BERCESTE

By itsmegokcen

5.7M 189K 98.3K

Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam... More

1. Benim 🦋
2. Konferans 🦋
3. Sınırlar 🦋
!
4. Telefon 🦋
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13. Koza 🦋
14. Yara 🦋
15. Hedef 🦋
16. İhlal 🦋
17. Sarhoş 🦋
1 YIL ÖNCE 🦋
18. Kor 🦋
19.
20. Siyah Güller 🦋
21. Vurgun 🦋
22. Sensiz Olmaz 🦋
23. Uyum 🦋
24. Divane 🦋
25. Devran Değişiyor 🦋
26. Bağ 🦋
27. En Solum 🦋
28. Pençe 🦋
29. Vaveyla 🦋
30. Ayarlar Kaçtı 🦋
31. PART 1
31. PART 2
32. HİSSETMEK
33. SANCI
34. HIRÇIN
35. BİZİ KORUYACAĞIZ
36. TEKLİF
37. ZEHİR
38. KASIMPATI
39. ATEŞLE BARUT
40. ESKİ DEFTERLER
42. SOLUK
43. YIKIM BAŞLIYOR
44. SINIR
45. KARADENİZ
46. KARADENİZ
47. BIÇAK SIRTI
48. ROTA
49. HURMALAR
50. SADECE SEN
51. BEKARLIĞA VEDA
52. KIRGIN
53. ŞAFAK SÖKMEDEN
54. HAZAN VAKTİ
55. BOŞLUK
56. HİÇ KAPANMAYACAK BİR YARA
57. DİLHUN
58. SON YAKARIŞ
59. YENİ AY
60. OYNAYALIM BAKALIM
61. 217 GÜN SONRA
62. ÇIKMAZ SOKAK
63. NOTER
64. ZAMANSIZ PART 1
64. ZAMANSIZ PART 2
65. SERÇE KUŞU
66. SİLAHLAR ÇEKİLİYOR
67. TETİK
68. GİRDAP
69. KALBİM ÇUKURDA
70. KATARDA İŞ BAŞKA
71. SESLİ MESAJ
72. SIR KAPISINDA
73. GERÇEKLERİN PENÇESİNDE
74. SON NEFESTE
75. NAMÜBERHAL
76. HAİN
77. AİLE
78. ÖLÜ NEFES
79. DİPTEKİ IŞIK
80. DURUMLAR KARIŞIK
81. PERESTİŞ
82. ÇELİŞKİ
83. KOPARILAN HAYATTAN BİR GECE
84. GÜRÜLTÜ
85. OPİA
86. MAMAFİH
87. ARKADAŞIM EŞEK
88. İKİNCİ ŞANS
89. YEK AHENK
90. BERCESTEM
91. TAKIM OYUNU
92. İKİNCİ EVRE
93. ÇOCUKLUĞUM SENDE
BAYRAM ÖZEL BÖLÜM

41. TENİ TENİME

108K 2.1K 2.2K
By itsmegokcen

Hoşgeldin ♡

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum..

Ve bölüm biraz ! +18

Size Karan HAZNEDAROĞLU işin içine girdiğinde her şeyin değiştiğini söylemiş miydim ?

Çünkü şuan Karan'ın adamlarıyla, Karan'ın uçağıyla, Karan'ın ayarladığı otele gidiyordum.

"Bana neden surat yapıyorsun hem bak sonuçta yine istediğin şey oldu Milanoya gidiyoruz sadece babanın uçağı yerine Karan'ın uçağı..." dedi gözleri kabine doğru arkada oturan adamları gördüğünde "bide birazcık kalabalığız hepsi bu." dedi Elif gülerek.

Sinirle kollarımı çözüp ofladım. "Sana surat yapmıyorum neden sana surat yapayım. Ben sadece Karan'a sinirlendim. Deli etti beni. Ya sende gördün omzuna atıp zorla uçağa bindirdi beni." dediğimde Elif karnını tutarak kahkaha atmaya başladı. "Evet ve ben sizin öyle fotoğrafınızı çektim bunu ileride çocuklarınıza göstermeyi planlıyorum." dedi.

"Çocuk falan yapılmaz ondan." dediğimde Elif sen onu benim külahıma anlat bakışı attı.

Bizimle gelen adamları sadece sima olarak tanıyordum. Yaman ya da Uygar gibi muhabbetim yoktu. Sadece Tahsini biliyordum ve o da bana en yakın olan isimdi.

Elifle alışveriş yapacağımız noktaları belirlemeye koyulmuştuk. Hangi parçaları alacağımızıda kararlaştırıyorduk.
Saatler böylelikle geçerken yanıma gelen çalışan iniş yapacağımızı bu yüzden oturup kemerimizi takmamızı söylemişti.

Güzel bir inişin ardından uçağın merdivenleri indi. Korumalar valizlerimizi alıp inerken güneş gözlüğümü takarak bende merdivenlere yöneldim. Tahsin hemen arkamda biterken boğazını temizleyerek dikkatimi çekmeye çalıştı. Durup ona döndüğümde "yenge aşağıda bizi karşılayan birkaç adam olacak bu adamlar abimin arkadaşının adamları. Hatta arkadaşı direk bizzat seninle ilgilenecek. Adamın adı Marcus bize otele kadar da eşlik edecekler. Burada kaldığın süre boyuncada seninle yakından ilgilenecek." dedi.

Bıkkınlıkla bir nefes verdim. Tahsinde bunu fark ederek "yenge bu gerekli." dedi. İsteksizce başımı salladığımda uçaktan çıkmak için ilk adımımı attım. Ve öylece kaldım.
Tahsine dönmeden başımı hafifçe eğip "Birkaç adam öyle mi Tahsin ?" dedim.

"Karan HAZNEDAROĞLU'nun nişanlısı Hale SEÇKİN Milanoya geliyor. Güvenliğin için bu gerekli yenge unutma abim sadece Türkiyede tanınmış bir adam değil. Burada da dostu düşmanı var. O yüzden seni önce bize sonra dostuna emanet etti. Ayrıca abim olmasada sadece Hale SEÇKİN Milanoda başlığı oldukça sükse yapar." dedi benimde gönlümü hoş tutmaya çalışarak.

Dönüp yüzüne baktığımda ister istemez gülümsemiştim. O da her zaman ki gibi başını eğerek gülümsemesini sakladı.

Merdivenlerden indiğimde adının Marcus olduğunu tahmin ettiğim takım elbiseli ama epey farklı tarzda, boynuna geçirdiği irili ufaklı boncuklara sahip kolyeleri ve takım elbisesine uyumlu mavi camlı gözlüğüyle Karan'ın vücut hatlarına sahip -onun kadar olamaz ama- bir adam hoş bir gülümsemeyle bana doğru yaklaştı.

Gözlüğünü çıkartıp elini bana doğru uzattığında bende bekletmeden elimi uzattım. Parmaklarımın ucundan tutup elime ufak bir buse kondurdu. "Ciao Bella signora."

*Merhaba güzel bayan.

"Ciao, penso che il tuo nome sia Marcus."

*Merhaba isminiz Marcus sanırım.

Sohbetimiz İtalyanca devam edecek sanırken o Türkçe konuştu birden.
"Bu yaptığım aramızda kalsın Karan görürse benimle özel olarak ilgilenir." dedi elimi öpmesinden bahsederek. Bu söylediği beni güldürmüştü. "Evet Karan'ın ne yapacağı belli olmuyor." dedim.

Gözüm aynı tip arka arka sıralanmış siyah jeeplere kaydı. Yol boyunca bu şekilde eşlik edeceklerdi sanırım.
"Sizi kendi otelimde ağırlamak istedim. Bir buçuk sene önce hizmet vermeye başladık. Beğeneceği düşünüyorum ama fikirlerin benim için önemli bakalım ne diyeceksin." dedi Marcus. Yan yana yürümeye başladığımızda Elifi de yanıma çekmiştim. Yine siyah vip büyük bir aracın sürgülü kapısı kaydı ve binmemiz için beklemeye başladı.

"Eminim beğeneceğim kendi tarzınıda otele yansıttıysan olmuş demektir." dedim üzerinde ki kıyafetleri işaret ederek. Bu sefer o erkeksi gür bir kahkaha bıraktı. "Grazie bella donna."

