Atlantis'in Beş Kurucusu (Düz...

Bởi whysoserious46

1.1M 56.6K 6.4K

--En yüksek: Bilim Kurgu #1, Fantastik #1, Aksiyon #3 -- Claire hafızasını kaybetmiş bir biçimde kendisini y... Xem Thêm

Atlantis'in Beş Kurucusu
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 4.5
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 9.5
Bölüm 10
Bölüm 0 (Claire'in uyanmasından önce)
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm Değil Yazar Soruyor
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Karakter Panosu
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 48 - Part 3
Bölüm 49
Bölüm 49 - Part 2
Bölüm 49 - Part 3
Bölüm 49 - Part 4
Bölüm 50
Bölüm 50 - Part 2
Bölüm 50 - Part 3
Bölüm 50 - Part 4
Çok özür dilerim
Bölüm 50 (Final)
Hikaye Adı
Ikinci kitap

Bölüm 48 - Part 2

1.6K 102 18
Bởi whysoserious46

Mesela bölümün adında niye part 2 yazıyor da diye merak edebilirsiniz. Hiçbir geçerli bahanem olduğunu sanmıyorum. Niye 49 değil bunu da bilmiyorum. Ama ayırmam gerekti çünkü bölümler çok uzun oluyor galiba okunurken biraz da sıkıcı oluyor (kesinlikle uzun olduğu için arkadaşlar yoksa ben hiç berbat yazdığımdan olur mu?) o yüzden de yeni bir bölüm ekleyerek sıkıştırdım. 

Claire

"Sedatifler olmadan bu kadar acı çekeceğini düşünemedim. " dedi Sandra yavaşça başımı okşarken. İşlem odası, ameliyathane burası her neresi ise o kadar işkence gibi gelmeye başlamıştı ki. İşi bittikten sonra, kalın bağırsağımın yeniden oluşumunun neredeyse tamamlandığını her şeyin doğru göründüğünü bana söylediği halde ağlamamı durduramıyordum.

Bilinçaltımın kendi istekleri vardı. Yüz üstüne çıkmaya çalışan anıları hissediyordum. Korkuyordum. Probe içimdeyken kusacak gibi olmuştum, karnıma kramplar girmiş onu geri itme isteğiyle dolmuş olsam da herhangi bir şeyin mor olup olmadığını soracak kadar kendimdeydim, ikimiz de gülmüştük. Beni bu kenardan iten şey Sandra'nın ben kramplara karşı koymaya çalıştıkça ne kadar iyi gittiğimi söylemesi ve boştaki elini saçımda öne arkaya gezdirmesi olmuştu. Bir süre önce dizlerimi bırakabileceğimi, sırtı üstü uzanabileceğimi söylemiş olsa da yan tarafımdan dönecek gücü kendimde bulamamıştım. İçimi büyük bir korku kaplamıştı.

Ona sedatiflerin olmamasının sorun olmadığını söylemiş olmam gerekiyordu. Ama konuşmaya çalışırsam olacaklardan korkuyordum.

"Claire," dedi tekrardan. "Rahatsız edici bir işlem olduğunu biliyorum. Hatta utandırıcı. Bütün gün sana yaptığım testler işkence gibi gelmiş de olabilir. Çok üzgünüm. " Başımı elinin altından çektim. Sonunda kaskatı değildim. İşkence. Vücudum titredi. Sandra konuşmaya devam etti. "Çok invazif olduğunu, ihlal edilmiş gibi hissettiğinin farkındayım." İhlal edilmiş. Hangi kelime yerine kullandığını anlamam çok uzun sürmemişti. Kelimelerini yine de dikkatli seçiyordu, o da ne olduğundan emin değildi en azından benim kadar. Bir şeylerin beni daha fazla tetiklemesinden korkuyordu ama neyin neyi tetiklediğini ben bile bilmiyordum. "Ama hepsini- Başkalarının elinin altında olmana dayanamadım. Belki de-" Makineleri kapatmak için arkasına döndü. "Belki de uzmanlık alanı bunlar olan kişilere götürmeliydim. Sana bir zarar vermek-"

"Bana zarar vermedin. Canımı düşündüğün kadar yakmadın. " dedi zar zor. Kendini suçlamasını istemiyordum. Dizlerimi bırakmaya zorladım kendimi. Omurgam itiraz etse de. "Artık buradan çıkabilir miyiz?" burada olmaya dayanamıyordum artık.

