Bebe Bisküvi'm •Texting•

By penumbra_writer

641K 26.7K 4.6K

Siz: Hepiniz aynısınız işte pislikler Şirket: Var mısın iddiaya Siz: Ne iddiası be Şirket: Burdan konuşmaya d... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm (Instagram)
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm (Instagram)
31.Bölüm
32.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm (S.F)
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm (Instagram)
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm / Final
Yeni Kitap Duyurusu (Yıldız Çiçeği)

33.Bölüm

6.2K 301 120
By penumbra_writer

Hellloooo.  Ben aslında 26 Ocak bölümü 34.bölüm olsun istemiştim ama nasip olmadı. Bu bölüm 26 Ocak bölümü olucak. Biraz uzun bir bölüm olabilir. Garip bir bölüm yazmayı planlıyorum ama nasıl olucak bilmiyorum. Hadi bakalım hayırlısı. Siz de hazırsanız başlayalım bölüme. İyi okumalarrr.

🔮

"İstemiyorum Zeynep!"

Saat 8'den beri doğum günümü kutlamak konusunda ısrar ediyordu. 7 senedir doğum günümü kutlamıyordum. Çünkü hiç iyi gelmiyordu bana. Neyini kutluyacaktım ki?

Normalde israr etmezdi ama bugün ısrar edesi tutmuştu.

"Ama en azından bu sene kutlasak olmaz mı?"

Kafamı hayır anlamında iki yana salladım. Pes etmiş bir şekilde yanıma oturdu. Sonunda pes etmişti. Çok şükür yani!

Karanla dün onun hayatı hakkında konuşmuştuk. Sırf ailesinin istediği mesleği tercih etmediği için babası onu evden atmış günlerce dışarıda kalmış. Annesi de ağzını açıp tek kelime etmemiş. Cidden anne baba olmak için bir sınava girilmesi gerekiyor bence. Ne benim babam ne de onun annesi ve babası ebeveyn olmayı asla hak etmiyordu. Olan çocuklara oluyordu yine!

Bir gün mutlaka ailesinin ağzına etmeliydim. Benim kıyamadığım adama bunları yaşatmaya hakları var mıydı cidden?

"Karan kutlamak isterse ne yapıcaksın Alincim?"

Haklıydı. Karan eğer doğum günümü kutlarsa ağzımı açıp tek kelime edemezdim. Hele çok uğraşmışsa hiçbir şey diyemezdim.

Bilmem dercesine ellerimi iki yana açtım. Beni kendine çekti. Çıkmaz da olduğumu biliyordu. Rahatlamam için yapıyordu.

Babamın dediği sürpriz de aklımı fazlasıyla yoruyordu. Aklımdan asla silinmeyecek bir gün daha ekliyecekti hayatıma.

Ben 4 yaşımdayken babam bu işlere hiç bulaşmamıştı. Dünyanın en iyi babasıydı bana göre. Ama 5 yaşıma girdiğim zamanlarda o da bu işlere girmişti. Babam benden babamı almıştı. Yani kısacası doğum günlerimde hep bir şey olmuştu ve benim canım yanmıştı. O yüzden bugünden nefret ediyordum.

Kafamı saate çevirdim. Akrep 6'nın üzerinde duruyordu. Dışarısı da hafif kararmaya başlamıştı. Bugünün bitmesine son 6 saat. Bitse de kurtulsak...

"Zeynep babam Karan'a bir şey yapmaz dimi? Ya sana bir şey yaparsa? Oğuz'a? Çok korkuyorum ben."

Bıkmış bir ses tonuyla konuşmuştum.

"Saçmalama! Hiçbir şey eskisi gibi değil ki artık karşısında bir avukat var. O tehlikeyi alamaz. Canını yakıcak bir şeyler yapar ama kimsenin canını alamaz. Eminim güven bana!"