*Teşekkür ederim güzel kadın.

Araca geçtiğimizde sırayla Elif, ben, Tahsin oturduk. Karşımızda ise Marcus ve bir adamı. Aracı kullanan da Marcusun adamıydı onun yanında oturansa yine bizden biriydi. Ben nereye düştüğümü sorgularken Elif bu durumdan epey keyif alıyor gibi görünüyordu.

Marcus Elife dönerek "bağışlayın sizi atladım tanışamadık." dedi. Elif de ona dönerek "sorun değil.. Karan'ın arkadaşlarının bu hareketlerine alıştım." dedi. Son cümlesini ağzının içinden söylemişti ama hepimiz duymuştuk.

"Bu terbiyesizliği başka kim yaptı ?" dedi Marcus kaşları havalanmıştı ama yüzünde bir gülümsemede bakiydi ve duyacağı ismi merakla bekliyordu.

"Terbiyesizlik demeyelim canım o kadar mühim değil." dedi Elif ama Marcus hala bir isim bekliyordu.
Elifin konuşmayacağını anladığımda ben "Arda." dedim. Marcus bu sefer bana döndüğünde "Ardayla Elif arasında biraz tatsız mevzular döndü de." dediğimde Marcus sanırım aralarında bir şeyler olduğunu ama bunun artık devam etmediğini anlamıştı.

"Arda her zaman biraz akılsızdı. Ama bu kadar akılsız olduğunu bilmezdim." dedi Marcus Elife bakarak.

Tam random atarak gülünecek bir ortam var şuan da ama gülemiyorum.

Elif de şaşırmıştı Tahsinde.

Marcus hiç bir şey olmamış gibi bana dönerek konuşmaya başladı. "Burada kaldığın sürece sana ben eşlik edeceğim. Her ne olursa olsun beni arayabilirsin istediğin saatte. Adamlarım ve sizinle gelenler..." dedi Tahsine bakarak. "Beraber duracaklar. Dışarıya çıktığında da otelde kaldığında da sana eşlik edecekler." dedi.

"Teşekkür ederim Marcus bu konuyla ilgili tek bir isteğim var." dediğimde hemen "elbette sen ne istersen dinliyorum." dedi.
"Adamların çok yakınımda durmalarını istemiyorum yani başımda da dikilmesinler Tahsin sürekli tam yanımda olacak zaten." dediğimde başını salladı Tahsin.
Tahsinin uzağımda durmasını söylesemde kabul etmeyeceği için en azından diğerleri göstere göstere peşimden gelmesinlerdi.

"Tamam Hale sen nasıl istersen ama çokta uzağında kalamazlar. Bizi anlayacağını umuyorum." dediğinde kabul ettim.

🦋

Otele geçtiğimizde Elife ve bana iki ayrı oda hazırlanmıştı. Otel Türkiyede ki otellere nazaran çok daha büyüktü öyle ki hatta bir ev havası dahi veriyordu.
Kapıyı açtığım anda tam karşıda büyük geniş bir yatak vardı. Sol tarafında bir kapı bu balkon kapısıydı ve mükemmel manzarayı gözler önüne seriyordu. Yatağın karşısı, kapının yanında televizyon vardı. Tavan ayna kaplamalıydı. Odanın ve yatağın sağ tarafında ise kısa bir koridor devamında da giysi odası küçük bir oturma alanı ve banyo vardı.

Yeni eşyalar oldukça lüks duruyor. Görüntüye ayrı bir şıklık katıyorlardı. Valizlerim benden önce gelip odama bırakılmıştı bile. Çantamdan telefonumu çıkartıp gelen binlerce bildirimi es geçip ona baktım. Ama yine ne bir arama ne mesaj vardı. Telefonu yatağa fırlatıp "aramazsan arama sanki ben bilmiyorum Tahsinden dakika başı haber aldığını." dedim. "Benden aramamı bekliyorsanda çok beklersin." dedim.

Kapım tıklatıldığında beklemeden hemen açtım. Elif kapıya yaslanmış "Evet Tahsini Karanla konuşurken duydum seni merak ediyor yani merak etme." dedi. Beni duymuştu ama bunu önemsemeyerek "yaa gerçekten mi ?" dedim heyecanla.

Sonra yüzümde ki abartılı sırıtışı silip daha ciddi durdum. "Burda da rahat yok desene. Neyse ki beni rahatsız etmiyor. Tahsine yazık." dedim ilerleyip yatağın üzerine oturdum o da içeriye girip kapıyı kapattı.

"Namık Kemal de öyle diyor." dedi kollarını birbirine dolayıp. "Ne diyor ?" dedim kaşlarımı çatarak sonra söylediği şeyi fark edip homurdandım.

"Madem buraya sen biraz nefes al kafanı dinle diye geldik Karan'ı düşünüp durma." dedi. Demesi kolaydı tabi. "Bu yüzden de sürekli bir şeylerle meşgul olman lazım. Bu sebeple hadi..." dedim kolumdan tutarak "önce işe yemek yemekle başlayalım çünkü ben epey acıktım." dedi.

🦋

Akşam yemeğimizi otelde yemiştik ve bize Marcus da eşlik etmişti. Yemekden sonra biraz şehri turlayıp bir şeyler içmeye karar vermiştik. Marcus bize eşlik edemeyeceğini ama adamlarının benimle olacağını söylerek yanımızdan ayrılmıştı.

"Fena değil ha ?" dedim masadan çantamı alırken. "Ne fena değil ?" dedi Elif anlamayarak. "Marcus diyorum." dedim imalı bir gülüşle.
Aynı gülüş Elifinde yüzünde oluştuğunda "hadi Hale hadi." dedi kolumdan çekiştirerek.

Otelin lobisinden geçip kapıdan çıktığımızda Tahsin hemen yanımda belirdi. Elimi kaldırarak "Tahsin kendim kullanmak istiyorum siz en azından ayrı bir araçla gelseniz ?" dedim.
Tahsin başını sallayarak kabul ettiğinde şaşırmadım desen yalan olur. Ben başta bana zorluk çıkartır sanıyordum.

"Abimin bir hediyesi var yenge." dedi. Hediye mi ? Anlamayarak yüzüne baktığımda bir adım kenara çekildi.

"Kendin kullanmak isteyeceğini düşündü ve sana bunu aldı." dedi.

Bu.. ben bu arabaya geçtiğimiz günlerde bakıyordum. Ama o nerden biliyordu ki ?
Yüzümde arabanın mükemmel görüntüsünden dolayı oluşan ifademe engel olamadım. Eriyip asfalta akmam an meselesiydi.

Kocaman gözlerle Tahsine döndüğümde anahtarı bana doğru uzattı ve anında kaptım. Arabaya doğru ilerlerken Tahsin "hemen arkanızda olacağız yenge." gibi bir şeyler söyledi. Yakalarsan olursun tabi diyemedim. Arabayı incelemekle meşguldüm.

İçine binip kapı kolunu yavaşca aşağıya çektim ve müthiş bir sesle tık diye kapandı. Elif de benim kadar hayran bakışlarıyla arabanın içini incelerken buram buram yeni deri kokusu yükseliyordu koltuklardan. Tavanda ise yıldız gibi görünen küçük nokta kadar onlarca ışık vardı.

Çığlık atmamak için kendimi zor tutuyorum en son bana at aldığında böyle sevinmiştim. Bu arabada çok istediğim bir şeydi. Buraya gelmeden birkaç gün önce bakıyordum ve bam şuan elimde.

"Acaba Karanla seninle daha kolay barışabilmesinin yolunu söylesem banada böyle bir güzellik yapar mı ?" dedi Elif gülerek. Hemen ardından "hadi çalıştır şunu." dedi.
Sırf arabayı çalıştırırken ki motordan çıkan ses için 12 tane mühendisin çalıştığını duymuştum.

Anahtarı çevirdiğim an motordan gelen sesi gözlerimi kapatıp dinlemiştim ve az önce atmadığım çığlığı şimdi atmıştım.

