Mardin'e Tutsak.

By Jutenya_

11.6M 571K 434K

18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve... More

Mardin'e Tutsak 1🕯️
Mardin'e Tutsak 2
Mardin'e tutsak 3
Mardin'e tutsak 4
Mardin'e Tutsak 5
Mardin'e Tutsak 6
Mardin'e Tutsak 7
Mardin'e Tutsak 8
Mardin'e Tutsak 9
Bölüm 10
11. Bölüm
12. Bölüm
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
24. Bölüm (Özel bölüm)
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
Zayda Mirşah
Küçük Zerya
Zerya 19 yaşında
Gelecek bölümden alıntı
37.Bölüm
38.Bölüm
39. Bölüm
40.bölüm
bölüm alıntısı
41. Bölüm
Yeniden Doğmak
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
Benim Özelim 2
Herkes Öldürür Sevdiğini
Alıntı
Bilinmezlik
Büyük karar (alıntı)
Bilinmezlik (Part 1)
Bilinmezlik (Part 2)
Bilinmezlik (Part 3) Büyük Karar
Yoktan Var Olmak (alıntı)
Yoktan Var Olmak
Pişmanlık
Bir Daha Asla (Part 1)
Bir Daha Asla (Part 2)
Bir Daha Asla (Part3)
Yeniden...
Küçük Bir Anlaşılmazlık 1
Küçük Bir Anlaşılmazlık 2
Yoktan Var Oluş
Yeniden Berdel
Yeniden Berdel 2.
Zahter Gibi
Zahr...
Mecburiyetten AŞK'A
Mecburiyetten AŞK'A 2
Açıklama
Canıma And
Elbise
Bilinmeyen Hesaplar
Doğum Günü Etkinliği
Bilinmeyen Sırlar
Bilinmeyen Sırlar Part2
Varis
İlk Defa Babam Gibi
İlk Defa Babam Gibi (part 2)
İlk Defa Babam Gibi Part 3
küçük bir bedel
Başı buyruk işler

25. Bölüm

149K 8.1K 7.4K
By Jutenya_

  

Lütfen okuyun bölümde eksik olan yerleri ekleme yaptım bölümü tekrar okuyun arkadaşlar ⚡

Bölüm sınırı 1400 vote

   5000 yorum

   Lütfen okumadan önce yıldıza basın, diğer bölümlere vote vermeyen arkadaşlar geri dönüp oylarlarsa çok mutlu olacağım.

  Sizin bir kaç saniyenizi almasa da benim için çok önemli.

Jutenya_ şurayı tıklayarak watpad hesabımı takibe alın ve gelişmelerden haberdar olun.

  500k şerefine bölüm erken geldi.

  Kitabı arkadaşlarınıza önerip beraber büyümemizi sağlayabilirsiniz.

Garip bırakılmış bir kadın, Şahe!
Daha on altısında soldurulan,
Töreye kurban edilen güzel Şahe...
Berdel dediler hiç düşünmeden ondan vazgeçtiler...
Urfa’lı Şahe’yi daha on altısında berdelle gelin ettiler..
Bu topraklarda kızlar çocuk olmazdı.
Kız doğmuştu ya illa kadın olması gerekti...
Babasının, oğlu uğruna hiç düşünmeden Şahe’yi gözden çıkardı..
Oysa ki, o’da babasının evladı o evin kızıydı. Çilekeş güzeller güzeli Şahe'nin abisinin günahı hatasının bedeli küçük omuzlarına yük edildi.
Gelin gittiği evde suçsuz günahsız olmasına rağmen hor görüldü.
Oysa Şahe, yalnızca kurban edilen on binlerce kızdan sadece biriydi..
Şahe ve Şahe gibiler beyaz gelinliği kefen olarak giyerler.
Şahe kocaman kalabalığın içinde kimsesiz bırakılmış kızlardan sadece biriydi.
Gelinliği kefen olmuş, küçük bedeni genç yaşında toprağa karışmıştı.
Hayalleri bir günde elinden alınınca güzel yüzü aynı gün solduruldu. Bir daha içten hiç gülmedi. Küçük Şahe’nin güzel gözleri o günden sonra hep parçalı bulutlu bir hüzünle kaplıydı.
Gördüğü şiddete dayanamayıp her seferinde baba ocağına sığınıyordu. Her gittiğinde o kapıdan koca evine geri gönderiliyordu.
Genç kadın en son sığındığı baba ocağından geri çevrildi.
“Gelinlikle çıktın kefenle geri dönersin,” denilerek koca evine gönderildi.
Farkında olmasalar da Şahe insandı, et kemiğe batardı...
Çıkmaza düşen Şahe bir buçuk yaşındaki bebeğini sırtına bağlayıp banyoda kendisini astı...
Sırtına sarılı yavrusuyla çilesine son veren Şahe’nin ölü bedeni saatler sonra ancak bulundu.
Kapısından döndürüldüğü  baba ocağına istenildiği gibi kefeniyle geri dönmüştü.
Şahe yaşasaydı Zerya ile yaşıt olacaktı.
Belki okuyacaktı....
Kim bilir, belki de aşık olacaktı..
Toprak Ana açtığı kollarıyla genç kadını sarıp sarmalamıştı.
Onu sarmayan anası yerine sarmış,
Onu koruyamayan babası yerine korumuştu.
Toprak sonsuz uykuya huzurla dalabilmesi için kulağına ninniler fısıldadı. Şahe’yi ebedi uykusuna yatırdı.
Zerya, Şahe gibi nice hikayeler duymuştu ancak Şahe onun kanayan kabuk tutmayan yarasıydı. Mizgin’in de aynı veya benzer kaderi yaşamasına izin vermeyecekti. Kendi kara bahtına uzanamayan yardım elini Mizgin’e uzatacaktı.
Zerya büyük bir nefes aldı.
Kafasını kaldırıp bakışlarını odada dolaştırdı. Birçok erkek genç yaşlı fark etmeksizin gencecik bir kız adına  karar almaya çalışıyordu.
Boğazını temizleyip “Şahe” dedi. Kuruyan dudaklarını nemlendirdi. “daha on altısında berdele kurban gitti. Sizin gibi erkekler onu kurban etti.”
Şahe'nin acısıyla kavrulan ciğerlerine derin bir nefes çekti.
Yeri gelince kadın eksik etek kaşık düşmanıydı..
İşlerine geldiği vakit kadın kurtuluşları için seçtikleri kurbanlarıydı.
Namus kavramı kaftandı sadece kadına biçilmişti.
Odada kimseden çıt çıkmazken herkes Hanım’larına bakıyordu.
Azad ise karısının konuyu nereye getireceğini merakla bekliyordu.
Zerya bakışlarını berdel diye direten, kaçan kızın babası Ömer beye dikip “Şahe çocuk yaşta evliliğin yükünü kaldıramadı. Bebeğini sırtına bağlayıp kendisini astı.” dedi.
Mizgin’in babası gözlerini irice açıp yutkundu.
Zerya bakışlarını bu sefer ona çevirdi. “Dayak yedikçe zulüm gördükçe sığındığı babası, gelinlikle çıktın kefen giymeden dönemezsin dedi”

Zerya boğazındaki düğümle yutkunamadı.
Şahe de kendisini asarken yutkunamamıştı.

