Mafya'nın Aşkı

By mmavi_bulutt

1.5M 46.4K 16.5K

20 yaşında iç mimarlık 2.sınıf öğrencisi ,dış çevre ile çok bağıntısı olmayan genç bir kız. 26 yaşında acım... More

♧Karşılaşma...♧
♧Sevgilim ol!♧
♧Taşınma mı??♧
♧Kabul ediyorum..♧
♧Proje...♧
♧Tatil...♧
♧Takip...♧
♧Kedi...♧
♧Sekreter♧
♧Bilinmeyen numara?♧
♧Bitmeyen Korkunç Gece...♧
♧Akşam yemeği...♧
♧Zehirlenme...♧
♧Los Angeles...♧
♧Bileklik...♧
♧Aile Tanışması..♧
♧Davet...♧
♧Çam ağacı...♧
♧Sarhoş...♧
♧Alaca...♧
♧İş toplantısı...♧
♧Ceza...♧
♧Korku filmi...♧
♧Silah sesi...♧
♧Mor güller...♧
♧Hastalık...♧
♧Kar...♧
♧Kaçırılma...♧
♧Doğru mu??♧
♧Kimden Geldi?♧
♧Bırakma Beni Mert...♧
♧Yeni yıl..♧
♧14 Şubat❤♧
♧İhanet mi??♧
♧Gelen Kim??♧
♧Gün batımı...♧
♧Acı Gerçekler💔♧
♧Temiz Sayfa...♧
♧Acaba??♧
♧Doğum Günü...♧
♧Yer Altı Zindanı...♧
♧Geçmişden Gelen...♧
♧Maket Ev Seferberliği...♧
♧Kimin Adamı??♧
♧İstenmeyen Misafir...♧
♧Birden Bire...♧
♧Kurtar Beni...♧
♧Maldivler🌊♧
♧Son Anda...♧
♧Evlilik meselesi...♧
♧Plan...♧
♧O şarkı...♧
♧Kıskançlık...♧
♧Evet mi?❤ Hayır mı?♧
♧Unutkanlık...♧
♧Ufak sorun...♧
♧Dövme...♧
♧Kız isteme⚘♧
♧Mezuniyet♧
♧Yıldızlar♧
♧Bekarlığa Veda Partisi♧
♧Kına Gecemiz♧
♧Düğün♧
♧Balayı♧
♧Balayı dönüşü♧
♧Büyük Anlaşma♧
♧Karışık Duygular...♧
♧İlk Anılarımıza Dönüş♧
♧Orman Yolu🐎♧
♧Esra~Ömer İlişkisi♧
♧Hamile miyim?♧
♧Bebeğimizle Tanışma♧
♧Kalp Atışı♧
♧Bebeğim Yaşıyor Mu?♧
♧Ekşi Erik♧
♧Sürprizler♧
♧Gizemli Kaset♧
♧Şart♧
♧Kavga♧
♧Tekme♧
♧Cinsiyet♧
♧Uçak kazası♧
♧Atmayan Minik Kalp ♧
♧Gök Gürültüsü♧
♧Duygusal Değişimler♧
♧Kızımın İsmi♧
♧Doğum..♧
♧Yeni Düzen 👼♧
♧Senin Suçun ♧
♧Ölemezsin..♧
♧Küçük Aşk Oyunları♧
♧İntikam..♧
♧ Ve Sonuçları..♧
♧Yanlış Anlaşılma♧
♧Belirsizlik♧
♧Yalanlar♧
♧Gidiyorum...♧
♧İkinci Şok.. ♧
♧Kırmızı Bileklik♧
♧Korkular...♧
♧İntikam Oyunu...♧
♧Baş Başa Bir Gece♧
♧Ölüm Dolu Sokaklar♧
♧Bazı Hayatların Acıları♧
♧Trafik Kazası♧
♧MERT..♧
♧Yaşam mı, Ölüm mü?♧
♧Gizemli Çiçek Kartı♧
♧İkimizden Birisi Ölecek..♧
♧İçimizdeki Düşman♧
♧Yeni Sırlar... ♧
♧Kardeşler Mi?♧
♧Onu Kabul Etmeli Miyim?♧
♧Annelerimiz..♧
♧Neden Sakladın?♧
♧Boşanma♧
♧Affetmiyorum..♧
♧Bebeklerimiz♧
♧Kaderim Sizin Elinizde🌺♧
♧Baba-Kız Kıskançlığı♧
♧Aşiret Düğünü♧
♧Hisler..♧
♧Kurtaracak bizi..♧
♧Ölüm..♧
♧İntikam mı??♧
♧Bebeklerimin Hayatı♧
💙💙1Milyon💙💙
💜Yeni Kitap Duyurusu💜
♡Zehirli Kalpler-Yeni Kitap♡
♧Yeni Aşklar..♧
💜Güzel Haber💜
♧Kimseye Ait Olamazsın♧
♧Asla♧
♧Bu Kalpte Asla Olmadın..♧
♧İkiz Bebekler♧
♧Dikkat Et...♧
♧Buradayım...♧
♧Hayal..♧
💫DUYURU💫
♧İki kayıp!♧
💜2.Yıl💜
♧🐞Disneyland❄♧
♧2024🍷♧
♧Kafes Dövüşü ♧
🤎Önemli Duyuru🤎
♧Hastalıklar..♧
Dedikodu Times🙈
♧ Baba Oluyorum...♧
💜Ramazan Ayı💜
♧Boş Mezar..♧
♧ Keder Çığlıkları☔️♧
📢Bölüm Duyurusu..📢
💜QUİZ💜

