Flowers Blooming in the Dark...

By cooljhope

39.7K 7K 1.3K

Ölüm Tanrısı Wei Wuxian, Bereket Tanrısı Lan Wangji ile tanıştığında beklediği son şey ayaklarının yerden kes... More

1- kim olduğunu biliyorum
2- saça konan lotus
3- yenidünyalar
4- Wei Ying'i bekliyordum
5- biriyle tanıştım
6- bu senindir
7- ben sadece doğruları söylerim
8- varsayımsal olarak
9- seni öpebilir miyim?
10- bin öpücük
11- fısıltıların tanrısı
12- ceza
13- Yiling
14- sözler tutulmalıdır
15- kehanet
16- görmek ister misin?
17- Xian-gege, Sebze-gege
18- A-Yuan öyle demek istemedi
19- kanıtla
20- hiç aşık oldun mu?
21- ikinci görev
22- bekle beni
23- sebze-gege nerede?
24- senin için
25- nezaket ismi
26- küçük bir Lan
27- güneş feneri
28- tavşan feneri
29- Gecesiz Şehir ve Jinlin Tai
30- böğürtlenler ve pembe cüppe
31- bizi ayıramayacaklar
32- boom!
33- bana güvenmene ihtiyacım var
34- Yiling Piri'nin planı
35- son aptallık girişimi
36- sevgi ve şefkat
37- en iyi şans sensin
38- solup gitmek
39- ruh bağı
40- onlara inanıyorum
42- beni geçmen gerekecek
43- sana güveniyorum
44- mum alevleri
45- buradayım, Lan Zhan
46- final

41- evlilik ve ruh bağı töreni

703 128 28
By cooljhope

Wei Wuxian, kuşatma yapmaya gelmekten düğün konuklarına dönmüş kişileri sarayına doğru yönlendirdi. Vücudu neredeyse enerji ile titreşiyordu. Olaylar düşündüğünden çok daha iyi gitmişti! Doğru, henüz kritik safhayı atlatmış değillerdi; Lan Qiren'in hâlâ ikna edilmesi gerekiyordu ve Wen Ruohan ile Jin Guangyao'nun planladığı kesinlikle başka bir şey vardı fakat tüm bunlara rağmen, Wei Wuxian bundan daha mutlu olamazdı. Evleniyordu!

...Oh, siktir. Evleniyordu.

Nişanlısının yanına yanaşan Wei Wuxian, Lan Wangji'nin kol yenlerini çekiştirdi.

"Lan Zhan, Lan Zhan," diye fısıldadı. "Ne yapacağız? Hazırlanmak için en azından bir günümüz daha olur diye düşünmüştüm!"

Henüz hazır olmadıklarını herkes söyleyebilirdi. Müritler, hizmetçiler ve hatta Mezar Tepeleri'ni ev olarak adlandıran Wen'ler bile sarayın etrafında koşuşturuyor, tören için dekorasyon ve masa ile sandalyeler gibi ev eşyalarını yerleştiriyorlardı. Nie Huaisang ve Wen Qing'in ortak çabaları sağ olsun -Wei Wuxian'ın gördüğü en korkunç ortaklık- ziyafet salonu şimdilik misafirleri ağırlayacak kadar görkemli görünüyordu fakat yine de, hâlâ yapacak çok şey vardı.

Lan Wangji sessizce "Hm," dediğinde Wei Wuxian bundan; eğer görülecek pek bir şey yoksa, bunun sebebinin ilk etapta buraya zorla giren konukların suçu olduğu anlamını çıkarmıştı.

Ölüm tanrısı bunun doğru olduğunu düşündü. Eğer konsey ona saldırmaya çalışmasaydı, bu aceleye getirilmiş tören yerine normal bir düğün yapabilirlerdi. Onlardan şimdi gidip daha sonra geri gelmelerini istemeyi düşündü fakat bu, ederinden daha çok soruna mal olurdu. Sonuçta herkes zaten buradaydı.

