Mardin'e Tutsak.

By Jutenya_

11.7M 573K 435K

18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve... More

Mardin'e Tutsak 1🕯️
Mardin'e Tutsak 2
Mardin'e tutsak 3
Mardin'e tutsak 4
Mardin'e Tutsak 6
Mardin'e Tutsak 7
Mardin'e Tutsak 8
Mardin'e Tutsak 9
Bölüm 10
11. Bölüm
12. Bölüm
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
24. Bölüm (Özel bölüm)
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
Zayda Mirşah
Küçük Zerya
Zerya 19 yaşında
Gelecek bölümden alıntı
37.Bölüm
38.Bölüm
39. Bölüm
40.bölüm
bölüm alıntısı
41. Bölüm
Yeniden Doğmak
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
Benim Özelim 2
Herkes Öldürür Sevdiğini
Alıntı
Bilinmezlik
Büyük karar (alıntı)
Bilinmezlik (Part 1)
Bilinmezlik (Part 2)
Bilinmezlik (Part 3) Büyük Karar
Yoktan Var Olmak (alıntı)
Yoktan Var Olmak
Pişmanlık
Bir Daha Asla (Part 1)
Bir Daha Asla (Part 2)
Bir Daha Asla (Part3)
Yeniden...
Küçük Bir Anlaşılmazlık 1
Küçük Bir Anlaşılmazlık 2
Yoktan Var Oluş
Yeniden Berdel
Yeniden Berdel 2.
Zahter Gibi
Zahr...
Mecburiyetten AŞK'A
Mecburiyetten AŞK'A 2
Açıklama
Canıma And
Elbise
Bilinmeyen Hesaplar
Doğum Günü Etkinliği
Bilinmeyen Sırlar
Bilinmeyen Sırlar Part2
Varis
İlk Defa Babam Gibi
İlk Defa Babam Gibi (part 2)
İlk Defa Babam Gibi Part 3
küçük bir bedel
Başı buyruk işler

Mardin'e Tutsak 5

190K 8.8K 2.5K
By Jutenya_

Xecè - Keyfa Min Ji Tere Tè

Wattpad hesabınmı takip etmeyen arkadaşlar Jutenya_ burayı tıklayarak takip ederlerse çok sevinirim. 16k olmamıza çok az kaldı.


Azad Zerya'yı tuttuğu gibi yine kucağına çekti.

Ayaklarını bacaklarının arasında sıkıştırıp. Bir eli ile ellerini sabit tuttu diğer eli Zerya'nın kafasını omzuna iyice bastırdı. Zerya boğuk sesler çıkarsa da bu yeterli gelmiyordu.

Zerya tüm gücü ile çırpınmaya çalışıyordu ama hiç bir şekilde yeterli gelmiyordu. Azad saçlarından tutup kafasını göğsüne yapıştırmıştı. Zerya sesini sadece boğuk bir şekilde çıkarabilmişti. O da şoförün radyoyu açması ile bertaraf edilmişti. Zerya Azad'ın onu bırakmayacağını farkedince tüm gücü ile Azad'ın göğsünü ısırmaya başladı. Belki canı yanarsa onu bırakır diye umut etmişti.

Ne yazık Azad'an hiç bir tepki gelmemişti.

"Seyfi arabadan in ve benim arabada eşimle beraber olduğumu beklemek istemediğimi söyle."

Arabadan inen Seyfi kısa bir süre sonra geri döndü. "Tamamdır ağam. Ferzan Mirşah kusura bakmasın evlendiğinizi duymadığını mutluluklar dilediğini söylememi ilermemi istedi."

Zerya duydukları ile kaskatı kesildi. Son umut kırıntısı da yok olmuştu. Abisi Azad'ın evlendiği kişiyi bilemeden mutluluklar dinlemişti. Bilseydi aradığının o olduğunu canını verir yine de geçmelerine izin vermezdi. Göz yaşlarını tutamayıp ağzındaki Azad'ın tenini daha fazla dişleri ile ezip sıkmaya başladı. Elinde olsa çiğ, çiğ yerdi onu...

