ᴘʀᴇɴꜱᴇꜱᴇ ʙxʙ

By Xvantreach

280K 20.2K 5.9K

Kocaman şatoda yalnızca basit bir hizmetliydi ama neden prense bir eş seçme balosunda en çok parlayan oydu? (... More

ℬ𝒶𝓁ı𝓀 𝓀𝑜𝓀𝓊𝓈𝓊
ℬ𝑒𝓃𝒾𝓂 𝓀𝓇𝒶𝓁𝓁ığı𝓂
ℬ𝑒𝓃 𝓀𝑜𝓇𝓊𝓇𝓊𝓂
ℬ𝒶𝓀ı𝓃 ö𝓁𝒹ü
ℰğ𝑒𝓇 𝒾𝓈𝓉𝑒𝓇𝓈𝑒𝓃
𝒦𝓇𝒶𝓁𝓁ığı𝓃 𝓎ü𝓏ü
ℳ𝓊𝓂 ℐşığı
𝒴𝑒𝓃𝒾 𝒦𝒶𝒽𝓎𝒶
Ö𝓏ü𝓇 𝒹𝒾𝓁𝑒𝒹𝒾𝓂
ℬ𝑒𝓃𝒾𝓂 𝓀𝒶𝒽𝓎𝒶𝓂 𝑜
ℬ𝑜𝓎𝓃𝓊𝓂𝓊𝓃 𝒽𝒶𝓁𝓀𝒶𝓈ı
𝒢𝑒𝒸𝑒𝒹𝑒 𝓏𝒾𝓃𝒹𝒶𝓃
𝒞𝒶𝓃 𝒽𝒶𝓈𝓉𝒶𝓈ı
ℰ𝓃 𝑔ü𝓏𝑒𝓁 𝒾𝒽𝓉𝒾𝒽𝒶𝓇
𝒟𝑒𝓋𝒶𝓂 𝑒𝒹𝒾𝓃 𝑒𝒻𝑒𝓃𝒹𝒾𝓂
𝒯𝓊𝓉𝓀𝓊
𝒜ş𝓀ı𝓂 𝒽𝑒𝓅 𝓈𝒶𝓃𝒶
𝒮𝑒𝓋𝓂𝑒𝓀 𝒹𝑒 𝓎𝑜𝓇𝓊𝓁𝓊𝓇
𝒮𝒶𝓃𝒶 𝑒𝓂𝒶𝓃𝑒𝓉
ℬ𝒾𝓏𝒾𝓂 𝑔𝒾𝒷𝒾𝓁𝑒𝓇
ℳı𝓈ı𝓇'𝒶 𝒹𝒶 𝑔𝒾𝒹𝑒𝓇𝒾𝓏
Çü𝓃𝓀ü 𝑔𝑒𝓁
𝒯𝒶𝒽𝓉𝒶 𝒶𝓇𝒶𝒷𝒶𝓂
𝒟𝑒𝓃𝑒𝓎𝑒𝓁𝒾𝓂
𝒞𝒶𝓃𝓅â𝓇𝑒𝓂
ℋ𝑜𝓇𝓁𝒶𝓂𝒶
ℬ𝒾𝓉𝓉𝒾
𝒱𝒶𝓏𝑔𝑒ç𝓉𝒾𝓀𝓁𝑒𝓇𝒾𝓂
ℳ𝒶𝓈𝒶𝓁
𝒟üğü𝓃
Ö𝓏𝓁𝑒𝓂𝒾𝓂𝒹𝑒 𝓈𝒶𝓀𝓁ı
ℬ𝓊𝓇𝓃𝓊𝓂𝒹𝒶 𝓉ü𝓉𝑒𝓇
𝒦𝓊𝓇𝓉𝓊𝓁𝓊ş
𝒮𝑜𝓃
Ö𝔷𝔢𝔩 𝔟ö𝔩ü𝔪
Ö𝔷𝔢𝔩 𝔟ö𝔩ü𝔪 2

𝒮𝑒𝓃 𝓀𝒾𝓂𝓈𝒾𝓃

5K 411 140
By Xvantreach

Sarayın girişinde bu kadar insanın toplanması buralarda hiç alışık olmamıştı. Ben çocukluğumdan beri hiç böyle bir manzara görmemiş , hiç böyle sesler , bağırtılar duymamıştım sarayda.

