Mafya'nın Aşkı

By mmavi_bulutt

1.5M 46.3K 16.5K

20 yaşında iç mimarlık 2.sınıf öğrencisi ,dış çevre ile çok bağıntısı olmayan genç bir kız. 26 yaşında acım... More

♧Karşılaşma...♧
♧Sevgilim ol!♧
♧Taşınma mı??♧
♧Kabul ediyorum..♧
♧Proje...♧
♧Tatil...♧
♧Takip...♧
♧Kedi...♧
♧Sekreter♧
♧Bilinmeyen numara?♧
♧Bitmeyen Korkunç Gece...♧
♧Akşam yemeği...♧
♧Zehirlenme...♧
♧Los Angeles...♧
♧Bileklik...♧
♧Aile Tanışması..♧
♧Davet...♧
♧Çam ağacı...♧
♧Sarhoş...♧
♧Alaca...♧
♧İş toplantısı...♧
♧Ceza...♧
♧Korku filmi...♧
♧Silah sesi...♧
♧Mor güller...♧
♧Hastalık...♧
♧Kar...♧
♧Kaçırılma...♧
♧Doğru mu??♧
♧Kimden Geldi?♧
♧Bırakma Beni Mert...♧
♧Yeni yıl..♧
♧14 Şubat❤♧
♧İhanet mi??♧
♧Gelen Kim??♧
♧Gün batımı...♧
♧Acı Gerçekler💔♧
♧Temiz Sayfa...♧
♧Acaba??♧
♧Yer Altı Zindanı...♧
♧Geçmişden Gelen...♧
♧Maket Ev Seferberliği...♧
♧Kimin Adamı??♧
♧İstenmeyen Misafir...♧
♧Birden Bire...♧
♧Kurtar Beni...♧
♧Maldivler🌊♧
♧Son Anda...♧
♧Evlilik meselesi...♧
♧Plan...♧
♧O şarkı...♧
♧Kıskançlık...♧
♧Evet mi?❤ Hayır mı?♧
♧İtalya🍨♧
♧Unutkanlık...♧
♧Ufak sorun...♧
♧Dövme...♧
♧Kız isteme⚘♧
♧Mezuniyet♧
♧Yıldızlar♧
♧Bekarlığa Veda Partisi♧
♧Kına Gecemiz♧
♧Düğün♧
♧Balayı♧
♧Balayı dönüşü♧
♧Büyük Anlaşma♧
♧Karışık Duygular...♧
♧İlk Anılarımıza Dönüş♧
♧Orman Yolu🐎♧
♧Esra~Ömer İlişkisi♧
♧Hamile miyim?♧
♧Bebeğimizle Tanışma♧
♧Kalp Atışı♧
♧Bebeğim Yaşıyor Mu?♧
♧Ekşi Erik♧
♧Sürprizler♧
♧Gizemli Kaset♧
♧Şart♧
♧Kavga♧
♧Tekme♧
♧Cinsiyet♧
♧Uçak kazası♧
♧Atmayan Minik Kalp ♧
♧Gök Gürültüsü♧
♧Duygusal Değişimler♧
♧Kızımın İsmi♧
♧Doğum..♧
♧Yeni Düzen 👼♧
♧Senin Suçun ♧
♧Ölemezsin..♧
♧Küçük Aşk Oyunları♧
♧İntikam..♧
♧ Ve Sonuçları..♧
♧Yanlış Anlaşılma♧
♧Belirsizlik♧
♧Yalanlar♧
♧Gidiyorum...♧
♧İkinci Şok.. ♧
♧Kırmızı Bileklik♧
♧Korkular...♧
♧İntikam Oyunu...♧
♧Baş Başa Bir Gece♧
♧Ölüm Dolu Sokaklar♧
♧Bazı Hayatların Acıları♧
♧Trafik Kazası♧
♧MERT..♧
♧Yaşam mı, Ölüm mü?♧
♧Gizemli Çiçek Kartı♧
♧İkimizden Birisi Ölecek..♧
♧İçimizdeki Düşman♧
♧Yeni Sırlar... ♧
♧Kardeşler Mi?♧
♧Onu Kabul Etmeli Miyim?♧
♧Annelerimiz..♧
♧Neden Sakladın?♧
♧Boşanma♧
♧Affetmiyorum..♧
♧Bebeklerimiz♧
♧Kaderim Sizin Elinizde🌺♧
♧Baba-Kız Kıskançlığı♧
♧Aşiret Düğünü♧
♧Hisler..♧
♧Kurtaracak bizi..♧
♧Ölüm..♧
♧İntikam mı??♧
♧Bebeklerimin Hayatı♧
💙💙1Milyon💙💙
💜Yeni Kitap Duyurusu💜
♡Zehirli Kalpler-Yeni Kitap♡
♧Yeni Aşklar..♧
💜Güzel Haber💜
♧Kimseye Ait Olamazsın♧
♧Asla♧
♧Bu Kalpte Asla Olmadın..♧
♧İkiz Bebekler♧
♧Dikkat Et...♧
♧Buradayım...♧
♧Hayal..♧
💫DUYURU💫
♧İki kayıp!♧
💜2.Yıl💜
♧🐞Disneyland❄♧
♧2024🍷♧
♧Kafes Dövüşü ♧
🤎Önemli Duyuru🤎
♧Hastalıklar..♧
Dedikodu Times🙈
♧ Baba Oluyorum...♧
💜Ramazan Ayı💜
♧Boş Mezar..♧
♧ Keder Çığlıkları☔️♧
📢Bölüm Duyurusu..📢
💜QUİZ💜

