Biz geldik aşklar.
Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!
"Thomas derse odaklan." diye hoca uyardı ama ders kimyaydı. Ben de kimyadan nefret ederdim, zaten başıma ne geldiyse kimya yüzünden gelmişti.
"Tamam." dedim ama başım hâlâ sıradaydı ve gözlerim kapalıydı.
"Dylan arkadaşını kaldır." dediğinde homurdandım.
"Kıyamıyorum." dediğinde birkaç kişi gülerken başımı kaldırdım sıradan. Gözlerine baktım sırıtarak.
"Kes yavşak." Sınıfı kıkırdamalar kaplarken Bayan Parker da gülüyordu. Zil çaldığında gerindim ve uykumu açmaya çalıştım. Sınıfta sadece ikimiz kalmıştık.
Başını başıma yaklaştırdı ve dudaklarını büzdü. "Uykudan yeni uyandığında döve döve sevesim geliyor seni." Gözlerine bakarak kaşınan burnumu çektim. Birden sessizce hapşurduğumda gözlerim kapandı.
Burnumu elimin tersi ile silip gözlerimi geri açtığımda şok dolu gözleri ile karşılaştım. Ardından dudakları kıvrıldı yavaşça, baş parmağı ile yanağımı okşamaya başladı. "Yavru kedi gibi hapşuruyorsun."
Gözlerine şokla bakarken dudaklarımı bir şey söylemek için araladım ama hiçbir şey bulamadım. Bekledi bir süre gülümseyerek yanağımı okşarken. "Koskaca adamım dediğin şeye bak." dedim gözlerimi kaçırırken.
"Yalan mı?" Okşadığı yeri öptü yavaşça. "Benim küçük bebeğimsin işte." Kaşlarımı çatıp omzuna vurdum.
"Bir hafta sonra on yedi olacağım." Güldü. Dudaklarımdan öptü bu sefer de.
"Ama hâlâ on altı olduğuna göre, aramızda iki yaş var." Dibimdeki, beni turlayan kahverengi gözlerine baktım. "Ve küçük bebeğim çok tatlı."
"Şöyle demeyi kes." dedim tekrar gözlerimi kaçırırken. Güldü, zevk alıyordu tabi şerefsiz. "Sarhoş musun yine? Aşka geldin." Dudakları kıvrıldı.
"Sarhoş olsaydım," Bacağının üstüne attığım bacağımı okşamaya başladı. "Ve bu kadar dip dibe ve yakın olsaydık, sen de bu kadar gözüme tatlı ve güzel gözükseydin, masaya yatırır seni bir güzel sik-" Gözlerim şokla açılırken elimi ağzına bastırdım.
"Yok artık, azıttın iyicene!" Okulda böyle bir şey yaptığımızı düşünemiyordum bile. "Aklından neler geçiyor senin?" Eliyle elimi kavrayıp ağzından çekti.
"Genelde senin altımda inlediğin şeyler." diye fısıldadı bu sefer. Dylan beni çok utandırıyordu. Ve bu yüzden yüzünü yumruklamak istiyordum. "Yanaklara bak, yanaklara." Elleriyle yanaklarımı sıktığında kaşlarım çatıldı. "Kilo mu aldın sen ev sürecinde? Yüzüne kan gelmiş."
"Kilo mu almışım?" Elimi karnıma götürdüm ama düzdü hâlâ. Belimi sıktı.
"Almışsın biraz sanki." Gözlerine bakmaya devam ettim ama huzursuz olmuştu içim. Amcama dönecektim. Hayalimdeki çizgi kendini belirlemişti bile.
"İlk çirkin olduğumu söyledin, şimdi de kilolu diyorsun bana." Tekrar gülerken boynumdan öptü.
"Şaka yapıyorum, nelere sinir olduğunu bildiğim için daha da eğlenceli oluyor."
"Yani kilo almamış ve hâlâ yakışıklı mıyım?" Gülerek elleriyle yanaklarımı kavradı ve sertçe öptü beni.
"Hâlâ çok güzelsin. Kilo alsan da güzel olursun, sana her şey yakışır gibi." Dudaklarım kıvrıldı.
"Herkes bir Thomas etmiyor işte." Gülerek boynumdan öptü. Tüy gibi bıraktığı öpücükle içimin titremesine engel olamazken başımı omzuna koyup gözlerimi kapattım. "Çok boş yapıyoruz, farkında mısın?" Güldüğünde başımı omzundan çekip gözlerine baktım.
"İşimiz ne?" dediğinde kafasına geçirdim bir tane. Hemen role büründü, kaşlarını çattı ciddileşerek. "Kafama mı vurdun sen?"
"Vurdum, ne olmuş?" dedim ben de onun gibi ciddileşirken. "Delikanlılığını dışarıda yap, bana işlemez."
"Delikanlılığımı gören hayran kalıyor, görsen aşık olursun." Ciddiyetten çıkarak güldüm.