Lan Xichen görünüşe göre onları duymuştu çünkü, "Müritlerimizin sizinkilere yardımcı olmaktan çok mutlu olacağına eminim," dedi. "Öyle değil mi, amca?"

Lan Qiren olgunlaşmamış bir yenidünya yemiş gibi görünürken sıktığı dişlerinin arasından cevapladı. "Eğer bu saçmalığı durdurmanın bir yolu yoksa, en azından düğünün klanımıza layık olduğundan emin olacağız."

Bir avuç Bulut Kovuğu müridine bir bakış attığında hepsi aceleyle oradan ayrılmadan önce, selamlarını sunmuşlardı. Wei Wuxian hoşnut mu yoksa aşağılanmış mı hissetse emin değildi.

"Wei Ying, odalar nerede?" Madam Yu ortaya çıkarak Wei Wuxian'ı şaşırtmıştı. Tanrıça ölüm tanrısına şöyle bir bakıp, dilini şaklattı. "Eğer töreni bugün yapmayı planlıyorsan, seni derhal hazırlamaya başlamalıyız. İnanıyorum ki düğün elbisen zaten vardır?"

"Ah, e-evet" dedi Wei Wuxian. Duvağa ek olarak, Lan Wangji ona elbisenin geri kalanının tamamlanması için birkaç top kıpkırmızı ipek daha hediye etmişti ve Wei Wuxian itiraf etmese de, o kumaşları çok kısa bir zaman içinde Yiling'in en iyi terzisine götürmüştü. "Lan Zhan?"

Lan Wangji kafasını sallarken, "Benim de var," dedi. "Ama Bulut Kovuğu'ndalar."

Lan Xichen, "Onları getirmesi için birini göndereceğiz," dedi ve sonra Wei Wuxian'a döndü. "Eğer senin için de uygunsa?"

Wei Wuxian omuz silkti. "Benim diyarıma açtığınız o delik büyük ihtimal birkaç gün daha açık kalacaktır."

Lan Xichen'in yüz hatlarından bir çekingenlik gelip geçmişti. "Onları durduramadığım için özür dilerim."

"Sorun değil," dedi Wei Wuxian. "Eğer Shijie yapamadıysa, senin yapabileceğinden şüpheliyim. Alınmak yok."

Lan Xichen, "Alınmadım," deyip gülümsedi.

Konuklar ziyafet salonuna yerleşip kaynaşırlarken, Wei Wuxian ve Lan Wangji vedalaştı. Törene kadar birbirlerini bir daha göremeyeceklerdi. Dışarıya çıkmak için Madam Yu ve Jiang Yanli'yi takip ederken; Wei Wuxian, Jiang Cheng'in bakışlarıyla karşılaşmış ve ikisi de birbirlerine kafa sallamıştı. Jiang Cheng, Nie Huaisang ve Wen Qing burada kalıp bir şeyleri izleyeceklerdi. Eğer daha da spesifik olunacaksa, Wen Ning odada A-Yuan ile kalırken onlar da Wen Ruohan ve Jin Guangyao'yu gözetleyecekti.

Wei Wuxian onlara hayatı pahasına güvendiğinden, kendisine birazcık rahatlama izni verdi. Lanet olsun bugün onun düğün günüydü ve Wen Ruohan gibilerinin bugünü mahvetmesini izin vermeyecekti!

Madam Yu'nun bağırdığı emirler ve kurnaz bakışları altında Wei Wuxian, bir avuç hizmetçinin onu yıkaması ve giydirmesine izin verdi. Kat kat ipeklerle tamamen sarmalandıktan sonra arkasını döndüğünde ise, Jiang Yanli'nin yaşlı gözlerle kendisine baktığını gördü. Hatta Madam Yu bile normalden biraz daha az sert görünüyordu.

"Ah, A-Xian." Jiang Yanli gözyaşı dolu gülümsemesiyle ölüm tanrısının iki elini de tuttu. "Çok güzel görünüyorsun."

Wei Wuxian da ablasına gülümsedi, gözlerine sanki bir şeyler batıyordu. "Teşekkür ederim, Shijie. Böyle bir şeyde yanımda olduğun için çok mutluyum."

