Le Café De Capella

Oleh RedmoonsS

541 75 1.1K

Taekook Lebih Banyak

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
16

15

24 3 34
Oleh RedmoonsS

Sütpriiizz.. -Me

Süt priz? -hoseok

Yanlış yazmıştır. -namjoon

Yok hyung. Baksana bir harf eksik bir kere. -Jimin

? -namjoon

t yerine iki harf koyması gerekiyor ya hani.- Jimin

Hani nereye? - namjoon

Merakla bekliyorum -hoseok

İşte sürpriz yazacak ya normalde. -jimin

ee... -Namjoon

sürp.. niye böyle oldu? söylerken sanki daha fazla bir şey söylüyor gibiydim. -Jimin

Uyu hyung -Jungkook

...

Kafamda bu tür ne konuşmalar dönüyor anlamsızca. Misal sandalye..

San dal ye.. Ben yedim sen ye, daha doymazsan kusmuğmu ye!!

Yemin ediyorum sadece "sürpriz.. yeni bölüm yazdım" deyip bitirecektim.

İyi okumalar...

Zevk alın... ;-)

***

"Gelmiyorlarmış."

Jungkook, sinirle telefonundaki mesaja bakarken, Taehyung'un ağzı kulaklarındaydı.

"Ne oldu ki şimdi?"

"Belli değil mi?"

Jungkook ona baktığında, Taehyung hala gülüyordu.

Eve vardıklarında, Taehyung arabadan inip, Jungkook'un tarafına geçti ve küçük olan indiğinde elini tutup ona gülümsedi. Jungkook ellerine bakıp, bakışlarını çekmeden konuştu.

"Hyung..."

"Imm?"

"Sence tanrı mutlu olmamıza izin verecek mi?"

Jungkook başını kaldırıp gözlerine baktığında Taehyung babacan gülümsemesini sundu ona.

"Tanrıyı bilmem ama seni mutlu etmek için elimden gelen her şeyi yapacağım Jungkook."

...

Jungkook, sabah kahvaltısı için yaptığı pankekleri Taehyung'un önğne koymuş, tepkisini merak ediyordu. 

"Nasıl Hyung?"

"Imm... Şekeri az gibi."

Yanında oturan gencin yanağını öpüp geri çekildi. Yüzünden memnun bir gülüş vardı.

"Şimdi daha iyi."

Jungkook hem şaşırıp hem utanarak, esmer olanın koluna vurdu hafifçe.

"Yah Hyung!"

"Tamam tamam. Gayet güzel olmuş. Kafede pankekleri sen mi yapsan acaba bundan sonra?"

Jungkook tezgahta unuttuğu kahve bardağını almak için ayağa kalktı.

"Olmaz. İleride Lö Cafe de Pankella diye yer açma planım var."

Taehyung başını geri atarak seslice güldü.

"Pankella he?"

"Daha çok sürülebilir çikolata markası gibi oldu ama olsun."

"Ben olsam Pankookie diye açardım yeri."

Jungkook güldü. 

"Hyung bu arada kafenin adı nereden geliyor."

Taehyung omuz silkti.

"Paris'te kaldığım dönem kafe isimleri hoşuma giderdi. Neye uyarlayabilirim diye düşünürken Capella geldi aklıma. Söylemesi hoş oluyor. Le cafe de Capella..."

Taehyung eli havada, moda girmiş bir şekilde kafenin adını söylediğinde Jungkook ona gülmüştü. Hem çok tatlı hem çok şapşal duruyordu.

"Sen de bir dene."

Jungkook onu taklit ettiğinde, bu kez tatlı krizine giren Taehyung oldu.

Ayağa kalkıp, Jungkook'un yanaklarını uzun elleri arasına aldı. 

"Bu kadar tatlı olma Jungkook-ah."

Dudaklarını birleştirip ayrıldıktan sonra tekrar konuştu fakat gözleri az önce ayrıldığı dudaklardaydı.

"Kalbim korkuyor."

"Neden korkuyor Hyung?"

Tekrar öpüp ayrıldığında bu kez küçük olanın gözlerine baktı.

"Bunca aşkı içine sığdıramamaktan korkuyor."

Jungkook bir şey diyecekken Taehyung onu tekrar öptü fakat bu kez diğer ikisi gibi kısa bir öpücük değildi. Bir elini ensesine indirip, diğerini de diğerinin beline koyarak onu kendine çekti. Jungkook, sarsıntıdan dolayı eline dökülen kahveyi Taehyung onu öperken göz ucuyla koyacak bir yer aradı. başı sağa doğru yöneldiğinde, Taehyung dudaklarından ayrılmış yavaşça çenesinden boynuna doğru inmeye başlamıştı. Jungkook buna hazırlıksız yakalandığı gözleri yuvalarından kayarken, kahve bardağını hızlıca masanın üstüne bıraktı ve eline dökülen kahveyi umursamadan Taehyung'un kahverengi saçlarına daldırdı elini. 

Taehyung onu tezgaha doğru bir kaç adım iteleyip, Jungkook'un belindeki eli ile tezgahtan destek aldı. Tekrar dudaklarına çıktığında ani bir şekilde Jungkook'u kalçasından tutup tezgaha çıkardı. Elini küçük olanın tişörtünün eteklerinden içeri sokup tenine ulaştı. Pürüzsüz teninde karnına geldiğinde engebeli kısma dokundu. Soğuk elleri karın kasları üzerinde dolaşırken, Jungkook ürperdiğini hissetti. Orada öylece durmuş, Taehyung'a ayak uyduruyordu. Kendini çocuk gibi hissettiğinde, geri çekildi.

"Hy-hyung.."

