Gözlerimi araladığımda başımda hissettiğim ağrı ile inledim. İçmek harika olmasının yanında ertesi gün baş ağrısı ve mide bulantısı hiç çekilmiyordu.
Dişlerimi sıktım zonklayan baş ağrım yüzünden. Bedenimi sağa çevirdiğimde yanımda gördüğüm bedenle irkildim.
Ne oluyor lan!
Siyah uzun saçları önüne geldiği için yüzünü göremediğim kadınla birlikte yataktan hızlıca doğruldum. Üstümde baksırdan başka hiçbir şey yoktu.
Dün gece ne olduğuna dair bir şeyler hatırlamak için kendimi zorlayacakken esmer ablamız kıpırdamaya başlamıştı.
Ulan Batu ulan Batu! Hadi ilk defa bir kadına kaldırdın eve niye getiriyorsun puşt herif.
Kendi kendime kızarken bir kadına kaldırma düşüncemi sildim. İmkânsızdı. Yok abi ya kalmaz ki...
Kadın önüne gelen siyah saçlarını geri atıp gözlerini araladı. İlk önce boş boş bakmış ardından sırt üstü bırakmıştı kendini. Karşısında beni gördüğünde gülümsedi. Şimdi Allah var yukarda, güzel kadınmış.
"Günaydın tatlım." dedi genleşerek.
"Günaydın." diye mırıldandım. Doğrulup bedenimi süzdü. Hop! Elden gidiyorum!
Öksürüp bakışlarını yüzüme çevirmesini sağladım. "Şey," sesi çok güçsüz ve utangaç çıkmıştı. Hadi oğlum Batu, arsız kişiliğini yükle.
"Acaba dün gece birlikte mi olduk ablacım? "
Kadın kahkaha atmaya başlamıştı. Kahkalarının arasında, " Ablacım mı, aaaa çok ayıp ama şekerim essiz dakikalarımızı nasıl hatırlamazsın?" dedi.
Başımı yana yatırdım. Dün geceden az çok sahne geliyordu aklıma. Bir kadına baktım bi başımı eğip benimkine. Nasıl kalktı?
"Şimdi benimki sana kalktı diyorsun?" dediğimde yine bir kahkaha. Ama ya! Tiz bir kahkaha sahipti güzel kadın ama kahkahası insan kaçırır cinstendi.
"Niye kalkmasın tatlım, sorunun mu var?" dedi. İma ettiği şeyi anlamıştım. Tövbe tövbe, gayet sağlıklı bir erkektim ben.
" Yoo gayrette fişek gibiyimdir de sana kalmaz."
"O niye?" dedi.
"Ben çünkü esmerfobiğim, esmerlere kalmıyor."
"Allah Allah..." diye pis pis sırıtıyordu.
"Hımhım ne yazık ki." dedim. Kesinlikle bu kadınla birlikte olmamıştım. Sahneler aklıma geliyordu. Eve gelmiş, sohbet etmiştik. Şimdi neden birlikte olduğumuzu iddia ediyordu.
İşaret parmağımı kaldırdım, şüpheyle gözlerimi kısıp, "Sen hamile misin?" cevap beklemeden devam ettim. "Hain kadın, üstüme yıkacaksın değil mi? Babası hangi cehenneme kayboldu!" dedim.
"Tatlım sen hâlâ sarhoş musun ya da çok fazla dizi izleyecek kadar boş bir insan mısın?"
"Ee biz birlikte olmadık, amacın ne?"
"Dalga geçmek." dedi ve ayaklandı. Sadece iç çamaşırlarıyla olan kadının mükemmel fiziğini saniyesinde süzüp başımı diğer tarafa çevirdim.
Kadın hızlıca giyinirken konuşmaya devam etti. " Gece kulüpte koluma girip eve gidiyoruz dedin, bende birlikte olacağız diye beklerken sen sohbet etmeye başlayıp, çok sıcaklandım diyerek soyundun. Ayrıca esmerfobik değilsin gerzek, dün gece ultra bir esmer erkekten etkilendiğini anlattın." dediğimde, erkek kısmını bastırarak söylemişti. Buradan da eşcinsel olduğumu da anlatmış olduğumu öğrenmiş olmuştum.
