SONBAHAR IŞIKLARI

By Saremli

169 60 53

Her gece pencere kenarında seni bulurum diye baktığım caddeler. sokak lambaları altında geçen her gölge sana... More

2.BÖLÜM/ GEÇMİŞ
3. BÖLÜM/ YALANCI

1. BÖLÜM/BEKLEYİŞ

89 26 20
By Saremli

Her bekleyişin kendine has bir hikayesi vardır...

Her gece pencere kenarında seni bulurum diye baktığım caddeler. sokak lambaları altında geçen her gölgenin sana aitmiş gibi, beni bulursun diye saklandığım perde arkasında, düşlerimin şavkı aydınlatırdı odamı. Sen görmezdin beni.
Beklediğim günlerde saklasın.

Uyku beni esiri tutmasın diye açtığım kitap satırlarında, seni düşünerek okuduğum kitaptan tek bir kelime bile anlamadan anlardım bendeki tesirini.

Beklemek...
Hiç gelmeyecekmişsin gibi hâlâ beklemek...

Zühre,elindeki kalemi bıraktı güncesinin üstüne, yazmak ona binevi terapi gibi geliyordu."sabah yıldızı" derdi ona sabahları penceresine bakardı hep. Kalbinde kara bir delik açan adama.
Bekliyordu sadece. Beklenen gelecekse özlemekde sevdaya dair değil mi?

Yazdığı satırlar arasında kayboluyordu. Mahallenin en yakışıklısı değildi belki ama "sen bir de benim penceremden bak kendine"diyordu güncesinde  yazdığı Kerem'e.  Onunla konuşuyor gibi rahatlıyordu

17 yıl kim kimi beklerdi? Bilmiyordu ama o bekliyordu, ne zaman gelecek bilmiyordu en zoru da bilinmezliği beklemekteti.

Saat sabaha vuruyordu sabah namazına kalkmak için alarm kurmuştu, yarım saat'i de kendine ayırmıştı içinde yara olmuş kelimeleri döküyordu üç yıldır.  Gece lambası sağ tarafından yayıyordu ışığı sol tarafı karanlıkta kalmıştı tıpkı kalbindeki karanlık gibi... Derin bir iç çekti rahatlamışlığın verildiği hisle pencereye doğru yürüdü kapı duvar üstüne gelmiyordu artık şafak sökerken gelen tatlı serinlik ve o eşsiz manzara.  Yüzünü pencerenden dışarıya çıkardı, derin bir nefes aldı son baharın o tatlı sabah rüzgarı yüzüne vuruyordu. Gözüne Keremin oturduğu apartmanın penceresine takıldı.  "Ne yapıyor şimdi? İyi mi acaba?" Diyordu.

Üç gün onu hiç görmemişti  okuldan mezun olmuşlardı. Bazen okul onun için bir biletti sadece, onu görmek için bir bilet.  "O da bendeki yerini biliyor mu" diye düşünüyordu hep ama o cesareti kendinde görmüyordu bir türlü. "O kadar da güzel değilim diğer kızlar gibi saçımı her gün bir model yapamam ben o kadar da güzel değilim bana bakmaz ki" diyordu kendi cesaretini kıran tek kişiydi. Güzelliğin
En güzeli insanın içinde olduğunu bilmiyordu belki de.

Bakıyordu karşı apartmana düşünceler içinde.
Ezan sesi gelene kadar.  Pencereyi açık bıraktı oda serinlemişti biraz. Terkiklerini giyip banyoya doğru gitti. Abdest aldıktan sonra salon ışığını açıp çekmeceden seccadeyi çıkarıp namaz kıldıktan sonra etrafı toparladı. Odasına çıkıp test kitaplarıyla kalem kutusunu salona getirdi.  Ders çalışmaya başladı yarım saatlik bir süreden sonra:

Annesinin ayak seslerini  duydu. Namaza kalkmış olmalı diye düşündü. Ama annesi hep ondan önce namazını kılıp uyurdu. Oturduğu koltuktan doğrulup elindeki telefonu orta sehpanın üstüne bırakıp koridora çıktı.

