KELEŞ

By worldimagine

128K 5K 640

"Senin yüzünden işte! Onun adamları geldi. Evime girdi! Ben hiçbir şey yapmadım! Beni alıp götürdüler! Senin... More

•1•
•2•
•3•
•4•
•5•
•6•
•7•
•8•
•9•
•10•
•11•
•12•
•13•
•14•
•15•
•16•
•17•
•18•
•19•
•20•
•21•
•22•
•23•
•24•
•25•
•26•
•27•
•28•
•30•FİNAL
\\Özel Bölüm//

•29•

2.3K 105 21
By worldimagine

"Hadi gelmiyor musunuz?"

Hayal'in sorduğu soruyu hiçbiri duymamış gibiydi. Elis şaşkınlıkla annesine bakıyordu. Nasıl olabilirdi ki böyle bir şey?

Hayal hepsinin yüzündeki o şaşkınlığa baktı. İçeriye adım atıp arkasından kapıyı kapattı. Akın'ın yanına doğru gidip elini tuttu ve karşılarındaki kadına baktı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken Hülya yeniden konuştu.

"Ben size her şeyi anlatacağım."

Elis ne olduğunu, nerede olduğunu şaşırmıştı. Şaşkınlıkla karşısındaki kadına bakıyordu sadece. Annesi sandığı fakat annesi olmayan kadına.

"Anne... Sen..."

"Oğlum. Ben artık bununla yaşayamıyorum. O yüzden geldim."

Akın sinirle ayağa kalktı.

"Yaşayamıyorum mu? Ben yıllarca senin acını çektim! Bu kıza yapmadığım kötülük kalmadı! Şimdi karşımda kanlı canlı duruyorsun. Sevineceğim derken şimdi de Güneş'e annen değilim diyorsun! Sen şu an olduğumuz durumun farkında mısın?! Bu kız evlenecek birazdan!"

Hülya cevap veremeden kapı yeniden açıldı. Bu sefer içeriye Mustafa girmişti.

"Ne yapıyorsunuz burada? Memur gidecek şimdi."

Kimse Mustafa'nın dediğini umursamamıştı. Bir tek Hülya dönüp gülümseyerek bakmıştı Mustafa'ya.

Kemal her ne kadar Elis'le evlenmek istese de şu anki içinde oldukları durum her şeyden daha önemliydi. Düğün denilen neydi ki zaten. İki imzadan ibaretti onun için. Onun için asıl önemli olan Elis'in hissettikleri, mutluluğu... Tüm dünya bir yana Elis bir yana.

Elis ise hâlâ duyduklarının şoku içerisindeydi. Bir an önce her şeyi öğrenmek istiyordu. Ağzını hafifçe araladı. Sesi çok kısık çıkıyordu.

"N-Nasıl? Ben... Anlamadım."

Karşısındaki kadın derin bir nefes çekti içine. Verirken de elini Akın'a uzattı.

"Otur oğlum. Anlatacağım."

Herkes kaşlarını çatmış Hülya'ya bakarken nihayet anlatmaya başlamıştı.

"Ben... Yıllar önce bir adamı sevdim. Ailem onunla evlenmeme izin vermemişti. Biz de kaçtık. Resmi olarak evlenmemiştik ama dini nikah kıydık. Ondan iki çocuğum oldu. Sonrasında ailem beni buldu. Zorla Haktan ile evlendim. Yani babanızla. Başta çok zorlandım. Ama sonra yapacak bir şeyim kalmamıştı. Her yerden baskı gelince Akın'ı doğurmak zorunda kaldım. Sonra..."

Hülya'nın gözünden bir damla yaş aktı. Ama umursamadan burnunu çekip devam etti.

"Sonra bir gün babanızın beni aldattığını öğrendim. Çok kavga ettik. Akın hatırlamaz belki pek ama, 1 hafta eve gelmedi o zaman. Yine eve gelmediği zamanlarda bir gün kapım çaldı. O geldi... Eski eşim, sevdiğim adam. O evdeyken Haktan geldi. Elinde bir bebekle... Güneş... O bebek sendin. Babanın beni aldattığı kadınla olan çocuğu. Ben o günden sonra bir daha sizi görmedim. Haktan istemedi. Güneş'in bizim çocuğumuz olduğunu ve benim de onu doğururken öldüğümü söyledi size."