Gece geç saatlere kadar şehri turlamış ertesi gün sabah gelmemiz gereken yerleri aklımıza not etmiştik. En son bir yerde durup biraz alkol aldıktan sonra geri otele dönmüştük. Marcus otel görevlilerine arabamı diğer arabalarda ayrı bir yere çekmeleri konusunda talimat vermiş. Otele gelip araçtan indiğim an bir adam yanımıza gelip arabamı kendisi park etmişti.

Şimdi ise odada telefonum elimde fotoğraf paylaşmak üzereydim. Elif bilmem kaçıncı kez "Hale emin misin ?" dedi. "Elif ! eminim diyorum bir rahat olsana sen ya." dedim.

Hesabıma tıklayıp fotoğrafı paylaştım bir kaç saniye sonra fotoğraf yüklenip ana sayfaya düşmüştü bile.

@haleseckiin: Milan nights 🥂

412.789 beğeni 2048 yorum

Fotoğrafın altına gelen beğeni ve yorumlara kısaca göz gezdirdikten telefonu bir kenara bıratım.

🦋

"Lan bu ne !?" Karan elinde ki telefonu kırarcasına sıkarken sevgilisinin fotoğrafına defalarca baktı.

"Abicim bir sakin ol. Sabahtan beri sana sakin ol demekten dilimde tüy bitti olur olmadık şeylere sinirleniyorsun." dedi Arda bıkkınlıkla. O da Halenin fotoğrafını görmüştü.

"Bu olur olmadık bir şey mi lan sence. Kaldıracak bu fotoğrafı." dedi Karan.

"Karan sakın bir de böyle bir sebepten gerilmeyin zaten aranız kötü. Tahsin demedi mi hediyesini görünce ne kadar mutlu olduğunu, bozma bunu." dedi Arda.

"Evet Tahsin söyledi ne kadar mutlu olduğunu. Ben görmeliydim o an ki mutluluğunu Tahsinin görüp bana anlatması değildi olması gereken."

"Karan bunlar olacak kardeşim her ilişkide olur böyle şeyler zaman zaman." derken Arda, Karan araya girip "ilişki koçu kesildin anasını satayım başıma en uzun ilişkin kaç saat sürdü de bana akıl veriyorsun Arda." dedi Karan da.

"Biliyoruz bizde bir şeyler." dedi Arda bozulsada renk vermedi. Sonra aklına gelenle "sende at." dedi.

Karan elini şakaklarından çekip yeni bir içki doldurmaya başladı kendine. Karan ayakta Arda ise oturuyordu. "Ne atayım ?" dedi Karan anlamayarak pek de umursadığı söylenemezdi. Hala açık telefonundan Hale'nin resmine bakarken içi titredi. Böyle bir fotoğraf paylaşmasına delirsede onu çok özlemişti üstelik gideli daha saatler olmuştu.

Arda yüzünde bir sırtlan gülümsemesiyle "sende onu delirtecek bir fotoğraf at." dedi.

Karan işte şimdi kendisinin anladığı dilden konuşulmaya başladığı için haince (ama bir o kadar karizmatik) bir şekilde gülerek telefonunu aldı. Halenin resminden çıkıp kendi galerisine girdi. Geçen yazdan kalan fotoğraflarına bakarken aradığı şeyi tam olarak bulmuştu.

Karan da beklemeden sosyal medya hesabına girip fotoğrafını yükledi.

@karanhaznedaroğlu: let's burn those nights..
(yakalım o geceleri)

316.517 beğeni 7896 yorum

@anıllikoo: al işte🤦🏻‍♂@haleseckiin

Arda rahatça arkasına yaslanıp kollarını başının arkasına koydu. "Şimdi usulca bekleyeceğiz kardeşim." dedi.

🦋

"Hale oteli başımıza toplayacaksın... yolma saçlarını.."

"Lan bu ne bu !?" dedim öfkeyle.

"Böyle fotoğraf mı atılır çıplak resmen." dedim. Altına gelen yorumları saymıyorum bile. Öyle ki birazdan fotoğraf alev alabilirdi çünkü maşallah alev atan atana.

Elif de elinde telefonla fotoğrafa bakarken "yani daha çıplaklarınıda görebilirdik sonuçta buna şükretmek lazım." dediğinde atabileceğim en sert bakışı attım.

"Bilerek yapıyor ya. Hiç böyle fotoğraf atmayan adam ne oldu birden de böyle bir fotoğraf paylaştı." dedim sinirle. Fotoğrafa baktıkça Karan'a gelen alevlerin dumanı benim kafamdan çıkıyordu sanki.

"Bilerek mi yapıyor dersin ? Ben pek ihtimal vermiyorum ya denk gelmiştir belki olamaz mı ?" dedi Elif ama daha çok beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Böyle tesadüf mü olur, eski fotoğraf paylaşmış birde.

Odanın içinde bir ileri bir geri yürürken Elif "bilerek mi yapıyor anlamanın bir yolu var aslında." dedi ve işte şimdi dikkatimi çekmişti. "Çünkü eğer bilerek yapıyorsa bu bir savaş demektir ve sanmıyorum bunun kazananı da Karan olamaz çünkü onda o kadar sabır yok." dedi göz kırparak "Hale eğer bilerek yaptıysa biz bunu kendi lehimize çevirebiliriz."

"Nasıl olacak o ?" dedim merakla.
"Hemen bir fotoğraf daha atıyoruz." dedi pis pis gülerek.

@haleseckiin: 👅

457.002 beğeni 12.377 yorum

@anıllikoo: SAPLAAAAA

@mirazseckin: belliydi bu işin buraya geleceği 😂

Elif kahkahalarla Anıl ve Mirazın yorumuna gülerken bende pis pis sırıtıyordum öyle olmaz böyle olur Karan bey hodri meydan.

Telefonu artık gerçekten bırakıp yatağa uzanmıştım. Elif de yanıma yattığında ikimizinde yüzünde hala bir gülümseme vardı. Yan tarafta ki tuşa dokunup tüm ışıkları söndürdüm.

Birbirimize iyi geceler dileyip kısa bir sürede uyuya kalmıştık.

Ertesi gün tamamiyle alışveriş günüydü. Erkenden kahvaltı yapıp kendimizi Milanonun sokaklarına attık. Bir ara kahve içip dinlemek için girdiğimiz cafede hakkımda yapılan haberi gördüm.
Başlık tam olarak şuydu "Genç aşıklar sosyal medya üzerinden birbirlerine fotoğraflı gönderme yaptı !" Birkaç yerde gördüğüm haberi çokta umursamamıştım aslında.

Oyalanmadan cafeden kalkıp alışverişe devam etmeye başlamıştık. Benim için asıl önemli olan ise mezuniyet törenim için elbisemi ayarlamış olmamdı. Sadece üç tane üretilen elbisenin biri benimdi artık.

Saatler sonunda milanonun altını üstüne getirmiş girmediğimiz mağaza kalmamıştı. Ayaklarıma kara sular inerken Elif de benden farklı değildi. Bir ara Tahsinin bir elinde 8 bir elinde 6 tane torba varken gözüme oldukça komik görünmüştü. Telefonumu işaret edip ona baktığımda gülerek başını salladı. Bende telefonumun kamerasını açıp kadraja Tahsinin o halini aldım. O da bana poz vermek için ellerini hafifçe iki yana açtı.

Çektiğim pozu gülerek onada gösterdiğimde "daha neler göreceğim bakalım." dedi. "Ya beğenmediysen sileyim." dedim hemen rahatsız olsun istemezdim sonuçta. "Yok kalsın." gülerek söylediği şeyle telefonu kapatıp çantama koydum arabalara geçtiğimizde direk otele sürmüştük.

Aldıklarımız bizden önce odamıza bırakılmıştı. Elif duş alıp hemen yatacağını söylerek kendi odasına girmişti. Bende güzel uzun bir duş aldıktan sonra valizime yönelecekken aklıma bugün aldığım takımlar geldi. Denemeden alındığı için bana uyacağını düşünerek direk aldığım takımdaydı aklım.

Bir denesem iyi olacaktı. Biliyordum ki kelebeğe zaafım vardı ve Karan'ı, bizi hatırlatıyordu bana. Havluyla kendimi hızlıca kurulayıp direk takımı üzerime geçirdim.