“Baba sözünden çıkmadı Şahe, kefenini giyip ona kör, sağır olanların vicdanına yük oldu.”

Welat yutkundu, Zerya daha on sekizindeydi ama karşısındaki,  onlarca erkeğe haddini bildirecek kadar büyümüştü.

Kadir ve Rojawan ise böyle bir toplulukta, ilk defa bir kadının konuşmasını hayranlıkla dinliyordu.
Azad gözlerini yumup sıkıntılı soluğunu gürültüyle bıraktı. Karısının elini sıkarken amacı uyarmak değil destek olmaktı.

Zerya bu odaya Azad'ın yanında duracağının düşünerek gelmişti ve yanılmamıştı.

Bakışlarını odadakilerin üzerinde dolaştırırken konuşmasını sürdürdü. “Sizin hiç düşünmeden aldığınız kararlar başkalarının hayatlarına mâl oluyor.”

Biraz önce konuşan Hasan duyduklarına daha fazla dayanamadı.  

Biraz önce konuşan Hasan daha fazla dayanamayıp “Hálin Hanım sen de berdelle geldin. O zaman bu hatayı senin ailende yaptı hem bak sen de berdel gelini olarak buradasın. Bize niye kızıyorsun ki size helal olan bize haram mıdır?"

Azad dişlerini sıkıp ayağa kalkmak istedi.

Zerya parmaklarıyla onun elini sıkıp kalkmasına izin vermedi.

Azad sırf karısı burada olduğu için sakin kalıp susuyordu. Yapacaklarıyla kendisinden korkup çekinmesini istemiyordu yoksa konuşan adam çoktan bir hastanenin acilinde tedavi altına alınmış olurdu.

Welat karşısındaki taploya daha fazla dayanamayıp "Saruhan Hanım'ının söylediklerini sorgulamak sana mı kaldı. Haddini bil Hasan"

Welat üstünde ki bakışları umursamadan devam etti "Hanım'ımıza yapılmış saygısızlığı kendimize yapılmış sayarız. Ağzından çıkanlara hâkim ol cümlelerini ona göre kur"

"Karşında ki kadın ağamızın karısı bizim de Hanım'ımızdır"dedi.

Azad kaşlarını çatıp Welat'a baktı. Bir birlerinin günahları kadar bir birlerinden haz etmezlerdi.

Welat'a bakıp "Hasan ne yaptığını bilmiyor. Bilseydi şimdiye kadar çoktan Mardin'i terk etmiş olurdu"

Bakışlarını Welat'an alıp Hasan'a çevirdi.

Azad Saruhan ilk defa bu kadar sakin duruyordu.

Odadaki herkes onlara bakıyordu ama Azad kimseyi umursamıyordu. Hasan'dan bakışlarını çekmeden "kendime yapılmış saygısızlığı affederim ama karıma yapılanı asla"dedi

Zerya dişlerini sıkıp gözlerini yumdu. Şuanda konu o değildi.

O birilerinin saygısını arkasında duracak bir erkekle istemiyordu.

Dişlerinin arasında fısıldar bir şekilde sus için de olanları diline yansıtma! Sadece sabret dedi.

Bugün dilinde ki tüm cümleleri Mizgin için yutuyordu. Şükür doğruyu yanlışı da bilecek yaştaydı.

Bakışlarını Hasan'ın gözlerine çevirip "ben berdele kurban gitmedim. Sen bilmezsin ama bu odada ki büyüklüklerin bilir. O gece babam abimin canına rağmen kabul etmedi. Aşiretlerden önce biz Azad'la konuştuk o bana seçim hakkı sundu. Ben de iki aşiret arasında kan dökülmesin diye kabul ettim"dedi.

Zerya büyük bir nefes aldı. Karşısında ki insan cehalet için direniyordu.

"Azad kendi üstüne düşen görevi yaptı. Ben de kendi üstüme düşeni yaptım. Biz aşiret kararı çıkmadan evlendik"dedi.

Bakışlarını odada dolaştırıp "bunca yıllık düzen bozulmaz ama biraz yumuşatabilinir. Benim fikrimi dinlerseniz Mizgin'i berdele kurban etmeyin. Belli bir miktar kız tarafına ödensin hepimiz de bu konuyu kapatalım"dedi.

Zerya'nın susmasıyla odadaki çoğu kişi kafasını eğdi. Sırf bir kadın olarak ona söz hakkı tanındığını belirtmek için ben Azad'a evet dedim diyordu.

Kısa bir süre sonra içlerinden yaşlı biri boğazını temizleyip "kızım madem sen buraya gelip konuşacak kadar cesaretlisin biz de sözünü kabul edecek kadar insanız. Ben fikrini kabul ediyorum"dedi.

Zerya gülümsedi...

İçlerinden başka biri daha "Hálin Hanım'ın söylediği doğrudur. Mizgin daha küçüktür"dedi.

Mizgin küçüktü birileri bunu fark ediyordu.

Topluluğun çoğu kabul edince Zerya gülümsedi.

Azad'ın bakışları karısındaydı onun yüzünde ki tebessümü gördü.

Bakışlarını ondan alıp Hasan'a çevirdi. Karısına yaptığı hadsizliği en ağır bir şekilde ödeyecekti.

Bakışlarını Hasan'dan alıp karısıyla birleşen ellerine baktı bu sefer gülümseyen taraf kendisiydi.

Karar belliydi.

Berdel olmayacaktı.

Azad büyük bir nefes alıp "karar belli Mizgin berdel olmayacak, ben de karşı tarafın istediği meblağı ödeyeceğim"dedi.

Madem karısı araya girmişti istenen parayı o ödeyecekti ama Bahoz ağa unuttuğu bir unsurdu.

Bahoz ağa boğazını temizleyip "Gelin Hanım bu meblağı benim ödememi istedi. Ne gerekiyorsa ben yapacağım gelin kızımın hükmü benim kabulümdür"dedi.

Odadakilerin kafalarını olumlu anlamda sallamasıyla Zerya ayağa kalkıp "emin olun hepiniz doğru olanı yaptınız"dedi.

Bakışlarını kaçan kızın babası Ömer beye çevirip "tabi bu kararı almamız kaçanların cezasız kalacağının anlamına gelmeyecek"

Madem onlar genç bir kızın hayatını hiç düşünmeden kaçmışlardı illaki bir bedel ödeyeceklerdi.

"Kaçan çift Mardin'den sürgün edilecekler. Bir daha hiçbir şekilde bu topraklara adım atmayaçaklar. Onların cezası da en sevdiklerine onların en güzel ve kötü günlerine uzak kalmalarıdır"

"Ne Mardin'e ayak basabilecekler. Ne bir düğüne ne bir taziyeye ailesinden onları görmek isteyen olursa bunu Mardin dışında yapacak"dedi.

Bu bir nevi sürgündü.

Aşkı için başka hayatları sürgün edenler bu topraklardan sürgün edileceklerdi.

