Tangled // Dramione

drunkgoddesslay

7.5K 503 87

"Ama bu hayatımı feda etmem demek." diye fısıldadım. "Asla böyle olmasını istemezdim." dedi derin bir iç çeki... Еще

pilot
1.1: you need eggs to make an omelet
1.2: welcome home
1.4: secrets
1.5: break up
1.6. Regret, Tears
2.1 Working Mama
2.2 Babysitting
2.3. Play Date
2.4. Mansion
2.5. Kisses and ashes
2.6. S.O.S. From Malfoy
2.7. Briefing
2.8. Married or single?
2.9. Picnic
2.10. Explain(illarmus?)
3.1. Expecting
3.2. Unexpected
3.3. You are not invited
3.4. A lie never lives to be old
4.1. Happy Wife Happy Life
4.2. Gender Reveal (Party)
4.3. Amortentia
4.4. Here Comes the Witch
4.5. Mama Knows Best

1.3 spring feels

391 21 3
drunkgoddesslay

Bir zamandır, güneşin gökyüzüne doğmayı bıraktığından emindim.

Güneş bu karşımdaki yüze doğuyordu.

Yanımda uyuklayan yüzüne nazikçe baş parmağımı yerleştirip yanağını okşadım. Rüya gibi geçen ayların huzuru vardı üstümde. Ona aşıktım, ona hayrandım ve ne zaman olursa olsun hayatımı tepetaklak etmesine izin verecektim.

Ama bu sabah itibariyle, bu hayat sadece bana ait değildi.

Hamilelik testim pozitif çıkmıştı. Bunun sevinilecek bir tarafı yoktu, bana verilmiş bir görevi yerine getirmiştim ve Draco'yu, aşık olduğum adamı kullanmıştım. Ona fikrini sormamıştım ve bu gidişle onu haberdar dahi etmeyecektim.

Çünkü hala karanlıktaydı. Bu güzel yüzü ayın en parlak halini andırıyor olsa bile aslında tam tersiydi, o güneşin önüne geçip tutulmaya sebep olan aydı. O beni aydınlatan ay değildi ve olmayacaktı.

Bunları kendi kafamdan da uyduruyor değildim. Her gece tek umudum ondan artık iyi biri oluğuna dair bir sinyal almak olsa da, geçen günkü konuşmamızda söylediklerini kafamdan atmam mümkün değildi.

"Belki de annem onu kontrol ettiğinde Harry gerçekten ölü olsaydı, her şey farklı olabilirdi."

Bu söylediği doğruydu, her şey farklı olabilirdi. Sevdiklerimden bazılarını değil, hepsini kaybedebilirdim. Büyücü dünyasının şu anki haliyle uzaktan yakından alakası olmazdı. Belki de Tom Riddle'dan kaçmak için lağımlarda yaşamaya başlardık.

Draco bu cümleyi söylediği anda tüm vücudum buz dolu bir küvete girmişim gibi ürpermişti.

"Nasıl yani?"

Bu soruyu sormamdaki tek amaç, kendimi haksız çıkarmaktı. Tek istediğim haksız olmaktı. Benim gibi düşünmesini, hayatının mahvolacağını ve Harry'nin gerçekten ölmediğine memnun olduğunu söylemesini istiyordum. Buna ihtiyacım vardı. Öbür türlü zamanı geldiğinde ellerini bir daha tutamamak üzere bırakmam gerekeceğini biliyordum.

"Biliyorsun." dediğinde nefesimi tutmuştum "Ailem uzun zamandır tek bir yere emek verdi ve şimdi olduğumuz tek şey bir avuç soytarı. Belki hayatımız hiç tepetaklak olmazdı, en kötü ihtimalle eskisi gibi olmaya devam ederdik. Üstümüzde biraz bile olsa onur ve ışık kalırdı."

Bu söylediklerine karşı çıkamamıştım bile. O an, onunla tartışacak vaktim olmadığını biliyordum çünkü çok kısıtlı vaktimizin kaldığını anlamıştım. Sadece onu anladığımı söyleyip tüm gece yüzünü seyretmiştim. Ondan ne zaman kopacağımı bilemeden, zorunlulukların beni getirdiği bu raddede sadece benim için atan kalbini nasıl kıracağımı düşünüp durmuştum.

Şimdi ise o anın geldiğini biliyordum. Hamileydim, belki bir aile olabilirdik fakat karanlık tarafı yok etmek adına dünyaya getireceğim bu bebeği hala karanlık tarafta olan biriyle büyütmek ironik olmaz mıydı? Bu her şeyi çöpe atmaktan başka ne olurdu ki?

"Günaydın." demesiyle dalıp gittiğim suratına bakıp gülümsedim.

"Günaydın."

"Rüyamda seni gördüm." diye mırıldandı "Çok güzel bir rüyaydı."

"Sevindim o zaman."

Bu söylediğim sanki dünyanın en güzel cümlesiymiş gibi gülümseyip alnıma bir öpücük kondurduğunda geri çekilip yüzüne baktım.

"Seni çok seviyorum." dedim, sanki son kez söylemişim gibi. Çünkü onu çok seviyordum ve bunu her zaman söyleyebilecek kadar cesur ve girişken olmamıştım hiçbir zaman. Ama olacaktım, işin ucunda neyi kaybedebilirdim ki?

Ben bir kumar oynamıştım ve bu kumarı çoktan kaybetmiştim, masadan kalkacağım ana karar veremiyordum sadece. O masadan kalkmaya korkuyordum.

"Ben de seni çok seviyorum." dedi beni çıplak göğsüne daha çok çekip "Ellerimiz bundan kat be kat ufak olduğu zamanlarda bile seni seviyordum. Seni sevmek benim bir parçam artık, ne olursa olsun senden gelen her şeye varım, Hermione. Ne olursa olsun senin yanında olmanın dünyanın başka her bir köşesinde olmaktan çok daha iyi olduğunu biliyorum."