"Artık ısırmayı bıraksan diyorum. Bundan sonra bas, bas bağırsan bile seni duyamazlar."

Zerya Azad'ı hala ısırdığını o an anladı. Sessizce Azad'ın teninden dişlerini çekti ama kafasını kaldırıp sesini çıkarmadı. Şuan da öfkesi kadar utançta duyuyordu.

"Bakıyorum hemen alıştın kucağa kedi gibi mayıştın."

Zerya kıp kırmızı kesildi. Bu adama yakın olmak istediği bu dünyada istediği son şey bile değildi. Serbest kalan elleri ile göğsünden onu itmeye çalıştı. Sadece çalıştı çünkü Azad'a pek faydalı olmadı. Bedenini yana bırakmak istediğin de Azad'ın kolları buna izin vermedi.

Zerya artık dayanamayıp başını kaldırdı. Zifir harelerle karşılaşmak onu şaşırttı daha doğrusu bu kadar siyah olan gözleri ilk defa görüyordu. Ve ilk defa rengi gibi karanlık bakışlardan korkuyordu.

Azad Zerya'nın yüzüne dağılan saçları parmakları ile kenara verip. Öfkeli mavi gözlere baktı. Mavinin bu kadar güzel tonunun olabileceğini ilk defa fark ediyordu.

Zerya kucağından inmek için tekrar hareket edince belini sımsıkı tutup parmakları ile sıktı attı. Zerya çığlık atınca gülümsedi.

"Yaptığın yanlıştı. Ailenden veya başka kimseden korkmuyorum. Sadece iki aşiret karşı karşıya gelsin istemiyorum."

"Neyse bunları konuşacağımız çok zaman var önümüzde, gerçi zamanla sen de anlarsın."

"Yolculuğunu kucağım da geçirmek de senin cezan Zerya, bundan sonra yanlış yapmamayı öğrenirsin."

Zerya kafasını olumsuz anlamda sallayıp dişlerini sıktı. Bu adam hadini fazlası ile aşıyordu. Her seferinde bir tık öne gidiyordu.

"Bırak beni Azad yanlış birşey yapmadım. Elime geçen her fırsatta senden kurtulmaya çalışacağım. Beni zorla yanında tutamazsın. Nikahı kabul ettim diye ömrümü seninle geçirmeyeceğim. Elbet gün geçer, devran döner. Bana yaşatığın her şeyin hesabı sorulur."

"Haklısın Zerya seni zorla yanımda tutacağım. Ve biliyor musun elinden hiç bir şey gelmiyecek. Şimdi uslu dur uzun bir yolculuk bizi bekliyor. İzin ver sakin geçsin."

Zerya bakışlarını Azad'an çektiği anda gömleğindeki kana takıldı. Isırdığı yer resmen kanamıştı. Bir an yaptığı için utansa da sonra daha fazlasını hakkettiğini düşünerek vazgeçti.

"Kanatmışsın nasıl bir öfke ile ısırdıysan artık. Genlerin de vampirlik filan varsa söyle bileyim."

Zerya öfkeyle "O an sesimi duyurmak için yamyam olmam gerekseydi olurdum. Şimdi bırak beni yerime geçeyim sana söz veriyorum yerimde sessizce oturacağım."

Azad ellerini Zerya'nın saçlarından alamıyordu. Zerya her seferinde kafasını başka yöne çevirmeye çalışsada Azad ellerini saçlarından çekmiyordu. Zerya ile uğraşmak hoşuna gidiyordu.

Onun da hayatını alt üst ettiğinin farkındaydı. Bu yüzden ona karşı hep ılımlı olmaya çalışacaktı.

"Hışşttt sakin ol güzelim. Sen de kabulleneceksin."

Zerya öfkeli gözlerini tekrar Azad'a çevirdi. Daha adını bile ağzından duyduğunda tiksinirken üstüne ona güzelim demesi...

"Sakın!"

"Sakın bir daha bana güzelim demeye kalkmışma, bana güzelim sadece Gew-"

Gewer diyecekti ama Azad parmaklarını dudaklarına bastırarak, devamını getirmesine izin vermedi.