Aynada kendimi beğeniyle süzdüm. Tam düşündüğüm gibi olmuştu. Görüntüme dudaklarımı ısırarak bakarken kapı çaldı.

Elif geldiği için kapıya doğru bir adım attım ama sonra ona böyle kapıyı açmasam daha iyi olacağını düşünerek üzerime elime geçen beyaz bir tişörtü geçirdim. Son anda fark ettiğim detaysa tişört Karan'ın tişörtüydü. Buraya kadar benimle nasıl geldiği hakkında ise hiç bir fikrim yoktu.

Elifi daha fazla bekletmemek için kapıyı açtım "yani Elif zamanlaman öyle..." derken kaldım. Çünkü kapıda Elif değil Karan vardı.

İşin tuhaf yanı ise Karan'ın altında belinden düştü düşecek siyah bir kot üzerinde ise hiç bir şey yoktu. Hangi ara gelmişti ki ?

Şaşkınlıktan ağzımı açıp tek kelime edemezken o benim yerime konuştu. "Sevgilim öğlenden beri yan odada gelmeni bekliyorum." dedi. Öğlenden beri burada mıydı yani.

Tavrımı aynı tutup onu kendimden uzaklaştırmak istiyordum öyle özlemişim ki. Yüzüne baktıkça tuhaf bir şekilde ağlayasım geldi. Bu istediğimi bastırdım. Hasret vurmuştu birden onu görünce. Gün boyu sürekli kendimi bir şeylerle meşgul etmiştim aklıma gelmesin diye şimdi ise tam karşımdaydı.
Birden ileri atılıp kollarımı boynuna doladım.

O da başta afallasada hiç vakit kaybetmeden kolunu belime doladı. Ayaklarımı yerden kaldırıp bizi aynı boya getirdiğinde içeriye girip kapıyı kapattı. Kapıya yaslanıp beni daha da sıkarken içine sokmak istiyormuşcasına sarılıyordu. Yüzünü boynuma gömdüğünde derin bir nefes aldı ve "sonunda." dedi erkeksi sesiyle.

Burnuyla boynumu turlarken bende yüzümü omzuna koymuştum. Karan boynuma ıslak küçük bir öpücük bırakıp "özür dilerim." dedi. "Seni çok kırdım özür dilerim güzelim. Benim nevrim döndü bir an sakinleşemedim." dedi. Boynumda böyle tam kulağımın üstüne erkeksi ses tonuyla konuştuğunda yapamayacağım şey yoktu.

Ama bende özlemiştim. Birbirimizle bozuk olmak benimde hoşuma gitmiyordu. "Bende özür dilerim." dedim. "O kadar bağırmamalıydım sana." dedim.

Karan başını boynumdan çekerek yüzüme baktı. "Barışalım mı ?" dedi muzip bir tavırla.

Gülerek "Barışalım." dedim bende.

Dudaklarımız birbirine hasretle kavuşurken Karandan tatlı bir mırıltı döküldü. Bu kadar özleyeceğimi tahmin etmezdim. Elim çoktan sırtında omuzlarında dolanmaya başlamıştı. Onu daha çok kendime çektiğimde bunun karşılığı olarak beni kucağına aldı. Bacaklarımı beline doladığımda başımı yana yatırarak öpüşmemizi derinleştirdim. Karan ellerime kalçama kaydığında sertçe sıktı ardından birden çekildi.

"O fotoğraflarda neydi öyle." dedi kaşlarını çatarak. Sinirli durmaya çalışıyordu fakat benim gibi nefes nefese kalması aralıklı dudaklarıyla çok... öpülesi duruyordu.

Tekrar dudaklarına yapıştığımda beni itmedi ve o da karşılık vermeye başladı. Biraz sonra dudaklarını dudaklarımdan çekmeden "bir daha öyle fotoğraflar koymak yok çok paylaşmak istiyorsan bana atabilirsin seve seve kabul ederim." dedi.

Bu sefer ben geri çekilerek "ha sen fotoğrafların hesabını sormaya geldin bende beni özledin sanmıştım." dedim. Belinde ki bacaklarımıda çözüp ineceğim sırada sertçe tuttu bacaklarımı tekrar beline dolayıp "sence seni özlememiş miyimdir ben öyle bir ihtimal var mı ?" dediğinde tekrar dudaklarıma yaklaştı ama çekildim.
Gözlerini kapatıp "özledim." dedi.
"Çok özledim lan sen benim yanımdayken bile ben seni çok özlüyorum." dedi.

"Ama o fotoğrafları konuşacağız." dedi elini saçlarımın arasında gezdirerek. Omuz silktiğimde tehditkar bir şekilde kafasını salladı.

"Elif dönüş uçağında." dedi birden. "Nasıl yani ?" dedim anlamayarak.
"O dönüyor biz kalıyoruz." dedi.
"Karan kızı zorla gönderdiğini söyleme sakın bana."

"Hayır kendisi istedi." dedi. Gözlerimi kısıp yüzüne baksamda o "Marcusla tanıştın. Milanonun altını üstüne getirdin. Deli gibi alışveriş yaptın. Ama yinede sorayım canını sıkan bir şey oldu mu ?" dedi.

"Her yaptığımdan haberin vardı değil mi ?" dedim. "Tabi ki." dedi.

"Hayır bir şey olmadı." dedim. Kafamı meşgul eden bir soru vardı ki sorup sormamak arasında kalmıştım. "Var bir şey söyle." dedi beni kucağında hafifçe zıplatıp. Ters ters yüzüne baktığımda o eğleniyor görünüyordu ki tekrar beni kollarıyla yukarıya itip bıraktı. "Hoplatıp durmasana ya çocuk muyum ben ?"

"Söyle hadi ne oldu." dedi.

"Burda bir problem olmadı burasıyla ilgili bir şey değil ama... şeyi merak ettim." dedim.
"Ne diyeceksen birden söyle." dedi.
"Ona herhangi bir zarar vermedin değil mi ?" dedim.

Bahsettiğim Yankı'ydı. Canını bu konuyla sıkmasını istemiyordum onunla uğraşsın istemiyordum. Bu tamamen onu düşündüğümdendi.

"O umrumda olduğundan ya da onun için endişelendiğimden sormuyorum sadece kafanı bununla meşgul etmeni istemiyorum canını sıkma istiyorum Karan." dedim bir elimle yüzünü okşarken. Yüzünü yanağıma bastırıp "yapmadım bir şey." dedi net bir sesle. "Sırf senin için dokunmadım. Onu çıkar artık aklından, endişelenme onun için." dedi.

Onu düşünmediğimi söylemek için dudaklarımı aralamıştım ama "tamam bu konu kapandı." dedi daha fazla konuşmak istemediğini belirterek.

Bencede kapanmalıydı biz birdik birbirimizindik. Bu sonsuza dek de böyle devam edecekti.

"Mezuniyetinden sonra düğün hazırlıklarına başlarız diye düşünüyorum." dedi kucağında benimle birlikte balkona çıkıp oturdu. Şehir çoktan akşamı yaşasada binaların, caddelerin, mekanların ışıkları harika bir görsel şölen oluşturuyordu.

"Evet." dedim başımı sallayarak. "Öyle söylemiştim ya zaten sanada. Dönünce hatta gelinliğim için iyi bir gelinlikçi bulmam lazım diktirmek istiyorum." dedim kafamda istediğim model canlanınca bile heyecanlanıyordum.
"Sen nasıl istersen." dedi boynumdan öperek.

"Gelinliğime karışmayacaksın ama tamam mı ?" dedim. Tereddütle yüzüme bakarken ne yapacağımı kestiremiyor gibiydi. Ona yardımcı olmak adına "derin bir sırt dekoltesi düşünüyorum." dedim. "Ne kadar derin ?" dedi.
"Baya derin." dedim gülerek.

"Hale..." dediğinde elimi ağzına kapattım "bir kez giyeceğim Karan üstelik daha şimdiden gelinlik tartışması yapmayalım lütfen. Benim istediğim gibi olmak zorunda." dedim.

Elim hala ağzında olduğundan sesi boğuk çıksa da "onada tamam anasını satayım." gibi bir şeyler söyledi.

