Wolfsbane Prophecy - Larry...

By xxbomxx

11.9K 1.2K 1.9K

**Kitapta herkesin eli herkesin cebinde olacak çok şey etmeyin** Sürünün sahip olduğu tek omega Harry, Büyük... More

Pilot Bölüm
1~) Kontrolsüz
2~) Sürünün Bereketi
3~) İstenmeyen Evililik
duyuru
4~) Louis Tomlinson
5~) Zayn'in Betası
6~) Kontun Oğlu
7~) Kılkuyruk Niall ve Eldoris
8~) Geçmişin İzleri
9~) Harry'nin Kozu
10~) Kış Bahçesi
11~) Harry'nin odası
12~) Terzi
13~) Çay Partisi
14~) Koruluk
15~) Kont Harry Edward Catawba
16~) Dengeler
*Bilgi Bölümü*
18~) Sırlarını Anlat
19~) Sir Eldoris
20~) Kızışma
21~) İhanet

17~) Kurnaz Tilki

607 64 70
By xxbomxx


"Kimse kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin."


Ertesi gün Harry, Eldoris'in kızışma döneminin bittiğini bilerek, yanına Damiano ve Wanda'yı da alıp Papadakis'lerin evinin yolunu tuttu.

Kötü bir akşamın sonucunda güzel bir sabah olarak ilerliyordu. Eğer becerebilirse bundan sonraki hamlesi, ağzı açılacak korkusu ile yaşadığı fakat yine de süründürmeye devam ettiği Kont Aiden Catawba'nın cinayeti olacaktı.

Aklında düşündüğü şeyleri kimse ile en ufak zerresini bile paylaşmazdı. Güvenmiyordu. Güvense dahi riske atmıyordu. Her şey hesaplı ve doğru olmalıydı. Bundan sonra atacağı her adımı düşünmeliydi.

Louis gitmişti ama giderken bir sırrına şahit olmuştu. Bir başkasının bu sırrı bildiğinden şüphe dahi etse, ortadan yok ederdi. Fakat şimdi bahsi geçen kişi Louis William'dı.

"Geldik."dedi Wanda, arabadan ilk inen olarak. Hemen inip Harry'nin inmesi için köşede bekledi.

Harry sessizce;

"Orada Eldoris'in de isteğini bu noktaya getirmek senin görevin, tamam mı? Ben aileyi ikna edeceğim."

"Tamam."dedi Damiano sıkkın bir sesle.

Üçü beraber, daha önce geleceklerini haber verdikleri eve doğru yürüdü. Evin etrafını korumalar ile donatmış ve ailenin her türlü ihtiyacı karşılanması için Marcus'u burada bırakmışlardı.

Kapıda onları uşak değil, evin hanımı karşıladı

"Sir Harry, buraya gelmeniz bizim için büyük bir şeref."

Harry sıcak bir gülümseme ile hemen kadına sarıldı. Bayan Papadakis, kontun ona karşı birden beliren samimiyetinden memnun görünen yüzünde endişe görünmüyordu.

Oğlunun kızışmaya atlatması ile rahatlamış, Catawba ailesinin ziyareti ile heyecanlanmıştı.

Herkesi içeri, geniş salona davet etti. Beş altı tane sarı koltuğun dağıtıldığı görgüsüzce  süslü odaya geçtiler. Her yerde devasa objeler, altın renkler hakimdi. Kurtlar arasında kutsal sayılan bir çok öğeyi de evin en görünen köşelerine, ne kadar muhafazakar olduklarını kanıtlamak ister gibi dağıtmışlardı.

"Kontumuzun nahif ve saf kalbi bizi hiç yalnız bırakmadı. Her türlü ihtiyacımızı karşıladılar. Kontumuz Zayn, çok yaşasın. Gönderdiğiniz bastırıcılar için de çok teşekkür ederim, Sir Harry. Hepsi birer ilaç oldu ailemiz için."

Harry koltuğun en sağına geçti. Damiano da onun neredeyse yapışığına oturdu.

"Bunlar için bize değil, Sir Damiano'ya teşekkür edin. Kendisi Eldoris'i duyunca üzerine titredi."dedi Harry, elini Damiano'nun dizine koyup.

Damiano, aynı minnettar gülümsemesini ona döndüren kadına sahte bir sırıtma sundu.

"Onun için çok endişelendim."dedi, endişeli bir tavırla. "Onu görmek için sabırsızlanıyorum."

Kadın afalladı.

"A-e... Eldoris yukarıda. Şimdi aşağı iner."

"Yo yo... O inmesin. Ben bilirim, yorgundur şimdi o. Damiano yukarı çıkıp bakar."

Kadın ne diyeceğini bilemedi. Arkasındaki kapının önünde duran hizmetliye döndü.

"Tatlım, Sir Damiano'ya yolu göster."