Ona döndüğümde kadının ipekten olan mini elbisesini giyindiğini gördüm. "Ben sana işsiz gibi her boku anlattım mı?" Kadın sadece sırıtarak başını salladı ve arkasını bana döndü.
"Anlattın, şunun sürgüsünü çeksene." dedi.
"Ulan o kadar mı içmişim ben..." diye mırıldanırken kadının elbisesinin sürgüsünü çektim.
Kadın bana dönüp, "Bari eve erkek atsaydın beceriksiz."
"Kafama birini taktığımda kesinlikle farklı biriyle olamıyorum ben ya." dedim üzgünce. Kadın bana acıyarak bakmıştı.
Bu kadında da bi' çatlaklık vardı, hissediyordum. "Geçmiş olsun o zaman tatlım, seninki uzun süre rahatlayamayacak." deyip omzuma dostane bir şekilde iki kere vurdu.
"Yok be ertesi gün resetlerim beynimi. "
"Hadi bakalım." dedi ve öylesine yere atılan siyah mini çantasını alıp odadan çıktı. "Gidiyorum ben."
"Elini yüzünü yıkasaydın pis karı." dedim. Kadın omuzlarını titreten kahkasını bana dönmeden attı. Ardından sadece başını yana çevirip, "Hemen gideyim, belli parada vermeyeceksin bana, gidip kendime birilerini bulmam gerek, yoksa bana patlar parasızlık."
Kadın için üzülmüştüm. "Seni zor duruma mı soktum ben..." dedim. "Dur bekle nakit 100-150₺ olacaktı."
Giderken bileğimden tuttu. "Yok yavrum, öğrenci adamsın, sende kalsın para. Hem merak etme hemen bulurum. Bir telefonuma bakıyor her şey."
"Peki, bir de adını öğrenebilir miyim, ben seninle kanka olurum he." dedim. Kadın tebessüm edip, "Funda." dedi.
"Funda ablacığım ver bana numaranı." dedim. Olurdum harbi bu kadınla arkadaş.
Kadın gülüp mini çantasından telefonunu çıkardı. "Söyle numaranı." dedi. Bekletmeden numaramı verdim. İlkin numaramı kaydedip çaldırdı. İçerden telefon zil sesim duyulduğunda kapatıp çantasına koydu. "Sohbet etmek istersen ararsın, görüşmek istersen de beni geceki mekânda her zaman bulabilirsin tatlı sarışın." dedi.
"Tamamdır." dedim. Ayakkabısını giyinip gitti. Salona geçerken Funda ablayı ve geceyi düşünüyordum. Az çok sahneler beynimde dönüyordu. Hayır, iyi biri çıkmıştı. Şimdi başka biri olsaydı öğrenci olmama bakmadan cüzdanımda, evimde bir şey bırakmazdı. Yazmıştım onu aklıma.
Odama gitmeden önce banyoya geçtim. Hâlâ yarı çıplaktım. Utanmadan kadının yanında o gidene kadar böyle durmuştum. Ahmak Batu!
İhtiyacımı giderip elimi yüzümü yıkadım. Odaya geçip telefonumu elime aldım. Şarjımın on beşlerde gördüğümde Funda ablanın numarasını kaydedip şarja taktım ve mutfağa geçtim. Bir şeyler yemeden önce ağrı kesici içtim, baş ağrım dinmeyecek gibiydi.
Kendime kahvaltı hazırlayıp salona geçtim. Bir şey izleyemeden kahvaltı yapmayı pek sevmezdim. Kanallarda gezinip bir şey olmadığını görünce Müge Anlı'ya döndüm ve kahvaltımı yapmaya başladım.
Orada oturan aileyi az çok anlamıştım. "Bak bak sinsiye bak, kesin bu pezo öldürdü, üstüne kalmasın diye buraya çıktı. Müge ablam yer mi bunu aslanım." dedim ve ağzıma kestiğim omletten attım.
Biraz daha programı izledikten sonra mutfağa ve etrafı düzgünce topladım ve odama geçtim. Kapalı olan pencereyi açıp içeriye hava girmesine izin verdim.
