Wolfsbane Prophecy - Larry...

By xxbomxx

11.9K 1.2K 1.9K

**Kitapta herkesin eli herkesin cebinde olacak çok şey etmeyin** Sürünün sahip olduğu tek omega Harry, Büyük... More

Pilot Bölüm
1~) Kontrolsüz
2~) Sürünün Bereketi
3~) İstenmeyen Evililik
duyuru
4~) Louis Tomlinson
5~) Zayn'in Betası
6~) Kontun Oğlu
7~) Kılkuyruk Niall ve Eldoris
8~) Geçmişin İzleri
9~) Harry'nin Kozu
11~) Harry'nin odası
12~) Terzi
13~) Çay Partisi
14~) Koruluk
15~) Kont Harry Edward Catawba
16~) Dengeler
17~) Kurnaz Tilki
*Bilgi Bölümü*
18~) Sırlarını Anlat
19~) Sir Eldoris
20~) Kızışma
21~) İhanet

10~) Kış Bahçesi

416 62 124
By xxbomxx

"Kendini boşa harcamış olur insan dilediğine erer de sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi, yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa."

1885- Düğünden bir ay sonra

"Bu böyle ne kadar devam edecek? Ben sizi bir çocuk yapmanız için evlendirdim. Ne yapacaksın? Öteki betadan mı yapacaksın çocuğu? Bu riski alabilir misin? Ben ondan ayrıl demiyorum. Bir köşede o da dursun. Yapabiliyorsan ikisiyle ol ama çocuğu omegaden yapacaksın!"

Aiden elini masaya vura vura konuştu. Her zamanki yerinde tüm heybeti ile oturuyordu. Solunda ekşittiği suratı ile karısı ve hala Harry'e iştah ile bakan Daminao. Masanın öteki tarafında, Kontun sağında oturan Zayn'in yanında ise Harry oturuyordu. Damiano'nun bu bakışlarını hiç hayra yormuyordu. Ona zarar vermesinden ödü kopuyordu. 

Harry'nin yaklaşan kızışma dönemi ile aldığı uyuşturucu madde, onu bitkin düşürmüştü. Elleri titriyor, bedeni soğuyor, bir anda terleme krizi başlıyordu. Göz altları morarmıştı. Ara ara kusma isteği oluşuyordu.

"Baba..."

"Senden bunu baban olarak değil, alfan olarak istiyorum."

Zayn başını önüne eğdi. Liam'ın hükmü bundan sonra geçmeyecekti. Zayn'in Harry'den uzak durması imkansızdı. Babasının isteklerine karşı gelmek, onun fıtratında yoktu.

"Harry hazır değil."dedi sonunda, sessizce. "Çok hasta ve bitkin. Üstelik istemiyor."

"Ne diye evlendi o zaman seninle? Aptal mı bu çocuk? Ondan bir çocuk istediğimizi söyledik o da kabul etti. Bu evin sefasını sürerken iyi de gerekeni yapınca mı zoruna gidiyor?"

"Baba.. sadece biraz daha vakit ver. Bu burada ulu orta konuşulacak bir konu değil."

"Harry'nin mahremiyeti olamaz. O bir omega. Sikinin tadına baktığında gerisi için yalvaracak."

Zayn utançtan kıpkırmızı olmuştu. Kimseye Harry için kötü laf ettirmek istemiyordu ama babasına karşı koyması mümkün değildi. Harry'nin bu lafına ne kadar kırılacağını biliyordu.

"Tamam."dedi artık konuyu kapatmak için. "Sen nasıl istersen."

"Bu gece! Duydun mu beni? Sen de Harry! Kocana sakın karşı koyma."

Harry o kadar bitik ve yorgundu ki gözlerini masadan kaldırıp kontun gözlerine bile dikemiyordu. Boğazı çok ağrıyordu yine de yutkunmaya çalıştı. Zayn masanın altından elini tuttu.

Henüz Harry ve Zayn'in odası ayrı değildi. İkisi de, ortak odalarına yürüdüler. Harry'nin adım atacak hali yoktu. Masada konuşulanların yarısını algılamış yarısını anlamamıştı. Ne konuşuldu ne karar verildi etrafında ne dönüyor hissetmiyordu bile. Çok ağır bir uykunun altında gibiydi. Sesler boğuk, görüntüler silik, ayağının altında hissetmesi gereken sert zemin yok olup gitmişti sanki boşluğun ortasında süzülüyor gibi hissediyordu odaya girer girmez kendini yatağa uzattı.