"Bir daha o ismin dudaklarından çıktığını duymayacağım. Yeteri kadar sabırlı biri değilim."

Zerya konuşmak isteyince Azad parmaklarını tekrar hafifce dudaklarına bastırıp susturdu.

"Ben her dediğimi yapan birisiyim. Şimdi sus ve zamana bırak."

Zerya çırpınışlarının ve itirazlarının boşa olduğunu biliyordu.

Azad olacakları düşünüyordu. Mirşahlar kızlarını geri almak isteyecekti. Aşiret hükmü beklemediği için tepki gösterecekti. Diğer yanda ailesi vardı. Daha Havin'in kaçtığını bile bilmiyorlardı. Ortalık karışacaktı olacaklardan asla korkmuyordu. Sadece biraz başı ağrıyacaktı.

Eli hala Zerya'nın saçlarındaydı. Düzenli nefes alışlarından Zerya'nın uyuduğunu anladı Azad. Onu biraz, yana doğru bırakarak ayaklarını koltuğa uzatıp rahat bir şekilde uyumasını sağlamaya çalıştı. Zerya'nın kafasını iyice göğsüne yatırarak saçları ile oynamaya devam etti. İlk defa birinin yanında huzur buluyordu. Çok saçma diye düşünsede kendisini alı koyamıyordu.
Bir kaç saat sonra Azad'ın gözleri Mardin tabelası ile kısıldı. Sonun da ait olduğu topraklara gelmişti. Bu toprakların çocuğuydu, önceliği örfleri ve adetleriydi. Bir ağaydı daha genç yaşta omuzlarına binmişti bu yük. Bu yüzden belki kalbi bu kadar çok katılaşmıştı...

Arabalar dar sokaklara doğru ilerlediğinde tekrar Zerya'ya baktı. O kadar masum ve güzeldi ki kendi dünyasına çok fazlaydı.

Araba taş konağın ününde durduğun da büyük bir nefes aldı. Önce konaktakilerle yüzleşecekti. Gerçi onların tepkisini pek umursadığı söylenemezdi. Bakışlarını Zerya'da dolaştırdığın da parmağında gördüğü yüzükle kaşları çatıldı. Elini uzatıp onun elini tuttu ve parmaklarıyla yüzüğü hareket ettirdi. Onun ben birini seviyorum dediğinde berdel den kurtulmak için yalan söylediğini düşünmüştü, yavaş hareketlerle onun parmağın da olan yüzüğü çıkarıp cebine koydu. Bakışlarını ön koltukta oturan Sis'e çevirip "Sis Zerya hakkında bize verilen bilgiler de eksiklik var gibi yeniden araştır ve iğneden ipliğine kadar onunla ilgili her şeyi öğren"

Sis kaşlarını çatıp sorgulayan bakışlarla arkasını dönünce Azad bıkkın bir nefes verip "bir yola girdim ve geri dönemem ve Zerya artık benim karım ve onun hakkında olan her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenmek istiyorum"

Sis onu anladığını belirtir bir şekilde kafasını sallayıp "şüphelendiğin bir şey mi var"

Azad elini Zerya'nın yüzünde dolaştırıp bakışlarını onun kolları arasında uyuyan masum yüzünde dolaştırdı "Sis ne olduğunu bilmiyorum lakin beni rahatsız eden bir şeyler var ve ben kafamda soru işareti istemiyorum" karısının yüzüne dağılan saçlarını parmaklarıyla kenara verdi. Zerya bu hareketten rahatsız olduğunu belirtir bir şekilde kaşlarını çattı ve Azad'ın göğsüne iyice sokuldu. Bu hareket Azad'ın yüzünde küçük bir tebessüm oluşturdu. Sis onu dikkatlice izliyor ve Azad'ın ilk andan karısına tutulduğu biliyordu. Azad artık arabadan inip konakta olanlarla yüzleşmesi gerektiğini biliyordu. Özellikle Pervin Hanımın tepkisini merak ediyordu. Elinin tersiyle Zerya'nın yüzünü okşayıp onun uyanmasını sağlamaya çalıştı. "Zerya hadi güzelim uyan konağa geldik."

