KURTULUŞ MAHALLESİ (Mahalle S...

By zahideesin

6K 392 72

Para her şey mi demekti? Sağlık oldukça olmaz mıydı o? Hem insanın parası yoksa kardeşi vardı. Kurtuluş gibi... More

TANITIM
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
BÖLÜM DEĞİL
3. BÖLÜM

4. BÖLÜM

578 48 15
By zahideesin

Zeyno'dan

Gece gelen telefonla ben de hastaneye koşmuş Nilüfer abla, Yaman, Faruk, Selma gibi ameliyathane önünde beklemeye başlamıştım.

Yaman'ın annesi Fatma Teyze gece kırılan kireciyle çığlık çığlığa uyanınca hemen koşulan hastanede direkt operasyona alınmış.

Diğer gün kendi ellerimizle yatırmayı planlıyorduk kadını. Ama hayat bizim planlarımıza izin vermiş gibi de durmuyordu.

Hep de böyle olmaz mıydı zaten? Biz yarınlar yok gibi yaşar, bir gün öleceğimizi bilmiyor gibi de planlar yapmaz mıyız? Sonra hayat gelir ve her şey darmadağın olmaz mı?

Bu hastane koridorlarını sevmiyordum.

Hem de hiç.

Bir ileri bir geri giderken üstümde olan gözler dikkatimi çekti.

Reis?

Çetin için burada olmalıydı.

Beni gördükten sonra gözlerini etrafta gezdirip tanıdık simaları görünce yaklaştı.

Bana baş selamı verip Yaman ile erkekçe tokalaştı.

Faruk ile de aynısını yaptıktan sonra yine bana döndü.

"Bir sorun mu var?"

"Fatma teyze ameliyatta."

Ben bunu dedikten sonra hafif uzaklaşmış Selma ve Nilüfer ablanın arasındaki yeri almıştım.

Görme mesafemi koruyordum ama bunu neden yaptığıma karşı bir bilgim yoktu.

Muhtemelen geçmiş olsun dileklerini falan iletiyordu ama arka tarafındaki bir yeri göstererek ne anlatmaya çalıştığı hakkında hipotez yürütemiyordum.

O kısa bir süre sonra döndüğünde Faruk da hepimize çay almaya gitti.

Güzel gelebilirdi.

Çayımı elime alır ve biraz önce gördüğüm minik balkonda sigaramı içebilirdim.

"Yaman? Kim kalacak refakatçı olarak?"

Mantıklı bir soruydu.

"Ablam atlamadan önce öyle bir şeyin mümkün olmadığını söylemek isterim. El kadar bebeğin var abla, gündüz gel git eyvallah ama gece o çocuk sensiz uyuyamaz, biliyorsun."

Haklıydı.

Yiğit 16 aylıktı.

Ve sütten de henüz ayrılmamıştı.

"Sen de erkek başına annemin ihtiyaçlarına koşamazsın ki Yaman. Sen bak Yiğit'e, ben kalayım."

"Abla sen olmazsın ama haklısın ben de kalamam. Annem benden rahatsız olabilir, giydirirken ederken."

Yani, hoş karşılamak gerek kadını.

"Kardeşim bu yüzden Yiğit maalesef dişini sıkacak. Ben annemin yanında duracağım. Olmadı Yiğit de duracak."

"Yeğenimin düzenini bozma abla. Selma ya da Zeyno halleder."

Evet halledebilirdik, niye uzatmışlardı ki.

"İstemediğimden değil seve seve yaparım ama Zeyno'nun kalması zaten en doğrusu olur gibime geliyor. Fatma Teyze rahatsızlansa bir şey olsa hemen müdahalede de bulunabilir. Fatma teyzenin bize anlatıp da anlamadığımız şeyleri o anlayabilir. Sağlıkçı kız sonuçta ve deneyimi var."

"Zeyno planların var mıydı kuzum?"

"Yoktu Nilüfer abla, kendine sıkıntı etme. Gündüzleri sen akşamları ben burada oluruz. Eksiğimize gediğimize de Yaman ile Faruk koşar."

Başını salladığında hafifçe gülümsedim. İnsan böyle zamanlarda istiyordu yanına güvendikleri insanı.

Faruk geldiğinde kendi çayımı alıp balkona çıktım.

Hastaneden nefret ediyordum.

"Başka bir çözüm de bulabilirdik, hastanede kalmak sana iyi gelmeyecek Zeyno."

Faruk ne ara gelmişti peşimden?

"Hastaneyi kim sever ki zaten Faruk'um?"

