•SEVDA KARAN•SEVDANIN KARASI...

By onur_rr

71.6K 4.6K 24.1K

"Sevda Karan?" "E..Evet benim.." Adam elindeki kimliği bana uzattı. "Düşürdünüz daha demin ama fark etmedini... More

TANITIM
SEVDA KARAN VE DEMİR KARA
📷KARAKTER ve REPLİKLERİ TANIMITI📸
📷1.Bölüm 📸
📷2.Bölüm📸
📷3.Bölüm📸
📷4.Bölüm 📸
📷5.Bölüm 📸
📷6.Bölüm📸
📷7.Bölüm📸
📸8.Bölüm 📷
📷9.Bölümden Kesit📸
📷9.Bölüm 📸
📷10.Bölüm📸
📸11.Bölüm📷
📸12.Bölüm'den Kesit📷
📷12.Bölüm📸
📸13.BÖLÜM 📷
📷14.Bölün'den KESİT 📸
📸15.BÖLÜM📷
📸16.Bölüm📷
📷17.Bölüm📸
📷18.Bölümden Kesit📸
📸18.Bölüm📷
📸19.Bölüm📷
📷20. Bölüm📸
📷21. Bölüm📸
📷22. Bölüm📸
📷23. Bölüm📸
📷24. Bölüm📸
📷25. Bölüm📸
📷26. Bölüm📸
📷27. Bölüm📸
📷28. Bölüm📸
📷29. Bölüm📸
📷30. Bölüm📸
📷31. Bölüm📸 ÖZEL BÖLÜM
📷32. Bölüm📸SEZON FİNALİ

📸14.BÖLÜM 📷

1.7K 116 20
By onur_rr


Selam canlarım

Keyifli okumalar ballarım ❤

Tek kaşımı kaldırıp ona baktım ,bakışları ben dışında ki her şeye değiyordu.

"O iyi mi?"Dedi kalbim sebebsiz yere buz kesti.

"Çok mu merak ediyorsun!?"Dedim cevap vermedi beni sinir krizinin içine sürükledi.

Sinirle yanına nasıl vardım,kolunu tutarak hangi ara arabayı getirmelerini söyledim bilmiyorum.
Sevda'yı arabanın içine doğru fırlatarak şoför kısmına geçmeden çıtı çıkmayan adamlarıma baktım.Şaşkın ve tedirgin bakışlar beni bulmuştu.Bir şey demeden arabaya binip son gaz basarak rıhtımdan çıktım.

*********

Girdiğim Orman yolu ile ona dikiz aynasından baktım.Gözlerini kapatmış ağlıyordu.

"Ceyda?"

Gözlerini açarak bana baktı.Gözleri onun gibi bakmıyordu.Göz bebeklerinde ki saf korku masumluk onun farklı kılan şeylerin başında geliyordu.

*****

Arabayı ağaç evin önüne gelince istop ederek bir hışımla arabadan indim.Arka yolcu tarafının kapısını açarak kolumdan tutup çekerek arabadan çıkardım.
Geriye kaçmak için çaresizce çırpındı.

SEVDA'DAN...

Beni çuval torbası gibi arabanın araka tarafına atmıştı bir açıklama yapmamıştı.

Ne diye yoldaki kızı dinlememiştim.

Demir abi şuan seni görmese iyi olur,ben sonra sana Şahin'in durumunu haber ederim demişti!

Salak Sevda!

Dön evine git niye daha gözümle görmem gerek diye uyarsın ki!

Acıyan dikişklerim ile gözlerimi yumdum.Arabanın direksiyonunu iki eliyle öyle sıkıyordu ki el bogumları bembeyazdı.Ölmemek için sesimi çıkarmadım.Galiba Şahin'in yanına gidiyorduk.

**********
Yaşamdaki dikişlerin acısı kat ve kat artmaya başladı.Elimi yaşamın üstüne koydum Gözlerimi kapatırken göz kapaklarımın arasından sızan göz yaşlarımı sildim.

"Ceyda."

Biriylemi konuşuyordu,gözlerimi açarak ona baktım.Gözlerini yola çevirdi,gaza daha fazla yüklendi

Yola devam etti havanın tonu beyazdan siyaha dönmüştü.
Sonunda arabayı ağaç bir evin önünde durdurdu.

Arabadan inip benim kapımı açtı,ismi gibi demir elleri koluma yapıştı.Beni bir hışımla sertçe arabadan indirdi.

Dikişlerimin verdiği acı ile onun ellerinden kurtulmak istedim.

"Uslu dur canını yakmayım."

Hiddetli sesi ile hareket etmeyi bıraktım
Ağaç evin kapısına doğru beni çekiştirdi
Kapın ordaki 20 sayısı gözüme takıldı.Bu ıssız yerde numaranın ne önemi olurdu?