♧Doğum Günü...♧

9.1K 285 46
By mmavi_bulutt

Selamlar... Uzun bir bölüm ile geldim..

Umarım gününüz güzel geçiyordur😇

Oy vermeyi ve yorum yaparsanız çok sevinirim 💛

EFTELYA

Uykumuzu tam almıştık. Full enerji doluyduk. Mert'in saçı ve sakalları dikkatimi çekti. Saçı sakalı uzamış.

"Sevgilimm bu aralar kendini salmış gibisin. Saçın uzamış anladım da ,sen sakaldan nefret edersin, 2 güne bir tıraş olurdun. Onu da kesmemişsin."

Anlamsız yüzüme bakıyordu. Sonra elini yüzüne attı.

"Doğru uzamış, tıraş olayım o zaman.

Telefonunu eline aldı.

"Ömer şu adamı çağır, saçım uzamış, gelsin kessin."

Tabi ki ben bu laftan sonra rahat durur muyum? Durmam..

"Ben seni tıraş edeyim mi?"

Elinde telefon bana bakakaldı. Kararsızdı. Ömer'e;

"Sen çağır gelsin buraya. "

Telefonu kapatıp, yüzüme baktı.

"Yaa ben yapayım ne olacak."

"Bilemiyorum Eftelyam."

Bir şey demedim. Yan tarafta doğru döndüm. Kolumdan tutup kendine çevirdi.

"Aaa bak bakalım bana, tamam sen kesebilirsin ama kontrollü kesim olacak. Adam gelince sana söylediği gibi kesersin tamam mı?"

Tabi ki de kabul ettim. Çok eğlenecektik.

Özel kuaförü geldi. Üstündeki siyah tişörtü çıkardı, oturdu.

"İllaki kaslarını göstereceksin dimi."

Bana sırıttı.

Adam yapmam gerekenleri bana İngilizce söyledi birazını anladım. Ömer de yanımızda olduğu için anlamadığım yeri tercüme etti.

Mert başta korktu ama öyle de olmadı. Çok güzel kesmiştim. Hepsi bana şaşırdı. Mert özellikle.

"Güzelim güzel yaptın, şaşırdım."

Kafasına hafifçe vurdum.

"Aaa sen ne zannediyorsun, ben yaparım dediysem iyi ve en güzelini yaparım."

Kuaförü de son düzeltmeleri yaptı. Sıra geldi sakal tıraşı olmaya.

Her zaman farklı bir tıraş şekli vardı. Farklı şekilde kendi yapıyordu. Sadece saçı için adam çağırıyordu. Ama bu sefer hem o adam yapacak ve köpükle tıraş olacaktı.