Zayn'in, yatağın öteki ucunda ağırlığını hissetmek üzere gözlerini kapattı ama Zayn başının ucunda dikilmiş ona bakıyordu.

Harry, kaçacak yeri olmadığını biliyordu.

"Hemen olsun.."dedi çaresizce. "Hemen olsun ve bitsin."

Harry, bunun nasıl gerçekleşeceğini bilmiyordu. Nasıl sevişmesi gerekir, nasıl çocuk yapılır bilmiyordu. Kızışma döneminde dahi neyi arzuladığını bilmiyordu.

"Korkma."dedi Zayn, onun kalp atışını dinleyip. "Acıtmayacağım."

Harry gözlerini açtı ve sırtüstü uzandı. Derin bir nefes aldı. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi.

Zayn yavaşça üstündekileri soydu.

Harry'nin kalp atışları göğüs kafesini parçalayacak kadar hızlandı. Ne yapacağını bilmiyordu.

Zayn dizini yatağa koydu ve üzerine yeltendi.

Harry halsiz bedeni ile aniden doğruldu ve ellerini onun göğsüne koydu. Tüm bedeni uyuşmuş gibiydi acıyla.

"İstemiyorum! Sen bana verdiğin sözü tutmadın! İstemiyorum! Annemi istiyorum!"

Zayn ne geri çekilebildi ne de onu zorlayabildi. Üzerinde yarım yamalak donup kaldı.

Aklı babasını dinliyordu, kalbi Liam'ın gözlerini hatırlatıyordu, vicdanı ise Harry'e kıyamıyordu.

Yavaşça geri kalktı. Gömleğini geri giyerken;

"Sakin ol, tamam."diye yatıştırdı onu. "Babama ilacın etkisi ile çok kötü olduğunu söylerim."

Zayn odadan çıktı. Bir yalan olarak bu bahaneye sunacağını söylemişti. Ama bu bir bahaneden çok daha uzaktaydı. Harry gün be gün ölüyordu o ilaçlar yüzünden.

Harry, tek başına gece boyu ağladı.

1888- Günümüz

Louis rüyalarında hatırladığı kadar güzeldi. Bunun hayalini çok kurmuştu: Yüzünü, duruşunun, konuşmasının... Onu tam bir beyefendi olarak hayal etmişti. En az ondan 3-5 yaş kadar büyük düşünmüştü. Üstüruplu ve ağır başlı. Oysa bu çocuk ondan daha küçük, genç, körpe, uçarıydı. Liam ile ayak üstü ilişki yaşayan ahlaksız çocuktu bu.

Harry büyük bir hayal kırıklığı yaşadı.

Oysa Louis rüyalarında gördüğü bu bebek yüzlü, açık yeşil gözlü, parlak bukleli çocuğu karşısında gördüğü için titriyordu aynı heyecan onun kalbinde de nüksetmişti. Bir mucizeye tanıklık ediyor gibi bakıyordu ona. Kahramanı, hayallerinin prensi ve hayatıın aşkı.

Ona dokunmak istiyordu. Parmaklarının ucuyla zarifçe okşamak. Bir heykel gibiydi. Bir mucize, bir masal karakteri, hayal ürünü... Bir tanrı gibi.

"Sizinle tanışmak için çok sabırsız davrandım. Lütfen özürlerimi kabul edin."

Harry afallamıştı.

Zayn'in ne tepki vereceğini bilmeden bunları konuşmak çok korkutucu gelmişti. Şimdiye kadar süren bir düzeni vardı. Rüyalarında gördüğü bir oğlan çocuğu için evliliğini ve kontluğu öylece bir kenara atamazdı.

Onu tanımıyordu. Belki yalnızca yüzü tanıdık geliyordu. Belki rüyalarındaki çocuk değildi. Öyle olsa dahi rüyalarında belki kendi kafasına göre kurguladığı birtakım olaylar için tüm düzenini bozmaktan korkuyordu.

Belki karşısındaki çocuk onu tanımıyordu bile.

"Dün gece sizinle tanışmak için hizmetçi ile haber gönderdim. Çok geç bir saat olmuştu. Kabalığımı mazur görün."

Harry şaşkınlıkla onu dinliyordu.

