Yeriz yeriz - Minsung

Av Sllyunn

179K 18.4K 18.9K

"Chan komutan ve Taeyong komutanın yarranı yesin bunlar." "Yeriz yeriz. Mark sen 10 tur daha koş." Fic eski b... Mer

BİLGİ
1
2
3
4
5
6
7
8
9-⚠️
10
11
12
14
15
16
17
18
19
20
21- S&M
22 - Final 🦥
özel bölüm
⚠️COMMERCIAL⚠️

13

6.7K 734 531
Av Sllyunn

Askeriye nasıldır bilirsiniz. Dizilerden ailenizden duyduğunuz kadarıyla biliyorsunuzdur. Hiç öyle iyi bir yer değil. Her an başında onlarca komutan bitiyor. Dizilerdeki gibi değil şahsen. Yazar askere mi gittin niye böyle konuşuyorsun? Hiç öylesine.

Han ve Felix sevgilileri ile askerlik hayatlarının son aylarında kaçamak kaçamak ilişkilerini sürdüyordu. Minho ve Changbin de aynı şekilde. Taeyong ve Ten komutanımız aynı grupta oldukları için fazla ortalıkta gezmiyorlardı. Jungwoo ve Mark ise...

Konuşmak bile istemiyorum. Askeriyenin içine sıçmışlardı. Koskoca 3 katlı askeriyenin 1 katı full traş köpüğüydü. Changbin komutan bunları basınca yalan söylemek daha cazip gelmiş olmalı ki patladı demişti. Bütün katın içine edecek kadar da değil Mark. Sallama gavat. 

Jungwoo ise sevgilisinin yalanını onaylamıştı. Cezadan kaçamamışlardı. Koskoca Changbin'in radarından kaçabilir misiniz? Kaçamazsınız amk saçmalamayın. 3. kat bizim olduğu için kata giriş şuanlık yasaktı. Neden mi? Güzel soru. KAT FULL TRAŞ KÖPÜĞÜ KOKUYOR ONDAN.

Han ve Felix ise yüzüne 3 maske geçirmiş bizim salakların yanına gelmişti. ''Tanrı sizi cezalandırmak istemiş. Ya askerliğiniz uzasaydı?'' Felix konuştuğunda Han arkadan geliyordu. Jungwoo yüz buruşturup temizliğine devam etti. Mark sessizce ''Jungwoo ile uzayacaksa uzasın.'' dedi. Jungwoo bunu duymuş olmalı ki çiftleşmek isteyen kertenkele gibi değişik hareketler sergiliyordu. 

''Yardım etmeye geldik sandınız demi.'' Han sahte bir kahkaha atmış sonra ciddi yüz ifadesi takınmıştı. ''SAAT GECENİN 11İ VE BİZ UYUYAMIYORUZ ACABA NEDEN?'' Bağırdığı için Jungwoo duvardaki traş köpüğünü Han'ın suratına fırlatmıştı. Han da duvardaki traş köpüğünü Marka fırlatınca Mark bağırmıştı. ''Benim ne suçum var?!'' Jungwoo sen nasıl sevgilime köpük atarsın diyip köpüğü Han'a fırlatmıştı. 

Felix de sen benim arkadaşıma nasıl atarsın diyip o da atmıştı. Temizlik yapıyorlardı güya. Sonra eğlenmeye başlamışlardı. Fazla ses çıkartmış olmalılar ki Minho bastı koridoru. Her tarafı köpük içinde olan sevgilisine bakıp önce pıskırmış sonra azar çekmişti. ''OYUN ALANI MI LAN BURASI? KİM BATIRDI YİNE BURAYI?'' Jungwoo eli ile Han'ı, Han ise eli ile Jungwooyu gösteriyordu. 

''HEPİNİZE CEZA DÖRDÜNÜZ BURAYI TEMİZLEMEDEN ÇIKAMAZSINIZ!'' Han'ın yüzündeki traş köpüğünden oluşan sahte bıyığa baktı Minho. Diğerlerinin işine dönmesini söylemiş herkesi koridorda bir odaya sokmuştu. Minho sevgilisine yaklaşıp sahte bıyığına baktı. ''Yakışmış aslında.'' Han gururla göğüs kabarttı. Şuan köy ağasına benzemesi dışında bir sorunumuz yoktu. 

