TROUVAİLLE

By betweenyounme

20.5K 1K 1.9K

"Biliyor musun? Ben böyle sonları sevmem, gürültülü gidişler bana göre değil. Gerçekten gitmek isteyen,sessiz... More

TANITIM
1. Bölüm 'Gölgeler'
2. Bölüm 'Hayranlık'
3. Bölüm 'Her yolum sana çıkıyor...'
4. Bölüm 'Yalan mıydı? Gerçek neydi peki?'
5. Bölüm 'Karanlığın İzleri'
6. Bölüm 'Geçmişin pençeleri'
7. Bölüm 'İkimiz de tanışmadan aynı kaderi yaşamışız...'
8. bölüm 'İki arada bir derede kalmak...'
9. Bölüm 'Sen gülünce açardı çiçeklerim...'
10. Bölüm 'Anılarda kaybolmak...'
11. Bölüm 'Sensiz kalmaktan korkuyorum...'
12. Bölüm 'Çıkmaz Sokak'
13. Bölüm 'Keskin Bıçak'
14. Bölüm 'Acıların efendisi'
15. Bölüm 'Vaveyla...' SEZON FİNALİ
YENİ SEZON TANITIM
Yeni Sezon/16. Bölüm 'Yollar ve Yaralar'
Yeni Sezon/17. Bölüm 'O benim her şeyim...'
Yeni Sezon/18. Bölüm 'Affet...'
Yeni Sezon/19. Bölüm 'Yalanlar ve Gerçekler'
Yeni Sezon 20. Bölüm 'Onun için mi,kendin için mi?
Yeni Sezon 21. Bölüm 'Acılar ve mezarlar...'
Yeni Sezon 22. Bölüm 'Hakikat'
Yeni Sezon 23. Bölüm 'Gitmek ve Kalmak'
Yeni Sezon 24. Bölüm 'İllegal Yollar'
Yeni Sezon 25. Bölüm 'Seni sevdiğim için özür dilerim...'
Yeni Sezon 26. Bölüm 'Ben,benden vazgeçilmesine alışkınım...'
Yeni Sezon 27. Bölüm 'Zamanın duruşu ve akışı...'
Yeni Sezon 28. Bölüm 'Varlığına aşık olmak...'
Yeni Sezon 29. Bölüm 'Bitişe 10 kala...'
TROUVAİLLE,S3 YENİ SEZON TANITIMI
S3/31. Bölüm "Yalanlar ve Rüyalar..."
S3/32. Bölüm 'Yalnızlığa sığınmak.'
S3/33. Bölüm. 'Bu sefer senden kimse vazgeçmedi...'
S3/34. Bölüm 'Kırık Vedalar...'
S3/35. Bölüm 'Bana suçluyormuş gibi bakma o zaman...'
S3/36. "Demek ki ikimizin de birbirine özür borcu yok."
S3/37. "Beni neden sevmedin? -Yüzleşme-'
S3/38. 'Biliyordu...'
S3/39. 'Gidiyorsam çok sevmekten...'
S3/40. 'Belki de yanlıştı doğrularım.../Ben sana veda edemem...'
S3/41. 'Gerçeklerde kaybolmak.'
S3/42. 'İlkbaharda Kıyamet...'

30. BÖLÜM/S2 SEZON FİNALİ 'SEÇİMLER VE BEDELLER'

248 18 63
By betweenyounme

'Ruhumu saran acıyla gözlerine baktığımda,beynime infilak eden cümleler şimdi zihnimin ihtilaline saklamıştı kendilerini. Cümlelerimi içimde boğdum,onsuz tamamlayamıyorum kendimi...'

(Kendi Eserim)

Bölüm Şarkıları,

Sezen Aksu - herkes yaralı (ilk sahne)
Sezen Aksu - yarası saklım (ikinci sahne)
Sezen Aksu - son bakış (son sahne)

**
-GEÇMİŞ-

Beril'in ölümünden 3 ay sonra, flashback.

