Laws Of The Other World

Par Cuivie-Ceviri

9.1K 1.1K 238

Çin BL noveli Laws Of The Other World çevirisidir. Hedefleri bilinmeyen bir göreve gönderilen Zhou Yu'nun zır... Plus

Giriş
= 2 = O... Geliyor...
= 3 = Yaşamak
= 4 = Nibelungen
= 5 = Zhou Qing
= 6 = Eğitmen Wu Yun
= 7 = Hayatta Kalma Kuralları
= 8 = Manyetik Alanı Geçmek
= 9 = Orman
= 10 = İki Başlı Kurt Örümceği
= 11 = Yılan Güzeli
= 12 = Göl
= 13 = İki Başlı Kurt Örümceğinin İntikamı
= 14 = Kuluçka
= 15 = Küçük Şey
= 16 = Parlak Gözler
= 17 = Elpis Meyvesi
= 18 = Yaşam ve Ölüm Arasında
= 19 = Melek Boynuzlarını Geçmek
= 20 = Sudaki Varlık

= 1 = Hedefi Belirsiz Olan Kurtarma Görevi

1K 84 25
Par Cuivie-Ceviri

Tüm alan elle tutulacak derecede gergindi. İletişim personellerinin alınları ve sırtları terden sırılsıklam olmuştu. "Ekip 2! Lütfen bize cevap verin!"

"Ekip 3, hâlâ orada mısınız? Ekip 3, lütfen bize cevap verin!"

"Ekip 5, hâlâ hatta mısınız?"

Geçici kurulan komuta merkezinde, operasyonlara katılan üç iletişim personeli, Juli Corporation'ın Biyolojik araştırma merkezine giren özel harekat ekibiyle iletişim kurmaya çalışıyordu. Araştırma merkezine girdikten on dakika sonra komuta merkeziyle tüm bağlantıları kesilmişti.

Üç personelin arkasında duran Zhou Yu, operasyon komutanı olarak görev yaparken kollarını kavuşturmuş, kurşun geçirmez bir yelek içinde duruyordu.

Yirmi sekiz yaşındaki Zhou Yu'nun gözlerinde ifadesizlik vardı. Dudakları çizgi haline gelmişti ve sağ işaret parmağını koluna bastırmıştı.

Sessizdi, derin düşüncelere dalmıştı. Ortamdaki sessizlik, aklında dönen tek şey değildi

Komuta merkezi tamamen karanlıkta kalırken, özel olarak eğitilmiş, tam donanımlı, yetenekli, sağlıklı ve fazlasıyla deneyimli özel harekat personelinin on dakikadan daha kısa bir sürede onlarla tüm temaslarını kaybetmesine ne sebep olmuştu?

Bunun basit bir kurtarma operasyonu olması gerekiyordu.

Juli Corp, bir biyoteknoloji şirketi oluşturmak için kurumsal yöneticilerden oluşan bir ittifakın büyük ölçekli yatırımlarından doğmuştu. Son yıllarda, biyo-eczacılık alanının gelişimi büyük ölçüde ilerlemişti. Şirket son derece aktifti ve Juli Corp hangi ülkede faaliyet gösterirse göstersin, araştırma kuruluşlarının hükümetten özel koruma alacağı kesindi.

Bir saat önce, Zhou Yu'nun özel harekat ekibi, Juli Corp'un Biyolojik araştırma merkezine girmek ve orada mahsur kalan rehineleri kurtarmak için bir görevlendirilmişti. Olayın nedeninin, uzun süreli iş stresi altında zihinsel çöküş yaşayan ve tüm araştırma organizasyonunu yok etmeye çalışan bir araştırmacıdan kaynaklandığı söylenmişti. Durum anlaşıldıktan sonra planı suya düşmüş ancak diğer araştırmacıları rehin tutmak için araştırma merkezinin sistemini kullanmıştı. Hayatlarını tehdit ederek, Juli Corp'un "Nibelungen" kod adlı bir projede yer alan tüm araştırmaların sonlandırılmasını istemişti.

Böyle bir talebi kabul etmek imkansızdı.