Bize açılan kapı ile içerden dışarıya çıkan adamlara baktım.

"Gözünüzü dört açın,benden başka kimse girmeyecek."

"Tamam abi."

Aldıkarı emir ile dört adam dışarı çıktı.Korkuyla gözlerimi Demir'e çevirdim.Bu adam neydi,kim oluyordu da insanlara emir yağdırıyor?

Tamam sakin ol Sevda sen panik atak geçirmeyeli yıllar oldu.

Sakin.

Derin nefes al.

Fırtatıldığım kanepeden ona baktım.

"Sen kimsin?"

"A..An..la..ma..dım?"

"Demek oynun oynuyoruz, oynayalım bakalım.Ama şunu unutma Kral'ın kaybettiği bir oyun yok."

Onun dediklerinden hiç bir şey anlamamıştım.

"Kral kim?"

Dediklerime çıldıracak şekilde baktı.

"Şahin burda mı?"

Sinirle ellerini saçlarına çevirdi.Ne dedim ben ya?Herşeyede sinirleniyor.

"Bekle Kral kim? Ben sana göstereceğim."

Çıkıp gitti.Boş gözler ile ağaç evin salonuna baktım.Kafanın arkasındaki pencereden dışarı baktım.Dışarda duran adamlardan biri yanına geldi bir şeyler söyledi.Kafasını sallayarak onu onayladı.Elini ceketinin iç kısmına atarak bir şeyler çıkardı saniyeler sonra ağzına götürdüğü şeyin sigara olduğunu gördüm.Yüzümü buruşturarak ona baktım.Babam yada abim içmezdi böyle iğrenç şeyi.
Kafasını çevirmesi ile göz göze geldik.Derinden bakan göz harelerinin hapsinde bakışlarımı çekerek hemen kurtuldum.

Sırtımı  dönerek evi inceledim.
Evin içine baktım burası kimindi?

Korkum o arabada onunla beraber çıktığımız yolda başlamıştı ve devamıda geliyordu.

"Şahin?",dedim bir cevap alabikme umuduyla.

Galiba burda benden başka kimse yoktu!
Bu adam beni buraya neden getirmişti?

Tekrar açılan kapı ile ona baktım.İçeri girip kapıyı örttü.

"Burda Şahin yok."

"Var diyen olmadı zaten."

Sakin kurduğu cümle tonu ile kaşlarımı çattım.Ben bırda korkudan titrerken adam daki sakinlik sinirlerimi bozdu!

"Ben eve gitmek istiyorum.",dedim dişlerimi sıkarak

Kapıya doğru yürüdüm elim kapı kulpunu tutarken o birden elini kapıya koydu.Bu hareketine kafamı hafifçe çevirip baktım.Sırtımın hemen yanında duran beden beni ürpertirken ağzından dökülen sözler daha çok ürpertmişti.

"Hiç bir yere gitmiyorsun."

"Ne?!"

"Gerçekleri bir, bir anlatana kadar burdan çıkmak yok."

Nedemek istediğini anlamamıştım,asıl bana birinin gerçekleri anlatması gerek miyor mu?

"Ablam beni evde göremeyince korkar.Bırak gideyim."

Yüzüme baktı,buz gibi bakışlarını yüzümde gezdirip elimi kapıdan çekerek dışarı çıktı.Ben girdiğim şokun etkisi ile olduğum yerde öylece kaldım.
Kafamdaki şaşkınlık halkası koskocaman soru işaretleri işe ayakta kaldı.
********
Tek başıma geçirdiğim ıssız evde gecenin karanlığında dışarda tanımadığım bilmediğim dört adamla korkarak ağladım.
Benim burda ne işim vardı!?
Dışarı çıkmak için eylemde bulunsamda dışardaki adamlar benim bu eylemime bellerindeki silahları kibar bir şekilde göstermişlerdi.
Aldığım boy ölçüsü ile kapıyı kapattım.
Derince yutkunarak içeri girdim.Uykusuz geçirdiğim gecenin ardından evin içinde kulağa saçmada gelse ama benim tek umudum olan bir telefon arayışına girdim.Bomboş olan evde canım sıkılmıştı.İnsan şuraya bir acil durum için telefon kordu!Evin her köşesini özenle seçilmiş eşyalar koyana kadar bir telefon koymak zor olmamalıydı!.

Evden çıkarken en azından keşke kendi telefonumu üstüme alsaydım.

******
Sabah çoktan aymış gün bitmek üzere doğru güneş dağların ardındaydı.

Adamların beni arada kontrol etmesi için girdikleri salonda bir kurtuluş yolu aradım.

Yemek masasına bıraktıkları poşete  baktım.

