sometimes all I think about i...

By goandcrylittlegirl

53.8K 4.1K 4.8K

+18 Okulun popüler çocuğu Dylan, okula yeni gelen Thomas'a her geçen gün kendini daha da kaptırırken ne yapac... More

Sometimes All I Think About Is You •dylmas
STAY -1-
STAY -2-
STAY -3-
STAY -5-
STAY -6-
STAY -7-
STAY -8-
STAY -9-
STAY -10-
STAY -11-
STAY -12-
STAY -13-
STAY -14-
STAY -15-
STAY -16-
STAY -17-
STAY -18-
STAY -19-
STAY -20-
STAY -21-
STAY -22-
STAY -23-
STAY -24-
STAY -25-
STAY -26-
STAY -27-
STAY -28-
STAY -29-
STAY -30-
STAY -31-
STAY -32-
STAY -33-
STAY -34-
STAY -35-
STAY -36-
STAY -37-
STAY -38-
STAY -39-
STAY -40-
STAY -41-
STAY -42-
STAY -43-
STAY -44-
STAY -45-
STAY -46-
STAY -47-
STAY -48-
STAY -49-
STAY -50-
STAY -51-
STAY -52-
STAY -53-
STAY -54-
STAY -55-
STAY -56-
STAY -57-
STAY -58-
STAY -59-
STAY -60-
STAY -60-
STAY -61-
STAY -62-
STAY -63-
STAY -64-
STAY -FİNAL-

STAY -4-

1.1K 102 152
By goandcrylittlegirl

Ben geldim.

Bir önceki bölümü kaçırmış olabilirsiniz. Texting okumadıysanız, kaçırdınız. Yukarı kaydırıp bakın.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar.










Sınıfa girdiğimde tek boş yer onun yanıydı. Oflayarak saçlarımı karıştırdım. İlk derse daha erken gelmeliydim artık. Ama sonra sabahki müdürün bana Dylan'a bulaşmamam ile ilgili yaptığı nutuk geldi. Boşverdim, müdürle bir daha karşılaşmak istemiyordum.

Gözlerinin benim üstümde olduğunu biliyordum. Ona bakmadan çantasının yanına çantamı koyup oturduğumda kaloriferlerin oradan arkadaşları ile bana bakıyordu. Gözlerini çekti.

"Hoşlandığın kişiyi de herkesin içinde aşağılamazsın." diye arkadaşı konuştuğunda alayla dudaklarım kıvrıldı. Demek ki kızlara da böyle davranıyordu orospu çocuğu.

"Kes sesini Harden." Diğerlerinin ona güldüğünü duydum. Adım sesleri yaklaşmaya başladı. Yanıma oturduğunda ona dönüp bakmadım.

"Tripe devam ha?" Gözlerimdeki umursamaz bakışla ona döndüm.

"Neden sana tirip atayım?" Kaşlarım havalandı. "Benim için önemli birisi değilsin." Dudaklarındaki gülümseme silindi yavaşça. Boğazını temizledi.

"Çocuk musun Thomas?" Oflayarak önüme döndüm.

"Sana nefesimi yoramayacağım." Koluma elini dolayıp sıktığında ona döndüm kaşlarım çatılı. "Ne yapıyorsun?"

"Adam gibi özür diledik, niye uzatıyorsun?" Elini sinirle kolumdan ittim.

"Uzak dur benden, manyak." Çantamı alıp kalktım ayağa. Şununla muhattap olmaktansa ilk derse girmezdim daha iyi olurdu.

Sınıftan çıktığımda birkaç saniye içinde arkamdan adım sesleri duyuldu. Gözlerimi devirerek takmadım onu, okulun demir kapısını açarak çıktım okuldan. Bahçede yürümeye başladım.

"Durur musun?" Kolumdan tutup beni kendine çevirdi. Dişlerimi sıktım. Çok olmaya başlıyordu ve ben çok sinirli bir insandım.

"Canımı sıkmaya başlıyorsun Dylan." İttim elini. "Uğraşma benimle."

"Takıma geri dön." Güldüm alayla. Bu kadar özür dilemesinin bir nedeni olabilirdi zaten, o da buydu. "Koç bana kızıyor sonra."

"Şimdi anladım ben senin derdini, orospu çocuğu." Dişlerini sıktı. Eli titremeye başlamıştı.

"Anneme niye küfür ediyorsun?" Omzumu silktim.

"Sülalene sövesim var." İtti beni sertçe. Şokla ona baktım. Kavga etmek istiyordum ama müdürün tehdidi aklımı dolduruyordu.

