Sonunda yarısı dökülmüş olsa da kuyudan çıkarabildiğim kova ile ellerimi sevinçle birbirine çırptım . Etraftaki hizmetliler bana bakıp gülümserken zaferimin nişanesi olarak ellerimi soğuk suya daldırdım.
Bir kaç kere yıkayıp yüzüme su çarparken çoktan ıslanan üstümü kafama takmıyordum . Bu kendi kendime olan eğlencem saray gardiyanlarının beni çağırması ile son bulmuştu .
Su damlayan ellerimi sert kumaşa silerken arkalarından ilerlemeye başlamıştım.
Gözlerimi terliklerime dikmiş, ilk defa görmüş gibi ayaklarımı inceliyordum. Aslında prensti görmekten kaçıyordum. Ona nasıl davranmam gerektiğini bir türlü kestirememiştim.
_ Üzgünüm , ama beni kim çağırdı acaba ?
_ Prens Kuyaş çağırdı.
Ayaklarım istemsizce geri geri gitmeye başladı.
' şey , benim bir işim vardı , evet , eğer onu yapmazsam , eyvaah cenazemi kaldırırsınız...'
_ çocuk , buraya gel , nereye kaçıyorsun?
Kollarımdan tutulmam ile resmen havalanmıştım . Ayaklarım yere değmezken en iyisi taşınmanın keyfini çıkarmaya karar vermiş ve büyük sarayın her bir detayını incelemeye başlamıştım.
2, 3 ,4 ... derken saymayı bıraktığım kadar çok merdiven çıkmıştık. Sonunda kapının önünde durunca ardındakileri tahmin ediyordum.
Kapının tıklatılması ile açılan kapıyla prenses ile yüz yüze geldim . Anlamaz bakışlar ile bana bakmış , aşağılar bir şekilde beni süzüp odadan çıkmıştı.
Utandığım için ayaklarımı örtmeye çalışıyordum.
' lütfen içeri gel Yula. Siz çıkın, kapıda bekleyin , kimse gelmesin'
Terliklerim ses çıkarmasın diye parmak uçlarımda, başım eğik girdim odaya. Onun yüzüne bakmaya cesaret edemiyor, biraz da kırgınlıkla istemiyordum.
_ Konuşmak için çağırdım seni , otur lütfen.
Gözlerim çok özel olduğunu bildiğim kumaşlarda iken oraya oturmaya layık görmedim kendimi.
_ ne haddime prensim.
Derin bir iç çekmiş ve ellerini omuzumda hissetmiştim. Dokunuşundan ilk kez rahatsız oluyordum. Yönlendirmesine izin verdiğim bedenim koltukla buluştuğunda ellerimi belli etmeden yanlarına koydum ve yumuşak deriyi okşadım.
_ Bana kızgın mısın?
_ Neden size kızgın olayım efendim?
_ Yula lütfen böyle soğuk olma , bu ifadeler..
_ Ama siz bir prenssiniz , bu en uygunudur efendim.
_ yani bana küsmeyecek , gönül koymayacak mısın?
_ Hâşâ, benim gibi bir hizmetli , bir prense nasıl gönül koysun!
Sıcacık elleri ellerimi tutmuşken tüy gibi bir dokunuşla yüzümü yüzünün hizasına getirdi.
_ o zaman niye ağladın Yula, neden kaçtın?
_ Üzgünüm Efendim, kırılmıştım.
_ Asıl ben özür dilerim, ne olursa olsun arkadaşımı bırakmamalıydım.
_ A-arkadaşınız mı ? Ama efendim ben yalnızca bir hizmetliyim ?
_ Hayır sen hizmetli değilsin, sen benim hem arkadaşım hem de yeni kahyamsın Yula . İtiraz?
_ İzin verin müştemilatta kalayım , sarayın işlerine koşturayım , burası , o mevkii bana fazla.
_ Ben prensim ve senin kahyam olmanı istiyorum. Anlaştık , eskisi gibi olalım , sana değer veriyorum Yula.
Hemen kalbim yumuşarken usulca başımı sallamıştım. Ona inanmasam da o çok üstündü. Hem daha iyi bir altın alır , daha rahat bir yatakta yatabilirdim.
Yatağının üstünde bulunan şık kıyafetleri dizlerimin üzerine koyduğunda çekinmeden incelemiştim onları.
_ Bunları giyin, ardından eski kahyamın yanına git , bak hemen odası benim yanımdaki oda. O sana yapacağın her işi anlatır. Anlaştık.