"Tom'u çağırayım da seni odana götürsün bu nasıl olur?" Başımla onayladım, sırt üstü dönerken.

Bana o kadar kırılgan davranıyorlardı ki kafayı yiyecektim. Bana dokunmaya cesaret edebilen tek kişi Ethan olmuştu. O da Tom beni odaya getirdiğinde yatağımın fazla alçakta olduğunu fark ettiğimiz için yatağa yatabilmem için bana yardım etmişti. Tom bile neden ağlamaklı olduğumu sormamıştı ki o geldiğinde hala sakinleşmemiş ve ağlamaya devam ediyor haldeydim.

"Sandra seni biraz daha orada tutmalıydı. " dedi Ethan yatağımın bana oldukça uzak bir kısmında otururken. Daha fazla uzaklaşmasına izin vermemiştim.

"İşini bildiğine eminim. Yani her şeyi bilemiyor olabilir ama Claire'in gidecek kadar iyi durumda olup olmadığını anlayabilir. " diye savunmaya geçti Tom.

"Başka seçeneğimiz yok ki zaten kafanız da kopsa mideniz de bulansa ona gideceksiniz. Claire'in sizi iyileştirirken başkası tarafından izlenmesini istemiyorsanız tabi ki. " dedi Teresa elinde bir şişe sütle yerde otururken. Ethan başını eğdi. Haklı olduğunu biliyordu.

Tom Atlantis'in ışıklarına doğru baktı, şehir henüz uykuya teslim olmasa da Cam Bina'nın parlama saati geldiğine göre oldukça geç bir saat olmalıydı. Sandra'nın bana yaptıkları neredeyse tüm gününü almıştı. İçimden bir ses eve gitmeyi göze alamadığı için tüm gecesini benimle geçirmeye karar verdiğini söylüyordu.

"Sadece kaslarımda biraz problem varmış." Mesela birkaçının tam gelişmemiş olması gibi ama onlara bunu söylemedim. " Aklınıza gelebilecek her türlü işk- Ay, özür dilerim. " dedim büyük korkuyla. Neden ağzımdan işkence çıkmıştı anlamamıştım. "Tetkiki yaptı, deney faresi gibi hissetsem de yaptığı şeyi bildiğine eminim. "

Tom başıyla onayladı. "Zaten hepsi ilk başta ortak bir eğitim alıyor. Sonrasında özelleşmiş olarak ne yapmak istediklerini seçiyorlar. " Bu konu hakkında nasıl bu kadar bilgisi olurdu. "Ah, belki de Claire'e sağlık-"

"Hayır. " diye karşı çıktı Ethan ben daha ne teklif ettiğini anlamadan.

"Neden ki güzel bir eşleşme olur. Hem Claire'e verecek resmi bir görev arıyorduk. " Arıyorlardı. Benim hiç haberim olmasa bile.

"Benim görevimin tepede oturup güzel görünmek olduğunu sanıyordum. Arada sırada bir yerleri yakmak. " dedim daha konforlu bir pozisyon bulmak için sırtımdaki yastıklarla uğraşırken. Üçü de güldü. Bu bana hala onlara meclisle alakalı bazı konularda kızgın olmam gerektiğini hatırlasa da iki aya yakındır benimle ilgilenmiş oldukları yüzünden bu meseleleri boş vermeye karar verdim.