"Yüz verdik diye şımarma, alırım ayağımın altına seni." Kaşlarım çatıldı.

"Siktir ordan." Bu sefer ben onu sertçe ittim. "Şansını zorlama." Titreyen eli yumruk oldu. "Dememem senin bir orospu olduğu..." Yüzüme yumruğu geçirdiğinde afalladığım için yere düştüm. Titreyen elim birden kan boşalmaya başlayan burnuma gittiğinde şokla bana baktı. Sanki yaptığı şeyin pişmanlığı birden aklına nüfuz etmiş gibi.

"Özür dilerim." Sinirden ve birden dolan yoğun acıyla titreyen gözlerimle gözlerine baktım, dolmasına engel olamadım gözlerimin. Müdürün odası burayı görüyordu. Dişlerimi sıktım, çünkü çaresiz durumdaydım ve ona dokunamıyordum orospu çocuğu müdür yüzünden. Hızla yerden kalkıp ondan uzaklaşmaya başladım. Okul içinde kavga edemezdim.

"Gitme arkasından." diye arkadaşının sesini duydum. Okuldan çıkıp sola dönerken de arkadaşının önüne geçtiğini gördüm. Dylan yanaklarını şişirmiş dertle elini saçlarına atmıştı. Gözleri sıkıca kapalıydı.

Yürümeye devam ederken hala kan akan burnumu sildim kolumun tersiyle. Üstüme baktım ardından, beyaz gömleğim kan içindeydi ve annem beni kesinlikle öldürecekti. "Orospu çocuğu." dedim evin bahçesinin kapısından girerken.

"Ağzına dikkat et Thomas." Adımlarım durdu. Arkamdaki ses kesinlikle babamdan geliyordu ve ultra sıçmıştım. "Senin okulda olman gerekmiyor mu birtanem?"

"Baba." Ona dönemiyordum. "Senin hastanede olman gerekmiyor mu?"

"Hastane benim, istediğim zaman çıkarım." Dudağımı ısırdım. "Bana dönsene, niye öyle duruyorsun?"

"Yok, dönmeyeyim." Görmesem de kaşlarının çatıldığını biliyordum. "Bilimsel bir deney üzerinde çalışıyorum. İnsanlara sırtını dönerek konuşuyorsun ve böylece..."

"Saçmalamaya başladın hayatım."

"Alakası yok!" Birden yükseldiğim için yüzüm gerildiğinde acıyla inledim. Kolumdan tutup beni kendine çevirdi ve mavi gözleri şokla aralandı.

"Bu halin ne?!" Korkuyla gözlerine baktığımda hızla evin kapısını açtı ve içeri soktu bizi. "Koltuğa geç!"

"Baba yemin ederim..."

"Koltuğa geç dedim!" Üst kata çıkmaya başladığında ofladım. Çantamı çıkartıp diğer koltuğa fırlattım ve koltuğa oturdum. Pantalonuma birkaç damla kan düştü.

Endişeyle tekrar alt kata indi ve diz çöktü önümde. "Yukarı bak." dediğini yapıp yukarı baktığımda eldivenli elini burnumun altına götürdü. Acıyla inledim. "Kim vurdu?"

"Kimse." dedim. Burnumu sağa yatırdı.

"Vurmuş birisi." Kaşlarım havalandı.

"Hayır."

"Thomas, doktorum ben. Farkında mısın?" Ona indirdim gözlerimi. "On yedi yıldır benimle yaşıyorsun falan? Fark etmişsindir belki." Başımı salladım. Uzatmanın bir manası yoktu.

"Kavga ettik." Derin bir nefes alırken kolumdan tuttu ve gömleğimin düğmesini açtı.

"Çıkar şunu, annen koltuk kan olursa kızar." Başımı sallayıp gömleğimi çıkarttım ve ona verdim. Topaç yapıp yere bıraktı ve koltuğa uzanmamı sağladı. "Sen onu dövdün mü?" Islak bir bezi burnuma tutmaya başladı.

"Önceden evet. Sabah müdür çekti beni. Çocuğa bir daha bulaşma falan dedi, arkadaşının çocuğuymuş." Yüzümü buruşturdum. "Okuldan atarmış beni." Gözlerini devirdi.

"Piç." dediğinde gözlerimi genişleterek babama baktım. Omzunu silkti. Güldüm. "Kırılmamış burnun. Ama sağlam geçirmiş."

"Okul dışında döverim." dedim. Başını salladı.

"Aferin. Döv." Annem konuşmalarımızı duysaydı kalp krizi geçirebilirdi. Gülerek başını iki yanına salladı. "İstersen adam tutayım." Sırıttım.

