Mardin'e Tutsak.

By Jutenya_

11.9M 579K 437K

18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve... More

Mardin'e Tutsak 1🕯️
Mardin'e Tutsak 2
Mardin'e tutsak 4
Mardin'e Tutsak 5
Mardin'e Tutsak 6
Mardin'e Tutsak 7
Mardin'e Tutsak 8
Mardin'e Tutsak 9
Bölüm 10
11. Bölüm
12. Bölüm
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
24. Bölüm (Özel bölüm)
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
Zayda Mirşah
Küçük Zerya
Zerya 19 yaşında
Gelecek bölümden alıntı
37.Bölüm
38.Bölüm
39. Bölüm
40.bölüm
bölüm alıntısı
41. Bölüm
Yeniden Doğmak
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
Benim Özelim 2
Herkes Öldürür Sevdiğini
Alıntı
Bilinmezlik
Büyük karar (alıntı)
Bilinmezlik (Part 1)
Bilinmezlik (Part 2)
Bilinmezlik (Part 3) Büyük Karar
Yoktan Var Olmak (alıntı)
Yoktan Var Olmak
Pişmanlık
Bir Daha Asla (Part 1)
Bir Daha Asla (Part 2)
Bir Daha Asla (Part3)
Yeniden...
Küçük Bir Anlaşılmazlık 1
Küçük Bir Anlaşılmazlık 2
Yoktan Var Oluş
Yeniden Berdel
Yeniden Berdel 2.
Zahter Gibi
Zahr...
Mecburiyetten AŞK'A
Mecburiyetten AŞK'A 2
Açıklama
Canıma And
Elbise
Bilinmeyen Hesaplar
Doğum Günü Etkinliği
Bilinmeyen Sırlar
Bilinmeyen Sırlar Part2
Varis
İlk Defa Babam Gibi
İlk Defa Babam Gibi (part 2)
İlk Defa Babam Gibi Part 3
küçük bir bedel
Başı buyruk işler

Mardin'e tutsak 3

210K 9.8K 3.1K
By Jutenya_

Taladro ft. Nahide Babashlı Unuttun mu Beni

Günün tezatlığına inat bir şekilde günü karartan bir vaveyla anlık bir lahza kısacık ve up uzun.

Bir genç kızın kaderi Amed'in kara taşlı duvarlarına yazılmış gibi kararıyordu.

Feryad figan bir şekilde olan genç kız göz yaşlarıyla Amed'in çorak topraklarını sulamak ister gibiydi.

Kara bahtlı topraklarda kara yazgılar yazılıyor. Kara bahtlı kaderler kara defterlerde hayat buluyordu.

Coğrafya kader miydi?

Kader değilse Zerya'nın yaşadığı şey neydi. Dolu dolu gözlerle Azad'ın kara irislerine bakıp bir umut vazgeçmesini bekliyordu. Azad mavi renge uzun bir süre sonra ilk defa böyle bakıyordu. İkidir maviyle olan çizgisini aşıyor ve duvarlarını yıkıyordu. Biri Dubai'de diğeri şimdi ki andı. O maviden nefret eden bir adamdı bakmaması ve tutulmaması gerekiyordu lakin mavi irisler tüm duvarları yıkmadan sanki üstünde atlıyor gibi karşısında duruyordu.

Azad yutkundu gözlerini kısa bir süre açıp kapadı. Zerya'ya abdest almasını söyleyip hızlı bir şekilde odadan çıktı.
Eger orada daha fazla kalırsa kıyamayacak vazgeçecekti lakin vazgeçmesi demek genç kızı sırtlanların önüne atmaktı. Belki Mirhan kardeşini düşünmeden adım atıyordu lakin Azad yapamıyordu. O konakta başka birinin genç yaşında solmasına izin vermeyecekti.

Belki yaptığı yanlıştı ama Zerya ve kendisi için en doğru olandı. Hem bunun için görevinden bile vazgeçmeyi göze almamıșmıydı. Yıllardır verdiği hizmet ve emeğini bunun için yakmıyor muydu?