♧İtalya🍨♧

7.9K 242 119
By mmavi_bulutt

Hello...Yine ben geldimm🤩

Keyifli okumalar💚💚

Cümle arası yorumlarınızı bekliyorum..

EFTELYA

Çok çabuk sabah olmuştu. Bir tatil ayarlamış nereye, ne zaman gideceğiz bilmiyorum. Teklif heyecanından unuttum. Yavaş yavaş limana dönecektik. Biz hala teknenin ucunda o güzel hazırlanmış yerde oturuyorduk.

"5 günlük tatil ve sürprizler ile kendimi affettire bilirim galiba?"

Evet beni bir hafta boyunca ağlatmıştı.

Ona tam döndüm. Sol yanağına çok güzel bir tokat attım. İçimde gram acımadı. Hiç ifadesini bozmadı. Kaşlarını kaldırdı;

"Bu neydi şimdi?"

"Bu senin ufak cezan. Bir hafta beni ağlattın, arkamdan iş çevirdin. Bu tokatı daha önce hak etmiştin ama bugüne kısmetmiş."

Bana öylece bakıyordu. Tokat attığım yer kızardı. Kıyamadım şimdide, yanağına yaklaşıp ufak bir buse kondurdum.

Sonra gülmeye başladı.

"Hak ettim, haklısın."

Kabul de ediyordu. Minnacık bir kavga ettik. Beni zorla öpmek istiyordu. Bende istemiyordum. Çünkü 5000 kere öptü. Sonra onu ısırdım. Isırsam ne ki işlemiyor acı. Sinek ısırığı gibi geliyor.

Öyle böyle limana geldik. Beni kucağına alıp arabaya götürdü.

Adamlara bir şey deyip arabaya bindi. Arkaya oturduk. Arabayı koruma sürecekmiş.

Havaalına geldik.

"Sevgilim şu tipim ile mi geldik? Eve gidecektik ilk hani? Şuraya bak hep gazeteci. Herkes duymuştur evlilik teklifini."

"Hemen gidelim, yol uzun. Hem çok güzelsin."

Kahkaha attım.

"Sevgilim ayakkabı mı bile giydirmedin hemen inelim diye. Çıplak ayak mı yürüyeyim."

"Ben götürürüm seni."

"Yok yok bu sefer olmaz. Şuraya bak 1000 tane kamera bizi çekmek için bekliyor. Bebek gibi kucağında mı olayım. Biraz ağırlığım olsun yani."

Gülüp kafasını salladı.

"Gidin 37 numara spor ayakkabı alın."

Adamlar hemen gidip ayakkabı aldılar. 10 dakika bile geçmedi.

"Sevgilim biz nereye gidiyoruz? Ben sormayı unuttum, unutturdun."

"Hmm... senin gözlerin gibi güzel bir yere gidiyoruz."

"Hmm neresi orası?"

"İtalya'ya gidiyoruz."

"İtalya mı? Nereye peki?"

"İki gün venedik, bir gün roma, iki gün milano.."

"Wooww gerçekten mi? İçimden bir ses çok güzel geçecek diyor."