"Bir düşünün. Sağlık Claire'e güzel bir eşleşme gerçekten. "

"İtfaiye çoktan alındığı için mi?" diye sordu Teresa. Ethan ona bir yastık fırlatsa da Teresa eğilerek kaçtı. "Hem tüm bilimli şeylerin senin yetkinde olduğunu sanıyordum. " dedi bilimli kısmında havada parmaklarını oynatarak.

"Sağol ya. Bilimli." dedi Tom, Teresa'nın parmaklarını taklit ederek. "Şimdi kızın gözündeki yerimi yerle bir ettin. "

"Merak etme." dedim hafifçe koluna dokunduğumda şaşırdığını not ederek. Elimde değildi, dokunmaya ihtiyacım vardı. "Hala Miles'tan daha yukarıdasın. İçimden o koca şeyi senin çekip çıkardığını biliyorum." Boğulur gibi bir ses çıkardı. Ne diyeceğini bilemiyordu. "Hem ne diyeceksiniz ki bana yetkinin verilmesini teklif ederken? Ne yaptığı konusunda hiçbir fikri yok, vücut nasıl çalışır pek emin değil, hatta hücrelerin renkli olduğunu sanıyordu ama elini birilerinin üzerine atarsa mükemmel bir doktor olur mu?" Teresa'nın sütü burnundan çıktı.

"Ethan da nasıl bir bina ayakta durur bilmiyor ama bir tane tasarladı. "

"Birkaç tane. " diye düzeltti Ethan gururla. Bunu daha sonra sormak için not ettim.

"Ve Teresa da karbon ayak izinin nasıl hesaplandığını asla bilmiyorum ama çevre koruma-" Teresa biraz önce kendisine hedeflenmiş yastığı Tom'a fırlattı. "Çevre konuları," biraz önceki bilimlinin intikamı alınmış gibiydi. "Sırf hayvansever-"

"Seni öldürecek, bakışlarına bak. "

"Ne oldu? "

"Tess'in hayvanseverliği o pozisyona gelmesinde bayağı bir katkıda bulundu. "

"Nasıl?"

"Maymununu serbest bırakmaya ikna olana kadar birinin kafasına silah dayadım." Silah kullanmayı biliyorlardı. Hem de birinin kafasına tutacak kadar kendilerine güvenecek bir şekilde. Gölgeler. Onların korkusu gerçekten bu kadar ileri gitmelerine neden olacak kadar mıydı? Güçleri varken neden buna sığınmışlardı ki?

"Sonra?"

"Eh, bunun bir cezası olacaktı. O yüzden biraz feminen cazibemi kullanmak zorunda kaldım."

"Bir de benim güçlerimi."

"Daha çok Ethan'ın güçlerini. "

"Hey!"

"Bir kişi farkla ben kazanmıştım unutma. "

"Peki tamam, her neyse. Bu konuda bir yetkim olduğuna karar verildi. Artık hayvan hakları ve çevre konuları hakkında öneri sunma yetkisi primer olarak bana verilmişti. Ondan sonra herkese bir görev atanmaya başlandı. " diye anlattı Teresa.

"Yani tüm bu yetki alanı meselesi sen birinin kafasına silah dayadığın için oldu ha? "

"Yaptığım en kötü şey değildi. "

"En beceriksizi olabilir ama. " diye ekledi Ethan.

"Yakalandım. " Yani yakalanmadığı başka olaylar da olmuştu. Teresa'nın güzel ve cazibeli dışının altında daha vahşi bir şey olduğunu her seferinde unutmayı seçiyordum. Bana saldırırken bile tereddüt etmemişti. Acımasız işler yapmış olabileceğine nasıl şaşırıyordum? Bir süre aralarında bir bakışma geçti. Sessizlikle birlikte tatlı bir uyku pençelerini hafifçe bana geçirmeye başlamıştı. Birkaç gündür rüyaların korkusuyla uykuya direnmeye çalışmıştım ama şimdi rahat yatağımda gözlerimi artık açık tutmakta zorlanıyordum.