Elis bir yana Akın bir yana dağılmışken Kemal kızın omzuna dokundu. Hayal ise Akın'ın elini tuttu. Destek vermek istercesine sevdikleri insanların yanında olduklarını hissettirdiler. Kadının şse söyleyecekleri henüz bitmemişti. Bu sefer gözlerindeki yaşı tutamadı. Ağlarken devam etti sözlerine.

"Sevdiğim adam... O anne diye başka birini bulmuştu Çocuklarıma. Hatta bir kızı da oldu. O iki çocuğum da-"

"Yeter artık!"

Akın sinirle yeniden ayağa kalkmıştı.

"Ne saçmalıyorsun sen?! Yıllar sonra ölü olarak sandığımız annemiz karşımıza çıkmış, saçma sapan şeyler anlatıyor!"

"Akın, oğlum bir dinle..."

"Ne dinleyeceğim ben seni?!"

Elis hâlâ anlatılanları hazmetmeye çalışıyordu.

"Elis. Hadi abicim kalk."

Kafasını Akın'a çevirdi. İnanmıyor muydu gerçekten? Akın ise hüzünle baktı kardeşine. Çok sevdiği babası, annesi sandığı kadını aldatmıştı. Annesi kim, o bile belli değildi. Akın'ın durumu Elis'ten bir nebze olsun daha iyiydi. Annesi ve babası aynıydı fakat kardeşleri çıkmıştı ortaya. Sevinebilirdi bile eğer başka bir durumda olsaydı.

Elis bir anda ayağa kalktı ve annesi sandığı kadına baktı. Gözünden bir yaş aktı. Neler söylemek istiyordu, ama sustu. Gözleriyle anlatmak istedi acısını. Belki kadın anlar da şaka yaptım der diye umutlandı. Ama olmadı... Kafasını sağa sola sallayarak odadan dışarı çıktı. Arkasındaki sesleri umursamadan... İlerledi ve dışarı çıktı. Nereye gittiğini bilmeden adımlarken biri kolundan tuttu.

"Güzelim..."

Kemal'in gözlerinin içine baktı. İçindeki acıyı bir tek o anlardı. Ve anladı da. Elis ne kadar acı çekiyorsa Kemal iki katı acı çekerdi. Adam, kızı kendine çekip sıkı sıkı sarıldı. Kız da içinde tuttuğu tüm gözyaşlarını, hıçkırıkları saldı dışarıya. Sevdiği adamın kolları arasında ağladı, ağladı...

"B-ben yıllarca kendimden nefret ettim. Abim benden nefret etti. A-annemi öldürdüğüm için. Şimdi..."

Yutkunup Kemal'den ayrıldı ve onun yüzüne baktı.

"Şimdi bunlar..."

Kız toparlayamadı kelimeleri. Kemal ona yardımcı oldu.

"Şş. Senin hiçbir suçun yok. Birine anne demen için seni doğurmasına gerek yok. Sen onu anne kabul etmişsin. Şimdi ben annen değilim demesi hiçbir şeyi değiştirmez. Sana kötü bakmıyordu. Eğer istersen yine onu annen olarak görebilirsin."

Elis kafası karışık bir biçimde Kemal'in gözlerine odaklandı.

"Peki ya gerçek annem? Onu asla tanıyamayacağım."

Kemal kızın saçlarını okşadı.

"Ben bulmak için elimden gelen her şeyi yapacağım. Söz veriyorum."

Elis, Kemal'in kolunun altına girdi. Kemal de onu iyice sardı ve geri döndüler. Hepsi kapıda bekliyordu.

"Size anlatmam gereken şeyler bitmedi."

Kemal sinirle baktı kadına. Daha ne anlatabilirdi ki? Sevdiği kadını yeterince üzmüştü zaten.

"Daha sonra. Şimdilik bu kadar yeter."

Kadın kafasını salladı. Ama söylemek istiyordu. Söyleyip kurtulmak istiyordu. Yapamadı.

"Bugün siz de dahil herkes bizde kalsın."

Hepsi onayladığında arabaları getirdiler. Kemal arka kapıyı açıp, Elis'in binmesine yardımcı oldu. Elis'in yanına da Mustafa oturdu. Ön tarafa da Ferhunde oturdu. Canan, Akın'ın arabasına binecekti. Araba hareket ettiğinde Mustafa, Elis'in elini tuttu. Elis kafasını çevirip Mustafa'ya baktı ve gülümsedi.