Taehyung, Jungkook'un dudaklarından ayrılmasını umursuyor gibi görünmüyordu. Anında küçük olanın boynuna gömülmüştü bile. Taehyung öptüğü yeri yalayıp ısırdığında, Jungkook'un gözleri tekrar yukarı kaymış ve derin bir nefes almıştı. Durmayacağını anladığında saçlarını çekerek kendinden uzaklaştıracağını düşünse de Taehyung bundan tahrik olmuş ve erkeksi bir inleme ile kendini ona bastırmıştı. 

Jungkook artık durmak isteyip istemediğini bilmiyordu. Gerçi az önce de amacı durmak değildi. Dizginlerin başkasının elinde olmasından rahatsız olmuştu sadece. Şimdi ise Taehyung'un köprücük kemiklerini açığa çıkarmak için yakasını genişlettiği tişörtünden kurtulmaya çalışıyordu. Jungkook'un ne yaptığını anladığında hafifçe geri çekilmişti Taehyung. Bir süre bekleyip onun çıplak üstünü inceledi. Daha sonra Jungkook'un göbek deliğinin hemen altından başlatıp yalayarak yukarı doğru geldiğinde, Jungkook bunu komik bulup seslice güldü.

"Çok mu hoşuna gitti?"

Taehyung da gülüyordu hafifçe onu öperken. Jungkook iki kolu ile onu sıkıca sarıp, yüz yüze gelmelerini sağladı. Bacaklarını da beline doladığında, olmak istediği yakınlığın bu olduğunu hissetmişti. Ona bütün vücudu ile dokunmak istiyordu. 

"Hyung.."

Taehyung, küçük olan konuşmasa da ne dediğini anlamıştı. Onu kucağına alıp, taşıyabildiği en yakın yer olan koltuğa doğru ilerledi. Jungkook'un çıplak sırtı, beyaz deri koltuğa değdiğinde Jungkook tişörtünü çıkardığı için  pişman olmuştu. 

Taehyung, hala Jungkook'un bacakları arasındayken üstüne eğildi ve dudaklarını bir kez daha birleştirdi. Dilini izin ister gibi diğerinin dişlerine vurduğunda, Jungkook dişlerini araladı ve dilleri birbirine dolandığında Jungkook farklı olduğu bu hisse ne zaman alışacağını merak ediyordu çünkü gözlerinin yuvalarında bir tur attığına yemin edebilirdi. 

Taehyung parmağını göğüs uçlarına götürüp oynamaya başladığında, Jungkook bu kadar dayanıksız olduğu için kendine kızdı. 

Taehyung, Jungkook'un eşofmanını indirmeye çalıştığında Jungkook hemen ayrılıp korkuyla konuştu.

"Hyung, hyung..."

Taehyung nefes nefese kalmış, yutkunurken Jungkook'a döndü. Gözlerindeki koyu şehveti seçebiliyordu küçük olan.

"Yapamam..."

Taehyung, sızlamaya başlayan kasıklarına ellerini Jungkookun iki yanına koyup, başını eğerek, ona bakmamaya çalıştı. Ofladığında ya da derin bir nefes verdiğinde, Jungkook onu daha önce durdurmadığı için kendine küfrediyordu.

"Hyung devam edersek kalbim duracak."

Taehyung, Jungkook'un kendisini durdurma sebebi olarak bir çok şey sıralamıştı zihninde saniyeler içinde. Duyduğu şeyle başını kaldırıp ona gülümsedi dişlerini göstererek. 

"Alışacaksın."

Jungkook kaşlarını çattı. 

"Deneyimlisin galiba."

Taehyung kendini Jungkook'un yanında kalan boşluğa bıraktı. Jungkook bacağına değen şeyle gözlerini irice açtı.

"Senin gibi hormonları en uçlarda yaşayan bir ergen değilim sadece." 

"Hyung... Canın yanıyor olmalı."

Jungkook'un yanakları daha kızarabilirmiş gibi kızardı. Taehyung bacağını Jungkook'un üstüne atıp hareket ettirdi.

"Bizi bu hale sokan sensin. Benden farkın yok şuan."

Jungkook ona döndü. Gözünden yaş geldiğinde Taehyung şaşırdı.

"Özür dilerim. Ama korkuyorum."

Taehyung ona sarıldı ve ayrıldıktan sonra ayağa kalkıp, onu da kolundan çekerek kaldırdı.

"Hadi bakalım. Doğru duşa."

Jungkook ona baktığında aklından geçen şeyi söylemeli miydi emin olamamıştı. Yutkundu ve gözlerini ona dikip aklındakini diline döktü.

"Birlikte girelim mi?"

*****

Eveeğğğğtt... Öhöm. ELitoş Elitoş... Olmuş  mu hı?

Ee bu kadar dengesizlikten sonra olacağı buydu. Üzgünüm tövbe estağfurulllah diye diye yazdım. Gönül isterdi ki daha da yazayım ama beni bilen bilir, ne yazarsam önce gözümün önünde yaşar, sonra yazarım yazacağımı. Jungkook ve Taehyung'u izlerken ellerimi gözlerime örtüp, parmaklarım arasından izledim. Daha fazlasını getiremedim gözümün önüne. Başlarken amacım geeeğğğrrrçekten daha da ileriye gitmek olsa da OLMADI İŞTE BE! 

SPOILER: Sonraki bölümde biri ölecek.

.

.

.

Şaka şaka... devamını yazarsam ölecek olan kişi ben olcam muhtemelen.

(Foto yok. Pcden yazdım.)


Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

TAKINTI Oleh 🌙

Fiksi Remaja

1.9M 33.1K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
2.3M 143K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...
887K 61.5K 36
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
316K 20.4K 22
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...