Köpüğü yüzüne sürmeye başlayınca durdurdum. Ben yapacaktım çok eğlenceli duruyordu. Elime aldığım köpüğü Mert'in yüzüne sürdüm. Tıraştan çok köpük savaşına başladık. Yüzünün her yerine sürdüm. Biraz fazla sürmüşüm galiba😅

Mert kendi yüzünden aldığı tıraş köpüğünü benim yanaklarıma ve burnuma sürdü. Bi 10 dakika köpüklerle uğraştık.

"Evett şimdi nasıl tıraş ediliyor?"

Elime ustura dedikleri bir şey aldım. Mert'in yüzüne yaklaştım

"Eftelyam ona izin vermem işte, yeter bu kadar."

"Niye ya daha tıraş edecektim."

"Güzelim her şeyin bir dozajı var. Daha nasıl tutulacak bilmiyorsun. Kaza çıkarma başımıza."

"1 kerecik.🙃"

İkna işlemi zor olsa da 1 kere tıraş ettim. Sonra bıraktım. 2 dakika da tıraş etmişti. Mert kalkıp odasına doğru gitti bende arkasından gittim. Ömer de adamı buldu tıraş olacaktı. Bir tuhaflardı...

"Ahh ahh benimde güzelliğime bir güzellik katmam gerekiyor. Bende gidip bakım yaptırsam ama gidemiyorum. Neyse hadi git duş al. Her yerin kıl tüy."

"Zaten güzelsin Eftelyam. Sen söyle Ömer'e sana dünyanın en iyi güzellik uzmanının bulur getirir."

"Ahh senin sayende güzelliğimi kabul ettim."

Güldüm.

"Hadi hadi banyoya. Vücudun hep kıl olmuş. Sen böyle üşümüyor musun? Hava bugün soğuk ev de soğuk."

"Üşümüyorum. Sen üşüyor musun?"

Yavaş yavaş üstüme geliyordu. Hafif arkama yürüdüm.

"Biraz. Hastasın olacaksın. Ben bakacağım. Uff neyse hadi banyoya gider misin? Yanıma almam seni."

"Ben de zorla gelirim yanına."

Bu bakış, bu konuşma bu hareketler iyi bir yere gitmediği kesindi.

"Nasıl geleceksin bakalım. Ben izin veriyor muyum ki?"

"Bizim aramızda bu konuda izin oldu mu ki?"

Üstüme daha da çok geliyordu. Ben durdum, neyden kaçıyordum ki.

"Olmadı doğru."

Ondan önce davranıp, parmak ucumda yükselip onun dudaklarına yaklaştım. Benim bu hareketime karşılık verdi. Kısa bir süre ne olduğunu anlayamadım. Benden beklenmeyecek şeylerdi. Güzel anımızı kapının çalması bozdu. Ama Mert hala dudaklarımdaydı. 3-4 saniye sonra durdu gözlerime baktı.

"Sana deliler gibi aşığım Eftelyam..."

"Bende sana deliler gibi aşığım..."

Tekrar dudağımdan öpücük kondurup çekildi. Kapıya doğru sinirle döndü. Bağırarak içeriye çağırdı. Gelen Mert'in diğer şoförüydü. Ömer olmayınca o götürüyordu. Benim yanımda Türkçe konuşuyorlardı. Çookk önemli bir şey ise başka dil konuşuyorlardı.

"Mert bey rahatsız ettim, özür dilerim."

"Söyle defol odadan."

"Mert bey nasıl diyeceğimi bilemiyorum."

Adamın sesi titriyordu. Konuşamıyordu. Daha da merak ettim. Mert'in yerine ben cevap verdim.

"Söyle hadi meraklandırma insanı."

Adam kafasını kaldırmadan.

"Mert bey 2 gün önce gelen yeni arabanız, araç bakımlarını halletmesi için göndermiştim ama giderken kaza yapmış. Şoför ölmüş, araç hurdaya dönmüş."

Şaşırdım ve üzüldüm. Mert'e baktım. Olan tepkisini bozmamıştı.

"Tamam Ömer'e söyle, o size ne yapacağını söyler."

Adamı odadan gönderdi.

"Çok üzüldüm ya nasıl oldu acaba. Umarım evli falan değildir. Ailesi çok üzülür."