Claire. Aferin. Aferin. Aferin. Ethan'ın saçımı okşayan elini gerçek gibi hissedebiliyordum. Aferin.

Sonra Sandra'nın sesini duydum. Kolonoskopide ben sakin kalmaya çalışırken başımı okşamasını hissettim. "Çok iyi gidiyorsun. Çok iyi. " Kaç kere tekrarlamıştı.

Zihnimdeki karanlık şey beni tekrar çekti.

Bağırsaklarıma dolan suyu hissettim. Patlayacaktım.

"Lütfen dur. Dayanamıyorum. " Beni bağlayan şeylere karşı çekiştirirken. Bir el beni başımı sertçe masaya bastırdı. "Lütfen."

Claire, yer değişmemiz gerekiyor.

Şimdi daha çok hissediyordum. Biraz önce uzaktan izlemekle eş değer bir acıydı. Bir elin karnıma sertçe bastırdığını hissedince çığlık atmıştım. Suyun boşalması-

Ölmek istemiştim.

"Bana istediğim şeyi söylersen her şey biter." dedi yabancı bir ses. Tanıyamıyordum. Zihnim her yöne doğru çekiliyordu ama anının acı verici gerçekliğinden kurtulamıyordum. Bir şey beni daha çok esnetip canımı yakarken. Bir elin saçıma gittiğini hissettim. Yine kalkmaya içimdeki şeyin çıkması için debelenmeye başladım ama başka bir el çıplak sırtıma tırnaklarını geçirerek beni soğuk metale doğru itti. "Çok iyi gidiyorsun Claire. Canın yanıyor biliyorum ama bana söylersen canın daha az yanar. Aferin. Aferin. Hadi Claire, söyle bana. " Çırpındım.

Ethan! Ethan!

Çırpındım ona ihtiyacım vardı. Beni bu korkunç rüyadan çekip almasına ihtiyacım vardı.

Kaç kere daha bağırsaklarımın patlama noktasına kadar su ile doldurulduğunu sonra zorla boşaltıldığını hatırlamıyordum.

Çok iyi gidiyorsun, aferin, hadi Claire. Tekrar tekrar bunları duyuyordum.

Ne kadar çırpınırsam çırpınayım kurtulamıyordum. Kan, artık bacaklarımın arasından akan şey kandı.

Bir el beni uyanmaya zorladı. Gözlerimi açtığımda karşımda sarı- Aiden. Kalbim korkuyla doldu. Çığlık attım Teresa'nın uyanması umuduyla. El hızla ağzıma kapandı. Karnım. Karnıma giren kramplarla birlikte dirseğimi Aiden'da geçirdim. Ellerinden kurtulmayı başardığımda aynaya koştum. Biraz önceki gördüklerim rüya değildi. Gerçekten bana yapmış mıydı? Titreyen ellerle üzerimdeki hastane önlüğünü yırttım. Akan kanı görmeye çalıştım. Hissediyordum. Canımın yandığını. Belimdeki ağrıyı. Karnım yırtılıyordu neredeyse.

Aiden beni tekrar yakaladığında çırpındım.

"Claire, dur artık. " Ethan'ın sesi. Ethan da mı buradaydı. O da bana bunlar yapılırken bir kenarda izlemiş miydi yoksa? Kafamdaki sese güvenmiş olmam gerekiyordu. Burada kalıp bana-

"Claire. Lütfen. Kimse sana zarar vermiyor. " Beni yatağa fırlattı. Kimdi bilmiyorum, Aiden mı yoksa Ethan mı? Beynim. Beynim erimek üzereydi.

Claire.

Claire.

Claire.

Claire.

Zihnimde duyduğum her bir isim başka birinin ağzından çıkıyordu.