''Tabii lan karşında Han Jisung var.'' Minho yüzünü buruşturdu. ''Çok yüzünde durursa kaşıntı yapar. Bir an evvel çıkart sahte bıyıklarını.'' Han kafa sallamıştı. Minho koyu yeşil askeri üniformasından peçete paketi çıkartmıştı. ''Peçete ile mi geziyorsun.'' Han'ın sorusuna Minho çapkınca gülümsedi. Elindeki paketten peçete çıkartırken sessizce ''Han Jisung gibi sevgilin varsa yanında koliyle gezdirmen gerek aslında.'' Dedi. Han sahte bir şaşırma koydu yüzüne ve bıyığı altından gülümsedi. 

Peçete ile bıyıklarını silerken Han ise sevgilisine kur yapıyordu. Azgın köpek bir rahat durmuyor ki. ''Hangi salak başlattı kavgayı.'' Han gülümsedi. ''Jungwoo.'' Kafa salladı büyük olan. ''Askerliğinin bitmesine 2 ay kaldı Jisung. Rahat dur da uzatmasınlar askerliğini.'' Han kaşını kaldırdı. ''Askerlik uzatılıyor mu ceza alınca?'' Minho kafa salladı. ''Sakın yanımda kalmak için yapayım deme. Hapis cezası bile var.'' Han aklını okuyan bedene baktı. ''Düşünmemiştim zaten.'' Minho gülümsedi. ''İnandım.'' Minho sahte bıyıkları silmiş köşedeki çöp kutusuna atmıştı. ''Cezalısın işinin başına.'' Han gülümseyerek elini baş hizasında kaldırdı. ''Emredersiniz komutanım.'' 

Minho odadan çıktığında Han sessizce diğerlerinin yanına gitti. İçeride temizlik yapan üçlüye bakıp konuştu. ''Ceza alırsak askerlik uzuyormuş. Alalım mı?'' Jungwoo kötü bir bakış atıp konuştu. ''Siktir git sen al cezanı. Sevgilinle bol bol vakit geçir.'' Jungwooya çemkirmiş Felix'e dönmüştü. ''Felix?'' Felix hiç oralı değildi. ''Efendim?'' duymazlıktan geliyordu. ''Ceza alalım da uzatalım mı?'' Felix iki elini kulağına yerleştirmişti. ''Anlamadım ne?'' Han derin bir nefes verdi. ''İyi Changbin sen gidince yeni askerler ile flörtleşsin de gör.'' Felix bağırmıştı. ''Hayır amına koyayım olmaz.'' Han zayıf yönden vurmuştu. 

''Ben de sana mesaj çekerim artık. Felix kocana yavşıyorlar diye.'' Felix sinirle baktı. ''Ben öyle birşey yapmam aslan parçası.'' Arkadan Changbin'in sesi geldiğinde Felix gülümsedi ve Changbin'e selam verdi. Changbin, Han'ın ensesine sesli bir şekilde geçirdi. ''İt ne diye Felix'in aklına sokuyorsun bunları.'' Ağzına hayali bir fermuar çekti. Changbin Felix'in dibine kadar gitmişti. Felix Sevgilisine aşk dolu gözlerle bakarken Changbin tam konuşacakken onların burda olduğumuzu hatırlayıp bağırdı. ''SİKTİRİN GİDİN KAPIYI DA KAPATIN.'' Mark pıskırdığında Jungwoo götüne vura vura odadan çıktı. 

Mark elindeki bez ile küfürler yağdırıyordu. ''Sikecem aşkınızı da, komutanınızı da bir oraya bir buraya mal olduk amına koyayım.'' Az önce kapattığı kapıya bağlı odadan ses geldi. ''MARK SENİ DUYABİLİYORUM YAVŞAK!'' Mark'ın gözleri büyürken Woo ve Han kahkaha atıyordu.