Böyle bir hüküm ilk defa veriliyordu.

Normal de berdel yapılırdı.

Kız alınıp kız alınırdı.

Zerya fısıltılara kulak asmadan arkasını dönüp odadan çıktı.

Ona göre sevmek günah değildi. Sevdim deyip başka hayatları yakmak en günahtı. Bilinçli yapılan bir yanlıştı.

Abisi yapmıştı.

Zerya yanmıştı.

Mirhan onun yanacağıni bile, bile yapmıştı. Yoksa Gewer'le sözleneceği gün kız kaçırmazdı.

Zerya bunların farkındaydı.

Adımlarını aşağı avluya yönlendirip merdivenleri indi.

Avluda bir birine sarılmış anne kızı görünce gülümsedi.

Güler bir yüzle yanlarına ilerleyip elini kızını sarmış annenin elinin üzerine koyup "korkma kızın berdel verilmeyecek"dedi.

Anne kız duydukları sesle bakışlarını Hanım'larına çevirip aynı anda"nasıl yani "dediler.

Zerya gülümseyip "berdel yapılmayacak ama sen kızına hep böyle sahip çık"dedi.

Bakışlarını Mizgin'e çevirip "sen de oku hayatını kimsenin ellerine bırakma "

Mizgin duyduğu cümleler gülümsedi. Annesinden sıyrılıp Zerya'ya sımsıkı sarıldı.

Ağlayarak " teşekkür ederim. Okuyacağım hiç pes etmeden ders çalışacağım "dedi.

Zerya gülümsedi Mizgin ondan ayrılıp kocaman gülümsedi.

Bu sefer ona sarılan Mizgin'in annesiydi. Yaşlı kadın ona sımsıkı sarıldı. Zerya kadının hareketlenen omuzlarından ağladığını anlayınca "ağlama"dedi.

Kadının duyduğu sesle bu sefer hıçkırdı kızı berdele kurban gidecek diye canından can gidiyordu. Nasıl ağlamazdı.

Zerya'dan biraz uzaklaşıp yaşlı gözleriyle"Xwedé ji te razi be"dedi.

(Allah senden razı olsun)

Zerya ellerini uzatıp gülümseyerek kadının göz yaşlarını silip "senden razı olsun"dedi

Welat Saruhan yukarı terastan aşağıda ki kadını izliyordu.

Mizgin'e sarılıp annesini teselli etmesi takdire şayan dı. Biraz önce bu topraklarda hiçbir kadının cesaret edemeyeceği bir şey yapıp aşiret toplantısına katılmıştı.

Üstüne oradaki herkesin fikrini değiştirip yeni bir karar alınmasını sağlamıştı.

Pervin Hanım Welat'ın yanında durup ellerini göğsünün altında birleştirdi. Onun gibi aşağıdakilere baktı büyük bir nefes alıp çenesini dikleştirdi o yenilgiden asla haz etmezdi. Welat'a bakmadan "ne yaptı oynadığı Hanım'cılık bir işe yaradı mı?"dedi.

Duyduklarıyla Welat'ın dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Ellerini beton parmaklıklara dayayıp "O içeri de Hanım'çılık oynamadı!"

Pervin Hanım memnun bir ifadeyle tebessüm edip aşağı baktı.

Welat ise duyduklarıyla onun yüz ifadesini merak ettiği için Pervin Hanım'a dönüp "Zerya içerde Mardin'e Hanım olğunu gösterdi"

Pervin Hanım'ın gözlerine bakıp yüksek sesli bir kahkaha atıp "senin yıllarca yapamadığını o bir kaç gün içinde yaptı"dedi.

Pervin dişlerini sıkıp ellerini yumruk yaptı.

Planları ters kapmaya başlamıştı. O Azad'ı yok etmek istiyordu.

Daha da güçlenmesine tahammül edemezdi.

Welat yengesinin mimiklerinden sinirlendiğini rahatlıkla anlayabiliyordu.

"Pervin Hanım galiba Saruhan konağının kayıp Hanım'ı bulundu"dedi.

Pervin Hanım öfkeyle gözlerini kısıp"saçmalamayı kes o kız Azad'ın ölüm sebebi olacak. Ya o kızın ya da Azad'ın sonu Rima gibi olacak"dedi.

Welat duyduklarına olumsuz anlamda kafasını sallayıp "yanılıyorsun  Zerya bütün planlarını yerle bir edecek. Senin anlamadığın ne biliyor musun?"

Pervin Hanım kafasını olumsuz anlamda sallayınca Welat aşağı avluyu gösterip "Zerya Rima gibi değil! O asla pes etmeyecek bugün içeride Azad'ı bile durdu" dedi.

Pervin daha fazla dayanamayıp öfkeyle arkasını döndü ve odasına doğru ilerledi.

Welat'ta adımlarını aşağıya doğru yönlendirip merdivenleri indiği gibi konaktan çıkıp gitti.

Zerya anne ve kızdan ayrılıp yukarı odasına çıktı. Daha Azad'ı ona nasıl bir tepki göstereceğini bilmiyordu. Aşağı indiği için tepki gösterebilir diye düşünüyordu.

Kısa bir süre sonra aşiret reislerinin ve önde gelenlerinin  dağılmasıyla Azad dedesine dönüp "Hálin senin adını söyleyerek yanlış yaptı, Mizgin karşılığında ödenecek tutarı ben vereceğim"dedi.

Bahoz ağa ellerini dizlerine koyup ayağa kalktı. Cebinden tespihini çıkarıp "Hálin kızım doğru olanı yaptı eğer senin adını verseydi beni yok saymış olacaktı. O kız aile terbiyesiyle büyümüş biri nerede nasıl davranacağını çok iyi biliyor" Azad'ın omuzuna iki defa vurup "kıymetini  bil " dedi ve odadan çıktı.

Azad arkasını dönüp arkadaşlarına baktı.

Kadir, Rojawan ve Harran...

Rojawan elini Azad'ın omuzuna koyup "Azad'ım karın çok zeki kumam diye söylemiyorum ama bugün çok akıllıca davrandı"dedi.

Azad duyduğu kuma kelimesiyle yüzünü buruştursa da Rojawan tek kaşını kaldırıp "tabi bu seni onunla paylaştığım gerçeğini değiştirmiyor"

Boynunu eğip sesli bir nefes aldıktan sonra "bu bile onu sevmemem için büyük bir neden"dedi.

Azad dişlerini sıkıp "ulan sana sev diyen mi var?"

Rojawan elini Harran'ın omuzuna atıp "bunlar vefasız çıktı sen evlenince beni bırakmazsın değil mi?"

Harran arkadaşına dönüp "Cangül evet desin adını hatırlayan şerefsizdir"

Kadir ve Azad ikisinin bu hallerine olumsuz baksalarda diğer iki onlar yokmuş gibi konuşmaya devam ediyorlardı.

Rojawan aldığı cevapla Harran'ı gösterip "işte ibnelik, işte itlik, işte gerçeklik. Aranmayan dost hepsi bir arada"dedi

Harran onun elini itip "ulan Hilal sana yüz verse aklına bile gelmiyoruz.  "

Kısa bir süre düşünüp "keşke yüz verse de milletçe rahat etsek"dedi.