Zerya önce yüzünde dolaşan el sonra duydukları ile kendisine gelmeye çalıştı. Başta boş bakışlarla Azad'a bakıp. Nerde olduğunu düşündü. Hatırladıkları ile yüzünü somurtup yüzüne düşen saçlarını kulağının arkasına verdi ve hızlı bir şekilde onun kucağından inip kendisini yana attı.

Azad'ın tarafında bulunan kapının açılması ile onun inmesini bekleyip, o da kendi tarafından indi. Önce üst ve başını düzeltip etrafına bakındı. Dar sokaklar ve kocaman bir konak Azad yanın da durunca sesli bir nefes aldı. Bugün yaşadığı her şeye yeni bir şey katılıyordu.

Azad Zerya'nın duraklaması ile beklemeden Zerya'nın elini tutup konağın açılan kapılarından içeri girdi. Zerya ne yapacağını bilmez bir halde onu takip ediyordu. Kendisini boynuna tasma takılıp yönlendiriliriyormuş bir kukla gibi hisediyordu.

Azad elinden çekiştirirek merdivenlerden yukarı doğru çıkmaya başladı. Zerya'da mecburen onu takip ediyordu.

Zerya yukarı da çıktıkları terasta yemek masasında oturanları fark etti .

Onlar da şaşkınlıkla el ele tutuşan çifte bakıyorlardı.

Azad Saruhan Mardin en büyük ağası tanımadıkları bir kızın elinden tutup karşılarında duruyordu. Herkes şaşkındı. Bahoz Saruhan boğazını temizleyerek "hoşgeldin oğul, hanım kızım sen de hoş geldin." eliyle masayı gösterip "Buyrun sofraya geçin."

Azad " hoş bulduk" deyip masaya doğru ilerledi. Son da bulunan boş sandalyelere doğru ilerleyip önce Zerya'nın oturmasını sağladı, sonra da kendisi geçip oturdu. Hizmetliler hızlıca ikisine servis açıp yemek servisine başladılar.

Ailedeki herkes özellikle Pervin Hanım Bahoz ve Azad'ın konuşmasını bekliyordu. Bahoz ağa ise kimseyi umursamadan " afiyet olsun" dedi. Bu hepsine aynı zamanda bekleyin demekti. Pervin Hanım elindeki kaşığı öfkeyle sıkıp başını eğdi. Böyle bir şey hiç beklemiyordu.

Yemek faslı sessiz bir şekilde devam ediyordu. Zerya kafasını tabağından hiç kaldırmadı. Kimsenin yüzüne bakmadı. Bu kadar sakin karşılanmalarını şaşkınlıkla izliyordu.

" Tabağınla oynamayı bırak, yemeğini ye!

Zerya Azad'ın nefesini boynunda hissedince duraksadı. Elindeki kaşığı tabağına bırakıp Azad'a bakmadan "aç değilim" dedi.

"Yemeğini ye Zerya aç olduğunu biliyorum. Sabahtan beri bir şey yemedin."

Zerya kafasını kaldırıp masadakilere bakınca onların da ona baktığını fark etti. Kafasını hızlıca eğip tapağındakileri tekrar karıştırmaya başladı. Bu insanları tanımayı hiç istemiyordu. Şimdi sevdiği adamın yanında ailesi ile beraber olması gerekirken hiç tanımadığı insanların arasında sessizce oturuyordu.

Azad Zerya'nın yemek yemediğinin farkındaydı. O da kaşığını masada bırakıp bir bardak su içti. Sessizce herkesin yemekten kalkmasını bekleyecekti. Dedesinin olanlardan haberi olduğu belliydi. Yoksa kesinlikle bu kadar sakin durması beklenilmezdi.

Bahoz ağanın "elhamdülillah" dediğini duyunca o da sandalyesini çekip ayağa kalktı. Diğerlerini bekleme gibi bir niyeti yoktu. Zerya'nın da elini tekrar tutup ayağa kalkmasını sağladı. Dedesinin arkasından terasta bulunan sedirlere doğru ilerledi.