Damiano hemen ayağı kalktı. Harry'e bakıp yüzünü neredeyse absürt bir endişeli tavır koydu.

"Heyecanlandım."dedi ve hizmetlinin peşine takıldı. Harry gözlerini kocaman açıp o gitmeden önce bokunu çıkarmamasını işaret etti.

Damiano odadan çıktıktan sonra Harry kadının yüzüne döndü. Neler döndüğüne anlam vermeye çalışan korkulu bir yüzü vardı. Harry elini hemen yanına koyup koltuğa iki kere vurdu. Kadını yanına çağırdı. Daha samimi olmak istiyordu.

Bayan Papadakis korka korka yanına geldi.

"Size gönderdiğim bastırıcıyı başka bir yerden temin etmeye çalışmayın. Bu yalnızca bir seferlik olsun tamam mı? Fazlası zararlı. Bırakın doğal bir şekilde atlatsın o günü."

"Siz doğrusunu bilirsiniz."

"Evet. Herhangi biri biliyor mu, bizden başka?"

Kadın başını ağır ağır salladı.

"Dün çay partisinde olaya tanıklık eden misafiriniz de vardı-"

"Ondan bir şey olmaz. Başka?"

"Yok."

"Güzel."

"Ben aslında oğlumun omega olacağını anlamıştım. Bu yüzden sık sık sizin karşınıza çıkarmak istedim. Belki siz daha iyi anlarsınız diye..."

"Aslında bu konuda o kadar da iyi değilim, Bayan Papadakis. Kendim ilk kızışmamı geçirdiğim zaman bile alfa oluyorum sandım."

Kadın kendine engel olamadan güldü. Bunun hoş olmayacağını anında düşünüp elini ağzına götürüp gülümsemesini sakladı.

Harry elini tutup indirdi ve onun yerine kısık sesi ile ufak bir kahkaha attı. Gülmesi hiç sorun değildi.

"Sorun değil. Daha çok rezil sayılacak anım var."

"Hayır..."dedi kadın ama hala gülüyordu. "Fakat az çok anlaşılmaz mı?"

"Piyangonun kime vuracağı belli değil."

Hizmetli içeriye dört adet büyük fincanda çay getirdi. Harry hemen iki fincanın yukarı çıkarılmasını söyledi.

"Onlar da şimdi aşağı inerler."dedi Papadakis.

Harry çayları alırken;

"Hayır..."dedi, başını ağır ağır sallayıp. "Onların konuşacak çok şeyi vardır."

"Ne gibi?"

"Ben şimdi size anlatacağım."

¤

Damiano kapının önüne geldiğinde, içeriden gelen taze kokuyu duyabiliyordu. Omega hala kızışmanın karıncalarını üzerinde taşıyordu. Harry'den tanıdığı ama asla alışık olmadığı bir kokuydu.

Harry'e söz verdiği gibi onu etkilemek zorundaydı. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldı.

"Geliyorum!"

Eldoris, kapının önündekinin misafir olacağını düşünmeden yarı çıplak kapıyı araladı. Damiano'yu karşısında görünce hemen geri kapattı.

Yüzüne kapatılan kapının arkasında hoşnutsuz bir ifade ile bir süre bekledi. Altıüstü, üzeri çıplaktı. Neredeyse çocuk sayılır. Çocuk bedeninden tahrik olacağımı mı sanıyor?

Louis ile yaşıttı bu çocuk ama kimsenin içinden Louis'e çocuk gibi bakmak gelmiyordu. Seks Tanrısı gibi geziyordu ortalıkta.

Eldoris kapıyı üzerindeki ince sabahlık ile yeniden açtı.

"Kusura bakmayın. Dadım zannetim."dedi, geri geri odanın içine yürürken.

Damiano yavaşça odaya girip ardından kapıyı kapattı. Neredeyse gardolabının içindeki her şeyi yatağa dökmüş ama hala seçememişti.

"Geçmiş olsun mu demeliyim yoksa tebrik mi etmeliyim?"

Eldoris ıslak saçlarını düzeltip duruyordu. Minyon bir çocuk olmasına rağmen oldukça dolgun bir vücudu vardı. Etli yanakları ve iri kalçaları hoşuna gitmişti.

Yuvarlak beyaz yüzü şaşkın, gözleri masumdu. Damiano baştan sona vücudunu kaşla göz arası süzdü. Niall'ın kırığı olduğunu kırk yıl düşünse bilemezdi.

Ürkek, çocuk, bilgisiz hatta tecrübesiz duruyordu. Fakat kılkuyruğun kıskandırmak için her şeyi anlattığı Liam ona, bacaklarını omuzlarına nasıl taşırken inlediğini anlatmıştı.