Rojawan yüzünü somurttu ve Kadir'e döndü ilk göz ağrısı Kadir'di.

"Kadir ben bu çakma doktorla muhatap olmak istemiyorum. Beni konağa atsana"dedi.

Azad kaşlarını çatıp "sen arabayla gelmedin mi?"diye sordu.

Harran sesli bir kahkaha atıp "Azad mazot olmuş bilmem kaç lira bu pinti yakıta para verir mi?"

Kadir yüzünü sıvazlayıp "seninle yakın oturan kaderimi sikim"dedi.

Azad onlara anlamsızca bir şekilde bakınca Harran bir elini Kadir'in omzun atıp "akaryakıta gelen zamlardan sonra Rojawan ya benimle ya da Kadir'le işe gidiyor"dedi.

Rojawan yüzünü sıvazlayıp isyan eder bir şekilde "ulan ne abartınız ben olmasam da siz işe arabayla gideceksiniz"dedi.

Kadir arkadaşına bakıp "evet ama bu seninle iş yerlerimizin farklı yönlerde olduğu doğrusunu değiştirmiyor"dedi.

Azad kaşlarını çatıp "biz bu konuya nasıl geldik"dedi.

Harran bakışlarını Rojawan'a döndürüp "abi konu bu pintilik olunca her şekilde farklı bir konu açılıp sözü kendisine getiriyor. Biliyor musun ne yapmış?"

Azad merakla "yine ne yaptı"dedi.

Kadir boğazını temizleyip "aldığı milyonluk arabaya LPG'ye takdırmış"dedi.

Rojawan yakasını düzeltip "çok yakıyordu"dedi.

Üçü ona sen pintisin Hilal bakışları atınca Rojawan büyük bir nefes alıp "ruhum fakir benim hem tasarruf iyidir"dedi.

Kadir onu omzundan itip "lan bunu öğrenen fabrika sahipleri, hiç üşenmedenen İsviçre'den kalkıp buraya geldiler"dedi.

Rojawan onlara pis pis bakıp "kötü mü oldu Mardin'i görmüş oldular."

Kadir ya sabır çekip "senin yüzünden ülkeye araba satışı yasaklanacak tı"

Harran araya girip "lan bir de arabayı adamlara  geri vermem diye inat ettin"dedi.

Azad büyük bir nefes alıp "arabayı geri almak ne alaka"

Harran kahkaha atıp "adamlar marka milyonluk araba yapıyorlar ve bu pinti kalkıp LPG taktırıyor. Tabi ki kabul etmezler."

Kadir yüzünü sıvazlayıp"bu it iki kat bir fiyat istedi"

Rojawan duruşunu dikleştirip "hep onlar mı bizi kazıklayacak"

Harran elini uzatıp Rojawan'ın elini sıktı diğer eliyle onun omzuna vurup "teprik ederim arkadaşım valla sen bu zekayla atomu parçalardın ama işte senden önce Einstein abimiz bir saygısızlık yapıp o parçalamış. Veda ihtiramımız Allah senden razı olsun ülkece adımızı pintiye çıkardın"dedi.

Rojawan elini Harran'ın elinden çekip "Ne kadar da abartınız. Ben iki kat ödememi alıp arabayı geri  iade ettim."

Azad'a dönüp"bunlarla uğraşmak istemiyorum, ben gidiyorum adamlarına söyle beni konağa bıraksınlar"dedi.

Kadir kahkaha atıp "o kadar para aldın taksi çağır "

Rojawan üçünü bakıp "ben yürürüm hem akşam sporu olur"dedi ve arkasını dönüp odadan çıktı.

Kadir giden arkadaşının arkasından Azad'a dönüp "Mizgin konusunda hepimiz üstümüze düşeni yapmaya hazırız. Canını sıkan bir şey olursa yanındayız"dedi ve kapıyı gösterip"biz çıkalım o cimri sırf taksi parası vermemek için  bütün Mardin'i yürür" dedi ve Azad'la tokalaşıp Harran'la beraber odadan çıktı.

Azad giden arkadaşlarından sonra  telefonu eline alıp hızlıca aramaya girdi. Bugün birleri haddini fazlasıyla aşmıştı.

Karşıdan gelen sesle "Sis Cemil'le beraber Hasan'ı alıp depoya götürün yakın bir hastanede onun için bir de yer ayırtın"deyip karşıdan gelecek cevabı beklemeden telefonu kapattı ve odadan dışarı çıkıp merdivenlere yöneldi.

Hızlıca kendi katına ilerleyip yatak odasına girdi.

Terasta ki karısını görünce cebinden telefonunu çıkarıp adımlarını ona yönlendirdi.

Önce onun Mardin'i izlerken bir kaç pozunu çekti.

Sonra karısına seslenip ona dönmesini sağladı.

Çok ok güzeldi ama onun gözünde bugün bir başka güzel olmuştu.

Zerya'nın ona olan şaşkın bakışlarını umursamadan onu kolunun altına alıp beraber resimlerini çekti.

Zerya onun kızgın sinirli bile olmasını bekliyordu ama aksine baya keyifli bir şekil de durup üstüne resim çekmesi beklediği bir şey değildi daha fazla dayanamayıp "Azad sen ne yapıyorsun"

Azad onun anlı'nı öpüp "karımın güzelliğini ölümsüzleştiriyorum "dedi.

Zerya'nın şaşkın bakışlarını umursamadan onun boynunu öpüp "Hálin benim acil bir işim çıktı, gece geç dönerim"dedi.

Onun şaşkınca tamam demesiyle arkasını dönüp aşağı indi.

Hızlıca Konaktan çıkıp arabasına bindi.

Onu bekleyen bir Hasan vardı...

*
*
*
Azad gece yarısına doğru yarattığı esere bakıp gülümsedi.

Hasan'ı yakın bir hastaneye bırakıp arabasını konağa doğru sürdü.

Yanında ki Sise bakıp "Pervin Hanım için yaptığım sürpriz hazır mı?"

Sis Azad'a bakıp "hazır ama yaptığın çok fazla değil mi?"dedi.

Azad'ın dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

Fazla değildi kaç gündür bu geceyi bekliyordu.

Araba konağın önünde durduğun da keyifle arabadan inip konağa girdi.

Adımlarını mutfağa yönlendirdi Hacer Hanım'dan bir leğen isteyip hızlıca merdivenleri çıktı.

Pervin Hanım'ın bağrışları odadan dışarı fırlaması da aynı anda oldu.

İkisi terasta karşılaştı.

Pervin Hanım nefes nefeseydi.

Azad'ı görünce başta şaşkınlık yaşadı daha sonra gözü yaşlı bir şekilde ona bakıp "Azad bir şey yap Mehmet'i akrep soktu"dedi.

Azad'ın üst dudağı yukarı doğru kıvrıldı.

Elinde ki leğeni Pervin'e uzatıp "geçmiş olsun üç gün ateşlenip kusar dikkatli ol tehlikeli ama geçer"dedi.

