Beni Buna Zorlama

By EnverVefa

2.5M 89K 3.4K

"Birbirimiz için yaratıldığımızı ne zaman kabul edeceksin?" "Asla! Sen ve ben... o kadar farklıyız ki!" "Ah e... More

Tanıtım
Giriş
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
Sürpriz! Karakter Bilgilerimiz
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm *FİNAL*
Sonsöz
Sonsöz'den Sonra...

9. Bölüm

78.7K 3.2K 76
By EnverVefa

Her ikisi için de ayrılmak epey zor olmuştu. Bir gece önceki gibi geçirilecek sayısız geceden sonra belki biraz olsun kolay gelebilirdi bir öpücük ile kapıyı çekip çıkmak. Zorlu evinin Zeynep'in varlığına bu denli çabuk uyum sağlamasından rahatsızlık duyarak kendini dışarı atma ihtiyacı duydu. Daha önce de aklını başından alacak türde kadınlarla birlikte olmuştu, ama hiçbirinin gidişi evin enerjisini de beraberinde alıp götürmemişti. Son zamanlarda Zeynep meselesine kendini fazlasıyla kaptırdığını düşündü. İşine odaklanmalı, başka konularla meşgul olmalıydı. Arabada aklına annesi ile yaptıkları konuşma geldi. Bugün şirkete uğrayıp bir fikir edinecekti. Bu işe kalkışmadan önce neye bulaştığını daha yakından öğrenmeliydi. Aile toplantıları dışında pek bir araya gelmedikleri eniştelerinin bu durumdan hoşlanmayacaklarından emindi. Elbette bunun geçici bir durum olduğunu ve Zorlu'nun işleri devralmak gibi bir niyeti olmadığını öğrendiklerinde biraz rahatlayacaklardı şüphesiz. Her şeyden önce yapması gereken bir telefon görüşmesi vardı. "Melek bugün görüşmem var mı?"

"Hayır, dün bugünü boş bırakmamı istemiştin. Görünüşe göre işler umduğun gibi gitmemiş." Melek'in sözlerinde haklı olması sinirini ondan çıkarmasına neden olmuştu.

"Sana basit bir soru sorduğumda araya kendi yorumlarını da sıkıştırmak zorunda değilsin. Ben annemle görüşmeye gideceğim. Bu arada senden iki şey istiyorum." Melek onun aksiliğinden zerre kadar etkilenmemiş biçimde aynı tavrına devam etti. "Rica fena olmazdı doğrusu."

"Benim için çalışmadığın ve benden para almadığın zaman senden bir şey isteyecek olursam rica ederim. İki kişiye çiçek göndereceksin. İlki Zeynep Akıncı'ya..." Onun gül sevmediğini söylediği ilk günü hatırlayıp dudakları keyifle kıvrıldı.

"Kırmızı gonca gül... doksan dokuz adet..."

"Ah bu dün gece yemeğe çıktığın kadın değil mi? İsmi çok tanıdık geliyor..."

"Diğeri de Murat'ın bir türlü elde edemediği kadına gidecek. Üstünde isim belirtilmesin sadece 'Bana seni hatırlattılar...' yazan bir mesaj iliştirsinler. O konuyu da ele almaya başlamam gerek. Bu arada Bodrum'da bir tekne kiralamanı istiyorum. Cuma akşamından Pazar akşamına kadar gerekli olacak. Daha sonra sana vereceğim listedekilerin alınıp tekneye gönderilmesi için birini ayarlarsın. Sabah programlarını araştırıyor musun?"

