Aylin iç çekerek ağlarken Aras donuk bir suratla izliyordu.
"O kadar da duygulu değil."
"Nasıl değil?! Düşünsenize yaşlı bir babasınız dinlenip hayatın keyfini çıkarmak yerine hâlâ çocuğunuz için çalışıyorsunuz! Üstüne çocuğunuz size kötü davranıyor!"
Aylin daha çok ağlamaya başlayınca Aras gülmeye başlamıştı.
"Şu an çok komiksin."
"Ortada gülünecek hiçbir şey yok!"
"Var, suratın!"
Aras daha çok gülerken Aylin ağlıyordu.
"Ah daha fazla ağlama, gülmekten karnım ağrıyor."
Aylin burnunu silip mutfağa su içmeye giderken Aras telefonunu eline alıp nefret yorumlarına göz gezdiriyordu.
"Ne yapıyorsunuz?! Cidden! Küçük çocuk gibisiniz!"
Aylin Aras'ın telefonunu elinden çekip almıştı.
"Sosyal medya veyahut telefona bakmak yasak diye koşul vardı!"
"Tamam özür dilerim. Şimdi ver telefonumu."
"Hayır."
Aras ayağa kalkıp Aylin'den telefonu almaya çalışıyordu.
"Uğraştırma beni."
"Siz beni uğraştırıyorsunuz."
Aras Aylin'in elinden telefonu çekerken ayağına bastığı için Aylin geriye adım atamayıp sendeleyerek geriye doğru düşerken Aras Aylin'in belini kavrayıp kendine yapıştırmıştı.
"Dikkat etsene kendine!"
Aylin havada olan ellerini düşmenin verdiği hisle Aras'ın boynuna dolamıştı.
"Ben..."
Aylin hızlıca Aras'ı itip telefonunu eline vermişti.
"Filme devam edelim."
Aylin hiçbir şey olmamış gibi davranarak utandığını ve etkilendiğini fark ettirmemeye çalışıyordu.
Aras telefonunu cebine koyup yanına otururken Aylin uzaklaşmıştı.
Aras rahatsız olmaması için Aylin'den uzaklaşıp filmi açmıştı.
***
Aylin Aras'ın omzunda uyuya kalırken Aras da Aylin'in kafasına kafasını koyup uyuyakalmıştı.
İkiside yorgunluktan bitkin düşmüş huzurlu bir uyku çekiyordu.
Aylin bütün gün boyunca sette yorgunluktan ölürken çıkan saçma sapan haberlerden sonra apar topar Aras'ın yanına gelip son enerjisini onun için harcamış ve en sonunda yenik düşmüştü yüksek tempoya.
En rahatsız pozisyonda uyuyakalmalarına rağmen ikisininde en tatlı uykularındandı.
Nefes seslerini hissediyorlar, kendilerine has kokuları birbirine karışıp aynı anda soluk alıp veriyorlardı.
Aras ani bir dürtüyle gözlerini açıp etrafa baktıktan sonra omzunda uyuyan Aylin'e bakınca gülmüştü.
"Felç olsam bile bu anı bozmak istemiyorum."
Ama bozmak zorundaydı çünkü Aylin'in boynu sabah kalkınca tutulacaktı.
Aras yavaşça Aylin'in kafasını tutup çekilirken Aylin elleriyle Aras'ın belini sarmıştı.
"Anne..."
Aylin annesini sayıklayıp Aras'a daha sıkı sarıldı.
Aras yavaşça koltuğa uzanırken Aylin'i yanına yatırıp kolunu Aylin için yastık yapmıştı.
"İyi geceler."
***
Aras çoktan uyanmış gülümseyerek Aylin'i izliyordu.
Aylin yavaşça gözlerini açtığında karşısında Aras'ı görünce sıçramıştı.
"Günaydın."
Aylin etrafa bakıp neler olduğunu çözmeye çalışırken Aras hâlâ onu gülerek izliyordu.