"Elbette." Jiang Yanli uzanıp, çocukluğunda yaptığı gibi Wei Wuxian'ın saçlarını okşadı. "Konseyin kendisi bile beni uzak tutamadı."

"Açıkça görünüyor ki, yapamamış," deyip güldü ölüm tanrısı.

Ardından ablasının saçını yapması, özenli bir şekilde burgular ve örgülerle süslemesi ve mücevherli birkaç aksesuarı koyu renkli buklelerine yerleştirmesi için önüne oturdu. Wei Wuxian genelde sade bir at kuyruğu kullandığından şu anda hissettiği ağırlık ona yabancıydı fakat yine de, güzel göründüğünü kabul etmek zorunda kalmıştı. Yansımasına bakarken; zaten olduğu gibi, ilahi bir varlığa benzediğini düşündü.

"Duvağın var mı, A-Xian?"

"Evet, getireyim."

Wei Wuxian, uzun zaman önce Lan Wangji'nin ondan tam olarak ne istediğini fark ettiği gün, bereket tanrısının ona verdiği duvağı bulmak için dolabına gitti. Aynı zamanda duvağa bakarken, düğün kıyafetinden önce giydiği cübbesine uzanarak Karanlık Kaplan Mührü'nü de almış ve düğün elbisesinin kol yenlerine koymuştu. Bunu yaparken aynı anda duvağı da aldı.

"İşte burada!"

"Oh, çok güzel." Jiang Yanli beğeniyle elini kumaşın üzerinde gezdirdi. "Lan-er-gongzi bunun için bir servet harcamış olmalı."

Wei Wuxian, "Böyle bir şeyi senden duymak çok şey ifade ediyor," diye alay etti. "Bahse varım tavuskuşu seni her gün pahalı hediye yağmuruna tutuyordur." Normalde böyle şeyleri oldukça yapış yapış bulurdu ancak shijie'si en iyinin en iyisini hak ediyordu.

Jiang Yanli, "Onu günde yalnızca bir hediyeye ikna etmeyi başardım," deyip kıkırdadı.

Sonra aile tanrıçası duvağı yerine sabitlemeye yardım etmişti. Kumaş, yüzüne kapatıldığında dışarıyı göremeyeceği kadar kalındı ancak bu, gözü kapalı bir şekilde ok atabilen biri için sorun değildi.

Yeraltı dünyasında güneş yoktu ancak Wei Wuxian, birkaç saatten biraz daha fazla zaman geçtiğini biliyordu. Wen Qing onlara her şeyin hazır olduğunu söylemek için kapıyı çaldı.

İhtiyacı olmamasına rağmen; Wei Wuxian, ablasının kendisini koridordan aşağı yönlendirirken elini tutmasından memnundu. Kalbi göğsünden fırlayacakmış gibi hissettiğinden, kendisini yavaşça nefes almaya zorladı.

Ziyafet salonunun ağır kapıları açıldı ve ahenksiz seslerin hepsi, anında susmuştu. İçeri girdiklerinde Jiang Yanli elini hafifçe sıkıp aile üyelerinin geri kalanına katılmaya gitmiş ve Wei Wuxian'ı koridordan aşağı, salonun önündeki mihraba doğru tek başına yürümesi için yalnız bırakmıştı.

Lan Wangji zaten onu bekliyordu. Wei Wuxian kırmızı cübbesinin altından fazla göremese de; tanıdık, güçlü, sıcak ve sağlam varlığı yüzünden şüphesiz söyleyebilirdi ki; oydu. Toplanan tüm tanrı ve tanrıçaların önünde Wei Wuxian ve Lan Wangji diz çökerek göklere ve yere, atalarına ve kendilerine törensel selamlarını sunmuşlardı.

Bir görevli, çay setini getirdi. Wei Wuxian Lan Qiren ve Lan Xichen'e çay doldururken, Lan Qiren'in yüzünü görebilmeyi dilemişti. Jiang Fengmian ve Madam Yu ise, Lan Wangji'den gelen fincanları nezaketle kabul etti.