Louis ise rüyalarda anımsadığı gözlerin gerçeği ile kesişmesinin sarhoşluğunu yaşıyordu. Az önce adını tekrar eden o ipeksi sesi ve tınıyı hazmetmeye çalışıyordu. Rüyalarında kurduğu bir ses değildi işte. Kulakları kutsanmıştı.

Harry kendini toparlamaya çalıştı.

"Mühim değil."diye kestirip attı ve gözlerini Zayn'e çevirdi. Kalp atışlarını dizginlemeye çalıştı. "Ben..."

Aklında, söylemesi gereken şey bir anda allak bullak olmuştu.

Liam'ın kırığı ile kurtarıcı meleği aynı beden, aynı ruhtu. Tek bir cümle ile Liam'ın kocası ile olan ilişkisini bitirebilirdi. Rüyalarında, asla geleceğine inancı kalmadığı genci beklemek yerine evliliğini inşa edecekti. Liam'ı hayatlarından bir nasır gibi kazıyıp atacaktı. Aşık olmasa dahi Zayn'i yanında tutacaktı. Her şey yerine oturacaktı. Her taş yerinde duracaktı.

Şimdi ise karşısında Liam'ı kökünden kazıyacak gerçek ile çakışan hayali vardı. Şimdi Liam'ı söylerse çocuğu sonsuza dek kaybedebilirdi.

Söylemezsem ne değişecek? Ne yaşayacağım? Ne olduğu belirsiz biri ile ne yaşayacağım? Rüyalarımda ona biçtiğim kişi ile aynı karakter oluğunun bir kesinatı var mı? Üstelik bu oğlan henüz bir çocuk!

"Dinliyorum."dedi Zayn, uzun süre sessiz kalan eşine.

Liam korkarak onu izliyordu.

"Ben..."

Louis, onunla ilgili bir şey söylemesini umdu. Belki onu tanıdığına dair bir işaret. Çünkü Harry karşısında put gibi durduktan sonra onu geçiştirmek ile yetinmişti. Rüyasında onu gördüğü gibi adamın da onu görmüş olduğundan emin değildi artık.

Annesine, zamanında rüyalarından bahsettiği zaman, annesi bunun karşı tarafta da görüldüğünü onaylamıştı. Hatta Harry için çok heyecanlanmıştı. Louis'e onu şimdiden çok sevdiğini söylemişti. Bunun çok özel ve nadir bir bağ olduğundan bahsetmişti. Bunun gerçek, saf bir aşk olduğunu ve sonsuza dek süreceğini söylemişti. Bunun kader olduğunu söylemişti.

Louis bu rüyaları ilk gördüğü zaman 15 yaşındaydı. Ancak annesi oğlunun rüyalarından Harry'nin Catawba sürüsüne ait olduğunu anlayınca oğluna asla oraya gitmemesini söylemişti.

Louis şimdi, o nahif aşkı adamın gözlerinde arıyordu.

"Ben... size katılabilir miyim?"

Daminao onu baştan aşağı süzdü. Bir gariplik olduğunu sezmişti. Zayn elini eşine uzattı ve yanına çağırdı;

"Elbette."

Harry, Louis'in yanından geçip sakin bir tavırla yanına oturdu.

Liam ise idamını bekliyor gibi hala kapı eşiğindeydi.

"Liam, neden orada duruyorsun?"dedi Niall, dikleşip. Liam korka korka içeri girdi ve onun yanına oturdu. Bir Harry'e bir Louis'e bakıyordu. Zayn'in kalbinde şimdiye kadar inşa ettiği mabedini kimin yıkacağını bekliyordu sadece.

Louis tereddüt ederek Niall'ın öteki tarafına oturdu. Aklının içi doluydu. Şu anda yaşamıyordu. Tamamıyle Harry'e odaklanmıştı. Eski rüyalarına. Ona verdiği sözlere. Ona duyduğu minnettarlığa. Ona duyduğu ilgiye, özleme ve aşka.

"Rengin atmış."dedi Zayn, Harry'nin kulağına eğilip. Ayakta, kadehini dolduran Daminao onlara yaklaşıp kulağını onlara verdi. Harry için belli etmese de herkesten çok endişeleniyordu.

Kolunu omzuna atan eşi, elini tuttu Harry'nin. Zayn, yüzünü önüne eğmiş kocasının yüzünün önüne indirdi yüzünü.

Harry kendini toparlamaya çalıştı.

