlerimi devirdim ama güldüler. Ayağa kalktım.

"Sohbetinize doyum olmaz ama beni sinir ettiğiniz için gidiyorum." Ceketimi alıp kapıya yürümeye başladım.

"Bu sefer bir saat dayanmaya çalış!" diye Hailey arkamdan bağırdığında ona orta parmağımı gösterirken evden çıktım. Kendi evime yürümeye başlarken sıkıldığım için yolda bulduğum taşı ayağımla eve kadar götürmeye çalışıyordum.

Bir araba yanıma yanaşıp, benim hızımda ilerlemeye başlayınca derin bir nefes aldım. "Thomas." Takmadım, bu sefer kararlıydım. "Thomas lütfen." Yürümeye devam ettiğimde arabadan indi. Dayancaktım işte üç saat, akılları şaşacaktı sonra.

Adımlarımı hızlandırdım ama kolumdan tutup kendine çevirdi beni. "Özledim." Gözlerimi devirdim.

"Yarım saat önce ayrıldık geri zekalı, ne duygu sömürüsü yapıyorsun?" Kaşları havalandı çok saçma bir şey demişim gibi yüzüme bakarken.

"Ayrılmak mı? Kim demiş?" Şokla dudaklarım aralanırken şaşkınlık ve öfke karışımı ile kendimi işaret ettim.

"Ben demiş olabilirim belki?" dediğimde omzunu silkti.

"Benden ayrıldığını söylemen, ilişkimizin bittiği anlamına gelmiyor?" dedi kaşlarını kaldırırken tekrar. Gözlerimi kıstım, "Öyle mi?" der gibi.

"Benden ayrıldığını söylemen ilişkimizin bittiği anlamına gelmiyor." diye Amerikan aksanı yapıp onu taklit ettiğimde dudakları kıvrıldı. Yüzüme bakmaya başladı aptal bir gülümsemeyle.

"Bir daha yapsana?" Kaşlarım çatıldı. Sinir olması gerekiyordu aslında, neyi yanlış yapmıştım?

"Of bırak beni ya!" dedim kolumu ondan çekerken. "Elliot'u dövdün. Ne bekliyordun?" Ellerini cebine yerleşirip bana baktı dudaklarını birbirine bastırıp. Gevşekçe sırıttı.

"Ne olmuş yanı aşkım? Haketti ki dövdüm." Beni ciddiye bile almıyordu şerefsiz.

"Sinir hastasısın Dylan. Yemin ederim." Omzunu silkti.

"Delirtmesin o zaman beni." Gözlerimi devirip tekrar arkama döndüğümde belimden tutup kendine çevirdi beni tekrar. "Yeter ya. Uzadı bu." Kolumdan tutup çekiştirmeye başladı beni.

"Ne yapıyorsun?" dedim şokla. Beni zorla arabaya bindirdi ve çalıştırdı arabayı. "Dylan ya, bir saat sürecek diye iddaya girmiştik! Bozuyorsun!" dedim huysuzca. Göz ucuyla bana baktı.

"E iyi tamam, yarım saat de evde ayrı otururuz." Genişçe sırıtarak başımı salladım. Başımı koltuğa yasladığımda gözlerini devirdi. "Salak mısın Thomas?" Yüzümdeki sırıtma silinirken doğruldum, geçirdim bir tane kafasına.

"Kes sesini şerefsiz, affetmedim hala seni." Evin önüne geldiğinde sırıtarak durdurdu arabayı.

"Ben göstereceğim şimdi sana sesini kesmeyi." Kaşlarım çatılırken arabadan indi ve kapımı açtı. Sertçe yutkunarak indim arabadan.

"Oldu o zaman, babam beni çağırıyor. Kalkayım ben." Arkamı dönüp gitmeye çalıştım ama belimden tutarak kendine yapıştırdı beni.

"Nereye gidiyorsun?" Dudaklarını boynuma bastırdı ve eve doğru çevirdi beni. Ben geri geri gitmeye çalışıyordum ama o daha fazla güç uygulayıp eve adım adım yaklaştırıyordu beni.