Kafasında ki düşüncelerle yeri döve döve yürüyordu. Hızlıca oturma odasına ilerleyip Yıkmaz'ı aradı kısa sürede orada olacaklarını duyduktan sonra Fatma hanıma seslenip bir kahve istedi. Öfke ile kalkıp yanlış bir şey yapmak istemiyordu. Yüzünü elleri arasına alıp düşünmeye başladı. Her şey Pervin ve Havin'in konuşmasını duymasıyla başlamıştı. Duyduklarıyla tüyleri diken diken olmuş bir insanın bu kadar kötü olabileceği gerçeğiyle o an yüzleșmiști. Evlenmeyeceksin diyen üstlerine resti de çektiği gerçeği vardı. Hiç tanımadığı biri için niye bunları yapıyordu.

Kafasında en çok sorguladığı soru buydu.

Önüne koyulan kahve ile kafasını kaldırıp Fatma hanıma baktı. Büyük bir nefes alıp kısa bir süre bakışlarını orta yaşlı kadının yüzünde gezdirip "Git gelin hanımı hazırla birazdan Yılmaz ve hoca burada olacak. Yanlış bir şey yaşansın istemiyorum. Sen de sakın yanlış bir adım atma!"

Fatma Hanım genç ağaya dikkaliçe baktı lakin daha fazla dayanamayarak "ağam sizin yaptığınızı sorgulamak bana düşmez ama kızın hali ortada acaba birkaç gün daha beklesek miydiniz? Her şey çok acele olmuyor mu?" Hanımından aldığı emir belliydi. Ona göre Azad ağa sınırları zorluyor yapmaması gereken şeyler yapıyordu. Bir de Pervin Hanım ve katti olan emirleri. Birkac saat nikahı geçiștir demişti lakin değil birkaç saat birkaç dakika bile ertelemesi imkansızdı.

"Hanımağam duyunca çok kızacak. En azından anne ve babanıza söyleseydiniz."

Azad duyduklarına tahammül edecek durumda değildi. Sesli bir nefes alarak sakinleşmek için biraz bekledi elleri ile yüzünü sıvazlayıp "Fatma hanım üstüne vazife olmayan şeyler hakkında konuşma, onların tepkisi beni ilgilendirir. Ağa ben isem onlar da sözümün üstüne söz söyleme haklarının olmadığının bilincindeler. Şimdi sana dediğimi git yap ve bir daha da sözümü ikiletirme."

Fatma hanım duydukları ile" tamam ağam" diyip odadan çıktı. Biraz daha ısrar etse büyük bir azar işiteceği kesindi.

Merdivenleri çıkıp tekrar yukarı çıktı. Kapı çalıp içerden gir sesini bekledi. Ses gelmeyince iki üç defa bunu üst üste tekrar etti. Kızın kendisine bir şey yapma korkusu ile kapıyı açıp içeri girdi.

Yatağa oturmuş sessizce ağlayan Zerya'yı görünce üzgünce ilerledi. Elini Zerya'nın omzuna koyup yanına oturdu. Kızın korkusunu isteksizliğini anlıyordu. Ne yazık elinden gelen hiçbir şey yoktu.

"Kızım kalk abdest al elini yüzünü yıka Azad ağam seni bekliyor. Birazdan hoca gelecek."

Zerya yüreğinin kabullenemediğini kulakları ile duyuyordu. Sesli bir şekilde hıçkırıp ağlamaya devam etti. Bu nasıl bir kader di. Bugün en mutlu olması gereken günüydü lakin bugün kabusu oluyordu. Ömrünün en kötü günü olarak kaderine yazılaçakdı.