"Teşekkür ederim."dedi Eldoris, yutkunup. Odanın en köşesine geçmiş uzaktan bakıyordu ona. Henüz kızışma, deliliğini üzerinden çekse dahi hala etkisini kaldırmamıştı.

"Henüz tebrik etmedim ama."dedi ve rahat bir tavırda pencere kenarına otururken. Bacak bacak üstüne attı ve baştan sona bir kez daha, daha belirgin bir şekilde süzdü onu. "Fakat omega olmak bu devirde özel bir şey. Değerini bil."

"Tabi.. yeniden teşekkür ederim. Ben giyinip aşağı ineceğim şimdi."

"Gerek yok. Sir Harry seninle değil ailen ile konuşmak istedi. Senin için yorgun olduğunu biliyorum adlı anlayışlı konuşmayı yaptı."

Eldoris yaslandığı duvardan ayrılıp ona doğru yürüdü.

"O vakit siz neden buradasınız?"

"Ses tonuna bakılırsa bundan rahatsızsın."

"Sadece merak ediyorum."

"Niall ne yapıyor? Duydu mu?"

Eldoris durdu. Louis'den sonra birinin daha bunu bilmesi canını iyice sıkmaya başlamıştı.

"Sir Niall'ın konu ile-"

"Geç şunu, güzelim. Bize senden bahsetti. Omeganın tadını fark etmeden ilk o almış. Liam'a bile anlatmış. Liam da gelip bana anlattı."

Eldoris'in kulakları kızardı. Hem utanmış hem de sinirlenmişti. Liam'ın Niall için ne anlama geldiğini biliyordu. Böyle bir özel durumu da onunla paylaşmasının tek bir anlam ifade ettiğini de.

Zaten onunla olan beraberliği son zamanlarda yeterince acı veriyordu. Fakat artık boyut atlamıştı.

Herkese anlattığı biri olmak onu mutlu etmiyordu.

"Benden nasıl bahsetti ki?"dedi, kuyruğu hala dik tutarak. Damiano'ya doğru yürümeye devam etti.

"Küçük orospu."

Net cevap ile nefesi kesildi. Gerçek olduğuna inanmak istemiyordu ama bunu demesi nedense onu şaşırtmamıştı. Nedense ondan böyle bahsetmesi garip bile değildi.

"Haklı mı peki?"dedi Damiano, zehirli iğnesi olan dilini biraz daha derin konulara sokarak. "Kaç yıldır onun altına yatıyordun?"

Eldoris'in masum yüzünün hatları anında keskinleşti. Az önce taktığı bir maske varmış gibi saf bakışları birden silindi. Keskin ve tehlikeli bakışları yerini aldı.

Damiano'nun tam önünde durdu.

"Yıllardır."dedi gururla.

Damiano, bu sert cevap ile ıslık çaldı.

"Birileri orospu olmaktan gurur duyuyor. Sakın aşığı olmuş olmayasın? O seni sikerken sen romantizm yaşıyorsunuz sanmış olmayasın?"

"Neden burdasınız?"

"Seninle evleneceğim."

Damiano'nun net cevabı çocuğun kaşlarını anında kaldırdı. Kocaman bir gülüş ile başını salladı.

"Omega olduğum için mi yoksa Niall ile bir derdiniz mi var?"

"Şaşırmadın bile."

"Catawba ailesinin bu ziyaretinin çıkarsız olacağını düşünmek aptallık olurdu."

Damiano'nun gözlerinde bir pırıltı belirdi.

"Zeki sanıyorsun kendini."

"Öyleyim."

"Fakat her şeye rağmen Niall ile evleneceksin. Bence bir insanın hayatında yapacağı en büyük aptallık sınırı Niall ile evlenmek olurdu. İnan bana Liam bile blöf yaparken onu tercih etmedi. Altını çiziyorum... Liam bile."

Damiano'nun alaycı tavrı çocuğu germişti. Yeterince uyarılmış vücudu, gerginlik ile iyice sızlıyordu.  

"Sizinle neden evlenmek isteyeyim?"

"Zekiyim, zenginim, karizmatik ve yakışıklıyım."

Eldoris bir adım daha attı. Güneş pencereden bedenini aydınlatıyordu.

Neredeyse Damiano'ya değecek kadar yakındı.

"Peki sizin benle evlenme amacınız ne?"

"Ben düşündüğün kadar amaca dayalı yaşayan bir insan değilim. Seni beğeniyorum desem?"

"Sanırım daha süslü bir yalana ihtiyacınız var."

"Prestij?"

"Benin sayemde mi? O prestiji size soyadınız zaten tek başına sağlıyor."

"Demek ki yine de seni istiyorum."

"Bence siz ağabeyiniz ya da kont Harry'nin arzusu üzerine bir evlilik yapıyorsunuz. Onlar da en uygun eş beni seçti çünkü omega soyu her daim bereket olarak görülür. Anlamadığım şu; soy zaten Kont Zayn'den devam edecek. Bana neden ihtiyaç duyuluyor."