Pervin'in gözleri irice açıldı.

Dehşet içinde kalmış bir şekilde "sen yaptın ama o senin baban "dedi.

Azad gözlerini kısıp "evet ben yaptım ama ben nasıl sen olduğunu ispatlayamıyorsam sen de ben olduğumu ispatlayamazsın"

Pervin Hanım'a yukardan bakıp "baba konusuna gelirsek!"

"Ben babamı mezar başında beni bulup konağa getirdiğin de"yutkundu Azad ne kadar büyümüş olsada hatırladıkça ruhu darlanıyordu.

İşaret parmağıyla avluyu gösterip"sizin elinizde doğum günü pastası varken, beni kemerle avlunun ortasında dövdüğü anda kaybettim"dedi.

Pervin'e yukarıdan bakıyordu.

Çocukken ona baktığı gibi.

Ama bu sefer yukarıdan bakan Azad'dı...

Pervin'in dehşete düşmüş hâlini umursadan "benim kadınıma zarar veren bedelini sevdiğiyle öder"dedi.ve arkasını dönüp merdivenlerden yukarı çıktı.

Şimdi gidip yıllardır eksik kaldığı huzuruyla zaman geçirecekti.

Kendi katına çıkıp adımlarını yatak odasına yönlendirdi.

Bakışlarını odada dolaştığı gibi yatakta uyuyan karısını gördü.

Karısı uykuya çok düşkündü.

Ellerini gömleğine götürüp düğmelerini açtı.

Hızlıca soyunup banyoya ilerledi.

Uyanık olsa kıyameti koparır dı deyip duşun altına girdi.

Soğuk bir duş alıp üstünü kurulayıp şortlu pijamasını giyip yatağa ilerledi pikeyi kaldırıp yatağa girdi.

Karısının kokusu sıcaklığı bütün yatağı sarmıştı.

Onu kendisine çekip kollarına aldı.

Hálin'in hafifçe gözlerini açıp "geldin mi?" Demesiyle gülümseyip "bu dünyada yanın da huzur bulduğum tek yer senin yanın sana gelen bütün yollar engellenmeli olsada ben hep sana geleceğim"dedi.

Onun saçlarını öpüp uykuya daldı.

Aşağıda telaş için de bir Pervin vardı. Gece ambulans çağrılmış Mehmet bey hastaneye kaldırılmıştı...

*
*
*

Zerya yeni güne yüzüne vuran güneş ışığıyla gözlerini hafifçe açıp yüzünü Azad'ın boynuna gömdü.

Kısa bir süre sonra ne yaptığını anlayınca kafasını hızlıca kaldırıp yataktan klakmaya çalıştı.

Ama sadece çalıştı Azad'ın beline sarılmış kolları buna izin vermeyip onu iyice kendisine çekti.

Azad kafasını onun boynuna koyup kokladı.

Onun bu hareketiyle Zerya kafasını çekip "Azad çöz şu kollarını benim uykum yok"dedi.

Karısının söylemesiyle onu kollarına aldığı gibi çevirip yatağın öbür tarafına aldı.

Zerya'nın isyan edip "ne yapıyorsun "demesiyle Azad dudaklarını onun boynunu bastırıp "uyu benin uykum var"dedi karısının güneş yüzüne vurduğu için uyandığını biliyordu.

Zerya oflayarak isyan eder bir şekilde"senin uykun olabilir. Ben uyandım ve yataktan çıkmak istiyorum"dedi.

Azad ellerini onun saçlarına uzattığı gibi bir ahhh sesinin duyulması da uzun sürmedi.

Azad parmakların da hissettiği acıyla gözlerini irice açtı.

Karısının ağzında eli  mavi hareleriyle ona bakıyordu.

Büyük bir nefes alıp "acaba dişlerini artık parmaklarımdan çeksen mi?"

Zerya onun kare hareleriyle ağzını açıp Azad'ın parmaklarını serbest bıraktı.

Uyumak istediğini belirtmişti ısrar eden oydu. Azad'ın elini çekmesiyle bakışlarını ondan çekip yataktan kalkmak için hareket etti.

Bunun farkına varan Azad kollarını uzatıp "nereye kaçtığını sanıyorsun kaçak" deyip onu belinden tututuğu gibi  üstüne çekti. Zerya kendisini bulduğu pozisyonla yüksek sesli bir çığlık atıp iki eliyle ona vurup yataktan kalkmaya çalıştı.

Azad onun iki elini tutup üstün de sabit durmasını sağladı. Zerya bulunduğu pozisyonla gözlerini irice açıp " bırak beni"dedi.


Azad'ın bırakmam sesiyle dişlerini sıkıp "bak sen de uyandın. Şimdi bırak beni de üstünden ineyim"dedi.

Azad dudaklarını ıslatıp "benim için sorun yok istediğin kadar üstümde kalabilirsin"

Zerya gözlerini kapatıp açtı istediğin kadar üstümde kalabilirsin de ne demek oluyordu.

"Bırak beni yaptığın hiç doğru değil"dedi.

Azad karısının gözlerine bakıp "ama her seferinde beni ısırman doğru değil mi?"

Zerya gözlerini irice açıp ona bakınca, Azad gülümseyip "sana kocaya el kalkmayacağını hiç öğretmediler mi?"

Zerya olduğu pozisyon da onun söylediklerini şaşkınlıkla dinliyordu.

Azad ciddi bir şekilde boğazını temizleyip "taş olursun taş!"

"Kocaya el kaldıranı kul affetse Allah affetmez"diyince Zerya onun ciddi bir hâlde konuşmasına dayanamayıp kahkaha attı.

Karısının gülüşünü gözlerine kısarak izledi.

Bu anı çerçevetelip ömrü boyunca izleyebilirdi.

Zerya gülmesine ara verip "bir an seni şiddet mağduru olarak hayal ettim"dedi.

Azad karısının saçlarını kenara verip"peki bunda komik olan ne?"dedi.

Zerya yüksek sesli bir kahkaha atıp"ne bileyim bu cüsseyle dayak yemen çok komik olurdu"dedi.

Azad onu tuttuğu gibi çevirip altına aldı.

Bu sefer altta olan Zerya'ydı.

Karısının irice açılmış gözlerine bakarak "kocaya şiddet uygulanmaz ama sen bulduğun her fırsatta dişlerini tenime gecirmekten hiç çekinmiyorsun. Bunun bir cezası olmalı değil mi?"

Zerya onun üstünden itip kalkmaya çalışsada Azad buna izin vermedi.

Karısının saçları yataktan bir şelale gibi aşağı süzülüyordu.

Azad bu görüntüyle yutkundu.

Mavi hareleri beyaz teni ve simsiyah saçları çok güzeldi.

Haddinden bile çok güzeldi.

İstemsiz bir şekilde dilinden"çok güzelsin"kelimeleri ağzından döküldü.


Zerya yutkundu onun ağzından güzel bir kelime duymak istemiyordu.

Onun için güzel olmak istemiyordu..

Büyük bir nefes alıp"ben acıktım"dedi.

Onu şuanda kurtara bilecek tek neden olabilirdi.