"Ne olursa olsun mu?"

"Senin için her şeyi yaparım."

İçimde tekrardan kabaran çaresiz bir umutla son bir sordum.

"O zaman, sana bir soru." dedim gerginliğimi bastırmak için gülerek "Sana savaşta bizim tarafımızda olanlara yardımcı olmak için gittiğimiz gönüllü görevlere gelmeni istediğimi söylesem, ne derdin?"

Önce bana dikkatlice baktı, sonra parmaklarını saçımın arasında gezdirip gözlerini tavana dikti.

"Herkesin prensipleri var derdim."

Bu dediğiyle hiçbir umudun kalmadığını sindirmek için gözlerimi kapattım fakat onu yaralamak istemediğim için bu süreyi çok kısa tuttum.

Acaba bu cevabının tüm geleceğimizi, bundan sonraki her dakikamızı etkileyeceğimizi bilse de böyle bir cevabı verir miydi diye düşünürken gözlerine baktım.

Bu gözler sonsuza kadar bana bakmalıydı. Bu saçları okşamadığım bir sabaha asla uyanmamalıydım. Bana yaşattığı her duygudan, bana baktığı kadar hatırladığım güzelliklerden nasıl vazgeçecektim?

Bunların hepsini düşünürken onun bu derinlikten bihaber olmasına karşın buruk bir şekilde gülümsedim.

"Keşke farklı bir hayat yaşasaydım da bu cevabım senin içini ısıtarak gülümsetecek türden olsaydı."

"Sorun yok." dedim, sorunların dolup taştığını bilsem bile "Ben böyle olduğunu biliyordum."

"Ve sorun etmiyorsun?"

"Etmiyorum." dedim "Bana bir zararı yok. Bir çocuk yetiştirmiyoruz sonuçta, farklı tarafların kaderi için çabalamamızda bir sıkıntı yok."

Düpedüz, gözlerine bakarak yalan söylüyordum. Yalan söylemek benim için hiçbir zaman korkutucu olmamıştı ama asla, asla sevdiklerime yalan söylememiştim. Yalan söylemedeki becerim ilk defa bana acı veriyordu.

"Bir gün o taraftan tüm benliğimle nefret edeceğimi biliyorum." dedi göğsüne bolca hava doldurup "Bunu hissediyorum. Ama o düşüşün aileme yaşattıklarını hazmedemeden olacağını sanmıyorum. Henüz çok taze, anladığın için teşekkür ederim."

O an her ne kadar yanlış olduğunu bilsem de, bir karar aldım. Sırf, belirsiz bir zamanda bir nefret hissedeceğini söylediği için bugün yapmam gereken ayrılık konuşmasını rafa kaldırıp başından beri yaptığımı yapmaya karar verdim.

Zaten ondan ayrılmak için fazla korkaktım ve tek ihtiyacım olan tutunacak bir daldı. O dalı fark etmeden bana uzatmıştı, başına neleri açtığını fark etmeden bana içini açmıştı.

"Umarım o an en kısa sürede gerçekleşir."

Bunun üzerine bana cevap vermeyip dudaklarımızı birleştirdi. Yumuşak öpüşleri sabahı göğün bir katında yaşıyormuşum gibi hissettirmeye başlarken baş parmağıyla işaret parmağının arasına çenemi yerleştirip kafamı kaldırmamı sağladı.

Bana her temasında ağlamak istesem de bunu yapmayacaktım. Onunla geçirdiğim her dakika mutlu olmalıydım çünkü bir an gelecekti ve Draco Malfoy'un tenini hissettiğim son saniyeyi yaşayacaktım. Arkasından bakakalacağım saniyeler de bittikten sonra geride sadece ben ve acım kalacaktı.

O yüzden kollarımla onu sardım ve sabahın bitmemesi için içten içe dua ettim. Dudaklarının hareketleri sertleşirken onu daha sıkı sardım ve dudaklarımızı ayırıp kafamı boynuna gömdüm.

Kokusunu içime çektikten sonra boynuna öpücükler koymaya başladım. Bundan tahrik olduğunu biliyordum, onu mutlu edebileceğim yere kadar mutlu etmek istiyordum.

Çünkü o bana bir kötülük yapmamıştı. O hep karşı taraftaydı ve ben bunu bile bile her şeyi başlatmıştım. Ben ise ona bir kötülük yapacaktım, hem de planlayarak yapacaktım bunu. İstemeden de olsa kasıtlı bir şekilde yapacaktım.

Bunların kafamda dönüp durmasını engelleyen tek şey ise, gözlerimi açtığımda büyülenmiş bir şekilde bana baktığını gördüğüm gözlerine gizlenmişti.

Bu aşktı, ve bu aşkı dibine kadar hissetmek için geleceğe üzülmeye gerek yoktu.

Önemli olan 'an'dı. Ve bu an, benim anımdı; bize aitti ve bunu hiçbir gelecekteki hiçbir ihtimal elimden alamazdı.

Продолжить чтение

Вам также понравится

46.9K 4.4K 35
> - aşırı cringelik içerir - Marinette Alya ile bile vedalaşmadan koşarak eve gitti. Kuzeni bu saate kadar gelmiş olmalıydı. Fırına giriş yaptığında...
796 94 25
Hayatı genç yaşta mahvolan ve büyüdüğü ülkesinden kaçıp ikinci ülkesine kaçan dövmeci bir kız. Hayatını yeniden kurmaya çalışan ve kendini olabildiği...
30.9K 2.8K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
1K 100 12
yurtdışın dan dönen karaca Kendi ni bir savaşın içinde bulur