Zerya sedace Azad'a ayak uyduruyordu, içinde bir yangın vardı. Her yeri yakıp yıkmayı bekleyen. O yangın da kimin yanıp kimin kurtulacağı belli değildi. Sadece yandığı kadar yakacaktı.

Azad önce Zerya'nın oturması için eliyle işaret etti. Sonra o da yanına oturarak yüzünü sıvazladı. Ailesi de masadan kalkıp sedirlere geçtiler.

Azad cebinden telefonunu çıkarıp tekrar Selim'i arayıp "Selim Mirhan ve Havin'i Mirşahların konağına bırakın. Cemal'e söyle Mirşahlar artık telefon sinyaline ulaşabilirler."

Telefon konuşmasını bitirip önce dedesine sonra babasına baktı. Sesli bir nefes alıp "ben evlendim Zerya benim karım" dedi.

Mehmet Saruhan şaşkınlıkla oğluna baktı. Ne demek ben evlendim diye düşünüyordu. Babasına bakınca gülümsemesinden haberi olduğunu anlaması zor olmadı.

Pervin Hanım olanları öfkeyle izliyordu. Azad yine tüm planlarını alt üst etmiş ve kendi bildiğini okumuştu. Tırnaklarını avcuna geçirip sahte bir tınıyla "Havin" dedi ve göz yaşı dökmeye başladı.

*
*
*

Gewer uçaktan indiği gibi gözleri ilk sevdiği kızı aradı. Aradı ama o gözler bir türlü sevdiğini bulamıyordu. Uçakta başlayan göğüs şıkışması hala devam ediyordu. Sanki bir el yüreğini sıkıp bırakıyordu. Önce kardeşini gördü, sonra yanında duran yengesi Dicle'yi. Kardeşine sarılıp Dicle'ye kafası ile selam verdi. Belki süpriz yapmak istemiştir diye düşündü sonra ona olan özlemini bilip yapmaz dedi.

"Dicle Zerya nerde, niye gelmedi."

Dicle'nin beklediği soruydu ama ne yazık cevabı yoktu. Şimdilik eve kadar idare edebilse yeterliydi. Bir kaç saattir kimse Zerya'dan haber alamıyordu.

"Abi Zerya başta izin alamamış. Babamı biliyorsun inadı tuttu mu geri adım atmaz. Diretmiş sınav sonuçlarını beraber öğreneceğiz diye Zerya ikna edinceye kadar biraz geç oldu. Buraya yetişemeyeceği kesinleşince artık konağa geç biz geliriz dedik. O da mecbur kabullendi. Şimdiye kadar konağa herhalde varmıştır. "

" Emin misin Dicle! Zerya merak edeceğimi bilir. Bir mesaj bile atmamış. Bak bir şey olduysa söyle zaten kötü şeyler olacakmış gibi hissediyorum. "

" Aman abi ya düşündüğün şeye bak. Diyelim ki kötü bir şeyler oldu, ben burda mı olurdum. Hadi biraz çabuk olalım. Daha akşama babamlarla evlilik konunuz konuşulacak. Zerya ayrı bir dert sen ayrı. İkinizi idare edip uğraşmaktan bıktım. "

Gewer'in bir eli göğsünde Dicle'yi dinliyordu madem Zerya iyiydi bu göğsündeki ağrı neydi.

" Tamam hadi o zaman çabuk olalım. Gerçekten burnumda tütüyor sevdam. Bu son ayrıldığımızdı. Bir daha asla bu kadar uzak kalmayacağız bir birbirimizden."

Dicle "inşallah" dedi sessizce Gewer'e yansıtmamak için büyük çaba göstermişti ama kardeşine bir türlü ulaşılamıyordu.

Bir yanı sakin ol desede diğer yanı kesin bir şey oldu. Diğer kuzenleri ve abilerine haber vermişti. Gelecek haberi bekliyordu. Eve gidinceye kadar dönmesini bekliyordu.

Gewer bir habersiz bindi arabaya saniyeleri saydı eve kadar. İçeri girdiği gibi yine Zerya'yı aradı gözleri annesi babası kardeşleri hepsi evdeydi. Sadece o yoktu!