"Babamın amcası doğum yapmış! Aksiliğe bak!" Ona doğru dönüp eğilerek kapı ile arasından geçmeye çalıştım ama belimden tutarak doğrulttu yine beni. Kapıyı kapattı ve koltuğa yürütmeye başladı beni gülerek.

"Koltuğum çok rahat, biliyor musun?" Göğsümden beni ittirdiğinde koltuğa düştüm. Duraksamadan bacaklarımın arasına girip üstüme geçti. "Yarım saatlik test yapabilirsin." dedi. Dirseklerimin üzerinde yükselerek ona baktığımda bana eğildi.

"Sonra yaparım ben test." Umursamadan dudaklarını boynuma bastırdığında dudaklarım aralandı ama inlememi engelledim zar zor. Eliyle pantalonumun üstünden aletimi kavradığında dirseklerimi indirdim.

"İstemiyormuşsun gibi davranma." dedi gülerek. Başını boynumdan çekip gözlerime bakarak siyah gömleğimin düğmelerini çözmeye başladı. Göğsümü aralayıp gözlerimin içine bakarak dudaklarını göğsüme bastırdı. Dudaklarım aralık ona bakarken ellerimi saçlarına götürdüm, dişleriyle çekiştirdiğinde inleme döküldü dudaklarımdan. Yüzünde bir gülümseme oluştu.

"Hoşuna gidiyor mu?" Başımı salladım hafifçe. Tekrar dudakları ile emmeye başladığında inleyerek başımı geriye attım. Güzel hissettiriyordu.

Dudaklarını aşağıya indirmeye başladığında ona baktım tekrar. Pantalonumun düğmesini çözdü ve sırıtarak dişleri ile fermuarımı indirdi gözlerimin içine bakarak. İç çamaşırımın üstünden dudaklarını bastırdığında inledim.

Tamamen çıplak kalmamız bir dakika bile sürmemişti, galiba bunun Dylan ile alakası da çoktu. Libidosu çok yüksekti ve ona yetişemiyordum. Her dakika benimle sevişmek istiyordu, ona isteğinin ne kadarını verebiliyordum emin değildim.

Dudaklarını dudaklarıma bastırıp elini kalça aramdan çekerken, genişletmeyi bıraktı beni. Islak parmaklarına bakıp gülümsedi ve bacaklarımı ayırdı biraz daha, hafif havaya kaldırmamı sağladı. Aletini kalça aramda hissettiğimde nefes nefese gözlerine baktım. Üstüme eğildi, "Seni zevkten ağlatmak istiyorum altımda." diye fısıldadı kulak mememi dişlerinin arasına alıp çekiştirirken.

"Yap o zaman." dedim. Benimle sevişirken kirli konuşmaya başlıyordu, ben de yükseliyordum istemsizce. Altta ya da üste olması fark etmeksizin aşırı arsız ve azgının tekiydi. Ama altıma geçtiğinde daha da terbiyesizleştiğini kabul etmem gerekirdi galiba.

Aletini girişime sürttü ve yavaşça girdi içime. Kollarımı omzuna dolarken inleyerek başımı sağıma yatırdım, alt tarafımda hafif bir sızlama oluşmaya başlamıştı. Çıkıp tekrar girdiğinde inlemem salonda yankılandı ve şöminenin alevinin seslerine karıştı.

Çenemdem tutup gözlerine bakmamı sağlarken tekrar içime girip çıktığında kahvelerine bakarak inledim. Hızını arttırıp tempo ile içimde hareketlerine devam ederken ne başımı çevirmeme izin verdi, ne de gözlerimi kapatmama. Her derinliklerime gömüldüğünde ellerimi geniş omuzlarına bastırıyor ve gözlerinin içine bakarak başka bir inleme gönderiyordum salona. Kaşları hafifçe çatılmış ve boynunda bir damar belirginleşmişti. Hafif terlemiş ve nefes nefese beni izliyordu.