Selamlama ve çay töreninden sonra, asıl düğün teknik olarak tamamlanmıştı. Evlenmişlerdi. Wei Wuxian yeni kocasıyla yüzleşmek üzere olduğundan kalbi boğazında atıyordu ancak Lan Wangji yüzünü ortaya çıkarmak için duvağı kaldırıp fazlalığı ölüm tanrısının saçlarının üzerine katlarken, sakin kalmak için iradesini kullandı.

Lan Wangji'nin altın gözlerine bakan Wei Wuxian, kendi aşkının ona da yansıdığını görebiliyordu. Elinde olmadan kocaman bir şekilde sırıttığında, Lan Wangji'nin yumuşak, güzel ve içinde Wei Wuxian'ın idrak edemeyeceği kadar çok bağlılık barındıran gülümsemesiyle ödüllendirildi.

"Lan Zhan," dedi nefes nefese.

Nazik bir el Wei Wuxian'ın yanağını kavramış ve başparmağı, kirpiklerinden düşmek üzere olan gözyaşını silmişti.

Lan Wangji aynı yumuşaklıkla, "Wei Ying," dedi.

Sonra başka hiçbir şey söylemeden öne eğilmiş ve dudaklarını birbirine bastırmıştı. Bu geleneğin bir parçası değildi ancak Wei Wuxian şikayet edecek değildi. Tüm gözlerin hâlâ onların üzerinde olduğunun farkındalığıyla öpücük iffetini korumuştu fakat yine de tatlı, hassas ve Wei Wuxian'ın istediği her şeydi.

Nazik bir öksürük, en sonunda onları birbirinden ayırdı. Doğru, daha bitmemişti. Evlilik töreni bitmiş olsa bile, hâlâ yapmaları gereken bir ruh bağı vardı.

Wei Wuxian ve Lan Wangji mihrabın önünde diz çöküp izleyicilerine yüzlerini dönerlerken, aileleri kalabalığın ön tarafında oturmak için yanlarından ayrılmıştı. Bir hizmetçi ölüm tanrısına saçından bir tutam kesmesi için hançer uzattı ve Wei Wuxian bunu yaptıktan sonra hançeri Lan Wangji'ye verdi. Bereket tanrısı da aynısını yaptığında saçlarının tellerini birbirine bağlamışlar ve onu da büyüyle uğuldayan küçük, ipek bir keseye koymuşlardı.

Ardından Lan Wangji; Wei Wuxian'ın, bereket tanrısının törenden hemen önce kendisinin yetiştirdiğini bildiği o narı aldı ve bıçakla temiz bir şekilde meyveyi ikiye böldü.

Her iki damat da narın içinden altışar tohum yedi ve sonra ikisi de kendi enstrümanlarını çağırdılar. Ruh bağı törenini gerçekleştirmenin birden fazla yolu olsa da, araç olarak müzikte karar kılmak en kolayıydı.

Quqin'in narin tellerini çekmek ziyafet salonunu tanıdık notalarla doldurmuştu. Lan Wangji, Wei Wuxian için yazdığı bu şarkıyı kur ilişkilerinin yarısında bitirmişti ve ölüm tanrısı için, Chengqing'i dudaklarına götürüp melodiyi bir düete çevirmek bir alışkanlıktı.

Seyirciler, ipek kese üzerine işlenmiş sembollerin parıldamaya başlamasını büyülenmiş bir şekilde izlediler. Bu parıltı havada süzülmek için ikisinin arasında yükseldi ve Wei Wuxian ile Lan Wangji'nin göğsünden iğne deliği minikliğinde ışıklar fışkırmış, gitgide daha da parlak bir hal alarak en sonunda ikisini de yutmuştu.

Wei Wuxian flütünü çalmaya devam ederken, özünün gitgide daha fazla bir sıcaklıkla yanmaya başladığını hissetti. Tam bu sıcaklıktan bunalmış hissetmeye başlamıştı ki, yatıştırıcı bir serinlik hücum ederek içine doğru akmış ve ruhunu sarmıştı. Wei Wuxian bir şekilde, içgüdüsel olarak bunun Lan Wangji olduğunu biliyordu.