Sen çığlıkları duymuyor musun? Bazısı yalnızlığınken , bazısı sevgisizliğin , anlaşılmazlığın. Bu çığlıklar ne kadar fısıltı olsa da benim kulağımda son ses duyulan acının çığlıkları .

Babamla birlikte sarayın içindeki meydana doğru ilerledikçe daha da netleşen seslerle, acı dolu inlemeler ve yalvarmalarla içimden bir canın koptuğunu gördüm ben gözlerimle.

Bu naif ses , bu ağlama, bu yakarışlar , hepsi benim Yulam' dan mı geliyordu , bu saray çalışanları benim olanı mı izliyorlardı toplanıp!

Kabullenmek istemediğim gerçek ile görüş acıma ilk giren elindeki kırbaç ve yüzüne sıçrayan eser miktardaki kandı , ikinci gördüğüm ise çarmıha bağlanmış , her tarafı kan , üstündeki beyaz kıyafetlerden parçalanmış teni gözüken can içimdi...

Beni ele geçiren sinir ile yarı baygın bedene koşarken onu yalnız bıraktığım için kendime lanetler etmeye başlamıştım .

Bizi gören çalışanlar hemen işlerine dönerken hiç bir şey olmamış gibi , prenses içimi sökerken kullandığı kırbacını taş işlemeli yere atmıştı.

Ellerim titreyerek yaklaştım gözlerinde cihanı taşıyan sevdiğime .

Kimse de yardım etmiyordu ki çözelim ellerini , alayım bedenini kollarıma...

' S-sen ne yaptın , nedir bu zulüm , benim olana nasıl benden habersiz , izinsiz ilişirsin , nasıl dokunursun sen , Sen KİMSİN HA SÖYLE BANA KİMSİN?'

' ASIL O KİM Kİ bana böyle bağırır, hesap sorarsınız? Vardır bir suçu ki yaptım !'

'YA-PA-MAZ-SIN , VARSA BİR SUÇU BEN VERİRİM CEZASINI , SANA DÜŞMEZ. Ayrıca kim olduğu da zerre seni ilgilendirmez .'

Son sözümü sadece prenses duyarken çözdüğüm yorgun beden kollarıma yıkılmıştı , sanki koca bir devlet kaybettim gibi acı çekerken yüreğim odama doğru yönlendirdim adımlarımı ...

' ÇAYIMA ZEHİR KOYMUŞ , TEDBİR AMAÇLI TADAN KAHYAM RAHATSIZLANDI , O SENİN PRENSESİNİ ZEHİRLEMEYE KALKTI , KUCAĞINDA MI TAŞIYACAKSIN .!'

' SEN Kİ EĞER ANLAMADAN DİNLEMEDEN SUÇU ONUN ÜZERİNE YIKIP , TÖRE , KANUN BİLMEDEN , BİZİ BEKLEMEDEN CEZANI KENDİN KESİYORSAN VARSIN O ZEHRİN İÇİNDE BOĞULASIN .!

O Kİ EĞER SES ÇIKARMADAN SENİN ADALETSİZ KARARINA UYUP BUNU SUÇSUZ OLSA DA ÇEKİYORSA YERİ GELİR KUCAĞIMDA YERİ GELİR BAŞIMIN ÜSTÜNDE TAŞIRIM .'

Son hız çıktığım odamın kapısını sertçe açarken ara ara yüzüne baktığım solgun teni yatağıma bıraktım .

Nefes alışları kısık kısık gelirken dolan gözlerimi sırası olmadığı için iteklemeye çalışıyordum .

Sırası ile önce yaralı bedenini mum ışığının altında soyarken , saray hekiminin ona merhem sürmesini , çok derin olan kesiklerine dikiş atmasını izliyordum.

Acısını baygın bedeni yüzüne yansıtırken teker teker kırışıyordu bu sabah birer birer öptüğüm anlı, yanakları , çenesi , dudakları...

