KELEŞ

By worldimagine

128K 5K 640

"Senin yüzünden işte! Onun adamları geldi. Evime girdi! Ben hiçbir şey yapmadım! Beni alıp götürdüler! Senin... More

•1•
•2•
•3•
•4•
•5•
•6•
•7•
•8•
•9•
•10•
•11•
•12•
•13•
•14•
•15•
•16•
•17•
•18•
•19•
•20•
•21•
•22•
•23•
•24•
•25•
•26•
•27•
•29•
•30•FİNAL
\\Özel Bölüm//

•28•

2.6K 114 13
By worldimagine

Gülümseyerek karşıya baktım. Sevdiğim adam tam karşımda bana gülümseyerek bakıyordu. Etrafımıza baktım. Kenarda, yerde kurulu bir masa ve minderler vardı. Yavaşça bana gülümseyerek bakan adama doğru yürüdüm. Gözlerim dolu dolu adımlarımı atıyordum. Ona ulaştığım zaman tam karşısında durdum. Bana aşkla bakan gözlerine baktım. Şanslıydım... Hem de çok şanslı. Kemal benim en büyük şansımdı. Küçüklüğümden bu yana onu hep kalbimin en derinlerinde hissettim. Ne zaman üzülsem onu aradı gözlerim. Ona sarılmak istedim. Şimdi ise karşımda duruyordu.

Bana bir adım attı ve elini belimi koydu. Arkada en sevdiğim şarkı(medya) çalarken konuşmaya başladı.

"Yıllarca, kalbimi ısıtan o minik kızı aradım. Yeniden ellerini tutabilmek için bütün gücümü kullandım. Ama bulamadım. Gülemedim. Mutlu olamadım. Kimseyi sevemedim o minik kızdan başka. Umudumu kaybettiğim anda o beni buldu. Sesini duydum, aşık oldum. Yüzünü gördüm, kalbimi verdim. Kokusunu aldım, nefesime kavuştum. Sen... Vaktinden çok sonra geldin. Çok bekledim. Ve bu bekleyişlerin en güzeliydi. Çünkü sonunda sen vardın."

Gözlerimden akan yaşlarla onu dinliyordum. Bir anda benden uzaklaşıp diz çöktü. Cebinden bir kutu çıkarıp açtı. Yüzük...

"Sen tüm karanlıklarıma güneş oldun. Peki ya benim Güneş'im olur musun? Sonsuza dek sönmeyecek Güneşim ol. Benimle evlenir misin Güneş'im?"

Şaşkınlıkla ona baktım. Bunu asla beklemiyordum. Gözlerim buğulandığında kendime geldim. Hem ağlayıp hem gülüyordum. Kafamı salladım. Sevdiğim adamın elini tuttum.

"Evet, EVET!"

Yüzüğü çıkartıp parmağıma geçirdi. Ağlamayla karışık gülmem daha da artarken boynuna sıkınca sarıldım. Beni kaldırıp döndüğümde kahkahalarımız birbirine karışıyordu. Beni indirip gözyaşlarımı sildi. Gözlerimin içine baktı.

"Benim güneşim aynı şehirde doğacak. Aynı evde, aynı yatakta. Bizim öykümüz birlikte yazılacak. Seni asla bırakmayacağım."

Şarkının sonundaki sözlere ithafen söylemişti bunları.

"Seni çok seviyorum."

"Ben de seni çok seviyorum güzelim."

Dudaklarımız birleştirdiğinde bundan daha fazla ne kadar mutlu olabileceğimi düşünüyordum.

1 AY SONRA

"Çok güzel oldun bir tanem."

Hayal karşımda gözleri dolu dolu bakarken benim de gözlerim dolmuştu.

"Of ağlatma beni ya! Makyajımız akacak."

Gülerek yukarı baktı. Kapım çaldığında heyecanlandım. Kemal gelmiş olabilir mi?

"Elis..."

Mustafa Abinin sesini duyduğumda kapıya baktım. Kemal'in olmaması heyecanımı dindirmemişti. Ama yine de biraz sakinleştim.

"Gel Mustafa Abi."

İçeriye girdiğinde bana bakıp gözlerini büyüttü.

"Çok güzelsin."

Gülümsedim. Gidip sarıldım. Mustafa Abi benim için çok değerliydi. Onunla aramızda çok farklı bir bağ vardı. Bunu hissediyordum. Kendi abim gibiydi. Ama daha farklı bir his vardı içimde ona karşı. Çünkü Mustafa Abi dünyanın en masum insanlarından biriydi. Üzülmesini istediğim belki de son kişiydi.

"Kemal seni görünce ölecek bence."

Canan, Hayal, Mustafa Abi ve ben gülmüştük. Artık Hayal de Kemal'in adını biliyordu. Çünkü abimle birlikteydiler onlar da. Bunun için çok mutlu olmuştum. Bir tarafta abim bir tarafta en yakın arkadaşım. Mutluydum işte.