Bir avuç içi yanağımla buluştuğunda bağırdım. Ethan üzerime tırmanmış bir haldeydi. İçimde bir öfke alevlendi. Onu üzerimden atıp yere fırlatmayı başardım. Yumruklarım onunla buluşurken içimde hiçbir duygu yoktu. "Bana bir daha el kaldırırsan seni öldürürüm demiştim. " Vurmaya devam ettim. Kendini korumaya çalışmak dışında hiçbir şey yapmadı. "Beni burada kalmaya zorladınız. Aiden- Aiden nerede? Bana ne yaptınız? İşkenceleriniz yetmedi mi?" Ciğerlerimin yırtıldığına emindim bağırarak. Beynimde durmamı söyleyen her şeyi kapattım. Zihnimle oynuyordu. Aslında bir yerlerde işkence edilirken kendimi yumuşak yatağımda hissetmeme sebep oluyordu.

Hiçbir yere kaçamamıştım.

Daha küçük bir beden beni Ethan'ın üzerinden aldı. Başka ayak sesleri duymaya başlarken hepsi kesildi. Beni kimse kurtarmaya gelemiyordu.

"Kendini gel, aptal. " Yüzüme daha büyük bir darbe indi. Gözlerim karardı bir süre.

"Claire, uyu." Ethan'ın emriyle uykuya sürüklendim. Hayır, uyanık kalmam gerekiyordu. Bana kim bilir daha ne yapacaklardı. Kendimi savaşmaya zorladım. Ama başarılı olamıyordum. Canım yanıyordu. Bir şey beni karanlığın içine çekti.

"Claire, Claire." Tekrar kendime geldim. "Claire." Ethan'ın sesi yumuşaktı. Yüzü tırnak izleriyle doluydu. Ellerimde kuruyan kana baktım. Tanrım. Olanlar tekrardan zihnime akın etti. Beni ne kadar daha uyutmuştu? Kaç gündür? "Bana bak. Bana bakar mısın?" Tırnak izleriyle oyulmuş yüzüne bakamıyordum. Başımı sağa sola çevirdiğimde üzerime eğilip çenemi sıkıca tuttu. Beni kendisine bakmaya zorlarken kaskatı kesildim.

"Ne olur. Daha fazlasına dayanamam. Artık zarar verme." Gözlerinden birkaç damla yaş aktı. Ama savaşmaya mecalim kalmamıştı.

"Claire. Kimse sana zarar vermiyor. " Çenemi serbest bıraksa da dizleri hala yatağın üzerindeydi. "Seni sadece birkaç dakikalığına uyuttum. Tamam mı? Halüsinasyon görüyordun. "

"Sen. Sen-" Kenara çekilince biraz önceki arbedenin izlerini gördüm. Devrilmiş abajurları, aynanın önündeki hastane önlüğünü, kırılmış sandalyeyi....

"Kimse sana zarar vermedi. " Üşüyordum. Onun sıcaklığını hissetsem de gecenin soğuğu etkiliyordu beni. Yataktan kalktı, dolabımı açıp içinden bir şeyler aradı. Teresa'nın aldığı bir gecelikle geri dönüyordu. Kendimi kapatmam gerektiği ancak o anda aklıma geldi. Aynanın önünde kendimi kontrol etmeye çalıştığımı- Yüzüm utançla yandı. "Kollarını kaldır hadi. " dediğinde ona boyun eğdim. Siyah kumaşı üzerime geçirmesine izin verdim.

Ona bir şeyler söylemek istiyordum. Ne söyleyebilirdim ki? Kafayı yediğimi zaten fark etmişti. Yüzü -sadece yüzü bile- bunun kanıtıydı. Yatağın arkasına doğru yürüdüğünde kalkıp peşinden gitmek istedim ama bacaklarım beni taşımıyordu. Dizlerimin üzerinde bile doğrulamamıştım. "Ethan." diye seslendim çaresizce. Ayak sesleri durdu. "Ethan, lütfen gitme. "

"Claire." geri dönmüştü. Derin bir nefes aldım. "Dinlenmen gerek. Zihnin sana oyunlar oynuyor çünkü güçsüz düştün. Lütfen. Hadi uyu."