"Halsizim."

Zayn, elini sıvazladı.

"Biraz dinlen istersen. İstediğin bir şey var mı? Hemen hazırlatayım. Hekimi çağırmamı ister misin?"

Harry başını kaldırdı ve Zayn'in koyu renk gözleri ile kesişti.

"Dinlenirsem geçer."dedi, kestirip atıp. Zayn'in başı biraz yana kayınca, karşılarında oturan mavi gözlü çocuk ile bir anlık kesişti.

Zayn dışında birine bakmak, gerçek hayatta bunu yaşamak, hissetmek onu baştan aşağı kavurmuştu. Kalbi deli gibi çarpıyordu bu çocuk için. Onun ilgisini üzerinde hissetmek onu heyecanlandırmıştı. Birçok kişinin ilgisini hissediyordu ama bu sefer, bu bakışlar diğer tüm seferleri ezip geçiyordu.

Hem suçluluk duygusu ile doldu hem de küçük ergen bir çocuk gibi havalara uçuyordu.

Sevilmek ve ilgi görmek hoşuna gidiyordu. Zayn'in vicdan ilgisi ve paylaşmak zorunda kaldığı sevgisi onu yoruyordu.

Zayn'in Liam ile yaşadığı onca şeye rağmen Harry, onun dışında birine ilgi duymaya başladığı için yine de utanmıştı.

Kendini sakinleştirdi. Bu yalnızca, ufacık, minicik bir bakıştı. Belki bir saniye bile sürmedi. Bakışlarım gözlerinin üzerinden kayıp gitti. Belki yanlışlıkla kesişti. Belki hiç bir anlam taşımıyordu.

Belki benim gördüğüm gibi beni rüyalarında görmüyordu. Peki ya öyleyse. Ona, rüyalarımdan bahsetmem ne kadar doğru? Ne kadar etik? Ahlaksız ve sadakatsiz bir eş olarak anılmak istemiyordu her şeye rağmen.

İnsanların gözünde zar zor yıktığı ötekileştirilmiş omega algısı üzerine saygın, asil ve elit, sevilen bir kont eşi sıfatını kurmuştu. Şimdi herkesin daha kasabaya gireli bir günü zor dolmuş bu adamın eğlencesi olduğundan bahsetmesini hazmedemezdi.

"Bence bir şeyler olmuş. Gup gup gup gup!"dedi Damiano, şömineye yaslanıp. Harry'nin yükselen kalp atışları herkesin dikkatini ister istemez çekmişti. "Liam ile kavga mı ettiniz?"

Harry, Damiano'ya çenesini kapaması için keskin bir bakış attı. Bu sırada Zayn dikleşip Liam'a baktı. Onun da rengi atmıştı.

"Ne oldu?"

Liam omzu silkti.

"Hiçbir şey."

"Öyle gözükmüyor."

"Bir şey yok...!" Liam telaşa kapılmıştı. Harry'nin dediği gibi kalbi deli gibi atıyordu.

"Ama ben var diyorum."

"Aramızda."dedi Harry, sakin bir sesle. Liam'ın aksine kriz anlarını kıvrak zekası ve soğuk kanlılığı ile daha hızlı çözerdi.

Louis ise duyduğu bu ses tonunun etkisi altına girmişti. Kafasında yankılanıp durdu. Aramızda.. Aramızda.. Aramızda.. Ne kadar asil... Ne kadar ağır... Ne kadar etkileyici ve nahif...

"Aranızda mı?"dedi Zayn kaşlarını çatıp. "Aranızda geçen bir şeyse dahi bilmek isterim."

Liam tırnaklarını avcuna bastırdı. Olacak şeyleri başı dik karşılayacaktı.

Harry'e son kez baktı. Harry'nin gözlerinde gördüğü şey kuşkuya düşürdü onu. Hırs ve zaferden çok daha uzak bir sis kaplıydı gözlerinde. Endişe, korku, kaygı ve mutluluk.

Harry boğazını temizledi.

"Sir Liam ile ilgili bir konu. Misafirleriniz gittiği, uygun bir zamanda konuşalım."

Liam, en azından bu durumun az duyulacak olması ile omuzlarını indirdi.

"Pekala!"dedi Damiano. Bir elini cebine koyup elinde içkisini tuttuğu kolunu biraz daha yasladı. "Ben misafir sayılamayacağıma göre bu konuşma anında orada bulunabilir miyim?"

