Patlamış mısır vardı o gece,kekte yapmıştı annem,en demlisindende bir çay ;sen gel dedin, bende geldim yağmura aldanmayıp geldim.Dün gibi aklımda yağmurun şiddeti, öyle yağıyorduki göz bebeklerimden,böbreklerime kadar ıslanmıştım.Bide yürüdüğüm 12 kilometre var sana doğru ,attığım 12746 adım.Evet adım, adım saydım sana gelirken aşk'a yüzüncü adım, aşk'a bininci adım.Tam 12746'cı adım senin yanındı, kokuna ulaştığım, saçlarına dokunduğum, pes etmek için beklegim o an ve yerdi senin yanın.Çok üşümüştüm ama inkar etmiştim, karnımda açtı.Bir sıcak çorbada iyi gelirdi evet ama istemedim.Benim sana ihtiyacım vardı, kokuna , tenine ve saçlarına.Sana o gece yalan söyledim aç değilim, hiçte üşümedim , zaten pekte ıslanmadim mahalleden murat vardı ya hani ,o bıraktı sağolsun köşe başına kadar.Ben büyük bir yalancıydım o gece,üşümüş hatta donmuştum; iliklerime kadar işlemişti soğuk. Evet ben sana yalan söyledim ama benim masum yalanlarım senin; asla gitmeyeceğim senden, eğer birgün olurda sinirlenip gitmeye kalkarsam kolumdan tut ve bana seni sevdiğimi hatirlat, seninle biz bir bütünüz bu gece yanimda olmasan ben kendimi eksik hissederdim iyiki varsın deyişlerin kadar şeytani değillerdi.
Gitmeyecektin asla ve gittin , giderken kolundan tutup beni sevdiğini söyledim ve sen o eskidendi dedin; ne yani artik iyiki varların, olmasandan olur'mu oldu.Sen gittin ve ben artık profesyonel bir yalancıyım,kendime seni sevmediğimi söyleyip inandırıyorum; yahu insan kedini nasıl kandırabilirki.Neyse saçlarına iyi bak,gülümsemeyide unutma; dünyaya yanak olarak kadın.
Bu arada hani şu mahalleden murat vardı ya, jantı yamuk motoruyla kaza yapip vefat etti gecenlerde, muratıda severdin sen.Seninle beraber oda beni bırakıp gitti, bil istedim.