"Hayır. " dedim tekrardan zihnimi kontrol edecek korkusuyla. "Lütfen beni-"

"Yapmayacağım. Kendi kendine uyuman gerek. Çok yorgunum." Ben de öyleydim. Ama onun yüzüne zorlukla bakıyordum.

"Lütfen. " dedim. Ona hastanede yalvardığım zamanı hatırlayarak. O gün de korkunç bir anı peşimi bırakmamıştı. Ama onu kendime değerken hissetmek tolere etmemi sağlamıştı. "Ethan yanıma gelir misin? "

"Ne istiyorsun?" Gerçekten yorgundu kelimelerini bile seçmiyordu.

"Bana dokunmanı." Gözleri fal taşı gibi açıldı. Nefes almayı bıraktığını düşündüm.

"Claire-"

"Bana dokunmana ihtiyacım var. Birinin bana dokunmasına ihtiyacım var. Tenime değen şeyin bana zarar vermeyeceğini bilmeye-" Hıçkırıklarımı kontrol edemedim. Teresa büyük ihtimalle hala uyuyordu. Sessiz olmam gerekiyordu. Elimi ağzıma bastırsam da etkili olmuyordu. "Ethan lütfen. "

"Tamam, neye ihtiyacın var? " dedi ayakkabılarını fırlatırken.

"Sarıl- Sarılmak iyi gelebilir. Ethan bilmiyorum. Gerçekten. " O beni kollarına alırken ne kadar titrediğimi fark ettim. Birinin dokunuşuna bu kadar ihtiyacım varken bu kadar korkmak mümkün müydü? Ona hissettiklerimi bu düşündüklerimi anlatmak için başımı kaldırmaya çalışırken o beni durdurdu. Dudaklarını alnıma bastırdı.

"Şimdi uyu. Sabah ne istiyorsan anlatabilirsin. "

Sabah uyandığımda Ethan'ın gitmiş olacağını düşünmüştüm. Uyurken ona ne yaptığımı düşünecek olursak onu suçlamazdım da. Ama yatağın en uzak kenarına kıvrılmış uyumaya devam ediyordu. En azından yerde uyumuyordu. Ben hareket edince anında uyandı. Mental açıdan hangi durumda olduğumu, yeniden çılgın gibi ona saldırıp saldırmayacağımı merak ediyor olmalıydı. Hızla doğruldu.

"Gitmemişsin. "

"Kalmam için ağlamadın mı? " dedi kafası karışık bir şekilde.

"Yaptıklarımdan sonra gideceğini düşündüm."

"Sana tokat attım. O yüzden oldu. Nasıl uyandırmam gerektiğini bulamadım. "

"Nasıl buraya geldin ki gece en başında?"

"Çığlık atıyordun. Zihnimde. "

"Uyanamadım. Rüya olduğunu biliyordum ama-"

"Claire, onlar rüya olmayabilir. Her ne gördüysen-" Görmüş olmalıydı. En azından bir kısmını. Ama saklıyordu. "Beni Aiden sandın. Ne gördün Claire? Seni kaçırdığında baş-"

"Hayır!" diye bağırdım kendimi kontrol edemeyerek. Onun da elinde kurumuş kan vardı. Benimdi büyük ihtimalle. "Hayır. Bu- bu farklı-" Daha korkunç bir anıydı. Anı olduklarını ben de içten içe bilsem de kendime itiraf edemiyordum.

Claire yer değişmemiz lazım. Kim böyle bir şey istemişti benden? Onun yerine geçip o şeyleri yaşamayı kimin için kabul etmiştim? Sesleri o kadar belirsizdi ki cinsiyetlerini bile ayırt edememiştim.