Hıçkırıkları arasında kekeleyerek "ben istemiyorum ki, ben başkasını seviyorum. O anlamıyor benden ona eş olmaz. Lütfen abla söyle ona vazgeçsin. Ben ona kötü bir şey yapmadım." Fatma Hanım'ın ellerini tutarak göz yaşlarıyla "Allah aşkına konuş onunla belki yaptığı yanlışın farkına varır."

Ağlayarak konuşuyordu ve göz yaşları döküyordu. Bir umut belki ona yardım eder diye ne yazık Fatma hanımın elinden gelen hiçbir şey yoktu. Fatma Hanım ona üzgün gözlerle bakıp
"Kalk kızım Azad ağa asla geri adım atmaz. Abinin hayatı ortada olmasa seni kendi ellerimle bu konaktan çıkarırdım ama sen daha köşeyi dönmeden o abine kıyar." Zerya'nın ellerini sıkıp ona güven vermeye çalışan bir edayla "Kendini biraz toparla her şey olacağına varır. Belki de kaderin zaten Azad ağaydı. Biz bize yazılan hayrı bilemeyiz."

Orta yaşlı kadının söyledikleriyle daha sesli bir şekilde ağlamaya başladı.

"Ben onu sevmiyorum abla, hiç tanımıyorum. Allah aşkına bunun hayrı ne olabilir ki."

Hıçkırıkları arasında "Allah rıza için yardım et" dedi Zerya.

Fatma hanım elinden hiçbir şey gelmiyeceğinin farkındaydı. Aşiretler bile toplansa karar belliydi. Ya ölüm ya da berdel. Pervin Hanım müdahale etmek istiyor lakin karşısında ki adam Azad Saruhan olunca geri adım atıyordu.

Azad Saruhan hükmü kendisi vermişti. Kimsenin olaya müdahale etmesine bile izin vermemişti.

Zerya'nın kolundan tutup onu ayağa kaldırdı. Odanın için de bulunan banyoya sokup kendisine biraz gelmesi için elini yüzünü yıkadı. Sonra abdest almasını söyleyip banyodan çıktı.

Zerya uzun bir süre aynadaki görüntüsüne baktı. Gözleri ağlamaktan kıpkırımızı olmuş.

Üstündeki beyaz elbise sevdiği adam tarafından alınıp gönderilmişti. Sözde bu akşam ailesine açılacak, sözleri kesilecek ve dini nikahları kıyılaçaktı. Çünkü Gewer amcam izin verirse dini nikah demişti.

Şimdi başkası ile nikahı kıyılacaktı. Ellerini lavaboya dayayıp büyük bir nefes aldı abisinin hayatı için bunu yapabilirdi. Yavaş bir şekilde abdest aldı. Saçlarını ıslattığı elleri ile biraz toparladı. Üstündeki elbisenin eteğini düzeltip tekrardan büyük bir nefes aldı. Bakışları parmağında ki yüzüğe gitti belki onun gönderdiği elbiseyle başkasına eş oluyordu ama bunu parmağın da onun yüzüğü varken yapmayacaktı. Titreyen elleriyle parmağında ki yüzüğü çıkardı ve gözleri dolu dolu bir şekilde boynunda ki kolyeyi çıkarıp parmakları arasında ki yüzüğü kolyenin zincirine geçirdi ve tekrar boynuna taktı.

Fatma Hanım'ın " kızım yardıma ihtiyacın var mı "sesini duyduğun da bir iki adım atıp kapının kulpunu indirdi.

Banyodan çıktığı gibi Fatma hanımın acıyan bakışları ile karşılaştı.

Zerya kendisini o kadar halsiz ve yorgun hissediyordu ki, sanki üstünden tır geçmiş gibiydi.

Fatma hanım ona yaklaşıp elinde ki iğne oyalı çefyeyi iki kat yapıp başına örttü. Çefye buralara özgü bir örtüydü. Çok büyük olmasından dolayı saçlarının hepsini örtüyordu.