Damiano gerilen sinirlerini yarıştırmak için kahkaha patlattı. Duygusal, masum bir ufaklık değildi bu çocuk. Onu başta Niall'dan çekip sevgi dolu sözler ile kendine çekmeyi düşünmüştü. Fakat çocuk düşündüğü gibi çıkmamıştı.

Harry'nin aklındaki planı çocuğa söyleyemezdi. Çünkü o da bilmiyordu. Çocuğun sorgusu ile daha yeni nedenini merak etmeye başlamıştı. Harry neden onu bu çocuk ile evlendirmek istesin ki?

"Evlenmek istiyorum, küçüğüm. Derdin ne senin? Benden iyisini mi bulacaksın? Ne istiyorsun?!"

"Niall'ı."

"Aptal."

Damiano yerinden kalktı.

Kapıya doğru tam yönelecekken kapı açıldı. Tereddüt ile içeri Harry girdi. Yüzünde, aşağıda sürdürdüğü sahte gülümseme asılı kalmıştı.

"Ah! Eldoris! Konuştunuz mu?"

Damiano ellerini cebine koydu.

"Çocuğun rafine zevkleri yok. Gidelim mi?"

Harry içeri girdi ve kapıyı kapattı. Kendinden emin, sinsi adımlar ile yanlarına yürüdü.

"Seni korkuttu mu yoksa?"dedi, Eldoris için endişeli görünerek.

Damiano gözlerini devirdi. Yaptıgı her şey şu an yeterince ona saçma geliyordu. Üstüne bir de istemediği bir evliliği onu istemeyen biri ile yapmak ve buna onu ikna etmeye çaba sarf etmek, onun çapında oldukça yorucu bir işti.

Harry ise aklındaki planı uygularken çocuğa zarar vermeden bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Eğer evliliği kabul etmezse, hiçbir anlamı kalmayacaktı. Fakat eğer kabul ederse, ona önceden tüm yaşayacağı şeyleri anlatmak zorundaydı.

Onu, kendi yandığı ateşte yakamazdı. Onu tek seferde neredeyse satan anne ve babasına kıyasla Harry, çocuk için herkesten daha çok kaygılıydı.

"Ben Sir Damiano'yu tanımıyorum. Üstelik üslubu ve-"

Eldoris konuşmayı bitiremeden Harry ellerine yapıştı.

"Tatlı Eldoris. Gel otur. Geçen gün çok kötüydün. Ayakta kalma. Ben onun üslubu adına senden özür diliyorum."

Eldoris'in yüzü yeniden o günkü hareketlerini düşününce kızardı. Damiano karşısında öfkelenen ve sertleşen tavrı, Harry'nin yumuşak ve nazik hareketleri karşısında yumuşuyordu.

"B-ben üzgünüm. O gün kendimde değildim."

"Ben biliyorum. Seni anlıyorum. Seni en iyi ben anlıyorum. Üstelik bundan sonra koruyup kollayacağım da seni. Tamam mı? Nasıl bir sıkıntı olursa olsun benimle paylaşırsın. Ben sana yol gösteririm. Yaşadığın hiçbir şey utanç verici değil."

"Annem nerede?"dedi Eldoris bir anda. Gelişen koku duyusu ile annesinin kokusunun eksiğini fark etmişti. Hemen endişeye kapılmıştı.

"Korkma!"dedi Harry, karşısında duran yatağa oturup. Damiano da bu sırada pencereye yaslanmış Harry'nin aklındaki tilkileri anlamaya çalışıyordu.

"Ben senin yaşındayken ailem beni kontun evine bırakıp gitmişti. Ben gözlerimi açtığımda yeni bir hayat, yeni bir aile buldum. Catawba ailesi senin için de yeni bir aile olacak."

Eldoris, Harry'nin anlattığı hikaye ile daha da korktu.

"Annem nerede?!"diye bağırdı, terk edildiğini düşünerek.

Harry derin bir nefes aldı.

"Anneni kaleye gönderdim. Gitti. Senle yalnız konuşma fırsatı verdi bize."

"Annem asla beni yalnız bırakmaz."

"Neden korkuyorsun ki? Sana yemin ederim annen güvence altında... sen beni anlayıp hak verinceye kadar tabi."

Damiano, bir an için Harry'nin aklındakini, o gün babasının gözlerinde gördüğü hırs ile aynı olduğunu düşündü. Aynı kibir, aynı soğukkanlılık ve aynı hedefe odaklanış.

Harry burada kalacağını söylemişti ama sanki gitmek için bir şeyler hazırlıyor gibiydi aynı zamanda. Bu sefer gözleri, hiç olmadığı kadar büyük bir kumar oynuyor gibi bakıyordu.