Eline boşaldığımda acıdan ve zevkten sulanmış gözlerimle ona baktım, vücudum ileri geri sallanmaya devam etti koltukta inlemeler eşliğinde. Gözlerim arkadaki hareketliliğe kaydığında şokla aralandı. "Dylan..." Daha sert girdi içime. "Ah..." Gözlerimi yumdum. Annesi ve babasının yanında bu kadar büyük inlemiş olamazdım. Konuşmama izin vermiyordu. Utançtan ölecektim şimdi.

"Söyle bebeğim..."

"Annenler..." dedim zar zor. Hareketleri dururken başını hızla baktığım yere çevirdi. Utançla yüzüm yanarken bize çok normal bir şeye rastlamış gibi bakan anne ve babasından çektim gözlerimi. Başımı koltuğun yastıklarına doğru çevirdim. Bacaklarımı kapatıp üstüme bir şey giymek istiyordum ama üstümdeki Dylan buna pek olanak vermiyordu.

Göz ucuyla Dylan'a baktım, koltuğun kenarındaki örtüyü üstümüze çekti. "Anne!" dedi genişçe sırıtarak. Utancımdan yerin dibine girecektim şimdi. "Bana tatilde olacağınızı söylemiştiniz."

"Sen de eve erkek atacaksan odana atacağını söylemiştin." Sessizce oflayarak ellerimle yüzümü kapattım. "Thomas mı o?"

"O." dediğinde ona baktım, çok normal bir şeymiş gibi bana göz kırpıp omzunun üstünden geri annesine döndü. "Neden erken döndünüz?" Dylan içimde daha da sertleşmeye başlamıştı ve hareketsiz durduğu için rahatsız olmaya başlamıştım. Garip hissediyordum.

"Bir saat sonra geri geleceğiz, yemek falan yeriz. İşini hallet. Bir saatin var." dedi babası. "Çıkalım hadi." Adım sesleri uzaklaşmaya başladı. Kapının kapanma sesi geldiğinde üstümüzden indirdi örtüyü. Sırıtarak bana baktığında yüzümü ona çevirdim. Kahkahalarla gülmeye başladı.

"Suratının haline bak! Kıpkırmızı olmuşsun." Yanağımdan öptü. Rahatsızca ona doğru ittirdim kendimi. Sadece bu utanç verici dakikaları aklımdan atmak istiyordum.

"Devam et." diye homurdandığımda üstüme eğildi.

"Yeter ki sen iste." Dudaklarını tekrar dudaklarıma bastırırken sertçe içime girmeye kaldığı yerden devam etti. Zevk ve acı tekrar vücudumu sardığında ellerimi yine omuzlarına çıkarttım.

Bir süre sonra içime gelip, yavaş yavaş hareketlerini durdurdu ve çıktı içimden. Nefes nefese yanıma uzandığında başımı çevirip gözlerine baktım. Gülümseyerek çenemdem tutarken okşamaya başladı. "Seni seviyorum." Gülümsedim.

"Ben de seni seviyorum." Kolunu üstüme atıp saçlarımı okşarken dudaklarımdan öptü. Karşılık verirken içimin titremesine engel olamadım.

***

"Dylan ile güzel bir arkadaşlığın var." dedi babam gözlüğünü çıkartıp gözlerini bana çıkartırken. Babam dışında annem ve abim sevgili olduğumuzu bildiği için bana odaklanmıştı şimdi.

"Öyle." dedim sessizce.

"Her kötü anında yanında oldu, cidden iyi bir dost olmalı." Başımı salladım ve gülümsedim.

"Senin hiç olmadı mı?" diye sorduğumda derin bir nefes aldı.

"Oldu." Devamının olumsuz bir cümle ile geleceğini anlamıştım. "Çok yakındık lisede. Gay olduğunu öğrendim ve bitirdim arkadaşlığımızı tamamen." Annem babama baktı yavaşça.

"Neden?" Omzunu silkti.