Ve böylece, Zhou Yu'nun seçkin birimi görevi kabul etti ve kapana kısılmış araştırmacıları kurtarmak için mühürlü araştırma merkezine yöneldi.

Görev dağıtımından önce, iletişim personeli Mei Xi, araştırmacıların profillerine baktı ve şok yaşadı.

Sitoloji, nöroloji, viroloji ve diğerleri gibi kendi alanlarında uzman olan kişilerdi. Kolektif değerleri, parasal bir değerin çok ötesindeydi. Bu, hepsini riske atmaları gerekse bile kurtarma görevini tamamlamak için hiçbir çabadan kaçınamayacakları anlamına geliyordu.

Juli Corp nasıl bir araştırmayla uğraşıyordu?

O sırada Mei Xi, diğer araştırmacıları rehin tutan 'anormal bir araştırmacı' ifadesinin örtbas olduğu hissine kapıldı. Orada kesinlikle daha korkunç bir şey olmuştu... Ayrıca giren ekipten de herhangi bir haber gelmiyordu...

Tam o sırada Ekip 7 yanıt verdi.

"Kaptan! İçeri gelmeyin! Sakın içeri girmeyin!!" Bu, kaptan yardımcısı Chen Chong'un sesiydi.

Şimdiye kadar tek kelime etmeyen Zhou Yu, bir eliyle Mei Xi'nin kulaklığını çekti ve emretti: "Chen Chong! Neredesin? Derhal geri çekilin! DERHAL!"

Sinyal kesilmedi ancak bir patlama duyuldu ve kırılan kemiklerin çatırdaması geldi. Zhou Yu bunu duyunca yumruğunu sıktı, yanındaki Mei Xi'nin parmakları hafifçe titriyordu.

"Chen Chong! Chen Chong!"

Zhou Yu'nun otoriter sesi yükselmeye devam etti ama herhangi bir yanıt gelmedi.

"Kaptan..." Mei Xi hem büyük hem de küçük görevlerden geçmişti ve saha üzerinde yer almasa da her türlü durumda bolca tecrübesi vardı. Bunca şey görüp geçirdiği için sağlam bir kalbi olduğunu düşünmüştü ama şimdi, kocaman bir ekibi kaybetmek tarif edilemez acı veriyordu.

Zhou Yu koruma eldivenlerini geçirdi ve sırtını dikleştirdi. Tabancasının uyluk kılıfındaki yerini doğruladıktan sonra, arka bölmeden bir Type 95 saldırı tüfeğini aldı ve arabanın kapısını açtı.

Hareketleri hızlı ve düzenliydi.

Zhou Yu araçtan çıkmak üzereyken, Mei Xi sonunda Zhou Yu'nun ne yapmak üzere olduğunu anladı. "Kaptan, gidemezsin! Kaptan yardımcısı Chen'in son sözlerini unuttun mu? Hem, takviyeler gelmek üzere!"

"Takviye geldiğinde, cesetlerini kurtarmak için bile çok geç olabilir."

Zhou Yu'nun sesi soğuk ve sakindi, sanki olabilecek en kötü şeyin bir kurşun yağmuruna yakalanmak olduğu, tanıdık bir durumla karşı karşıyaymış gibi... Ama içten içe bunun basit bir durum olmadığının farkındaydı.

"Kaptan..." Mei Xi, Zhou Yu'nun aklına bir şey koyduğunda onu durduramayacağını biliyordu.

"Ekibimizi böylesine yerle bir eden şeyin ne olduğunu görmek istiyorum." Zhou Yu hızla araçtan ayrıldı ve araştırma merkezine yaklaştı.

Zhou Yu için bu durum merak için değil, sorumlulukla ilgiliydi. Onunla birlikte cehennemleri geçen, dağları bayırları aşan bu takıma ne olduğunu bilmesi gerekiyordu. Operasyon komutanı olarak Zhou Yu, bunu cevapsız bırakarak yaşamaya devam edemezdi.

Araştırma tesisinin dışı tamamen metal bir yapıydı. Ay ışığının altında soğuk bir ışık yansıtıyordu. Tesis çevresinde başka bina yoktu. Her yer çakıl taşıydı ama ıssız bir ada gibi insan yerleşimine dair hiçbir iz yoktu.