Daha sonra kolundan tutup dışarıya doğru ilerlediler. Zerya'nın her adımı ölüme gider gibi geliyordu. Her adımda sevdiği adamdan kilometrelerce uzağı gidiyormuş gibi hissediyordu. İndi her merdiven basamağında rabbi canını alsın diye dua etti. Şuanda bir avuç toprağın altına girmek için neleri feda etmezdi.

Bu bir isyan değildi. Yüreğin de bir başkası varken hiç istemediği birine evet demek ölümden öteydi. Böyle bir kader hiç bir canlıya reva görülmemeliydi. Yaradana isyan değildi. Kaderineydi!

Her adımda canından can gidiyordu. Her adımda sanki etinden et koparılıyordu.

Peki ya Gewer o da hissediyormuydu Zerya'nın acısını, anlıyormuydu bu kadar umutsuz kalışını. Yüreğin de darbeler harabeye dönüştürmüştü ve bu daha başlangıçtı.

Bir kapının önünde durduklarında Zerya sona yaklaştığını anladı. Başlangıcın sonu bu nasıl bir ikilim bu nasıl bir çıkmazdı yarabbi!

İçinden çığlık çığlığa merhamet diyordu. Yaradan da yardım istiyordu. Biliyordu karşısındaki vicdansız dı.

Kuluna sabret der yaradan. Zerya böyle bir sınanışın sabrı nasıl olur bilmiyordu...

Daha onsekizdeydi! Hayalleri umutları vardı. Şimdi karşısındaki canavar tarafından birer birer elinden alınıyordu.
Zerya odaya girdiğini bile yeni fark ediyordu! Azraili adım, adım ona yaklaşıyordu. İblisin beden hali bulmuş gibiydi. Etinden tırnağına kadar tiksiniyordu ondan.

Azad kolundan tutup kendisine doğru çekti. Zerya tepki bile gösteremiyor du. Boş bir çuval gibi sanki sürükleniyor du.

Azad Zerya'yı yukardan aşağı süzdü ve kollarını kaldırıp Zerya'nın başında bulunan çefyeyi düzeltti. Tekrar kolundan tutup şark odasının minderlerine doğru ilerletip oturttu. Sonra da kendisi yanına geçip oturdu.

İki adam Fatma Hanım ve hoca gelip yanlarına oturdu. Hoca önce kağıda adlarını sonra baba adlarını yazdı. Azad'a sorulan sorulara cevap vermesini dinledi ama hiçbir şey anlamıyordu. Hocanın kızım mehir olarak ne istersin demesi ile kendine geldi. Yanındaki adamdan hiçbir şey istemiyordu. Hatta yanındaki adam onu boşarsa o ne isterse vermeye hazırdı. Bir an boşanma hakkı istemek geldi aklına ama Azad'ın bu hakkı vermiyeceği ortadaydı. Boğaz temizleme sesi ile daldığı düşüncelerden kendisine geldi. Hoca tekrar mehir olarak ne istediğini sordu.

Zerya kafasını kaldırıp Azad'a baktı, gözlerine baka baka "hiçbir şey" dedi.

" Benim kimseden bir beklentim yoktur" diye ekledi.

Azad elini yumruk yapıp sıktı. Onu istemediğini alenen belirtiyordu o da farkındaydı lakin Azad Saruhan bir şey için karar vermişse olacaktı.

"Kızıltepe'deki köyümü veriyorum"dedi.

Zerya Azad'ın söylediklerine itiraz etmek için ağzını açacaktıki. Sert bakışları ile kafasını eğdi. Biliyordu söylediği hiçbir kelimenin değeri olmayacaktı.

Hocanın üç defa kabul ettin mi soruna ettim diye cevap verdi. Gerisini dinlemedi.

Allah utandırmasın deyişi ile bütün umutları tükendi. Artık Azad Saruhan'ın karısıydı. Ağlamak istiyordu etrafı dağıtmak önünde duran her şeyi parçalamak, sonrada çığlık çığlığa bağırmak.

Ama bütün vucüdu donmuş gibi hiç bir hareket yapmıyordu.

