faith -düzenlemede-

By Varai_

76.9K 23.4K 3.2K

KIRIK ANAHTAR -1- WattpadFantasyTR, FANTASTİK VARLIKLAR DÜNYASI LİSTESİNDE! Doksan beş yıldır seçilmiş bir me... More

FAİTH/ Giriş
F/ Bir
F/ İki
F/ Üç
F/ Dört
F/ Beş
F/ Altı
F/ Yedi
F/ Sekiz
F/ Dokuz
F/ On
F/ On Bir
F/ On İki
Düzenleme Ayracı
F/ On Üç
F/ On Dört
F/ On Beş
F/ On Altı
F/ On Yedi
F/ On Sekiz
F/ On Dokuz
F/ Yirmi
F/ Yirmi Bir
F/ Yirmi İki
F/ Yirmi Üç
F/ Yirmi Dört
F/ Yirmi Beş
F/ Yirmi Altı
F/ Yirmi Yedi
F/ Yirmi Sekiz
F/ Yirmi Dokuz
F/ Otuz
F/ Otuz İki
F/ Otuz Üç
F/ Otuz Dört
F/ Otuz Beş
F/ Otuz Altı
F/ Otuz Yedi
F/ Otuz Sekiz
F/ Otuz Dokuz
F/ Kırk
F/ Kırk Bir
F/ Kırk İki
F/ Kırk Üç
F/ Kırk Dört
F/ Kırk Beş
F/ Kırk Altı
F/ Kırk Yedi
F/ Kırk Sekiz
F/ Kırk Dokuz
F/ Elli
F/ Elli Bir
F/ Elli İki
F/ Elli Üç
F/ Elli Dört
F/ Elli Beş
F/ Elli Altı
F/ Elli Yedi
F/ Elli Sekiz
F/ Elli Dokuz
F/ Altmış
F/ Altmış Bir
F/ Altmış İki
F/ Altmış Üç
F/ Altmış Dört
F/ Altmış Beş
DUYURU! Harika Haberler!
F/ Altmış Altı
F/ Altmış Yedi / 18 ŞUBAT ÖZEL BÖLÜM
FİNALE SON 2!
FİNALE SON 1!
FAİTH FİNAL!
HAZIR MIYIZ?

F/ Otuz Bir

1K 320 3
By Varai_

İyi Bölümler :)

İnstagram; ki.vara / faithhofficial

°Vara

---

Olabildiğince uçmaya çalıştım ancak bütün gücümün üssün sadece birkaç metre uzağına kadar yetti. Büyük ağacın dallarına çarpmadan durdum ve dizlerimiz üzerine yığıldım. Burnumdaki kurumuş kan, bir türlü temizlenemediğim kan, bir silişimle topaklaşarak gitti. Gözlerimdeki sızı hâlâ devam ediyordu ve beni rahatsız etme konusunda zirve yapmıştı. Ellerimi kaldırıp baktığımda titrediklerini, bugün açılan yaranın incecik çizgisini, burnumdan sildiğim kanı gördüm. Ürperip ellerimi kotuma sildim ve yere oturup bacaklarımı kendime çektim. Başımı ağacın kalın, kabuklu gövdesine yasladım. Gözümü kapadığımda salondaki görüntü canlanıyordu ve ben dayanamayıp gözlerimi açıyordum. Kasım soğuğu üstümdeki kazaktan sızıyordu ve benim savunmasız halimden yararlanmada ısrarlıydı. Pantolonumun dizlerine bulaşan çim yeşili lekeyi silmeye çalıştım. Aklım kilometrelerce uzakta olsa da yayılan lekeye bakıp kısaca sızlandım.

Lanet olası görüntü, aklımdan bir türlü çıkmıyor ve kanatlarımda bir ürpertiye neden oluyordu. Dayanamıyordum. Dayanmaya çalışmıyordum ki başarabileyim. Adım atmadan korkuyla çekiliyordum.

Titredim ve dudaklarım arasından çıkan bir hıçkırık üssün sessizliğini böldü. Yalnızlığım ve sessizliğin getirdiği karamsarlık beni kapladı ve bir kapan gibi sıkıştırdı. Ağlamaya başlamam, beni savunmasız hissettirse de kendimi engellemeden ağlamaya devam ettim. Gözyaşlarının son bilmez, kesintisiz akışı yanaklarımdaki soğuğu daha da keskin hale getiriyor, titrememe ekliyor ve kaybedişin gerçeği benliğimi kaplıyordu.