Benim içim bir kötü olmuştu. O ise hiçbir şey yok gibi devam etmişti.

"Kaldığımız yerden devam mı etsek?"

Elim ile durdurdum.

"Başka zaman devam ederiz. Şimdi git banyoya. Yanıma öyle gel."

Yavaşça odasından çıkıp aşağı indim. Biraz evin içinde oyalandım. Saat 11 olmuştu. Gece yarısı ne yapabilirdim ki. Mutfağa gidip kendime bitki çayı yapmak istedim.

Hizmetçiler, aşçılar vardı. Ben kendim hazırlamak istedim ama hiçbirini bulamıyordum. Mutfağın her yeri simsiyah dolaplarla kaplıydı. Buzdolabını bile bulamıyordum. Hepsini erinmeden açıp ne var diye baktım. Çok ilginç kamufle edilmiş. Hepsi bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Bende olsam böyle bakardım.

Bi 5 dakika sonra mutfakta sesler bir anda durdu. Arkama dönüp baktım. Mert arkama gelmiş bana bakıyor. Mert gelince hepsi durmuş.

"Ne yapıyorsun Eftelyam?"

"Ödüm koptu Mert, sessiz sessiz gelinir mi? Şurada önemli bir şey yapıyorum."

Kafasını sağa eğip tezgaha baktı.

"Nasıl önemli bir iş bu bakalım?"

"Benim meşhuurr bir bitki çayım vardı ya onu yapacağım. İçer misin??"

"Haa senin şu meşhur Eftelya çayın. Sen yaparsın da ben içmez miyim?"

"Tabi ki içersin ama ufak bir sıkıntı var. İstediğim 2 tane bitki yok. Onlar olmazsa çayın tadı olmaz."

"Sor güzelim vardır kesin. Yoksa da yarım saatte getirtiriz."

Onlara dönüp nasıl soracağımı bilemedim. Hizmetçilerden birini çağırdı. O Türkçe biliyordu. Bu evde benim anlaşabileceğim kişiydi. Sordum, 10 dakika sonra bitkileri getireceklerdi.

Bende mutfağı inceliyordum.

"Neden bu kadar siyah mutfağın, ruhunu daraltır. Havası basık duruyor, bence şu yemek masası şu köşede daha güzel durur. Hem oradaki uzun avizen masa üstüne şıklık katar. Şu tezgahı biraz canlandırsak nasıl olur? Bekle beni burada."

Mutfaktan çıkıp geçen gün topladığım beyaz papatyaları getirdim. Siyah tezgahın üstüne koydum.

"Hmm..."

Hizmetçiler meyve dolu tabağı güzel yere koymadılar.

"Orası olmaz ama"

Alıp gözümüze güzel gözükecek yere koydum.

"Bir de buranın ışıklandırması iyi değil. Çok göz yoruyor ve göz alıcı. Şu avizenin ışığı açık kalsa daha iyi olur."

Mert adamlara yemek masasının yerini değiştirttirdi. Şimdi daha güzel olmuştu.

"Sence daha iyi olmadı mı? Güzel avizenin altı boştu. Böyle daha şık."

Mert kollarını önüne bağlamış, tezgaha dayanmış yaptıklarıma bakıyordu.

"Güzel oldu tabi ki."

Konuşurken istediğim bitkiler gelmişti. Çayı demlemeye bıraktım. Beraber bahçeye çıktık. Büyük olan hamağa oturduk. Mert beni kendine çekti.

"Acaba diyorum kaldığımız yerden devam mı etsek?"

Boğazımı temizleyip;

"Hangi kaldığımız yer? Ben hatırlamıyorum. Ve hatırlamak da istemiyorum."

Bana baktı.

"Öyle mi?"

"Hııhııı"

"Niye peki?"

"Çünkü... durup dururken neden bu konuyu açtın ki? Aaa sende hep daha fazlasını istiyorsun."

Durup dururken birden kahkaha attı. Sonra gülmesi durdu. Bir şey demedi. Gelen çayımızı içtik. Yine sabaha kadar oturduk.