"Anne?"

Cemile hanım ürkmüştü aniden gelen sesle.

"Ay ödümü kopardın Zühre'm "

"Anne bir ihtiyacın mı var?"

"Yok kızım, sesler gelince  baban geldi sandım"

Zühre'nin bakışları donuklastı. Annesi hiç gelmeyecek bir adamı bekliyordu.
Çok uzaktaydı ama her hangi bir şehirde değil, sesini bile duymayacak kadar uzaktı onlara. Zühre babasının özlemine alışmıştı, kaptanın kızıydı Zühre, ölü bir denizcinin kızı...

Yük gemisi batmıştı kimse sağ kurtulamadı ama o hep bekledi.  Beklenenin geri gelmeyeceğini anlayana kadar bekledi. Ama beklemekten de vaz geçilemediğini anlıyordu. Şimdi de keremi bekliyordu ömrü hep bir adamı beklemekle geçecekti.

Ölü bir adamın kızıydı Zühre...
Ölü bir adamın karısıydı Cemile...

"Anne..."

"Gelecek biliyorum ölmedi "

"O öldü! Yeter artık. Babalar ölmez derler ya! Babalar da ölür en acı onlar ölür!."

Cemile hanım kocasının ölümünden sonra eskisi gibi değildi. Psikolojik tedavi gördü bir süre. Düzeldi sandılar ama şimdi gene nuks ediyordu o kara günler..

"Yalancı! Ölmedi. Öldüyse nerde cesedi ha! Nerde mezarı!"

Cemile hanım olduğu yerde titremeye başladı. Gözü dönüyordu eliyle göğsünde duran yazmayı çekiştirerek nefes almaya çalışıyordu nefessiz kalmıştı.Zühre annesinin panik atak geçirildiğini anlayınca sakin kalmaya çalıştı. Gözünden yaş damlama ya başladı titreyen sesiyle yan odada uyuyan abisine bağırdı;

"Karan, Karan... Abi!"

Atakların başladığı anda  Zühre'nin eli ayağı titrerdi,
ne yapacağını bilemezdi. On yıl ona hiç bir alışkanlık kazandırmamıştı.

Zaman bile acıyı sevdirememişti.

"Anne, anne... Anne tamam lütfen sakin ol ilaçlarını aldın mı?

"Karan, lüt-feeen... "Dizinin üstüne çöküp başını ellerinin arasına alıp ağlamaya başladı abisinin adını sayıklayarak.

Abisi karan pijamayla  yan odadan koşarak  salona geldi. Uyku sersemliğinin verdiği mahrur bakışlarını zühre'nin üstünde gezdirdi.

"Anne, anne tamam bitti sakin ol!" Dedi, annesine sarılarak odasına götürdü.

İlaçlarını verip yatağına yatırdı annesini.
Bir kaç dakika sonra tekrar salona döndü. Dizlerini kendine doğru çekmiş salon kapısına sırtını vermiş küçük bir kız çocuğu gibi çaresizce ağlayan zühre'nin yanına kapandı. Dizlerini kendine çekterek.

"Babam geri dönmeyecek. Ne kadar acıtsa da dönmeyecek. Acıyı kabullenip yaşaması gerek ama bir türlü kabullenmiyor. Babama değil en çok anneme yanıyor içim. Kalmak daha zor..." Dedi.

Zühre ye sarılarak başından öptü. Ağlarken kimsenin onu görmesini istemiyordu.
"Ah" dedi derin bir iç çekip "hadi toparlan şimdi." Deyip
Balkona çıktı.
Sabah yıldızı gökyüzünde yavaş yavaş kayboluyordu. Sabah oluyordu karanlık bitiyor ama içindeki karanlık bu sabah ezanıyla tekrar başladı.