"Evet büyük ihtimalle en çok izlenen programla anlaşacağız. Tarih ve bir iki detay ile ilgili görüşeceğiz yarın. Sen de bulunmak ister misin toplantıda?" Zorlu sıkıntıyla alnını ovuşturdu. "Hiç istemiyorum Melek. Bensiz halledin. Sen detayları aktarırsın." Onun sesine yansıyan sabırsızlığın nedeninin Zeynep isimli kadın olduğunu anlayacak kadar iyi tanıyordu onu Melek. Zorlu'yu zorlayacak bir kadın olduğunu görmek hoşuna gitse de genç adamın onu bu denli önemsediğini görmek için için canını acıtıyordu. Yıllardır yanı başında olup ona her konuda destek verdiği halde Zorlu nasıl oluyordu da anlamıyordu? Üstelik yaptığı işe rağmen, kadınları bu denli iyi tanıdığını söylemesine rağmen. Genç adama karşı hisleri basit bir hoşlanmadan çok daha derindi. Bunu gizlemek adına oynadığı açıksözlü, huysuz asistan rolünü o kadar benimsemişti ki bir süre sonra gerçekten de öyle olmuştu. "Bir şey sorabilir miyim?" dedi Melek olabildiğince ciddi bir şekilde.

"Bu kadın yaptığın işi biliyor mu?" Melek'ten gelen bu beklenmedik soru Zorlu'nun aklının bir köşesine ittiği endişenin su yüzüne çıkmasına neden olmuştu. "Bu haftasonu söyleyeceğim. Şimdiye kadar fırsatım olmadı." Melek inanmadığını belli eden bir biçimde mırıldandı.

"Eminim olmamıştır. Ülke meselelerini tartışmaktan kendinizden bahsedecek fırsat bulamamışsınızdır."

"Hatırlat da senin de şu imaj değişikliğin üstünde çalışalım," diye karşılık verdi Zorlu onun damarına basmak için. "Kesinlikle bir erkeğe ve kendine ait bir hayata ihtiyacın var." Melek 'Böyle zamanlarda ne kadar kırıcı olduğundan haberi var mı acaba?' diye geçirdi içinden. "Haklısın ve buna işimden istifa ederek başlayabilirim," diye karşılık verdiği her zamanki gibi umursamazlık maskesi ardına gizlenerek. Zorlu telefonu kapattıktan sonra bir süre daha Melek'in sözlerini düşünmeye devam etti. Bir an önce Zeynep'e işi ile ilgili açıklama yapmalıydı. Aksi takdirde kendisinde kasıtlı olarak gizlediğini düşünerek olayı büyütebilirdi. Aslında haksız da sayılmazdı ama insanın işi erkeklere kadınları tavlamanın inceliklerini öğretmek olunca bir kadınla tanışır tanışmaz bundan bahsedemiyordu. Böyle zamanlar keşke normal bir işim olsaydı diye düşünmüyor değildi. Arabasıyla holdingin otoparkına girerken üzerinde hissettiği baskı bu düşüncelerin geldiği gibi hızla kaybolmasına neden oldu. Onu orada görmeye alışık olmayan güvenlik görevlileri otoparkı kullanamayacağı ile ilgili bir şeyler söylemeden önce arabadan inip anahtarı adamlardan birinin eline tutuşturdu.