Yapı haritasına göre altıgen avluya sahipti; düzen biraz pentagona benziyordu.

Gizli araştırmaları korumak için güvenlik sistemi son derece yüksekti. Her araştırmacının boyu, hızı ve sesi sisteme kaydedilmişti. Her araştırmacı sadece izin verilen bölgelerde hareket edebilir ve biri araştırma bölgesini aşarsa, o zaman kapı kilitlenir ve bir uyarı alarmı çalardı.

Zhou Yu silahını elini aldı ve geçit girişine geldi.

Önündeki alan parlak bir şekilde aydınlatılmıştı ancak görünürde tek bir kişi bile yoktu.

Senaryo biraz Resident Evil gibiydi. Belki biraz daha ileri giderse, bir zombi sürüsü ileri fırlayacaktı ya da belki bir kızılötesi lazer davetsiz misafirleri et parçalarına ayıracaktı.

Ama o anda, Zhou Yu sadece ekip üyelerini olabildiğince çabuk bulmak istiyordu.

Silahını kaldırdı ve kararlı ama sessiz adımlarla ilerledi. Hızlıca içeri girerken bu duruşunu sürdürdü.

Kulağındaki iletişim cihazından Mei Xi'nin sesi yankılandı. "Kaptan, yukarıdan yeni emirler geldi. Hemen geri çekilmemiz gerekiyor! Görev sonlandırıldı!"

Zhou Yu soğuk bir şekilde homurdandı. "Ekipten kimse kalmadı, geri çekilmenin ne anlamı var?"

Bu emre uyması gerektiğini ve arkasını dönüp, geri dönmek için çok geç olmadığını biliyordu. Ama aynı zamanda, şimdi dönerse, burada olan her şeyin açıklanamaz bir sır kalacağını da biliyordu. Takım arkadaşlarını bir daha asla göremeyecek, aynı zamanda ne olduğunu asla öğrenemeyecekti.

Hayatının geri kalanını belirsizlik ve pişmanlık içinde geçirmekle karşılaştırıldığında, gerçeği şimdi öğrenmeyi tercih ederdi.

Zhou Yu, tüm geçidi tereddüt etmeden yürüdü ardından sola döndü.

Başlangıçta önünde çift bir kapı vardı ama şimdi hem iç hem de dış kapılar ardına kadar açıktı.

Zhou Yu sakinliğini koruyarak ve tetikte bir şekilde ilerledi; duyularının keskinleştiğini hissedebiliyordu. Bir ses var mı diye dikkat kesildi ama kendi nefesinden başka bir şey duyamadı.

Araştırmacılar neredeydi? Ekibi neredeydi?

Sessizlik Zhou Yu'ya anormal geldi.

Sonunda, geçidin ilerisinde, yerde yüzükoyun yatan birini gördü. Uzun, beyaz bir laboratuvar önlüğü giydiği için araştırmacı olmalıydı. Beyaz laboratuvar önlüğünün büyük bir bölümünü kırmızıya boyayan kan havuzunda yatıyordu. Bu korkunç bir manzaraydı.

Tüm koridoru araştırmacıların kanıyla yıkayan bir şey, yüksek hızda hareket etmiş gibi her yer kan izleriyle doluydu. Ama o anda, Zhou Yu yakınlarda hiçbir şey göremedi. Bu araştırmacıları öldüren kişi ya da canavar her neyse, o an orada değildi.

Zhou Yu, alarm durumunu korurken yavaşça çömeldi. Sağ eliyle adamın boynuna bastırdı. Nabzı çoktan gitmişti ve cesedi bile soğumuştu.

Zhou Yu yüzünü hafifçe çevirdi, hayatını kaybeden araştırmacı mı yoksa rehine mi olduğunu doğrulamak istedi. Ama cesedin yüzü gördüğü an, tüm vücudu gerildi.

Cesedin çenesi, sanki vahşi bir hayvan onu parçalamış gibi tamamen gitmişti. Köprücük kemiklerinin altındaki bölge de boştu ve organları bile yerinde değildi.

Zhou Yu kaşlarını çatıp içinden küfür etti: Siktir!