Genç kız aklında beliren sahnelere alışmış gibi yürüyordu. Karanlık bir zindan. Kabuslara konu olamayacak kadar güzel bir kız ama hep de kabuslarına başrol olan kız. Beril. 'Geç kaldın' deyişi,'zamanında gelseydin ölmezdim' deyişi kafasında yankılanıyor. Aslında o öyle biri değildi ki,hiç olmamıştı. İçten içe kendine kabuslar yaratan yine kendiydi, değil mi? Kendini suçluyordu. Annesinin tokadı bir kez daha yüzünde patlıyor,hayali bir şekilde.

Düşünme,düşünme,düşünme.

Yeni bir güne uyanıyor. Duvarlarında kırmızı boyayla katil yazıyor. Okulda zorbalığa uğruyor. Zorba birine güçlü kalmaya çalışarak karşılık veriyor.

'Uzak dur benden! Yakınımda dolanma!'

'Yakınında olursam ne yaparsın? Beni de mi öldürürsün?'

Aklını sustur, kalbini sustur,beynini durdur.

Yeter diye çığlık atmak geliyordu içinden. Bunları hak edecek ne yapmıştı? Devam edecek gücü kendinde bulamadığı için zorlukla trabzanlara tutundu. Aklı susmuyor, kabusları uyanıkken bile ona işkence etmeye devam ediyordu. Merdivenin son basamağını da çıktığında, amcasının hep kapalı tuttuğu odanın kapısının açık olduğunu fark etti ruhsuz bakışları. Umursamadı. Güçlükle bir adım daha attı ve gözlerini odanın içine çevirdi gayriihtiyari. Gördüğü şeyle bir an duraksadı. Masanın üzerinde silah vardı... Amcasının silahı.

Belki de o an,bu andı. Düşüncelerini susturmanın bir yolu vardı belki de? Amcası onu bir kez kurtarmıştı,ya da öyle sanıyordu. Şimdi kendi kendini kurtarabilirdi. Kafasında dönen şeylerden,kabuslardan,onu suçlayan silüetlerden,hala ona işkence eden karanlık zindandan. Günlerce, dizlerini kendine çekip hıçkıra hıçkıra ağladığı zindan. Soğuk duvarlarına yaslandıkça ürperdiği nezaret. Ufacık bir ışığın, tesadüfen bile denk gelmediği ama o karanlığa rağmen Beril'in suçlayan bakışlarını hep gördüğü nezaret. Kurtulacaktı. Evet,kurtulacaktı. Solan yüzüne, güçsüzleşen bedenine inat birkaç adım daha attı. Titreyen parmakları yaklaşık 7 santim uzağında duran silaha uzandı. Ağırdı. Beklediğinden daha ağır.

Ama kalbindeki yükten daha fazla değil.

Daha önce saniyelik gördüğü bir hareketle silahın emniyetini kapattı. Titreyen parmaklarına aldırış etmeden silahı yukarı kaldırdı ve sol şakağına yasladı. Daha ne kadar acı çekebilirdi ki? Ne kadar dayanabilirdi? Birkaç saniye... Sadece birkaç saniye sonra acısı dinecekti,evet kurtulacaktı bu yükten,vicdan azabından. Belki mezarlarını yan yana koyarlardı? Olmaz mıydı? Hak ediyor muydu?

İşaret parmağını tetiğe iyice yerleştirdi. Hafiften baskı yaptığı esnada kendine o kadar dalıp gitmişti ki, dışarıdan gelen seslere tamamen kendini kapatmıştı.

"Aybike,DUR!"

Ve silah elinden çekildi,büyük bir gürültüyle patlarken, şoktan sarsılmış bir şekilde karşısında duran kadına baktı.

"Sen... Sen ne yap-"

"Asıl sen ne yapıyorsun! Ne yaptığını sanıyorsun?!" diye bağırdı Eylem,aynı zamanda kızı omuzlarından tutup sarsıyor,kendine getirmeye çalışıyordu. Aybike nihayet kendine geldiğinde gözyaşları içinde yere çöktü,Eylem buna engel olmadı,aksine kıza sarılmayı hiç bırakmadan o da çökmüştü yanıbaşına. Tek eliyle kızı sarıp sarmaladı, diğer eliyle silahı sıkı sıkıya kavradı,tekrar almasın diye.

"Niye kurtardın beni? Ben... Ben kurtulacaktım,herkes de benden kurtulacaktı..."