Hava aydınlanmaya başladığında beni bir yere götürdü. Evin biraz ilerisinde boş araziye geldik. Merakla baktım. 200-250 metre ilerde bir sürü duran boş şişeler vardı. Yan tarafımda ise bir silah.

"Bu ne sevgilim?.. Niye geldik?"

"Ne zamandır silah atışları yapmıyordum. Biraz pratik yapmam lazım."

Ciddi ciddi söylüyordu. İmada bulunup;

"Tabi mafya adamsın, silaha çok ihtiyacınız oluyor. Pratik şart. Şimdi düşündüm de İstanbul da silah sıktıklarında mafya mısınız demiştim, gerekirse oluruz demiştin. Vayy be mafyasın ama haberim yok. Zaten bir huylanmadım değil bu lafından."

Anladı hemen, bana baktı.

"Mafya değil güzelim, iş adamı o. Beni iş adamı olarak bildin ve öyle bilmeye devam et. Hem gerekirse oluruz dediğimde haklıydım. Yanında mafyalık yapmadım."

"Sonuçta seni herkes iş adamı + dünyaca ünlü bir mafya olarak biliyor bunu ne yapalım?"

"Onlar öyle bilebilir ama sen beni öyle görme."

Dudaklarımı bilemem anlamında kıvırdım.

"Hadi bakalım mafya bir kırda ne kadar iyi silah kullanıyorsun görelim?"

Alaycı gülümsemesi ile baktı. Silahına mermi dolduruyordu ve şişelere bakıyordu. Bende yan tarafta duran sandalyeye oturup ona baktım.

Dikkatini topladı. Hiç ıskalamadan 5 şişeyi de art arda vurdu. Çok etkileyiciydi. Alkışladım.

"Vay vay vay mafya bey baya iyisiniz. Hiç ıskalamadın."

Silahını ucunu üflemiş, bana göz kırpmıştı. Güldüm.

"Bu benim için çocuk oyuncağı."

"Ooo.. o zaman zorlaştıralım. Bakmadan kırabilir misin?"

"Tabiki yaparım, ne ki bunlar."

Çok iddalıydı.

"Bana bakarak sıkacaksın ve 10/8 yapacaksın. Yapabilir misin?"

Silahına mermi koydu. Bir de şişelerin yerine baktı. 10 saniye sonra bana döndü.

"Hazır mısın?"

"Bekliyorum."

Bana bakarken on şişenin onunuda kırdı. Ağzım açık kaldı.

"Na...nasıl?"

Bana bakıp güldü.

"Yıllardır silah kullanıyorum her şekilde yaparım."

"Wayy gerçekten tam mafya adamlarına yakışacak cinsten bir hareketti."

"Mafya mı? Ne konuştuk az önce biz?"

"Kabul et mafyasın ve bunu benden duymak neden rahatsız ediyor? Neyse de çok havalıydı. Bende gaza geldim şuan sıkabilir miyim?"

Kafasını salladı. Bana silahın şeylerini anlattı. Mermi koydu. Arkama geçip benim ellerimden tuttu, silahı onun elleri ile tutuyordum hareket ediyordum.

"Şimdi tek gözünü kapat ve şişeye odaklan."

Tek gözümü kapatıp şişeye odaklandım.

"Odaklandım."

"Elim ile birlikte tetiği çek."

Dediğini yaptım.

"Kendini hazır hissedince bas silaha."

Dediğini yaptım, ileride ki şişeyi kırmıştım.

"Aaa vurdum Mert. Bu bu kadar mıymış?"

"Evet bu kadar zamanla sana öğreteceğim ben, şimdilik bu kadar yeter, üşütme eve geçelim. Kahvaltı yapalım."

Sırtına atladım.

"Beni sırtında götürsene."

"Götürürüm sevgilim."

Hiç itiraz etmeden eve kadar sırtında eve götürdü. Yere atlayıp;

"Teşekkürler sevgilim, çok rahat bir yolculuktu beğendim."

"Güzel bayan memnun olduysanız ne mutlu bana."

Sırtına vurdum.

"Böyle sadık ol bana. Beğendim."

"Gevezelik yapma hanımefendi, yemek masasına geçelim, yemek yiyip uyuyacaksın hemen."

