enlighten me, hyunmin

By guggenheim7

9.5K 657 585

"Hiç cinsel açıdan ne kadar uyumlu olduğumuzu düşündün mü?" En iyi arkadaşlar Hyunjin ve Seungmin, birlikte k... More

enlighten me
1 - Hyunjin kazanmıştı
3 - Yarın?
4 - Gülünç derecede iyi
5 - İtaat
6 - İnanılmazdın
7 - Pati
8 - Düşüş
9 - izin verecek misin?

2 - Kurallar ve liste

982 81 59
By guggenheim7

Ara sınavlar yaklaşırken, Seungmin'in daireden uzak durmak için bahaneler üretmesi zor değildi. Bir grup çalışması oturumunun her önerisine atladı, profesörünün çalışma saatlerinin her birinden yararlandı, pratik olarak ‎‎kütüp‎haneye taşındı.

Kendisine Hyunjin'i özlemediğini söylüyordu... Ama özlediğini biliyordu.

‎Pazar günü, ara sınavlar başlamadan önceki gece, Seungmin; Felix ve Minho'yu kütüphanede geç saatlere kadar tutmak için aklına gelen her bahaneyi kullandı ancak bunun bir faydası olmamıştı. Minho üzerinde çalıştığı makaleyi bitirdi ve sabahki dersinden önce uyumak için doğrudan eve gitmesini içermeyen hiçbir şeyi düşünmedi. Felix zaten son birkaç gündür çok şeye ‎katlanmıştı. Muhtemelen bu noktada kendi çocuk psikopatoloji ders kitaplarını yazabilirlerdi ve araştırma önerisi projesi için grup bile değillerdi. Felix'in bile sadece sınırlı miktarda sabrı vardı sonuçta.

Artık yapacak işleri tükenmişti. Her ders için notlarını en az bir kez yeniden yazdı ve yeniden düzenledi.

‎Kütüphane sınavlardan önce her zaman olduğu gibi erken kapandığında dışarı çıkan hoşnutsuz öğrencilerin kalabalığına katılmak zorunda kalana kadar aylak aylak dolaştı.

Sonuç olarak, eve gitti.

Hyunjin ve o genel olarak hiçbir uygulamadan veya aramalardan bile konuşma fırsatı bulamadı.

Ne beklemesi gerektiğini bilmiyordu. Hyunjin'in gözlerinin içine bakıp nasıl davranması gerektiğini de.

‎Daire sessizdi ve neredeyse Hyunjin'in bir kez olsun erken yattığını düşünmüştü. Ta ki kapısı açılana kadar.‎

‎Seungmin ne bekleyeceğini bilmiyordu ama Hyunjin'in kollarını Seungmin'in etrafına sarması, onu vücuduna çekmesi ve yüzünü omzuna gömmesiyle kesinlikle hazırlıksız yakalandı. Tereddüt yoktu.

"Seni özledim."

"Ben de seni özledim."

Seungmin kollarını Hyunjin'in omzuna sardı ve günler sonra ilk kez belki de iyi olabileceklerini düşündü.‎

-

Seungmin'in Hyunjin'le ilgili saygı duyduğu bir şey varsa o da baskı altında bir şeyler yapma konusundaki sarsılmaz yeteneğiydi. Yine de ara sınavların ona ne zaman çarpacağını merak ediyordu ve görkemli sınav döneminin ilk sabahı onu mutfak masasında kağıtlara gömülü şekilde buldu.

Kulaklıklarını takmış, kafasını açtığı bir playlist eşliğinde sallıyordu ve elleri arasında eskimiş bir kütüphane kitabı vardı. Bitkin görünüyordu. Seungmin çantasını sessizce yere koyup bir an için onu izledi, tüm... durum aklına geri geldi, her zaman olduğu gibi.‎

Hyunjin bazen... çok fazla olabilirdi. Duygusal olarak, bazen gerçek bir enkaz olabilirdi. Bunda daha iyiye gidiyordu gerçi ama Seungmin onu en kötü ‎‎zamanlarında görmüştü. Yapışkan olduğu ve basitçe üzülebildiği anlarda... ve gördüğü en güzel insan da olabiliyordu.