Gelen ayakkabılarımı giydim. Hemen uçağa geçtik. Kendimi direkt uçaktaki yatağa attım. Elimi havaya kaldırıp parmağımdaki yüzüğe baktım.

Bu yüzük çok çok güzeldi. Çok zarifti. Zevkimi biliyordu.

Kendi kendime mırıldanırken Mert uzattığım kollarımın arasına girdi.

"Yüzüğünü çok mu beğendi birileri?"

"Çokk, gerçekten çok güzel. Ne kadar verdin bu yüzüğe çok pahalıdır."

"Önemi var mı fiyatının?"

"Yok mu?"

"Asla olamaz."

İki şımardıktan sonra biraz uyuduk. Oraya vardığımızda direk gezmek istiyordum. Uykumuzu alıp gezecektik.

12 saat sonra İtalya'ya geldik. Buram buram tarih kokuyordu.

İlk önce Milanoya geldik. Gelen araca bindik.

Buralar gerçekten çok güzeldi. Her yer ayrı bir detay vardı. Kahvaltı için çok şirin bir yere geldik. O lüks kapalı mekanlardan değildi.

"İlk dakikadan şaşırdım bak. Sen böyle yerlere gelir miydin sevgilim? Yemekler çok güzel duruyor."

Masaya dönüp yerime oturdum. O da peşimden gülerek geldi. Ceketini çıkartıp sandalyenin üstüne koydu. Gömleğinin düğmelerini açıp dirseğini doğru kıvırdı.

Bende uçakta üstümü değişmiştim zaten. Güzel yaz için bir kıyafet giydim.

Beni kendi elleri ile besliyordu. Çok tatlıydı ama tatil dönüşü nasıl olacaktı muammaydı. En iyisi 5 günü çok güzel geçirmem gerekti.

Yemekten sonra gezmeye başladık. Ve tabi ki bol bol resim çekildik. Bugün biraz az gezdik. Uçak yorgunluğu hemen basmıştı.

Otele gelip ılık bir duş aldım. O kadar güzel geldi ki..

Yatakta gömleğini çıkartmış uzanan kocaman bir bebek vardı. Yavaşça yanına gidip sırtına vurdum.

"Benim koccamann bebişim de mi yorulmuş?"

Kafasını salladı. Kafamı sırtına koyup yattım.

"Mertt.."

"Efendim güzelim. "

"Teşekkür ederim."

"Ne için?"

"Her şey için, bana sunduğun hayat, eğitim, sevgi, aşk, bana değer verdiğin için... Her şey için."

Yavaşça uzandığı yerden kalktı. Bana doğru dönüp oturdu. Ellerimi tuttu.

"Bu nasıl laf Eftelyam? Sen benim dünyamsın bunlar az bile."

Boynuna sarıldım.

"Ben sana neden aşık oldum acaba? Gerçekten beni sevdiğini hissettiğim için mi?"

"Evet.."

Bu güzel duygusal konuşmayı bırakıp giyinmeye gittim. Yoksa ağlayacaktım.

Ben üstümü giyene kadar Mert de duş aldı. Yanıma geldi.

"Sevgilim orada bornoz yok mu, beline bir havlu sarıp geliyorsun? Bak cam açık üşüyeceksin."

"Bir şey olmaz bana."

"Umarım."

Akşam yemeği için otelin terasına çıktık. Her yer görünüyordu. Manzarası çok güzeldi.

"Buralar ne güzel ya, her yer ayrı bir güzel. Böyle her yeri gezmek zor şey, ama dünyanın her yerini de gezmek isterdim."

"Öyle mi diyorsun, seninle her yere gidip gezecegiz, belki çocuklarımızla gezeriz."

"Belkide... çocuklarımız mı?"

Kafasını salladı.

"Çocuklarımız, onlar ile de gezeceğiz."

"Çocuklarımız bir de?"

"Evet 2 kız, 2 erkek."

"2 kız, 2 erkek birde. 1 tane çocuğumuz olsa olmuyor mu?"

"Hayır tek büyümesin, kalabalık bir aile olmak istiyorum."

Bir şey demedim, söylemedim. Çocuğu olmasını çok istiyordu en iyisi yorum yapmamaktı.

Yemeği yedikten sonra biraz yürüyüş yaptık. Geri otele döndük...

3 gün sonra;

Bugün Venedik'e geldik. Roma gezimiz de çok güzel geçmişti. Çok güzel geçiyordu günlerimiz.