Ruhları dans ediyor, iç içe geçiyor ve bir oluyordu. Sonsuzluk gibi gelen bir sürenin ardından Lan Wangji'nin ruhu, Wei Wuxian'ınkinden sıyrılarak kayıp gitmişti ancak ruhundan bir parçanın güvenle ölüm tanrısının kalbinin derinliklerine saklandığını hissedebildiği için, keder duygusundan eser yoktu. Final notalarını da çaldıktan sonra Wei Wuxian gözlerini açtı ve Lan Wangji'nin zaten ona baktığını gördü. Altın gözleri Wei Wuxian'ın şimdiye kadar gördüğü en açık ve ham halindeydi. Kendi ifadesinin de Lan Wangji'ninkiyle aynı olduğunu umuyordu.

Yavaşça kendine gelen Wei Wuxian, kulaklarındaki gümbürtünün kendi iç çalkantısından değil, seyircilerin gürültülü alkışlarından olduğunu fark etti. Gözlerini kırpıştırıp kafasını çevirdi. Jiang Yanli yüzünden akan gözyaşlarıyla alkışlıyordu. Nie Huaisang kocaman bir şekilde sırıtırken, yelpazesi hiçbir yerde görünmüyordu. Wen Ning, Wen Qing ve Wen'lerin geri kalan müritleri de tezahürat ederkerken; A-Yuan ortalarında, mutlu ve güvendeydi. Hatta Jiang Cheng bile ağladığı gerçeğini saklamaya çalışıyormuş gibi görünüyordu.

Minderler ve alçak masalar tutan bir hizmetçi ordusu belirmişti. Konuklar şölen için kendilerini yeniden düzenlerken, Wei Wuxian ve Lan Wangji'nin ziyafet salonunun başına oturabilmeleri için daha uzun ve daha geniş bir masa getirilmiş ve oda kısa süre içinde heyecanlı sohbetler ve cümbüşle dolmuştu.

Bu eğlenceye katılmayan tek kişi, masasında acı bir ifadeyle sessizlik içinde yemeğini yiyen Lan Qiren'di. Wei Wuxian yaşlı adamın ne düşündüğünü pek umursamıyordu ama kocası (kocası!!) saklamaya çalışsa da, bunun Lan Wangji'nin canını sıktığını görebiliyordu. Eh, bu kesinlikle kabul edilemezdi.

Wei Wuxian eliyle işaret edip, "A-Yuan, buraya gel," dedi.

A-Yuan mutlu bir şekilde koşarak cup diye o ve Lan Wangji'nin arasına girdi. Baş masada yalnızca damatların oturması gerekiyordu, bu yüzden A-Yuan, Wen Qing ve Wen Ning ile yemek yemişti çünkü onlar ve Jiang Cheng tüm gün boyunca sırayla çocuğu korumuşlardı ve bu, Wei Wuxian'ın saatler sonra oğluyla konuşabilmek için ilk şansıydı.

Wei Wuxian, "Düğünde eğleniyor musun?" diye sordu.

"Evet!" A-Yuan kafasını salladı. "Burada bir sürü kişi var! Ve bir sürü de yemek!"

Wei Wuxian kıkırdarken A-Yuan'ın başını okşadı. Çocuğun diğer tarafındaki Lan Wangji ise, küçük bir kaseyi pilav ve iştah açıcı etle doldururak A-Yuan'ın önüne koydu.

"Gerçekten güzel görünüyorsun babiş," diye ekledi A-Yuan. "Babam da öyle!"

Wei Wuxian, yakındaki Lan Qiren'in boğulduğunu duyduğunda sırıtışı genişledi. "Oyy, teşekkür ederim A-Yuan. Sen de çok hoş görünüyorsun"

Birisi -muhtemelen Wen Qing- A-Yuan'a kutsal bir düğüne katılacağı için güzel bir cübbe giydirmişti ve başka birisi de -asla kabul etmeyecek olmasına rağmen muhtemelen Jiang Cheng- A-Yuan'ın saçını topuz yaparak iki ince örgüyü bu topuzun içine yerleştirmişti. Sevimli görünüyordu.