Azad karısının beden dilinden az çok birşeyleri anlıyordu.

Yana kayıp yataktan indi.

Zerya'nın elini de tuttuğu gibi kalkmasına yardım edip ondan biraz uzaklaştı.

Karısının uyku sersemi halini çok seviyordu. Tabi bugün ters yerinden kalkmış gibiydi.

Zerya bakışlarını yerden alıp ona baktı. Çoğu zaman üstü çıplak yatıyordu ve o bu duruma sınır oluyordu. Bakışlarını ondan kaçırıp kafasını eğdi.

Gözleri önce onun parmaklarına gitti. Parmaklarına Hálin yazdırmıştı. Bakışları  daha sonra karın boşluğundaki dövmeye gitti.

Onu ve anlamını gerçekten çok merak ediyordu.

Büyük bir nefes alıp karnında ki dövmenin anlamı çok merak ediyordu.

Dudaklarını ıslatıp"karnında ki dövmede yeni mi?"

Azad duyduğu sorulyala bakışlarını karısına çevirip"sen"dedi.

Zerya kaşlarını çatıp anlamsızca ona baktı.

Azad karısının bu haline keyifli bir şekil onu kendisine çekip boy aynasına baktı.

Karısının elini tutup onun işaret parmağını dövmenin üzerin de dolaştırıp "20 tane yağmur damlası, senin doğum günün 20 Şubat ilk Cemre'yi temsil ediyor. İlk Cemre havaya karışıyor bulut havayı temsil ediyor. Bulut ve sonsuzluk işareti de ikimizi ortasında ki yuva da seni..."

Zerya yutkundu.

Azad büyük bir nefes alıp "Hálin Zazaca da yuva ve  serçe yuvası demek o da ismini temsil ediyor"dedi.

( dövmenin tasarımı okurumuza ait kitap için yapıldı)

Azad karısının parmağını ikisinin baş harflerine götürüp "ikimiz kimin Ah'ıyız bilmiyorum ama bir birimize çok yakıştık" deyip dudaklarını onun boynuna bastırıp "sen benim yuvam burası da benim huzurum "dedi.

Zerya yutkundu.

Bu beklediği bir şey değildi.

Azad Bekir Mirşah'ın vurduğu yere kızına hitap edecek bir şey yaptırmak istemişti.

Karısının tuttuğu ince parmaklarını dudaklarına götürüp öptü. Ondan biraz uzaklaşıp "hadi giyin de kahvaltı edelim"dedi.

Zerya üstünde ki şaşkınlıkla beraber ona cevap vermeden hızlıca giyinme odasına ilerleyip üstünü giydi.

Yatak odasına döndüğün de Azad'ın da  giyinmiş olduğunu görünce adımlarını yatağa yönlendirip yatağı topladı. Azad'ın sürekli saat ve kol düğmesini kullandığını ilk zaman fark etmişti.

Bu ona hazırlanması için bir nevi zaman vermekti.

İlk geldiği gün burada ne yaşarsak yaşayalım aşağıdakiler bizi normal bir çift bilecek demişti. O da ona  uyum sağlamaya çalışıyordu.

Azad'ın yanın da durmasıyla kafasını kaldırıp "Azad ben bugün Helin'le dışarı çıkmak istiyorum"

Azad'ın kaşlarını çatmasıyla "senden izin istemiyorum sadece haber veriyorum"diye devam etti.

Azad ellerini göğsünün altında birleştirip"Hálin doğru anladım değil mi izin istemiyor haber veriyorsun"dedi.

Zerya kafasını olumlu anlamda sallayınca "peki nereye gittiğini söyleyecek misin?"

Zerya gözlerini yumdu kısa bir süre öyle kalıp "Azad alışverişe çıkacağım özel ihtiyaçlarım var. Hem biraz hava alıp gezmişte olurum"dedi.

Azad karısını süzüp "tamam ama sizi Cemil götürecek çevren de korumalar olacak"

Zerya kafasını olumlu anlamda sallayınca Azad cebinden cüzdanını çıkarıp içinden aldığı kredi kartını ona uzattı "al yanın da bulunsun ihtiyacın olan ne varsa alırsın"dedi.

Zerya kafasını olumsuzca sallayıp"gerçekten hiç gerek yok"

Azad kredi kartını karısının avcuna sıkıştırıp "gerek var. Al yanın da bulunsun"

Zerya avucunun içine sıkıştırılan kartla büyük bir nefes alıp "tamam"dedi ve kartı komidinin üzerine bırakıp onunla beraber aşağı indi. El ele tutuşup oturma odasına ilerlediler.

Onlar geç uyandığı için konakta ki herkes kahvaltısını yapmıştı.

Pervin Hanım el ele tutuşan çiftin içeri girmesiyle dudağını ısırdı.

İkisinin mutlu olmasına katlanamıyordu.

Dün gece sabaha kadar hastanede kalmıştı.

Kocası çok zor bir gece geçirip onlarada kötü bir gece yaşatmıştı.

Azad akrebi bilerek kocasının kıyafetleri arasına koymuştu. Pervin Hanım ikisine daha fazla tahammül edemiyeceğini anlayınca öfkeyle ayağa kalkıp odadan çıktı.

Ne Azad ne de Zerya onu umursadı.

Onlar için hazırlanan kahvaltıyı bekleyip sessizce kahvaltı ettiler.

Azad'ın kahvaltısını edip  işe gitmesinden  bir kaç saat sonra Zerya'da hazırlanıp aşağı indi.

Helin babasının rahatsız olduğunu ve gelemeyeceğini söyleyince Zerya onu anlayışla karşılayıp.

Zerya onu arabanın önünde görünce gülümseyip "Tünaydın Cemil abi"dedi ve arabaya bindi.

Arabanın  ve Cemil'le yaptığı sohbet edip alışveriş merkezine doğru yol aldı.

Kısa süren yolculuktan sonra arabanın alışveriş merkezinin önünde durmasıyla arabadan indi.

Cemil ve diğer adamların eşliğinde akşama kadar alışveriş yapıp gezdi.

Kendisini kafase hepsedilmis yaralı bir kuş gibi hissediyordu.

Birgün özgür olacaksın diye kendisini teselli ediyordu.

Konağa dönmeden önce kendisine bir telefon ve telefon hattı alıp çantasına koydu.

Alışverişi bitmişti konağa döne bilirdi.

Biraz olsa kendisini özgür hissetmiş nefes almıştı.

Cemil'in kendisini arabaya yönlendirmesiyle onu takip etti.

Cemil'in yolda bir kaç defa yaptığı telefon konuşması tedirgin halı ona garip gelsede bunları düşünmemeye çalıştı.

Arabanın konak kapısında durmasıyla Cemil'le vedalaşıp arabadan indi.

Aldığı paketleri eline alıp üst kata çıktı. Yatak odasına ilerleyip paketleri yere indirdi.

Önce cep telefonunu sonra da aldığı telefon hattını takıp açtı.

Telefon özellikleri kurulumu derken Azad içeri girdi.

Bakışları önce bıraktığı karta kaydı. Büyük bir nefes aldı.