Buradaki otelimiz daha da güzeldi.

Otel ortadaki nehrin yanındaydı. Ve otelde sadece biz vardık. Otele bizim için kapattırmış.

"En, en, en merak ettiğim şehir burası. Burası bence gezdiğimiz her yerden daha güzel."

Mert'in de eğlendiği gözlerinden, hareketlerinden, konuşmasından belli oluyordu.

Burada gezerken Mert'in adamlarından birisi gelip Mert'e bir şey söyledi. Buradaki korumalar farklıydı. Hepsi İtalyan'dı. 2 tanesi hariç.

Mert olduğu yerde durdu.

"Eftelyam iki saatliğine burada ki şirkete gitsem bana küser misin?"

"Hayır tabi ki sevgilim de ne oldu?"

"Her zaman ki sıkıntı, s*ktiğimin heriflerine 1 hafta iş bıraktım, işin içine ettiler. Buradan düzeltmem gerek maalesef."

"Tamam canım ne olacak gidelim."

Hazırlanıp gittik. Ben şirkete girmedim ama oralarda gezintiye çıktım. Çok güzel dükkanlar vardı. Hepsi değişikti.

Bir yere girdim. Çok güzel tatlılar vardı. Yanımda çevirmenim vardı. Hepsi güzeldi ya, karar veremedim.

"Şu ikinci sıradaki ve beşinci sıradaki tatlıdan istiyorum. Bir de kahve."

Adam onları istedi. Bende dışarıdaki masalardan birine oturdum. Çok dikkat çekiyordum. Arkamda 10 adam geliyordu. Gelen tatlının resmini çekip, instagrama attım. Tatil de gittiğim yerleri paylaşıyordum.

İki tatlıyı yedim. Mert içinde tatlı seçtim. Bir sürü kruvasan aldım. Biraz kendim için de aldım denebilir. Ben çok beğendim.

Yanıma sürekli birileri geliyordu. Adamlar izin vermiyordu ama ben yine de izin veriyordum.

Hepsi benim ile resim çekinmek istiyordu. Ama olmuyordu. Adamlar benim yerime konuşuyorlardı ama daha çok tehdit ile...

Biraz daha bakınırken bir vazo satan yer gördüm.

"Waoww bu vazo çok güzel. Ne kadar diye sorar mısın?"

"Hemen efendim."

"900 bin dolar efendim."

"Nee bir vazo nasıl bu kadar pahalı olabilir."

Almaktan vazgeç geçtim. Gezerken Mert de yanıma geldi. İşini halletmiş. Biraz konuştuk. Gezerken tekrar o vazocunun yanına geldik.

"Gel bakalım o sevdiğin vazo hangisiymiş?"

"Hemen dediler mi ya?"

"Hadi göster."

Elim ile işaret ettim.

Adamlara dönüp;

"Vazoyu New York'a gönderin."

"Sevgilim ne gereği var, bir vazoya o kadar para mı verilir? Gereksiz."

"Ne dedim ben sana?"

Biraz durup;

"Para meselesi yok demiştin."

Vazoyu aldık....

O gün akşam odada yatarken Mert birden konuşmaya başladı.

"Eftelyam New York'a dönünce hemen evlenelim."

"Ne??.."

"Artık evlenelim teklif istedin yaptım. Artık evlenelim."

"Sevgilim acelemiz ne, seninle zaten hep beraberiz. Aynı evde aynı yatakta bile yatıyoruz."

"Ama ben seni istiyorum..."

Gözlerim fal taşı gibi açıldı.

"Beni mi? Sevgilim zaten seninleyim ben..."

Dediği şey o kadar açık ve nettir ki. Salağa yatıyordum da denebilir.

Kafasını boynuma koymuştu, hafif hafif öpmeye başladı.

"Sence ben onu mu diyorum?..."

Onu demiyordu onun ben de farkındaydım. Kendimi geriye çektim.

"Sevgilim okulum bitmesine 3 ay kaldı. Okulum bitince evlenebiliriz demiştim."

Bana baktı. Çok ciddi duruyordu.
İlk önce bir şey demedi derince bir iç çekti. Tekrar kafasını bana çevirdi.

"Tamam, buna da tamam ama bu evlilik konusundaki son tamam deyişim. Ertelemek istemiyorum artık..."