Şimdi acılar içinde yattığı yatakta daha sabah gülücük seslerimiz yankılanıyordu .

Ama düşmüştü içime bir ateş , hiç rahat gezememiş , olması gerekenden üç vakit erken dönmeye ikna etmiştim babamı .

İyi ki dönmüşüm , iyi ki gelmişim yoksa ne yapardı bu beden, kim alırdı onu oradan ben gelene kadar !

Çektiği acı haksızdı , bilirim o yapmaz , yapamaz öyle bir şeyi o daha zehir bile temin edemez , hadi etti diyelim, o çocuksu heyecanı ile titrer ki elleri , koyamaz ki içine yemeğim , suyun , çorbanın. Benim bebeğim yapamaz öyle iğrençlikler , aksini düşünmeye bile gerek yok.

Ayaklanan hekim ile elindeki merhemi almış onu odadan çıkarmıştım.

Çıkardığım kıyafetlerinin yerine sadece alt pijama giydirirken yorgan canını acıtmasın diye yavaşça yatırdım bedenini , yara olmayan yerlerine öpücüklerim arasında yaşlarımı hediyelerken babamın yanına inmem gerektiğini biliyordum.

Yapmam gereken bir açıklama ve zehri atan kahpeyi onun olmadığına inandırmam gerekiyordu.

Korkmasın diye bir mum daha yakarken baş ucunda kalemimi onun için doğrulttum kağıda .

Aşağı indiğimde tahminimdeki gibi kraliyet ailesi toplanmış, ağlayan prenses ve sinirle turlayan babam vardı ortada.

' SEN , sen nasıl bir sorumsuzsun ? Nasıl bir prenssin sen . Sen bir kahyayı , bir erkeği , bir suçluyu kucağında taşıdın, odana aldın be! Sen karını , kraliçeni zehirlemeye kalkan birini yatağına mı yatırdın? Amacın ne senin KUYAŞ?! BEN KONUŞURKEN BAK BANA.!'

' Baba yalnız konuşalım !'

' ÇIKIN HEPİNİZ!'

' Baba , ben kahyamı tanırım, prensesten çok o yanımdadır , yapmaz böyle bir şeyi , hadi yaptı diyelim, dün hep yanımdaydı , sabah da gördüm baba , tüm gün de çiçek ekti , hangi ara yapsın bunu , hem önce kahyaların tattığını bilmez mi ? O da Kahya baba . Prenses yanılmış olabilir , korkudan da cezayı hemen kesmiş .

Ayrıca ona yardım etmemi bir erkeği odama almak ,yatağıma yatırmak , aşağılık bir şey olarak görüyorsan bırakın Velahtınız olmayım o zaman. Ben sadece kahyama yardım ettim ve bunun için ne gerekiyorsa yaptım.'

' O çocuk kim , bana , prensesine böyle karşı geliyorsun sen?'

' O suçsuz biri baba , samimiyetine inadığım biri . Siz bana ve ona kızacağınıza sizi hiçe sayıp kendi başına buyruk davranan prensesinize terbiyesini verin. '

Bir an önce çıktığım oda ile yatakta öylece uyanmış , tavanı izleyen bebeğimi gördüm.

Onu görmem ile az önceki sinirim tamamen geçmiş , içimi pişmanlık ve hüzün kaplamıştı.

' Kuyaş ?!'

Ağlak çıkan sesi ile hemen uzattığı elini tutarken yatakta yanına çöktüm bedenine zarar vermeden .

Mum ışığının altında, bu kadar yorgunken bile nasıl bu kadar güzeldi .

' kuyaş ben ne yaptığımı yemin ederim bilmiyorum! '

' tamam bitanem , yok bir şey , sen hiçbir şey yapmadın , ben biliyorum , kral inandı , sorun yok tamam mı ?'

' A-ama prenses neden böyle yaptı ki bana, ben çok yalvardım ama ...'

Öpücüğümle kestiğim konuşmasının ardından biraz sessiz kalıp onun hırıltılı sesini dinlerken bilmesi gerektiğini düşündüm bu etini parçalattıran haksız suçu...