Sakin olmaya çalışıyordu.

Adımlarını yatakta oturan karısına yönlendirip önün de durdu.

Zerya kafasını kaldırıp Azad'a baktı.

Büyük sesli  bir nefes alıp "Hálin günün nasıl geçti "

Zerya onun kara harelerine bakıp " güzel geçti Helin gelmek istemeyince yanlız gittim yine de sıkılmadım"dedi.

Karısına gülümseyip"güzel peki ne aldın"

Zerya elindeki telefonu ve yatağın ki paketleri gösterip "ihtiyacım olan bir kaç parça birşey"dedi.

Azad elini karısına uzatıp "Hálin telefonuna bakabilir miyim?"dedi.

Zerya önce onun eline sonra yeni telefonuna baktı. Sessiz bir şekilde ona uzatıp ne yapacağını merakla beklemeye başladı.

Azad telefonu elinde bir kaç defa çevirip adımlarını terasa yönlendirdi.

Zerya'da şaşkınlıkla ayağa kalkıp onu takip etti.

Karısının arkasından geldiğini biliyordu.

Beton parmaklıklara elini dayayıp "Hálin sen bunu alacak parayı nereden buldun"

Zerya onun düşündüğü şeyin yapmasını istemiyordu. Kuruyan dudaklarına ıslatıp "babam her çocuğu doğduğun onlar için bir hesap açar. 18 yaşına girdiğimiz gibi hesabın kullanımını bize devrediyor. Ben de dokuz aya yakın bir süredir kendi hesabımı kullanıyorum"dedi ve Azad'ın onun gözlerine bakıp "iyi demesi aynı anda oldu.

Zerya onun neye kızıp sakin kaldığını anlamıyordu.

Azad onun şaşkın bakışlarını görüyordu ama o anlayışlı olmaya çalıştıkça karısı sürekli kendi bildiğini yapıyordu.

"Ben sana sabah o kartı niye verdim."

Hálin cevap vermeyince "ihtiyaçlarını gider diye"

Elindeki telefonu çevirip"ama görüyorum ki beni kaale bile almamışsın" dedi ve elindeki telefonu bir kaç gün önce karısının yaptığı gibi aşağı fırlattı.

Zerya'nın irice açılan gözlerini umursamadan yatak odasına girip yerdeki paketleri aldı ve terasa geri döndü.

Karısının gözlerine bakıp hepsini aşağı attı.

Zerya dişlerini sıktı ama yapma demedi. Sessizce onu izledi.

Azad karısının gözlerine bakıp "Hacer Hanım o paketlerin hepsini yak"dedi.

Zerya hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp içeri girdi.

Azad'a onu takip etti.

Yatak odasına girdiği gibi bakışları yatakta oturan karısına gitti ama şuanda sinirden onunla konuşacak halde değildi.

Eline telefonunu alıp Selim'i arayıp" Selim Hálin'in hesaplarından yapılmış tüm harcamayı onun hesabına geri yatır"

Bakışlarına hiçbir tepki göstermeyen karısına çevirip "ben izin vermedikçe de harcamaya kapat"deyip telefonu kapattı.

Zerya tepkisiz kalacağım diyordu ama şaşırmaması imkansızdı.

Azad ise sessiz kalan karısıyla daha da sinirlenip telefonu kapattığı gibi odadan çıkıp aşağı inip Konaktan çıkıp gitti.

Onun Konaktan çıkmasıyla  Pervin eline telefonu alıp Diyarbakır'da ki konakta çalışan Fatma'yı aradı.

Açılan telefonla öfkeli bir şekilde"Fatma sen bu ikisinin beraber olduğuna emin misin?"

Karşıdan gelen cevapla daha da öfkelenerek "çarşafı görmedim de ne demek oluyor"

.....

"Ben sana odaya girdiğinde önce çarşafa bak demedim mi?

Pervin Hanım gelen sinirle telefonu kapattı.

Arkasını dönüp üst terasa bakıp "eğer tahmin ettiğim şeyse seni yakarım"deyip odasına girdi.

Pervin Hanım odasın da bir ileri bir geri gidip geliyordu.

Kafası karma karışıktı, Azad onlara çarşaf vermişti. Elinde ki telefonu sıkıp "Allah kahretsin seni Pervin sen de inandın"deyip kapattığı numarayı tekrar aradı.

Telefonun açılmasıyla dişlerini sıkıp tuşlar bir şekilde "Fatma ben sana o odaya girdiğin gibi yatakta ki çarşafa bak demedim mi?"

Fatma diğer konağın çalışanıydı. Aradan geçen zamandan sonra Pervin Hanım'ın bunu sorgulamasının şaşkınlığını yaşıyordu.

Ona ne cevap vereceğini bilmiyordu. Odaya girdiği zaman Zerya'nın hâli içler acısı ve Azad onu tersleyip odadan girmesini istemişti. Yüzünü sıvazlayıp "Hanım'ım bakın ben bilmiyorum. Odaya girdiğimde gelin Hanım ağlıyordu vücudunun görünen yerlerin de  kızarıklık ve çizikler vardı. Ben çarşafı görmedim onlar gittikten sonra odaya baktığım da yatakta çarşaf yoktu Azad Ağa'nın aldığını düşünüyorum"dedi.

Pervin Hanım yüzünü sıvazlayıp"Allah seni kahretsin Fatma sana verdiğim bir işi bile başaramadın"deyip telefonu kapattı bir ileri bir geri yürüyüp "bilerek yaptın planlarımı biliyordun"dedi ve aynaya bakıp "Zerya'nın sonu Roma gibi olacak ve kimse bunun önünü alamayacak"deyip gülümsedi...

Azad konaktan çıktıktan sonra arabasına binip arabayı çalıştırdığı gibi sürdü.

Gözlerinin önüne karısının son bakışları gelince direksiyona hızlıca vurup biraz daha gaza bastı!

İlk defa birinin yanında nefes aldığını hissediyordu oda onu anlamamak için  direniyordu.

Arabasını arada arkadaşlarıyla geldiği yere sürüp durdu.

Başını direksiyona dayayıp kısa bir süre düşündü.

Sinirli bir yapıya sahipti ama o karısına doğru bir adım atarken o onlarca adım ondan uzaklaşıyordu.

Kafasını kaldırıp öfkeyle direksiyona vurdu.

Karısı küçüktü kabul ediyordu. Ondan bir beklenti içinde de değildi  evde döndüğün de onun orada olması bile ona yetiyordu.

Hayatın da hiçbir zaman birilerini istememişti ama onu istiyordu.

Takıntı değildi çünkü Azad hiçbir zaman takıntılı biri olmamıştı.

Büyük bir nefes alıp arabadan indi bir kaç adımdab sonra arabanın kabutuna oturup cebinden bir sigara çıkardı.

Sigarasını yakıp Mardin'e baktı.

Koca bir şehir vardı karşısında için de sadece birini istiyordu. O da onu istemiyordu.

Elinde ki sigarayı dudaklarına götürüp nikotinin ciğerlerini dolmasına izin verdi.

Her sigara farklı nedenlerle yakılırdı ama Azad sadece karısıyla arasında ki engeller için yakıyordu.