Kapı tekrar çaldığında yeniden heyecanlandım. Abimin sesini duyduğumda hem üzülüp hem yine heyecanlandım. Abim beni gelinlikle görmemişti hiç. İlk defa görecekti.

"Biz çıkalım."

Hayal'in söylediği şeyle kafamı salladım. Onlar çıktıktan sonra abim girdi. Kapıyı kapatıp bana döndü. Bir süre bana baktıktan sonra arkasını döndü.

"Abi?"

Bana yeniden döndüğünde gözlerindeki yaşı gördüm. Benim de gözlerim dolduğunda ona doğru bir adım attım. O da tam önüme geldiğinde yanağımdan akan yaşı sildi.

"Çok güzel olmuşsun."

Gülümsedim. Hep bu anı hayal ederdim. Abimin bana böyle davranması hayal gibiydi çünkü. Şimdi ise hayallerim gerçekleşiyordu. Sevdiğim adam birazdan kocam olacaktı ve bu mutluluğuma abim şahit oluyordu. Hem de isteyerek.

"Olmuş mu gerçekten?"

Üzerime bakıp bakışlarımı tekrar ona çevirdim. Yüzünde hüzünlü bir gülümseme vardı.

"Sen dünyanın en güzel gelinisin."

Abime sarıldığımda o da bana sarıldı.

"Özür dilerim güzelim. Her zaman yanında olmalıydım. Ama ben yıllar sonra yetiştim sana."

Ondan ayrılıp gülümsedim.

"Şimdi yanımdasın ya. Başka hiçbir şeyin önemi yok abi. Ben seni her zaman çok sevdim. Bunu biliyorsun değil mi?"

Acıyla gülümsedi.

"Keşke sevmeseydin."

Kızgınlıkla baktım ona. O da ne demekti öyle. Abimdi o benim. Nasıl olur da sevmezdim.

"Neyse. Boşverelim şimdi bunları. Kemal kaç saattir sağa sola küfür ediyor. Seni göremediği için çok gergin."

Gülümsedim. Hayal edebiliyordum. Ben de gergindim.

"Çok mutlu ol güzelim."

Abim albımı öptüğünde gülümsedim. Kemal'e haber vereceğini söylediğinde kafamı salladım. abim çıkınca aynaya baktım. Makyajım bozulmamıştı. Üzerimi son kez düzelttim.

Kapı çalıp içeriye Hayal girdi yeniden. Kıkırdayarak kapının önünde durdu. Kapı yeniden tıklandı. Bu sefer gerçekten Kemal'di sanırım. Hayal kapıyı araladı.

"Enişte, hoşgeldin."

"Hoşbulduk hoşbulduk."

Kemal geçmeye çalışıyordu sanırım fakat Hayal izin vermedi. Hafifçe kıkırdadım. Umarım bunun sonu karakolda bitmez.

"Kızım çekilsene."

"Olmaz. Kapı açılmıyor."

"Ne demek açılmıyor? Çık işte açılacak."

Kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Manyak çocuk.

"Öyle değil enişte ya! Öğretmediler mi sana?"

"Neyi?"

"Paranın her kapıyı açacağını."

Sanırım anlamış olacak ki parayı verirken konuştu.

"Lan evleniyor muyuz, para mı sıçıyoruz belli değil."

Kıkırdayarak Hayal'e baktım o da nihayet kapının önünden çekilip Kemal'e izin vermişti.
Kemal girdiğinde gözlerim onu buldu. O kapıyı kapattıktan sonra bana döndüğünde öylece durdu karşımda. Hareket etmiyordu. Sadece bana bakıyordu. Bir kaç dakika durduktan sonra konuştum.

"Sevgilim?"

Kendine gelmiş gibi kafasını salladı. Bir kaç adımda yanıma gelip yüzümü elledi. Sonrasında ellerini omuzlarımdan kaydırarak ellerimi tuttu.

"Gerçeksin değil mi?"

Gülerek kafamı salladım.

"Sana güzel demek istiyorum ama o kelime yanında sönük kalacak."

Utançla başımı eğdim. Hafifçe çeneme dokunup yüzüne bakmamı sağladı. Gülümsemem asla kaybolmuyordu.

"Seni kıskanmak istiyorum. Ama onu bile yapamıyorum."

Ellerimle sakallarını okşadım. Dudağının kenarına öpücük kondurup geri çekildim.

"Umarım ileride oğlum olur. Eğer sana benzeyen bir kızım olursa başa çıkamam asla."

Kıkırdadım. Neler düşünüyordu böyle yahu? Kapımız çalındığında Hayal kafasını içeri soktu.

"Gençler, nikah memuru geldi sizi bekliyoruz."

Kafamı salladım. Kemal kolunu uzattığında tutup ilerledim.