Kaybediyordum. Ama bunu kimseye belli etmiyordum.

"Faith!" Kız kardeşimiz sesi kulaklarımda çınlar gibi oldu. Hayır, kardeşim benliğiyle burada ve bana sarılmıştı. Soğuk kanatları beni sardığında fizik kanunlarına meydan okurcasına ısındım. Bu sıcaklık gözeneklerden sızdı, iliklerime kadar indi. Ama beni daha da savunmasız kılarak titremeye başladım. Titremeye ve sonsuz gözyaşlarını salmaya...

Kardeşimin eli sırtıma kalktı. O sırtımı sıvazlarken biri daha ona katıldı. Una...

Ben kolumdan birini kardeşime, diğerine Una'ya sardım ve kanatlarımı onlarınkinin altıda tuttum. "Yapamıyorum." Sesim bir hıçkırık gibi çıktığı için anladıklarından emin değildim.

Kardeşim aniden benden uzaklaştı ve beni hafifçe tokatladı. "Kendine gel! Daha yeni başladık! Bu kadar çabuk pes edemezsin!" Kollarımı birbirilerine dolayıp ondan uzaklaştım. "Gördüğüm..."

"Bir önemi yok." dedi Una beni keserek. "Gelecek seçimlerle belirlenir. Kaderin ne olacağı bilinmez." dedi. Bir süre ikisine de bakmaya çalıştım. Bir kardeşime bir Una'ya. Gözlerim bir süre sonra yeri, ezdiğim çimenlere kaydı. Nemli çimlerin soğuğunu kalçamda hissedebiliyordum. Dizimdeki çimen yeşili lekeye tekrar baktım.

O salonda otururken gördüklerimi anlatabileceğimden emin değildim. Zaten sormamışlardı ama bu hissin iğrençliği tekrar titrememe neden oldu. O masada...

O masada Perses vardı.

Gözlerimi kapadım ve başımı eğdim. Kardeşim tekrar bana sarılınca son zamanlarda ne yaşadığımı düşündüm. Annemin kaybından sonra bir daha nasıl dayanıklı olabileceğimi, babamdan ayrı kalabileceğim zamanları korkuyla, kardeşimin desteği ve varlığının olmadığını düşündüğüm zamanlar.

Babamın ihaneti, saf değişiklikleri, olası ihanet durumları ve şu Zebani durumları... Görüş... İhanetim...

Ben de kardeşime sımsıkı sarılırken, uzun bir süre sonra kulağıma fısıldadı. "Artık dönelim mi? Ne dersin?" Belli belirsiz bir şekilde başımla onayladığımda benden uzaklaştı ve elimi tuttu. İkimizde kanatlarımızı ayaklanırken kanatlarının soğuğa karşı siperi son bulmuştu. Bu nedenle soğuğun vücudumu titretmesi bir şekilde beni kendime geri getirmişti. Beni tedavi etmişti.

Üsse bakarken bir an başımı çevirdim ve ileri bakan Gytha'yı inceledim. Peşimden gelip beni bir şekilde düzeltmeseydi büyük ihtimalle gün darmadağın kalırdım. Buraya gelmeseydi birçok elf ölebilirdi, bunun üstesinden gelemezdim. Kardeşime çok şey borçluydum ve onun için ayakta kalmak zorundaydım. Ne kadar yaşamıma mal olsa da...

Biz ayağa kalkıp kardeşimle kol kola girdiğimizde iki kişi dışarı çıktı; bu Bard ve Laurita'ydı. Kardeşimle ilerlerken ikisi de bana baktı. Laurita gülümsedi ve bana sarıldı. Üstünden parfüm kokusu almıştım, ayrıca saçlarının yeni yıkanmış olduğu belliydi. Sarılışının sıkılığına bakarsak fazla samimiydi ki ben bu duruma kaşlarımı çatıp kardeşime baktım. Omuz silkip gülerken Laurita sırtımı sıvazlıyordu. "Aa... Şey..." diyebildim sadece.

"O yorgun, biraz yalnız kalsın." dediğinde kardeşime bakıp başımı salladım. Konuşurken de elim başıma kalkmıştı. Kardeşim sözü bölünmese de aniden sustu ve iri gözle bana baktı. "Yalnız kalırsam o lanet şeyi düşünürüm ve beni mümkün olduğunca oyalamaya çalışın." dedim.

