sometimes all I think about i...

By goandcrylittlegirl

53.8K 4K 4.8K

+18 Okulun popüler çocuğu Dylan, okula yeni gelen Thomas'a her geçen gün kendini daha da kaptırırken ne yapac... More

Sometimes All I Think About Is You •dylmas
STAY -1-
STAY -2-
STAY -3-
STAY -4-
STAY -5-
STAY -6-
STAY -7-
STAY -8-
STAY -9-
STAY -10-
STAY -11-
STAY -12-
STAY -13-
STAY -14-
STAY -15-
STAY -17-
STAY -18-
STAY -19-
STAY -20-
STAY -21-
STAY -22-
STAY -23-
STAY -24-
STAY -25-
STAY -26-
STAY -27-
STAY -28-
STAY -29-
STAY -30-
STAY -31-
STAY -32-
STAY -33-
STAY -34-
STAY -35-
STAY -36-
STAY -37-
STAY -38-
STAY -39-
STAY -40-
STAY -41-
STAY -42-
STAY -43-
STAY -44-
STAY -45-
STAY -46-
STAY -47-
STAY -48-
STAY -49-
STAY -50-
STAY -51-
STAY -52-
STAY -53-
STAY -54-
STAY -55-
STAY -56-
STAY -57-
STAY -58-
STAY -59-
STAY -60-
STAY -60-
STAY -61-
STAY -62-
STAY -63-
STAY -64-
STAY -FİNAL-

STAY -16-

989 84 91
By goandcrylittlegirl

Biz geldik.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar.











"Thomas."

Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda burnumu dolduran ilk şey Dylan'ın kokusu oldu. Montunu burnuma kadar çekmiştim, muhtemelen üşümemek için. Uyku hasreti gözlerimle gözlerine baktığımda bana eğildi hafif. "Mola verdik, yemek yiyeceğiz." Başımı salladım ama geri kapattım gözlerimi. İki gündür doğru dürüst uyuyamıyordum ve çok uykum vardı.

"Siz çıkın, geliyoruz biz." dedi arkadaşlarına. Tam uykuya tekrar dalacaktım ki elini yanağıma koydu.

"Uyan hadi, acıkmadın mı?" Gözlerimi açtım.

"California'dan çıktık mı, hava çok soğuk." Montuna sarınarak doğrulduğumda derin bir nefes aldı ve montunu giymeme yardım etti.

"Biliyor musun? Enayi gibi hava durumuna ve gideceğimiz yerin ne kadar soğuk olduğuna bakmayacağını bilidiğimden iki mont aldım." İstemsizce dudaklarım kıvrılırken montumun önünü çekti.

"Beni merak mı ediyorsun?"

"Hayır, tek eğlencem seni delirtmek. O yüzden donup ölmeni istemedim." Gözlerimi devirdiğimde güldü. Dağılmış saçlarımı düzeltti.

"Benimle yemeyecek misin?" Olumsuz anlamda başımı salladım.

"Ell ile yiyeceğim, umrumda değilsin." Gözlerini yavaş yavaş öfke bürüdü. Hiç planımda yoktu ama Dylan'a hâlâ oldukça öfkeliydim.

"O ibne ile konuşmanı istemiyorum." dediğinde Ell aradan ne arada geldiğini anlamadığım bir şekilde başını uzattı.

"Teknik olarak ibne sen oluyorsun." Dylan dişlerini sıkarak ona döndüğünde gözlerim şokla açılırken ona yapışıp Ell'e atak yapmasını engelledim. O da servisten koşarak kaçtı zaten.

"Orospu çocuğu." dedi arkasından öfke ile. Geri bana döndüğünde ondan ayrılıp omzumu silktim.

"İlk sen dedin." dediğinde derin bir nefes alıp bana yaklaştı.

"Uyuşturucu kullanıyor o çocuk. Bir kere yüksek dozdan hastaneye kaldırdılar, iki gün komada kaldı." Omzumu silktim.

"Bana ne yararı, ne zararı var bunun. Kendi tercihi."

"Öyle bir şey değil bu." dediğinde derin bir nefes aldım.