Odasının çekmecesinden sigara paketini alıp tekrar balkona döndü. Sigarayı  yakıp dumanı ciğerlerine çekti. Düşünceler içinde kayboluyordu.  Sıkıntılar tekrar başladı, karanlık tekrar yayıldı kalbinin attığı her an'da.

Şafak söküyordu serin hava şafağı yırtıyordu. Zühre üstüne krem renginde bir şal akarak Karan'ın yanına geldi. Onu balkonda, sabahın köründe sigara içerken görünce içi acıdı.  Küçük adımlarla balkona geçti.

"İyi geliyor mu?"dedi elini abisinin omuzunda tutarak.

"İyi gelen sigara değil.

"Ne peki?" Dedi yan sandalyeyi altına çekerek.

"Bana zarar verdiğini bilmek iyi geliyor."

"Erken ölüm istiyorsan yanlış yoldaşın"

"Yanlış yoldan al beni o zaman"

"Ben o yolun yolcusu değilim.
Alamam seni.."

"O zaman neden içtiğime karışma"

"Çok içiyorsun..."

"Ah boşversene!"

"Ne zaman çıkıyorsun? Kahvaltı yapalım birlikte"

Yedi de.

Sabah saat 5:40...

Tamam o zaman kahvaltıyı hazırlıyorum.

"Aç değilim."

"Abi lütfen yapma böyle"

"Yok kızım, sen ye benim iştahım yok. Hadi üzülme artık her şey düzelecek."

"Düzelt o zaman! Somurtarak hiç bir şey düzeltemezsin. Kahvaltıya bekliyorum seni."

Elindeki izmariti küllüğü attıktan sonra omuz üstünden kardeşine baktı.

"Peki yap geliyorum"dedi.

Küllük izmarit le dolmuştu
İnsana acılarını unutturmak kolay değildi. Hep bir maddeye sarılır onunla yaşama tutunurlardı
Kafasını dağıtmak için seçilmiş bir bağlılıktı Sigara...

Kahvaltı masasına oturdular ikisi de yemek için kendilerini zorluyordu birbirine hissettirmeden.

"Çay doldurayım sana"

Elindeki çatalı sakatlığa batırıp ağzına götürerek sırıttı "olur" dedi ama midesi almıyordu tıka basa doymuştu sanki. Dün ikindi vaktinde yediği yemekle duruyordu hâlâ...

Çayı doldurup tekrar yerine oturdu.

"Abi..."

"Evet güzelim"

Annem, annem ya eskisi gibi olursa. Tekrar aynı  sorunları yaşamak istemiyorum, korkuyorum."

"Öyel bir şey olmayacak güven bana.  Eskisi gibi değildi bu atak daha sakindi diğerlerine nazaran.
Uyusun şimdilik. Uyanmazsa korkma  sakinleştirici  verdim."

"Tamam"

"Ben çıkıyorum sen de üzülme geçecek bebeğim"

"Umarım..."

Karan evin en büyüğüydü tüm sorumluluk onun omuzları üstündeydi. On beş yaşından beri çalışıyordu babasının acı kaybından sonra..

Continue Reading

You'll Also Like

385K 21K 25
Not: Kitapta +18 unsurlar mevcuttur.. Kına yakmak kendini adamaktır ; Bir gelinlerle damatlara yakarlar ; kendilerini birbirlerine adasınlar diye. B...
367K 17.7K 18
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...
385K 20.3K 56
Alışılmışın biraz dışında olan bir gerçek aile kurgusudur. Yani,nasıl anlatılır bilmiyorum.Ama galiba "Gül" ailesinden değilim. Biliyordum. Benim gib...
188K 6.8K 25
"Mirza saçmalıyosun! Duyuyo musun beni?! Aç şu kapıyı! Aç dedim! Mirza! Sana diyorum! Aç şu kapıyı!" Bir yandan boğazım yırtılırcasına bağırıyor, bir...