"Salak salak konuşma, kalk git dersine." dedim tekrar ciddileşerek. Ayağa kalkıp bana eğildi.
"Veda öpücüğü alayım." Kolumdan tutup beni birden kendine yapıştırdı ve sertçe öptü dudaklarımdan. Kafasına vurduğumda gülerek sınıftan kaçtı.
"Hayvan." diye mırıldandım hafif gülümsemeyle.
***
Kendimi son kez içine ittirip boşaldığımda gözlerini açtı. Nefes nefese gülümserken içimden çıkıp yanına uzandım ve tavana bakmaya başladım. "Vay be." Dudaklarıma onun paketinden sigara alıp götürdüm bir tane sırıtarak. Yakıp içime çektim. "Dylan'ın tadı da bir ayrı oluyormuş." Kafama geçirdi bir tane.
"Mal mısın, mal taklidi mi yapıyorsun?" Parmaklarımdan sigarayı aldığında ona döndüm kaşlarım çatılı. Dudaklarına götürüp içine bir nefes çekti, sonra benim ona kötü kötü baktığımı görmüş olmalı ki sırıtarak bana baktı, kolumdan tutup göğsüne çekti beni. "Sen kızdın mı bana." diye bir bebekle konuşur gibi konuştuğunda göğsüne vurdum.
"Beni ciddiye almıyorsun bile." Bana baktı tekrar, saçlarımın tepesine bir öpücük kondurdu.
"Alıyorum." Elindeki sigaraya baktı. "Hastasın." dedi yüzündeki gülümseme silinirken. "Zararlı olan her şey seni daha da hasta ediyor. İçemezsin." Yüzündeki endişe ile çatık kaşlarım düzelirken başımı göğsüne bıraktım tekrar. Neden bu kadar hassas olduğunu biliyordum. Ablasını kaybetmişti, benim de öleceğimden korkuyordu. O yüzden sesimi çıkartmadım.
"Küsmedin değil mi?" dedi saçlarımı okşarken. Olumsuz anlamda başımı salladım.
"Yo, küsmedim." Bana değer verdiği için ona sinirlenecek değildim. Hatta verdiği bu değer, onun için önemli olduğumu bilmek hoşuma gidiyordu. Çünkü tek bana böyle bakıyordu, tek bana böyle davranıyordu, sadece bana bu kadar güzel gülümsüyordu. Daha ne isterdim, bilmiyordum.
Kolumdan tutup beni birden altına aldığında gözlerine baktım. Eğilerek gürültülü ve sulu bir şekilde boynumdan öptüğünde güldüm, elimi yanağına koyup başını ittim. "Yapma." Tekrar yaptı. Gıcık olduğumu bildiği için yapıyordu.
Yanağımı yalayarak öptüğünde gülerek ittim tekrar yanağından tutup. "Yapma!" Gülümseyerek bana bakarken yanağındaki elimi öptü. "İğrenç." dedim ve kolumla silmeye çalıştım ama ellerimi tutarak başımın üstüne bastırdı.
"Nerelerini öptüm, şimdi mi iğrenç geldi?" dedi ıslakça dudaklarımı öperken. Gözlerimi açıp dibimdeki gözlerine baktım.
"Nerelerini öptün?" diye sorduğumda dudakları kıvrılırken gözlerimin içine bakarak köprücük kemiğimi öptü ilk. Ardından karnıma indirdi dudaklarını. Dilini kullanmaya başladığında onu izledim.
Tekrar dudaklarıma yükselip, dudaklarımı dudaklarının arasına aldı. Ellerimi bıraktığında omzuna çıkarttım. Kolumdan tutup beni kucağına çektiğinde bileklerimi boynunda çaprazlarken dudaklarının üstüne mırıldandım ve hafif sağa eğdim başımı.
"Doyamıyorum sana." diye fısıldadı. Elleri belimde dolaşırken tekrar dudaklarımı dudaklarına bastırmamla yukarı itti kendini. Kucağında yükselip alçaldım.
Birden belimden tutup beni yatağa yüz üstü uzandırdığında nefes nefese başımı yana çevirdim ve gözlerine baktım. Kolunu belimin üstüne atarken beni kendine çekti ve arkamdan sıkıca sarıldı. "Duralım yoksa yarın okula gidemeyeceksin." Dudaklarım kıvrılırken sırtımı göğsüne verdim.
"Sen gidemezsen bir şey olur mu peki?" dedim muzip sesimle. Omzumu ısırdığında dudaklarımdan gülmeyle karışık bir inleme döküldü. "Tamam sustum." Üstümüze örtüyü çekerken bacaklarıyla bacaklarımı sıkıştırdı.
"İyi geceler bebeğim." Gülümseyerek gözlerimi kapattım ve kolumu belime sardığı koluna sardım.
"İyi geceler."
Soft oldu, hep kavga mı edecekler?
Yorum ve vote atmayı unutmayın. Sonra görüşürüz!