Kapının önünde dikilen adamı çok sonra fark etti ikisi de. Fethi hayal kırıklığı ve acı içinde bakıyordu ikisine. İki kadının bakışları ona döndüğünde kapının kenarına tutunarak yere çöktü o da. Buraya kadardı. Bütün çabası,acısı, çırpınışları buraya kadardı. Yeğenini bu ateşin içinden çekip alacaktı ama kalbindeki acıyı nasıl söküp atacaktı? Bilmiyordu,bilmek de istemiyordu.

Aybike Eylem'in kollarının arasından çıkıp amcasına doğru ilerledi. Gözlerindeki acıyı gördüğünde bunu ondan çekip almak istedi. Çökerek onunla aynı hizaya geldi. Eylem gözyaşlarıyla bakıyordu onlara.

"Özür dilerim... Çok özür dilerim..." deyip adama sıkıca sarıldığında, amcasına nasıl bir yük bıraktığından haberdar değildi.

"Asıl ben özür dilerim ay parçası. Affet."

Ve Aybike Fethi'nin bu özrü neden dilediğini anlamamıştı,hiç bilmedi. Onu kurtarmak için şüpheleri üstüne çekmişti ve Aybike bir yangının içinde yanarken ona kimse yardım etmemişti. Ve Aybike Eren,bugün,o silahı kafasına dayadığı an,amcasını da o yangının içine çekmişti,farkında değildi,hiç olmadı. İnsan kendi acılarının benciliydi. Acılarından kurtulmak istemişti,kendini öldürmek istemişti ama geride bırakacaklarına ne olur hiç düşünmemişti. Fethi ise gencecik bir kızın ölümündenki sırları ortaya çıkarmak istemişti ama bunca acının içinde Aybike nasıl yaşar,nasıl dayanır hiç düşünmemişti. Ve Fethi Eren,bugün,kızını o alevlerin arasından çekip almıştı, yanmasına rağmen.

Bugün,ikisinin de hayatında bir dönüm noktasıydı.

Yaralı,tepeden tırnağa herkes yaralı,
Alışılmıyor acıya, yok kaidesi kuralı...
Kanayıp, ne kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni?
Ne gelen anladı ne giden olanı biteni...

-FLASHBACK SON-

'Bir seçim yapmanı istiyorum.'

Seçim, seçim, seçim. Neyin seçimi?! Anlamıyordu. Aklı almıyordu. Kesinlikle bir kabus görüyor olmalıydı. Tırnakları yeri çizerken,alt kısımları kana bulanmıştı. Hala kimin olduğunu çözemediği kana...

"Ne... Ne saçmalıyorsun?" diyebildi zorlukla,sesinin çıkıp çıkmadığından bile emin değildi.

"O seçimin seçeneklerini söylemeden önce,bazı gizli kalan sırları öğrenmen gerekiyor. Sevgilinin sırtındaki yaraların gerçek sebebini bilmek ister misin?"

Biliyordu zaten. Duymuştu. Seçeneği olsa asla duymamayı tercih ederdi ama... Kelimesi kelimesine dinlemişti,her harf kalbine saplanmış, her cümlede farklı boğulmuştu. Sessizliğini farklı yorumlayan adam ise genzinden boğuk bir ses çıkararak güldü.

"Belki de hikayeyi biliyorsundur ama tam anlamıyla değil?"

"Ne saçmalıyorsun?" dedi tekrardan ama ihtimallerden deli gibi korkuyordu.

"İyi izle..."

Ve kararan ekran yeniden açıldı. Kabuslara, acılara ve asla unutulmayacak anlara.

İlahi bakış açısı, Yazar'dan

"Siz kimsiniz ne?! Ne istiyorsunuz benden?" diye bağırdı Berk,son gücüyle, dağılmış yüzüyle. Daha beterini henüz görmüş değildi.

Adam sıkılmış gibi saatine bakarken, cevaplandırdı genç adamın sorusunu.

"Babanla bir anlaşma yaptık. O da anlaşmaya uymadı. Biz de ona nasıl bir ceza verelim derkeeeeen." Önemli bir sorunun cevabını bulmuş gibi parmağını şıklattı. "Seni bulduk!"

Aklına gelen ihtimalle öfkeyle karşılık verdi Berk.

"Bana ne isterseniz yapın,yeter ki kardeşimden uzak durun!"

