İki Gözüm +18 / Texting

Par wayhaline

1.1M 31K 8.9K

wayhaline: Kız olduğuma yemin edebilirim ve kanıtlarım. *resim Baran: Hass*ktir! Baran: Bune lan!!! wayhaline... Plus

1. Bölüm
2. Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5. Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9. Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13. Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23. Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32. Bölüm (part 1)
32. Bölüm (part 2)
•Duyuru•

20.Bölüm

27.4K 942 469
Par wayhaline

Keyifle okuyun!

Vote sınır: 210 yorum: 110

20.Bölüm

Şansız biri olabilirdim belki de kesinlikle şansızdım.

Gözlerimin içine bakarak bardak kırmasından sonra yanına gelen sarışın kızın ona hararetle bir şeyler anlatması sonucu ortadan kaybolmuştu Baran bey.

Aslında iyi olmuştu kaybolması. Onunla aynı ortamda olmak yeterince sinir bozarken göz göze gelmek çok felâket birşeydi.

"Dalgınsın, sevmedin mi burayı?"diyen Melih'e düşünceli hâlimden kurtulup baktım. Yüzü, benim düşen yüzümden dolayı ifadesizdi.

Gülümsemeye çalıştım. "Hayır gayet güzel. sizin olduğunuz yerde sıkılmam mümkün mü sence?"

Gülümsedi ve biraz daha yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefesinin yüzüme vuruşu ılık duygularıma tercüman olurken iç çekmemek için direndim ancak gözlerimin mayıştığını biliyordum. "Değil." Dudaklarının arasından çıkan bir kelimeyle yutkundum.

Aramızdaki tuhaf atmosferi dağıtmak amacıyla "geriye mi çekilsen diyorum?" Diye sordum. Kaşları çatıldı. Daha sonra imalı imalı yüzüme bakarak geri çekilmeyi başardı.

"Abim nerede?" Diye sordum. Geldiğimizden bir süre sonra ortadan kaybolmuştu. Keşke ona layık helal süt yemiş birini bulup everseydim de benim de kafam rahat olsaydı.

Bakışları kalabalığı kısa bir süre taradıktan sonra elini omuzuma atıp "şu sağ köşeye bak."

Görmek için daha da göğüsüne sokulmak zorunda kalmıştım. Gözlerim tarif ettiği yeri bulunca şaşırmadım çünkü abimin bir gavat olduğunu biliyordum. Bir kız ile dans ediyordu. Görünmeyen bir köşeyi seçmiş olması aklıma farklı farklı senaryolar yaratırken başımı olumsuzca salladım. "Abim gerçekten hiç değişmeyecek."

"Öyle," diye mırıldandı tam kulağımın dibinde. Bedeninin kasılışını tam sırtımda hissediyordum. Biz ne ara bu kadar yakın olmuştuk? Ne ara???

O ara olmuş işte! Diyen iç sesim senden Allah razı olsun.

Geri çekilmek için hamle yapacağım vakit: "lütfen Nilay, lütfen beş dakika dur. Kokunun beni nasıl huzura erdirdiğini tahmin bile edemezsin." Ne diyeceğimi bilmez bir hâlde öylece dururken nefes alışverişi işlemlerimin düzensizliğini hissettim. Kalp atışlarım uzun bir koşuda yarışır misali göğüsümü dövüyordu.

"Melih..." Derken sesim titriyordu. Bu yanlış olduğu hâlde doğru hissetmem çok saçmaydı.

"Söyle Melih'in yârası."

O, böyle söyleyince kendimi huzurlu hissetmem de neydi? Boşluğa düştüğüm için ona sarılıyor olamam ben. Ben öyle değilim.

Damarlı elini saçlarımda hissettim. Saçlarıma dokunmuyor, seviyordu. Başımı eline bastırmamak için zor tuttum kendimi. Kendimi geriye doğru çekmeyi becerdiğim de gözlerim üzerimizdeki bakışları buldu.

Siyah bir koltukta yanında olan sarışın kıza rağmen bakışlarının hedefi bendim. Sarılı elinde tüten sigara aralık dudaklarını buluyordu. Benim ona baktığımı görünce dudağında çok hafif bir kıpırtı gördüm ancak emin değildim. Yaralı elindeki sigarayı dudaklarına götürürken bakışları bir salise bile benden ayrılmamıştı. Derin bir nefes aldığında yanak çukurları keskinleşti. Dudaklarını ayırıp bana doğru dumanını üflediğinde yutkunarak önüme dönmeye çalıştım.

Lanet olsun! Şu duygularıma biri sahip çıkabilir mi?

"Kime bakıyorsun?" Diyen ve benim baktığım yöne bakmaya çalışan Melih'in koluna elimi koydum.

"Hiç kimseye," desem de öne doğru eğilmesini önlemek için koluna iyice tutundum. "İçki içmem yasak ama bir şeyler getirsen?" Diye sordum.