Gülerek elimi çekip dudaklarına bir öpücük kondurdum. Sonra bir kez daha bir kez daha derken o tamamen birleştirmişti dudaklarımızı ellerimi saçları arasında dolandırdım. Bacaklarımla onu daha çok sıkarken o da belimden beni kendine epeyce bastırıyordu.

"Evlenmek için sabırsızlanıyorum." dedi öpüşmemizin ardından. "Senin kabul edeceğini bilsem şimdi burada kıyarım nikahı." dedi.

(Bu ciddi bir +18 uyarısıdır. Bitti yeri belirttim. Etkilenecek olanların atlamasını çok rica ediyorum.)

Altımda öpüşmemizin derinliğinden sebep kendini belli etmeye başlayan sertliğine kendimi ittim. Bu tamamen ilkel bir arzuydu. "Senin gelmeni senelerce bekleyen benim ne bu sabırsızlık." dedim. Az önce ki hareketimden dolayı sertliği kendini daha da belli etmeye başlamıştı altımda.
"Geldim." dedi kalçasını kaldırıp kadınlığıma iterek.

Tüm hücrelerim bir çakmak çakmış vücudum yanmaya başladı. Onu öyle çok seviyor, güveniyor ve istiyordum ki. Onsuz olmayacağı gibi ondan başkasıylada olmazdı. Ellerimi yüzüne çıkartıp sevdim kirli sakalı da avcumu sevdi. "Karan sana baktığımda evime varmış gibi hissediyorum."

"Evinde benim çünkü senin her şeyin benim." dedi nefes nefese.
Şimdi verdiğim bir kararla elimi saçına attım ve "Karan..." dedim. "Söyle yavrum." dedi dolu dolu.

"Bizi tamamla."

Şaşırmış bir yüz ifadesiyle bana bakarken tekrar ettim. "İstiyorum, seninle bir olmak istiyorum."

"Sen... istiyorsun yani." dedi tüm bedeni elimin altında kaskatı kesilmişti.

"Evet istiyorum."

Sertçe yutkunup gözlerini kapattı. "Düğüne kadar bekleyebiliriz sonradan kendini kötü..."

"Kötü hissetmeyeceğimi biliyorum. İstiyorum." dedim ellerim vücudunda gezinirken.
"Hale..." dedi sesi acı çekiyormuş gibi çıktığında onu epey zorladığımı fark ettim. "Vazgeçeceksen hemen şimdi geçmelisin güzelim. Kucağımda kıvranıp istiyorum dedikçe kendimi tutmam zorlaşıyor."

"Lafımı ikiletmeyi sevmem." dedim cesurca.

Bu kopma noktası olmuş olacak ki sert bir hırlamayla beni kalçalarımdan tutup odaya soktu. Yatağın üzerine bıraktığı bedeninim hemen üzerine eğilip elini arka cebine attı telefonunu çıkarttığında ne yapacak diye beklerken kapatıp fırlattı. Aynı şeyi benim telefonuma da yaptıktan sonra gözlerimin içine baktı.

"Sana ilk seferimiz yatağımızda olacak demiştim. Ama bu bizim yatağımız değil." dedi elleri saçlarımda dolaşırken. "Bu odayı bizim için sonsuza kadar tutabilir misin ?" dedim altında kıvranarak.
"O zaman bu oda bizim bu yatak bizim olur." dedim.

Alnıma dudaklarını bastırırken harika hissettirecek bir öpücük bıraktı. Dudaklarını çekmeden fısıltıyla "o zaman olur işte." dedi.

Bacaklarımı aralayıp bana iyice yaklaştığında dudakları sertçe dudaklarıma kapandı. Yaptığı baskıyla dudaklarımı aralandı ve Karan vakit kaybetmeden dilini ağzımın içine itti.

Ağzımın içinde hissettiğim dili kasıklarıma bir uyarı gönderirken inledim. Benim ardımdan Karan da sertçe inledi. Kesinlikle onun iniltisi beni ateşliyordu ve emin oldum ki benim iniltimde onu hırslandırıyordu.

Çeneme kayan diliyle ıslaklığını bırakırken dişlerini de sürttü. Yanağım boyunca kayarak kulağıma geldi "dudaklarımın ve dilimin değmediği tek bir noktan kalmayacak yavrum." dedi. Dili kulağım üzerinde dolanırken altında kıvranmaya çoktan başlamıştım.

Boynuma inerek dudakları işkencesine burada devam etti. Tenimi kızartıp morartacak kadar öpüyordu. Boynumda tam bir noktaya dudaklarını sertçe bastırdığında belim havalandı. Hassas bir noktamı bulmuş olmasıyla "hmm." gibi tatlı mırıltı çıktı dudaklarından.

Tekrar o noktaya bastığı dudaklarıyla havalanan belimin altına elini koyarak bana destek oldu. Dişlerinin arasına aldığı tenimle oraya kesinlikle imzasını bırakmıştı.

"Sana öyle bir zevk yaşatacağım ki ağlayacaksın." dedi üzerimden hafifçe doğrulup giydiğim beyaz tişörtünü yaka kısmından tutup ikiye ayırdı.

Giydiğim çamaşır takımına bakarken dudaklarında hoş bir kıvrılma oluştu.

Dilini dudaklarının üzerinde gezdirip sertçe ısırdı.

Kendimi bir kurtun önüne bırakılan kanlı biftek gibi hissetmeme sebep oluyordu bakışları. "Ağlamamı mı istiyorsun ?" dedim bakışlarını tekrar gözlerime çekerken. "Sadece zevkten." dedi.

"Sadece sana verdiğim zevkten ağlamanı isterim." dedi. Elini karnımın üzerine koydu. Sıcak avcu tenimde ki şehveti kabartırken Karan'ın bakışları artık simsiyahtı.

"Kendimi tutacağım. Ama.. canın acırsa bana söyle." dedi zar zor. Usulca başımı salladım. Biraz kasılmıştım ama bunu kesinlikle istiyordum. "Cevap ver bana. Sessiz kalmanı istemiyordum." dedi dominant bir sesle. "Tamam söylerim." dedim.

Karan'ın dudakları göğsüme geldi. Sütyenden taşan dolgunlukta gezdirdi dudaklarını. Bacak aramda iyice şişen erkekliğini bilinçsizce bana çarptırıyordu. İki göğsümün arasında burnunu kaydırdı. "Kadının kokusu iki göğsünün arasındaymış." dedi derin bir nefes alarak. "Ve sen çok güzel kokuyorsun."

Erkekliği pantolonunu zorlarken üzerimden biraz çekilip dizlerinin üzerinde dikildi. Elini kemerine götürüp açtı. Düğmesinide açıp fermuarını indirirken bakışları vücudumun her bir noktasına dokunuyordu. Pantolonunu tamamen çıkardığında siyah baksırı ile kalmıştı.

Altlı üstlü bedenlerimiz o kadar uyumlu duruyorduk ki iştah kabartacak cinstendi.

Üzerimde ki sütyenin askılarını düşürdü. Dili tekrar devreye girdiğinde bacaklarımdan bir titreme geçmişti. Sütyenimi tamamen çıkartıp kenara attığında beklemeden sağ göğsümü ağzına aldı. "Ahh!" aniden uyarılmanın etkisiyle göğüslerim sivrilmişti. Ağzının içinde daha da büyüyen göğüslerimi fark etmişti Karanda "sikeyim."

Diğer göğsümede aynı ilgiyi gösterirken eli az önce rahat bıraktığı göğsümü okşuyor ucunu parmaklarının arasına alıp oynuyordu.

"Karan.." Bilinçsizce adını inlemelerim onu epey zevke getiriyordu. Terliyen alnına düşen bir tutam saça dokunmak için tutuştum. Zevkten kısılan gözlerimle elimi alnına atıp önce saçını geriye çektim daha sonra ise alnında ki teri elimle sildim.

Göğsümü ağzından emerek çıkardı ve dudaklarıma yapıştı. Alt dudağımı arka arkaya emmesi dudağımı daha dolgun hale getiriyordu. Elini bacak arama atıp çoktan ıslanan çamaşırımın üzerine koydu. Dudaklarına inleyip kaçmaya çalıştığımda "şşh sakin ol." dedi.