En olması gereken kişi yoktu. Kırılsamı üzülsemi bilemedi. Sonra acaba yukarda mı dedi. Anne babasının elini öpüp kardeşlerine ve abisine sarıldı. Yorgun olduğunu söyleyip yukarı odasına çıktı yine yoktu. Telefonu eline arayıp indiği gibi aradığını numarayı tekrar aradı. Yine ulaşılamıyor cevabı ile karşılaştı.

Öfkeyle yukardan Dicle'yi çağırdı. Dicle nedenini çok iyi biliyordu. Zaten geldiği gibi kenara çekilip Zerya ile abilerini aramıştı.

Gewer'in tekrar seslenmesi ile yukarı çıktı. Artık ne olacaksa olsundu. Artık anlıyordu kuzenleri ve abilerine söylemesi yeterli değildi.

Odaya girdiği gibi "Dicle Zerya nerde" sorusu ile karşılaştı. Gewer abisi resmen burnundan soluyordu.

"Abi biz bir kaç saattir Zerya'ya ulaşamıyoruz. Abimlere filan haber verdim kimse bulamamış. Hiçbir haber alınmıyor. Telefonu kapalı babamlara çarşıdan kendisi ve benim için birşeyler alacağını söylemiş ama ben ondan hiçbir şey istemedim."

"Başta acaba arkadaşları falanla mı buluştu acaba saatimi unuttu dedim. Ama Zerya yapmaz böyle şeyler. Offf yemin delireceğim."

Gewer odadının içinde volta atıp yüzünü sıvazladıktan sonra sinirle tekrar Dicle'ye döndü.

"Dua et hiçbir şeyi olmayı versin. Yoksa ben Diyarbakır'ı sizinle beraber yakarım. Kaç saattir ne kadar zaman kaybettiğinin farkında bile değilsin!"

"Gewer abi bir din-"

Gewer Dicle'nin sözü tamamlamasına bile izin vermeden odadan çıktı. Hızlı adımlarla aşağı inip.

"Baba Zerya sabah bize diye çıkmış. Ortalıkta yok, amcamlara falan haber verin. Ben gidip onu bulabileceğim yerlere bakayım."

"Olmadı karakol ve hastaneler."

Servet bey Gewer'in söyledikleri ile hızlıca ayağa kalktı ne demek Zerya yok. Daha dün gidip abisine oğlunun duygularını anlatmıştı. Bu gece toplanıp sözleri kesilecekti.

"Oğlum bir sakin ol çarşıya alışverişe takılmıştır. Şimdi ararız bizimkileri hepsi bakınsın.

Dicle hemen atılıp "Hayır baba ben abimlere ve Yaşar amcamın çocuklarına haber verdim. Tek bir iz yok. Yer yarıldı sanki içine girdi."

Gewer sıkışan göğsünü şimdi anlıyordu. Sevdası acı çekiyordu. Bir an nefesi kesilir gibi geldi. Sonra derin derin nefesler alıp kendisine gelmeye çalıştı.

" Baba sen aşireti ve yardım alabilecekleri ara, ben de bir iki polis arkadaşım var onlarla konuşayım bakalım ne yapabiliriz. Bizim arkadaşlara söylerim hastanelere baksınlar."

Servet bey oğluna şaşkınlıkla baktı. Daha ne olduğu bile kesin değilken ortalığı ayağa kaldırmak ne kadar doğrudur.

" Tamam oğlum bir sakin ol! Önce amcana haber verelim. Belki arkadaşlarına falan gitmiştir. Ne bileyim zamanın farkına varmamıştır."

Gewer öfkeyle baktı ailesine ne demek alışveriş veya arkadaşa takılmak. Zerya hiçbir zaman böyle yapacak biri değildi üstelik böyle bir günde bu kadar sorumsuz davranacak biri hiç değildi.

" Baba sabahtan beridir yüreğim de bir yangın göğsümü sıkıştırıyor. Hissediyorum Zerya'ma bir şeyler oldu."