Kimse bir yorumda bulunmadı. Kısa bir sessizliğin ardından Una güldü ve bir kolunu omzuma attı. "Seni neyin meşgul edeceğini biliyorum." dedi ve ilerlemeye başladık. Kolu nedeniyle ben de ona ayak uydurmak zorunda kalıyor, toprak yolda tok sesler çıkararak ilerliyorduk. Laurita ve Bard arasından geçerken de kısaca, "İyi dinlenin." dedim. En yakın arkadaşım sadece el salladı ve yatakhanedeki odama yöneldik. Giderken arkadaşım yemekhaneden birkaç atıştırmalık aldı ve koridora çıkarırken aşçıların sert bakışlarını umursamadı.

Yolda ise Gytha'nın elfler hakkındaki düşüncelerini duysam da algılayamıyordum. Sanki beynim dışarıdan gelen olası bir etkiye kapalı gibiydi. Çünkü sadece birkaç dakika önce ne yapacağımı şaşırmış, yıkılma eşiğindeydim. Hızlı gerçekleşen olaylardan sonra ve Una'nın beni defalarca kez kendime getirmeye çalışması bir şekilde zamanı daha da hızlandırıyor gibiydi.

Yatakhanelerdeki kırık beyaz halıda ayaklarımızın sesi boğuluyor, loş alanda karamsarlığım daha da artıyordu. Odama geçtik ve yemeklerimizi yiyip, sohbetlerimizi edip bir süre dans ettik. Zaman kolayca geçmiş ve ben kendimi yatağa attığım sırada iki kız tepemde dikilmeye başladı. Vücutları tavandan parlayan lambayı kapatıyordu ve dışarısı çoktan kararmış, üs sessizleşmiş ve gece lambalarının küçük ışıklarıyla aydınlatılmıştı. Buradan dışarıyı göremesem de yanı başımda dikilen kızlara, yüzlerinde eğlenceden arta kalan bir ifade göremiyordum, sorar gibi baktım. Kardeşim uzaklaşıp kendi yatağına oturdu. Una derin bir iç çekişten sonra kapıya yaklaşıp yarım bir şekilde bana döndü. "Bir şey olursa..." deyip kısaca omuz silkti. "Ben her zaman seninleyim. Unutma."

Doğruldum. Ben daha ağzımda birikenleri atamadan odadan çıktı ve kapıyı kapattı. İyi geceler dilemişti lakin ağzım açık öylece kalakaldım. Ani gidişi bir beni şaşırtmıştı. Ya da artık benim için zaman kolay geçiyordu ve düşünebileceğim, istemediğim zamanlara daha kolay geliyordum. Bezmiş bir şekilde kambur hale gelip kardeşime baktım. Bu durumdan memnun değildim çünkü aklıma yeniden çullanan görüş, beynimin duvarlarını kazıyordu ve feci baş ağrısı yapıyordu. Üstümdeki yorgunluğumu yansıtmamaya çalışıyordum ve öylece kardeşime bakıyordum. Gözlerinde endişe kırıntılarıyla yatağında yatmış, yan dönmüş ve kanadını bir battaniye gibi üzerine örtmüştü. Eli başının altındaydı. Gülümsemeye çalıştım ama nasıl bir ifade oluştuysa yüzünü buruşturup oturur pozisyona geçti. Ayağa kalkıp yanıma geldi ve elini bacağıma koyup sıvazladı. "Ne gördün?"

Sanki kendisini zorlasa da söylemeden edemeyeceği soru ağzından kelimelerle yuvarlanınca yüzünü buruşturdu. Omuz silktim ve başımı iki yana sallayıp ayağa kalktım. Gerinirken biraz daha serin hava isteğiyle kapıyı açtım. "Belki, gelince anlatırım. Sen dinlen." dedim ve aynı Una gibi o daha konuşamadan ben kapıyı çektim. Sanırım bu durum artık moda olmuştu; Tek kelime etmeden odadan çekip gitmek. Ancak şuan o sorusunu ne yanıtlamaya ne de kardeşimin yüzüne bakmaya hazır değildim. Daha ben ne olduğunu anlayamadan nasıl kelimeleri bulup dökecektim? Gördüklerim bir gelecek miydi, yoksa Cennet'in sen bir şey yapmazsan böyle olur, deme şekli miydi? Böyle düşündüğümde sebepsizce kendime soruyordum; Daha ne yapabilirim? Antrenmanlar devam ediyordu, ki bugünkü antrenman iyi ve yerindeydi. Elfler yataktan yeni kalkmış olsa da...