Canımı yakıcak bir şeyler yapması o kadar umurumda değildi ki. Kimseyi öldürmesin yeterdi bana.

Ayağa kalkıp mutfağa doğru gittim. Bu kadar çıkmazda hissettiğim anlarda bebe bisküvisi yemek iyi geliyordu. Ben de böyleyim işte.

Bugün 26 Ocak yani Çarşamba günüydü. Pazartesi ve Salı tüm işlerimi halledip bugün kendime izin vermiştim. Zaten çalışmam bir fayda sağlamazdı. 1 hafta sonra annemin ölüm yıldönümüydü. Aslında abimde o gün ölmüştü. Ben o günden sonra onun sesini bir daha duyamamıştım. Odasına girmeme de izin vermemişlerdi. Sadece öldüğü gün ona dokunabilmiştim.

Yaptığım bebe bisküvisinden birkaç kaşık almıştım ki kapı çaldı. Zeynep "Ben bakarım." diye bağırdığı için ayağa kalkma zahmetine bile girmemiştim.

Mutfağın kapısından içeri Karan girince gülümsedim. Şu an tam olarak ona sarılmaya ihtiyacım vardı. Kalkıp kollarımı boynuna doladım. Sıkı sıkı sarıldım. O bana sarılmıyordu. Bedenlerimizi birbirinden tamamen ayırarak yüzüne baktım. Yüzünde gördüğüm yüz ifadesi beni korkutmuştu.

"Sevgilim! Bir şey mi oldu? Hiç iyi görünmüyorsun."

Yüzüme o kadar kötü bakıyordu ki sorunun ben de olduğunu düşünmeye başlıyacaktım artık.

"Dışarı çıkalım mı? Seninle bir şey konuşmak istiyorum."

Kafamı olur anlamında salladım.

"Üstümü değiştirip geliyorum."

Odaya geçip elime ne geldiyse giydim. Bir şey olucaktı hissediyordum. Gözümde akmak icin bekleyen yaşları durdurmak zorundaydım. Sakince nefes alarak kendime gelmeye çalıştım. Aşağı inmek için hazırdım.

Oğuz ve Zeynep koltukta oturmuş konuşuyorlardı. Karan'ın beni dışarıda beklediğini söyledikleri için dışarı çıktım. Araba evimin tam karşısındaydı.

Yanındaki koltuğa oturmuştum. Nereye gittiğimizi bilmeden sessizce oturuyordum. Karan'ın gergin olduğu her halinden belliydi. Elini tutarak rahatlamasını sağlamak istedim ama o elimi hızla itti. Artık cidden korkuyordum.

Sahil kenarında durdu. Dışarısı soğuk olduğu için kimse yoktu burada. İkimizde arabadan indik ve denize doğru yaklaştık.

Bugün denizin yanında olmak benim canımı çok yakıyor Karan...

"İyi misin Karan? Artık cevap ver. Bak gerçekten korkmaya başlıyorum."

Kafasını iyiyim anlamında salladı. Derin bir nefes aldı. Kendini konuşmak için hazırlıyordu. Bu kadar ciddi ne konuşabilirdi ki?

"Alin konuyu uzatmak istemiyorum aslında. Şu andan itibaren söyliyeceğim şeylerin hepsinde ciddi olduğumu bilmeni istiyorum."

Ciddi olduğun her halinden belli oluyor zaten söylemene gerek yoktu. Buraya ne için geldik bilmiyorum ama benim canımın çok yanacağı anlaşılıyordu.

"Bu ana gelene kadar çok güzel zamanlar geçirdik seninle. İnan bana hayatım boyunca geçirdiğim en güzel zamanlardı."

Arkamı döndüğüm için susmak zorunda kalmıştı.

"Dediğin gibi uzatmanın güzel sözler söylemenin lüzumu yok! Demek istediğin neyse artık söyle Karan."

Güzel sözler söylemek bir fayda etmeyecekti şu an. Artık ne olucaksa olsun modundaydım.