Parmakları kadınlığımın üzerinde dairesel hareketler çizmeye başladığında inlemelerim arttı. Gözlerini benden bir an olsun ayırmıyordu. "Hay sikeyim. Nasıl ihtiyaçla kasılıyor bak." dedi işaret parmağını boylu boyunca sürterek.
"Karan.." bilinçsizce adını inlerken o altımda ki çamaşırımıda çıkardı.

Karşısında ilk kez tamamen çırılçıplaktım. O ilk kez kadınlığımı görüyordu. Bir utanç seli bedenimi esir alırken yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum. Bacaklarımı birbirine bastırma istediğim vardı Karan da bunu fark etmiş olacak ki hemen ellerini bacaklarıma yerleştirip kapatmama engel oldu. Hatta daha da ayırdı bacaklarımı.

Karan'ın bakışları doğrudan oradayken nefesleri hızlanmıştı. Hırıltılı bir ses çıkartıp bacak arama gömüldü. O an kasıklarımda biriken sıvınım aşağıya doğru indiğini hissetmeye başladım. Gözlerim arkaya doğru kayarken elim Karan'ın saçlarına kaymıştı çoktan. Dudakları sanki benimle, dudaklarımla öpüşüyormuş gibi kadınlığımı büyük bir açlıkla sömürüyordu.

Zevkten attığım çığlıkların yanında bir de Karan'ın dudaklarından çıkan sesler birbiriyle karışıyordu. Karan daha da yüzünü bastırırken dudaklarını durdurdu. Yüzünü kadınlığıma sürterken sakalları, burnu beni daha da delirtiyordu. "Ah Karan.."

"Söyle bebeğim." dedi ama ne diyeceğimi bilmiyordum. Adımı dahi unutmuştum. Ellerini kalçamın iki yanından geçirip ağzını tekrar oraya dayadı. Bakışlarını yüzüme diktiğinde bende dirseklerim üzerinde doğrulup dağılmış bir ifadeyle ona bakıyordum. Yüzünde oldukça muzip bir ifade vardı. Gözlerini gözlerimden ayırmadan dudaklarını hareket ettirdiğinde az önce yaptığı şeye devam edecek sanırken o dilini içime itti.

Çığlık atıp inlerek başım arkaya düştüğünde o zevkle işine devam ediyordu. Dilinin içime girip çıkması zevkten delirtirken bacaklarım ciddi anlamda titremeye başlamıştı.

"O kadar lezzetlisin ki bundan sonra sadece seni yiyebilirim." dedi ağzını çekmeden. Dudakları noktama temas ederken benimle konuşması çıldırmama sebep oluyordu.

"Beni mahvediyorsun."

"Daha yeni başladım yavrum." dedi.

Bacaklarım kasılıp titrerken bu tüm vücudumu ele aldı. Boşalacağımı anladığımda titreyen elimin parmaklarını alnına koyup saçlarına kaydırdım. Başını geriye iterken "çekil ordan." dedim.
Bana bakıp bakışları tekrar oraya döndüğünde "geliyorsun." dedi. Belli belirsiz başımı salladığımda "tabiki çekilmeyeceğim." dedi.

İki yana düşen ellerimin içinde elini hissettim. Parmaklarımızı birbirine kenetleyip el ele tutuştuğumuzda Karan bir kaç kez daha dilini içime itti ve ben kendimi daha fazla tutamayarak boşaldım. Karan bir an bile ağzını çekmeden tüm sıvımı zevkle karşıladı.

Titremem yavaşça durduğunda kadınlığımda hala bir ateş vardı. Terden alnıma yapışan saçlarımı geriye iterken Karan dizlerinin üzerinde yatakta doğruldu. Yine bana tepeden bakışlarıyla bakarken dudakları ve çevresinde ki ıslaklığın bana ait olduğunu bilmek tuhaf ama bir o kadar hoş hissettiriyordu.

Bana bakarak elini bakırının üzerine attığında benimde bakışlarım o noktaya kaydı. Baksırın altından dahi kendini belli eden erkekliği daha da kabarık görünüyordu. "Oğlumla tanışma vakti." dedi. Sertçe yutkunduğumda baksırının kenarından bir kısmını eliyle çıkardı. Kalp atışım tekrar düzensizleşirken titrek bir soluk bıraktım.

"Dokun." dedi. Elimi tuttuğunda kendine doğru yaklaştırıp bekledi. Yüzüme istiyor muyum diye bakarken hafifçe başımı salladım.

Elimi baksırının üzerine bıraktığımda sertleşti. Karan kendini biraz öne itip elime daha çok temas ettirdi sanırım bunu bilinçsizce yapmıştı. Elimi yavaşça üzerinde hareket ettirdiğimde onu arada bir kumaş parçasıyla keşfetmek farklı hissettiriyordu. Elimi biraz daha aşağı yukarı hakeret ettirdiğimde parmaklarımıda işin içine soktum. Git gide elimin altında sertleşen erkekliği aynı zamanda büyüyordu da. Baksırının kenarından bir kısmı çıkan aletine dokunmak istedim. Direk elimi koyamadığımdan tırnaklarımı sürterek dokundum. Karandan oldukça yüksek hırıltılı bir ses çıktı.

Hızla elimi geri çekip yüzüne baktım. "Canını mı acıttım ?" dedim. Başını eğmeden bakışlarını indirerek baktı yüzüme. Alnı yine ter içinde kalmıştı. "Hayır yavrum acıtmadın." dedi dişlerinin arasından.

Elini göğsüme koyup beni geriye doğru itti. Sırtım tekrar yatakla buluştuğunda elini baksırına attı. Tamamen indirdiği baksırını bacaklarından çıkartıp attığında. Erkekliği tam karşımdaydı ve o... o kadar büyük ve heybetli duruyordu ki. "Oha Karan !" diyebildim. İçimde beliren korku onu nasıl içime alacağıma aitti.

Karan'ın yüzünde serseri bir gülüş peydah oldu. Elini erkekliğine atıp sıvazlamaya başladı. "Büyük mü ?" dedi.

"Büyük !" dedim kocaman gözlerle.

Zaten bildiği bir şeyi soruyordu. Benden duyunca yüzünde ki gülümseme daha da büyüdü. "Daha iyi, daha çok zevk alacaksın."

Yatakta çaktırmadan biraz geriye kaydım. Kaşlarını kaşlarını kaldırarak yüzünde ki gülümsemeyi silmeden yaptığıma baktı. Fark etmişti tabi. Başını yan tarafa çevirip gülmemeye çalıştığınıda ben fark etmiştim.

Birden bacaklarımdan tutup beni çekmesiyle tekrar tam altına gelmiştim. Üzerime eğilip dudaklarımızı buluşturdu. Daha tutkulu, daha cesur, daha istekli.

"Benim kadınım cesur olmalı." dedi dudaklarıma. Erkekliği kadınlığımın girişine temas ettiğinde ikimizde sesli bir şekilde inledik. Yanıyorduk.

"Ben senin kadınınım." dedim kalçamı yataktan kaldırıp ona doğru ittim. Ellerimi bileklerimden sertçe yakalayıp başımın üzerinde birleştirdi. "Sensin." dedi dudakları çenemden boynuma inerken.

Erkekliğini tutup girişime yasladı. Hem kendini hem beni daha da ıslatırken kendini çekip parmağıyla beni daha da ıslattı. Tekrar erkekliğini bacak arama yasladığında aynı anda gözlerimizi açtık. "Seni yeterince ıslattım ama o güzel deliğin hala çok dar görünüyor." dedi. Açık sözlülüğü beni kıpkırmızı ederken altında tek çarem dişimle dudaklarıma işkence etmek oldu.

"Yapma şunu !" dedi kasıklarını kasıklarıma bastırarak. "Neyi ?" dediğimde "ısırma dudaklarını çıkarmam yoksa seni bu yataktan." dedi.

Eli sürekli kadınlığıma gidiyordu.
Tereddüt ediyordu ve bunu açıkça dile döktü "canın acıyacak." dedi "ve ben canının acımasını istemiyorum."

Kollarını başımın iki yanına koyarak beni tamamen kafeslemişti. Yüzünde ki isteği ve arzuyu görebiliyordum ama tereddüt de oldukça vardı. "Birkaç saniyelik bir acı. Dayanabilirim." dedim ellerimle yüzünü severken.