Keyifle güldü ve çocuğun çenesinden tutarak yüzüne bakmasını sağladı.

"Bir kardeşin olduğunu bilmiyorduk, öğrenmemiz iyi oldu."

Pişmanlık her yanını sararken,bunu belli etmemek için uğraştı. Demek Beril'in varlığından haberleri yoktu ve o bilmeden kardeşini tehlikeye atmıştı,öyle mi? Düşüncelerini belli etmemek adına,ağzında biriken kanı adamın yüzüne tükürdü. Yüzü sarsılan patron geri çekildi ve buram buram öfkeyi andıran bir yavaşlıkla yüzüne bulaşan kanı sildi.

"Böyle eğlenceli değil ya, yeterince eğlenmedik. Madem delikanlı kardeşi için her şeyi yaşamaya hazır... Ama önce babanı aramamız lazım. Seni merak etmiştir,öyle değil mi?" dedi gülerek.

Merak etmez ki...

Telefondan bir numarayı tuşlayarak hopörleri açtı ve masanın üzerine koydu.

"Ne var?" diye geri dönüş yaptı,buz gibi bir ses.

"Aaa Resul'cüm,seninle böyle mi anlaşıyorduk biz? Senin için çok değerli birisi var elimde."

"Kızıma sakın dokunma,seni öldürürüm duydun mu? Seni mahvederim!"

Berk gözlerini acıyla kapattı,hep vazgeçilen taraf o olmak zorunda mıydı? Tamam, o da aynı şeyi söylemişti, asla kardeşinin tırnağı kırılsın istemezdi ama bilmiyordu ki! Kardeşim var derken onu tehlikeye atacağını bilmiyordu ama babası da adamların elinde kimin olduğunu bilmiyordu. Ne hissedeceğini bilemedi. Babası kardeşini çok sevdiği ve kendisine hiç vermediği sevginin birazını,her haliyle çok soğuk olsa da, acımasız davransa da kız kardeşini bazı zamanlarda gülümsetebildiği için mutlu mu olmalıydı? Yoksa kendisini bu kadar değersiz hissettirdiği için kızmalı, kırılmalı mıydı? Bilemedi. Adam Berk'e kısa bir bakış atarak yeniden telefona döndü.

"Bir kızın olduğundan haberdar değildim Resul." Telefonun diğer ucunda bir sessizlik oluştu. O da olayın idrakine yeni varıyor olmalıydı. Kızının varlığını sır gibi saklarken,şimdi bulmuş olmalarının korkusuyla ismini vermiş bulunmuştu. Devam etti. "İstediğim şeyi hemen yapmazsan,ona neler yapacağım konusunda hiç bir fikrin yok."

Hala sessizdi,zaten Berk'in babasından bir beklentisi de yoktu. Her konuda,her olayda gözden çıkarılmaya alışkındı. Kıskançlık değildi bu,acıma değildi.

Kırgınlıktı. Ve geçecek gibi değildi. Nihayet babasının sesi duyulduğunda acıyla gülümsedi.

"Kızıma dokunmayın,yeter. Gerisi umrumda değil."

Bu kadar netti. Yine birileri Berk'ten vazgeçmişti,yine birileri onu yok saymıştı. Cesaretle yerinde dikleşti,onun yerinde kardeşi olsa daha mutlu olmazdı sonuçta,değil mi? Babasının onu koruyacağını falan mı düşünmüştü? Büyük yanılgı. Babasının onu seveceğini sanan Berk 8 yaşındaydı,o yaşta kalmıştı,hiç büyümemişti. Bu yaştaki Berk ise... Zavallıydı. İlk gözden çıkarılandı. Büyük yenilgi.

İki adam diğerinin işaretiyle geldiğinde, kazağının yırtılmasına anlam veremedi önce. İlk kırbaç darbesi indiğinde anlamıştı olanları. Dişlerini sıkarak acıya direndi. Gözleri kapanmayacaktı,evine dönecek, kardeşine sarılarak uyuyacaktı. Başka ihtimal yoktu.

Vurdu,vurdu,vurdu. Sırtı kanayana kadar,canı en derinden yanana kadar. Öyle ki,rüya bile görmüştü baygınlık arasında. Bir kız ağlayarak sesleniyordu ona geleceğin ardından.