Elini göğsüne vurup. "Tırnağı taşa değse sızlıyor burası, sence hissettiklerim boşuna mı? " aldığı nefes yüreğini yakıyordu. İsyan eden bir tınıyla " Lütfen baba dediklerimi yapın. Biraz daha böyle kalırsam kendimi de Diyarbakır'da benzin döküp yakacağım." deyip çıktı konaktan. Taş sokakların taş evleri üstüne üstüne geliyordu.

Diyarbakır'da ne kadar tanıdık akraba arkadaş varsa Gewer hepsini aradı. Saniyeler dakikaları dakikalar saatleri kovalıyordu hala Zerya'dan bir haber yoktu.

Göğsü sıkıştıkça sıkışıyordu. Bütün hastanelere tek tek gidip baktı. Karakollar başvurmadığı yer kalmamıştı. Telefon sinyali en son çarşıdan alınmıştı. Ondan sonrası sanki yer ayrılıp içine girmiş gibiydi.

Abisi Musa gelip yanına oturdu. Akşam olmak üzereydi ve Zerya'dan hala haber yoktu. Gewer her yeri yakıp yıkmak istiyordu.

Diyarbakır deli akan Dicle gibi yutmuş gibiydi sevdasını...

"Korkma kötü bir şey olsaydı şimdiye kadar çoktan duyulurdu. Zerya bir yerler de Gewer ve biz onu bulacağız. Sen kendini toparla Zerya seni bu halde görse çok üzülür."

Gewer içtiği kaçıncı sigaraya yenisini ekledi. Sigara dumanından büyük bit nefes aldı. Zerya'sı nerde bilmiyordu ve delirmek üzereydi. Ona gelip bulacağız diye teselli edenleri boğmak istiyordu.

" Yaşıyor sadece onu biliyorum. Göğsümdeki acıdan canın yandığını da biliyorum. Bana ihtiyacı da var sevdamın onu da biliyorum. Bunca bildiklerimin içinde onun nerde olduğunu bilmiyorum. Canım acıyor yemin ederim ben böyle bir acı yaşamadım."

"Madem yaşadığını biliyorsun Gewer niye bu kadar kendini yıpratıyırsan kardeşim. Yer yüzünde nerede olursa olsun bulacağız onu."

"Yaşıyor Musa biliyorum. Onun nefesi kesilseydi ben burada nefes alamazdım. Canı yanarken bu kadar canı yanan hisederdi. Bir şeyler korkutuyor beni ama ben ne olduğunu bilmiyorum."

Bekir Mirşah kızının kaybolduğunu duyduğu anda ortalığı yıkmıştı. Gözlerinin önünde kapıdan çıkışı gitmeyen adam. Zaman geçtikçe daha da çıldırıyordu. Zerya evinin nuru en küçüğüydü.

O öyle erkek kız ayrımı yapmazdı ama kızları bir başkaydı. Dicle sağ gözüyse Zerya sol gözüydü. Daha bir gün önce kardeşi gelip oğlu için açıldığında mutlulukla kabul etmişti. Hem kızının sevdasını biliyordu. Hem de kızı gözünün önünde olur diye sevinmişti.

Sabahın erken saatlerin de göz nuru özene bezene hazırlanmış, inmişti kahvaltıya gitmene izin vermiyorum dediğinde Zerya'nın düşen yüzünü keyifle izliyordu. Sonrası evet deyişiyle yüzünde açan gülleri de bunları hatırladıkça daha kahroluyordu.

Bekir bey Servet kardeşi olsa da eğer olurda kızım kabul ederse üniversite bitmeden evlilik olmaz deyip kabul etmişti. Şimdi de Bekir bey kimin niye kızına zarar verebileceğini düşünüyor düşünüyor kafayı yemek üzereydi. Zaten karısı ayılıp, ayılıp bayılmıştı. Çareyi hastaneye yatırmakta bulmuştu zavallı adam.

Gewer polis ve karakol sürecini hızlandırsada bir türlü telefon sinyalinin bulunamamasına delirmek üzereydi.

Diyarbakır il sınırlarından çıkışlar polis kontrolünde yapılıyordu. Dayanamayarak arabasını oraya sürdü Gewer.