"İnsanların erkeklerden hoşlanmana karışmasını, ya da sana ibne denip hakaret edilmesini sevmiyorsun çünkü senin tercihin. Saygı duyulmasını istiyorsun." Başımı salladım hafifçe iki yanıma. "Saygı duy." Ayağa kalktım. "Ben gidiyorum." Bu sefer yerinden kalktı ve geçmeme izin verdi.

Dışarı çıktığımda Ell yamuk gözlüğü ve çiğnediği sakızı ile gülerek kolunu omzuma doladı. "Normalde çok utangacım, uyuşturucu açıyor beni. Yoksa seninle asla konuşamazdım." Güldüm.

"Arkadaşız o zaman?" Başını salladı.

"Dylan ile sevgili misiniz?" Olumsuz anlamda başımı salladım.

"Gay değilim. Onun da hoşlandığı var zaten, yakın arkadaştık. Küstük." Başını salladı. Yol kenarı küçük kafeye girdik. Herkes masalara geçmişti. Biz de birisine geçtiğimizde karşıma oturdu.

"Bence senden hoşlanıyor. Üç yıldır kimseye böyle davrandığını görmedim bu okuldan." Masadaki tuzluk ile oynamaya başladım.

"Harden ile de yakın."

"Üstündeki Dylan'ın montu Tom." Gözlerine baktım tuzluğu bırakıp. "Tamam yolculuk esnasında başını dizlerine koyman Harden'ın da yapabileceği bir hareket olabilirdi. Ama hadi şimdi, senin için mont getirmiş evden."

"Enayi olduğum konusunda hemfikiriz çünkü, sadece benimle barışmak istiyor." Kaşları havalandı ve menüyü önüne çekti.

"Başka yaptığınız bir hareket söyle. Ara sıra sana uçuk bir hareketmiş gibi gelen."

"Küfür ettiğimi duyarsa ona sinir olduğu için, benim de delirdiğim için beni öptü birkaç kez." Bana baktı. "Sulu temas fazla sevmiyorum." Başını salladı.

"O gay, normal gibi biraz bu. Tehtit etme şekli. Başka bir şey söyle." Düşünmeye devam ettim. Dudaklarına su götürdü.

"Birkaç kez aynı yatakta yattık ve uyuduk." Suyu masaya püskürttüğünde birkaç kişinin ve garsonların bakışları bizi buldu. Siyah camlı gözlüğünü düzeltirken etrafa sırıtmasıyla güldüm. Bana doğru eğildi.

"Sana sarıldı mı uyurken?" Başımı salladığımda elini masaya vurdu ses çıkarmayacak şekilde. "Biliyordum. Kesinlikle senden hoşlanıyor."

"Çok yavşak Ell. Önde gideni. Ara sıra Harden'a da sulanıyor ve bilerek yaptığını anlıyoruz. Gülüp geçiyorlar. Bana da öylesine geliyor o yüzden davranışları."

"O zaman sen yakın arkadaş olduğunuz için mi sana yakın davrandığını söylüyorsun?" Başımı salladım. "Eminim ki gece uyurken Harden'la yatmıyordur." Ofladım. Konuyu dağıtmam gerekiyordu.

"Senin kız?" Göz kırptım. "Ne iş?" Dudaklarını büzerken gözlüğünü çıkarttı gözlerinden.

"Kafam iyiydi, kavga ettik. Hailey beni tokatladı. Hak ettim de galiba." Elinde gözlüğünü çevirmeye başladı. "En yakın arkadaşın beni bakışlarıyla öldürmezse, geri barışacağız." Arkamı dönüp Dylan'a baktığımda gözleri beni buldu. Öfkeli bakışları yumuşayıp bana sırttığında gözlerimi devirerek önüme döndüm ve montun önünü ağzıma kadar çektim.

Kokusu burnumu doldurdu. Ardından benden hoşlandığı düşüncesi.

Elliot ağzıma kadar montun fermuarını çektiğim için gülümsediğimi görmedi.

***

Hep birlikte ateşin etrafına oturmuş ve ekmek arası köfte yiyorduk. Çadılarımız kurulmuştu. Elliot, Hailey ile konuşuyordu, barışıyor gibiydiler. Hafif dışlanılmış hissediyordum ki bu doğaldı galiba.

"Montumu beğenmiş gibi duruyorsun?" Ellerimi birbirine çırparak ağzımı ıslak mendille sildim ve tekrar fermuarını ağzıma kadar çektim. Ona döndüğümde gülümsedi. "Büyük oldu sana." Saçlarımı karıştırdı.