Yaklaşık 1 saat sonra temizlik bitmişti. Herkes yatakhanede uyurken Woo, Mark'ı dürtüyordu. ''Kalk.'' Mark uykulu gözler ile sevgilisine baktı. ''Ne oldu?'' Woo şımarıkça gülümsedi. ''Kay kenara.'' Mark yatakta biraz geriye kaymış kolları arasına giren oğlana bakmıştı. ''Naber yakışıklı numaran var mı?'' Mark göz devirdi. ''Uyu.'' 

Woo ile sarılarak uyuyan Mark, Woo'nun üstündeki çarşafı çekmesi ile yeri boylamıştı. ''Woo Bir kalkayım o yatağa gömeceğim seni.'' Woo sessiz bir kahkaha atmıştı. ''Aşkım vallaha bilerek olmadı.'' Han üst ranzadan sevgilisi ile mesajlaştığı telefonu kenara bıraktı. ''Napıyorsunuz bu saatte amcıklar uyusanıza.'' Felix konuştu. ''Sen niye uyumadın amına koyayım.'' Han telefonu gösterdi. ''Kocamla konuşuyorum.'' Felix sessizce telefonunu kaldırdı. ''Bendee!'' sessizce konuştuğunda ikili kıkırdadı. 

Seungmin kafasındaki yorganı indirip konuştu. ''Chan beni engelledi.'' yeni sesi gelen bedene baktı herkes. ''Sen niye uyumadın?'' Omuz silkti Min. ''Chan ile flörtleşiyordum. Wonpil mi ben mi dedi.'' Felix kahkahasını yüzüne yastık bastırarak durdurmaya çalışıyordu. ''Sen dedin demi?'' Min ukalaca kafa salladı. ''Yo Wonpil dedim.'' Felix tutamadığı kahlahasını atarken Woo yatağa vuruyordu. 

''Aga sussanıza Jeongin uyuyor.'' Yüzünü buruşturdu herkes. ''Hyunjin çok iyi bir sevgili.'' Johnny konuşurken Lucas susturdu onu. ''Sen sus amına koyayım.'' Johnny, Lucasa yastık fırlattığında Yuta bağırmaya başladı. ''Susun sikecem ebenizi.'' Lucas sessizce Yuta ile uğraşırken birden kapı açıldı. Komutan mı değil mi bilmiyorlardı. Herkes uyuyor numarası yaparken kapıdaki beden konuştu. 

''Uyudunuz mu biz geldik.'' Jaemin, Jeno, Haechan ve Renjun daltonlar gibi odaya girdiğinde Han kafasını kaldırdı. ''Komutan sandık amk.'' Jeno pişkin pişkin sırıtıp odanın kapısını kapattı. Şuan herkes uyanıktı. Işığı açarlarsa baskın yerlerdi. Bunu bildikleri için dolabın üstüne iki tane telefon koymuşlar flaşı açmışlardı. Ortaya da bir iki tane mum dikmişlerdi. Felix için tam romantik yerdi. Kekini mum ışığında yiyordu. 

''Çek artık şu kartı Renjun.'' Renjun yüzünü buruşturdu. ''Bekle amına koyayım çekeceğim germe.'' Jaemin, Jenoya bulaşırken Han sevgilisiyle konuşuyor, bir yandan Renjun'un kartı çekmesini bekliyordu. Felix ise yatağın neresinden çıkarttığını bilmediğimiz kekleri ağzına depiyordu. Jisung ve diğer Jisung bakışma yarışması yaparken Renjun, Jisung'u dürtüyordu. Park Jisung ve Han Jisung. Bu yüzden karışmasın diye koğuştakiler ona Han diyordu. Gittikçe çoğaldıkları için sessizce yan odadaki büyük askerler için olan salona geçtiler.

Wooyoung, Felixten kek istemiş ama Felix vermemişti. Wooyoung, Felix'in üstüne atladığında boğuşuyorlardı. Birden kapı açıldıgında yüzü tam görünmeyen kişi ile herkes boka batmıştı. Han uyuyor numarasını yere yatıp yapmıştı. Felix ve Wooyoung kapıya doğru dönmüşlerdi. Eğer Changbinse sıçmışlardı. Hyunjin koltuğa nasıl atladı bilmiyoruz ama birden koltuğa fırlamıştı. Renjun oturur pozisyondayken salonda bulduğu pikeyi kafasına geçirmişti. Aynen Renjun hiç görünmüyorsun. Ortadaki mum hepsini ele veriyordu. 