Niall güldü.

"Sana da eğlence çıkar. Amaçsız ve acınası hayatının tutunack tek dalı başka insanların eksileri ile dalga geçmek."

"O zaman iyi ki sen yanımdasın, kılkuyruk. Bana hayata tutunacak birden fazla dalı tek başına tahsis edebiliyorsun."

Louis arkasına yaslandı. Bir an olsun gözlerini kontun eşinden çekemiyordu. Bir yudum aldığı çay fincanını sol elinde tuttuğu altlığa geri koydu.

"Ne kadar pürüzsüz bir teniniz var, kont Edward."

Ortam anında dondu. Liam bile bir anlığına kendi derdini unutup Louis'e şaşkınlıkla baktı.

Harry'e karşı en büyük hayranlığı besleyen en büyük insan dahi böyle bir övgüyü onun yüzüne bu tonda söyleme cesareti bulamazdı. Harry çizgileri olan, ağırbaşlı biriydi. Bunun yanında olayı daha da alevlendiren şey, eşi konusunda oldukça hassas olan Zayn'di.

Harry bakışlarını kaldırdı. Louis'in az önce baktığı yumuşak yeşil gözler anında keskin, soğuk ve sert bir ifade aldı.

"Teşekkürler."dedi, buz gibi bir sesle. Zayn'in yanında bir başkasını uyarmasına hiç gerek yoktu.

"İltifat etmiyorum ama. Gözlerimi alamadım."

"Ne demek bu?"dedi Zayn, düz bir soruyla. Damiano bile bu konunun zevkine varacak şakalar edemiyordu.

"Kontuma iltifat etme ihtiyacı duydum."

"Sebep?! Senin gibi birinden iltifat duymaya ihtiyacı mı var?"

Louis, kendisine, uzun süre samimi tavırdan sonra hatırlatılan yeri ile gülümsedi.

"Dün akşam kabalık etmiş-"

"Eğer değerli eşime kabalık etmiş olsaydın başın hala omzularının üzerinde yer almazdı."

Harry'nin içini ateş kapladı. O lafları üzerine alınmış gibi sinirlendi. Louis'in kalbinin kırılmasına dayanamıyordu. Sanki Louis'in hissettiği her şey kendi ruhunda yankılanıyordu.

"Haklısınız. Benim densizliğim. Sizi uyardım kontum. Ben asilzadeler ile muhattap olamayacak kadar sığ ve görgüsüzüm. İsterseniz ben şehre geri döneyim."

"Tamam, sus."dedi Zayn, yüzünü buruşturup. "Yerini bil yeter."

Louis, yüzündeki gülümsemeyi genişletti ama Harry daha da alevlendi.

Zayn derin bir nefes aldı.

"Ben ne zaman istersem o zaman gidersin. Büyütülecek bir konu değil."

"Siz nasıl arzu ederseniz. Güzel eşinize bir daha gözlerimi sürerken dahi iki kere düşüneceğim. Ben yalnızca Sir Liam'ın sizin nezninizde daha değerli olduğunu sanıyordum. Böylece eşinizin en kıymetli olduğunu öğrenmiş oldum. Sözlerime daha dikkat edeceğim."

Damiano, kimsenin duymayacağı bir şekilde;

"Rahat dur, oğlum..."dedi, Louis için. En dostane tavsiyeydi bu ama tabiki bunu kendine saklamıştı.

Zayn, dişlerini sıktı. Liam ise başka zaman kıyamet koparacakken şimdi ağzını dahi açmadı. Zayn lafa girmeden Harry yumuşak bir sesle araya girdi.

"Edward aslında benim ikinci ismim. Harry'i kullanıyorum."

Louis duraksadı. Ona bakan gözlere baktı. İçine baktı. Yeşillere ve göz bebeğine. Ona bakıyordu.

Sesiyle arındığını ve kutsandığını hissediyordu.

"Ah.. İki adınız da sizin kadar soylu. Benim de ikinci adım William. Size takdim etmiştim."

"Evet."

Zayn'in nefes alışverişinin sakinleştiğini fark edince Harry de dinginleşti.

"Luke Hemingtan'ın oğlunun eşi de epey konuşulmuştu. Biliyor muydunuz?"

Zayn, yeniden dikkatini çeken konu gelince yüzünü yumuşattı.

"Neden?"