Düğünümüz mükemmel ilerlerken mutluluktan havalara uçacak gibiydim artık. Bir süre birbirimize baktık. Sonrasında gülümseyerek kapıya doğru ilerledik. Ama biz açmadan kapı açıldı. Ve içeriye bir kadın girdi. Bir kadın... Ve bu kadın o kadar tanıdıktı ki... İyice suratına baktım. Bu şeye benziyordu. Şeye...

Anneme...

"Anne..."

Fısıldadım. O olamazdı. Benim annem öldü çünkü. Kardeşiydi belki? Ya da ona çok benzeyen başka biri.

"Elis? İyi misin?"

Kemal'e döndü gözlerim. Endişeyle bakıyordu. Karşımdaki kadını tanıyor olabilir miydi?

"Elis mi?"

Kadına döndüm. O fotoğrafta gördüğüm gözlerdi bu işte. Annemin gözleriydi.

"Siz kimsiniz?"

Kemal'in sorusundan sonra heyecanla karşımdaki kadına baktım. Annem olabilecek kişiye... Belki kokusunu bir kez olsun duysaydım, o gözlerine bir kez olsu canlı canlı bakabilseydim şimdi annem mi değil mi anlardım. Ama ben annemi hiç görmedim. Fotoğrafta görmekle onu hissetmek aynı olmuyordu.

"Ben Hülya."

Annem... Karşımdaki gerçekten annem!

~

Elis derin nefesler almaya başladı. Düğününü, olduğu ortamı, her şeyi unutmuştu. Şimdi sadece karşısında annesi vardı ve sadece onu görüyordu. Bir süre öylece kaldı. Kapı sertçe açılıp içeriye Akın daldı.

"Hadisenize herkes sizi bekliyor."

Akın arkası dönük kadını tanıyamadı. Gözleri Elis'e kaydı. Bayılacak gibi duruyordu. İlerledi ona doğru. Kolunu tuttuğunda kafasını o da kadına doğru çevirdi. Ve Elis'e olan aynı şey ona da oldu. Öylece kaldı. Keleş ise odadaki üç kişiye bakıyordu. Hiçbir şey anlamamış fakat bir şeyler döndüğünün farkındaydı.

"A-Anne?"

Akın nihayet konuştu. Kendine çabuk geldiği için bir anda koşup annesine sarıldı.

"Oğlum!"

İkisi ağlarken Elis hâlâ kadına bakıyordu. Annesi kanlı canlı görmek onun için imkansız bir şeydi fakat şimdi imkansız dediği şey olmuştu. Sırtına Keleş'in elini hissetti. Bakışı ona döndü. Fısıldadı.

"Kemal, annem..."

Keleş gülümsediğinde Elis'in gözleri yeniden annesini buldu. Akın annesinden ayrılmıştı. Gözlerinden yaşları silerek Elis'e döndü.

"Anne bak. Güneş. Kocaman kız oldu."

Gülümseyerek konuştuğunda Elis nihayet bir adım atabilmişti.

"Annem..."

Başka bir şey diyemiyordu. Çünkü şu ana kadar kimseye anne diyememişti ve şimdi anne demek o kadar hoş geliyordu ki kulağına.

"Sizinle bir şey konuşmalıyım."

Elis hemen kafasını salladı. Ama aniden aklına düğünü geldi. Keleş'e döndü.

"Problem yok güzelim. Konuşun."

Keleş sevdiği kadına kıyamazdı zaten. Kaç yıldır hasret duyduğu annesi gelmişti. Zamanlamasına sinirlense de Elis'in gözlerindeki sevince kıyamadı.

"Ben dışarıdayım."

"Kemal bekle."

Kadın Kemal demişti. Biliyor muydu kim olduğunu? Belki Akın'dan biliyordur diye düşündü.

Üçü bir koltuğa oturdu. Hülya da karşılarındaki tekli koltuğa geçti.

"Ben... Böyle öğrenmenizi istemezdim. Ama size açıklamam gereken bir şey var."

Üçü de heyecanla kadını dinlediler.

"Güneş..."

Elis, ismini annesinden duyunca gözleri doldu.

"Kemal ve Akın'dan önce sana söylemem gereken bir şey var."

Elis tek kelime bile etmiyordu. Annesi ne söylerse söylesin ona ninni gibi geliyordu. Sanki dünyanın en güzel ses tonuydu annesinin sesi.

"Ben bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama söylemem gerekiyor."

Kadın gergince eteklerini tuttu. Nefesini verdiğinde biraz rahatlamış gibiydi.

"Sen... Akın'ın kardeşi değilsin. Seni ben doğurmadım."

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 88.2K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
1.8K 355 11
Genç bir kadının yeniden varoluş hikayesine hazır mısınız? !! Yaş farkı içerir!!
342K 22.1K 23
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
438K 10.2K 29
Abigail Chambers (Abi for short) is no ordinary British girl. She has visions when people touch her and can't help but notice that her sexuality is j...