"Yapma, yapma,vurma Allah'ın cezası! Bırak onu, bırak!"

Ağlıyordu ama önemsizdi. Gelecek,geçmişe müdahale edemezdi. Geçmiş değişmezdi. Yaşanmak zorundaydı. Geçmişte yaşayan insan,sizi bugünkü insan yapardı.

Berk yine direndi. O hiç tanımadığı kızın sesiyle hayatta kaldı,belki de, bilemiyordu.

"Artık ona dokunmayın,canını yakmayın,yeter... Ne olur,yeter..."

Yetmedi. O izlerin üzerinden bıçakla geçildi. Adam çığlık attı, geçmedi, gözlerinden yaşlar düştü, geçmedi,kalbi acıdı,yine geçmedi.

Geçmeyecekti de. Geçmiş geçmediği için bu kadar yaralardı insanı. Fiziksel acı değil, unutulmak yorar insanı. Vazgeçilmek yakar. Gözden çıkarılmak bitirir.

Sonunda adamlar, ölmüştür diyerek Berk'i bıraktı. Ölmemişti ama iki sene sonra yaşamıyor olacaktı.

Adamdan dökülen her damla kan, kadının içindeki alevlere benzin döküyordu. Adamın acı çekişi  büyük yangınlara gebeyken, kadına gelişi ikisinin içindeki alevlere sebebiyet verecekti. Ve aşkın en güzel hali onlara şahitlik edecekti. Bir yangının içinde tutkuyla, gözyaşlarıyla,belki de yana yana seveceklerdi birbirlerini.

(Kendi Eserim)

Yaralı kuşum, hazan güneşim,
Güz ayazında kor ateşim,
Bir sözün uçur, günüm gül açsın.
Yad eller aldı bizi...
Haberini sal kara bahtım,
Beni yanına al yarası saklım,
Üzerime hatıran yağıyor.
Bu yokluk yaktı bizi...

ŞİMDİKİ ZAMAN

Aybike yere çökmüş, hıçkırarak ağlarken,ekran yeniden kararıyor. Gördükleri, duyduklarından daha fazla sarstı onu. Sevdiği adam bu işkenceleri çekerken,daha çocuk denecek yaşta. Kalbi acıyla kavruluyor. Adamın geçmişte çektiği acı kadını gelecekte mahvediyor. Nelere dayanmış öyle? Nelerle savaşmış? Karşılığında ise,hep zaman ondan kolayca vazgeçilebileceğini anlatmışlar. Bu yüzden mi kendini suçluyordu? Hem babası hem de kendisi bilmeden Beril'i tehlikeye attıkları için mi? Bu adamlar aynı adamlar bile olsa, Berk'in suçu değildi. Yetişemediği için mi kendini suçluyordu? O yüzden mi sürekli 'beni affetti mi bilmiyorum' diyordu? Neden şaşırıyordu ki? O da katil diye anılmaktan çok,o gün çığlığını duyup da yetişemediği için suçlamıyor muydu kendini? Kabuslarına konu olmamış mıydı? O yüzden kafasına silah dayamamış mıydı?

Hıçkırıkları yavaş yavaş dinerken,tekrardan cızırtılı bir ses yükseldi evin içinden.

"Öyleyse seçimine geçelim mi? Aybike Eren."

İsmine sinir bozucu bir vurgu yapmıştı. Güçlü kalmaya çalışarak sesini yükseltti.

"Ne seçimi hayvan herif! Berk'i bırak! Onu bırak,beni al!"

"Pekiiii, hangisini kurtarmak ve onun yerine geçmek istersin? Merak ettim. Berk'i mi bırakayım? Yoksa amcanı?"

İşte en can alıcı soru buydu. Yooo,yooo yalan söylüyordu. Bu gerçek olamazdı. Mümkün değildi. Böyle bir seçime mecbur bırakılmış olamazdı. Kafasını iki yana sallayıp duruyordu korkusundan.

"Ya-yalan sö... Söylüyorsun..." dedi zorlukla.

"Öyleyse sana bir yalancı olmadığımı ispat edeyim."

Ekran açıldı ve ikiye bölündü. Birinde Berk elleri bağlı,öne doğru eğilmiş bir biçimde halsiz duruyordu. Bilinci yerinde değil gibiydi. Diğer tarafta da amcası vardı. Yüzünde basit yaralar,elleri yukarıdan bağlanmış, öfkeyle karşısında duran adama bakıyordu.