Ethan'ın bana bakışını ve niyetini o zaman anladım. Beni konuşturmaya çalışıyordu. Bilip bilmemesi önemli değildi. Konuşmam öte yandan daha önemliydi. Kendime itiraf etmem gerektiğini düşünüyordu. Ama ağzımdan bunların çıkmasına hazır değildim.

Hayır. Onların anı olduğunu kabul etmek-

Onları yaşadığım-

Rüyamı anlatamazdım.

"Bunu anlatamam. Ethan, tekrar... Tekrar olmaz. Onlar rüyaydı. Korkmuştum. "

Ethan'ın omuzları düşse de anlayışla başını salladı. Beni zorlamayacaktı. Güzel. Güzel.

"Neden benden uzaktasın?" diye sordum onun yerine.

"Ne halde uyanacağını bilemedim. Sana hala dokunuyor olursam korkarsın sandım. "

"Korkmazdım. " En azından öyle düşünüyordum. "Ethan, " Nefes geçirdim. " ben bana ne olduğunu hatırlamıyorum ama bildiğim bir şey var. İnsanların bana dokunmasına ihtiyacım olduğu. Benim- Benim konuşurken fazla dokunduğumu fark etmemiş olamazsın." Başıyla onayladı. Tabi ki de fark etmişti. Herkese yapıyordum neredeyse, kazayla olan dokunmalar, bilerek kollarına dokunmam.

"Sadece hoşlandığını düşünmüştüm. Bu kadar dokunuşa aç olduğun, gerçekten bir başa çıkma mekanizması olduğunu fark etmemiştim. "

"İyi." dedim gülümsemeye zorlayarak. "Dokunmama kuralını kaldırıyorum. Artık bir geçerliliği kalmadı ama. Resmi olarak kalktı yine de. Şimdi bana sarılır mısın?"

"Yüzümü iyileştirdin değil mi?" dedi kulağıma çarpan nefesini göz ardı etmekte zorlanırken.

"Dayanamadım. İz kalırdı."

"Claire hala iyileşmektesin-"

"Ah, yüzünü iyileştirmek beni çok etkilemez. Başka-"

"Çürükler kendi iyileşir. Sakın. " dedi beni kendisinden uzaklaştırmaktan korkuyordu.

"Beni bırakabilirsin artık. Sakinleştim. " dedi çok tuhaf bir pozisyonda olduğumuzu fark ederek. "İyileştiğimde ama gerçek bir kucaklaşma istiyorum. Karnımdan kendini beş metre uzakta tuttuğun değil. "

"Peki. "

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

MAFYANIN KÜÇÜK TUTSAĞI Bởi luvswebr

Khoa Học Viễn Tưởng

379K 11.9K 51
işten eve dönerken ıssız bir ormanda duyduğu sesin peşine gitti ve bu bulunduğu yer onun hayatının değişim noktasıydı. * * * * * İLK KİTABIM OLDUĞU İ...
ZAMANSIZ SEVGİ Bởi Rabia Karakuş

Khoa Học Viễn Tưởng

778K 28.9K 43
"Tüm gökyüzünü gözlerine taşımışsın. O maviliği bazen kara bulutlar örtmüş, bazen sağanak almış; hiç utanmadan akmış gözlerinden bir bir..." "Sana h...
44K 6.1K 107
TAMAMLANDI✓ Capital Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü'nden dahi bir omega olan Xu Xinghe, mezuniyetinden bir yıl sonra yapay zeka dehası taraf...
ZAMAN SARNICI Bởi A.SENA

Khoa Học Viễn Tưởng

14.2K 1.1K 21
21.yy'da İstanbul Emniyetinde görev yapan komiser Gonca Kandemir, bir sabah gelen bir cinayet ihbarıyla Yerebatan Sarnıcı'na gider. Gün boyu davayla...