Hafif gülümseyip kafamı salladım. Gerçekten bana karşı anlayışlı olmaya çalışıyordu. Evlilik konusunda da çok sabırlı davranıyordu. Onun bu hayattaki en sabırlı hali olduğunu söylemişti...

Ama ben korkuyordum. Her şeyden korkuyordum. Geçmişin hala üstümden silemediği gerçekler, gelecekte beni bekleyen şeyler, hala yaşıma göre sorumluluk alamamam, kısaca herşeyden...

Beni kendine çekti. Sıkıca sarıldı. Gözlerimi kapatıp bekledim.

Nefes alış verişini kulağımın hizasında hissediyordum.

Beş dakika sonra tekrar konuşmaya başladı.

"Ve bir şey daha..."

Mert'in bu ani laf başlangıçları beni acayip şekilde geriyordu.

Hafif kafamı salladım.

"Senin yazılım da okumanı istiyorum."

"Ben mi? Niye ki? Zaten mesleğim var benim; mimarlık."

"Evet var ama benim işlerimden senin sorumlu olmanı istiyorum. Benden sonra senin kararların geçerli olacak. Eğer bana bir şey olursa benim işlerimi senin yürütmeni istiyorum."

"Sevgilim nereden geldi aklına bu? Ölümden bahsetme. Sen işlerinini yapacaksın bana gerek olmaz."

"Ben senin öģrenmen için her şeyi anlatacağım. Temel bilgileri okulda öğreneceksin. Bende sana yardım edip hızlandıracağım, en kısa sürede öğreneceksin."

O kadar istiyor ki okumamı.

"Zorunda mıyım?"

"Zorunluluk değil ama bilmeni istiyorum. Geleceğimiz için. Sen benim karım olacağına göre sende bir şey saklamaya gerek yok."

Ben ne diyeceğimi bilmeden sessizce dinliyordum.

"...kısaca sen de benim işlerim ile de ilgili yetkili olacaksın. Kendi mesleğini yapacaksın. Ona karışmam ama..."

Lafını kesip;

"...ama benim güçlü biri olmamı istiyorsun ve beni geliştirmek istiyorsun."

Kafasını salladı.

Neden bu kadar zor bir geceydi ki...

Sabaha kadar uyumadık yine. Mert'in söylediklerini dinledim.

Sabaha karşı arkamı dönüp uyumaya çalıştım. Yok olmuyor. Mert beni yatakta huzursuz etti. Gece boyunca evlilik konuştuğu için.

Yataktan kalkarken Mert beni kendine çekti.

"Nereye gidiyorsun?"

"Banyoya uykun kaçtı. Duş alacağım. Sonra uyuyacağım."

Arkamdan bir şeyler söyledi ama anlamadım.

Biraz suyun altında oturdum. Sanki kötü düşüncelerden arınıyor gibi hissediyordum. Mert'in evlenmek istemesinde bu kadar açık olması beni neden çok geriyordu??

"Güzelim iyi misin?"

Kapının sesini duydum.

"İyiyim çıkıyorum şimdi."

Suyu kapatıp köşede duran bornozu giydim. Kitli kapıyı açtım. Üstümü giymek için yan tarafa gittim. Pijama mi giysem yoksa kıyafet mi? Uykum yoktu direk dışarı çıkmak en mantıklısıydı.

"Eftelyam bu kıyafet ne?"

"Yakışmamış mı?"

"Yakışmaz olur mu dünyam ama uyumayacak mısın?"

Fısıltı ile kendi kendime;

"Sabaha kadar konuşmaktan uyku mu bıraktın..."

"Ne dedin?"

"Bir şey demedim. Hadi senin zaten uykun yok yemeğe inelim. Bugün tatilimizin son günü keyfini çıkartmak istiyorum."

Onu da kaldırıp hazırlandırttırdım. Yemeğe indik. Sonra gezmek için çıktık. Akşama kadar bayağı eğlendik.

Akşam tekrardan otele döndük. Eşyalarımı toplayıp ayrıldık.

Uçağın hazır olmasını bekliyorduk. 1 saate buradan gidecektik. Ama ben yine gitmek istemiyordum.

"Bir haftalık tatil güzel geçti mi?"

"Ayy evet aşkım burada mı yaşasak? Ben gittiğim her yere aşık oluyorum."