Ama aynı zamanda o Hyunjin'di. Tatlı, son derece sadık, empatik, şefkatli Hyunjin. En iyi arkadaşı. Onu gerçekten çok seviyordu. Hyunjin'in yanında rahattı ve Seungmin hayatındaki çok az insan ile bu şekildeydi. Hyunjin'e güveniyordu. Onu kendinden daha iyi anlıyor ve Hyunjin de onu ‎‎anlıyor‎‎du. ‎‎ Biriyle ‎böyle bir şey yapsaydı, o kişi Hyunjin olurdu...‎

Endişeleri vardı. Aklının arkasında oyalanıyorlardı bu endişeler. Tüm bunların korkunç bir şekilde gideceğine, asla eskisi gibi olmayacağına, aralarında onarılamaz bir şeyin değişeceğine, Hyunjin'in istediği şeye ‎‎yetemeyeceğine ‎‎ dair endişeler...‎

En yakın arkadaşını becerme düşüncesinin bu kadar hoşuna gidiyor olması en başından beni onu rahatsız ediyordu ve o, tam anlamıyla bunu düşünerek kendini çekmişti. Bu garip hissettirmeliydi, bir bariyeri aşıyor gibi gelmeliydi ama içinde her geçen daha da büyüyen bir parçası bunu umursamıyordu.

 Sanki bu parçası, kendine karşı dürüst olsaydı her zaman en yakın arkadaşıyla yatmak istemiş gibiydi ve bu rahatsız hissettiriyordu. Utanılacak bir şey miydi? İlişkileri asla böyle olmamıştı.

‎Seungmin bu konuda ne hissettiğinden henüz emin değildi.

Sabah kahvesini yapmak üzereyken sonunda Hyunjin hafifçe ürekerek onu fark etti ve Seungmin komik gülümsemesini saklayamadı. "Günaydın!"

Hyunjin'in gözleri Seungmin ve bilgisayarı arasında gidip gelirken çabucak kendine geldi. "Saat çoktan yedi olmuş, oha."

"Evet," Seungmin güldü, düşüncelerinden uzaklaştığı için mutluydu. Hyunjin'le işler her zaman kolaydı. "Bu hafta gerçek ara sınavların mı var yoksa sadece denemelerin mi?"‎

‎Hyunjin yüzünü ellerine gömerken Seungmin kahvesini dökmeye başladı, arkadaşının acısına karşın yüzünde hala parlak bir gülümseme vardı.

"Aptal iletişim dersim için bir sınavım var."

‎‎"Neden tekrar alıyorsun ki?"

‎‎"İşbirlikçi liderlik ataması." Hyunjin'in elleri düştüğünde ona verdiği huysuz bakış, bu konuda ne düşündüğü hakkında ciltlerce konuştu. Seungmin yine güldü. "Dil sanatları bölümünün neden birkaç grup projesine birilerini atadığını anlamıyorum. İletişim dersleri almak ‎istemiyorum‎‎, iletişim branşları ‎‎ berbat‎‎."‎

‎"Chan iletişim öğrencisi değil mi?" Seungmin kahvesine bal karıştırırken sordu.

"Müzikle çift anadal yaptığı için almıyor bu projeyi ve bunu biliyordun sen. İsminin Açıklanmaması Gereken Kişi, iletişim branşlarının çok daha iyi bir temsilcisi."

Seungmin'in gülümsemesi sekteye uğradı ve elindeki kahve fincanıyla beraber daha öncekilerden daha yumuşak bir şekilde konuştu. "Changbin kötü biri değil."

Hyunjin ona bir bakış attı. Bu yüzde yüz, 'bu tartışmayı milyonlarca kez yaptık ve bir daha tartışmayacağım ama en iyi arkadaşın olarak, seni bir anda terk eden adam hakkında ne düşündüğümü biliyorsun' bakışıydı. Seungmin bu görüşe saygı duyuyordu.

"Yani.." Konuyu değiştirmek istedi ama gündeme getirmek istediği konu da ‎‎garipti. Her halükarda devam etti. Her şey Changbin hakkında konuşmaktan iyiydi.