''Jisung burda mı diye bakmaya geldim ama...?'' Chenle, Sevdiği oğlana bakmaya gelmişti. Herkes eline geleni Chenleye fırlatırken Chenle isyan ediyordu. Kapıyı kapatıp içeri geçti. ''Oh Neka güzel neka güzel, ortama bak.'' Jisung yana kayıp Chenleye yer verdi. Han ise fotoğraf çekmeye çalışıyordu. ''Poz Verin lan.'' Han fotoğraf çektiğinde kaydedeyim derken yanlışlıkla storye atmıştı. 

Farkında olmadan telefonunu kapatıp kenara koydu. Minho ise sevgilisinin mesajına bakmayıp daha mühim ne paylaşmış olacağını düşünüp storye tıkladı. Yüzünde oluşan gülümseme ile ayağa kalktı. Azar zamanı. Diğerleri halinden memnun eğlenirken birden kapı açıldığı için uyuyor numarası yapamadılar. Çünkü ana salondalardı. Salonda oldukları için her türlü azar yerlerdi. Minho ışığı açıp içeri girdi. Herkes Minhoya bakarken Minho diğer koğuştakilerin burda ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. 

''Cin falan çağırmıyorsunuz demi?'' Herkes anlamsız bakışlarını yollarken Minho ışığı kapatıp aralarına oturdu. 30 küsür genç ona bakıyordu. Minho ona bakan gözlere dönüp hepsinin yüzünü taradı. ''Cin mi çağırıyordunuz yoksa?'' Renjun hızla kafa salladı. ''Hayır komutanım.'' Minho derin bir nefes verdi. ''Ha iyi, bir de askeriyede cin vakası yaşayamam.'' Jeongin fısıldadı. ''Dabbe-i askeriye.'' Minho kıkırdadığında ortada duran kartları eline alıp sakince diğerlerine baktı. Han ile göz göze geldiklerinde Han gülümsedi. Minho sakince kartları dizerken ağzını aralayıp ''Ee oynamıyor muyuz?'' dedi. 

Yarın Antrenman olmamasını fırsat bilmiş saat gece bilmem kaça kadar oyun oynamışlardı. Bir ara kapı açılmıştı. Gelen Ten komutandı. ''Minho napıyorsun?'' Minho pişkin pişkin elindeki kartları gösterdi. ''Kart oynuyoruz.'' Ten ağzının içinde cık cıklayıp eli ile Taeyongu çağırmıştı. Taeyong da odaya girdiğinde ağzı açık kalmıştı. ''Minho.'' dayanamayıp pıskırdığında içeri Changbin de girmişti.

Chan'ın yan odası olduğu için sadece askerler için olan salona gözü yarı kapalı girmişti. ''Işık-'' Tam ışığın niye açık olduğunu soracaktı ki ayin yaparcasına çember kuran komutanlara ve askerlere baktı. ''Napıyorsunuz lan?'' Chan, geri gideceği sırada Seungmin'i görmüş içeri girmişti. 

''E ben de geleyim madem.'' 

.

Finale az kaldı. Söyleyim dedim. 🤭🤐

Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

116K 13K 19
bir lee minho'yu 92842 kişi isterdi, bir (1) kişi alırdı. o kişi de fenomen han jisung'tu. -semesung arkadaslar ona gore okuyun plz -minsung, hyunin...
36.2K 4K 29
"Onu bunu bilmem anlamam Kim ne derse desin lan, işte meydan işte can Onlar ister kapışsın, isterlerse barışsın" 10072022~ Yan shipler: Hyunlix, Ch...
17.3K 934 16
(Biyo aile kitabı) 16 yaşında olan Asel Mina' nın cehhenemin den kurtulma hikyesi (Mizah ve argo kelimeler içerir) Alıntı *** Bana üsten üsten bakı...
96K 13.8K 36
» İnsanların haberi olmadan insanlarla beraber Dünya'yı paylaşan kuklacılar yaşamak için kuklaya ihtiyaç duyarlar. Kuklacı Minho, tek arkadaşı dışı...