Bana bakıp göz kırptı. Normalde gülmesi lazımdı. Ama yanımızda çalışanlar, hostesler, havaalının müdürleri, korumalar güvenlikler... ordu gibi kalabalık vardı. Hepsi Mert'in ağzına bakıyordu.

"Sevgilim şöyle güzel bir şeyler mi içsek?"

"Ne istiyorsun getirsinler. "

Bu hafta şarap içmeme laf etmedi. Biraz karıştı ama...

"Acaba iki gün önce içtiğimiz şarap var mıdır? Benim beğendiğim olan ama, senin içtiğin tadı baya ağırdı."

Baktı, gülümsedi. Adamın birini çağırıp istedi.

"Buradaki herkes uçağa binene kadar başımızda mı bekleyecekler?"

Yine kafasını salladı. Sinir etti beni yine.

"Senin ağzın yok mu sevgilim?"

"Var, neden olmasın. "

"Dilin yok mu peki?"

"Var."

"Ee o zaman sorularıma konuşarak cevap versene."

"Tamam."

Şimdi de kısa cevap veriyordu.

"Biz neden şuan iletişim kuramıyoruz seninle. Daha dönmeden eski haline döndün."

Yanından biraz kayıp koltuğun diğer ucuna oturdum. Adam benim içeceğimi getirdi. Tam alacakken Mert aldı.

"Verir misin içeceğimi?"

"Tekrar yerine gel vereyim."

"Ya ver, niye işlerini hep tehdit ile yapıyorsun aaa..."

Almadım, gıcıklık değil mi benimki de...

Sonra adamları odadan çıkarttı. Korumalar kaldı.

Elinde benim içeceğim vardı ve içiyordu. Bana baktı ben gelmeyince kendi benim yanıma geldi. Kolunun altına aldı. Saçımdan öptü.

"Hemen trip atmaya hazırız ama."

Kafamı salladım. Bardaktaki son yududumu da içti. İki tane daha istedi.

Ben lafıma başlarken müdür uçağın hazır olduğunu söyledi. Mert ile kısa bir bakıştık. Müdür odadan çıktı. Bende yerimden kalkarken Mert beni tuttu kaldırmadı.

"Bu triplerini beğenmiyorum küçük hanım. Ne yaptım ben?"

"Eski hödüklüğüne dönüyorsun gibi. Benimle konuş istiyorum."

Biraz konuşmuştuk. Ama tribimi güzel bir tatlı ile sonlandırmıştım.

Özel günümde olduğum için böyle sinirleniyorum, olan Mert'e oluyor tabi...

Uçakta ne kadar tatlı var ise hepsini yemiş olabilirim.

Çok büyük bir sıkıntı vardı; Regl ağrıları...

Uçak 3 saatir havadaydı ve daha 10 saat yol var. Bu yol bitmez benim için. Şuan ki ağrının hissi hastanelik olduğum ağrıya eş değerdeydi. Çok ağrım vardı ve ilacım da yanımda değildi.

Yatamadığım için koltuklara geçip dizlerimi kendime çektim, elime sıcak su torbası aldıp, oturdum.

Hostesler sürekli bana sıcak bir şeyler yapıp getiriyorlardı. Mert'de sürekli benimle ilgileniyordu.

Kafamı onun dizine koydum. Cenin pozisyonunda sıcak su torbasına sarıldım, düşünüyordum. Saçım ile oynaması o kadar hoşuma gidiyordu ki..

Bir saat kadar daha öyle yattım.

"Güzelim karnın ağrıyor mu hala?"

Kafamı salladım.

"Çokk, eğer evde olsaydım şimdi hastaneye giderdim. Her zaman bu kadar ağrı olmaz ama bazen çok kötü oluyor hastanede bile zor geçiyor ağrılar. Geçiyor da sayılmaz biraz hafifletiyor ama o bile çok iyi geliyordu."

"Kurban olduğum rengin solmuş. İlaçlar iyi gelmiyor mu?"

"Az önce aldım ilacı daha etkisini göstermez."

Yerimde biraz doğruldum.

"Hafif soğuk su ile duş alsam iyi gelir galiba."

"Güzelim soğuk su ile duş alınır mı? Otur kalkma."

Hostesleri yanımıza çağırdı.

"Pilotun birini çağırın yanıma."

Ona öyle bakıyordum. Yardımcı pilot geldi.

"Buyurun Mert bey."

"Kaç saat kaldı?"

"8 saat Mert bey."