"Asilzade değildi."

"Bunda ne kusur var? Çoğu sürü tek kuşaktan devam ettiği için aile içinde evlilik yapmaları zorlaşıyor."

"Hayır hayır. Asilzade derken, sizin gibi soylu bir aileyi kast etmedim. Hanesak hanedanı, soyunu bir seyis ile birleştirdi. Atları ile ilgilenen genç bir oğlanı hamile bırakmış."

Damiano gevşeyerek Harry'nin öteki yanına geçti.

"Attan daha fazlasına binmiş, desene."dedi ve kahkaha patlattı.

Zayn yüzünü ekşiyip susmasını söylerken Niall da onun kahkahasına eşlik etti.

"Çocuktan ve bebekten neden kurtulmamışlar? Böyle bir şeyi kabul etmek zorunda degillerdi."

Harry gözlerini kısıp başını kocasına çevirdi. Bu cani fikri çok olağan kurması midesini bulandırmıştı.

"Büyük ihtimalle bebek daha oğlanın karnındayken alfa olduğunu belli etmiştir. Bazı sürüler bir alfa varis kanı için en aşağlıkça şeyi bile yapacak kadar çirkin. Baksana.. seyis.."

Harry'nin sözleri bitince Zayn, Harry'nin bu konularda ne kadar hassas olduğunu hatırladı.

"Ne kadar şaşırtıcı... Zayn'in de alfa olacağı daha anne karnında söylenmişti. Bana böyle şeyler hep büyüleyici gelir."dedi Damiano. "Ama her bebeğinki olmuyor işte."

Niall alaycı bir sesle;

"İyi ki! Eğer sen anne karnındayken ne bok olacağını anlamış olsalardı, annen seni doğurmaktan vazgeçerdi."

Damiano, sürekli olarak beklentiyi karşılayamayan ve bu hayal kırıklığı altında ezilen omuzlarını dikleştirdi.

"Sana bakma ihtiyacı duymamışlardır ama değil mi? İki alfadan bir beta çıkması için hamurun epey kalitesiz olması lazımdı."

Niall homurdandı.

"En azından benim omuzlarımda koca bir kontluğun hayal kırıklığı yatmıyor."

"Üzülme Niall. Bu hayatta hiçbir şeyin senden hiçbir bir beklentisi yok. Beni anlayamazsın."

Harry derin bir nefes aldı. Zayn, ona bir şey oluğunu zannedip yeniden ona doğru eğildi. Harry hasta olmadığını ve iyi hissettiğini söyleyip onu uzak tuttu.

"Bu Sir Hemingtan'ın oğlu insan değil miydi?"dedi Niall, Daminao ile uğraşmayı bırakıp. "Nasıl oluyor da onun oğlu bir alfa oluyor?"

Louis ağzını açtı ama Harry ondan önce cevap verdi.

"Kimse insan olduğunu henüz bilmiyor. Bir alfanın bebeğini taşıyan bir omega bulup karnındaki onun bebeği gibi davranması hem onurunu hem de hanedanın geleceğini kurtaracak."

Louis parmak şıklattı.

"Size hayran olmak için bir başka sebep daha, Sir Harry. Çok zekisiniz."

Harry bu lafları hiç duymamış gibi davrandı. Onun tarafına hiç bakmıyordu.

"Peki kimse bunu anlamıyor mu?"dedi Zayn.

"Kim anlayacak? Zaten bunu kurgulayan ailenin kendisi. Kim Kont Hemingtan'a kafa tutacak da oğluna dil uzatacak?"

"İnsan olduğunu kokusundan anlamıyorlar mı?"

"Özel bir bitki özü kullanıyor. Kokusu, söylenene göre diğer kurtlardan daha yoğun. Yani kokunun doğal olmadığı çok açık ama kimse bunun aksini idda etmeyi bırak düşünmeye dahi korkuyor."

"Sen nasıl bu kadar eminsin?"dedi Niall.

"Size söyledim. İnsanlar bana sırlarını anlatmayı sever."

"Bunun karşılığında ne verdin ona?"dedi Damiano, hınzır bir sesle. Louis'in yüzünde çarpık bir gülümseme oluşunca ekledi. "Bize de versene."

Harry oldukça gerilmişti. Hayallerinde umduğu gibi değildi. Saf ve temiz değildi. Cesur ve güçlü değildi. Erdemli bir kahraman ya da soylu bir şövalye değildi okuduğu kitaplardaki gibi. Bu oğlan çocuğu edepsiz, üçkağıtçı bir laf cambazıydı.