İçinde duran yemeklere üzgün gözler ile baktım.

Keşke bir telefon olsaydı..
********

Dışarı zifiri karanlık havaya baktım. Buradaki ikinci günümde kokrudan ağlarken bir taraftanda uyumamak için mücadele ettim.Kollarımı sardığım dizime ellerimi daha çok doladım.Titreyen  vücudumun her geçen dakika titremesi artıyordu.

Karanlığın yavaş yavaş gündüze yer vermesi ile acıyan gözlerimi kırpıştırdım.Pencerenin hemen önündeki beyaz koltuğa iki kıvrım uzanmış kendime bunun bir kabus olduğuna dair telkinler veriyordum.

Kulağıma uzaktan gelen tıkırtı seslerine vücudumdaki halsizlik sebebi ile gözlerimi açamadım.

Kim gelmişti?

Ayak sesleri ve nefes alışverişi biraz yakınımda kesildi.

"Siktir!"

Demir'in sesi son duyduğum şeydi.

*******
Gözlerimi açtım.Ahşap bir odanın içinde yatakta uzanmış bir vaziyetteki halime anlam veremedim.

Doğrulup kalkacağım sıra karnımdaki dikişlerin acısını tekrar hatırladım.

Kapının birden açılması ile odaya  giren Demir'e  şakanın bakışlarımın yanı sırada korkarak baktım.

"Uyandın mı?",dedi cevap vermeden suratına bakmaya devam ettim.

"Ceyda cidden konuşmayacak mısın?" dedi kaşlarım istemsiz çatıldı.

"Sevda." dedim tek nefeste.

"Hıh?" dedi ne yaptığını anlamayarak kaşları yukarı doğru havalandı. Gözlerimin içine bakarak bekledi.

"Adım Ceyda değil Sevda." dedim bastırarak. Sözlerime kahkahalarla gülmeye başladı.

"Tamam dikişlerin de ki kanamayı da durdurduk. Hadi anlat bakalım o yangından nasıl çıktın sen? Yangından çıkmanda değilim, tersine çıkıp kurtulman, karşımda sağlıklı görmek hayatımdaki en güzel hediye. Ama neden bu haldesin? Niye kapalısın? Niye adım Sevda deyip duruyorsun?" Karşımda sanki Türkçe değil de Almanya konuşan birini dinlemiş gibi baktım. Yüzümü buruşturarak ne demek istediğini anlamaya çalıştım. Ne yangını, ne kurtulması? Başımda ki örtüye mi laf etmişti o!

Allah'ın aşkına bu adam ne saçmalıyordu!?..

"Ben liseden beri kapalıyım, yeni kapanmadım, ismimde doğduğum zaman herkes gibi konulmuş. Yani sen ne saçmalıyorsun bilmiyorum ama bu yaşadıklarım beni deliler gibi korkutuyor, ablam bana ulaşamayınca halini gözümün önüne getiriyorum da daha çok tedirgin olurken korkumdan aynı oranda artıyor.. Bırak beni, ne istiyorsun benden?"

Yanıma doğru yaklaştı elini yüzüme doğru uzatırken yatağım içinde yan tarafa doğru kaçtım. Bu ne hadsizlikti! Bana dokunmayı nasıl düşünürdü!

"Ceyda kaçma benden.." dedi yüzündeki üzüntülü hâl ile; "Sensiz geçen her  günümde kafayı yedim ben" Elleriyle kendini gösterdi; "Gittin ben hayatıma kaldığım yerden devam ettiğimi mi sanıyorsun?.."

Kim gitmişti yahu!

Bu adam gizli konuşmaları ile insanı çıltırdırdı!

Yatağın ucuna doğru oturdu; "Özledim seni ?",dedi eliyle yatağın üstündeki elimi tuttu.

Kocaman açtığım gözlerimle hışımla elimi çekip kurtardım.

Bu adam kesinlikle sapıktı! Kan beynime öyle bir sıçramıştı ki karnımdaki acıyı bile unutu verdim. Yataktan çıkıp en uzak köşeye gittim.

"Çık dışarı!"

"Ceyda ne yapıyorsun?"

"Çık dışarı!"

"Ceyda?! Sabrım bitiyor artık ne oluyor, ne yapmak istiyorsun?"

"Çııııık!" Kararan gözleri ile  kafasını aşağı yukarı çenesiyle sallayarak odadan çıktı. Yanaklarımdan süzülen damlalar gibi yere doğru süzülüp oturdum.

Ben ne yapmıştım da şuan bu durumu hak etmiştim..

***********

Kilitlediğim kapı zorlandı. Kilitlediğimi sonunda anlayarak kapının kulpunu zorlamayı bıraktı.

Bekledim.

Ses seda kesildi.