"Saat kaç?"
"Sekiz."
"Ne?!"
Aylin apar topar kalkarken Aras bileğinden tutup yanına oturttu.
"Sete gitmeyeceğim. Yani bu demek oluyor ki set bugün yok."
"Birincisi kalkıp gidiyorsunuz, ikincisi siz gitmeseniz bile diğer sahneleri çekeceğiz."
"Proje iptal olur büyük ihtimalle."
Aylin sinirle ayağa kalkıp sesini yükseltmişti.
"Böyle yaparak sizi aşağı çeken insanlara fırsat vermiş olursunuz!"
"Zaten yeterince çekmediler mi?!"
"Kalkıp kendinizi temize çıkarmak yerine burada oturup ecelinizi bekleyen emekli astsubaylar gibisiniz!"
"Aylin yaşadığım şeylerin %1'ini yaşasaydın şu an hayatta olmazdın!"
Aylin bir anda sessizleşmiş ve Aras'ın yüzüne bakmıştı.
"Haklısınız ben kimim ki? Bunları yaşamam için insanların beni tanıması gerekiyor ama o kadar insan tanımıyor beni."
Aylin kapıya giderken Aras peşinden hızla gitmişti.
"Öyle demedim. Lafımı başka yere çektin."
"Gayet öyle dediniz."
"Aylin bari sen yapma."
Aylin sakinleşmeye çalışıp derin nefes alırken Aras'a dönmüştü.
"Tamam sakinim ben."
"Özür dilerim."
Aylin ne yaptığının farkına biraz geç olsada varmış ve sakinleşmişti.
"Bende özür dilerim. Yeterince derdiniz var zaten."
"Diğerleri umrumda değil, seninle aramızın bozuk olmasını istemiyorum."
Aylin'in kalbi hızlı atmaya başlamıştı. Sessizce beklerken Aras gülümsemişti.
"Kahvaltı yapalım."
Aras arkasını dönüp giderken Aylin tişörtünü tutmuştu.
"İşe gitmem gerekiyor, sizinde gelmeniz..."
"Güçlü durmaya çalışacağım ama sete gelemem."
"Sizi zorlamıyorum ama bekliyor olacağım."
Aylin çantasını eline alıp kapıdan çıkarken Aras tekrar boşluğa düşmüştü.
***
"Meral!"
"Efendim?"
İrem Meral'in yanına gidip saatine bakmıştı.
"Aras gelmiyor galiba. Diğer sahneleri çekmemiz lazım."
Meral saatine bakıp iç çekmişti.
"Beklemek hataydı zaten. Başlayı..."
"Başrol olmadan nasıl dizi çekeceksiniz?!"
Herkes sesin geldiği yöne baktığında Aras'ı gördüklerinde şaşırmışlardı.
Hepsi etrafını sararken Aylin uzaktan gülerek izliyordu.
Aras sorulan sorulara cevap vermeye çalışırken etrafa bakınıp Aylin'i görünce gülümseyip kafasını eğmişti.
"Geleceğini hiç düşünmemiştim."
"Benim yüzümden bekleyen insanlar vardı."
"Hâlâ bizi düşünüyorsunuz."
"Olması gereken bu."
Aylin onu böyle görünce mutlu olmuş işlerine devam ediyordu.
///
Aylin dekorasyon ürünlerini taşırken arkasında hissettiği hisle döndüğünde Aras arkasında bekliyordu.
"Kahvaltı yaptın mı?"
"Hayır. Siz?"
"Yaptım."
"Sormak hataydı."
"İlk sahneden sonra bir şeyler atıştıralım."
"Olur. Bekliyorum."
Aylin her bekliyorum dediğinde Aras yumuş yumuş oluyordu.
"Geleceğim."
***
Aras elinde sandviç ve portakal suyuyla Aylin'i sette arıyordu.
"Küçücük bir şey zaten. Nereye kayboldu?"