"Tamam, şu şey hakkında... Eğer bunu yapacaksak kurallarımız olmalı. Tamam mı?" Seungmin sonunda konuştu. Sweatinin kollarını avuç içlerine çekti ve buharı tüten kahvesini eline alıp kalçasını onu Hyunjin'den ayıran mutfak adasına yasladı. ‎‎Gerçekten dün gece hiç uyumuş gibi görünmüyordu... Muhtemelen hiç uyumamıştı.

‎Seungmin, sınavdan dönerken kampüsteki kafeden ona güzel bir şey almak için zihinsel bir not aldı.

Hyunjin, yüzünde fark edilen bir aydınlanmayla bu konuyla ilgilenmişti. "Kurallar?"

"Evet. Kural bir, bir şeyler başlamadan önce ikimiz de test yaptıracağız."

"Koruma kullanıyorum, Seung. Aptal değilim."

Seungmin gözlerini devirdi. "Tam olarak ikimizin de test olacağını söyledim."

"Evet ve ikimiz de senin bana dokunmadan önce test olman gerektiğini söylemek istediğini biliyoruz."

"Jin," diye sıkıntıyla iç çekti Seungmin. "Changbin'den önce test edilmemiştim, tamam mı? Ben senin de güvenliğini düşünüyorum."

"... İyi. Test yaptıracağız." ‎‎Hyunjin omuzlarını silkti, Seungmin bakmıyordu. "Klinik sokağın aşağısında olduğu için şanslısın."‎

"Başka kural?"

"Mm, kural iki ise bir zaman aralığı belirlemek."

Hyunjin dudaklarını büzdü, "Neden?"

‎"Çünkü, üç numaralı kural, bu devam ederken ikimizin de başkasıyla yatmasına izin yok."

"Bayat," Hyunjin sırıttı. "Ve açgözlüsün."

‎"Hyunjin." Anlamlı bakış atma sırası Seungmin'deydi ama Hyunjin'in alaycı sırıtışı ve beraberindeki kahkahaları bulaşıcıydı.

"Ne kadar süreceğini düşünüyorsun yani?"

‎".. Bir ay?"‎

‎Hyunjin'in parmakları alt dudağında oyalandı, bakışları dizüstü bilgisayarına geri düştü. "Bir ay makul."‎

‎Seungmin, tepkisi hakkında yorum yapmamaya karar verdi "Tamam, yani, bir ay... ara sınavlardan sonra başlar... ya da ne zaman sonuçlarımızı alırsak, sanırım."‎

Hyunjin ona küçük bir gülümseme verdi, "Tamam, anlaştık."‎

‎"‎‎Derslerden sonra birlikte kliniğe gidebiliriz, eğer mola verebilirsen." Seungmin sırıttı, küçük tezgahlarını kaplayan dağınıklığı eliyle gösterdi, "Tüm bunlar, bir gün yaparsın artık." Seungmin'in sesi alay ediyordu ve Hyunjin'den bir gülüş aldı, bu iyiye işaretti.‎

-

Seungmin'in dersleri olaysız geçse de kliniğe gidişleri pek öyle değildi.

‎Hyunjin lateks eldivenlerden balon yaptığı için azarlandı ve Seungmin'in muayenede satın aldığı şekerli latteyi dökmeyi başardı. Kanını verirken de tam bir bebek gibiydi, Seungmin onun elini tuttu ve hemşire hızlıca koluna bant yapıştırırken ona beş yaşında gibi iyi iş çıkardığını söylediğinde Seungmin gülmedi bile.

Seungmin iyi bir arkadaştı.

Tamam, belki biraz dalga geçmişti.

-

"Denemek istediğimiz şeylerin bir listesini yapmalıyız... Zaman ilerlerken onları kontrol edebilir ve hiçbir şey kaçırmadığımızdan emin olabiliriz..."‎ Hyunjin oyun konsolunu delice sallarken Seungmin kaşlarını çattı, Hyunjin kazanmıştı. Seungmin ofladı, dudakları düz bir çizgi haline geldi. Konsolu kucağına bıraktı ve ekrandaki puanlara bakmaya başladı.