"Şimdiki gençler gibi düşünmüyorum. Bu da benim düşüncem sonuç olarak. Normal bulmuyorum. Bir erkeğin bir erkeği sevmesi sadece cinsellik içindir. Bu da saygı duymam gereken bir şey değil." Bilgisayarına odaklandı tekrar.

"Ben gay olsaydım ne yapardın?" diye Realm sorduğunda ona baktı yavaşça.

"Nişanlın var Realm."

"Diyelim ki başka bir evrende ben gayim. Ne yapardın?" Ona bakmaya başladı.

"Benim oğlum gay olamazdı. Sizi öyle yetiştirmedim." Annem güldü alayla. Ona döndü. "Ne?" Babama olan kırgın bakışlarımı engelleyemiyordum. Beni hiçbir zaman anlamayacaktı.

"Bazen eski kafalı olduğunu düşünüyorum." Babam derin bir nefes aldı.

"Sonuç olarak üç oğlumuz var ve birisi aşkı bilmiyor, diğer ikisi de tamamen düz. Değil mi?" Annem bir şey demeden ayağa kalktığında kaşları çatıldı. Realm de arkasından çıktığında bana kaydı gözleri.

Farklı bakmaya başlamıştı, kafasını düşünceler kurcalıyor gibi. Bir şeyleri anlamamlandırmaya çalışan bakışlarından korktum ve gözlerimi indirdim yere. "Bu akşam nereye gideceğim demiştin?" diye sorduğunda kendimi hızla toparlayıp rahat bir tavır yerleştirdim yüzüme ve gözlerine baktım.

"Dylan'ın annesi yemeğe davet etti." O basılmadan sonra sıvışmaya çalışmıştım ama akşam yemeğine gelmezsem darılacağını söylemişti. "Gidebilir miyim?"

"Hayır." dediğinde elim bileğime gitti istemsizce. Gözleri kaydığında ona belli etmemeye çalışarak geri çektim elimi. "Neden sürekli Dylan'da kalıyorsun?" Kalbimin gürültüsünü duyacak diye korkmaya başlamıştım. Bir şeylerin farkına varıyordu, aptal değildi. "Ne yapıyorsunuz onda?"

"Oyun oynuyoruz, dışarı çıkıyoruz diğerleri ile birlikte falan." dedim onunla göz teması kurmadan. Bir yere dalmış gibi davrandım. Umrumda değilmiş gibi.

"Kız arkadaşın yok mu? Onunla çık dışarı." dediğinde donakaldım. Direkt olarak bu konuya geçmişti. "Kız arkadaşın var mı Thomas?" diye sordu. Sesinde kuşkucu ton ile sertçe yutkundum. Gözlerine baktım. Başını hafif yana eğdi kaşları çatık. "Sana bir soru sordum." Kendime gelmeye çalıştım. Bilerek soruyordu. Beni deniyordu.

"Var." dediğimde başını salladı ve masadaki bilgisayarının kapağını indirip ayağa kalktı.

"Bu cumartesi beni tanıştır. Eve davet et." Salondan çıkmadan önce bana baktı. "Ve bu akşam Dylan'lara gitmeyeceksin. Sürekli onlardasın." dedi ve yukarı çıkmaya başladı.

Bacaklarımın arasına sıkıştırdığım titreyen ellerimi dizlerimin üstüne koydum. Anlamış mıydı?

Anladıysa neden tepki vermiyordu?















Anladı mı?

Yorum ve vote atmayı unutmayın. Sonra görüşürüz.

Continue Reading

You'll Also Like

586 184 21
*Çeviridir. *** Castiel bacaklarını yatağın kenarından sarkıttı ve öne doğru eğilerek altındaki giysiyi düzeltti. Bir an için Dean'in dizini (Şimdi...
502K 57.5K 34
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
7.8K 645 13
"Neden parayı bu kadar çok seviyorsun?" Sinan'ın bir anda attığı soru önce grubun sessizleşmesine sonra ise ona katılırmışçasına sesler çıkarmasına n...
102K 10.9K 34
doğaç, hayatındaki tek dağınıklık cemrehan olsun istiyordu.