Gitmişti galiba.

Duvarın tipinde yerde öylece otururken artık bu duruma bir son vermek için duvardan tutunarak ayağa kalktım.

Karnıma giren ağrı ile dudaklarımdan istemsiz bir ilinti kaçtı.

"Ahh!"

"Ceyda! İyi misin?"

Cevap vermeden banyoya doğru gittim, benim adım Sevda. Ceyda diye kime soruyorsa o cevap versin.

Buradan biran önce kurtulmam gerekti. 

Girdiğim banyoda elimi yüzümü yıkadım. İçeri odadan gelen sesler ile dikkatimi gelen seslere doğru çevirdim. Banyo kapısını açıp kafamı yavaşça dışarı çıkardım.

Yatağın ucuna oturmuş sırtı dönük düşünen Demire  baktım.

İrice açtığım gözlerimle odanın kapısına baktım. Kırmamıştı ama pekte kibar bir şekilde açmadığı ortadaydı.

"Konuşmak istiyorum. Ceyda lütfen bana öyle bakma.. Bir yabancıymışım gibi bakma. Bakışlarındaki zehir beni öldürmek için en somut hançer."

Bakışlarını bana çevirdi, gözlerindeki acı yüreğime sebepsiz dokundu. Elimi banyonun kapısından çekerek onun yanına doğru yürüdüm.

"Ne demek istediğini anlamıyorum
Bakın benim isimim Sevda. Lütfen beni eve götürün." dediklerimle ayağa kalkıp bana doğru yaklaştı, karşımda dikilip gözlerimin içine baktı. Bu anlamsız bakışma kalp ritmime iyi gelmemişti.

Bakışlarımı çektim. Odanın içinde dolandırıp tekrar ona baktım gözlerinde ki aynı tutku aynı acı ile bakıyordu.

Bu koca adamın yüreğini kim incitmişti? Bir an onu inciten kişiye karşı vücudum kin ile dolsa da bu durumdan kendimi kurtarmam çokta uzun sürmedi.

Bu hayatta insan ne için ağlardı? Çok şey için ağlardı peki insanı bir his ritmi ağlatır mıydı?

Ona baktığım zaman ağlamak geliyordu içimden, susuyordu ama sanki kalbi konuşuyordu, onun kalp ritimleri ve gözlerindeki his beni ağlatmaya yetebilirdi.

Elimi sert olmayacak bir şekilde tuttu. Peşinden beni çekerek banyoya doğru yürüdü. Banyoya girince kapıyı örttü, ne yaptığını anlayamadım ama elimi naif tutuşu ona karşı koymamam için tek sebebimdi.

Banyonun ortasında duran duşa kabine girdi beni de peşinden çekip duvara yasladı! Bu hareketi beklemediğim için derince yutkundum. İki elini kafamın yanına fayansa yasladı.

"Ceyda.." dedi kafasını yüzüme doğru yaklaştırdı. Burnunu başörtümün üstünde durdurdu. Derin bir nefes aldı. Yaşadığım anın etkisi ile öyle donup kaldım, korkudan titrerken sağ taraftaki elini çekti. Ne yapmaya çalıştığını anlamasam da saniyeler sonra başımızın üstünden akan su ile musluğu açtığını anladım.

Demirin yakınlığı vücudumu titretirken yukardan akan su damaları ürpermemi sağlıyordu. Dişlerimi birbirine bastırarak titrememi kesmek istedim.

Demir ağırlığını yavaşça bana vererek yere çöktü. Çıkmak için omzuna attığım elim ile onu üstümden ittim ama bu kurtulmak için attığım adımı onun sözleri ile elim durdu;

"O zaman onun gibide kokma." dedi sesi titrerken. Kafamı çevirip ona baktım.

Kafasını fayansa doğru yasladı. Gözlerinden akan yaşlar bulunduğum durumu git gide daha da kötüleştiriyordu. Onu itmek için kalkan elimi onun omzuna koyarak acısını anlamaya çalıştım.

Bazı eylemlerimiz için ne akla başvururduk nede bilgilerimize sadece içimizden nasıl geliyorsa öyle, öylesine yapardık. Bende öyle yapmıştım..

"Onun gibi bakman yetmezmiş gibi üstüne birde onun gibi kokuyorsun.. Neden, neden ona benziyorsun?"

Kendi kendi mırıltıları kulağıma gelirken acı içinde kıvranan haline baktım ,başımızdan akan soğuk su damlaları altında bir süre öyle kaldık.

**********

Üstümdeki yaş elbiseler ile odadan çıktım aşağıdan nerden geldiğini bilmediğim kısık seslerin kaynağını merak ettiğim için merdivenlerin ucuna kadar gittim.