"Yaren seni de mahvetti beni de."

Evet haklıydı.

"Sadece mahvetmedi. Darmadağın etti özellikle seni."

"O gün hastane koridorunda ikinizi de gördüğümde canım ne kadar yanmıştı bilemezsin. Ve yine ikinizi birden polis kelepçeleyip götürdüğünde."

"O gün onlar yaşanmasaydı belki de sen hiç Yaren'in gerçek yüzünü göremeyecektin."

"Orası öyle, boş yere değmeyen birinin sevdası dolacakmış yüreğime."

"Bitirdin mi Faruk onu içinde?"

"Bitirdim ve işin tuhaf yanı kolay oldu Zeyno. Gerçek yüzünü gördüğümde öyle bi hayal kırıklığına uğradım ki. Benim gözlerimden sakındığım saf, temiz kız olmadığını öğrendiğim an aldatılmışlıkla soğuma geldi yüreğime."

"Değmediğini bildiğin kız için neden değişiyorsun o zaman?"

"Değişmiyorum, hâlâ aynı Faruk'um."

"Benim bildiğim bir Faruk var dostum ve o adam güzel gülebilen, sevecen bir insandı. Şimdi ki sen, sanki o adam değil gibisin."

"Yaşanmışlıklar büyüttü diyelim Zeyno. Bitti benim çayım da sigaram da sana afiyet olsun."

O gittiğinde kendimle bir başıma kaldım.

Ve aklıma eskinin dolmasına engel olamadım.

.......

18 ay önce

Kendi gözümün önünde, canım dediğim adama istediğimiz kızdan kesinlikle emin değildim. Faruk'a ne zaman anlatmaya çalışsam Yaren'i sevmediğimden dolayı kurgu yaptığımı düşünüyordu ve ne zaman üstelesem bizim aramız açılıyordu.

Yine de nişanları için hazırlanmaya devam ettim. Mahallenin meydanında yapılacaktı. Erkek tarafının yapacağı her şeyde özenle elimden gelene yardım etmiştim.

Ama vardı işte içimde bir şey.

Bir şeyler ya yanlış ilerliyordu ya da yanlış olacaktı.

Ben durumdan hiç memnun olmamakla beraber bunu fazlasıyla belli de ediyordum.

Takılarımı takmayı da bitirdiğimde mini çantamı alarak dışarıya çıktım.

Beni bekleyen Yaman'ın koluna girip yakın olan meydana doğru ilerlemeye başladık.

"İyi değil gibisin."

"Faruk'u kendi ellerimle şeytanın kucağına bırakıyor gibi hissediyorum."

"O kadar haklısın ki."

Yaman da benim kafadandı. Yaren'de bir şeyler olduğuna adımız kadar emindik.

Elinden telefon düşmeyen biri olmasına rağmen Faruk ne zaman ararsa ulaşamazdı mesela. Yaren ya birkaç saate döner ya da hiç dönmezdi. Gittiği hiç bir yeri bilmezdi Faruk. Elbette söylemek zorunda değildi ama çalışmayan biriydi, pek çevresi yoktu ama sürekli dışarıdaydı saat fark etmeksizin. Yanımızda iken bazı telefonlar geldiğinde başka bir tarafta fısıldayarak konuşur ya da zaten açmazdı. Faruk'sa tam tersi Yaren kendisine güvensin, aklında soru işareti kalmasın diye her şeyini haber verirdi. Yaren'in bu tavırlarını ise ilk sevgilisi oluşuna, özgürlüğüne düşkünlüğüne yorardı. Ve sevgi kör eder dedikleri de kesinlikle buydu. Faruk hepimizin gördüğünü kesinlikle göremiyordu. Kendi baktığı yer dışında tüm düşüncelere kapalıydı konu Yaren'ken.

Nişan alanına geldiğimizde sanki buraları ayarlayan da damadın en yakın dostu olan da biz değilmişiz gibi yabancı konuk misali arkalarda bir masaya oturduk. Tüm yardımlarımız Faruk'un hatrınaydı ama o kadar. Dahası midemi bulandırıyordu. Arkadaşımın olduğu kadar nefret ettiğim insanın da nişanıydı ve benim onu çok seviyor gibi en önlere oturmam saçmaydı.

Hatta burada olman bile.

Evet. Burada olmam bile.

Yaman'ın kulağına eğilip dolaşacağımı söyledim.

Sarmaşık Mahallesi'nden misafirlerimiz gelmişti, gördüğüm an selam verip Uluırmak Mahallesi'nin kızlarının yanına geçtim.