Gözlerini kapatıp açtı kesik bir nefes verip "özür dilerim.." demesiyle kendini içime itmesi bir oldu. Kasıklarımda hissettiğim acıdan başım dahi uyuşmuştu. Gözlerim doldu. Karan hiç hareket etmeden alışmamı bekliyordu. "Özür dilerim, özür dilerim.." derken gözlerimden akıp saçlarıma karışan iki göz yaşının ardından gözlerimi öptü.

Dudakları yüzümün her yerinde gezerken sürekli olarak özrünü tekrarlıyordu.

Benim sevdiğim bana zevk veren noktalarımda gezdi dudakları. Boynumdan başlayıp göğüslerime kaydı dili, dudakları. Alışmam ve zevk almam için yapıyordu.

"İyiyim.." dedim ellerimle tekrar yüzünü severken. Kirpiklerim ıslanmıştı bunu ona bakarken hissedebiliyordum. Karan içimden çıktığında benimde bacaklarımın arasından bir şey akıp gitmişti.

Tekrar içime girdiğinde ikimizde alçaktan bir inilti bırakmıştık. Karan belli bir tempo tutturmuş içimde gidip geliyordu. Duvarlarımda onun sert erkekliğinin vuruşlarını hissediyordum ve acı yerini zevke bırakmaya başlamıştı.

Dirseklerim üzerinde doğrulup birleştiğimiz noktaya baktığımızda ikinci bir şok yaşamıştım. Sebebi kendimi Karanla oldukça dolu hissediyordum fakat sadece yarısı içimdeydi. Karan ellerini iki yanıma atıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı erkeksi hırıltıları odayı inletirken "off Hale." dedi inleyerek.

İsmimi söylerken bu halde olması hoşuma gitmişti. Kendini biraz daha içime ittiğinde kadınlığımı kastım bu hareketimle Karanı içime daha çok sıkıştırmıştım. İkimizde aynı anda isimlerimizi inledik. "Hale !" dedi Karan bağırarak. "Kasma kendini 16 yaşında ki ergenler gibi boşalacağım şimdi." dedi.

Dediği bir an için beni güldürecekti. "Sikeyim beni içine nasıl çekiyorsun öyle." dedi. Baş parmağını tepeme yerleştirip sağa sola yatırmaya başladı.

"Karan.." çarşafı avuçlarımın arasında çekiştirirken kıvranıyordum.

"Canını acıtıyor muyum ?" dedi. Saçları alnına düşmüş, dolgun aralıklı dudakları, belli bir ritimle kendini bana iten vücudu, terlediği için pırıl pırıl parlayan bedeni ve adonislerinden kasıklarına doğru uzanan damarları üzerimde kurduğu hakimiyetle aklımı başımdan alıyordu. Tamamen zevk alıyordum.

Başımı iki yana sallayarak bacaklarımı beline doladım beklemediği bu hareketim karşısında şaşırdı. Belinden onu kendime çekerek "canım acımıyor ve daha fazlasını istiyorum." dedim.

"Delirtme beni." dedi elleriyle bacaklarımı sıkarken. "İlk seferde bu kadar. Ama sana yemin ederim ikinci kez bu kadarla yetinmem." dedi. İlk birleşmemiz hala devam ederken ikincisini konuşuyorduk.

"Ben seviyorum deli hallerini."

Başını yana yatırıp gözlerini sıkıca yumdu. "Ne istiyorsun ?"

Uzanıp elimi ensesine attım. Üzerime doğru çekerken "daha fazla istiyorum, seni daha çok içimde istiyorum." dedim kulağına doğru.

"Sabaha kadar bağırtırım seni." dedi sertçe.

"Edepsiz, nasıl konuşuyorsun öyle ?" dediğimde yüzünde oluşan gülümseme her şeye bedeldi. "İnan bana gözünü korkutmamak için kendimi sansürlüyorum." dedi boynumu dudaklarıyla talan ederken. "Sadece ilk sefer olduğu için."

"Bu kendini sansürleyen halinse işimiz var seninle." dedim. İçimden çıkıp kendimi tekrar sertçe bana ittiğinde nefesim kesildi. "Senin tüm işin gücün benim. Bundan sonra düzenli sex yapıyoruz." dedi.

Hareketleri hızlandığında altımızda ki yatak da bizimle ileri geri kaymaya başlamıştı. Birden artan hıza vücudum ayak uyduramadı. "Ve güzelim sana istediğini vermek benim için hep zevk olmuştur." dediğinde kendini tamamen içime itti. İçim parçalanıyor gibi hissettiğimde Karan yine biraz bekledi. Alışmam için kalçalarımı sıkıp yoğurmaya başladı.

Kendimi o kadar dolu hissediyordum ki. Karan'ın erkekliği demir gibi sert olmasına karşın duvarlarıma sürtünürken bıraktığı his kadife gibiydi. "Hala o kadar darsın ki kafayı yiyeceğim." dedi hırıltı sesiyle. Göğüslerimden karnıma doğru öpücükler bırakmaya başladığında ellerimi sırtına koyarak bilinçsizce beline doğru tırnaklarımla çizdim.

İkimizinde seslerine ek olarak birleşmemizden çıkan o erotik ses de eklenmişti. Karan'ın sırtından kollarımı dolayıp kendime doğru çektim. Yüzümü boynuna bastırıp kesik kesik soludum. Sanki ikimizin kokusu karışmış ve üzerimize sinmişti.

Boşalacağımı anladığımda ellerimi yumruk yaptım. Karan da fark etmiş olacak ki "geliyor musun ?" dedi hareketlerini daha da sertleştirerek. Belli belirsiz başımı salladığımda "aynı anda." dedi.

İçime sert vuruşlarına devam ederken bunu birkaç kez tekrarlamasıyla sarsıla sarsıla geldim. "Oh Hale.." benim arkamdan saniyeler sonra Karan'ın da içime boşaldığını hissettim.

Nefes nefese kendini üzerime bıraktığında hala içimden çıkmamıştı ama birbirine karışan sıvılarımızın içimden aktığını hissedebiliyordum.

Karan kollarıyla beni tekrar kafesleyip alnını alnıma yasladı. "Benimsin." dedi. Gözlerinin içi parlıyordu. "Benimsin sen bana aitsin." dedi. Elleri yüzümü saçlarımı seviyordu. "Sende benimsin." dedim dudaklarına uzanıp öperek. "Birbirimize aidiz ve bu sonsuza kadar böyle olacak." dedi.

İçimde tekrar hareketlendiğinde onun hala istekli olduğunu görebiliyordum. Ama bu sefer ki sadece bana zevk vermek amaçlı hafif tatlı bir ritimdi.

"Çok güzelsin." dedi öpücükleri vücudumun her yerindeyken. Bir bacağımı tutup omzuna koyduğunda eli ayak bileğimi tuttu. Kelepçe gibi bileğime dolandı parmakları. Baş parmağı hafifçe bileğimde kaydığında ürperdim. Parmağının yerini ıslak dudakları aldığındaysa inledim.

Dudakları bacağımın iç tarafına doğru ilerledi. Sıcak nefesi ıslak dudaklarının bıraktığını öpücüklerin yerlerini yakıyordu. Dakikalar sonra aldığım zevk ve doluluk hissiyle tekrar boşaldım. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde ellerimi gözlerime götürdüm ama parmaklarım o kadar uyuşuktu ki kıpırdatamadım. Yumruk olan ellerimi tekrar açmaya çalıştığım yine yapamadım. Panikle "Karan.." dedim. "Ellerimi açamıyorum."

Karan yavaşça ellerimi tutup parmaklarıyla hafifçe ovmaya başladı hemen ardından "çok zevk aldığında olabilir bu nornal, korkma." dedi. "Şimdi geçecek."

Dediği gibi birkaç dakika sonra ellerim normal haline dönmüştü. Rahat bir nefes aldığımda üzerimde epey bir yorgunluk vardı.

"Uyuyoruz artık. Yoruldun." dedi Karan beni göğsüne çekerken. "Ama banyo..." "sabah yıkayacağım seni simdi sadece burada böyle uyumanı istiyorum." başımdan tutup beni göğsüne yasladı. Ayak uyucunda ki ince pikeyi üzerimize örttüğünde iyice göğsüne sindim.