"Bir liste-"

Hyunjin'in aptal bir zafer dansı yaptığını görünce Seungmin'in sözleri kahkahalara boğuldu. "Kes şunu, yine de turnuvayı ben kazandım."‎

"Seni duyamıyorum! Kutlamayla çok meşgulüm!" ‎‎Seungmin ona hafifçe vurdu ve Hyunjin aşırı dramatik tepki verdi, bıçaklanmış gibi ciyakladı.

"Ne kadar uzunlukta bir liste yapmayı planlıyorsun?"

"Koca bir ayımız var."

"Bir ay uzun bir süre değil ki. Hem ben penisimi düşünmek zorundayım dostum."

"İnan bana, penisin şikayet etmeyecek Seungmin." Hyunjin muhtemelen ses tonuyla ve sallanan kaşlarıyla 'seksi' bir şeyler ima etmeye çalışmıştı ama ikisi de bu harekete kahkaha attı.

"Her neyse," Seungmin burnunu çekti, "Konsolu al, Rainbow Road'da seni tekrar dövmek istiyorum."

Hyunjin, "Sen en kötüsüsün , belki de beni becermene izin vermemeliyim." dedi.

"Evet, tabii."

Seungmin, tahmin edilebileceği gibi oyunda Hyunjin'i fena bir şekilde yendiğinde çocuğun somurtması ona olması gerekenden daha sevimli geldiyse, onun bileceği işti.

-

Seungmin denedi. Gerçekten.

O gece, grup projesi için kendi bölümünü yazmayı bitirdikten ve gruptaki herkesin de kendi bölümlerini yaptığını üç kez kontrol ettikten sonra, sekmelerini ve ekstra pencerelerini temizledi. Yeni bir belge açtı ve... ona baktı.

Ve bakmaya devam etti çünkü kinklerin ve fetişlerinin bir listesini çıkarmak beynini zorluyordu.

Hyunjin'le denemeyi düşündüğü şeyler yok değildi. Şarap eşliğinde birçok gece sohbetleri olduğundan diğer çocuğun listesinin az çok neye benzeyeceğini tahmin edebiliyordu ama kendi listesine yazabileceklerinin çoğunu zaten Changbin ile denemişti. Bu yüzden listeye koymak neredeyse aptalca gelmişti. Liste zordu.

En iyi arkadaşına yapmak istediği şeylerin listesi.

Bu düşünce onu gerçekten anlamadığı garip bir ruh haline soktu ve sonunda dizüstü bilgisayarını kapatıp bir dakikalığına duvara baktı. Duygularını gerçekten yansıtmak bile zordu... İşlerin bu kadar karmaşık olmasına alışık değildi.

Normalde işleri yoluna sokmak için gittiği kişinin Hyunjin olması hiç yardımcı olmuyordu. Büyük çocuğu ortak alanlarında duyabiliyordu, şüphesiz ki notlarını karıştırıyor ve yarınki sınavları için çalışıyordu.

‎Seungmin saat dokuzda yatağa sürünerek girdi. Uyumayı planlamadı -en azından bir süre için- ve gerçekten grup projesini düzenlemeye başlamaya veya sabah sosyoloji sınavına çalışmaya başlamalıydı... İkisi için de enerjisi yoktu.

‎Bir süre telefonundaki çeşitli uygulamaları karıştırdı, zaman zaman sessize aldığı giderek daha da panikleyen grup sohbetine geri döndü. Proje için gerçekten endişelenmiyordu. Gerçekten o kadar karmaşık değildi, sadece yazılacaktı. Yine de hepsi... biraz uzak geliyordu.

‎Şu anda hayatındaki en stresli şeyin ara sınavlar olmasını dilerdi.

Evet, belki de bu 'Hyunjin işi' için stresli kelimesi güçlü bir kelimeydi çünkü bu sadece en yakın arkadaşınla yatmaktı. Karışık olmak zorunda değildi. Seungmin'in beyni aptal gibi davranıyordu.

Sadece seks.

Kinkler ve seks, evet ama sadece seks.

Tamamdı, gerçekten.

‎Daha sonra Hyunjin'le bu konuda konuşmaya karar verdi, pes etti. Bu genellikle onu daha iyi hissettirirdi.

-

az kaldı, çok az :)

Continue Reading

You'll Also Like

98.8K 6.2K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
93.8K 3.8K 31
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
862K 69.4K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
382K 35K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...