Çoğu benden küçük olsalarda anlaşması kolay kızlardı.

Biraz muhabbetin arkasından kararan havayla gelin ile damadı beklemeye başladım herkes gibi.

Gecikmişlerdi ama gidip bakmaya kesinlikle niyetim yoktu.

Geldiklerinde verilen anonsu duyup meydana döneceğimi düşünerek adımlamaya devam ettim.

Düşüncelerim susmuyor, onlar susmadıkça da nişana geri dönesim gelmiyordu.

Mahallenin bitimine iyice yaklaştığımda iki gölge gördüm.

Birinin elbisesi kabarık olduğundan diğerinin cinsiyetini bile anlayamıyordum.

Topuklularımı çıkarıp parmak uçlarımda yaklaştım iyice.

Gerçi öyle hararetli konuşuyorlardı ki topuklularımın sesini duyabilirler miydi bilmiyorum.

Yaren'di kabarık elbiseli olan, yanındaki de tanınmadığım kısa saçlı güzel giyinimli bir kadındı.

Ve dünyayı başıma yıkan şeyler ağzından bir bir dökülüyordu.

"Karnındaki bebek babamdan Yaren, şimdi onu yarı yolda bırakıp başka bir adamın koynuna mı sokulacaksın?"

Yaren hamileydi!

Babası yaşındaki bir adamdan bebeği vardı!

Yaren hamileydi!

Faruk'u aldatmıştı!

Yaren hamileydi!

Ben bile bu kadarını tahmin etmiyordum. Bir şeyler sakladığını düşünüyordum evet ama kesinlikle bu değildi beklediğim. Faruk'un hayatına kastetmesi değildi.

Kulağımda çınlayan başka bir ayak sesiyle arkama baktım.

15 yaşlarında bir kız çocuğuydu. Bizim mahalledendi ama adını şimdilik hatırlayamıyordum.

Elimdeki ayakkabılarımla çantamı ona verip Yaren'in yanına adımladım hızla.

"Sen böyle bir kahpeliği benim kardeşime nasıl yaparsın?"

Bir cevap beklemiyordum ondan. Ama sormuştum işte.

Attığım tokatla sarsılsa da kafasını kaldırır kaldırmaz kaçmaya başladı.

Yaren'le konuşan kadın ve ben de arkasından ilerledik.

Tiselediğini bildiğim yağmur şiddetini artırmıştı. İnce de yağsa hızlıydı.

Üzerimde abiyem, çıplak ayağımla Yaren'in peşindeydim. En son üçümüzde durduğumuzda birbirimize bakmaya başladık.

"İki tarafı birden idare etmek nasıl bir şerefsizlik Yaren?"

Belli ki o kıza da tatsız geliyordu bu durum ve o da benim gibi hesap sorma isteğiyle dolup taşıyordu.

"İkinize de hesap vermek zorunda değilim."

"Tabii ki zorundasın. Baban yaşındaki adamın bebeğini karnında taşıyorsun. O oraya kelebek misali konmadı değil mi Yaren? Sen Faruk'u nasıl aldatırsın? Hadi o boku yedin yüzsüzlükle nasıl devam edersin ilişkiye?"

"Ben Faruk'u hiç sevmedim Zeyno. Sadece başkasına da gitmesin istedim ve sen Dilan, babanı yarı yolda bıraktığım falan yok. Nişanı zaten atacaktım. Faruk'tan ayrılmak üzereydim. Rezil olmasın diye bugünü atlatmayı bekledim o kadar."

Bir de Faruk için lütfetmiş.

"Sen başına gelen her kötü şeyi hak ediyorsun Yaren."

Yanına gidip yakasını avuç içlerime doladığımda hamile oluşunu aklımdan çıkarmıyor ve yanlış bir şey yapmamak için de çaba sarf ediyordum.

Ama o bunu yapmadı ve beni geldiğini görmediğim arabanın önüne itti.

Sert bir şekilde düşmüştüm ama hayır arabaya çarpılan ben değildim.

Biraz evvel çantamla ayakkabılarımı verdiğim küçük kız beni kurtarmak için kendini atmıştı arabanın önüne.

Yağmur kendini daha da gösterip önümü görmekte bile zorlanırken Yaren'in kaçışını çok net izledim. Yaren'in yanına gelen kadın, arabanın şoförü ve ben kıza yardım ederken en son düşündüğümüz Yaren'di.