Gözlerime birkaç saniye öylece baktığında bir şeyler anlayacak diye ödüm kopmadı değil. Başını sallayarak yanımdan ayrılmadan önce dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Konuşacağız seninle." Dedikten sonra onun ardından bakmamı umursamadan gitti.

Konuşacağız? Neyi? Neyi abi ya!

Lütfen biz konuşmayalım. Konuşmak çok kötü bir şey. Günah günah!

Çantamdan durmadan titreyen, beni rahatsız eden telefonumu göz devirerek çıkarttım.

Bilinmeyen numara: Kim lan senin yanın da olan?!

Bilinmeyen numara: Nilay? Güzelim bak o sana dokunan eli alır, onun götüne sokarım! Delirtme beni!

Bilinmeyen numara: Saçlarına nasıl dokunmasına izin verirsin?

Bilinmeyen numara: delireceğim!

Nilay: ???

Nilay: Sen mal mısın? Bu ne şerefsizlik be! Kaçıncı seviye??

Nilay: yanımda. benimle. Olan. Kimse. Seni. Alakadar etmez! Bunu o aklına sok AMK.

Görüldü.

Yazıyor...

Bilinmeyen numara: Hiçbir şey bildiğin gibi değil!

... alâkadar etmez! Bunu o aklına sok AMK.
Bilinmeyen numara: inan ki beni çok alâkadar eder.

Nilay: laf cambazlığı yapma! Bildiğim gibi değilse açıkla o zaman? Tabii neyi açıklayacaksan? Şerefsizliğini mi yoksa adam olmayışını mı?

Nilay: karar ver hangisi?

Bilinmeyen numara: Böyle ağır konuşarak beni durduramazsın.

Bilinmeyen numara: Anlasana ve kızım sana âşık oldum.

Okuduğum mesajla başımı hızla kaldırdım. Duman salan dudakları titredi. Başımı eğdim hızla. Kalbime söz geçirmiyordum öyle bir hızda atıyordu ki elimi bastırıp acıyla inlemek istiyordum.

Bana bunu yaşatmaya hakkı yoktu.

Nilay: sevgilin var.

Nilay: Ona bunu yapma! Beni de yaptığın pis işlere alet etme.

Bilinmeyen numara: aklımdan çıkmıyorsun. Aklımdan bir saniye bile olsa çıkmıyorsun!

Bilinmeyen numara: beni kendine sen alet ettin.

Nilay: aklına sokayım.

Nilay: rahatsız etme beni.

Bilinmeyen numara: neden? Yanındaki lavuk mu kızar?

Nilay: lavuk değil, sevgilim kızar. ;)

Başımı kaldırıp çaktırmadan ona baktığımda kaskatı kesilmiş bir hâlde tekefona bakıyordu. Gözleri birkaç saniye daha telefona kilitli kalırsa ateş saçtığından telefon patlayabilirdi.

Bilinmeyen numara: Yalan söylüyorsun.

Bilinmeyen numara: inanmıyorum.

Nilay: öyle mi? Sen bilirsin.

"Güzelim?" Diye seslenen Melih'e baktım usulca. Bana uzattığı içeceği alırken istediğim için. Evet, istediğim için yanağına dudaklarımı bastırdım. Yumuşak dudaklarımda hissettiğim sakalların tenime batması beni huylandırması gerekirken tuhaf bir şekilde hoşuma gitmişti. Abimin görmemesi için geri çekildiğimde, gözleri kapalı, gülümseyen bir Melih beklemiyordum açıkçası. "Tüm şansımı burada mı kullandım acaba?" Diye soruşuyla kıkırdadım.

"Melih ya! Alt tarafı masum bir öpücük."

"Senin için masum," diyerek boğazını temizlediğin de ne demek istediğini anladığım için utanarak başımı eğdim.

Telefonum tekrar titreyince gelen aramayı, Melih fark etmeden hızla oflayarak açtım.

"İkinci katta bir teras var oraya geliyorsun yoksa ben yanına gelip Melih'e sevgilim olduğunu söylerim."

Gözlerim korkuyla açıldı. Elimde olan içeceği az kalsın elimden düşürecektim. Gerçekten beni nasıl tehdit ederdi? Hangi cesaretle?

Allah’ım! Bana sayıyla gönderdiğin insanlar, umarım stoklarla sınırlıdır gerçekten artık sabrın son demlerindeyim. "Hâlâ hâlâ! Yiyorsa gel!" Sesimin çok çıkmaması için sessiz olmaya çalışırken büzülüp duruyordum.

"Eğer beş dakika içinde o terasta olmazsan bana gönderdiğin fotoğraf herkesin elin de olur."

İşte gerçekten bu sefer çok büyük bir bok batışıma şahitsiniz! Büyükler hep derdi tanımadığın insanlara resim atma diye tabii biz, bizim kötülüğümüzü istiyorlar diyerek ergence zıtlaşıyorduk.