Azad ağa hocayı geçirmek için ayağa kalktı. Adamı kapıdan geçirdikten sonra Fatma hanıma dönüp Zerya'yı tekrardan yukarı çıkarmasını istedi ve daha sonra gidip Mirhan ve kardeşi Havin'e baktı. Doktorun Mirhan ile ilgilendiğini gördükten sonra yukarı çıkmaya başladı.

Fatma hanım Zerya'yı yatak odasına bırakıp dışarı çıktı.

Zerya artık ne olacağını bile düşünemiyordu. Kendisinden onu buna mecbur bırakan herkesten nefret ediyordu artık. Gewer'e ne söyleyeceğini nasıl hesap vereceğini düşünüyordu. Aklına artık evli olduğu düşünmesi gereken başka şeyler gelmiyordu.

Azad'ın odaya gelmesi ile kafasını kaldırıp ona baktı. Artık ağlamıyordu ama ne yapacağınıda bilmiyordu. Sahi şimdi ne olacaktı. Karşısındaki yabancı onun kocasıydı değil mi? Neden bir gerçek bu kadar ağırdı.

Azad'ın ona doğru attığı her adımda yok olmak istiyordu. Ne yapacağını nasıl hareket edeceğini bilmiyordu. Bildiği tek şey ona doğru gelen adamdan iliklerine kadar nefret ediyordu.

Böyle adı koyulacak bir şey değildi bu nefret. Ete kemiğe bulunacak birşeydi. Ordan iliklerine doğru sözülecek bir şey iğrenti, tiksinti hatta mide bulantısı işte hoşlanmadığınız herşey varya öyle işte.

Azad'ın adımları onun önünde durunca bakışlarını onun gözlerine çevirdi...

Bak diye çığlık çığlığa bağırmak istiyordu. İçimdeki depremler senin eserin. Kül olmayan alevler sönmeyen yangınlar hepsi senin eserin. Kalbi sıkışıyor nefesi kesliyordu.

Şimdi gitse deli akan Dicle'yi içse söndüremezdi içindeki alevleri.

Karacadağ gibi patlasa içindeki lavları püskürtse, Amed'in asiliğenden Van'a kadar uzaklığa savrulsa yine de yetmezdi içindeki kini söndürmeye.

Bağrı yanıyordu sımsıcaktı öfkesi...

Buranın kara taşları gibi bahtı karaydı da, çıkmaz sokaklara düşmüştü. Sağa dönse çıkmaz sola dönse çıkmaz.

Arkasın da Azad önünde Azad!

Onun celladı olmuş müebbet vermişti kendisene mahkum ederek. Beratı ancak ölüm olacaktı.

Azad ona kinle bakan gözlere mahkum oluyordu. İlk görüşte etkilenmişti ondan bunu kabullenmek istemese de hayatında ki tek doğruydu...

Ellerini uzatıp Zerya'nın yüzünü tuttu baş parmağı ile yanağını okşayıp gülümsedi.

Beyaz elbisesi beyaz çefyesi ile gerçekten çok güzel görünüyordu.

Uzanıp Zerya'yı öpeceği vakit. Zerya kafasını çevirdi. Bu kadarına müsade göstereceğini hiç sanmıyordu.

Azad ise bu hareket ile öfkelendi. Onu anlasa da ilk günden herşeyi kabullenmesini istiyordu.

"Zerya bugün sana baştan ne dediğimi hatırlıyor musun."

Zerya ona anlamaz gözlerle bakıp kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Her anlam da tam anlamıyla karım olacaksın. Yoksa anlaşma bozulur demiştim. Umarım bu odaya niye geldiğimi anlamışsındır."

Zerya duydukları ile öfkeyle yüzünü onun parmakları arasından çekti. Bu gerçekten çok fazlaydı. Daha nikahına girmeyi sindirememişti.