Gördüğüm sahne karşısında merdivenin ucuna sessizce gidip oturdum.

Demir üstündeki ıslanan beyaz tişörtünü çıkarmış yaş pantolonu ile yanan şöminenin karşısında nerden açtığını anlamadığım müzik ile ateşe bakıyordu.

Kafamı merdivenin kolçağına yaslayarak Demiri izledim. Yaptığım yanlıştı belki ama doğruyu düşünecek ne halim kalmıştı, nede aklım.

Yazık ah mazi yazık bir yalnızlık, bir vurgun
Sen benden vaz geçince, ben o gün de vuruldum
Yazık günah ben oysa, pervane gibi
Ateşle can veren gibi

Şarkı sözleri ile elinde tuttuğu sarı sıvılı şişeyi kafasına dikti.

"Seni severdim.. Hem uyanık, hem uykumda.." dedi gülerek bu gülüşü acı içide bir gülüştü. Tekrar elindeki şişeyi dudaklarına götürdü.

"Seni severdim, ve sana rağmen.. Yine severdim, dar ağacı ip boynumda.."

Bakışlarımı şömine ateşine çevirdim. Üşüyordum ateş öyle sıcak ve öyle güzel gelmişti gözlerime. Vücudum sıcaklığı mayhoşluğuyla kendini rahat bırakırken, göz kapaklarım ile kapanmaması için direndim. Girdiğim bu savaşta savaşı galiba kapanan göz kapaklarım kazanmıştı.

*********

Uykulu bedenimle yanımdaki sıcaklığa daha çok sokuldum sonra burnuma gelen erkek parfümü ile ağır alkol kokusu yüzümü ekşitmeme neden oldu. Panik ile gözlerimi yavaşça açtım.

Açılan bilincim ile yanıma baktım. Demir üstü çıplak bir halde altında sadece siyah baksırı ile yanımda yatıyordu!

Panikle kendi üstüme baktım! Üstümdeki elbiselerim yoktu, onun yerine siyah kocaman kapüşonlu erkek sweatshirttü vardı. Altımda ise gri eşofman altı vardı. Benim kıyafetlerime ne olmuştu! Ve kim değiştirmişti üstümü?!..

Ellerimi göğüslerime koyarak baktım içimde hiçbir şey yoktu. sütyenim neredeydi benim?..

Yüzüme gelen saçımı sinirle kulağımın arkasına sokuşturdum. Sonra elim orda öylece kaldı...

Elim ayağım korku ile titrerken yataktan çıkıp önce saçlarımı swetin kapşüşonu ile kapattım. Gözlerim ile hemen odaya baktım. Yatağın kenarında duran kıyafetlerim ve kıyafetlerin biraz yanında duran beyaz sütyenim ile gözlerim doldu. Ben ne yapmıştım!

Allah'ım!

Bunlar gerçek olamaz!

Lütfen Allah'ım bu yaşadıklarım bir kabus olsun..

Allah'ım affet ben ne yaptım!..

Ağlarken elimle ağzımı kapatarak odadan koşar adımlar ile çıktım. Aşağı inip hemen hızlı bir şekilde dışarıya çıktım. Dışarda duran adamlar bana şaşkın bakışlar içinde baktılar. Soğuk yaş yüzüme sert bir şekilde çarparken koşmaya devam ettim.

Kurtulmam gerekiyordu buradan!

Nereye gidecektim bilmiyorum ama tek bildiğim, tek istediğim buradan gitmekti.

Koşarken arkamdan gelen sesleri duymadan koşmak istedim ama titreyen dizlerim ile bu eylemi çok başaramamıştım.

Kollarıma yapışan kollar beni tekrar ağaç eve doğru çekiştirdiler.

"Bırakın beni!" dedim   tüm sinirim ile onlara bağırdım. Onların ellerinin altından kurtulmak istedim.

"Size diyorum çekin ellerinizi kollarımdan!!"

"Bu ses ne lan! Siktiğimin yerinde huzur yok mu!"

Demir'in sesi ile
Adamlar ellerini kollarımdan çektiler. Tekrar fırsatı bulmuşken arkamı dönüp kaçtım. Ama gene attığım adım sayısı diğer kaçışımdan daha az bir şekilde yolun yarısında yakalandım.

"Bırak! Allahın belası bırak!"

"Bırakın bakalım ne yapabilecek." Demirin sözlerine sinirle dönüp baktım.

Altında hâlâ baksır ile duruyordu! Tekrar gözlerimi kaçırıp Karanlık ormanda gezdirdim.

Kollarımı çekmek için verdiğim mücadele adamların beni Demire önüne götürüp teslim etmesi ile bitmişti.

Demir beni elimden tutup içeri doğru yürüdü.

"Bırak elimi! Bir daha elimi tutarsan senin kafanı yaracağım!!"