"Sıcak Los Angelas'ımı özledim." Güldü, yanıma oturdu.

"Hâlâ küs müsün bana?" Başımı salladım. Kalbimi kırmıştı çünkü hayvanın tekiydi. "Sana bir şey göstereceğim." Ayağa kalktı, elini bana uzattı. "Gel hadi."

İlk başta gelmek istemesem de elini tuttum, ayağa kalktım ve ormanın içine yürümeye başladığında onu takip ettim. Kalabalıktan uzaklaştığımızda elini uzattı. "Biraz karanlık, ben keşif yaptığım için nerde ne olduğunu biliyorum." Elini tutmamı istiyordu. İstediğini verdim ve elini tuttuğumda ellerimizi kenetledi.

Kalbim gürültüyle atarken el ele ormanın içinde yürümeye başladık. Ayağım kaydığında eli sayesinde dengede kaldım. "Dikkat et." dedi sıkıca elimi tutup tekrar doğrulmamı sağlarken. Başımı salladım ve onun adımladığı yerlerden adım atmaya başladım.

Düz bir alan çıktığımızda gördüğüm yeşilliklerle dudaklarım kıvrılırken elimi daha sıkı tuttu. "Daha önce hiç görmemiştim." Her yer ateşböceği doluydu ve etrafı yeşil sarı karışımı güzel bir renk cümbüşü sarıyordu. Aklımdan geçen ilk kelimeyle ona döndüm ve birden söyledim. "Bu senin için bile çok romantik."

Söylediğim şeyle dudakları kıvrıldı. "Ben genelde romantik miyim yani?" Dudaklarımı büzdüm.

"Değil misin?" Güldü. Kabul ettiğini anladığımda ben de gülümsedim. Bana yaklaştı yavaşça, ellerini cebime koyup gözlerime baktı.

"Benimle flörtleşiyor musun Tommy?" Yüzümdeki aptal gülümsemeye ve kalbimdeki hisse engel olamıyordum. Tek düşündüğüm, bu renk cümbüşünün içinde çok güzel gözüktüğüydü. Sanki ilahı bir varlıkmış gibi.

"Vereceğim hangi cevap seni tatmin eder?" diye fısıldadım. Dudakları kıvrıldı.

"Olumlu olan." Dudağımı ısırdım gülümseyerek.

"Hey Thomas!" diye Elliot'un sesini duyduğumda ona döndü bakışlarım. Ormanın girişinde kollarını bana sallıyordu. "Dostum, bana lazımsın!" Dylan'a baktım. Gerilemeye başladım.

"Seni affettim Dylan." dediğimde başını salladı. Yüzündeki gülümseme hâlâ duruyor ve gözlerine kadar sıçrıyordu. Hızlı atan kalbimle ona sırtımı döndüm ve Elliot'a yürümeye başladım.

Dylan'dan hoşlanıyordum. Anladığım kadarıyla, o da benden oldukça hoşlanıyordu.

Yüzümdeki aptal gülümseme ile Elliot'un yanına geldim ve kampa doğru yürümeye başladık. Neden gülümsediğimi sormadı, yüzündeki imalı sırıtma anladığının belirtisiydi zaten.














Öyle işte

Yakında itiraf gelir.

Yorum ve vote atmayı unutmayın, sonra görüşürüz.

Continue Reading

You'll Also Like

7.8K 645 13
"Neden parayı bu kadar çok seviyorsun?" Sinan'ın bir anda attığı soru önce grubun sessizleşmesine sonra ise ona katılırmışçasına sesler çıkarmasına n...
16.4K 1.4K 17
"Even if my heart stops beating You're the only thing I need, oh, with me"
144K 9.5K 31
Dünyada 2 tür insan vardır. Gerçek insanlar ve hibritler. Hibritler yarı insan ve hayvan genlerine sahip olarak doğarlar. 20 yaşlarına geldiklerinde...
16.9K 1.6K 38
[Tamamlandı] kaptan: Özel durum dediğin Gavat erkek arkadaşınla birlikte Kız kardeşimi becermen mi görüldü: 16.49 •Köpekler girebilir, homofobikler g...