"Elinden geleni ardına koyma..." dediğini duyuyor hayal meyal.

"Ama sana küçük bir ayrıntı vermem gerek. Amcan için yaratıcı bir ölüm bulamadım,o yüzden... Eğer Berk'i seçersen, amcanı silahla öldüreceğim. Mesleğine yaraşır bir ölüm olsun. Tek kurşun ve her şey bitecek."

Aybike hala kabul etmek istemez gibi kafasını hızlıca sağa sola sallıyordu ve ağlıyordu.

"Ama amcanı seçersen,o gördüğün görüntüler var ya,öyle öldüreceğim sevgilini. O zaman durmuştuk,şimdi de halsiz düştü diye bırakmış olduk. Eğer amcamı bırak dersen,asla durmayacağım. Seçim senin."

Berk gerçekten de onu duymuyor gibiydi, korkudan nefesi kesiliyordu. Adam anlamış gibi keyifliydi, konuşmaya devam etti.

"Berk bayılmaya yakın ama amcan gayet normal duruyor. Seni göremez belki ama senin onu gördüğünü söyleyebiliriz,ha?"

Duran görüntü yeniden oynadı,Berk hala aynı konumda duruyordu, amcası ise karşısında duran,ona silah doğrultan adama öfkeyle bakmaya devam ediyordu.
Gözlerinde sadece öfke yoktu,korku da vardı. Durumu biliyor olmalıydı. Karşısında duran adam ona her ne söylediyse,kamera açısına doğru döndü yüzünü.

Endişeliydi bakışları,kızı için korkuyordu,eşi için,Berk için,hepsi için canı yanıyordu. Aybike daha çok korkuyordu. Birini seçse,canı diğer taraftan acıyacak, diğerini seçse kalbi onda kalacaktı. Amcası ölürse geride Eylem kalırdı,Ateş kalırdı, Zeynep kalırdı. Berk ölürse ise, Aybike kimsesiz kalırdı. Kim ne derse desin,Berk ona aile olmuştu. Aileniz genel olarak yanınızda olurdu,böyle olmamıştı. Yanında bir tek amcası ve ona çok değer veren insanlar vardı. Ama kendini hep gözden çıkarılmış gibi hissetti,belki de o yüzden onu ilk gördüğünde acılarının bile ortak olduğunu düşünmüştü. Öyleydi... Hisleri onu yanıltmamıştı. Ne olursa olsun,ikisi arasında nasıl bir seçim yapabilirdi ki? Biri geçmişini, çocukluğunu kurtaran,ona baba olan adamdı, diğeri ise geleceğine ışık tutan,onu yalnız hissetmekten kurtaran adamdı. Düşüncelerinden amcasının sesiyle sıyrıldı ama gözlerinde her ne gördüyse,hayır diye fısıldadı. Anlamıştı. Ama kabullenmek istemiyordu.

"Aybike'm..." diye söze başladı.

"Hayır, hayır, söyleme, sakın söyleme..." diye transa geçmiş gibi ard arda tekrar etti, geri adımlar atarken ellerini kulaklarına götürdü ve sıkıca kapattı onları. Ama bu ne duymasına engeldi,ne de Fethi'nin söylemesine. Fethi onu duymuyordu ama Aybike'nin duyacağını biliyordu. Aybike onu duyuyordu ama elinden gelse duymamayı tercih ederdi.

"Kimi seçmen gerektiğini biliyorsun..." dedi şefkatle, kararlıca. Her şeyi biliyordu. Ardından gülümsedi. Korkma der gibi,hiç acı çekmeyeceğim der gibi,seni asla suçlamıyorum der gibiydi. Kafasına bir silah yaslıyken bile,geride bırakacaklarını güçlü tutmaya çalışıyordu.