"Uykum yok ki gelince uyurum acelesi ne?"

"Bak kızacağım şimdi, gidip uyuyacaksın vücudun daha kendini toplayamadı."

"Bakarızz"

Yemek masasına geçtik. Kahvaltımızı yaptık. İlaçları da içtim. Uyku bastırdı.

Odama geçip uyudum. Akşam üstü 4 de uyandım. Telefonum yanım da değildi. Gece lambamın üstünde bir not vardı.

"Ufak bir sürprizim var. Ama ilk önce beni bulman gerek. O yüzden notları takip et..."

Notu okuyup, gülümsedim. Bu neydi şimdi?

Yerimden kalkıp banyoya geçtim. Aynanın üstünde başka bir not daha vardı.

"Bu ayna ne kadar şanslı her zaman senin güzel yüzünü görüyor..."

Mert'ten beklemediğim bir şeydi. Elimi yıkayıp yerdeki oku takip ettim. Giyinme odasına geldim. Çok güzel bir elbise vardı. Ona bakıyordum. Tekrar bir not vardı.

"Biliyorum çok güzel ama sen daha güzelsin. 15 dakika içinde hazırlan, seni benim yanıma getirecekler."

Tekrar elbiseye baktım.

Değişik bir modeldi ama güzeldi. Üstümü giyip odadan dışarıya çıktım. Şoför beni alıp bir yere götürüyordu. Sorsam olmaz, sormasam olmaz. Yan koltukta duran nota baktım.

"Çok merak ediyorsun ama az kaldı güzelim..."

1 saat sonunda deniz kenarında bir yere geldik. Mert'in adamları da burdaydı. Demek ki bu evde. Yol kum olduğu için topuklularla yürümekte zorlanıyordum. Yanımdaki adamın kolundan destek alıp evin önüne geldim. Beni bırakıp yukarı doğru çıktılar. Etrafa bakındım, kimse yoktu. Sadece dalga sesi vardı.

Eve yavaşça girdim. Kafamı uzattığımda şaşırdım. Her yerde sarı balonlar vardı. Sarı gül yaprakları, sapsarı bir ev. Balonların ipinde bizim resimlerimiz. Beraber olduğumuz her gün 1 tane çekiniyorduk. Çünkü albüm yapıyorduk. Bazı balonlarda Mert'in kendi el yazısı ile yazdığı hislerini anlatan yazılar vardı.

Bir anda duygusallaştım. Doğum günü sürprizi idi ama ilk defa sevdiğim adam yanımda, yeni hayat kurduğum, gerçeklerden oluşan bir doğum günümdü. Bu zamana kadar annem babam olmayan insanlarla kutlamıştım. Yalan sevgilerle, yalan hayatla... Göz yaşımı tutamadım. Gülerek kartları okudum.

Arkamı döndüğümde Mert'i gördüm. Koşarak yanına gittim. Sıkıca sarıldım. Dayanamayıp biraz ağladım.

"Deniz gözlüm niye ağlıyorsun? Beğenmedin mi?"

"Beğendim, beğenmez olur muyum, muhteşem her şey. Ben sadece biraz duygulandım o yüzden boş verelim şimdi o kadar hazırlık yapmışsın. "

Elleri ile gözyaşlarımı sildi. Alnımdan öpüp tekrar sarıldı.

Kafamı kaldırıp ona baktım.

"Doğum günümü biliyor muydun? Hiç belli de etmedin."

"Ben senin her şeyini biliyorum. Dün belli ediyordun, bilip bilmediğimi sormak istedin ama soramadın. Ben de hazırlık yapıyordum. Daha çok eğleneceğiz. Daha sürprizim var."

Güldüm.

"Hmm.. merak ettim ama şimdi. "

"Göreceksin."

Tekrar sarıldım. Bu güzel yerde Mert benimle beraber fotoğraf çekmek istedi. Şaşırdım. Adamlardan birini çağırdı. 1 saat burada oyalandık. Bir sürü resim çekildik. Mert kendi beğenmiyordu tekrar çektiriyordu.

Elinden tutup evden çıktık. Biraz ileride kumsalın üstünde duran çok güzel güzel ortam vardı. Hava karardığı için mumlar çok güzel duruyordu. Uzun ince yolu mumlar oluşturuyordu. Mumları bitti yerde, çok güzel bir yemek masası vardı. Etrafında beyaz tüllerden yapılmış hafif kapalı alan vardı. Mert'e baktım. Arkamda benim tepkilerimi izleyip gülüyordu.

İlerleyip yere oturduk. Çok güzeldi. Yanıma oturup yemeğimi bana o yedirmişti. Ben daha da şaşırıyordum. Normalde de yapar ama daha farklıydı.

Oradan ayrılıp tekneye geçtik. Denize açıldık. Çok güzel geçiyordu. Teknede birden çok güzel bir dans müziği çalmaya başladı. Mert ayağa kalkıp elini uzattı:

"Güzel kız acaba benimle dans eder misiniz?"

Güldüm.

"Böyle güzel bir teklifi reddetmek olmaz, tabi ki ederim."

Elimi uzatıp uzattığı eli tuttum, elimi ufak bir öptü. Dans ederken ben kısa kalıyordum. Ama bu topuklu ayakkabılar boy sorununu bir nebze azaltıyordu. Dans sonlarında kafamı göğsüne koydum.

"Bugün çok güzeldi, rüya gibiydi, bitsin istemiyorum. Hep böyle olsak keşke."

"Hep böyle olsa keşke deniz gözlüm ama sana söz veriyorum hep böyleymişçesine yaşayacağız."

Dansımız bitmişti. Şampanya getirmişlerdi. Mert ile beraber açmıştım ama yine de biraz fazla patlamıştı. Kadehlerimizi tokuşturup, içtik.

Gece yarısı olmuştu. Asıl 18 Nisana 3 dakika sonra girecektik.

Belimden kendisine doğru çekti. Kollarımı onun ensesine doğru uzattım. Gözlerimi kapatıp ona doğru yaklaştım. Dudaklarımda onun dudaklarını hissettim. Geri çekilip bana baktı.

"Elini kalbimin üzerinde hissettiğim zaman, üzüntülerimi, öfkelerimi alıp onların yerine şimdiye kadar kimsenin başaramadığı o sıcaklığı koymayı başardığın için, hayatımda sen olduğun için çok şanslıyım. İyi ki doğdun deniz gözlüm, Eftelyam..."

Lafını tam bitirdi, çok güzel bir havayı fişek şöleni başladı. Kafamı çevirim havaya baktım. Çok güzeldi. 10 saniyeliğine yazı vardı.

"İyi ki doğdun deniz gözlüm.."

Şaşırıp gülümsedim.

"Bunlar gerçek mi?" Yine sesli düşünmüştüm. Biraz konuştuk 1 saat sonra Mert korumalardan bir şey istedi. Getirdiler. Muazzam bir görüntüsü olan kutu vardı. Merakla açtım.

Şahane bir mücevher vardı. Taşı çok parlaktı ve güzeldi. Maviydi.

"Bu çok güzel Mert. Takmama yardım eder misin?"

Hemen arkama geçip kolyeyi taktı. Bende bilekliğimi taktım.

"Çok teşekkür ederim sevgilim ama bu da çok fazla değil mi zaten bir sürü şey yapmışsın."

"Bir şey yapmadım ki."

"Şu mütevaziliğin de beni benden alıyor."

Sarılıp öptüm. Bir kaç hediye daha vardı. Onlara da baktım. Sabaha kadar teknede sabahladık. Deli gibi eğlendik. Sabah güneş doğumunda limana yaklaştık. Araba ile bir yere gidiyorduk. Çok ünlü bir araba firmasının önüne geldik.

"Buraya neden geldik?"

"Gel şimdi sen."

Elimden tutup firmaya girdik. Bu Mert'in meşhur özel üretim arabalarının yeriydi. Bizimle ilgilendiler. 4 tane arabanın önüne geldik.

"Aslında ben seçmiştim, ama sen beğendiğini seç istedim."

Sadece baktım.

"Derken?"

"İstediğin arabayı alacağız hepsi senin için özel hazırlandı. Beğendiğini söyle sen."