" Sen delirdin herhalde böyle birşeyi kabul edeceğimi nasıl düşünürsün delilik bu. Zaten istemediğim halde nikahına evet dedim. Daha fazlasına katlanacabileceğim bir şey değil."

Azad asla geri adım atmayacaktı en başından beri ona tam anlamıyla karım olmadan bu evden çıkamazsın demişti.

" Ben sana başından beri net konuştum Zerya karım olacaksın dedim. Evcilik oynayacağız demedim. Hala çok geç değil aşağıda adamlar benden emir bekliyorlar. Dudaklarımdan çıkacak bir çift lafa bakar. Şimdi ben gidip abdest alacağım. Sonrası namaz kılacağım. Eğer cevabın hayırsa ben secdeden kalmakdan çık git bu odadan. Emin ol hiç sorgulamam ardından gelmem. Dediğimi yapar evime dönerim." Dudaklarını ıslatıp " Tabi ben daha yola düşmeden. Sen abinin taziyesinde bulursun kendini. Arada başlayacak kan davası da çabası ondan sonra yılda bir kes bir sizden bir bizden devam eder."

Zerya duydukları ile yerinde taş kesildi resmen. Ne şimdi de ona kadınlıkmı yapmasını bekliyordu.

Azad onu tepkisini hiç umursamadan banyoya ilerledi bir kaç dakika sonra ellerini silerek banyodan çıkışını izledi. Şifonerin çekmecesini açıp namazlık çıkarışı her şey planlıymış gibi devam ediyordu. Namaz kılmaya başlaması ile kalbi kulakların da atmaya başladı. Zerya birden ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi ...

Elini kapı kulpuna atıp çıkıp çıkmamak arasında kaldı. Bir yanı çık git bu kadarı çok fazla diyordu. Diğer yani abin ailen diyordu. Gewer bir tarafı onun için çırpınıyordu. Ne yapacağını bilmez bir halde kafasını kapıya dayayıp umutsuz bir halde durdu.

Azad dediğini yapacaktı. Zerya ise kabullenmeye mecbur kalacaktı.

Diğer tarafta sevdiği kıza kavuşma anını bekleyen bir Gewer.

Gewer Sabiha Gökçen havalimanına sabah erkenden gelmişti. Söz vermişti beraber sınav sonuçlarına bakacaktı.
Daha uçağa binmeden arayıp onunla konuşmak istemişti ama hanımefendi telefonuna cevap vermemişti.

Sadece sabah evden çıkarken duymuştu sevdiği kızın sesini. Zerya'sı yüreği sevdası. Gönlüne en çok yakışan. Yüreğin de her yeri kaplayan.

Sevdiği kıza adını bile o vermişti. Zerya'mmm demişti yani yüreğim. Yüreğiydi onun. Aralarında yaş farkı olsada onlara engel olmamıştı. Bu akşam kısmet olursa ailelere açılacaktılar. Günler öncesinden bugün giyeceği elbiseyi seçip göndermişti. Zerya ile kuzendiler aynı zamanda Zerya'nın ablası kardeşi ile evliydi. Onlar üniversiteyi bitirdikleei gibi evlenme kararı vermişti. Gewer o kadar çok bekleye bileceğini hiç sanmıyordu.

Eğer Zerya'yı ikna edebilirse yaz sonuna kadar evlenmek istiyordu. Ona göre okuluna evlendikten sonrada devam edebilirdi...

Tabi bu kararlar sadece onun istemesi ile olmayacaktı. İkisinin ortak kararı olacaktı. Eğer ondan beklemesini isterse o da kabulüydü.

Uçağa bindiği gibi yüreği sıkışmaya başladı Gewer'in içinde sanki çok kötü bir şey olacakmış gibi bir his vardı. Gewer belki sıkıntısını giderir diye eline yeni okumaya başladığı kitabı aldı. Gerçekten yeni başlamasına rağmen baya sürükleyiçiydi. Belli bir süre okuduktan sonra bunun onu kesemediğini fark edip uçak modunda olan telefonunu çıkardı. Galeriye girip Zerya'nın ona en son çekip attığı resimlere baktı. Bir de ondan gizli çekilmiş resimleri vardı. Abisi ve yengesi sağolsun her fırsatta ona bol bol resimler atıyorlardı.