"Ellerim varken mi?" Omzunu silkti.

"Paramız var." Tekrar güldüğümde sırıtarak saçlarımı karıştırdı ve elindeki bezi elime verdi. "Tut hadi." Eğildiği yerden kalktı ve eldiveni çıkartıp gömleğinin bir düğmesini açtı. Ardından saçlarımdan öptü yavaşça. "Endişelendirdin beni." dedi bana bir bakış atıp yukarı çıkarken.

"Özür dilerim." dedim.

***

"Top gelmiş, önemli değil o kadar." Annem babama inanmazca bir bakış atsa da başını sallayıp derin bir nefes aldı.

"Neden dikkat etmiyorsun?" Omzumu silktim. "Dikkatli ol bir dahakine." Başımı salladığımda koltuktan kalktı ve mutfağa ilerlemeye başladı.

Kucağımda oyuncak arabasıyla oynayan Frank'in saçlarıyla oynamaya başladığımda evin kapısı çaldı. "Ben bakarım!" diye Realm'in sesi geldiğinde başımı Frank'e doğru eğdim ve dudaklarımı büzdüm. Kahkaha atarak yanağımdan öptü.

"Thomas." Realm salona girdiğinde bakışlarımız ona döndü. "Kapıda arkadaşın var." Kaşlarım çatıldı ve gözlerim saate kaydı. Saatin onunda mı?

"Ben bakayım bir." Babam başını salladığında Frank'i ona uzattım ve ayağa kalktım. Salondan çıkıp koridordan ilerledim ve kapıyı açtım.

Dylan, morarmış gözü ile bana bakıyordu.

Kaşlarım çatılırken içimde biriken öfkeye engel olamadım. Kapıyı kapatıp yakasından tuttuğum gibi bahçenin ortasına götürdüm onu. Yumruğumu kaldırıp yüzüne geçirdiğimde inleyerek yere düştü ve elini burnuna götürdü.

Kaşlarım çatılı sokak lambasının vurduğu ışığın altında onu süzdüm. "Bu halin ne şerefsiz?" Gözü morarmıştı. Dudağı patlaktı ve sağ elinin parmak boğumları yara içindeydi. Gözlerime bakmaya başladı sadece. Hiçbir şey demediğinde yanına diz çöktüm kendime küfrede küfrede. "Bakayım sana." Elini burnundan çekip izin verdiğinde çenesinden tutup yüzüne baktım. Burnu kanıyordu, benim sayemde.

Sırttım genişçe. "Kırılmış mı?" Olumsuz anlamda başımı salladım.

"Yok, ama her an kırabilirim." Sinirle ittim çenesini. "Ne yapıyorsun burda amına koduğumun malı?"

"Sana bakmaya geldim." Gözlerimi devirdim.

"Sanana benden beynini siktiğim?" Omzunu silkti.

"Okula gelmeyince merak ettim seni." Ofladım derince.

"Akşam akşam kafa mı açıyorsun bana?" Kaşları çatılırken yüzümü itti. Dengemi kaybettim ve ellerimi yere yasladım. "Bak seni var ya..."

"Merak etsek suç, etmesek suç." Gözlerine baktım sinirle.

"Oğlum ben sana beni merak et demiyorum, rahat bırak beni diyorum." Yakasından tuttum ve kendime çektim. "Anlamıyor musun sen beni?" Yüzünü buruşturdu.

"Çok malsın." Tekrar ittim yakasından tutup.

"Evime gelip bana hakaret edecek cesareti bulduğuna göre, sen de beyinsizsin."

"Özür dilerim." dediğinde derin bir nefes aldım. Bağdaş kurarak yere oturdum.

"Sürekli özür diliyorsun." Başımı hafif sağa eğerek baktım gözlerine. Gözlerinde farklı bir ifade ile beni izliyordu. "Sürekli aynı hataları yapmada üstüne yok." Gözlerime bakmaya devam etti.

"Elimden bir şey gelmiyor." Bakışları cidden farklıydı. Ona yaklaştım kaşlarım çatılı. Göz bebekleri büyümüştü. Üstünden gelen keskin kokuyu fark ettim.

Kaşlarım çatılı yüzüne tokadı geçirdiğimde şokla yanağını tutarken bana baktı. "Ne oluyor amına koyiyim?"

"İçip içip kapıma mı geliyorsun puşt?" Şokla gözlerime bakarken sertçe yutkundu. Cidden öyle yapıyordu. "Manyak mısın sen? Cidden soruyorum."