"Annem ile görüşmeye geldim." Adamın boş bakışlarına karşılık ekleme ihtiyacı duydu. "Perihan Aslan ve hayır beni beklemiyor." Emin adımlarla binanın girişine doğru ilerlerken keşke hissettiklerim konusunda da bu denli emin olabilsem diye geçirdi içinden. Annesinin odasına yaklaşırken sekreteri yerinden kalkıp "Sizi beklemiyorduk Alihan Bey," dedi. "Perihan Hanım'a haber vereyim..." Zorlu istemediği bir görevi devralmak için bu kadar çok formaliteye maruz kalmaması gerektiğini düşünüp kaşlarını çattı. "İnan bana şu an için annemin beni görmekten daha çok önem verdiği bir şey yok. İçeri girmem sorun olmayacaktır." Sekreterin daha fazla sorgulamasına fırsat kalmadan kapıyı açıp içeri girdiğinde annesini her zamanki otoriter tavrı ile masa başında oturmuş birtakım evrakları ciddiyetle incelerken buldu. Konu her ne ise hoşnut olmadığı açıkça görünüyordu. "Kimin ipini çekmeye hazırlanıyor ana kraliçe?" diye takıldı annesinin yanı başına giderken. Kadın aniden başını kaldırdığında yüzündeki endişeli ifade yerini memnuniyete bıraktı. "Ah sen mi geldin? Holding üst düzey yöneticilerinin hepsini işten atsam ancak yeterli olur sanırım. Bu kadar işe yaramaz adamı nasıl bir araya topladık hiç bilmiyorum." Genç adam annesini öperken bir yandan da sorusuna cevap verdi. "İnsan kaynaklarını ve hatta o departmanın bağlı olduğu kişiyi sorgulamak gerek." Perihan Hanım parmaklarını özenle taranmış platin rengi saçlarının arasından geçirdi ve keyifsizce mırıldandı. "Dönüp dolaşıp damadıma geliyor konu sanırım. Kızlarımı daha iyi seçim yapacak şekilde yetiştirdiğimi sanıyordum ama ne yazık ki söz konusunu aşk olunca hepsinin gözleri kör oldu. Ne içersin?" Telefonuna uzanıp iç hattı tuşlayarak sekreterini aradı. "Kahve fena olmaz. Bugün içemeye fırsatım olmadı."

"Bize iki sade kahve gönder," dedikten sonra ahizeyi yerine yerleşti. "Gelişin harika bir sürpriz oldu benim için. Seni burada daha sık görmek isterdim."

"Anne biliyorsun ben bağımsız olmayı seviyorum. Geçici bir süre için size yardımcı olmayı kabul etsem de beni burada sürekli tutamayacağını biliyorsun."

"Ama neden? Bütün bunlar..." derken ellerini iki yana açmış etrafına bakınıyordu. "Hepsi damatlarıma mı kalacak Alihan? Onlar için mi bunca emek, çaba?"

"Kızlarına kalacağını düşünürsen belki senin için daha rahatlatıcı olabilir." "Saçmalık! Ben soyadımızı devam ettirecek kişinin işleri devralmasını istiyorum." Zorlu bacak bacak üstüne atarak derin bir nefes alıp verdi.

"Anne baskı yapmayacağına söz vermiştin." Kadın birkaç hafta için bile olsa oğlunun şirketi idare edecek olmasının önemini hatırlayarak geri adım attı. "Tamam haklısın. Baskı yapmayacağım. Gelmişken babanı da görmek ister misin?"

"Bilmem... Asıl o beni görmek ister mi? Biliyorsun kararımdan dolayı beni bir türlü affedemiyor." Perihan Hanım bir eline ahizeyi alırken diğer elini havada rasgele salladı. "Bakma onun ne dediğine. Seni öyle özlüyor ki... sadece itiraf edemeyecek kadar gururlu." Bir an duraksadıktan sonra yüzünde muzip bir gülümseme belirdi. "Ya da keçi kadar inatçı desek daha mı doğru olur bilemiyorum." Kocasının hattını tuşlayıp açmasını beklerken genç adam onu dikkatle izliyordu. "İşte bu benzetme babamı daha iyi tanımlar. Her koşulda onu bu kadar destekleyen bir karısı olduğu için çok şanslı." Perihan Hanım hattın cevap vermediğini görüp daha sonra aramak üzere ahizeyi yerine yerleştirirken karşılık verdi. "Peki, seni her koşulda destekleyecek bir kadın bulamadın mı daha?"

"Aramıyorum ki!" "Saçmalık! İşinden ne kadar nefret ettiğimi biliyorsun ama en azından bir konuda faydası olacaksa o da senin doğru kadını bulman olmalıydı. Görünüşe göre o konuda da bir işe yaramıyor."

