Yeni bir bölümle karşınızdayım iyi okumalar dilerim 💜💜💜
***
Hayat zaten keşkelerde doludur. Eğer elindeyse değerini bil. Pişman olacağın şey yapma. Bazen dara düştüğünde bilki sevdiklerin seni sevenler hep yanındadır. Ben yalnızdım ama artık değilim belki babama ilk ve son defa sarıldım.
Onun ilk ve son defa kokusunu sevgisini hissettim. Sma artık yoluma bakmalıydım. Beni bekleyen bir krallığım vardı. Sevirya. Prensesi olarak canım pahasına da olsa bunu yapmak artık bana zorunluluktu istek değildi.
Ben Luna Laura Dark. Bundan sonra hem babamın hem annemin kızıyım. Kimse benim karşımda duramaz.
***
Luna
Kendimden emin bir şekilde kanatlarımı iki yana açtım. Ve yükseldim karanlık auramı dizginlemek için ejderhaya dönüştüm.
Tüm orman duyacak şekilde kükredim. Etrafımı saran karanlık aıramı kendime çektim. Auram tamamen kaybolduğunda arkadaşlarıma baktım hepsi iyiydi.
Sonra gözüm Aaron'a kaydı bana bakıyordu yavaşça yere ineceksen şeytanın sesini duyduğumda kan beynime sıçradı.
İçimde bulunan dizginleyemediğim öfkeyle şeytana baktım. Bana korkuyla bakıyordu.
Elementlerimle etrafını kuşattım zaten acı çekiyordu. Bana hiç bir şey yapamazdı ama içimdeki öfke bunu yapmamı istiyordu.
Gözlerimi şeytandan ayırmıyorsam bu seferde özel güçlerimi gönderdim. Acı bağırışı kulağıma geldi. Gözlerim okyanus gözlerle karşılaşınca içimdeki öfke dindi.
Aaron beni sakinleştiriyordu. Elini başıma koyup usulca okşadı. Kendimi geri çektim ve eski halime döndüm.
Şeytanın etrafını saran güçlerimi kaldırdım. Yanına indim. Bir adım daha atarak tam önünde durdum.
Bana bu sefer alayla değil tam anlamıyla korku ve endişeyle bakıyordu. Sert harelerimle ona baktım.
"Tek yapmanız gereken şey yanımızda kalıp savaşmanızdı. Siz bunu yapmak yerine bizi Yalnız başımıza bıraktınız. Kötüsünüz evet çok kötüsünüz ama orda sizde yaşıyordunuz. Sizin atalarınız orda yaşıyordu. Benim atalarım bizim atalarımız ama siz Gitmeyi Tercih Ettiniz. Neden korkup mu kaçtınız söylesene neden kaçtınız. Siz ve melekler kaçtınız ama en azından onlar pişman olmuş durumda. Kazanamayacağımızı düşündünüz. Savaşta kaybedeceğimizi bile bile bizi Yalnız bıraktınız."
"Ama bunun artık bir önemi yok ben Dragonların Kraliçesi Luna Laura Dark iki tarafa da hükmeden tek Kraliçe ve en güçlü Kraliçe. Seviryayı kurtaracağım Canım pahasına bile olsa ve kurtulduğunda siz artık o topraklara adımınızı dahi atmayacaksınız. Orası artık sizin yaşayabileceğiniz bir yer olmayacak."
"Yüz yıl önce nerdeysiniz oraya geri dön. Ve bana hesap sorma hakkı sana düşmüyor şeytan istediğin her neyse almayacaksın. Duydun mu beni! Git ve ırkına söyle Ejderhalar artık sizin için bir hiçtir."
Sözlerimi bitirdiğimde derin derin nefes alıp veriyordum. Omzuma dokunan elle başımı çevirip Aarona baktım.
Gözlerini şeytandan çekip bana baktı belli belirsiz gülümsediğinde bende gülümsedim.
Şeytana tekrar döndüğümde elimde oluşturduğum su yeşili enerji topunu yarasına gelecek şekilde koydum.
Gözle görülür bir biçimde iyileşen yarasıyla bitkindi hala. O kadar kan kaybetmişti olacak o kadar. Bizimkilerin yanına döndüm.
Ben daha ne olduğunu anlamadan Kızlar üstüme atladılar.
"Nefes alamıyorum."