_ Peki.
Odada yalnız kalmam ilme hızlıca üstümdeki kıyafetlerden kurtulmuş ve bu mükemmel, bedenime tam olan parçaları üstüme geçirmiştim.
Bana dendiği gibi katta bulunan 2. Odaya adımladım .
Kapıyı tıklatıp kafamı soktuğumda oldukça yaşını almış bir adamın kıyafetlerini önündeki örme çantaya yerleştirmesini izledim.
_ Gel bakalım Yula(?) .
_ Merhaba Kahya amca.
_ Merhaba Kahya bey.
İkimiz de kıkırdarken eli saçlarımı okşamıştı . Birden ciddileşmişti ortam.
' Kuyaş , benim oğlum gibidir Yula. Özünde çok iyi bir çocuktur ama gerçekten isteyene gösterir bunu. Yerimi artık başka birine devretmek istediğimi bilirdi ama hiç yanaşmadı buna. Ama dün gece gelip seni istediğini söyledi Kahya olarak. Aranızda ne geçti bilemem ama sana değer veriyor, öyle ki bu odayı tamamen sana göre düzenletti. Ona çok dikkat et olur mu?
Canını onun için vermeye hazır ol , onun için ölmeye , ceza çekmeye , gerekirse tüm suçu üstlenmeye , üzüldüğünde yanında ol . Peşinden ayrılma , o nereye sen oraya . Tabi şimdi prensesimiz var, bize çok iş düşmez ama aklında bulunsun oğul. Unutmadan prensesin odasını hazırlaman lazım .'
Sulanan gözlerimi hızlıca silmiş ve onaylamıştım onu. Zaten ben prensi bu kadar severken o bana demese de yapardım ki.
Kapıya kadar eşlik edip adamı uğurladıktan sonra prensesin odası için yukarı çıktım. En yukarda, prensin odasının diğer tarafındaydı .
Kocaman kulpu indirip içeri girdim. Mis gibi kokuyordu şimdiden. Pembe ve gül kurusunun tonları ile hazırdı zaten oda.
Etrafta duran takıları kutularına koydum, dağınık olan yatağı topladım, perdeleri açtım , camları kapattım derken hem ben yorulmuş hem de biraz zaman geçmişti.
Yaptığım işe öyle dalmıştım ki kapının açılıp prensesin girdiğini bile duymamıştım.
Kopan çığlığın ve kafama yediğim sert cisim ile ancak kendime gelmiştim.
Ellerim hemen acıyan bölgeye giderken prenses dekoltesini örtüp çığlık atıyordu.
Ben daha ne olduğunu anlamadan odaya dolan kalabalık ile çoktan kollarım arkada sıkıca yere oturtturulmuştum.
O sırada giren prens beni görmeyip prensese koştu ve onun bedeninin kontrol etmeye başladı. Şu an canım kollarımdan ve başımdan çok acıyordu.
_ Bu odama , izinsiz girmiş, iznim yok , hır- hırsız o !?
Prensin bana dönmesi ile sıkıca tuttuğu bedeni bırakmıştı.
_ Aptallar benim kahyam o , bırakın hemen.
Salınan kollarım ile prensin kucağına düşerken bu sefer beni sarmıştı bedeni.
Yaşlarım bana tezat bugün akmazken özür diler gibi etraftakilere bakıyordum.
_ Ben üzgünüm , haberiniz var sandım , etrafı hazırlıyordum .
_ İyi misin sen Yula?
Elleri başımı ve bileklerimi kontrol ederken ona onay vermiştim.
_ siz üç koruma , anlamadan dinlemeden nasıl bir insana, benim sarayımda böyle bir zarar verirsiniz ? Defolun gözüm görmesin sizi ? Duydunuz mu ? Yoksa idamınızı veririm.
Siz de prenses böyle ayak işlerinizi kendi kahyanıza yaptırın , o orada aç karnını doyururken benim kahyam burada sizin şiddetinize, hakaretinize uğruyor.
Odadan ses çıkmazken kendi odama geçebilmiştik sonunda.
Ben sinirinden korkmuş , yatağa sinmişken çıt çıkmadan yaralarım temizlenmiş ve yakılan gece lambam ile odada tek bırakılmıştım .
Uykunun ve yaşadığım şeylerin ağırlığı ile bu sefer kaz tüyü yastığa kafamı koymuş ve uykuma dalmıştım.