Çocuk yemeğini hart hurt yerken Wei Wuxian, Lan Xichen ve Lan Qiren'in birbirlerine hiddetli bir şekilde fısıldadıkları Lan klanının masasına doğru baktı.

Ölüm tanrısı, "A-Yuan," dedi rahatça. "Neden gidip Xichen amcana merhaba demiyorsun? Bahse girerim seni gördüğüne mutlu olacaktır."

"Tamam!"

A-Yuan oturduğu yerden kalkmak için yükselmeye başlamıştı ki Lan Wangji, "Önce kaseni bitir," dedi.

Çocuk itaatkar bir şekilde yeniden diz çöküp, pirincinden kalan son birkaç lokmayı da yedi. Onaylayan bir baş işareti kazandığında ise, onu masasında kolları açık bir şekilde karşılayan Lan Xichen'i selamlamak için aceleyle oraya gitti. Yemek yemeye devam ederken, Wei Wuxian gözünün ucuyla A-Yuan'ın hünerini gösterişini izledi ve çok geçmeden Lan Qiren'in isteksizlik içindeki kaş çatması kaybolmaya başlamıştı.

Hah. Üçkağıtçı olabilecek tek kişi Nie Huaisang değildi.

Wei Wuxian; kocasının, oğullarının Lan Qiren'in buruşmuş, yaşlı kalbini erittiğini fark edip etmediğini görmek için Lan Wangji'ye baktı ve gözleri sıcacık, altın gözlerle buluştu. Lan Wangji elini sessizce Wei Wuxian'ın elini tutmak için kaydırıp, birazcık sıktı.

Bakışları, teşekkür ederim der gibiydi.

Sırıtarak, Wei Wuxian da onun elini sıktı.

Yaklaşık bir saat sonra, A-Yuan kendisini Lan klanına tamamen sevdirmişti. Wei Wuxian, eğer kendisi ve Lan Wangji çocuğu yakında evlat edinmezlerse, Lan Qiren'in bunu kendisinin yapacağından emindi. Ancak, tanrı olsun ya da olmasın, A-Yuan hâlâ bir çocuktu ve uyku vaktine bağlı kalmak durumundaydı. Bu yüzden herkese iyi geceler dileyerek Wen Ning'in uzattığı elini tutmuş ve bu sayede yaşça büyük tanrı, çocuğa ziyafet salonunun dışına kadar eşlik etmişti.

Wei Wuxian ikisi de gözden kaybolana kadar el salladı. İkiliyi takip eden Jin Guangyao'nun gözleri dikkatinden kaçmamıştı. Bakışlarını kurnaz bir şekilde kalabalıkta dolaştıran Wei Wuxian, Nie Huaisang'ı buldu ve ikisi birbirine kafa salladı. Başka bir misafir grubu tebriklerini sunmak için geldiğinde ise Wei Wuxian gülümseyerek onlara doğru döndü.

Eğer her şey plana uygun olarak giderse, A-Yuan'ın güvenliği için daha fazla korkmalarına gerek olmayacaktı.

Continue Reading

You'll Also Like

126K 11K 19
Baekhyun ailesi tarafından cinsel yönelimi yüzünden bayıltılarak "homoseksüellik tedavisi" amaçlı sadece siyah ve beyazdan ibaret 'hastaneye' yolland...
1.7K 184 18
Park Chanyeol, halkının hayatını ve refahını korumak zorunda olan düşünceli bir prensti. Byun Baekhyun ise, insanların kanıyla beslenen ve hatta k...
306 59 11
☆ İki arkadaş olan Jungkook ve Hoseok, proje ödevi için kütüphaneye gittiğinde raflardan birinde "Peri Masalı" adında bir kitap bulur ama bu kitabın...
60.5K 5.4K 30
[Omegaverse] Omega;Sehun Omega;Jongin/Kai