"Sabahın olmasına bir saat var, daha kargalar bokunu yemedi, senin bu acelen ne?!Ne oluyor! Kafamı zaten çatlayacak gibi üstüne birde senin bet sesin tuzu biberi oldu!"

"Geber, pislik çek ellerini!"

Ellerimi sinirle avucunun içinden kurtardım.

"Ceydaa kendine gel!"

"Allah senin de Ceyda'nın da belasını versin! Sen benim yanımda nasıl yatarsın ya NASIL!? Benim üstümü kim değiştirdi! Sen hâlâ neden böyle çıplaksın!"

"Offf Ceyda sanki ilk kez mi görüyorum! Ben değiştirdim tabi ki, merdivenlerden ıslak üstünde uyuya kalmışsın. Dışardaki adamlara mı deseydim üstünü değiştirin diye!"

"Sen ne diyorsun be!Biz kötü bir şey mi yaptık!?Be..Ben..Hatırla..mıyorum?.."

"Ne gibi kötü şeyler mesela?"

Allah'ım lütfen affet  beni.
Masaya gidip oturdum ellerimi yüzüme kapattım. Tüm pişmanlığım ile ağlamaya başladım.

"Affet Allah'ım, Affet ben nasıl böyle Hz Yusuf misali gibi günah kuyusuna düştüm ben.."

"Ceyda  iyi misin?.."

Demir'in panik içinde sorduğu soru ile kafamı kaldırıp ona baktım.

"Senin amacın ne?.. Cehennem ateşinden beraber yanacak biri mi arıyorsun yanına?. Ben o kişi değilim bil, tamam mı?"

********

İKİ GÜN SONRA

Demir benim o günkü sözlerimden sonra üstünü giyip kapıyı sertçe çekip gitmişti!

Hah!

Sanki karısına trip atıyordu!

Çıldırmak için çok sebebim vardı ama ben hâlâ burdan çıkıp kurtulmak için aklıma ihtiyacım vardı.
Hele şuan daha çok. Kurtulmak için yaptığım plan ise mutfağın yanında duran küçük kiler imdadıma yetişmişti.Dışardan kiler gibi olan küçük odanın altında bulduğum bir kapı vardı.

Artık yol beni nereye çıkardı belki timsahlar dolu bir mahsene, bilmiyorum ama tek bildiğim burdan biran önce kurtulmak zorunda olduğumdu.Buraya mahkum olmuş elim kolum bağlı gibi durmayacaktım!

Pencereden dikkatli bir şekilde dışarıya baktım,dışardaki adamlar gene aynı ritimle evi kolluyorlardı,kaçmamam içinde  bana  görünmez duvarlar örmüşlerdi.Yukarı kata çıkarak banyodaki suyu açtım.Kapıyı  tekrar çekerek elimdeki odanın anahtarı ile kapıyı kilitledim.Olurda biri gelirse içerde banyo yaptığı düşünmesi kilitli  kağı ile bana zaman kazandıra bilirdi.

Kilere doğru giderek yerde duran erzak torpalarını kenara yığdım.Açtığım tozlu tahta kapı ile elimdeki feneri içeri tuttum.

İyiki etrafı iyi kurcalamaştım.Çekmecede duran fenerin işime yarayacağını kim bilebilirdi ki?

Karanlık çukuru biraz aydınlattım kenarda duran merdivene basarak son duamıda etmeyi unutmadan içeri girdim.

Şuan resmen yerin altındaydım!

Feneri karşımda duran tünele doğru tutarak hızlı adımlar ile yoluma devam ettim.

***********

DEMİR'DEN...

Çalan telefonumu ceketimin cepinden çıkardım. Ekranda gördüğüm Kurt arıyor yazısı ile çağrıyı cevapladım.

"Söyle Kurt?"

"Abi nerdesin?"

"Sanane amına koyum sana hesap mı vereceğim?!"

"Abi şey öyle demek istemedim.Ağaç evin tünelde hareketlilik var,adamlar söyledi sen mi girdin,eğer sen değilsen bomba tüzeniğini etkinleştirdiler."

"Ne!?", dedim bağırarak.Kim girmiş olabilirdi ki?

Ceyda!

"Oraya beni getirmeden Kurt siktiğimin bombalarını kapatsınlar."

"Tamam abi hemen söylüyorum çoçuklara."

Kurt'un suratına  sinirle telefonu kapattım.

"Ulan!Ulan!"

Ağaç evdeki adamları aradım.

"Buyur abi?"

"Ceyda nerde?"

"Abi evde."

"Evde?Tamam kapat."

Arabaya binip ağaç eve doğru sürdüm.

*******
Arabayı sinirle parl ederek adamlara bakmadan eve girdim.

"Ceyda?!"