Eldoris korkusunu ve endişesini öfke ile saklıyordu. Kaşları çatılmıştı.

"Annen öyle ya da böyle zarar görmeyecek, korkma. Ne annen ne de baban. Ama bilmelisin ki, annen seninle ilgili bir karar verdi. Şimdi de o kararı doğrulamak üzere kont Zayn'in yanına gönderdim onu. Annen senin bu evliliği yapmanı uygun gördü."

Eldoris ayağa kalktı.

"Annem benimle ilgili her türlü kararı verebilir. Şimdiye kadar da bunu yaptı ama bu kadarı artık benim insiyatifimde. Omega olduğum için aklınıza ilk gelen isim ile beni evlendiremezsiniz."

Harry bacak bacak üstüne attı. Oldukça toy olan çocuğu sakin bir şekilde süzdü.

"Annen, Sir Niall ile olan ilişkini öğrendi."dedi, soğukkanlılık ile.

Eldoris donup kaldı. Aile içinde bunu otuz yaşına gelmiş olsa dahi nasıl bir sonuç yaratacağını biliyordu. Babasının eve sokup çıkardığı iş arkadaşı ile kırıştırmak diyeceklerdi. Her şeyden daha kötüsü ailesinin onun biri ile görüştüğünü ogrenmesi olacaktı. Eldoris ancak evlenince biri ile temas etmeli, bunun dışında bir birliktelik aileyi utanca sürüklerdi. Üstelik onun bakir olmadığını bilmeleri, tam bir facia olacaktı. Eldoris tamamen bakirliğin önemi ile büyütülmüştü.

"Dersem, oluşacak şeyleri düşünebiliyor musun?"

Eldoris'in aklından akan onca feci senaryo sonunda Harry ekleme yapmıştı.

"Herkese anlattı mı?"dedi, hayal kırıklığı ile. Niall için özel olduğunu sanıyordu.

"Aslında yalnızca Liam'a anlatmış. Liam Damiano'ya, Damiano da bana. Belki ben de ailen ile, sadece senin iyiliğin için elbet, paylaşabilirim."

Eldoris çökerek koltuğa geri oturdu.

"Beni bununla mı tehdit edeceksiniz?"

"Tehdit mi? Saçmalama. Yalnızca erişkin birinin bakış açısına sahip olmanı bekliyorum senden. Niall senin için uygun biri değil. Seni sevmiyor. Ailenin de takdir ettiği evlilik bu olacak. Hayatın için her şey mükemmel olacak. Niall'ın istediği tek şey Liam. Sen onun için, bu canını acıtacak olsa dahi, bir yatak eğlencesisin."

Eldoris'in gözleri dolmuştu. Herkesin yüzüne doğru bunu biliyorum diye haykırmak istiyordu.

"Beni sevmediğini biliyorum."

"Madem biliyorsun, ne bu o zaman?"

"Ondan başkası olmadı hayatımda. Ben onla yaşadım, onla öğrendim. Bana bir vakit vermişti ve o vakit daha yeni geldi. Şimdi benimle evlenmek isteyecektir."

Damiano elini duvara yasladı.

"Kılkuyruk iki dünya bir araya gelse orospu diye aşağıladığı bir çocuğu koluna eş diye takıp gezmez. Ailesi istemez seni bir kere. Onlar omegaları pis kan diye anıyor."

Eldoris daha daha yıkılırken Harry ona susmasını işaret etti ve daha önce anlaştıkları gibi konuşmasını bekledi. Damiano derin bir iç çekti.

"Niall ile istersen yine birlikte olursun, ben bunu kabul ediyorum."Harry, yanlış damardan girdiğini belli eden gözlerini yeniden kocaman açtı.

Eldoris yüzünü buruşturdu. Başını Damiano'ya çevirdi.

"Amacınız ne sizin?"dedi, midesi bulanmış gibi.

"Ahlak abidesi gibi davranma."dedi Damiano, onu tersleyerek. "Formalite bir evlilik olacak. Gider istediğin ile sevişirsin, karışmam. Sen de bana karışmazsın. Oldu bitti."

"Niall ile evleneceğim, seninle değil!"

"Bok ye o zaman! Otur burada Niall'ın atığı gibi ve tek başına baskıcı sapık bir baba ve ahlak abidesi gibi geçinen annen ile yaşa!"

"Benim babam sapık değil! Doğru konuş!"

"Sapık! Onun siktiği kızların hepsi on dört yaşının altında! Baban bir sübyancı. Bu aramızda dalga konusu olduğu için de Niall gelip seni sikiyordu. Sonra gidip gururla bunu platoniğine anlatıyordu, aynı ergenler gibi!"