Aybike onun ne demek istediğini çok iyi anlamıştı ama nasıl yapabilirdi ki? Suçlaması,olanlar bir yana ben istihbaratçıyım,o ise savunmasız birisi demek istiyordu, karşısında olan Berk olmasa bile,hiç tanımasa bile aynı şeyi yapacağını biliyordu. Belki bencilce ama hiç tanımadığı biri için bunu yapmak daha kolaydı. Onu seçerek amcasını feda etmek, çünkü onun mesleği,hayatı buydu ve bunu daha önce defalarca yapmıştı. Onun yine yapacağını biliyordu. Ama bunun kararını vermektense, ölmeyi tercih edeceği de doğruydu.

Amcasını seçerse de, Berk'in çekeceği işkencelerden dolayı nasıl acı çekeceğini biliyordu. Nasıl korktuğunu düşünüyordu. Yan yana,mutluyken birbirlerinden koparılıp ayrı düşmüşlerdi. Belki de durumu bilmiyordu. Ya da biliyordu ama cevap vermeye takati yoktu. Yalan değildi,o da çok korkuyordu. Adam sıkılmış gibi,dakikalar sonra yeniden konuştu.

"Son 10 saniye Aybike Eren. Seçimini yap. Bir seçim yapmazsan,ikisini de öldüreceğim. 10!"

Aklında dolaşan cümlelerle küçük bir çığlık attı.

Kimi seçmen gerektiğini iyi biliyorsun.

"9!"

Eğer gitmek benim seçimim değilse, gidişim kimsenin suçu değildir.

"8!"

Ama eğer hayatına giren kişi bensem... Yok oluşunun sebebi de benimdir.

"7!"

Ben, benden vazgeçilmesine alışkınım.

"6!"

Tarih yeniden tekerrür mü ediyordu? Amcasını suçladığı seçimi şu an kendisi mi yaşıyordu?

"5!"

Seni Ünal'a veren Berk değildi. Bendim.

"4!"

Beni affet ay parçası.

"3!"

Senin için seni parçaladım.

"2!"

Affet...

"1!"

"Tamam! Berk'i seçiyorum Allah'ın belası, bırak onu artık!"

Son saniyede söyleyebilmişti. Bir el silah sesi duyuldu, ekrana bakamadı. Fethi adamın söylediğinin aksine,acı çeksin diye göğsünden vuruldu, adamlar aynı anda Berk'i bıraktı,Aybike göğsünden vurulan amcası ve bırakılan Berk'le eşzamanlı olarak dizlerinin üzerine düştü. Ağlayarak başını duvara yasladı yavaşça ve hıçkırıkları tüm odayı doldurmaya başladı.

"Özür dilerim..." diye fısıldadı çaresizce, fısıltısı kalbini kanattı.

"Özür dilerim baba..."

Bir an duruşu gibi,
Ömrün gidişi gibi...
Veda ederken aşk ateşi gibi,
Söner iç çekişler...
Veda ederken aşk ateşi gibi,
Söner iç çekişler...
Aman aman, yandım amman,
Kurşun gibi izler.
Son bakıştaki o gözler,
Kaldı aklımızda...

**
Bölüm ve sezon sonu... ARKADAŞLAR BEN BİTMİŞİM. MAHVOLMUŞUM. YA SİZ?

Önemli açıklama; yeni sezon ne zaman diye soranlar için,kenarda biriken ve yazmam gereken kurgular var. Okuyanlar için,(Jamais Vu -La Douleur Exquise-, Sanatsal Tablo ce ve Tu es au bout de mon chemin) ne zamana biter emin değilim ama bir hafta sonra yeni sezon tanıtımı gelecek ve yeni sezon için maksimum iki hafta beklersiniz,aksi halde yazmadan dayanamam bilirsiniz lwwkdldkskksks haftaya yeni sezon tanıtımı ve iki hafta sonra yeni sezon. Şimdi sorulara geçelim ve sizinle birlikte cevaplayayım.

Bölümü nasıl buldunuz?

"Aklımdaki sezon finalini yazdığım için mutluyum ama ben de bittiğim için kalbim buruk."

En beğendiğiniz sahne?

"Hepsini ayrı ayrı çok sevdim, içeriğini yansıtabildiğimi düşünüyorum."

En sevdiğiniz replik?

"İnsan,kendi acılarının benciliydi."

İyi ki varsınız,sizi çok ama çok seviyorum.

Yeni sezonda görüşmek üzere!

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 15.2K 38
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
1.1M 80.7K 58
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
140K 6.8K 19
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
2.6M 84.5K 60
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...