Ortalıkta gözükmüyordu yukarı odaya çıkıp kapıya vurdum.

"Ceyda?"

Kapının kulpunu indirerek kapıyı açmak istedim ama kilitli kapı ile sertçe yumruğumu kapıya geçirdim.
İçerden gelen su sesleri ile kilere bakmaya gittim.

Kilerin açık kapısı ve torbaları görmem ile evden çıktım.

******
SEVDA'DAN...

Tünelin bittiği yerde tavandaki kapalı Demir kapağı tüm gücümle çekmek için baya bir uğraş verdikten sonra sonunda kapağı ucundan açtım.Nefes nefese kalmış halimle derin bir nefes alarak kendi vücudumun geçeceği  kadar açtığım alandan dışarı doğru çıktım.

Sırtımı temiz hava ile yere doğru bıraktım.Ağaçların gökyüzü ile uyumu güneşin gülümsemesi, rüzgarın yüzüme naif okşaması günler sonra yüzümü kurtaran tek şeydi.

"Ohh be hayat varmış."

Kurtulmuştum.

"Nasıl orda havalar iyi mi?"

Demir'in gülerek söylediği sözler ile gözlerimi irice açarak yerden kalktım.Arabasına yaslanmış bana bakıyordu.

Bu nasıl gelmişti buraya?Benim evde olmadığımı nasıl anlamıştı.Kolunda ki saate bakarak;
"Cık.",dedi

"Eski performansın yok,bir saatte tünelden çıkacağını bilseydim eve yürüyerek gider kahvemi alıp gelirdim."

Bu nu derken elindeki kupalı fincanı dudaklarına götürdü.

"Bakma öyle, adamlara söyledim onlar getirdi,böyle boş boş beklemek canımı sıktı."

"Canın batsın."

"Hadi düş önüme eve kadar yürüyeceksin."

"Hah çok beklersin.",dedim sinirle ukala birde aklı sıra bana ceza veriyordu.

Kafasını salladı sakin bir şekilde.

*********

"Çek elini!"

"O zaman yürü sende."

Arabanın içinden gülerek bana baktı.

Sinirle hızlı adımlar ile gözüken ağaç eve doğru yürüdüm.Arabayı park ederek arkamdan oda yürümeye başladı.

Adamların bana şaşkın bakışlar ile bakması nedendi?

Hâlâ beni evde sanıyorlarsa gerçekten bu adamlar aptaldı.

Eve girip yukarı kata doğru yürürken bileğimden tutulması ile daha ne olduğunu anlamadan salona doğru çekiştirip beni yemek masasındaki sandalyeye itti.

Tekrar kalmak için hamle yaptığım sıra sert sesi ile konuştu.

"Sakın deneme bile,tavsiye etmem,beni karşına alma."

"Napayım peki!Burda sesimi çıkarmadan oturuyum mu!Seni karşıma almayım,koynumamı alayım! Sen nasıl bir insansın, kimsin nesin bilmiyorum ama bana bir daha dokunur,bir daha dokunmak içim temasta bulunmak için eyleme geçersen ne olursan ol ,umrumdq değil yemin ederim öldürürüm seni!Anladın mı! Öldürürüm.Burda her gün kaçmak için mücadele vereceğimya sen götüreceksin beni bırdan yada ben her fırsatı değerlendireceğim!"

Gözlerimin yaşını silerek ona bakmayı kestim.

Masadan sinirle kalkıp odaya çıktım.

********

Kaç saattir odada beklemekten sıkılıp bir kaçış kapısı bulmak için sessizce odadan çıktım.

Demir benim sözlerimden sonra derin bir sessizliğe gömülmüştü.

Mutfaktan gelen sesleri duyunca  kaşlarımı çatarak yavaş adımlarla kapının yanına giderek baktım.
Tezgahın önünde bir şeyler ile uğraşırken hemen kapıya doğru hareket ettim.

Kapıdan dışarıya sesizce çıktım.
Adamların bana bakan bakışlarını görmezden gelerek arkada duran Demirin arabasına doğru yürüdüm.

"Neden dışardasınız?"

"Arabadan alacaklarım var,Demir'in haberi var istiyorsanız gidin sorun."

Adam şüpheli bakışlarını benden çekip eve doğru yürüdü.Bende adımlarımı arabaya doğru atmaya devam ettim.

Bu sefer olacaktı!
Bu sefer başaracaktım!

Arabanın ormana bakan yönüne doğru gittim,arka kapısını açarak bir şeyler alıyormuş gibi yaparak adamların benim üzerimdeki bakışlarını çekmesi ile ormana doğru kaçmam bir oldu.