Üstümden kalktıklarında Jackson'ın uzattığı eli tutup kalktım. Üstümü silkeledim.
Ama ben de bir farklılık vardı ve ben bunu hissediyordum. Harry'e döndüm.
"Harry bende ki farklılık nedir?"
Harry tam ağzını açacakken etraftaki keskin bakışlarımı yüzümden sustu.
"Harry!"
" Gerçekten gözlerin siyah değil."
Ne!
Gözlerim siyah!
Benim mavi gözlerim vardı onlara ne oldu?
Sudan ayna oluşturup gözlerime baktım gözlerim siyah değildi mavinin en koyu tonu lacivertti.
Tam siyah olmasına az kalmıştı. Kızgın bir ifadeyle onlara döndüm.
"Harry hariç diğer herkese hitaben benimle bir süre konuşmayın."diyerek kanatlarımı açıp sınıra doğru uçmaya başladım.
Peşimden geliyorlardı. Kanatlarımla daha yükseğe çıktım. Sınıra doğru bu böyle devam etti.
Yeni alıştıkları kanatları yüksek hava akımında uçamadıları için aşağıda kalmışlardı.
Uçuruma geldiğimde diğerlerinin yanına aşağı indim. Tam konuşmak için ağızları açmışlardı ki benim konuşmamla sustular.
"Bakın ne olursa olsun benden bir şey saklamanız özellikle beni ilgilendiren bir şeyse kırılırım. Çünkü her şeyi kabul ederek başladım. Gücünü kabul etmem biraz zaman alsa da. Size küs değilim sadece kırgınım. Am kırgın da kalmak istemiyorum. Bu yüzden bir daha benimle alakalı bir şeyi gizlemeye çalışmayın."
"Çok üzgünüz kuzu."
"Evet. Karanlığa verdiğin tepki yüzünden korktuk."
"Özür dileriz."
İlk Elena'ya sonra Rose en son Vanessaya baktım.
"Ben bir şey yapmadım."diyen Lilly'e döndüm hafifi tebessüm ettim.
Kollarımı iki yana açtım. Hemen gelip bana sarıldılar.
Biz böyle sevgi yumağı halindeyken Aaron'un sesiyle ayrıldık.
"Bu kadar oyalanma yeter. Gitmemiz gereken bir ada alamamış gereken bir taş var."
Kafamızla onaylamakla yetindik.
"Neyle gideceğiz?"
Lilly bıkkınlıkla Tom'a cevap verdi.
"Kanatlarınla."
"Ejderha halimizle mi?"
Lilly sabır dileyerek bana baktı sonra da Max'e döndü.
"Siz yüksek hava akımına karşı uçabilseniz için evet."
"Ee o zaman" diyerek uçurumdan kendimi attım. Okyanusa yakın mesafede ejderhaya dönüştüm.
Yukarı geri çıktığımda diğerleri de atlamıştı. Aaronda benim gibi atlamıştı.
Gülümsedim. Tehlike adasına doğru yola koyulduk sonrasında.
Yaklaşık bir bir buçuk saattir yoldayız ve sonunda ada gözükmüştü.
Aaron'un peşinden adaya indik. Geri dönüştük ve Aaron'u dinlemeye başladık.
"Vampirleri arıyoruz ama onlar bizi daha önce bulurlar muhtemelen. Gözünüzü dört açın ve herkes eşleşsin. Eşini de kaybetmesin. Hiç bir şeye dokunup koklamayın sakın."
Diyerek elimi sıkıca tutmuştu. Hiç bir şey demeden yürümeye başlamıştı ki Lilly'nin sesiyle durdu. Arkamızı dönüp Lilly'e baktık.
"Herkes eşleşsin dedin. Ben?"
"Sen tek de yetersin."diye cevap verdi Aaron.
"Nasıl ?"
"Merak etme diyorum bir canlı seni görünce
zaten arkasına bakmadan kaçar."
Lilly sinirli bir şekilde konuşmaya başladı.
"Sen sen bana ne demeye çalışıyorsun. Ben çirkin miyim? Pardon da senin gözlerin bozuk . Ben gayet güzel bir Kızım."
Aaron kafasını ikiye sallayıp tekrardan önüne dönüp ilerlemeye başladı. Peşinden beni de . Diğerleri arkamızdaydı.