Mesala son gittiği düğünde halay çektiği için kavga etmişlerdi. Gewer'e göre onun güzelliğini kimse görmemeliydi.

Bir de tatillerde gizli buluşup beraber çektirdikleri resimler onlar en sevdikleriydi. Her gece tekrar tekrar bakıp uyuyordu. En son gelişin de onlarda kalması için ısrar etmişti. Kardeşi ve yengesi destek çıkınca amcası da izin vermişti. O gece herkes uyuduktan sonra gidip onu yatağından alıp kendi odasına taşımıştı. Sabaha kadar onun kokusu, kendisi ile cenneteymiş gibi hissetmişti.

Kollarında sarıp sarmalamıştı. Sabaha kadar hiç uyumadan Zerya'sını izlemişti...

Ders çalışırken veya mutfaktdayken bir çok video çekip atmıştı.

Gewer uçağın içinde içindeki sıkıntıyı sevdasına olan özlemle atlatmaya çalışıyordu.

Bir kaç saatlik yolculuk içindeki sıkıntı ile beraber geçmek bilmiyordu. Nefesini tutup verdi. Eli ile göğsünü okşayıp düzenli bir şekilde nefes alıp vermeye çalıştı.

Bitmek bilmeyen dakikalar bie türlü bitmiyordu. Yapılan anons ile sesli bir nefes aldı. İndiği gibi sevdasını sarıp sarmalayacaktı. İçindeki sıkıntıyı da onunla beraber atacaktı.

Uçaktan inip son kontrolleri yaptıktan sonra bekleme salonuna doğru ilerledi. Gözleri sevdiğini aramaya başladı. Önce kardeşini fark etti sonra yengesini...

Ablası buradaysa o da buradadır diye düşündü. Etrafında bir tur dönüp bakmaya başladı ama Zerya'sı yoktu.Yeşil harelerini kardeşine dikti. Gözleri ile nerde diyordu resmen.

Ferman abisine ne cevap vereceğini bilmiyordu. Kaç saat olmasına rağmen hala Zerya'dan haber alınmamıştı. Amcası ve babasının durumu hiç iyi değildi. Herkes Zerya'nın başına bir şeyler gelmesinden korkuyordu.

Gewer eli ile sıkılan göğsünü yine okşadı. Hissediyordu sevdiğinin başına bir şeyler gelmişti!

Yoksa sabah arayıp heyecanla konuşan yari bir eli kanda olsada gelirdi.

Gewer hızlıca çıkışa doğru ilerleyip yürüdü. Şuanda her gecen saniye onun için çok değerliydi.

Kitabı beğendiseniz yıldıza basıp kitabın parlamasını sağlayabilirsiniz.

16k olmamıza az kaldı şurayı Jutenya_ tıklayarak beraber büyümemizi sağlayabilirsiniz.

Twitter hesabım Jutenya_

Tiktok hesabım watpaddjutenya_

İnstagram hesabım jutenya82

Evet canlar yeni bölüm aranızda.

Sizce Azad ağa be yapacak.

Ya da Gewer sevdiği kıza yardım edebilecek mi?

Bu arada canlar ilk defa sizleri madur etmemek için elimdeki kitabı bitirip geldim. Sizde düzenli olarak bölüm gelmesini istiyorsanız yıldıza basıp bol bol yorum yapmayı unutmayın.

Continue Reading

You'll Also Like

betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 211K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
969 58 6
Bir zamanlar, farklı dünyalara ait olan iki insanın yolları, beklenmedik bir şekilde kesişir.Hayatın zorlayıcı koşulları, bu iki bireyi istemeden de...
147K 13.3K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
217K 20.4K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin