tattoo | chanlix

liseanthes

84.1K 7.6K 3.6K

Felix dövme yaptırmak için Chan'ın dükkanına gitmişti. ••• hyunin, seungbin, minsung •texting & düzyazı Еще

one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fifteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty one
twenty three
twenty four
twenty five
twenty six
twenty seven
twenty eight
twenty nine
thirty | f

twenty two

2.5K 222 31
liseanthes

"Hayır, sen salak olduğun için anlamadın." Seungmin filmden çıktığımızdan beri Hyunjin'in sorduğu mantık hataları hakkındaki sorularını en son böyle susturmuştu. Son seansa geldiğimiz sinema alışveriş merkezinin içinde olduğundan yürüdüğümüz koridorlar oldukça boştu.

"Ben o köpeğe üzüldüm aslında. Neden adamı vurmak yerine onu vurdu ki aptal katil?" Jisung'un dudaklarını büzüp sorduğu soruyu dinledikten sonra kıkırdadım. Cidden Chan'ın dediği gibi gerçek hayatında sahnedeki halinden eser yoktu. Bakışlarım Minho hyung'a kaydığında onun da bu şekilde düşündüğünü anladım.

Aynı şeyleri düşünüyordu ancak benimle aynı görmüyordu. Bakış şeklimiz farklıydı çünkü.

Jisung'un açılan bağcıklarıyla onu durdurup eğildiğinde biz de yavaşlamıştık. Başlarında beklemenin bir anlamı yoktu. Özellerine saygım olmasına rağmen bu arkadaşım olduğunu ve eve gittiğimizde bunların dedikodusunu yapacağımız gerçeğini değiştirmediği için de gizlice onları izlemeye başlamıştım.

Jisung'un onu durdurup bağcığını bağlamak için eğilen adamla gözlerinde fark edilir bir şaşkınlık oluştu. Bağcığı bağladıktan sonra kalktığında mırıldanarak teşekkür etti ve ayağını salladı. Utandığı için ne yapacağını bilemeyerek Minho hyung'a döndüğünde iyi iş olduğunu belirtmek için yumruk yaptığı elinin baş parmağını kaldırarak sallamıştı.

Utandığında gerçekten rezil bir insandı.

"Changbin hyung sus artık, ne fark eder kafanda oluşturduğun finalin iyi olması? İzledik bitti işte." Hyunjin'in yanında elleri deri ceketinin ceplerinde olan Jeongin yanında yürüyen adama sitemle çıkıştı.

"Jeong, asıl sen sus. Bütün film Hyunjin'in koynunda uyuduğun için olayları bağlama heyecanı yaşamıyorsun." Changbin hyung altta kalacak biri değildi, özellikle arkadaş ortamında Jeongin'in ona bu şekilde çıkışmasına karşılık vermenin daha da çok hoşuna gittiğini anlamıştım.

"Katılıyorum, film izlemeye mi geldiniz uyumaya mı belli değil." Seungmin de Changbin'e katıldığını belli edercesine mırıldandığında Hyunjin de sessizce ona cevap verdi ancak tahminimce bunu sadece ben duymuştum. "Yorgundu, öyle deme."

Şefkat dolu bakışlarımı Hyunjin'e gönderdim bu sefer. Mutlu olmasını istiyordum, özellikle grupta konuştuğumuz son şeylerden sonra daha da dikkat etmiştim ilişkilerine ve birbirlerini mutlu ettiklerini bir kez daha anlamıştım. Biz Chan'la nasıl yakınsak onlar da görmediğimiz sürelerde birlikteydiler ve oldukça yakındılar.

"Her zaman Hyunjin'in kokusunu bulamıyorum. Bulmuşken değerlendirdim. Sen de birinin koynunda uyuyamadın diye rahatsız mı oldun hyung?" Tek elini cebinden çıkarıp Hyunjin'in omzuna kolunu atarak ilerlemeye başladı. Hyunjin'in oldukça arsız birisi olduğunun farkındaydım ancak Jeongin'in yanında minik bir bebeğe dönüşüyordu ve Jeongin de bunun farkındaydı. Konuşkan biri değildi fakat arkadaş ortamımızda Hyunjin'e gelen küçük bir imayı bile dikkatle dinleyip karşılığını anında veriyordu.

Güzellerdi.

Onlar birkaç adım ötemizde sarmaş dolaş ilerlerken Jisung ve Minho hyung da bize yetişmişti. Kendi aralarında konuşmaya devam ettiklerinden ortada dönen bir sohbet yoktu, Seungmin ve Changbin de Chan ve ben gibi sessizce ilerliyordu.

"Lix." Gözüme düşen saçlarımı ittirerek yorgun bakışlarımı ona yönelttim. Sabah erken saatte bir dersim olduğu için uzun süredir uykusuzdum ve gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. "Efendim?"

Kolumu okşadığında bakışlarımı oraya indirmek istesem de cidden yorgun olduğum için uğraşmamıştım. "Uykun var değil mi senin? Bugün dersin erkendi." Onaylar biçimde başımı salladım. Dudaklarını yalayarak beklemem için mırıldandı ve ilerledi. "Bin."

Changbin ona döndüğünde aralarında konuşmaya başladıklarında duymuyordum ama aldığı anahtarla arabayı istediğini anlamıştım. "Biz benimkiyle döneriz sıkıntı yok." Minho hyung da onları onayladığında kesinleşmişti düşüncem.

Yanıma yaklaşıp elini uzattığında elini tutup parmaklarımızı kenetledim. Dudağındaki silik gülümseme benim de tebessüm etmemi sağladığında aptal aşıklar gibi arkasından ilerlemeye başladım.

Öyle değil miydim zaten?

Otoparka inene kadar ayrılmayan ellerimiz arabanın önüne gelmemizle ayrılmıştı. Ön koltuğa kurulup elimi kucağıma yerleştirerek başımı cama yasladım. Cidden çok uykum vardı, filme nasıl dayandığımı bilmiyordum. Kapalı gözlerime rağmen hareketlenmesiyle benim tarafımdaki kemeri çekip taktığını anladım. Yine de gözlerimi açmadım.

"Anahtarların nerede? Ben kapıyı açarım, sen uyu."  Montumun cebinden çıkardığım anahtarı havada tutarak almasını bekledim. Anahtarı aldıktan birkaç saniye sonra gelen motor sesiyle yakında eve gidip uyuyacak olmanın mutluluğuyla daha da yayıldım koltuğa.

Ne kadar olduğunu kestiremediğim, alışveriş merkezi evime yarım saat uzaklıkta olduğu için o civarda bir süre olduğunu tahmin ediyordum, bir süre içinde ben yarı uyur haldeyken arabanın durmuş olduğunu anlamamıştım. Yan koltuğumun kapısının açılmasıyla vücuduma işleyen soğuk hava yüzünden sızlanmama kalmadan kapıyı kapatmıştı ancak şimdi de benim tarafımdaki kapıyı açmıştı. Uyuduğumu düşündüğü için seslenmeden ve ses çıkarmamaya özen göstererek emniyet kemerimi açtı ve ellerini sırtımda hissettim.

Zorlanmadan taşıdığı belli olan bedenimi arabadan çıkardı ancak ben bu süreçte de hiç konuşmadım. Arabayı kilitledi, apartmana girdi ve evimin kapısını açtı. Bu kadar şeyi yaptığı sırada uyumadığımın farkındaydım, elbette ki uyanmıştım ama yemin ederim ki derin bir uykuda olsam bu kadar huzurlu hissetmezdim.

"Lix, özür dilerim ama uyanman gerek bebeğim." Fısıldayan sesiyle göz kapaklarımı açmaya zorladım kendimi. Evin ışıklarını açmamıştı ancak yine de kuruyan gözlerim bu hareketimle acımıştı. "Odan neresi?"

Kucağından inmek için minik bir hamle yaptığımda anlamış olacaktı ki beni sırtımdan desteklemeye devam ederek yere indirdi. Gözlerimi ovuşturarak odama ilerlerken arkamdan geliyordu. Koridorun sonundaki odamın kapısını açarak ışığı açmaya bile uğraşmadan kendimi yatağa attım.

"Kıyafetlerini değiştirmeyecek misin? Rahat edemezsin böyle." O da ışığı açmadan yanıma yaklaşıp eğildiğinde kollarını yatağa yasladı. Işığı açmadığı için içimden teşekkür ettim, ne haldeydim bilmiyordum.

"Çok uykum var, uğraşamam." Yastığa yasladığım dudaklarım konuşmama pek izin vermediğinde kıkırdadı. Ayağa kalkıp odanın içinde gezindiğinde dolabıma gittiğini tahmin ediyordum çünkü kapının kapanma sesini duymamıştım.

Tahminimi doğru çıkaracak bir şekilde dolaptan aldığı pijamalarımı sırtıma fırlattı. "Üstünde montun var, giy işte bunları uykucu."

Oflayarak yastığıma biraz daha sarıldım. "Ya, uykum var kalkamam. Mont da sıcak tutuyor zaten." Bileklerimden tutarak beni yatakta aşağı çektiğinde gözlerim açıldı. "Felix, giy dedim güzelim, hadi. Laf yetiştirebildiğine göre ayılıyorsun."

Vücudumu yatakta zorla kaldırdıktan sonra oturur pozisyona geldim ve üstümdeki montu çıkardım. Ardından sweatshirtümü de çıkardığımda üstüm çıplak kalmıştı. Soğuk his ile titrediğimde bıraktığı tişörtü yatakta ararken başımdan geçirdiği kumaşla yutkundum. Kollarımı kaldırarak ona yardımcı oldum ve bol tişörtü giydirmesine izin verdim. Pantolonumu çıkarmak için ellerim düğmeme gittiğinde geri çekilip beklemişti.

Pijama altımı da giydiğimde oturduğum yataktan alttan alttan ona baktım. "Oldu mu?" Gülümseyerek saçlarımı karıştırdı iki elleriyle. Somurttuğum sırada beni yatağa itmesiyle sırtım tekrardan yumuşak zeminle buluşmuştu. Yorganımı ayak ucumdan alıp üstüme çekmesiyle gelen sıcaklık ve rahatlık anında uyuma isteğimi tekrardan arttırmıştı.

"İyi geceler, çıkarken kapıyı kilitlerim." Uykulu sesimle cümlesini kestim. "Ne çıkması? Yatsana yanıma." Gözlerimi açmamıştım ancak üstümdeki bakışlarını bir şekilde hissediyordum. "Rahat rahat uyu, sabah dersin yok mu?"

Daha fazla konuşmasını istemediğim için kolumu kaldırıp birkaç denemede elini buldum. Onu yatağa çekerken biraz kenara kaymıştım. "Çok konuşuyorsun, yanında rahat olduğumu biliyorsun Chan. Gereksiz nezakete hiç ihtiyacımız yok."

Üstündeki ceketi çıkardıktan sonra yanıma uzandı. Tişört ve eşofman giydiği için rahatsız olacağını düşünmüyordum, rahatsız olsa da bu evde ona olabilecek bir kıyafetim yoktu. İyice yerleştiğinde kollarımı vücuduna sardım ve çenemi göğsüne yasladım.

"İyi geceler." Birkaç saniye sonra tamamen uykuya yenik düşecek olduğumu belli eden sesimle kurduğum cümleyi yanıtlaması hatırladığım son şeydi.

"İyi geceler Lix'im."

Продолжить чтение

Вам также понравится

118K 10.8K 24
| TAMAMLANDI | Seo Changbin, üvey kardeşi Seo Felix'den nefret ediyordu. ~ "Nefretin de aşkın bir parçası olduğunu biliyor muydun? Bizim kaderimiz bi...
136K 12.3K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
53.3K 6.4K 29
Minho, Jisung'un hatırlamadığı geçmişinin kahramanıydı. Güçlü alfası, dedoşu, kocası ve iki çocuğunun babasıydı. Yanında bulunduğu her an iyi hissett...
121K 9.7K 22
Yang Jeongin, bir alfa olacağından oldukça eminken kendisini çocukluk arkadaşı Alfa Hyunjin'in kucağında sürtünürken bulur. [omegaverse] 040921 & 260...