Eldoris'in gözyaşları art arda düşüyordu. Dişlerini ve avcunu sıkıyordu.

"Yalan!"diyebildi fakat bunun da gerçek olduğundan emindi.

"Damiano artık çeneni kapa ve beni Eldoris ile yalnız bırak!"

¤

Louis kapıyı çaldı. Uzun bir yoldan gelmişti ve yürümekten artık ayakları ağrıyordu. Liam onu arabası ile bırakabileceğini söylemişti ama şehirde Liam ile görünmenin Zayn'in kulağına gideceğini biliyordu. Tek başına gelmişti.

Buraya gelmeden önce de Harry'nin parasını ödemiş olduğu siparişleri Liam'ın evine yollatmıştı. Bir süre de orada yer bulmuşa benziyordu. Fakat içlerinden bir şapkayı kapmış ve yanında getirmişti.

Harry'i, kontun evi dışında bulabileceği tek yere. Daha sonra gideceğini söylediği Papadakis malikanesine.

Kapıyı ikinci kez çaldığında evin hizmetlisi kapıyı açtı.

"Günaydın!"dedi Louis, neşeli bir sesle. Şapkasını çıkarıp iki elinde tuttu. Koltuk altına sıkıştıramayacağı kadar pahalı ve yeniydi. "Bay ve Bayan Papadakis evdeler mi?"

"Malesef. Bayan Papadakis yeni çıktı. Bay Papadakis de bu saatte evde olmaz."

"Oh! Öyle mi? Pekala, ben beklerim. İçeride bekleyebilir miyim?"

"Eve ne zaman gelecekleri belli değil ama."

"Ben yine de beklerim."

"Fakat sizi içeri alamam. Kimseyi alamam."

"Ahhh, şu konu. Ben onu biliyorum. Eldoris... çay partisinde olanlar falan.. hı hı.. Ben de oradaydım. Bayan Papadakis de beni görmek ister zaten. Hadi beni içeri al."

"Fakat kesin emir verdi. Alamam. Üstelik evde başka bir misafir var."

"Sakın Sir Harry deme! O değil mi? Biliyordum... çünkü o beni çağırdı. İkimiz gelecektik fakat o önce varmış. Önemli değil. En azından ona geldiğimi söyle."

"Bırak girsin!"

Hizmetlinin arkasından gelen sesi hemen tanıdı. Aralanan kapıyı tutup sonuna kadar açtı Damiano.

"Çabana sağlık."

Louis kocaman, sahte bir gülümseme ile kollarını iki yana açtı. Damiano'ya sıkıca sarıldı ve içeriye girdi. Kapı kapanır kapanmaz evin sıcaklığı ile ne kadar üşümüş olduğunu yeni fark etti.

"Tatlı küçük Eldoris'e geçmiş olsun ziyareti mi?"

Damiano Louis'in elinden şapkasını kaptı.

"Tebrik de diyebiliriz. Cins ırkçılığı yapıyor gibisin. Harry bunu duymasın."

İkisi içeriye yürürken Louis, pahalı şapkasından gözlerini ayıramıyordu.

"Harry bunu da duysun. Zaten ne duysa kızıyor bana."

"Harry şeker gibidir. Büyük ihtimalle onu kızdıracak şeyler yaptın."

Damiano kendini koltuğa bıraktı.

"Sen ne zaman on sekiz oluyorsun?"

Louis şöminenin önüne geçip ellerini ateşe tuttu.

"On... iki... gibi bir şey. Ya da on bir."

"Gün mü?"

"Yok yıl. Ben altı yaşındayım ve on sekizime on iki yıl kaldı."

"Kapa çeneni.. Bu şapkayı kim aldı sana? Hani beş parasızdın?"

"Hediye."

"Kimden."

"Bir aşığım var. Bana bir sürü kıyafet aldı."

Damiano dudağını ısırıp güldü.

"Bu aşığın sana ev de açmış olmasın? Bu gece Liam'da kaldın, değil mi?"

"Yok deve! Ne şapka ondan ne aşığım o. Evde de değil, pansiyonda kaldım."

"Sen ödemelerini tabi peni üzerinden yapmadığın için, pansiyonu da bedavaya getirmişsindir."

Louis yüzüne bir gülümseme yerleştirdi zorla.

"Ufak bir saksoya mâl oldu diyelim."dedi şakayla karışık.

"O saksoyu ben de istiyorum."

Louis gözlerini ateşten ayırmadı. Bu Damiano'nun ikinci yürümesiydi ona. Dün gece onun her şeyi bildiğini düşünmüştü. Anlamış ama aptala yatıyor diye düşünmüştü.

Harry'nin yaptıklarını ve kehaneti çözmüş diye düşünmüştü. Bununla beraber onun da kardeşi olduğunu anlamış olması gerekiyordu.