"Yaranamıyorum ya." dedi kelimeleri kayarken. Cidden sarhoştu. "Gidiyorum ben. Ne halin varsa gör." Ayağa kalktığında ben de kalktım. Yalplayarak arabasına yürümeye başladığında derin bir nefes alarak gökyüzüne çıkarttım bakışlarımı.

Onu evime, yolda sarhoş sarhoş araba sürüp adam öldürmesin diye alacaktım. Başka bir nedeni yoktu.

Kolundan tutup kendime çevirdiğimde bana baktı kaşları çatılı. "Ne?" Odamı gösterdim.

"Balkona tırmanabilir misin?" Kaşları çatıldı. Güldü.

"Beni eve mi atıyorsun?" Bileğini sıktığımda yüzünü buruşturdu.

"Mal mal konuşma, ağzının ortasına bir tane daha geçiririm bak." Başını salladı dediklerimi anlar gibi. "Sarhoş sarhoş araba sürmene izin vermem."

"Tırmanırım." dediğinde başımı salladım. Pek emin değildim ama deneyecektik artık. Umarım odama tırmanırken yere yapışıp gebermezdi.

Eve girdim ve belki küçük beyni anlamamıştır diye tekrar gösterdim odamın yerini. Annemlerin odasına girdiğini düşünmek bile istemiyordum.

"Ben yatıyorum." dediğimde bizimkiler başını sallarken hızlı adımlarla yukarı çıkmaya başladım. Lütfen balkondan düşüp ölmesin.

Ben odama girdiğimde balkondan gürültü gelmesiyle hızla kapımı kapatıp iki tur kilitledim ve ona döndüm. "Sessiz ol!" Güldüğünde hızla elimi ağzına kapattım. Gözlerime bakmaya başladı karanlık odada. "Yaklatacaksın beni." Başını salladığında elimi çektim yavaşça.

"Beni cidden eve attın." dedi yatağıma bakarken. Saçlarını karıştırdı. İstemsizce sarhoş halinin gözüme tatlı gözükmesine engel olamadım.

Onun için eşorfman altı çıkarttığımda üstünden tişörtünü çıkarmıştı. Benim zaten üstümde yatak kıyafetlerim vardı. Tişört ve eşorfman. "Tişört giymesem sıkıntı olur mu?" dediğinde ilk başta duraksasam da sonradan elimdeki eşorfmanı ona uzattım.

"Hayır." dediğimde aldı yavaşça. Üstünü değiştirirken perdeye bakmaya başladım.

Yatağa girdiğinde ben de yattım aramızda boşluk bırakarak. Gözleri gözlerimi turluyordu. Dudakları kıvrıldı. "Sabah uyandığımda kollarımda olacağına dair bahse girerim." Gözlerimi devirdim.

"Yatak çok büyük, uzak dur benden." Gözlerimi kapattığımda gülüşü kulağıma geldi.

"Teşekkür ederim." Tekrar gözlerimi açıp gözlerine baktım.

"Önemli değil." Bakışmaya başladık.

"İyi geceler." diye bozdu garip bakışmalarımızı. Sırtımı ona dönüp gözlerimi kapattım.

"İyi geceler." Sessizlik oldu. Bir şey demek istediğini biliyordum. Bekledim.

Ama demedi. Bana sırtını döndüğünü hissettim. Boşvererek uykuya daldım.














Off valla çok sevdim kurguyu. İkisi de aşırı ergen ya aşırı yükseliyorum.

Şuanki hallerini lisede gibi hayal edin ama bence. Benim aklımda öyle çünkü.

Nasıl?

Yorum ve vote atmayı unutmayın. Sonra görüşürüz.

Continue Reading

You'll Also Like

57.3K 7.2K 15
Kerem, hayatına birini almak için aşık olmaya ihtiyaç duyuyordu. Ulaş'ta ise durumlar biraz farklıydı. Texting/düzyazı
10.4K 1.1K 35
Trajik bir geçmişten kurtulan Will Graham'ın işi, onu hızla kötüleştiriyordu. O yardıma, konuşabileceği birine ihtiyac duyar-ama bu "birinin" aklında...
14.1K 1.1K 10
üç kuruş dizisinden kartal ve efe'nin paralel evrende geçen bir kurgusudur. bxb hikayedir. x 16 yaşından küçük bireylerin okumasını önermem.
144K 9.5K 31
Dünyada 2 tür insan vardır. Gerçek insanlar ve hibritler. Hibritler yarı insan ve hayvan genlerine sahip olarak doğarlar. 20 yaşlarına geldiklerinde...