Aras Aylin'i uzaktan görünce sevinerek yanına doğru sanki çölde su bulmuş gibi gidiyordu.
Her zaman olduğu gibi Aras'ın yolunu Ecrin kesip oyalamaya başlamıştı.
"Aras Bey nereye gidiyorsunuz?"
"Aa... Yemek yemeye gidiyorum."
Aylin Aras'ı görünce yanlarına doğru yürüyordu.
"Birlikte yesek?..."
"Şey..."
"Merhaba."
Aylin gelip sohbete dahil olmuştu.
"Merhaba Aylin."
"Merhaba Aylin abla."
"Siz sohbete devam edin. Görüşürüz."
Aylin ikisini baş başa bırakırken suratı beş karış olmuştu.
***
Aylin set çalışanlarına içecek dağıtıp son kez kontrol ederken telefonuna mesaj gelince cebinden çıkarıp bakmıştı.
"Terastayım."
Aylin mesajı görünce heyecanlanmıştı.
Hızla, çaktırmadan gözden kaybolmuştu Aylin.
Terasın kapısına geldiğinde nefesini kontrol altına alıp saçını düzelterek terasa çıktığında Aras arkası dönük bekliyordu.
"Ne zamandan beri çekici geliyor bilmiyorum ama arkadan bile yakışıklı!"
Aylin arkadan yaklaşırken Aras ayak seslerini duyduğunda arkasını dönüp bakmıştı.
Hafif esen rüzgar ve arkasındaki ılık güneş beyaz gömleği ve kumaş pantolonuyla duran Aras'la ahenk içindeydi.
Makyaj artistinin yüzüne yaptığı yara izleriyle gerçekten bir filmden fırlamış gibiydi.
"Hoşgeldin!"
Gülerken kısılan gözleri ve çıkan gamzeleriyle Aylin'i kendine daha çok çekerken önünde durduğu yiyeceklerin önünden çekilip Aylin'e bakmıştı.
"Biraz düşük bütçeli bir kahvaltı olacak ama..."
"Hiç önemli değil!"
Aylin yere otururken Aras durdurmuştu.
"Ceketi senin için serdim. Üstüne otur."
"Ama siz..."
"Ben iyiyim."
Aylin ceketin üstüne otururken Aras sandviç ve atıştırmalık bisküvileri açıyordu.
"Bir dahakine daha güzel kahvaltı yapalım."
"Bu önemli değil ki. Babam hep mutlu anılar; pahalı mekan, pahalı yiyecekler ya da eşyalar değil, anıları birlikte yaşadığınız kişiler önemli derdi."
Aylin sandviçi ısırırken Aras gülerek onu izliyordu.
"Yani burada önemli olan benim."
"Evet. Her insan önemlidir."
"Öyle ama ben bir tık daha özelim bence."
Aylin ağzını eliyle kapatıp gülerken Aras'ta gülüyordu.
İkisi sohbet edip gülerken dünyadan soyutlanmışlardı. Aras'ın gözü Aylin'den başkasını görmüyor, beyni ondan başkasını düşünmüyordu.
"Aylin..."
"Efendim Aras Bey?"
"Ecrin'le aranız nasıl?"
"Ecrin mi? Bir şey mi oldu?"
"Hayır hayır. Sadece merak ettim."
"O yetenekli ve güzel bir kız. Sadece biraz toy ve hırslı."
"Hırslı olmak güzel bir şey değil mi?"
"Tabiki güzel bir şey. Ama her şeyin fazlası zarar. Bunu unutmamak gerekir."
"Ne demek istiyorsun?"
"Önemsiz şeyler. Bundan yesenize."
Aylin tahıllı bisküviden Aras'a uzatınca Aras ısırmıştı.
Aylin elinde bisküvinin yarısıyla dona kalmıştı.
"Lezzetli."
"Evet... Evet öyle."
"Elinden yiyince daha lezzetli oldu sanki."