Arabanın arka koltuğunda kucağımda Zeyno Abla diye sayıklayan minik ile kendimi berbat hissediyordum. Ne ara düşmüştü peşime? Niye atmıştı kendini önüme?

"Biraz hızlan nolur."

Şoför zaten telaşlı görünüyordu bir benim bir o kadının söylemleriyle daha da telaşlı hâle gelmişti.

Şimdilik tek dileğim bu kıza bir şey olmamasıydı.

"Faruk'u aramalısın."

Öndeki kadının dediklerine katılmıyordum. Yaren hem bizim yanımızda hem nişanda olamayacağına göre Faruk terk edildiğini anlamıştı ve ona şu an terk edilmek yeterdi. Bir de Yaren'le beraberliğinin cezası gibi bu vicdan azabını yüklemek istemiyordum.

Hastaneye geldiğimizde arabadan iner inmez sedyeye aldılar küçüğü. Doğruca 3. Kattaki ameliyathaneye gidildiğinde ancak nefes alabildim.

O kadın yanıma geldiğinde elinde ayakkabılarım ve çantam vardı.

Küçük kızın elinde olan eşyalarım.

Tutamadığım göz yaşlarımla duvar dibine çöktüm.

"Benim adım Dilan, Zeynep. Lütfen şu an kendini koyverme. Kızın durumunun kötü olup olmadığını bile bilmiyoruz. Kendini suçlayacağın bir şey de yok üstelik. Yaren hata etti. Seni öldürmek istedi."

Haklıydı ama olsundu.

Birkaç dakika sonra az önce adını andığımız Yaren geldi koridora. Üstünü bile değiştirmişti.

Ne ara olduğunu bilmediğim hâlde.

Onun arkasında haberi nasıl aldıklarını anlayamadığım Faruk, Selma ve Yaman vardı.

Hepsi şaşkın görünüyordu.

Biliyorlar mıydı başımıza gelenleri?

Arkalarından gelen polisler ise sanki hedefleri ben gibi gözlerini bana odaklamışlardı.

Yaren de işaret parmağıyla beni gösterdiğinde gerçekten benim için geldiklerini anladım.

Biri arkasından kelepçeyi çıkarıp dibime kadar sokulduğunda Yaman engel olmaya çalıştı.

"O kadar da değil. Elinizde delil yok bir şey yok. Yapmaz benim dostum."

"Beyfendi şikayetçi olan isim de arkadaşınızın nişanlısı. İterken görmüş."

Yaren benden şikayetçi mi olmuştu?

Yaman'dan önce Dilan atladı.

"Ben de oradaydım. Zeynep Hanım değildi yapan. Yaren'di. Tutuklanması gereken biri varsa odur Memur Bey. Dilerseniz şoför de burada sorgusunu alabilirsiniz."

Dilan beni savunduğunda şaşırsam da yüzümden yansıtamadığıma emindim.

Polis Yaren'e de kelepçe taktığında ikimizi birden götürmeye niyetlendiklerini gördüm.

"Kıyafet getireceğim Zeyno sana, hep yanında durup ihtiyacını göreceğim. Suçsuz olduğun ispatlanana kadar yanından ayrılmayacağım, duydun mu?"

Selma'nın dediklerinden sonra Yaman'ı da yine polislerle diyalog halinde buldum.

"Ayağında ayakkabısı yok. Dışarda yağmur var ve zaten yeterince yaralanmış. İzin verin polis arabasına kadar yardımcı olayım."

Ellerim kelepçeli de olsa boynuna dolayabildim beni kucağına alan Yaman'ın. Faruk çok arkamızda kalmıştı. Olanlara inanamıyor gibi bakıyordu.

Araca bindiğimde yanımdaki Yaren'i öldürmek istedim.

Çocukluğum hastanede geçmişti. Hiç iyi olaylar yaşamamıştım. Şimdi yine onun yüzünden kötü anılarıma bir yenisini ekliyor, bizim yüzümüzden orada yatan kızın durumunu merak ediyordum.

Yaren katil olabilecek kadar kötü biriydi.

El birliği ile karakola vardığımızda Yamanların ve birkaç tanımadığım adamın bizden önce orada olduğunu gördüm. Selma da elinde çantayla koşturarak girmişti. Yaman onu görmesiyle birlikte beni de elimden tutarak memurun yanına çekti.

"Vardır illa reviriniz, arkadaşımın önce oraya gitmesini istiyorum. Kıyafet geldi birkaç parça üstünü de değiştirsin ne soracaksanız sorarsınız. Adaletten kaçmayız biz, hele suçsuzken asla."