Şarjdaki telefonumu çıkarıp yatağa attım kendimi. Klasik eylemlerim olan bildirimlere bakıp, gelen mesajları cevaplayıp sosyal medyada gezdim.
Aklıma gelen akşam ki esmerle durakladım. Gündüz gözüyle görmek istiyordum onu. Tekrar görmek, ses tonunu duymak istiyordum.
Geri zekâlı ben, akşam gidip kumralı kullanarak konuşma sağlayabilirdim. Arkadaşın zor durumda gel diye... Mal gibi durmuştum sadece.
Ofladım. Bir daha nerede görecektim ki onu...
Ekranda açık olan İnsagram'a baktım. Yapmadığım ve hayatta yapmam dediğim bir şeyi deneyecektim onu arayacaktım. Nasıl bulacağımı bilmiyordum. Acaba okuyor muydu, bizim okulda mıydı, adı neydi, soyadı... Ulan bu resmen bir hiçi aramak gibi. Nasıl bulayım ben bunu!
Yattığım yerden doğruldum ve sinirle saçlarımı karıştırdım. Sıksan bulamazdım onu.
Sıkılıp bunaldığım için oflayıp sevgili minik teyzemi aradım. İki üç çalmadan sonra açılmıştı. "Efendim oğluşum." dedi.
"Nasılsın teyze, ne yapıyorsun?"
"İyi demek isterdim bebeğim ama takıntılı aptal patronumun bana vermiş olduğu raporu tamamlamaya çalışıp öğlen yemeğine çıkmak istiyorum." dedi.
"Aga bu patron sana takık mı, neden hep sana iş veriyor?"
"Ne bileyim ya, beni sinir edip duruyor. Bir de kıro mal, kasılıp duruyor, vuracağım ağzının üstüne kürekle!" diye cıyaklarken kendimi tutamayıp kahkaha attım.
"Gülme Batu!"
"Üzgünüm." dedim kendimi zor durdurup. "Bence sana aşık, evlen bize zengin koca getir teyzerellam."
"O manyak herifle evlilik mi olur, kontrol manyağı puşt." dedi. Arada mause ve klavye sesi geliyordu arkadan.
"Kusura bakma bebeğim, sen neden aramıştın? Sormadım da nasılsın?"
" İdare ederim. Ya teyze siz birinin adını izini bilmeden sosyal medyadan nasıl buluyorsunuz?" dedim isyan ederek.
"Oğluşum o bize özgün bir yetenek de neden sordun?"
"Birini bulmam gerek."
"Biri mi? O biri de kim?"
"Valla bulabilirsem sana enişte teyze." dedim. Ailemde bir tek teyzem biliyordu, bu yüzden rahattım. Bence anneannemde biliyordu ama konuyu açmadığı için kurcalamıyordum bende.
"Ooo adı ne?"
"İşte adını bilmiyorum, okuyor mu okumuyor mu, kaç yaşında, hiç bilmiyorum. "
"Hoba, geçmiş olsun. "
"Teyze ya!" dedim. O sıra teyzemin kahkahalarını susturan kalın ve karizma kokan ses duydum. "Fatma, dosyayı bitirmeni bekliyorum."
"Az kaldı efendim, birazdan masanızın üstünde olur." dedi teyzem sert tonda.
"Telefonla konuşmak yerine işine odaklan." dedi. Teyzem onun dediğini ağzını eğerek tekrarlarken güldüm. Gitmişti adam sanırım.
"Asıl sana geçmiş olsun teyzoş, ben bence kapatayım sen bitir işini."
"Tamam kuzum, sonra konuşuruz." dedi. Görüşürüz dedikten sonra telefonu kapatmıştım. Kendimi geriye bırakıp kafamı yastığa gömdüm. Şerefsiz esmer çıkmıyordu aklımdan!
"Seni bir şekilde bulacağım esmer..." diye mırıldandım. Gözümü kapatıp mekân çıkışı göz göze geldiğimiz anı düşündüm. Çok güzeldi..
.
Halooo
Nasıl? Biliyorum henüz piyasada Ertuğrul paşamız yok ama diğer bölümde göreceğiz sonra gelsen atışmalı delidolu sahneler.
Arada fotoğraf paylaşayım ;)
Öptüm!