Bir umut diyordu Gewer. Zerya'yı bulmak için bir bir yudum umut nerde olursa oraya gidecekti.

Arabasını durdurduğu gibi polis araçlarının yanında olan amca çocuklarını ve diğer kuzenlerini fark etti. İçinden her an rabbine Zerya'yı bulup kavuşmak için dua ediyordu.

Peş peşe gelen arabaların durması ile dikkatini oraya verdi. Adamların arabalardan inişini Azad Saruhan'ın ve eşinin adlarının geçmesi ile Musa abisinin ve polislerin geçmesini izin vermesini öfke ile izledi. Ona kalsa her araç didik aranmalıydı.

Gewer arabaların yanından geçmesi ile içine farklı bir his düştü. Böyle acı değilde boşluk gibiydi. Arabaların arkasından uzun uzun baktı. Zerya'nın o araçın içinde olduğunu bilemeden. Onun o araba için de çırpınışlarını hiç duymadı. İleri de Zerya niye hissetmedin beni diye hesap soracaktı gereksiz yere.

Bir kaç saat sonra Mirhan'ın ve bir kızın konağın önüne bırakıldığı söylendi. Zerya'nın telefonundan sinyal alındığı da haberi de aynı anda geldi. Gewer ve Mirşahlar hiç beklemeden Mardin'e doğru yola çıktılar. Kimse o an Mirhan'ı sorgulamadı. Bekir bey kardeşi Servet'le arabalara bindikleri gibi Mardin'e sürdüler. Mirşah erkekleri ve çevresinde dost olanlar aldıkları haberle yola çıktılar. Herkesin tek dileği Zerya'ya sapa sağlam ulaşmaktı.

İki aşiret arasında küçük bir kıyamet kopacaktı.

Mirşahlar kızlarını alabilmek için her şeyi yapacaklardı.

Azad Saruhan ise kıyamet kopsa bile nikahındaki kadını vermeyecekti.

Zerya'nın seçim yapması şimdi gerekeçekti.

Bir taraf cennet diğeri cehennem. Gönlünde olan kaderine yazılsın diye sessizce dualar ediliyordu.

Gewer için hayat Zerya'ydı. Zerya için yaşam Gewer'di.

Diğer tarafta bir Azad Saruhan vardı. Kimsenin hüküm geçiremediği, asla pes etmeyen. Zerya üstünde en çok hak idda eden. Ölüsü bile benim deyip arkasını dönen adam...

Çok büyük acılar yaşanacak bazıların kaderi hiç beklenmeyen bir şekilde yeniden çizilecekti.

Gewer'in temiz sevdası, Azad Saruhan'ın ağa bensem hüküm benim diyen bölgenin en büyük ağasına karşı durabilecek miydi???

Buraya kadar gelip okudun ve beğendinse yıldıza basmayı
unutma🤚🏻

Duyuralardan ve gelişmelerden haberdar olmak için şuraya Jutenya_ tıklayarak watpad hesabımı takip edebilirsiniz.

Kitap ve bölüm alıntı ve tanıtımları için instagram jutenya82_

Tiktok hesabım watpadjutenya_

Twitter jutenya_

Bundan sonra bölümlerden sonra özellikle Twitter ve tiktokda canlı olarak yapılacak lütfen takip edin

Continue Reading

You'll Also Like

3.3M 199K 71
❝Seninle birlikteyken kendimi çok güvende hissediyorum, sanki evimdeymiş gibi.❞ Kleptomani hastası olan Naz, bu duruma bir çare bulmak için arkadaşın...
1.8M 145K 45
Tamamlandı Siz: Sen sanıyorsun ki zengin olduğun için Siz: Yakışıklı olduğun için Siz: Güzel yemek yapabildiğin için Siz: İtalyada bana hayat verebi...
3.4M 121K 105
21. yüzyılın en deli dolu çarlarından biri olan, zamanının büyük kısmını sanal ortamda geçiren, gündüzü gecesi, aklı fikri, derdi imanı, sağı solu ki...
11.7M 573K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...