Memur başını salladığında kelepçelerimi çözüp yönlendirdi.

Ayağıma batan cam parçaları çıkarıp temizlendikten sonra Yaman gitmiş ve Selma da benim üstümü değiştirmek için kalmıştı.

İnsana benzediğimde biz de çıktık.

Nasıl ki benim için bir sürü insan gelmişse Yaren için de gelmişti. Ama tek fark onunkiler kimse tarafından tanınmıyordu.

Ve bu da çok dikkat çekiciydi.

Nezarethaneye alındığımızda bir gece burada geçireceğimiz söylenmişti.

Yaren'in bağırmaları ile onu yanımdan ayırdıklarında ise beklemediğim yüzü gördüm karşımda. Faruk'u.

"Ne işin var burada? Yaren'e geldiysen sesini kesemediği için aldılar yanımdan."

"Sana geldim Zeyno'm. Bana göstermeye çalıştığın hiç bir an sana inanamayışıma geldim. İyi günümde sen vardın. Kötü günümde de sen ol diye geldim. İçimdeki can kırıkları kalbime batıyor Zeyno. Hayallerimin bir bir yok oluşunu izliyorum her saniye. Sonra kendi duygularımdan arınayım çevreme faydam olsun diyorum seni burada görüyorum hiç suçun yokken."

"Kim, ne anlattı sana?"

"Yaren'i savunanlar bebeğinin babasının gönderdiği insanlarmış biliyor musun? Yaren hamileymiş lan. Bugün nişan yapacağım kadın hamile ve benden değil Zeyno. Andım olsun hiç bir kötü düşünce barındırmamış, safça sevmiştim ben Zeyno. Hak etmedim lan hak etmedim."

Adamın nişan gününde yaşadıkları çok ağırdı.

"Hastaneden haber var mı Faruk? O kızı merak ediyorum."

"O kız kimmiş biliyor musun?"

"Siması tanıdık, bizim mahalleden olduğunu da biliyorum ama ismi aklıma gelmedi."

"Babası şiddet uygularken görmüştük de müdahale edip polis korumasına almıştık ya annesi ile birlikte, o çocuk işte."

"Sude."

"Evet, Sude. Dilan da şoför de sorgu odasına girip çıktılar. İkisi de Yaren'in seni ittiğini Sude'nin de seni çekip kendi arabanın önünde kaldığını söylüyorlar."

"Çok korkunçtu Faruk."

"Küçücük Sude'nin bile içine sığmayan kocaman kalbi var Zeyno. Vefakâr bir genç kız ama Yaren'de o bile yokmuş. Seni öldürmek istemiş."

"Yaren hepimizden bir şeyleri öldürdü Faruk."

"Öyle yaptı. Kızın başında Nilüfer abla var ve az önce Yaman'a ameliyattan çıktığını yazmış. Seni de sorguya alır bırakırlar muhtemelen ama Yaren'e ne olur bilemiyorum."

Dedikleri gibi olmuş sorguya alıp salmışlardı beni. Ama sabaha karşı Yaren'in çıktığı haberi de gelmişti.

O avukat ordusuyla çıkmaması imkansızdı.

.........

O günden 4 ay sonra Yaren'in bebeği karnında ölmüş şimdilerde yine hamile diye duymuştum. Kocası 50'lerinde olmalıydı ve para için değer miydi? Sanmıyorum.

Eskiye gidip geldiğimde fark ettiğim bir ayrıntı daha vardı ki o da o gün Yılmaz'ın da karakolda oluşuydu. Beni çıkarırken bile vardı.

O gün o kafayla üstünde durmamış, sonrasında da önemsememiştim. Ama şimdi Yılmaz ile tanışınca fark ediyordum. Benim için tutulan avukatı Yılmaz mı ayarlamıştı yani? Gerçekten kasiyer haklıydı. Boşuna Reis denmiyordu adama.

Hafif üşüdüğümde içeri geçtim.

Gece daha yeni başlamıştı zaten.

2144 kelime

Continue Reading

You'll Also Like

56.9K 1K 10
04052024
552K 35K 12
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı. Babası ve abisi tarafından evin hizmetlisi gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri g...
1.3M 57.2K 29
Sait abi: Yanında ki o eli bir daha sana değdirirse Sait abi: O eli kırarım haberin olsun
52.6K 2K 18
Mirzah Arslan 3 yıldır aşık olduğu kızı yanına almak isterse ne olur? Mirzah Arslan ❤️ Gizay Çetin Not: -Arkadaşlar bu kitap benim kendi yazdığım k...