Juli Corp kesinlikle yalan söylüyordu ve yürüttükleri araştırmaya gelince, Zhou Yu bunun sadece biyolojik ilaçlarla sınırlı olduğuna inanmıyordu!

Belki de bir araştırmacının aklını yitirdiği hikayesi de yanlıştı! Zhou Yu nefesini düzene soktu ve ilerlemeye devam etti.

Bir çift kapı daha geçtikten sonra, gözlerinin önünde beliren şey aklını az daha kaybetmesine neden olacaktı.

Her yerde kan lekeleri vardı. Araştırma merkezindeki bir güvenlik görevlisi duvara dayalı oturuyordu, gözleri fal taşı gibi açılmıştı ve iki bacağı da kayıptı. Kafasına bir şey çarpmıştı. Zhou Yu'nun onu daha fazla incelemesine gerek yoktu; başının arkasının tamamen ezildiğini biliyordu.

Önde, beyaz laboratuvar önlüklü iki araştırmacı yüzüstü yatıyordu. Araştırmacılardan biri oldukça çarpık bir pozdaydı. Belden ikiye bölünmüş gibiydi.

Işıkların altındaki bu sahne, Asura'nın cehennemini andırıyordu. Hiçbir yaşam belirtisi yoktu ve gözlerinizi kapatırsanız, damlayan kanın sesini bile duyabilirdiniz.

Zhou Yu o anda, bunu yapanın kesinlikle insan olmadığına emin olmuştu.

Kulaklıktan Mei Xi'nin sesi geldi: "Kaptan! Çabuk geri gelin! Üst düzey yöneticiler, bu görevin yeteneklerimizin sınırlarını çoktan aştığını söyledi! Yalvarıyorum! Size bir şey olursa biz ne yaparız?!"

Mei Xi sesini kısık tuttu; gözyaşlarının akmasını istemiyordu.

"Xiao Mei... Olur da geri dönemezsem, o zaman tüm bu olanlar sanki hiç yaşanmamış gibi davranmalısın."

O an Mei Xi dahil üç iletişim personeli sustu. Yumruklarını sıktılar. Diğerleri Zhou Yu'nun azmini anlayamasalar bile, kendi ekibi bu durumu kesinlikle anlayabilirdi.

Mei Xi "Gitmiyoruz, sizi burada bekleyeceğiz." diye yanıtladı.

"Teşekkürler."

Zhou Yu kulaklığını çıkardı ve iletişim sistemini kapattı.

✈✈✈

OceanWind:

Thrive in Catastrophe tarzında bir hikaye özlendi miii? Eğer öyleyse yazarımız Jiao'dan yine harika bir kitapla geldim sizlere ~ LOTOW, Thrive göre biraz daha farklı evrende geçiyor. Ancak teknoloji ve bilimler açısından yine dopdolu hatta Thrive'ın bir tık üstü bu anlatım konusunda. Bilmenizi istediğim şey başrolümüz Zhou Yu ve Mo Ye olacak. Ancak Mo Ye ileriki bölümlerde karşımıza çıkacak. 

Bölümler ilerledikçe bilgilendirme yapmaya devam edeceğim.

Yeni yolculuğumuz kutlu olsun! 🥳

TIC gibi, buna da karakter görselleri koyacağım. Benim zihnimde canlanan karakter görsellerine yakın olunca sizinle paylaşmayı seviyorum ~ Bu arada kitabın telif hakkı Tayland tarafından satın alındı ve basıldı, direkt bırakıyorum;

❤️‍🔥Bu da benim Zhou Yu'm

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

ZEMHERİ Par yudumsucan

Fiction générale

66.4K 3.4K 11
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
168K 6.9K 36
~ Kucağındaki kızı daha sıkı tuttu küçük kolları ile bahçenin bir köşesine geçti. "Şşt... tamam küçük kız ben yanındayım korkma." Dedi. Mihriban'ın k...
GÜNEŞ +18 Par Black-wiolet

Fiction générale

50.9K 1.3K 20
"Han." derken dudaklarım titredi. Bedenlerimizin yakın olması ise bedenimi titretti. "Güneş." dediği an kalbime bir ok saplandı sanki. Yer yerinden...
20.4M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...