Çünkü neyiz biz? Malız.

Mal.

"Geliyorum." Dediğim gibi telefonu yüzüne kapattım. Melih'e döndüğüm de ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Ağlamam sinirdendi.

"İyi misin sen? Eve gidelim mi? Ha?" Ah Melih. Seni şimdi çekip öpesim var ama sana haksızlık yaparım diye korkuyorum.

"Lavaboya gitmem lazım sonra kalksak olur mu?" Dedim ayağa kalkarken.

"Tabii ben Sarp'a haber vereyim." Başımla onu onayladım.

Baran'ı yukarı çıkarken gördüğüm de lavaboya doğru ilerledim. Lavaboya girdiğimde gördüğüm suretle yüzüm de sinsi bir gülüş peyda oldu.

Fırsat ayağıma gelmişti. Allah'ım şans gerçekten bana gülmüş müydü şimdi?

"Merhaba?" Diyerek yaklaştım avıma. O gün, Baran'ın yanında gördüğüm kadın tüm gerçekliği ile karşımdaydı ve gerçekten çok güzel bir kadındı.

Bana dönerek anlamsız bakışlar attığında "merhaba." Dedi umursamaz bir şekilde.  Ona doğru yaklaştım. "Baran'ın neyi oluyorsunuz?" Diye sordum pat diye.

Patavatsız değilim sadece lafı dolandırmaya gerek duymuyordum.

Baran'ın adını duyunca kaşları çatıldı. "Nişanlısıyım siz kimsiniz?" Sesinde çatlayan öfkeyi sezebiliyordum. Gözleri bedenimi kısa bir süzgeçten geçirdikten sonra elini uzattı.

Elimi uzattım uzattığı eline ancak onun ıslak ellerini görünce geri çektim ellerimi. "Elleriniz ıslak, yoksa tutardım." Dedim masum bir gülüş takınarak. "Ben Bal. Nilay'ın arkadaşıyım tabii siz Nilay'ı tanımıyorsunuz, değil mi?" Ojeli tırnağımı kontrol ederek havada kalmış elini inceledim.

Kendine gelerek elini indirdi. "Tanımıyorum."

Güldüm. "Tahmin ettim." Biraz daha güldüm. "Baran olacak nişanlınız onu iyi tanır ama." Dediğim de gözleri karardı. Birkaç saniye duraksamadan sonra bana doğru adım atmasıyla geriye çekildim.

"Sen ne saçmalıyorsun?"

"Saçmalamak? Şuan yukarıda arkadaşımı tehdit ederek yanına çağıran kişinin nişanlısı değil misiniz? Sarışın olan bir adam, Baran?"

Gözlerini kapatıp açtı. İnanmıyor gibiydi ancak şüphe çok kötü birşeydi ve ben o şüpheyi tam yerinde kullanmıştım. Çantasına doğru uzanıp aldım. Hareketlerime anlamsızca bakarken telefonunu çıkarıp yeni hattın numarasını yazdım. Ona doğru yaklaşıp donmuş bedenine telefonu yaslarken hiçbir günahı olmayan kadının da gözünü açmaktı niyetim.

"Yukarı terasta Nilay'ı bekliyor eğer daha fazla bilgi edinmek istersen bana ulaş. Baran'ın arkadaşımı kandırıp duyguları ile oynamaya hakkı yok. Ne sen, ne de Nilay bunu hak etmiyor." Gülümseyerek geri çekildim. Arkamı dönüp lavabodan çıktığım da duvara dayanmış beni bekleyen Melih ile karşılaştım.

"Beni mi bekliyordun?"

Beni tepeden tırnağa kadar süzdükten sonra derin bir iç çekti. "Senden başka beklediğim yok."

"Şu laflarına tav oluyorum," derken koluna girerek çıkışa yöneliyorduk.

"Laflarıma tav olmanı değil bana tav olmanı isterim." Dışarı adım atmadan ceketini çıkarıp omuzlarıma bıraktı.

"Melih beni sevmekten bıkma olur mu?" Diyerek bedenine yasladım kendimi.

"Seni sevmekten bıkarsam bu ülkeyi terk eder seni üzmemek için her şeyi yaparım."

Derin bir nefes alarak gülümsedim galiba bundan sonra gerçekten mutlu olmaya bakacaktım.


Bölüm sonu 🌸

Bölüm bittiiiiii! Nasıldı?

Baran??

Melih??

Sizleri seviyorum ❤️❤️❤️

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

25.3M 901K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
TAKINTI Par asranixa

Roman pour Adolescents

1.6M 27.7K 33
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
114K 8.4K 87
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
İMANBOY Par pearlyblack0816

Roman pour Adolescents

1.4M 106K 62
Okulun "playboyu" ve okulun tek kapalı kızı. Lise de başlayıp hayatlarının bir çok yerinde yollarının kesiştiği bu ikilinin yaşadığı maceraları ele...