O zaman aksayan, kötü giden neydi? Daha ne konuda yetersiz olabilirdik? Yetersiz değilsek, neden görüş gelmişti? Bazı şeyler o kadar zordu ki, anlayamadığını özellikle kardeşine onu üzecek kelimeleri bulmadan çıkarmaya çalışmak... Sanki iyi olacağını beklemek gibi...

Gözlerimi kapadım ve görüşü düşündüm. Uzun beyaz karo döşemeli koridorda ilerliyordum ve kollarım birbirine dolanmış şekildeydi. Ayakkabımdan ses çıkmıyordu, aslında üs o kadar sessizdi ki iç sesimi dışarıdan duyabilirdim.

Görüşü kapalı göz kapaklarımın altına serdim ve inceledim. O masada saçma nedenlerle oturuyor olacak isem, birinin bana hâkim olması gerekiyordu. Çünkü belli ki ben bir işi başaramayacaktım. Yenilecektim.

Ah! Gytha. Onu bırakamam.

İstemsizce bahçenin yolunu tuttum ve söylene söylene ilerliyordum. Kollarım birbirilerine bağlı, başım öne eğik karo taşın içine ayağımı sığdırmaya çalışarak ilerliyordum. Görüşü düşünmem, bir sonuca ulaşmam lazımdı. Bunu yaptığımda kalbim gereksiz bir sızıyla doluyordu. Gördüklerim beni kötünün yerine koyuyordu. Kendimi sorgulamama neden oluyordu. Acaba bu yaptığım, gerçekten de Cennet'e ihanet miydi? O zaman neden güçler ve görüşler gelmişti? Yol yakınken dön, demeye çalışıyorlardı sanki. Bu düşünceme karşı sadece güldüm.

Durdum ve başımı geriye atıp burun kemerimi sıktım. Derin bir nefesle gözümü açtım, ileriye baktım. Çıkış kapısından sonra bahçe ve o tek ağaç orada öylece duruyordu. Altında üç kişi vardı ve bir kişinin bana dönük başına diğer ikisi katıldı. Birilerini ayakta görmek beni şaşırtmamıştı. Saat çok geç değildi ama elfler çok çabuk içeri kapanıyordu. Çoğu odalarına, bir kısmı da tahminimce salona geçiyordu. Normal aktiviteler...

Dışarı çıktım ancak onların yanına değil çatıya uçtum. Kanatlarımı kapadığımda rüzgârın yönüne dönüp saçımın uçmasına izin verdim. Hoş, uzun olmayan saç uçuşmaktan çok işkence çekercesine çırpındığından tuhaf bir hisse neden oluyordu. Gri saçlarım göğsüme kadardı ve düzdü.

Serinlikle harmanlandığımda gözlerimi yukarı kaldırdım ve geceyi hâkimiyeti altına almış yıldızlara baktım. Kilometrelerce uzakta o küçük yıldızları seyretmeye başladım. Kafamı kurcalayan şeylerden kurtulmak adına yıldızları birleştirerek bir şekil çizdim. Sonra da kendimi soğuk zemine attım. Kollarım iki yana açık ve tamamen boş bir şekilde yattım.

---

Eğer bu yazıyı Wattpad harici bir yerde okuyorsan kötü amaçlı yazılım saldırısı riskinde olabilirsin. Eğer hikayeyi orijinal halinde ve güvenli bir şekilde okumak istiyorsan Wattpad'de @varai_ isimli profilden ücretsiz okuyabilirsin. Teşekkür ederim.

---

Bölüme 10 üzerinden puan verebilseniz, kaç verirdiniz?

Yorumlarda buluşalım :)

İnstagram; ki.vara / faithhofficial

°Vara

Continue Reading

You'll Also Like

7.1M 638K 72
Elzem Akay'ın sıradan ama güzel bir hayatı vardı. En iyi okullarda okumuş, en güzel oyuncaklara ve kıyafetlere sahip olmuştu. En değerli mücevherler...
845K 9.8K 22
Eğer iki farklı hayat yaşıyorsanız hayat gerçekten zordu. Eğer o iki hayattan biri üst düzey bir bürokratın kızı, diğeri ise en çok aranan bir suç ör...
3.7M 307K 84
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyor...
35.2K 2.1K 30
Yıllardan 2038 di aylardan Nisan . Gezegen adı:Barlik Krallık 25 yıl önce kurulmuştu. Kralımızın kayıp kızı 18 yıldır aranıyordu. En sonunda Krallık...