"Ne derler bilirsin: Terzi söküğünü dikemez." Kadın derin bir iç geçirdi. "Bilmez miyim? Pekâlâ, ne zaman başlıyorsun?" Zorlu öne doğru hafifçe eğildi. "Ben de onun için buradayım. Tam olarak beklentini öğrenmek için. Karşılayıp karşılayamayacağımdan emin olmak için." Kadın oğlunun bahsettiği önemsiz bir ayrıntıymış gibi elini sallayarak onu susturdu.

"Öğrenecek bir şey yok sen zaten bu işin içinde doğdun."

"Anne nasıl böyle dersin? Koskoca holding söz konusu. Girdiğiniz onlarca ihale..." Kadın alaycı bir ifade ile güldü. "Ha evet son zamanlarda kaybettiğimiz onlarca ihale. İnan bana Alihan, hiçbir şey bilmeyen halinle bile bize bu kuş beyinlilerden daha az zararın olur." Duydukları genç adamın şaşırmasına neden olmuştu. Merakla kaşlarını çatarak annesinin neden bahsettiğini anlamaya çalışıyordu.

"Nasıl olur? Siz sektörün en deneyimlilerindensiniz."

"Ben de öyle sanıyordum ama görünüşe göre değilmişiz. Ya denetimden kalıyoruz ya da rakiplerimiz ihalelerde bizden daha iyi teklif geçiyor. Her seferinde nasıl bizim üstümüze çıkmayı başardıklarını anlayabilmiş değilim."

Zorlu hiç tereddütsüz karşılık verdi. "Anne nasıl anlayamıyorsun? Biri bilgi sızdırıyor belli ki... Gizli verilen dosyaların içinde ne yazdığını kim nasıl bilebilir ki? Belki de diğer firmaların bakanlıklarda adamları vardır." Kadın başını iki yana salladı.

"Hayır, o konuda araştırma yaptık. Hatta mümkün olsa işlerin hızlanması için biz de birileri ile işbirliği yapabilirdik. Ama son zamanlarda rüşvet konularında oldukça hassas davranıyorlar."

"O halde içinizden biri bunu yapan." Perihan Hanım'ın cevap vermesine fırsat kalmadan kapı açıldı ve kahveleri getiren sekreterin arkasından Zorlu'nun büyük eniştesi Kemal girdi içeri.

"Ooo kimler varmış. Burada olduğunu duyunca hemen geleyim dedim. Nasıl gidiyor bakalım aşk profesörü?" İlişki kısmını kasıtlı biçimde vurgulaması ne Zorlu'nun ne de annesinin dikkatinden kaçmıştı. Mesleği ile ilgili arkasından söylenen pek çok şeyi tahmin ediyor olmasına karşın umursamıyordu genç adam. Keşke annesi de öyle yapabilseydi.

"Bizim işlerden daha iyi gittiği açık," diye atıldı Perihan Hanım dalga geçercesine. "Kemal'e nazar mı değdi nedir, elini attığı iş bozuluyor. Belki de bir süre izin almalısın üstündeki şu uğursuzluk kalkana kadar." Zorlu annesinin bu tarz sivri çıkışlarını her zaman eğlenceli bulurdu. Özellikle de onun gazabından korkan enişteleri söz konusu olduğunda. Perihan Hanım'ın oyununa katılmaktan kendini alıkoyamayarak Zorlu da yorumda bulununca Kemal geldiğine geleceğine pişman olmuştu.

"Paraya sıkışırsanız haberim olsun."

"Oo demek işler o kadar iyi," diye karşılık verdi Kemal zoraki bir gülümseme ile. "Ah iyi yetersiz bir sıfat olurdu. Olağanüstü. Kim derdi Türkiye'de bu kadar çok aşk mağduru var diye... Fırsatçı olacak, açıkları iyi değerlendireceksin Kemal. Sedat nerede o da gelir sanmıştım 'aşk profesörü'nün burada olduğunu duyunca." Sedat küçük eniştesiydi ve Zorlu hakkındaki hislerini gizleme konusunda Kemal kadar bile başarılı olduğu söylenemezdi.