Harry -Rose
Jackson - Violetta
Max - Vanessa
Tom - Elena'yla eşleşmişti.
Lilly'se arkamızdan söyleniyordu.
"Neden öyle desin ki Lilly çirkin bir kız değil."dedim.
"Çirkin demedim."
"Seni anlamıyorum."
"Ateş ejderhası aurasını hisseden her hayvan kaçar. Ateşi kimse sevmez. Vampirler başta olmak üzere."
"Anladım. Peki ona neden söyleniyorsun."
Omuz silkmekle yetindi. Aaron bir bulmacaydı ve ben bu bulmacanın sadece bir kısımını
çözebilmiştim.
Onu anlamak çok zordu. Arkadan kavga sesleri geliyordu. Tom ve Elena tartışıyorlardı. Ama baya yüksek.
" Fark edilememek gibi bir niyetimiz varsa artık her şey için çok geç."dedi bıkkınlıkla Jackson.
Kıkırdadım. Haklıydı ormanı inletiyorlardı. Aaron sert sesiyle konuşmasıyla sustular.
"Tek kelime daha ederseniz sizi tam burda bırakır öyle yola devam ederiz!"
Ormanı inceleye inceleye giderken çok güzel bir çiçek görmemle elimi uzattım.
Uzatmamla Aaron'un beni kendine çekmesi bir oldu. Ben daha ne olduğunu kavrayamazken Aaron birden ateş elementiyle çiçeği yaktı.
Çiçek kül olurken Aaron sert hareleriyle bana baktı .
"Hiç bir şeye dokunmak yok derken bir bildiğimiz varda konuşuyorum. Ya sana bir şey olsaydı. Fark etmeseydim elini alıp götürecekti."
"Özür dilerim. Çok güzel gözüküyordu. Üzgünüm."
Sona doğru mırıldanmıştım. Aaron'un bana bakan gözleri yumuşamıştı.
"Dikkat et kılına zarar gelsin istemiyorum."
Tebessüm ettim. Bana zarar gelsin istemiyordu. Bu adam hem sert aynı zamanda yumuşak nasıl olabiliyordu.
Eli tuttuğu elimi daha sıkı kavramıştı. Ormanın içine doğru ilerliyorduk. Lotus'un bi anda çığlık atmasıyla ona döndüm.
Aaron'un elini bırakarak omzumdaki Lotusu avucumun arasına aldım. Tenindeki renk gitmiş korkuyla bana bakıyordu.
"Lotus ne oldu ? Ne gördün ?"
"Luna çok hızlıydı benim bir anda yanımdan geçti hissettim çok korkunçtu ben Aaaaa."
Tekrar çığlık atmasıyla Elena etrafımızı kalkanla çevrelemişti.
Avucumdaki Lotus'u Lilly'e verdim. Aaron'un yanına gittim.
"Sence ne?"
"Buldular bizi."
"Kim?"
"Vampirler."
Etrafımızda hızlı bi şekilde hareket eden vampirlerin sesleri kulağıma dolduğunda sırt sırta verdik.
Vampirlerden biri üstüme atlayacakken rüzgarla savrulduğunda Harry bana göz kırptı.
Birinin saldırmasıyla diğerleri de saldırmaya başladı. Anında havalanıp vampire elektrik verdim. O şoku atlatırken diğerini ağaca sabitledim.
"Bunlar heryerden geliyor."dedi Rose.
"Zayıf noktaları olmalı mutlaka." diyen Jacksonla Lilly bir vampiri yakarken konuştu.
"Var Mine çiçeği çiçeğin yanına gelemezler."
" Tamamdır. O iş ben de de biri beni korusun."
"Kalkanım hizmetinizde."diyerek Vanessanın etrafını kalkanla sardı bizde vampirleri oyalıyorduk.
Onlar bize canlı lazımdı ama bizi pek dinleyecekmiş gibi durmuyorlardı.
Etrafa yayılan Mine çiçeği kokusuyla geri çekildiler. Vanessa yeşilin en güzel tonundaki kantlarını iki tarafa açmış bir şekilde Mine çiçeklerini büyütüyordu. Vampirler geri çekilmeye başladılar.
Bölüm sonu
Nasıl buldunuz bölümü ?????
Sizleri diğer kitabım
**Son Muhafız** hepinizi beklerim.
Oy verip yorum yapmayı unutmayınız!!!