"Gidip adamdan al o zaman."dedi yine gülerek. "Üstte olan o değildi çünkü."

Ateşin önünden ayrılıp Damiano'nun yanına oturdu.

"Konu sensen, ben alta geçerim."

Louis, artık onu denediğini düşünüyordu. Kardeş olduklarını bilip bilmediğini ölçmeye çalışıyor gibiydi. Eğer herkes ile yatan bu çocuk onunla yatmıyorsa, kardeş olduklarını çoktan biliyor demek olacaktı bu. Bu da Louis'in buraya gelme sebebini açıkça kehanet ile örtüştürürdü.

Damiano ile uğraşmak çok zor olacaktı. Herkesten daha kapalı oynuyordu kartlarını. Kimse onun oyunun neresinde durduğunu anlayamıyordu. Kimse onun ne kadar bildiğini kestiremiyordu.

Hiçbir şey bilmiyor gözüküyordu ama çok kurnaz ve temkinli hamleler ile aslında oyunun kalbinde oynuyordu.

"Size bir sakso borcum olsun. Hatırlatın bana."dedi ama bunu gerçekten yapmak zorunda olsa dahi yapmayacaktı.

Damiano'nun yüzünde yine o umursamaz ifade vardı.

"Hatırlatırım."dedi sıkkın ve soluk bir sesle. Başını kapıya çevirdi.

Merdivenlerden inen Harry ve Eldoris odaya giriyordu. Bolca ağlaşılmış gibiydi. Eldoris şimdi Harry'nin sağ kolu altında, beline sarılmıştı. Dışarı çıkmak için elbiselerini giymişti.

Harry başını kaldırınca karşısında, Damiano dışında o genci de gördü. Kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başladı. Eldoris de Damiano da bu kalp atışını anında duydular.

Louis ayağa kalkmış ve hemen en şirin gülümsemesini hazır etmişti. Bu sefer de kovulmak istemiyordu onun yanından.

"Gitmediniz."dedi Harry, şaşkınlıkla.

Louis bu tepkiyi beklemiyordu.

Harry şaşkınlığını gizlemiyordu. Louis'i tavırları ve değişmez kaderi ile hayatından sonsuza kadar silmiş sanıyordu. İçten içe bu hayatına adapte olmaya çalışsa dahi aklı her saniye ondaydı. Gitti diye çok üzülmüştü. Onu terk etmiş gibi düşünmüştü. Rüyalarına bile uğramaz sanmıştı.

"Kontumuz beni evden kovdu, şehirden değil."dedi, meydan okuyan aşk dolu bir sesle.

"Henüz kovmadı."dedi Damiano ve elindeki şapkayı onun başına geçirip Eldoris'in yanına yürüdü. "Ufaklık kimseye sunulmamış değerli, kıymetli ve bonkör teklifimizi kabul etti mi?"

Eldoris, Harry'nin beline daha sıkı tutundu sanki Damiano bir anda onu çekip götürecekmiş gibi.

Sesini kısarak;

"Yani beni."diye ekledi.

"Hayır!"dedi hızlıca.

"Zaman istedi."dedi Harry, onun başını okşayıp. "Acelemiz yok. Yine de bizi çok bekletmemeli. Bu süre zarfında kimse bu teklifi, sonuçlanana kadar da öğrenmemeli."

"Ne teklifi?"dedi Louis, onların yanına gelip. Daminao yüzünü buruşturdu.

"Sen işte bilmemesi gereken tarafsın."

"Evlenme teklifi mi?"

Damiano şaşkınlıkla ona döndü.

"Nereden biliyorsun?"

"Niall ile birlikte olduğumu da biliyor."dedi Eldoris, Harry'e dönüp. Ona şikayet eder gibi söylemişti.

"Onu nereden biliyor?"dedi Damiano ikinci kez şaşırıp.

"Eldoris'in omega olduğunu da, evlenmek için benim ikinizi uygun gördüğümü de biliyor. Çok zeki ya da kahin değil. Ben söyledim."dedi Harry ama yüzünde tatlı bir gülümseme hala hakimdi.

Louis şok olmuş gibi bakışlarında takılı kalmıştı. Harry onun gitmemiş olmasına gerçekten sevinmişti. Louis'e bakarken gözleri parlıyordu.

Louis ona böyle aşkla yumuşak bakan gözlere tüm hayatını adayabilirdi.

"Niall?"dedi Damiano, bu bilgiyi bilen kişi olmanın havası söndürüldüğü için mutsuzdu.

"Onu Niall, ilk tanıştığımız zamanlarda Liam'a anlatırken duydum. Babası..." yutkundu ve bu kısmı çocuğun önünde söylemekten vazgeçti. "Küçük, tatlı bir çocuk demişti. Ben de seni görünce hemen anladım."