Sessizce;

"İyi bari beş saat geçmiş."

Bana baktı. Ay cidden ölü gibimiydim??

"Acil iniş yapın. Ne kadar sürede ineriz?"

Kafamı, baktığım ellerinden çekip ona baktım.

"Acil iniş mi ne için?"

Bana cevap vermedi.

"Konuşup hemen geliyorum Mert bey, izninizle. "

Adam yanımızdan gitti.

"Mert ne acil inişi?"

"Eftelyam kötüsün bir doktorun görmesi lazım. Her zamankinden farklısın. Bak güzelim ağrıdan az önce ağlıyordun."

"Hayır inmiyoruz direk gidelim. Zaten uyurum biraz zaman geçer. İlaçta aldım."

Kavga ederek indirtmedim uçağı. Her zaman yaşadığım ağrı nasıl ağrısını azaltabilirim biraz biliyordum...

Şu iki saati daha kötü geçirdim ama şimdi ilaçlardan biraz rahatladım.

Mert hasta olduğumu bildiği için uçağa binmeden önce dünyalar kadar abur cubur, çikolata aldırmış. Artık biliyordu😂

Yatağa geçip oturur pozisyonda uzandım. Bir tane film açtım. İzlemeye çalışıyordum. Elimin altında 50-60 çikolata hangisini yesem diye düşünüyordum.

Mert geldi.

"Eftelyam, nasılsın?"

"Biraz daha iyiyim."

Yanıma gelip uzandı. Kolunun altına aldı beni.

"Karnına masaj yapayım mı?"

Tereddüt etmeden kafamı salladım.

Üstüne yorganı çekti. Bir eli ile masaj yapıyordu diğer eli de bana yastık oluyordu. Filmi izliyorduk. Zorla da olsa elimdeki çikolata bisküvilerden yediriyordum.

Zor yolculuk sonunda bitti. 5 dakika sonra uçaktan inecektik. Kalkmak istemiyordum çünkü üstümden emin değildim. Ya battıysa üstüm...

"Sevgilim kıyafetlerimi istesen de üstümü değiştirsem."

Kafasını salladı. Gelen kıyafetlerimi giydim. Uçaktan inerken kasıklarıma kramp giriyordu. Yürümeyim diye araba uçağın yanına gelmişti. Hemen bindim.

Hastaneye gittik. İki tane serum yedim. Sonra muayene oldum.
Mert'de yanımdaydı.

"Eftelya hanım her zaman var mı bu ağır ağrılarınız?"

"Genelde fazla ağrılı geçiyor, ama bazen çok kötü oluyor ilaçlar serumlar kesmiyor."

"Muayene etmem için şuraya uzanır mısınız?"

Mert'e baktım. Sonra gösterdiği yere uzandım. Eli ile kasığıma bastırdı. Ağrıdığında söylememi istedi. Bir şey yok derken bastırdığı bir yer ağrıdı.

"Eftelya hanım ultrason ile yumurtalıklarınıza bakacağım. Bir iki test yapacağım. Bir şeylerden şüpheleniyorum."

O öyle deyince ben bir korktum. Mert elimi tutmuş, bana bakıyordu. Kötü bir şey çıkmasından çok korkuyordum...

Beğendiniz mi?

Yorumlarınızı bekliyorum 💚

Ramazan da bu resimler pek olmadı ama😅😅

Oylarınızı bekliyorumm...

Continue Reading

You'll Also Like

389K 20.5K 56
Alışılmışın biraz dışında olan bir gerçek aile kurgusudur. Yani,nasıl anlatılır bilmiyorum.Ama galiba "Gül" ailesinden değilim. Biliyordum. Benim gib...
1.5M 96.5K 49
Bir gerçek ailem klişesi. Düzgün yazılmış, saçma olmayan bir biyolojik ailem kitabı arıyorsanız, hoş geldiniz. Yalnız içeri girmeden uyarayım! Ankara...
387K 13.7K 34
Hayatta bütün sevdiklerini kaybetmiş, masum, güzel, sevimli bir kız... Beylem. Eniştesi ile yaşamaya mahkum edildi hayat tarafından, ta ki eniştesi o...
2.4K 111 22
Kalbimizde saklayamdağımız çok şey vardır,Ama en çok nefret ettiğimiz, bunları kimseye anlatamamak! Bazen bi mucize olsa deriz bazen ise Şans. Sen se...