Arabalara baktım. Hepsi çok güzel nasıl seçecektim.

"Bunlar çok güzel ama gerek var mı ki? Senin bir sürü araban var, kullanıyorum."

"Yine kullan güzelim ama senin ayrı bir araban olsun."

2 araba arasında kalmıştım.

"Bu iki araba çok güzel, karar veremedim. Sence hangisi?"

"Bence ikisini de alalım."

"Efen.."

Ben bir şey diyemedim. O iki arabayı da istedi. Sonra buradan çıktık.

New York sokaklarında, tabelalarda benim doğum günümü kutlayan mesajlar vardı.

"Mert.."

Kafamı camdan çevirmeden kolunu dürttüm.

"Yok artık ciddi olamazsın. Bunlar ne?"

Bilmiyormuş gibi davranmaya çalışıyordu.

Herkes hayranlıkla benim resmim ve doğum günü kutlama mesajına bakıyordu. Bir yerde durduk burası çok kalabalıktı.

"Ben inmem nereye geldik. Çok kalabalık herkes resmimizi çekecek çirkinim zaten."

"Sen çok güzelsin Eftelyam. Son sürprizim var. Sonra eve gideceğiz."

"Aşkım vallahi çirkinim. Bari saçımı düzeltiyim."

2 dakika arabanın içinde bekledik. Saçımı düzenledim. Arabadan indik. Herkes Mert'i görünce kafasını eğdi. Mert'in holdingine benzer bir holdinge geldik. Sadece yürüyordum. Bir odaya geldik. Mert elimden tutup büyük masanın Etrafına getirdi. Sandalyeyi çekip oturmamı işaret etti.

Oturdum. Arkamdan konuşuyordu.

'Evet en güzel hediyeyi sona sakladım."

Güldüm.

"Diğerleri güzel değil miydi?"

"Yani"

"Evet dinliyorum, son ve en güzel olan hediyeni."

"Evet bu holding senin artık."

"Aşkım bu muy..."

Duraksadım.

"Ben az önce yanlış mı duydum? Ne dedin?"

Tüylerim diken diken oldu. Mert'e döndüm.

"Bu holding artık senin dedim güzelim. Burası senin mimarlık ofisin olacak."

Şaşkınca etrafa bakındım.

"Şaka yapıyorsun ya? Şaka dimi?"

Oradan bana gülüyordu.

"Hayır "

"Gerçekten ciddisin. Benim mi? Mert bunu kabul edemem işte "

"Neden?"

"Birincisi ben hala öğrenciyim. İkincisi bu çok çok çok büyük bir hediye ve üçüncüsü..."

Sözümü kesti.

"Üçüncüsü falan filan yok benim hediyemi kabul etmeyecek misin?"

"Aşkım tabi ki senin hediyen ama fazla bu, ben burayı yönetemem ki ağır olur bana, ancak okulum bitene kadar tecrübem olur öyle olur."

Biraz düşündü sonra;

"Sevgilim sen kendini tam hazırım dediğinden başına geçersin ama burası senin şirketin senin kararların doğrultusunda hareket edecekler. Başına beraber belirlediğimiz biri senin toplayıp halletmem gereken işleri ayarlayacak, projeleri vs. Sende dinlersin yönetirsin..."

Mert bana uzunca anlattı. Kabul ettim. Kendime bir asistan seçecektim. Benim adıma yönetecek yöneticiyi de beraber seçecektik. En azından okulumu tamamlayana kadar... daha sonra kendim geçecektim. Ve buranın ortağı Mert olacakmış. Hem finansal olarak yardım edecek hem de yabancı birisini istemiyormuş. Burayı daha sonra gezmeye karar verdik. Yola çıkıp eve gittik...

Beğendiniz mi? Yorumlarınızı bekliyorum...

Oy vermeyi unutmayın 💛

Continue Reading

You'll Also Like

60.2K 2.9K 44
Y/N X Anime Karakterleri •• canım sıkıldı öylesine başladım genelde istek üzerine yazıyorum
32.9K 1.6K 18
Ç: Beni seviyor musun? T: Bilmiyorum
602K 15.5K 69
Cinsel içerik şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterler...
277K 10.6K 21
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...