Arkamı dönüp gözlerimi gözlerine sabitledim.

"Ben ayrılmak istiyorum Alin. Biliyorum onca söylediğim sözden sonra saçma gelicek ama ben böyle olaylı bir hayatın içine girmek istemiyorum. Hele canımı tehlikeye atmayı asla istemiyorum. Lütfen anla beni!"

Gülümsedim. Aslında beklediğim bir şeydi. Şaşırmamıştım ama canım fazlasıyla yanmıştı.

"Anlıyorum seni Karan. Ama keşke en başından söyleseydin bunları. Yani beni boş boş hayallere inandırmadan önce... Canım daha az acırdı emin ol."

Sakince nefes aldım.

"Alin canının acıması şu an umrumda değil. Ben kendi canımın derdindeyim. Senin yüzünden ölmek istemiyorum. Bu kadar basit. Ayrılalım işte."

Gözlerim dolmuştu. Dolmamalıydı. Ağlamamalıydım.

"Babam mı istedi? Neyle tehdit etti seni? Sadece bilmek istiyorum. Sen benden ayrılmak istesen de canımı yakmak istemezsin ki. Farklı bir şey var dimi?"

Kendimi mi kandırıyordum acaba?

"Hayır! Baban falan istemedi. Ben istedim Alin. Ya demekki seni o kadarda çok sevmemişim anla! Seni niye buraya getirdim biliyor musun?"

Kafamı hayır anlamında salladım.

"Deniz sana anneni hatırlatıyor dimi? Hani senin yüzünden ölen anneni! Bak gör! Annen ve abin senin yüzünden öldü Alin! Ben de mi öleyim istiyorsun?  Bu kadar bencil misin Alin? Evet seni bir yalana inandırdım farkındayım ama o kurduğum cümlelerin en ufak bir gerçeklik payı yok! O zamanda senden ayrılmayı düşünüyordum sadece canın biraz daha fazla yansın istedim. Burada ayrılma sebebimiz de canının daha fazla yanmasını istememdi. Sence böyle düşünen bir adam seni sevmiş olabilir mi? Ben seni hiç sevmemişim Alin!"

Kurduğu cümlelerin kalbimde bıraktığı hasarı görse kurar mıydı böyle cümleler?

Annem ve abim benim yüzümden mi öldü Karan?

Canımı bu kadar fazla yakınca eline ne geçti ki Karan?

"Annem ve abimin benim yüzümden ölmediğine sen inandırmıştın beni! Beraber olunca bu şeylerin üstesinden geleceğimize de sen inandırmıştın beni! Ben zaten sen gelmeden önce bunların hepsini biliyordum. Beni bu boş hayallere sen inandırdın. Bir de verdiğin söz vardı dimi? Beni bırakmıyacağına dair. Komik... Başardın Karan! Canımı fazlasıyla yaktın. Ölmekten beter ettin. Sen beni hiç sevmemişsin ya hani ben seni çok sevdim. Ama keşke ben de seni hiç sevmeseydim."

Gözyaşlarım yanaklarımı usulca ıslatmaya başlamıştı. Elimin tersiyle ittim.

"Sana son kez soruyorum Karan! Biri seni tehdit mi etti? Bir sey mi oldu? Bak yemin ederim son kez soruyorum. Bu soruya verdiğin cevabın geri dönüşü yok."

Güldü.

"Yok öyle bir şey kızım anlasana! Kendi isteğimle ayrılıyorum senden! Düş artık yakamdan. Sıkılmaya başladım yeter."

Gözyaşlarım hala akıyordu. Ben asla bağırmıyordum ama o her kelimesinde sesini daha fazla arttırıyordu.