Dadısı Wanda'nın söylediklerini düşündü. Zayn onun için belki de gerçekten en iyi eş adayıydı. Gerçek dünyada hiçkimse nazik, erdemli ve sadık olamazdı. Kimse ona sonsuz bir aşk ile bağlı olmayacaktı. Belki sevilecek ve değer görecekti. Ama asla kalbinde ve hayallerinde geçtiği gibi çok ama çok sevilmeyecekti.

O zaman aşık olmanın ne anlamı vardı. Düzenini bozup bir hayalin peşine takılmaya ne lüzum vardı.

"Kontum, kendisi ile aynı havayı tenefüs eden bu misafirden rahatsız sanırım."dedi Louis, yeniden dalıp giden Harry'nin ilgisini üzerine çekmek için.

Harry dalgın bakışlarını bir anda öfkeyle ona çevirdi. Louis'in beklediğinden daha sertti.

"Halsizim."dedi, net bir cevapla.

"Size çay doldurmamı ister misiniz? Kaç şekerli içersiniz?"

Harry, hala ellerini tutan Zayn'in elini bıraktı. Ayağa kalktı.

"Afiyet olsun. Ben izniniz ile odama çekileceğim. Size iyi eğlenceler."

Louis gitmesini istemiyordu. Onunla saatlerce, günlerce konuşabilirdi. Onun tatlı sesini dinlerdi. Hiç konuşmasa dahi onu izlerdi.

Nerede yanlış yaptığını anlamamıştı. Onu ürkütüp kaçırmıştı. Hatta daha kötüsü onu sinirlendirmişti.

Harry kapıya yönelirken, sohbetin başından beri ecel terleri döken Liam şaşkınlıkla onu izledi. Amacını çözmeye çalışıyordu. Ona acımış mıydı yoksa yine bir entrika mı çeviriyordu.

Liam ayağa fırladı.

"Halsiz görünüyordu. Eve kadar başına bir şey gelmesin, ona eşlik edeceğim."

Harry başıyla onayladı. Liam konusu aklından uçup gitmişti. Daha yeni hatırlamıştı ama yine de şimdi konuşmayacaktı. En azından bundan sonra atacağı adım bu olmamalıydı.

Liam kapıya doğru giderken Zayn, Niall ve Damiano donup kaldı.

Önünde kuruyup kalsa bir damla su vermeyecek bu iki kurdu, kimse böyle göreceğini tahmin edemezdi. Harry, Liam'ın koluna girdi.

İkisi de eğilip selam verdi ve kış bahçesinden hizmetlinin uzattığı şallar ile çıktılar.

Zayn hala arkalarından bakıyordu. Uzun bir süre ikisini böyle iyi görmek istiyordu ama mümkün olmamıştı. Şimdi ise gördüğü şey ona mutluluk vermemişti. Her ne oluyorsa korkutucuydu.

Damiano kendine gelince sümkürür gibi genizden bir sesle güldü.

"Ne bu? Öğrenilmiş çaresizlik mi?"

Louis, şimdi oluşan ortam ile omuzlarını düşürdü. Harry'i istiyordu.

"Belki sadece Harry için endişe etti. Liam'ın çok temiz bir kalbi var."dedi Zayn.

Niall ve Damiano kahkaha attı.

"Hayır, hayır Zayn! Liam'ın temiz kalbi Harry'e, Harry'nin de temiz kalbi Liam'a açılmıyor. Her ne oluyorsa işin ucu boka çıkıyor, haberin olsun."

"Saçmalama...!"dedi Zayn ama kelimesi kelimesine hak vermişti.

Louis uzun bir süre kapıdaki görüş açısından çıkıncaya kadar onu izledi.

¤

Liam kolundan sıkıca tutup ilerledi. Karı iki tarafa iteleyip açılan yoldan eve ilerliyorlardı. Üzerlerindeki şal soğuk rüzgara engel olamıyordu. İkisi de sessizce ilerledi. Soğuktan dişlerini sıkıp eve kadar dayandılar.

İçeri girip anlaşmış gibi ikisi de şöminenin önüne geçti. Wanda onlara sıcak çay hazırlayıncaya kadar da ses çıkarmadılar.