*****
Nefes nefese gecenin karanlığında ayın ışığı ile yoluma devam ettim.

Korksamda şuan korkulacak bir vakit değildi!

Yola çıkarsam geçen bir araba ile ablama ulaşabilirdim.

Issız ormanda arada gelen seslerden korksamda koşmaya son hızım,son gücümle devam ettim.

********
Kaç saattir ormandaydım bilmiyorum..
Ayaklarımda derman sabahki planımda yeterince bitmişti.

Bir günde iki kez plan yapmak doğru değildi belki.

Ağzımdaki kuruluk, yüzümdeki ter, dizlerimdeki dermansızlık beni nereye kadar götürüdü bilmiyorum.

Bu ana yol nerdeydi!Kaç saattir ulaşamadım.

Karnımdaki sızı artık dayanacak halde değildi.Elimi karnıma koyarak hafif bastırdım.

"Yapma..Biraz daha..Sonrası yol..Az kaldı.."

Biraz dinlenmek için biraz uzağımda duran kayaya doğru yürüdüm.Kayanın yanına varınca yere doğru çöküp nefes nefese dinlendim.

Bakışlarımı ayın güzel haline çevirdim.

"Abla..Az kaldı..Geleceğim."

*******
Uzaktan gelen sesleri duyuyor ama gözlerimi açamıyordum.

"Buldum!Burda abi!"

"Nerde?!"

Yanıma doğru gelen adım sesleri arttı.Kaç kişiydi bunlar.

Bir el alnıma gitti.

"Bu kız yanıyor?",dedi bir kadın sesi

"Karnındaki kan neyin nesi?"

"Ne bileyim ben Kurt." ,aynı kadın sesiydi.

"Çekilin nerde?!",dedi uzaktan nefes nefese kalmış Demir.

Son hatırladığım şey havalanmam ve Demir'in sözleriydi.

"Tamam çoçuklar siz gidin zaten akşam akşam sizinde yordum,Piton sen kal heralde Karnındaki dikişi gene patlattı."

"Ee sen at abi sende dikiş atmayı biliyorsun?"

Kızın bir daha sesini duymadım.

Sesler uzaklaşırken aynı kız söylendi.

"Vay arkadaş bir gün öncesi sırf kızın üstünü değiştirmem için aradı,şimdide dikiş at diyor?Demir abiye ne oluyor böyle?"

**********
Gözlerimi yavaşça açtım,yorgınluk içinde bulunduğum yere baktım.
Salondaki kanepede yatıyordum.Üstüm başım gene değişmişti.

"Uyandı."

Kafamı sesin geldiği tarafa çevirdim.Elindeki kanlı bezleri poşetin içine atarak bana baktı.

Kimdi bu kız?

Yüz siması tanıdık gelmişti.

"Nasılsın?",dedi Demirin nerden çıktığını anlayamamıştım kıza öyle bir odaklanmıştım ki.

Cevap vermeden uyandığım yerden kalkacakken konuştu.

"Piton sen çorbayı içer ben dışarıdayım."

"Tamam abi."

Demir'in evden çıkması ile kafamı tekrar yastığa koydum.
Soba yemiş gibi bir halim vardı.

Kız elindeki çorba kasesi ile karşımda durdu.

Bu kız ben ekmek aldığım zaman motosiklet ile önümü kesen hatta silah çeken kızdı!

Kocaman olan gözlerim ile derince yutkundum.

**********

Aldığım derin nefesin sebebi üstümü değiştiren kişinin adının Piton olduğunu ögrendiğim kızmış.Buna mutlu olmuştum.

Kız çorbamı içmeme yardım edip sonra evden çıkıp Demir ile beraber gitmişti.

Gözlerimi kapatarak derin bir uykunun kucağına kendimi bıraktım.

********

Continue Reading

You'll Also Like

6.4K 1.1K 27
"Gelme!" Omuzlarım sarsıla sarsıla ağlıyorum. Acıyan gözlerimi yüksekliğini bilmediğim yerden aşağıya çevirdim. Çok yüksek burası. Soğuk rüzgar canım...
1.3M 92.8K 51
0526******: Hocam inşAllah bu evde kalma sorunsalım biterse nikahımı kıyar mısınız? Hoca Efendi: Ne? 0526******: Nikah diyorum hocam, kıyar mısınız? ...
319K 20.8K 27
"...Sen bana abi diyen kıza, yüreğimin çektiği hasretliği nasıl bileceksin?!" dedi Abdullah. ~ Kocaman bir apartman düşünün, birbirine can olmuş Alla...
238K 11.1K 32
Uyarı : Talha Hancıoğlu hayali bir karakterdir yaşayanlarda onu aramayınız. ▪▪▪ Bir adam ve bir kadının kaderlerinin beklenmedik şekilde kesişmesiyle...