(Devam edebilirsiniz.)

Uykuya dalmamın üzerinden ne kadar geçmişti bilmiyorum ama uykuyla uyanıklık arasındayken yanımda bir kıpırtı oluyordu bunu hissedebiliyordum ama bir türlü gözlerimi aralayamıyordum.

Karan'ın bir şeyler söylediğini duyuyordum ama beynim tam olarak algılayıp bir cümle olarak sunmuyordu bana.

Yerimde kıpırdandığımda zihmin biraz olsun açılmıştı ve Karan'ın "şşh güzelim yok bir şey uyu." dedi.
Bacaklarımdan geçen kumaşın ardından birkaç saniye sonra başımı yastıktan kaldırdı. Kıyafet mi giydiriyor bana ?

"İki saattir kıvranıyorum anasını satayım böyle bir şey olabilir mi ?" dedi. Giydirdiği tişörtü kalçalarıma kadar çektiğinde yam dönüp uykuma devam ettim.

"Bir daha seni çıplak yatırırsam iki olsun." dedi. Tekrar pikeyi üzerime örttüğünde kendinide yatağın yan tarafına bırakıp beni kolları arasına çekti. Zaten hiç açmadığım gözlerimle uykuma kaldığım yerden devam ettim.

🦋

Sabah gözlerimi araladığımda balkondan gelen güzel esinti ve kollarında olduğum bedenin etkisiyle yüzümde bir tebessüm oluşmuştu. Gece birlikte olmuştuk.
Düşündükçe dudaklarımı ısırasım geliyordu.

İlk kezdi ve olmasını istediğim adamlaydı. Sevdiğim adamlaydı. Sanırım bundan daha güzel çok az şey vardır.

Saçlarımda hissettiğim elin ardından "günaydın." dedi. Uyku mahmurluğu barındıran ama kesinlikle erkeksi sesinden de kaybetmemiş bir tonlamayla. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda güzel bir gülümseme ile bakıyordu bana. "Günaydın." dedim bende. Benim sesim onun aksine oldukça tarazlı çıkmıştı.

"Aydı evet." dedi göz kırpıp başını sallayarak. Anında ısınan yanaklarımın sebebi yaptığı imayi anlamamdan kaynaklanıyordu.
Yüzümü göğsüne gömüp huysuz bir mırıltı çıkardım.

Karan daha da keyiflenen sesiyle "kalkalım mı bir şeyler yemelisin epey uyumuşuz." dedi. O söyledikten sonra fark ettiğim bir gerçekti midem kazanıyordu resmen. Başımı göğsünden kaldırıp "önce banyo." dedim.

Başını salladığında aynı anda yataktan doğrulduk. Karan benden önce çıkmıştı yataktan anlık bir kalp çarpıntısıyla bakışlarım vücuduna kaydı ama neyse ki altına bir baksır giymişti. Gece fırlattığı telefonunu açarken bana bakmadan "sen geç ben geliyorum." dedi.

Birlikte mi duş alacaktık ben kendim yıkanırım diye düşünmüştüm. Hala harekete geçmediğimi fark edince başını kaldırıp bana baktı. "ne oldu ?" dedi göz kırparak.

"Iıı birlikte.. mi yıkanacağız ?"

"Evet." dedi gayet normal bir şeyden bahseder gibi.

"Hmm.." dedim mırıldanarak. "Anladım." çekinmenin alemi yoktu zaten gece birlikte olmuştuk ve birbirimizi tamamen görmüştük ama şu lanet utanma hissi şuan tepeden tırnağa sarmıştı beni.

Karan kendi telefonunu bırakıp benimkini aldı. "Açıyorum telefonunu." dedi. Üzerimde ki pikeyi kenara itip ayaklarımı yataktan sarkıttım. "Tamam." dediğimde banyoya gitmek için ayaklandım ama ayağa kalkmamla geri yatağa oturmam bir oldu.

Kasıklarımda müthiş bir ağrı vardı ve ayağa kalkar kalkmaz kendini belli etti. Karan fark etmez umarım derken bakışlarını üzerimde hissettim. Ona bakıp hiçbir şey yokmuş gibi gülümsedim. Fakat inandırabildim mi orası tartışılır. O bana herhangi bir soru yöneltmeden ben ona sordum. "Bir şey var mı teledonlarda ?" dedim.

"Yok." dedi sadece. Kaşlarını çatarak telefonumu kenara bıraktı. Yanıma gelirken "bir sorun mu var ?" dedi. Hemende anla zaten.

"Hayır." dedim gülümseyerek. Elimi belli belirsiz sol kasığıma bastırıyordum çünkü ağrı ciddi anlamda kendini belli etmeye başlamıştı. Canım acıyordu.

Bunu da ona söylemek istemiyordum. Çünkü sebebini kendine bağlayıp kendine kızacaktı. "Hiç bir sorun yok." dedim. "Neden kalkmıyorsun o zaman ?" dedi.

"Kalkıyorum ?" dedim "kalkıyordum yani tam."

"Hale canın mı acıyor ?" dedi sıkıntılı bir sesle. Anlamıştı ve hemen yüzü düşmüştü.

"Hayır acımıyor." dedim inkar ederek. Ben yatakta kenarında oturuyordum o ise önümde dizlerinin üzerine çökmüştü.

Birden koltuk altlarımdan tutup beni ayağa dikti. Kasığıma tekrar saplanan bir ağrıyla inleyerek iki büklüm oldum.

Karan hızla kollarını belime dolayıp ayakta kalmamı sağladı. "Bir daha.." dedi dişlerini sıkarak konuşuyordu "sakın bana yalan söyleme."

Bir kolunu bacaklarımın altına atıp kucağına aldı. Başımı göğsüne yaslarken istikamet banyoydu.

"Özür dilerim.." dedi banyoya girip beni lavabonun yanına oturtarak. "Ben kendimi tutmaya çalıştım, yavaş olmaya, nazik davranmaya çalıştım ama.." derken elimi dudaklarının üzerine koydum.

"Özür dilenecek bir şey yok. Bu normal ilk kezdi, seninleydi..." dedim elim yüzünü severken. "...sevdiğim adamlaydı. İlk seferde ertesi gün böyle bir ağrı yaşayacağımı biliyordum zaten. Sende sakın pişman olma. Her şeyiyle çok güzeldi." dedim utansam da onun kendini iyi hissetmesi için bunu umursamamaya çalıştım.

Alnını alnıma yasladı. Birbirimizin yüzünü sevdik. Benim avuçlarımı onun sakalları doldurdu. Onun büyük sıcak avuçlarını benim yanaklarım. Dudaklarımızı birleştiren ben oldum devam ettiren o oldu. "Merhametinin ve masumluğunun altında çok ezildiğim anlar oldu." dedi. "Sana dokunurken elimin kanını, pisliğini bulaştırmadım. Bulaştırmayacağım. Sen benim en güzel ve tek mahremiyetimsin. Öylede kalacaksın." dedi dudaklarını alnıma bastırırken.

Ne diyeceğimi bilemediğim için "sende benim." dedim gözlerimi kaçırarak. Güldü. "Başkası yok." dedi hem kendine hem bana söylemişti bunu. "Başkası yok." dedim.

"Benimsin." dedi. "Şu saatten sonra seni kaybedecek bir şey yapmam. Seni kendi ellerimle başkasına itmek.." dedi yüzünü buruşturarak "kafama sıkarım." dedi bilmiş bir edayla.

Güldüm.

Güldü.

🦋

Bölüm sonu.

Sizleri seviyorum...

Continue Reading

You'll Also Like

667K 14.1K 74
İzmir'de ailesi ile birlikte yaşayan bir kızın hayat serüveni gayet normal gidiyordu ki Mardin'deki abisinin karısını aldatana kadar...
887K 56.1K 38
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve fizik...
85.1K 5.4K 49
Efsaneye göre, eski zamanlarda, antik Yunan'da insanların iki başı, dört eli, dört kolu vardı. Eski Yunan'ın ulu tanrısı Zeus, Olimpos Dağı'ndan düny...
25.2M 898K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...