"Peki. Ayrılalım Karan. Bundan sonra ne ben seni tanıyorum ne de sen beni tanıyorsun. Umarım bir gün pişman olup yanıma gelmezsin. Aklından öyle bir şey geçerse direkt vazgeç. Çünkü bundan sonra anca öleceğim zaman affederim seni. Bizim hikayemiz bir daha hiç başlamamak üzere bitti. Hoşça kal Karan Özışık."

Arkamı döndüm. Onun yanında daha fazla kalamazdım. Hızlı hızlı yürüyordum. Gelen ses adımlarımın durmasına sebep oldu.

"İyi ki doğdun Alin. Bu denli canının yanmasına sebep olmakta benim doğum günü hediyem olsun. E tabii babanı geçmek mümkün değil ama bence 2.sıraya yerleşebilecek kadar iyi bir hediye."

Gerçekten benim haftalardır vakit geçirdiğim adam bu muydu? Mesele kendi canını düşünmesi değildi. Kimse ölmek istemezdi tabii ben hariç. Ama bu kadar kötü ayrılmaya gerek var mıydı cidden?

"Ve herkesleştiğin için seni katiyen bağışlamam artık."

Bu cümleden sonra artık her şey bitmişti. Ne o toparlayabilirdi ne de ben.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle duraksadım. Telefonu elime alıp gelen mesaja baktım.

Civcivim: Alin baban bir dosya bırakıp gitti. Dosyaya hafif göz attım. Biraz hızlı gelsen iyi olur çünkü baban büroyu kapattırıyor sanırım.

Civcivim: Ben senin her zaman yanındayım. Unutma!

Gözlerim ağlamaktan yorulmuştu ama insanlar beni ağlatmaktan yorulmamıştı. O güçlü kadından kalan tek şey gözyaşları olmak zorunda mıydı?

Karandan fazlasıyla uzaklaşmıştım.

Gözlerimi denize çevirdim. Akan gözyaşlarım eşliğinde bağırarak konuşmaya başladım

"Anne... Canım çok acıyor. Ama pes etmiyorum. Bundan sonra sadece sizin intikamınızı almak için yaşıyorum. Ben artık korkmuyorum. Kaybedicek hiçbir şeyim kalmadı. Zeynep hariç kimse umrumda değil artık. Ya ben ölücem ya da o adam hapise giricek! Yemin ederim bundan sonra tek amacım intikam."

Bundan böyle kork benden baba!

🔮

Adı bebe bisküvisi olan bir hikayede neler oluyor öyle. Karan sana diyecek sözüm yok! Valla yok billa yok. Siz de istediğiniz kadar sövebilirsiniz izin veriyorum.

26 Ocak Alin'in doğum günü. İyi ki doğdun güçlü kızım. İyi ki senin gibi bir karakteri hayatıma katmışım. Bana öyle güzel şeyler kattın ki bundan sonra 26 Ocak benim için çok özel bir tarih olucak. Seni seviyorum güzel kızım. İyi ki varsın.

Alin artık asla eskisi gibi olmıyacak bunun garantisini veriyorum. Hikayemiz biraz garipleşebilir. Ay bilmiyorum. Neyse yahu sizi seviyorum. Görüşürüz bebe bisküvilerimm.

Bu arada 1471 kelime olmuş.

Continue Reading

You'll Also Like

173K 10.4K 28
053*; Denemede birinci olmuşsun 053*; Bu kadar çalışmayla hukuk gelir mi hocam? İrem; Köpek gibi çalışıyorum herhalde gelir İrem; Tabii ileride kral...
453K 16.3K 84
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...
1.4K 89 16
Siz : Ayyy baba oiyyy para lazımmış okulun müdürü dedi ki bugün 'burnu estetik olmayan okul okuyamazmış' dedi bana dedi . Siz: Bende dedim ki benim b...
263K 11.3K 33
Ada: Lan sen kimsin bizi takip ediyorsun? 0554 *** ** **:Kimsiniz? Ada:Hala kimsiniz diyor ya! Lan oğlum sen değil misin bizi her yerde takip eden? 0...