"Biliyorsun işlerimiz çok yoğun, bina içinde bir yerlerde olmalı. Acil bir şey çıkmıştır, yerinde bulamadım. Ne de olsa kalp acısını tedavi etmekten daha zorlu olabiliyor karşılaştığımız sorunlar." Perihan Hanım'ın soğuk tebessümü yerini Zorlu'nun cevabıyla birlikte keyifli bir sırıtışa bırakmıştı.

"Tamam, işte şanslısınız ki Zorlu birkaç hafta buralarda olup zorlu sorunlarınızla ilgilenecek. Perihan Hanım sizin çözeceğinizden umudu kesmiş olmalı ki beni çağırdı." Kemal sorgulayan bakışlarını ikisinin üzerinde gezdirdikten sonra bunun şaka olmadığına kanaat getirince yüzünün asılmasına engel olamadı.

"Bizden bu kadar şikâyetçi olduğunuzu bilmiyorduk anne."

"Ah saçmalama ben sadece Alihan'ın işin ucundan tutmasını istedim. Baban ve ben yokken açığı kapatacak birine ihtiyaç duyacaktınız," dedi koltuğuna tekrar yerleşirken. "Bizi denetleyecek biri mi?" Zorlu onun omzunu sıkıp göz kırparak işi şakaya vurmaya çalıştı. "Abartıyorsun Kemal, senin de dediğin gibi alt tarafı bir aşk profesörüyüm. Ne anlarım ben sizin işlerden?" Yine de tüm bunların onu rahatlatmaktan çok uzak olduğu ortadaydı. Kemal odadan çıktıktan sonra annesinin keyfinden de anlaşılacağı gibi Zorlu kendini en son olmak isteyeceği pozisyona sokmuştu. Perihan Hanım'ın da tahmin edeceği üzere haber kısa sürede yayılmış, az sonra babası da yanlarına gelmişti. "Nihayet doğru yolu bulduğunu görmek güzel," dedi içeri girer girmez. Zorlu babasıyla tokalaşmak için ayağa kalktığında adam oğlunu kendine çekip sarılınca babasının hastalığını hatırlayarak oldukça zinde göründüğünü düşündü. Ama babası acılarını kolay kolay dışa vuran biri değildi. Yarın öleceğini bilse bile bugün güçlü duruşundan ödün vermezdi. Bunu bilmek kalbinde ince bir sızıya neden oldu.

"Geçici bir süreliğine Celal, sana söyledim; bizim yokluğumuzda buralara göz kulak olacak."

"Belki de yokluğumuz düşündüğünden de uzun olur. En azından benimki..." Celal Bey Zorlu'nun hayatı boyunca duyduğu ya da duyacağı en beklenmedik cümleyi söylerken genç adam oldukça endişelenmişti. Belli ki durum ona anlatılandan daha vahimdi. "Böyle söyleme, eninde sonunda döneceksin baba. Öyle değil mi anne? " dedi bir çocuk gibi teselliye ihtiyaç duyarak.

"Ah elbette, baban sadece şaka yapıyordu. Endişelenecek bir şey yok. Bizim için yapacağın fedakârlık için teşekkürler tatlım." Kollarını uzatmış oğlunu kucaklamaya hazır beklerken Zorlu cevaptan tatmin olmamış bir biçimde kendini ona bıraktı.

Continue Reading

You'll Also Like

3M 89.2K 50
18 yaşında sırf abisinin mutluluğu için hiç tanımadığı ve sevmediği bir adamala berdel için evlenmeyi kabul eden Evin Güler'in hayatını okumak ister...
200K 1.1K 19
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
143K 7.4K 39
#TutkuSerisi Başlangıç ; 10/03/2022 (+18) içerikli bir kitaptır. (Kapak tasarımı bana aittir.) Aleda Yaman İstanbul'da Mimarlık okuyan son sınıf öğr...
3.5M 127K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...