Liam ellerini ovuşturup ona izliyordu. Hem ısınıyor hem de titriyordu.

Wanda çayları koyunca onlara uzun uzun baktı. Zorunda kalmadıkça aynı ortamda nefes dahi almazlardı. Başbaşa olunca da birbirlerine laf sokarken dahi olsa en fazla beş dakika katlanırlardı.

"Beraber mi içeceksiniz?"

"Evet, Wanda."dedi ellerini koltuğun iki kenarına koyan Harry. Önünde iki büklüm oturan Liam'a dik dik bakıyordu. "Sen çekilebilirsin."

Wanda onlara baka baka odadan çıktı.

Liam, Harry konuşmayınca söze kendi girdi.

"Ne yapacaksın? Elinde bir koz gibi tutacak mısın?"

Kendini sakin tutmaya çalışsa dahi sesinde bastıramadığı öfke ve kin vardı. Ona tahammülü yoktu.

"Ne istersem onu yaparım. Sana mı soracağım?"

"Ukalalık etme!"dedi Liam, dikleşip. "Derdin ne ise açık açık hallet. Git söyle Zayn'e. Bizim aşkımıza onun basit ve ucuz evliliği engel olmadı. Bu mu olacak? Git söyle ona. Hadi! Durma. Bundan sonrası o ve benim aramda."

Harry aklını meşgul eden mavi gözleri silmeye çalıştı. Normal zamanda yüzüne dahi bakmayacağı o beş kuruş etmez oğlan, onu sarsmıştı.

Çayından bir yudum aldı.

"Madem o kadar çok güveniyordun aşkına, neden sen her şeyi anlatmadın. Benim elimde oyuncak olmaktan iyidir."

"Senin zehirli dilinden, benim temiz itirafım bile kirlenirdi."

"Ah! Kendini kandırmayı kes, Liam. Biz bizeyiz. Senin temiz itirafın Zayn'in onur konuğu ile Zayn'in evinde sevişmek."

"Sessiz ol!"dedi dişlerinin arasından. Wanda'nın kokusunu yakında almasa dahi dinleniyor olmaktan korkuyordu.

"Sakin ol. Kimsenin Zayn'e bu bilgiyi uçurmasını ben de istemem. Ben ne zaman istersem, kıyamet o zaman kopar."

"İki dudağının arasındayım. Ne hoş! Egonu tatmin et!"

"Sana iki seçenek sunacağım."

Liam sessizleşti. Harry'nin çayından bir yudum daha almasını seyretti.

"Ya şimdi gider ve egomu tatmin etmeden, seni yormadan, en temiz itirafını etmeni izlerim Zayn'e..."

Liam dişlerini sıktı. Asla bunu yapamazdı. Zayn'in öfkesi sadece onu değil her şeyi yakıp kül ederdi.

Liam, ikinci seçeneğin Zayn'i kendi isteği ile terk etmesi olacağından emindi. Onurunu kurtarmasını sunacaktı ona.

Fakat Harry, artık bir masalın peşinde koşmaması gerektiğini biliyordu. Daha kötüsü, o masalın ayaklarına gelmiş olmasıydı. Aklını çelmesine izin vermeyecekti.

Evliliğini koruyacaktı.

Bu evde işlediği bir ve sürdürdüğü öteki cinayeti saklı tutacaktı. İntikamı ortaya çıkarsa onu öldürürlerdi.

Adını koruyacaktı. Eski omega Johannah gibi yaşayamazdı. Ölse daha iyiydi.

Wanda haklıydı. En uygun eş adayı ile en uygun hayatı yaşıyordu.

"... ya da artık Zayn'e, benden bir bebek yapmasını sorun etmediğine inandıracak ve ikna edeceksin."

10.Bölüm Sonu

Yıldız
Yıldız
Yıldız
💛

Continue Reading

You'll Also Like

116K 10.7K 21
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedicated to the person I had to leave. |08.02.24|
46.2K 6.5K 30
Babasının istediği için ondan iki yaş küçük olan ve zorbalık yaptığı çocuk ile kendi rızasıyla evlenen minho, jisung ile kendi arkadaşlarının olduğu...
166K 5.8K 75
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
43.1K 4.6K 10
jjk: affedersin, tavşanımı hamile bırakan senin tavşanın mı? semetae / texting+18 (ağırlıklı) / text ~ #1-taekook {020524} #1-vkook {120424} #1-hayra...