' Zehir , götürdüğün çayda zehir varmış Yula , prenses senden bilmiş .'

' Ben yapmadım.'

' Yapmadın , biliyorum.'

Yine bir sessizlik hüküm sürerken aramızda yalnızca okşuyordum tenini. Bu sefer ortamı bölen kısık sesiydi ;

' Sen niye erken geldin ki?'

' Acı bir keman kulağıma fısıldadı burada birinin bana ihtiyacı olduğunu küçük bey . Çok mu kızdın sen?'

Çattığı kaşları ile kara kara düşünürken sinirli olduğu işliyordu içime bu durumdan ;

' Kızmadım, öfkelenmedim . Kibirli ya da gururlu da değilim . Sadece çok üzüldüm ve bu senin anlayabileceğin gibi değil . '

' Anlayamam tabi , ama bil canımdan can eksildi seni öyle görünce , gözlerinde gördüğüm cihanım yıkıldı haksızlığa uğradığını anladığımda.

İnsanlar çok kötü Yula. Ben daha senin gözlerine bakmaya bile kıyamazken onlar sana zarar veriyorlar. '

' Kuyaş?'

' Söyle can içim !'

' Sarayda birini zehirleyenlere ne yaparlar ?'

' Hadi ama güzelim , sen bir şey yapmadın ki?'

' olsun , ne yapıyorlar ki ?'

' Nasıl zehirledi ise , gerekse yemek , gerekse içecek , gerekse koku , aynı şekilde zehirlenir .'

' Peki şimdi kral bana inanmaz ve prensesin çayı gibi bana zehirli çay içirirse ve ö-lürsem ?'

' Canım , güzelim ! Böyle bir şeyin imkanı yok. Duydun mu beni? Kral sana inandı, ben seni biliyorum , eğer ki oldu dersin inanmadılar sana , ben de kaçırırım seni , olmaz mı ? '

' Ölürsem ne yaparsın?'

' öyleyse dudaklarından öperim. Belki bir parça zehir kalmıştır dudaklarında. Bir zaman hayat veren dudakların, bu kez son versin hayatıma.'

' Seni seviyorum'

' Seni seviyorum'

Bana doğru sokulmaya çalışması ile ona doğru kayarken yavaşça yanındaki yerimi aldım . Ellerimizi birleştirmiş, dolu gözlerini aya çevirmişken parlak ışığı görmesi ile kocaman gülümsedi geceme .

' Aya mı gülümsedin sen ?

Bu ne güzel gece .'

İki sevgili günün yorgunluğunun ve acımazıslığının üstlerine çökmesi ile uyurken kendi odasında prenses , biricik prensinin bugünkü davranışları ve o çocuğa tutumu ile ne kadar kabul etmek istemese , prensini hasta , iğrenç görse de ikisinin bir münasebeti olduğunu iyice anlamış ve dinlediği konuşmaları ile de bunu iyice tescillemişti . Ama savaşacaktı , prensi için , kraliyetin kraliçesi olmak için elinden ne geliyorsa yapacak ve bu yolda kralın en büyük desteğini alacaktı .

••••°°°°°°•••••••°°°°°°°••••••••°°°°••••°°°°•••••••°°°°••••••°°°°°

İşleri iyice sarpa sarmaya başladım 😈😈

Continue Reading

You'll Also Like

3.6K 216 7
Poyraz Batuhan'a takıntılıydı. Herkes takıntının neye dönüşeceğini bilir, değil mi? BXB +18
81K 3.4K 25
"Ne sanıyorsun sen kendini? Sevgili değiliz, asla olamayız, sen beni korkutuyorsun ve zarar veriyorsun!" Dedim direkt, kısa bir sessizliğin ardından...
80.5K 2.9K 36
Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği gari...
127K 8.2K 14
" Ellerini ensene koy ve arkanı dön çocuk bana daha faza tekrar ettirme! " dedi öfkeyle Kırık gözlüğümdeki mavilerimi onun öfke dolu yeşilerine çevi...