Eldoris, bir kez daha bahsedilenlerin gerçek olduğunu anlayarak yıkıldı.

"Babası küçük çocuklar ile yatan adamın küçük orospu oğlunu sikiyorum."dedi acıyla. Kendisi için kurulacak en acı cümleydi bu.

"Sen nereden biliyorsun?"dedi Louis, cümleyi doğru kurduğu için.

Eldoris'in omuzları biraz daha çöktü ve yükünü biraz daha Harry'nin üzerine verdi.

"Sadece tahmin etmiştim..."

Louis dudağını ısırdı.

Damiano uzanıp çocuğun elini tuttu ve kendine çekti. Eldoris onu yanına doğru savruldu. Hemen yürümeye başladı ve çocuğun omzuna kolunu atıp kapıya yöneldi.

"Bence kaleye varana kadar benimle evlenme fikrine sıcak bakacaksın."

"Hayır! Zaman istedim, Sir Harry de kabul etti."

Kolunun altından hızla çıktı ve birkaç adım uzağından yürümeye devam etti.

İkisi beraber evden çıkarken boş salonda Harry ve Louis baş başa kalmıştı. Damiano'nun Harry'e göre bilmeden, Louis'e göre oldukça şüpheli bir bilinç ile ikisine bıraktığı ortam için şükrettiler.

"Gerçekten bu kadar kolay pes edip gideceğimi mi sandınız?"

Harry utangaç bir gülümseme ile başını önüne eğdi. Louis bu Harry için şimdi buracıkta can verirdi. Onu terslemiyor, alay etmiyor, kovmuyordu. Onun sevgisini büyük bir açık yüreklilik ile kabul ediyor ve hatta tüm duygularını açık yaşıyordu.

"Korktum aslında. Fakat... peşinizden gelmeyi de düşündüm."

Louis heyecanla ona doğru bir adım attı.

"Ciddi olamazsınız!"dedi sırıtarak. Sonra alaycı sesi ile ekledi. "Düzeniniz, evliliğiniz ve kontluk ne olacaktı?"

"Aslında bakarsanız onlar için planlarım vardı. Var. Hâlâ var. Hatta onları uyguluyorum."

"O zaman peşimden gelmek bir fikirden daha fazlasıydı. Keşke gitseymişim."

Harry bir kez daha başını önüne eğip güldü. Louis onun bu utangaç şirin halini öpücüklere boğmak istiyordu.

"Gitmemenizin sebebi tek ben değilim ama, değil mi? Sizi burada tutan bazı şeyler var."

"Sizi burada tutan şeyler olduğu gibi. Belki bizi böyle kedere boğan prangalarımız birdir kontum. Belki birbirimize güvenip anlatırsak tüm sırlarımızı, o prangalar düşündüğümüzden daha hızlı kopar bileklerimizden."

"Bir olması mümkün değil."

Louis güldü ve bir adım daha yaklaştı.

"Sizi dün gece kont Aiden'ın odasına götüren şey, sevgili omegam, beni de oraya getirdi. Sizi buraya bağlayan intikam ve öfke, beni de buraya bağlıyor. Siz benim düşündüğüm kadar masum ya da savunmasız değilsiniz."

Harry, bu sırrının bilinmesinden ödü kopsa da şimdi Louis'in bunu bildiğini duymak ona güç vermişti aksine.

"Şimdiye kadar yaptıklarım... masumca olmayabilir ama hepsi haklı olan şeylerdi."

Louis ellerinden tuttu ve avuçlarının içini öptü. Harry artık ona karşı koymak istemiyordu. Yelkenleri inmişti.

"Yapmış olduğun her şey zafer. Zaferlerine ancak övgü ile bakabilirim zaten. Ellerine masum birinin kanı bulaştı desen, ben yine seni sana müdafaa ederim. Anlatmak istediğin kadarını anlat."

Harry tamamen erimişti.

"Anlatacağım."dedi, omzundaki yükleri bırakmak için. "Sen de anlatacaksın."

"Anlatacağım."dedi en içten ve istekli sesi ile. İkisi de fırtınalı geçen son birkaç yıldır tek başlarına hayatta kalmıştı. Şimdi yaslanacak ve güvenecek bir omza ihtiyaç olduğunu yeni fark ediyorlardı.

Louis bir kez daha ellerini öpüp yüzüne baktı.

"Sen ve ben birlikte olduktan sonra, güzel omegam, bu kontluktan sadece kül ve toz kalacak geriye."

17.Bölüm Sonu

Continue Reading

You'll Also Like

183K 18.1K 21
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
111K 10.3K 21
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedicated to the person I had to leave. |08.02.24|
29.7K 5.1K 26
[🥼🔬] [theoretically lab] kim taehyung, stajyer jeon jeongguk'un tam bir virüs olduğunu düşünüyordu.
129K 13K 29
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.