İki parmağının arasında ki sigarayı dudaklarına götürüp "gözlerin benim ülkem mavi harelerin de gökyüzüm"

Sigarasından bir duman daha alıp "kirpiklerin çıkmaz sokaklarım pusulam sen her yönüm sen"

Sigarasında ki külün dökülmesini sağlayıp burukça gülümsedi.

"Anne babasının istemediğini neden isteyesin ki sen!"

O ebeveynlerinin istenmeyen çocuğuydu.

Günahkâr dı.

Doğması hataydı.

"Kafasını olumsuzca sallayıp ben kimsenin evladı olmak istemedim.

Ama ilk defa biri hayatım da yer alıp benim olsun istiyorum "dedi.

Biten sigarasını ayağıyla ezip telefonunu cebinden çıkarıp konağı aradı. Karşıdan gelen sesle "Hacer Hanım Hálin yemek yedi mi?"dedi.

Karşıdan gelen hayır cevabıyla büyük bir nefes alıp arabasına bindi.

Karısı gerçekten çok inatçıydı.

Arabasına çalıştırıp konağa geri sürdü. Kısa bir yolculuktan sonra arabasını konağın önünde durdurup arabadan indiği gibi  içeri girdi.

Direk merdivenlere yönelip hızlıca yukarı çıktı.

Kızsa da kavga da etse katında artık yanlız değildi. İçeri girdiği gibi adımlarını yatak odasına yönlendirdi.

Karısı genel de orada oluyordu.

Yatak odasına girdiği bakışlarını odada dolaştırdı onun yatakta uzandığını görünce adımlarını oraya yönlendirdi.

Ceketini çıkarıp bir ayağını yatağa koydu.

Elini uzatıp karısının yüzüne dağılan saçlarını kenara verdi. Onun tutreyen kirpiklerinden uyumadığını anlamak hiç zor değildi.

Karısının bu haliyle dudakları yukarı doğru kıvrıldı. O kimseye nazlanmamış  kimse de kahrını çekmemişti.

Yanında ki kadından gelecek herşeye razıydı.
Dudaklarını onun kulağına doğru götürüp "uyumadığını biliyorum"

Eliyle saçlarını okşayıp "yemek yemeğini de "

Zerya uyanıktı ondan uzaklaşmak için yatakta biraz ileriye kaydı.

Azad onun bu hareketiyle kollarını onun ayakları ve sırtından geçirip kucağına aldı.

Zerya bu hareketle gözlerini açıp ona baktı ama konuşmayacaktı.

Madem söyleyeceklerinin bir değeri yoktu bundan sonra hiç konuşmayacaktı.

Karısının sesizliği onun canını sıkıyordu.

Azad kucağında karısı yatak odasından çıkıp kendi katında olan oturma odasına ilerledi.
Http

İçeri girdikleri gibi karısını mutfak tezgahına oturtup "yemek istediğin özel bir yemek  var mı?" Dedi ama karşısında ki kadın da inatçıydı..

Ellerini tezgaha koyup "kocaya  küsülmez bunu sana öğretmediler mi ?"dedi.

Zerya ona cevap vermeden yüzünü çevirdi.

Azad elini uzatıp onun yüzünü tuttu ve kendisine çevirdi.

Şimdi kara hareler mavi harelere bakıyordu.

Kara hareler de bilinmeyen bir duygu vardı.

Mavi hareler ise kırgındı.

Azad elini uzatıp onun düşen saçlarını kenara verip. Büyük bir nefes aldı.

"Benim haklı olduğumu biliyorsun neden böyle yapıyorsun"dedi.

Zerya bakışlarını çekmedi ama ona cevapta vermedi.

Karısının göz bebekleri titriyordu.

Azad yutkundu.

Ondan titreyen göz bebeklerine ölmeye hazırdı.

Ellerini uzatıp karısının yüzünü iki elinin arasına aldı "neden böyle yapıyorsu. Ben anlayışlı olmaya çalıştıkça sen kavga etmek için niye konu yaratıyorsun"

Zerya gözlerini kapatıp "ben bir şey yapmıyorum. Sen çevrende ki herkes senin gibi olsun emirlerini koşulsuz şartsız yerine getirilmesini  istiyorsun"dedi.

Azad'ın dudakları onun boynuna bastırıp "ben hiçbir şey istemiyorum. Sen senin için yapılanı bile görmüyorsun"dedi ve cevabı beklemeden ellini onun dudaklarının üzerine koyup "beni hiç dinlemiyordu. İçine düşürdüğün durumu anlamıyorsun"dedi.

Bu sefer bakışlarını çekmeyen taraf Zerya'ydı.

Azad elini onun yanağına koyup "alışverişe gitme demedim. Aldığın bir şeyi sorgulamadım"

Zerya onun gözlerine bakıp"zaten öyle bir hakkın yok"

Azad karısının isyan eden haliyle keyifli bir şekil de "hakkım var demedim"

"Ama aldığım herşeyi aşağı attın" diye ona direk cevap verdi.

Azad'ın belkide onun en sevdiği yanı buydu.

"Hálin ben sana alışveriş için kart bıraktım"dedi.

Zerya "benim param vardı"diye anın da cevap verdi.

Karısının isyan dolu sesinden üzgün duruşundan kırıldığı belliydi.

"Hálin o hesaptan yaptığın bütün harcamaları ailen görüyor"

Bakışlarını ondan çekmedi onu anlamasını istiyordu.

"Ne kadar inkar etsen de bunun doğru olduğunu ikimizde biliyoruz"

Zerya isyan edip "hayır"dese de,

Azad sözünü kesip bakışlarını çekmeden "öyle olduğunu ikimizde biliyoruz."

Büyük bir nefes alıp "Hálin baban o harcamalara  ne diyecek".
Azad büyük bir nefes alıp "Hálin kendisi de çevren de sorun çıkarır "dedi ve haklıydı.

"Yeri geldi mi kocası eksiğini gideremiyor denir."

"Bunlar benim görevlerim. Mal mülkte senin benim yok bunu anla ve adımını ona göre at"

Azad konuştu zerya dinledi.

Zerya onu dinleyince haklı taraflarının olduğunu görüyordu.

O kendisin açıkladıkca  ona hak veriyordu tamam ama "kendisinin haklı olduğunu birazda onu anlayarak düşünmesini" söyledi.

Azad karısının gözlerine bakıp konuştu ikisi için sandviç hazırladı. Beraber konuşup bir şekilde sorunları daha doğrusu bir birlerini anlamaya çalıştılar.

Zerya Azad'ın ağzından dinleyince onun da haklı taraflarının olduğunu anladı.

Azad'da fevri davranıp onu kırdığı için pişman oldu.


























































Continue Reading

You'll Also Like

52.9K 1K 13
This book will have different scenarios for the warlords and how they react to them. The Warlords featured in this book are the one's on the cover ar...
66K 8K 31
safkan alfa jungkook, kırık bir kalple ㅡ jimin ile karşılaşır.
111K 10.3K 21
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedicated to the person I had to leave. |08.02.24|