"Üzülme sen. Lütfen. Sen üzülünce hiçbirimiz mutlu olamıyoruz."

Elis gülümsemesini genişletti. Gözleri dolmuştu ama fark ettirmemeye çalıştı. Diğer elini de Mustafa'nın elinin üstüne koydu.

"Ben çok az üzülmüştüm. Şimdi geçti. Sadece çok şaşkınım. O yüzden."

Mustafa derin nefes verdi. Kemal dikiz aynasından onlara bakıyordu arada. Abisinin ve sevdiği kadının aralarındaki bağ onu çok mutlu ediyordu.

"İyi iyi. Mutlu ol sen."

Uzun bir araba yolculuğundan sonra eve gelmişlerdi nihayet. Yine Kemal'in yardımıyla inmişti arabadan Elis. Hepsi birlikte eve girdiler. Canan ve Ferhunde hemen yiyecek bir şeyler yapmaya başladılar. Diğerleri de salona geçti. Kimse sesini çıkartmıyordu. Hepsi başka düşüncelere dalmışlardı. Kemal ayağa kalktı.

"Üzerimizi değiştirelim."

Kemal, öncesinde Elis'in tüm eşyalarını kendi odasına yerleştirmişti. Evlendikten sonra burada yaşayacaklardı çünkü. İkisi yukarı çıkıp herkese kıyafet verdiler. Sonra kendi odalarına geçtiler. Elis aynanın karşısına geçip uzun süre baktı kendine. Ne hayallerle giymişti bu gelinliği. Şimdi çoktan evlenmişlerdi belki de. Ama bozulmuştu her şey. Kızmış mıydı Kemal? Kim ister ki düğün gününde böyle bir şey yaşamak.

Kemal kızın düşüncelerini bölerek arkasından sarıldı. Boynuna gömülüp derin nefesler aldı. Sonrasında bir öpücük bırakıp kafasını kaldırdı.

"Ben seni çok seviyorum. Bizi birleştiren imza değil."

Belindeki elini kızın kalbine çıkarttı.

"Burası... Burası benim için attığı sürece başka hiçbir şeyin önemi yok."

Elis dolu gözleriyle adama döndü. Elleriyle sakallarını okşadı.

"Seni çok seviyorum."

Biraz yükselip adamın dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. Sonrasında boynuna sarıldı. Şu durumda bile huzuru hissettirebiliyordu bu kollar. Kendini güvende hissediyordu.
Kendini yavaşça geriye çekti.

"Hadi giyinelim."

Daha rahat şeyler giyinip aşağı indiler. Herkes çoktan inmişti. Vakit kaybetmeden diğerlerinim yanına oturdular.

"İyi misin Güneş?"

Elis kafasını kaldırıp Hülya'ya baktı. Ondan bu soruyu beklemiyordu aslında. Sonuçta kocasının onu aldattığı kadından olan kızdı. Ondan nefret ediyordur diye düşünmüştü. Ama kadın içtenlikle sormuştu soruyu.

"İyiyim."

Kadın ellerini ovuşturdu. Artık söyleyip kurtulmak istiyordu. Yıllarca beklemişti zaten. Artık dayanamıyordu. Derin nefes aldı.

"Mustafa, Kemal."

Herkesin bakışı kadına döndü. Yapacaktı. Şimdi. Hemen.

"Sevdiğim adam..."

Kelimeler zorlukla çıkıyordu ağzından. Saçlarını gergince geriye attı. Yere bakarak konuşmaya devam etti.

"Sevdiğim adam sizin babanızdı."

Gözlerini kaldırdı.

"İki evladım ise sizsiniz."

Continue Reading

You'll Also Like

76.2K 7.8K 34
HAYAT ~ My life ~ My reason to survive. This story holds a lot of emotions, drama and tragedy. But above all it narrates his love for her. A Navy S...
795K 57.9K 89
Two brothers handling the Malhotra Empire.. One of them doesn't want any assistant.. Other one change his assistant like tissue.. what will happen wh...
1.8K 355 11
Genç bir kadının yeniden varoluş hikayesine hazır mısınız? !! Yaş farkı içerir!!
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...